ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
16 Mayıs 2024, Perşembe 03:34   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler > Aşk ve Sevgi üstüne
forum sohbet oyun basliklari
   IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII
 <<1...100...200...228229230231232233234235236237238 239240241>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Mar.2009 Cmt 15:52:35sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana,
içinde inci vardır...

                                Mevlana

 

Gülün dikeni battı dün parmağıma, ve hala gülümseyerek bakıyorum parmağımdaki küçük sıyrığa...


kızamadım... çünkü gülün dikeni batmadan önce şükretmiştim; " Ya Rabbi, ne kadar güzel yaratmışşın " demiştim. Kızamadım, çünkü bir dakika önce güzel kokusunu sineme çekmiştim , bakmaya kıyamamış dokusuna hayran kalmıştım, çünkü batmadan önce yüreğime koymuş onu sevmiştim... dikenini unutmuşmuydum? unutmuştum dikenini... unutmuştum işte....


acıtmayayım diye dokunmaya çekindiğim gül, ince ve derin bir yara açmıştı parmağıma... gülümsedim yarayada... süzülen iki damla kanada... çünkü o yarayı açan bakmaya kıyamadığım o güldü...


sevdiklerimizin yüreğimizde açtıkları yaralarda aslında o gülün açtığı yara gibi değilmiydi... ince ve derin bir yara... aslında çok önemsiz gibi görünsede her kımıldadığınızda yüreğinizi inceden sızlatan bir yara... ama dostlarınız o yarayı açmadan önce siz muhabbet dolu kokularını sineye çekmiştiniz, zamanı, mekanı ve kalbinizi paylaşmıştınız... yarayı açmadan önce siz onları kalbinize koymuştunuz... kızabilirmiydiniz... kızamazdınız elbet...


sevdiklerimizin açtıkları yaralarda o gülün açtığı yara gibi ince ve derin... ama yarımız o yarayı açmadan önce biz şükretmiştik, kokusunu sinemize çekmiş, bakmaya kıyamamıştık...dikenini unutmuşmuyduk... unutmuştuk tabi... ama biz gülümsemeliyiz yaraya... belki süzülen iki damla kanada... gülümsemeliyiz işte.... çünkü o yarayı açmadan önce biz onu kalbimize koymuştuk ve sevmiştik...

kelimelere haber saldım....

     heceleri yağmur ile rüzgarlar getirdi....

                     şimşekleri gizledim sabrımda...

               Ve şimdi

                           gözlerimden oku sessizliğimi....

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  22.Mar.2009 Pzr 17:42:20sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 Ne geçmiş tükendi
             
Ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
             
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar...

 

Bugün bu şimal şehrinde mevsimin alev alev tutuşturduğu son ağaçların arasından denizi öylece suskun görünce geçip giden yılları hatırladım bir kez daha. Öylece suskun geçip giden yıllar mıydı ya da onların bir yılan gibi usulca kıvrılışı mıydı maziye, bilmek öyle zor ki…

Zaman anlardan oluşuyor madem, bir zamanın içinde değiliz de ve sadece ne olduğunu tam kestiremediğimiz bir anın içinde yaşıyorsak madem; mazi ve müstakbel zaten bizim değilse madem, nedir Allah aşkına hatıralar diye tutturduğumuz şey. Bir hiçlikler silsilesi mi, bir hiçliğin helezonunda mı uçuşuyoruz öylece, ya bu fırtına ne?..

Efsaneye göre Afrodit bir denizköpüğünden yaratılmış, Kıbrıs’ta bir denizköpüğünden. Hani sadece güzellik değil diyorum, avuçlara alınınca yitiveren. İnsan da öyle.. biz de öyle değil miyiz şimdi?

Deniz, ey deniz, ey dost deniz; hani öylece uzaktan, öylece görmek seni, bir suçlu gibi izlemek, bir vehim gibi solgun kâğıtlarda okuyup durmak seni. İşte öylece sarıp sarmalamak. Bir mutlu haber gibi beklemek seni. Kenarı yakılmış mektuplara yazmak, bir türkü gibi yollamak uzaklara, bir efkâra dolamak seni.

Söylesem şikâyet, sussam içim almaz seni..

Yoksa halden anlayan, anlayan dilden yürekten; efkârım sana deniz, kimsesizliğim sana, yalnızlığım sana. Hani yalnızlığın bir yüzü de denizse eğer; senin adınsa eğer, hani sisli pencerelere vuran şavkınsa ilkin, sonra evler sokaklar ardında, bir zil çalımı uzaktan, seyredilen senin aydınlık yüzünse eğer..

Efkârım sana deniz. Sitemim yalnız sana.

Bizler; uzak kasaba çocukları. Toz duman yaz ikindileri. Coşkun akan ırmak. Geceleri uzun öten ve sakalı boza çalan İshakçık kuşu. Gül yaprağında şafak şebnemi. Hatırlandığında kalbe hüzün veren o şarkı.

Şimdi mesafeler konmuşsa aramıza, uzun yollar sıra dağlar girmişse, büyük şehirler, büyük şehirlerin zift karanlıkları çökmüşse yüreğimize..

Gözyaşlarım yalnızca sana deniz.

Son ağaçların ardında deniz. Şimdi senin adın bir kurtuluş bana. Senin için teptim bir gençliği. Toz duman yaz ikindilerinde, geceleri uzun öten İshakçık kuşunun sesinde, gül yaprağında titreyen şafak şebneminde atan o yürek benim yüreğimdiyse..

Sana değilse bile, aşkın zor ülkesine son bir yolcu olsun istediğimden. 

Biliyorum soytarı yalnızlıklardır anlattığım. Kalbe giran kelimeler. Bir türlü ahenge girmeyen cümleler. Hep orada, başımızın üstünde simsiyah yağmursuz bir bulut…

Şimdi siyah, simsiyah gece yarılarında arabesk şarkılarla geliyorsa hatıra çocuk yüzlerimiz.. O kasaba, o tozlu yollar, o kan ter koşa koşa varılan ırmak. İnan seni unuttuğumdan değil; sana ihanetimden değil. Bir hatırlayış sadece. Bilmem neden uzak, çok uzak yollardan gelen bir ana şefkati. Bir gül yangını, boşluğu dolduran bir duman, bir tütsü.

Gül yüzlü çocuklar dediysem, geceler boyu ramazanlar dediysem, onları senin yerine koyduğumdan değil. Ama bilmem neden, neden bu gece yarılarında o uzak zamanların sokakları, bozkırların yalınayak koştuğum dağları gelir aklıma? Memleketimin kara saban ardına erken düşmüş çocukları, tütün sarısına çalmış sakalları içinde kırışık yüzlü ihtiyarları.

Ne kadar çok uzak zaman, ne kadar çok soluk sima...

Anlayamadığım da o ya zaten. Bu kadar uzak, bu kadar soluk sima nasıl oluyor da zihnimin orta yerinde böylesine parlak ve net görünüveriyor? Sonra gene zayıf bir dalga gibi çaresizleşiyor ve silinip gidiyor.

Demem o ki deniz; sen yokken o gece yarılarında, içim kayıp suretlerle doluyor. Bilinmez ırmaklar dökülüyor yüreğime. Ölüm korkuları kaplıyor bedenimi. Oysa daha hiçbir şey yok avuçlarımda. Demem o ki, bu bulutlar..  bu karanlığı parça parça doğrayan gök gürültüleri…

Ve ardınca ürperen bir yürek üstüne dökülen sular; dalga dalga büyük mavi sular. Bu daima sırrını benden uzağa kaçıran sular.

Bizler; uzak kasaba çocukları. Alışkını değildik böyle bir hayatın.

Deniz, ey deniz! Senin masalına uzak büyüdü kulaklarımız. Akıp geçse de hep kılcal damarlarımızdan, zaman ki en uzak olandı bize. Zaman ki bir köpüktü bize, avuçlarımızın arasından kaybolan kar şarkıları gibi, sakin yüzlü kadınların mezamirleri gibi eriyip giden ve bir nağme oluveren. Kayıp giden kendi ülkesine, dudaklarda bıraktığı yarım tuz tadı sadece. Bırakıp giden, ‘ninpler’ gibi suda doğan, suda kaybolan. 

Bugün bu şimal şehrinde mevsimin alev alev tutuşturduğu son ağaçların arasından seni öylece suskun görünce, tanığı değildim zamanı öylece uzak sahillere taşıdığının. Tasıdığının en fazla da yorgunluğunun...

 

 

 

 

Dolu rüzgarla çıkıp ufka giden yelkenli!

Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli.
Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça
Ve hayalinde doğan aleme yaklaştıkça,

Dalga kıvrımları ardında büyür tenhalık,

Başka bir çerçevedir, git gide dünya artık.
Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziya;
Lavidir her taraf, üstün gece, altın derya.. .

Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala

O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla.
Lakin az sonra leziz uyku bir encama varır;
Hilkatin gördüğü ra ya biter, etraf ağarır.

 

Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri

Ta uzaklarda şafak bur bur açar perdeleri.. .
Musıkisiyle bir alem kesilir çalkantı;
Ve nihayet görünür gök ve deniz saltanatı.

 

Girdiğin aynada, geçmiş gibi diğer küreye,

Sorma bir saniye, şüpheyle, sakın: "Yol nereye?"
Ayılıp neş eni yükseltici sarhoşluktan,
Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan

 

Duy tabiatte biraz sen de ilah olduğunu,

Ruh erer varlığının zevkine duymakla bunu,

 

Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,

Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız,
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!..

 

İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.

                                                                    

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

SuNnShiNee

SuNnShiNee resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  22.Mar.2009 Pzr 20:20:15sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Bir aşkın tarihine kaç unutulmuşluk sığdırılabilir..?

Sesimin çaresizliği taş plakları aşındırıyor
Detone olmuş bir sevdayı
Yüreğim inatla ömrümün şarkısı yapıyor..!

Tenimi dağlayan göz izleri tenimde
hiç gülerken ölmemişim ben
hep bitmeye yakın,
hep gitmeye..
bir damla akıyor..
öyle usul usul…
kaderim dudaklarımda;
he-ce-li-yo-rum
-en iyisi..derken;
gözyaşımda teninin tuzunu bulmak
köz oluyor yürek yangınıma
[/s] yapamıyorum..! [/s]

Gidip gelmeler,
başa dönmeler,
başımı döndürüyor..
kaldığım yeri unutmasam,
hani devam etsem diyorum..?
yaşadığım hikayede sayfanın ucunu kıvırdıkça;
Kırılıyorum..!

Bırak beni şehir..
anılar sana emanet..!
gözyaşlarım sokaklarına yağmur olsun..
süpürsün ayrılıklarını…
vicdanımı salma peşime..
unuturum diyorum..
nasıl olsa giden hep sevilir
ama ben ne zaman niyetlensem;
ayaklarımdan oluyorum..!

…Gözyaşlarımla yıkadığım gülüşlerimin rengi soldu
şimdi bu tablonun değeri sen/ce..ne olur..?

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

gza84

gza84 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  23.Mar.2009 Pzt 10:43:30sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  23.Mar.2009 Pzt 15:09:41sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

an gelir özlersin,
           an gelir beklersin,
                                 an gelir ........

An geliyor, şöyle bir dönüp de baktığında kendi içine, hiçbir şey olmadığını farkediyorsun, koca ağır bir boşlukta buluyorsun aklını, yüreğini, ne var ne yoksa herşeyini. Sonra o boşluk içinden çıkıp bütün etrafını sarıyor ve hep varmışcasına orada öylece asılı kalıyor. An geliyor sen çoğu zaman kıyılarında dolaştığın hayata tamemen sırtını dönerek belki de, bırakarak kendini o boşluğun en dibine, kendi kendine bir hiç olup çıkıyorsun.

Bir mektubun satır aralarında buluyorsun kendini, bir konuşmanın öznesi olduğunu farkediyorsun birden bire, yanından geçip giden bir dedenin gözlerindeki tebessüm, küçük sevimli bir kız çocuğunun yarım yamalak konuşması, genç ve bir o kadar acemi bir çiftin aşk telaşı oluyorsun bir anda...Sen ne kadar yumsan da gözlerini, hayat elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor işte etrafında.. İnce ince değdiriyor sana her biri tanıdık bir o kadar senden olan öykülerini, hissediyorsun.

An geliyor, kendi kendine ihanet etmişcesine pişman ediyor zaman seni, silkeliyor sıkı sıkı, kırıyor, döküyor, vuruyor ama öldürmüyor... Sonra o pişmanlık içersinde yeniden bakışlarını kendi içine döndürüp te alıyorsun aklını, yüreğini ne var ne yoksa herşeyini bıraktığın yerden, sımsıkı sarılıyorsun… An geliyor, görünmez bir bağla bağlanıveriyorsun tekrar hayata tam da sırtını döndüğün yerden...
 
 
 
 
 
Hani Bir An Gelir...


Hani bir ân gelir... Ve söylenmez sözler söylenir olur!
.....
Hani bir ân gelir...
Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada!
.....
Hani bir ân gelir...
Bir ân gelir...
Hani bir göz bir göze gelir.

Hani, öyle bir ân gelir ki;
En “gelinmez” yollarla en “varılmaz” yolların, senle ben arasındaki yarda boyun büktüğünü görürsün...
Bu yar; iki yâr arasıdır! ..
Her yar iki yâr arasıdır! ..
Ve üstelik;
Yaralar yara benzer,
Her yar yaraya benzer!
Yar başında duruşum;
Yâre nâraya benzer! ...

Halbuki gök yerin...
Halbuki gök yarın...
Halbuki gök yârin içindedir bu mesafelerde! ..
.....
Veya gök, mavi bir hançer gibi dalıvermiştir de toprağın içine; şimdi toprak, kendi içindeki koca bir yarayı yâr bilmiş... Kendini parçalayan koskoca bir yar başına türbedar olmuştur! ! !

Halbuki hep...
Hep iki yârdır;
Bir yar başında duran...
.....
Her yar, yâri gördüğüm rüyadır! ..

Yolun biri gözlerinden başlar senden içeri gider; diğeri gözlerimden, benden içeri...
Bir yar oluşur her yârin arasında kalan boşlukta! ..
Ben, yarın bir duvarı olup sana bakarım bu yandan... Sen yarın bir duvarı olur, o yandan bana bakarsın! ..
Ve en derinimden gelip en derinine gidebilecek olan yol ile, en derininden çıkıp en derinime inebilecek olan gökkuşağı “bakışlarımızda” kopar! ..
Biz, sarılmadıkça...
.....
Yarlar kaldıkça yârlar arasında! ..

Hani bir ân gelir...
Ve söylenmez sözler söylenir olur!
.....
Hani bir ân gelir...
Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada!
.....
Hani bir ân gelir...
Bir ân gelir...
Hani bir göz bir göze gelir...
Hani bir ân gelir...
Bir ân...
Bakışlar düğümlenir;
Bütün yarlar silinir,
Sıra söylenmezlere gelir...

                                                      Muammer Erkul
 
 
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  1.Nis.2009 Çar 13:25:38sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ...

    Çok Eskilerde

       Hayatın Büyülü Olduğu

           Zamanlarda Yaşayan

                    Bir Kumtanesi Varmış...

 

  Bu Sevdanın Ateşi

Hep ertelenen bir an, hiç yaşanmamaya mahkumdur. Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır. Mevsimleri sayarsak, ömür baharsız tükenir gider. Sevdiğinizi bulmak ya da bulduğumuzu sevmek tercihi en zor olan iki seçenektir bu sınavda... Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde, sebepsiz mi coşkun bir denizde maviye hasretliğimiz? Ufukta görünen o ki, mutluluk tek kişiliktir aslında. Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun. Aşkın da sevdiğin kadar büyüktür. Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya. Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman, o hasreti yalnız tüketirsin. Karşılık bulmuyorsa sevda, umut değil, kendini hükümdar sanan köleler üretir, dönemezsin. Ama boşa geçmemiştir dolan vakit. Heba olan şiirlerin de değildir. Türkülerin diliyle yas tuttuğun geceler, sırdaşlığını hiç terk etmez. Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar, o gül solarken. Ayrılanlar yıllar geçse de üstünden, hep aynı acıyı çeker. Ama yollar hiç bitmez. Sonuna geldiğin, zannettiğin yerler birer duraktır aslında. Ve sen yolculuğunu gönüllü olarak bitirmişsindir o durakta. Güneş hep geç kalırmış gibi gelir, sen bir havada mevsimlecaktır belki. Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi, yüreğini teselli etmek de sana düşer. Her şeye rağmen ürkütmesin seni bu sevdanın ateşi. Her yangın önce başladığı yeri yakar. Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde, yıllar geçse de senin adın yazar. Ve bil ki sevdiğim, uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever, seni sevdikçe yaşar...

Kumtanesi(Sema) kumtanesi s Photo on IMEEM

 

Hayat;
.....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
Yanlızlık;
......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
Sen;
......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
ve ben;
......Kendimle kavgalı...
 
 
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  2.Nis.2009 Per 11:58:04sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

içimdeki melek cwp wer nerdesin? 

                                            şeytan senden önde...

sen neden geridesin...

                                           yorulmuş ellerin ayakların...

dökülmüş sanki parçalanmışsın...

                                            kalbinden yaralandın mı...?

incittimi senide birileri?... 

                                           Benim gibi halsizsin....

 


...tüm ışıklarını söndürdüm gözlerimde şehrin!


Siyahını çekmiştim üç-beş nöbetlerinin karşı kıyıya, hemen hemen her gece yaparım bunu. Günü teslim ettikçe düne, pembeleri solar çocukluğumun. Dibinde kırılganlıklarıyla birikir, yalnızlığımın cam askerleri.

Asılı kalır gözlerim yıldızlara... kaydıkça bilirim ki, izinde yaldızlanıp dağılır bir çaresizin daha sessiz harfleri.

Büyüdükçe, beyaz düşler bıraktı içimdeki çocuk. Açıldıkça saçlarının örgüsü, kör düğüm oldu heveslerim. Tüm inandıklarım soluksuz!

Kalpten yağmur damlaları ve sevgi ile gökkuşağını çizmiştim beyaz kağıtlara! Toprağa düştükçe ıslak renkleri, şiirler açardı yüreğimin arka bahçesinde.... rengarenk olurdu yaşam.

Oysa şimdi !

Katili oldum papatyaların. Her yaprağında ayrılığın kan izleri kirletti mavi düş tarlamı. Sular çekildi gözlerimden. Sere serpe ölü çiçekler. 

Nefretimin ateşine daldırıp kirpiklerimi, resmini çizerdim kızıl öfkelerin. Öfkeler mi  yanardı bende, yoksa ben mi kül olurdum ihanetlerde bilmiyorum. Renkleri yoktu ihanetlerin; duvardaki iniltilerimde.

Öğrendim ki renk körüymüş aşk!

ne hayalleri beyaz,
düşleri pembe..
ne umutları mavi,
huzuru yeşil!
arzuları da kırmızı değilmiş ki!
beyazda başlayıp siyahta bitermiş aşk...
belki de bu yüzdendir,
anılardaki fotoğrafların çabuk solması...

Babamın kucağında oturduğum zamanlar ne olduğunu bilmediğim her şeye – “baba mu ne? mu ne? mu? mu? ...” ve hangi rengi sorarlarsa sorsunlar, hepsine – “layvicert” derdim. layvicert saçlı kız, layvicert ayakkabı, layvicert elma şekeri... tadını aldıkça kızardı dilim, ayaklarım tozlandı, layvicert saçlarını boyadım bebeklerimin banyo dolabındaki çamaşır suyuyla ve... bakıyorum da bilmediğim ne kadar az şey kalmış yaşanmışlıklarda.

Renkler, bana bakın! büyüyorum siz iç içe girdikçe... alacanızda yine de tutunuyorum hayata.

Sezen’in sarı odalarında hüzün şarkılarını yakıyorum mum diplerinde... karanlıklardayım, yine üşüyorum, yine ağlıyorum!... yine, yine, yine!

ßu duvarlar ki aşılmaz engel, duvarlar ki soğuk. Büyümemin en ağır cezası bu belki de,... razıyım. Sus!
Çocuk ol karanlık kuyularda, çığlıkların yankılansın soğuk tuğlalar arasında, kendinden de büyük.. Haykırmayacağım ihanetleri. Dokuz boğum yutkunarak koklamalıyım umûdu ve uyumalıyım.

...uyumalıyım da,
Kaçıncı uykusuzluğumdayım, bilmiyorum!

Karanlık, eflatun şalını çıkarmaya başladı el ele dolaştığımız sahilde. Ardın sıra kırılan ışıkları topladı ellerim gümüş tepsiye. Yaldız yaldız yalnızlık, yıldız yıldızdı gece... ve bittim.

Siyahla beyazın farkı olmadığı saatlerde, kırmızı kostümünü çıkarıp aşkın, efkarımı tütsülemek için yaktım karanlığı. Eski bir tangonun ritmiyle, dört duvarın dipsiz köşelerinde ağını örüyorum yalnızlığın... An ile anılar arasında, her defasında, bir öncekini unutup başka sözler yazıyorum bu müziklere.... aşk şarkılarım,şiirlerim ve suskun hayalin kaldı bende.


Mülteci kampındaki ölümle özgürlük arası çizgide sıkışandan farkım yok aslında. Çizgiyi geçerse ölüm, geçersem yalnızlık... kalırsa işkence, kalırsam da yalnızlık. İkisi de ölüm be... yokluğu ölüm.


...uzak ülkelerde olmak isterdim şimdi, hiç bilmediğim insanlar arasında, avazım çıktığı kadar bağırmak yalnızlığımı... kimsenin anlamadığı dilde. Sonra hırsız bir rüzgar yürütmeli sesimi, sabaha karşı penceresinden içeri bırakmalı aşkın... unuttuğu ninnileri mırıldanmalıyım aşka güneşin sızlayan ışığında. Bugün göğsümden uyanır mısın?saçlarımdan toplar mısın yıldızları?

Ne çok şey sığdırdım geçmişime. Ne çok sevda, özlem ve onca kavga. Her şey koca bir hiç aslında. Ah bu şehir... her parmağımın dokunuşu dipsiz kuyular açar da atar beni maviye. Saçlarımın dalgasında havalanır beyaz kelebekler. Tut, tut ki bahar tebessümlerde kalsın, tebessümler hikayelerde.

Sabaha çıkıyorum düşlerin yorgun renkleriyle. Yine yarım kalmış şiirler var yarına, yine yalan dolu yaprakları dökecek zaman. Birikecek bende tüm güvensizlikler.

Karanlık gibi sarsa aşk beni. Serilsem, sarılsam, kaybolsam dizelerde, öyle bir şiir yazsam ki, hani o herkesin yazıp da yetmediği seni seviyorum ’lar var ya, o bile şaşırsın. O kadar çok kullandık ki aslında, ondan mı yetmiyor sanki?

Kirpik altındaki kimsesiz sahillere bırakıyorum yaşlarımı. Esen onca mavi; mutluluk bende, onca umut. Ah! bir de çıkmaza gitmese yollar. Hani akan suların toplansa coğrafyamın bakir kuyularında... konuşamıyorum!

Yorgunum!

Tüm sesleri kesildi, sesini kulağımda hissettiğimde.
Bak! bir geldin arapsaçına döndü düşlerim. Ben alışkın değilim ki -seni seviyorum, Sen Gerçeğimsin!- diyen adamların sevgisine,gerçekliğine!  belki de burada yanıltıyor beni aşk.

Hafıza kaydımda ne varsa sildim, kim varsa zaten kendiliğinden silindi gittiğimde.
Şimdi kaydını tutuyorum öpüşlerinin ve fısıldadığın şiirlerin. Söndürdün şehrin tüm ışıklarını, göz kapaklarımda! ...Bak, çekilirken gece, portakal çiçekleri koktu güneş. Duyuyor musun?

Renklerim, düşlerim yorgun
Beyazdan çaldım gecemi
Söylesene, senin ismin ne renkti?..
tüm ışıklarını söndürdüm gözlerimde şehrin!

 

 

 

Kendimden yoruldum..

Sürekli maske takmaktan,

İçim kan ağlarken,

İnsanlara gülmekten yoruldum...

 

Çok sinirliyken bile,

Sakin olma zorunluluğundan yoruldum.

Hüzün çizgileri sarmışken yüzümü,

Gamzelerimi göstermekten yoruldum..

Bağıra bağıra ağlamak isterken,

Gözyaşımı içime akıtmaktan yoruldum.

İçimde deli gibi çağlayan aşk varken..

Dağlara taşlara haykırmak varken

Sesimi içime çekip,

Susmaktan yoruldum..

 

Gözlerinin mavisinde sana bulanmak isterken

Siyahın esiri olmaktan yoruldum..

Kendimden yoruldum

Hep güçlü olmak ne kadar zordur;

Hep sorumluluk sahibi olmak,

Çocukken genç olmak ,

Gençken olgun olmak

Kimlik değiştmekten yoruldum..

Çabuk tükettim

Umutlarımı

Yarınlarımı

Duygularımı..

 

Geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim

Yine kurulmuş sahne

Başrolde ben

Yardımcı oyuncular ;hüzün, acı maske

Konu;herşeye rağmen mutlu olma sanatı

Ha bide

Oyunun adı var ;Hayat

Gülüyorum yine zorunluluktan..

Bu kaçıncı rol alışım bu filmde

Alışılmış senaryolar bunlar..

Acemi mi sandın beni hayat!!

Ben her gece bu sahnenin müdaviniyim

Hadi bırak mutlu olma tasasını

Yapışmış alnımıza Hayatın kavgası

Düş yakamdan hayat!!!..

Oyunumu oynarım

Sahnemi kapatırım

Ölümdür sonuma yakışan

Bilmezmisin!...

En çok ölülerdir alkışlanan...

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  3.Nis.2009 Cum 12:08:38sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Dünlerimin yarım kalmışlığıyla yazıyorum bu satırları...

    Garip bir hüzün var içimde...

          Sanki bir yanım hep ağlamaklı...

 

Bir insani hayatindan sonsuza kadar cikartmak zorunda kaldin mi hic?
Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi,
her an kapindan iceri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hic gelemeyecegini de bilmen gibi. Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek , ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, ne kadar katlanilmaz bir gercek degil mi
sen hala bu kadar sevgili iken? Özlemek, bu kadar özlemek,etini kemigini yakarcasina özlemek. Cok kötü degil mi?Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek , artik sonunun "Pi" hali degil mi? Biliyorsun degil mi? Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede gecen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek icin o yüzü, belki biraz önce gecti bu kaldirimdan diye düsünmek,
belki su an arkamda yürüyen insanlarin icinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi?
Ne kadar eritir insani fark etmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.?
Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hic? Hic iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde güzellikleri oranynda eksik kaldıklarını hissettin mi paylasamadigin icin onunla. Bir barin kalabaliginda hic yarim vücudunla sallandin mi ortada? Hic iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hic? Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin zamanlar oldu mu hic? Gözünün icine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hic? Hayatta inanligin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? Onu icinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hic? Icinde aglayan cocuga umut sarkilari söyleyemedi?in, özlemini, susuzluğunu, açlığını gideremedigin zamanlar oldu mu hic? Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar. Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir cocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hic?
Hiiiiiiic.... Hiic

 

Biraz değiştim,

Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

Değiştim,

Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,

Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni

Ben benimle savaşıyorum,

Seninle değil!

Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın

Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,

Sorun değil!

 

Elbet alışırım,

Biraz alıştım,

Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,

Alıştım,

Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,

Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,

Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma,

Kesin değil!

 

Henüz tanıştım,

Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,

Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,

Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,

Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…

Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,

Samimi değil!

 

Bir hayli kırıldım,

Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,

Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,

Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!

Aslında ne sana, ne olanlara…

Kendime kırgınım…

Maziye hiç değil, an’a kırgınım.

Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,

Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,

Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…

Bir hayli kırgınım…

Beni ben kırdım oysa,

İyi değil!

 

Galiba yoruldum,

Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,

Kendime kalbimi kanıtlamaktan,

Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,

Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum!

Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum,

Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum,

Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık,

Ki seni sorgulamamasını nasıl beklerim,

Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı,

Sana bakan yanımsa toprakla aynı,

Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin,

Gözlerim yorgun, dudaklarım hissiz,

Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır,

Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz,

Söyleyemediklerini söylesen de şimdi, sesine aşina yanım onca sessizlikten sonra artık sağır!

İsteyerek değil!

 

Çok çalıştım,

Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı “git” izine,

Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine,

Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen,

Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için çok çalıştım,

Daha önce de gitmiştim, kendi isteğimle!

Anladım ki daha önce sevmemiştim,

Çok çalıştım inan,

Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye,

Her defasında daha da tozlaşan canımı kırmadan korumaya,

Ve alışmaya kendime, bu göz gözü görmez dumanlı halime,

Çok alışmaya çalıştım hem de,

Tanıştım seninle doğan yanımla da ölen yanımla da,

Birini yaşattım, yaşatıyorum da hala ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da!

Yorulmak dinlenmekle geçmiyor,

An be an çöküyor insanın içindeki güç,

Işığı sönüyor, beyaza dönüyor rengi gitgide, hissizleşiyor,

Ne yormak istedim seni ne de yormak kendimi,

Çok çalıştım,

Gitmeye de kalmaya da,

İkisi de aynı acı,

Kolay değil!

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  8.Nis.2009 Çar 14:10:42sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Kalpten, çok içten bir şey dilediğimizde/istediğimizde Tanrı bunu mutlaka
duyar, ve ismimizin yanına not eder: ".... ye bir ev"...
sonra, karamsarlıklarla isyanlarla dolduğumuz bir gün kahrederiz

hadi canım, nerden olacak, olamaz... "
ve Tanrı yine duyar, ismimizin yanına not düşer: "vazgeçti"

                                            Hayallerinizden Asla Vazgeçmeyin...

 

 

Sen, yalnızlığına inat bütün bir geceyi, sevgilinin düşüyle geçirebilir misin?
Gelmeyeceğini bile bile, sanki her an kapıdan girecekmiş gibi gözünü kırpmadan sabaha kadar bekleyebilir misin?
Bugüne kadar ne yaşadıysan yaşadın.
Bunların hepsinden sıyrılıp, özünü asla yitirmeden yeni bir kimlikle başka dünyalar kurup yeni hayatını mutlu kılmak için uğraşabilir misin?
Yağmurun altında aklında sevgilin, dudağında onu anlatan bir şarkıyla mırıldanarak saatlerce yürüyebilir misin?
Oysa herkes kaçmaktadır yağmurdan.
Seni ıslatanın aslında yağmur değil aşk olduğunu anlayabilir misin?
Yüreğini cesurca açıp, bazen ağlamayı, bazen ümitsizce beklemeyi, bazen öfkelenmeyi ve herkesin huzurlu olarak nitelediği sakin, beklentisiz, sürprizlere kapalı hayatını terk etmeyi göze alabilir misin?
Nefes almanı zorlaştıran, yüreğinin yerinden fırlayacak gibi çarpmasına neden olan, hoş ama zaman zaman da sıkıntı verici o heyecanı, saklamaya yada azaltmaya çalışmadan her zaman taşıyabilir misin?
Özlemin, küçücük bir kordan, kentleri yakacak kocaman bir yangına dönüşmesine izin verebilir misin?
Elde ettiğin her şey senin olsun.
Sen yarın için hayal kurabilir misin?
Arzuladığın sevgiliye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edebilir misin?
Bunu yaparken bazılarının sana ´aptal´ deme riskini göze alabilir misin?
Hiçbir şey düşünmeden, sadece o anı yaşayıp yüreğini, beynini, bedenini coşkunun ve hazzın kucağına teslim edebilir misin?
Nerede olduğunu, kim olduğunu, kimlerle olduğunu unutup, sıyrılıp kaygılarından dans edebilir misin saatlerce?
Hem kendini hem sevgilini hatalarıyla, değiştirmeden kabul edebilir misin?
Her güne yeni bir isim verip başka başka anlamlar katabilir misin?
Hiç kimsenin görmediği güzellikleri fark edebilir misin?
Ruhuna ihanet etmeden,
Sadece yüreğinin sesini dinleyerek
ve yüreğin sana ´o´ dedikçe onun izinden gidebilir misin?

 


 

 

 

İki Köşeli Yalnızlık

Gökyüzüne asılı kalmış bir yankı
Arıyor kendisini bırakan ağzı
Yeniden, yeniden sesini bulmak için

İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir ucunda ben
Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz
Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz

Anı bile yok, ses, koku bile
Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki
Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi...

 

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

perfnya

perfnya resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  11.Nis.2009 Cmt 16:04:53sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
















CC sohbet icin buraya
 <<1...100...200...228229230231232233234235236237238 239240241>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir