ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
9 Mayıs 2024, Perşembe 08:42   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  BohemianRhapsody> Forum Mesajları
    BohemianRhapsody'e ait Toplam 1505 Forum Mesajı var
<<123456 78910111213141516...100...151>>


BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Sevdiğimiz şarkı sözlerini yazalım... :)>
  2.Eyl.2008 Sal 22:35:55
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Ne Zaman Gitti Tren - Kesmeşeker

Uzundur ömür meraklanma
Mühimdir yalnızlık telaşlanma
Saatler geri yavaşlama
Sayfalar sarı bir zamanlar genç olsan da

Yaşamdan yaralı hayvan gibi
İnsafa gelmeyen sahip gibi
Duygular, saygılar eşyalardan sonra
Yazılmış suya bir zamanlar aşk olsan da

Ne zaman gitti tren, bir ben kaldım bir de gölgem
Saatim mi geri kalmış bilmem, ne zaman gitti tren

Bir rüzgara kapıldık biz
Yelkenler delik deşik
Acıktık bir anda acıya
Bir rüzgara kapıldık biz

Ne sen anladın ne ben öğrendim
Önsözler gereksizmiş geç bildim
Okuduk yine de gençmişiz işte
Öylesizliğin daha güzelmiş öylece

Bir kısa film hayattan kalan
Oyuncu olsam, yönetmen olsan
Gördüklerini unutmuş olsan
Yaşamak bazen sabır ister



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Kopulası Şeyler >ÜSTEKİ ÜYEYİ YOLDA GÖRSEN NE DERSİN?:))>
  31.Ağu.2008 Pzr 16:15:35
fiogf49gjkf0d
Sanki gözüm bir yerden ısırıyor ama nerden ,derim( içimden ) ve yoluma devam ederim.


BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Şu Anda Hangi Parçayı Dinliyorsunuz ?>
  30.Ağu.2008 Cmt 21:07:14
fiogf49gjkf0d

İşte Öyle Bir Şey - Yaşar

Seni düşündüm dün akşam yine
Sonsuz bir umut doldu içime
Birde kendimi düşündüm sonra
Bir garip duygu çöktü omzuma

Hani ıssız bir yoldan geçerken
Hani bir korku duyarda insan
Hani bir şarkı söyler içinden
İşte öyle birşey

Hani eski bir resme bakarken
Hani yılları sayarda insan
Hani gözleri dolarya birden
İşte öyle birşey,işte öyle birşey

Seni düşündüm dün akşam yine
Bir garip huzur doldu içime
Birde kendimi düşündüm sonra
Bir garip duygu çöktü omzuma

Hani yıldızlar yanıp sönerken
Hani bir yıldız düşerde insan
Hani bir telaş duyarda birden
İşte öyle birşey

Hani yağmurlar yağarya bazen
Hani gök gürler ya arkasından
Hani şimşekler çakar peşinden
İşte öyle birşey,işte öyle birşey



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >o An Atatürk>
  30.Ağu.2008 Cmt 18:52:47
fiogf49gjkf0d

manolya41, faydalı paylaşım için teşekkür ederim.

Bu vesile ile Türk milletinin Zafer Bayramını kutluyorum.

Başta Ulu önderimiz olmak üzere tüm silah  arkadaşlarını/ülkemize hizmet eden herkesi ve ülkemiz için seve seve canını  veren tüm şehidlerimizi rahmetle anıyorum.



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >İLK GÖRÜŞTE AŞKI NASIL TANIMLARSINIZ?>
  30.Ağu.2008 Cmt 18:49:15
fiogf49gjkf0d
SuNnShiNee :

İlk Görüşte Aşk

                 Bu da her görüşte AŞK

Her görüşte aşk, bu aşk türünü ilkkez duydum.



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Spor >Fenerbahçe >-_Hade FB liler_->
  30.Ağu.2008 Cmt 18:41:40
fiogf49gjkf0d
687


BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Yeryüzünde Barış, İnsanlarda İyiniyet / ....>
  30.Ağu.2008 Cmt 18:13:04
fiogf49gjkf0d


Yeryüzünde Barış, İnsanlara İyi Niyet...

Birçok savaşta Kızılderililer beyaz adamdan daha az kayıp vermiştir. Onların asıl büyük kayıpları "rezervasyon" bölgelerine toplanmalarıyla başlar.Kızılderililere ayrılan topraklar çiftçilik yapmadıkları gerekçesiyle sürekli olarak ellerinden alınır. Toplama kamplarının dışındaki alanlarda ise buffalolar öldürülmüş, ekili tarlalar yakılmak suretiyle yok edilmiştir.
Yıllar geçtikçe daralan çemberin içinde yaşam öylesine zorlaşır ki, Kızılderililere uygulanan soykırım belirgin bir görünüm kazanır.

Kamplardaki sisteme hayran olan biri vardır: Adolf Hitler! Bu insan kasabı, Kızılderililerin toplanıldığı kamplara bir araştırma heyeti gönderir. Böylelikle de, gelen bilgilerden etkilenerek 1933 de, Almanya nın Dachau kentinde ilk toplama kampını kurar.


Toplama kamplarında yaşamaya zorlanan Kızılderililerin yiyeceklerini sağlamak üzere birçok kişiyle sözleşmeler yapılır. Getirilen yiyeceklerin üstlerinde kullanılmaz damgası olsa da,Kızılderililere dağıtılır. Yiyecek zehirlenmesi sonucunda meydana gelen ölümler sıralamasında çocuklar birinciliği hiçbir zaman bırakmazlar!

Soğuk kış gecelerinde ısınmaları için battaniye dağıtılır Kızılderililere... Ardından, verem, kızamık, difteri gibi bulaşıcı hastalıklar boy gösterir kamplarda. Beyaz adam, savaşmadan da Kızılderilileri  yok etmenin yollarını daha önce neden düşünemediğine üzülür. Bir kurşun ile ancak bir Kızılderili öldürülür. Mikroplu battaniyeler ile binlercesini katletmek çok daha kolay olmaktaydı.

Toplama kamplarından hükümeti temsil eden bir yönetici sorumluydu. Aileleri parçalamak,çocukları ellerinden almak onun elindeydi. İngilizce bilen Kızılderililerden bir polis gücü  oluşturmak  yetkisine de sahipti. Kamplardaki insanları istediği işde dilediği kadar çalıştırabilirdi. Yönetici, bir kaç beyaz adama kamplarda ticaret yapmaları için izin verirdi. Çalışmalarının karşılığında ellerine bir kaç kuruş geçen Kızılderililer söz konusu dükkânlardanalış veriş yapmak  zorunluluğundaydılar. Fiyatlar oldukça yüksekti ve kamp yöneticisi satışlardan komisyon alıyordu!..

Beyaz adam, Kızılderilileri ayrı ayrı toplama kamplarında yaşamaya mahkûm ettikten sonra her birine misyonerler gönderdi.  Amaç, Kızılderilileri zorla Hıristiyan yapmaktı.İnanç özgürlüğü her ne kadar  devlet koruması altında olsa da, toplama kampları  bunun dışında tutulmuştu. Misyonerler, çocukları ailelerin elinden zorla alarak dini okullara ya da, ana dillerini konuşurken  yakalandıklarında işkence gördükleri devlet okullarına gönderirler. Kaçmaya çalışan çocuklar askeri disiplin kurallarına göre ağır şekilde cezalandırılıyorlardı.
Albay John M. Chivington un "yavru bitlerinde büyüyüp bir gün bit olacağı" sözü okullardaki  eğitimin hangi koşullarda yapıldığını daha anlaşılır kılacaktır.



Kızılderililer ulusal kıyafetlerinden vazgeçmek, "uygar giysi" denilen şeyleri giymek zorundaydılar. Ayrıca, her Kızılderili erkeği  saçını  kısa kestirmeliydi. Saçıyla gurur duyan bir Kızılderili için  bu son derece onur kırıcı bir uygulamaydı.  Ama onları insan yerine  koyan  yoktu. Bağımsızlık Bildirgesi nde "Savaş düsturları, yaşına, cinsine ve durumuna bakılmaksızın kayıtsız şartsız herkesi öldürmek olan acımasız vahşi yerliler" olarak tanımlanmışlardı. Hani, tüm insanların eşit olduğunun savunulduğu ünlü Bağımsızlık Bildirgesi nde!..



Beyaz adam, Kızılderililer ile dört yüzü aşkın anlaşma yapar. Hepsi de, beyaz adam tarafından bozulan anlaşma metinlerinde şunlar yazılıdır: "Irmaklar aktıkça, güneş tepede parladıkça ve çimenler yeşerdikçe bu topraklar sizindir ve sizin izniniz olmadıkça da, ne elinizden alınabilir, ne de satılabilir."

Kızılderilileri bir araya toplamak düşüncesi İspanyol sömürgecilere kadar uzansa da, toplama kamplarının kuruluşuna yönelik en önemli adım ABD Senatosu nun 1871 de aldığı yerlilerin bir ulus olamayacağı kararıdır. 1887 de yürürlüğe koyulan "Davves Genel Tahsis Yasası" gereğince de, Kızılderililere toplama kamplarının yolu görülür.

Toplama kamplarında yaşanılan olaylar arasında VVounded Knee kıyımının apayrı bir önemi vardır.Her şey Kızılderililer arasında beyaz adamı topraklarından kovacak bir kurtarıcının geleceği inancının doğusuyla başlar.Bu inancın ortaya çıkardığı Hayalet Dansı giderek yaygınlaşır. ABD yönetimi bir   ayaklanmanın  başlayacağından korkarak orduyu Kızılderililerin  üstüne doğru harekete geçirir.14 Aralık 1890 da Titan Dakotar17;larının reisi Oturan  Boğa yakalanarak öldürülür. Bunun üzerine  Kızılderililerin bir kısmı Pine Ridge kampından ayrılırlar. 7. Süvari Alayı kamptan ayrıldıkları için düşman ilan edilen Dakotaları takibe başlar. 28 Aralıkla  Kirpi Deresi yakınlarında askerler Kızılderililer ile karşılaşınca reis Koca Ayak beyaz bayrak çekilmesini emreder.

Binbaşı Samuel Whitside, zatürreeye yakalandığı için ciğerlerinden kan gelen Koca Ayak a, Kızılderilileri Wounded Knee deresi yakınlarındaki süvari kampına götürmek üzere emir aldığını  anlatır. Burnundan damlayan kanların  kızıla boyadığı battaniyesine sıkıca sarılan reis, kendilerinin de aynı yöne gittiğini söyleyince Binbaşı Whitside, melez iz sürücü John Shangreau dan  silahların toplanmasını ister. Shangreau, böyle bir şey yapılırsa  çatışmanın kaçınılmaz olduğunu, erkeklerin kurtulup, kadınlar ve çocukların öleceğini anlatınca Binbaşı
silahların kampta alınmasına karar verir.

"Yaralı Diz" anlamına gelen VVounded Knee deresindeki süvari kampına varıldığında havakarardığı için silahların sabah toplanması  daha doğru bulunur. Koca ayak, yakalanışını kutlayan askerlerin  viski içip attıkları  kahkahadan uyuyamaz ve sabaha  kadar burnunun ucunda birikip sonra battaniyesine düşen kan damlalarını sayar.

Bir boru sesiyle uyanır Kızılderililer ertesi sabah. Beyaz Mızrak olanları şöyle anlatır: "Silahlarımızı istediler. Biz de tuttuk verdik silahlarımızı. Ortada bir yere yığdılar silahları. Ne var ki, asker reisler toplanan silahları yeterli görmemişlerdi, askerleri çadırları aramayagönderdiler."

Baltaları ve çadır direklerini de silahların yanına yığan askerler bununla da yetinmeyip, Kızılderililerin üstlerini aramaya koyulurlar. Bu sırada büyücü Sarı Kuş, Hayalet Dansı yapmaya başlar: "Kurşunlar sizi bulamayacak, kırlar geniştir, kurşunlar sizi bulamayacak"...

Kara Çakal, üstünden çıkan Winchester tüfeğe çok para ödediğini ve tüfeğin kendisinin olduğunu içinden haykırarak havaya kaldırır. Yıllar sonra adını "Sakallı Dawey" olarak değiştirecek olan  VVasumaza "Eğer üstüne varmasalardı, kendiliğinden gidip oracığa bırakacaktı silahını" dedikten sonra katliamın başlangıcını anımsar : "Omzundan yakalayıp
itelediler.O sırada bile kötü bir niyeti yoktu. Kimseye doğrultmuş değildi tüfeğini.Niyeti silahını yere bırakmaktı. Üstüne geldiler, yere koymak üzere olduğu  tüfeğe yapıştılar. Tam Kara Çakal ı yere savurdukları sırada  bir silah sesi duyuldu. O anda, kimsenin vurulup vurulmadığını bilemem ama arkasından ortalık karıştı."

Üzerlerinde silah olmayan Kızılderililer kaçmak zorunda kalırlar. O sırada tüm tepelerin toplar ile dolu olduğu anlaşılır... Ve top atışıyla senaryonun sonuna gelinir!

Kurtulmayı başaranlardan biri de Gelincik Louise dir: "Kaçmaya çalıştık ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. Beyazların içinde de iyi insanlar bulunduğunu biliyorum, ama kadınları ve çocukları vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı. Kızılderililer beyaz çocuklara asla böyle yapmazlardı."



Resmi makamlar ölen Kızılderili sayısını 153 olarak açıklar. Ama, sürünerek kaçamaya çalışanların bir çoğu gizlendikleri yerde ölürler. Katledilen Kızılderili sayısı üç yüzün üstündedir. Askerlerden de yirmi beşi ölür. Bunlar arkadaş kurşunu ya da şarapnel parçalarıyla son nefeslerini vermiş olanlardır.Katliamın sonlarına doğru kar fırtınası başlayınca cesetler oldukları yerde bırakılır. Fırtına dindiğinde donmuş cesetler arasında Koca Ayak a da rastlanılır!..

Kızılderililerin "Geyiklerin Boynuzlarını Döktükleri Ay" dedikleri Aralık ta, Noel e dört gün kalakurtulan 51 Kızılderili Pine Ridge kampına getirilir. Her yer askerlerle dolu olduğu için içlerinden yalnızca dördünün erkek, geri kalanların kadın ve çocuk olduğu Kızılderililer kiliseye kapatılırlar. Vaaz verilen kürsünün üstünde şunlar yazılıdır: "Yeryüzünde Barış, İnsanlara İyi Niyet"...

Katliamı yaşayan Kara Geyik o gün bir başka şeyin daha öldüğünü söyler: "O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları, hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o karfırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada..."


Beyaz adam, VVounded Knee katliamına Kara Çakal ın, askerlerin uyarılarına kulak asmamışolmasını neden olarak gösterir.Tüfeğini vermek  istemeyen Kızılderililinin işitme engelli olduğu sonradan anlaşılacaktır!

 

 



Sunay Akın
Kız Kulesindeki Kızılderili Kitabından...



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCA... (Yeni versiyon)>
  30.Ağu.2008 Cmt 14:34:27
fiogf49gjkf0d

Paylaşım için teşekkürler .



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Yalnızlığın Taş Kuleleri : DENİZ FENERLERİ ...>
  30.Ağu.2008 Cmt 14:31:59
fiogf49gjkf0d

 

                       Deniz Fenerleri

 

YALNIZLIĞIN TAŞ KULELERİ: DENİZ FENERLERİ

 

 

Uzun yıllar
yıldızların, güneşin ve ayın ışıklarından yararlandı denizciler
yön bulmak için.
Gidilen yollar uzayıp da yolculuk zorlaştıkça,
karadan denizi
aydınlatan ışık kaynakları gerekli hale geldi.
Deniz fenerlerinden söz ediyoruz. Karaya yakın
seyreden gemiler,
onların yol gösteren
ışıkları olmadan kendilerini güvende hissetmiyorlardı.


Gelişen teknolojiyle birlikte artık karanlıkta bir fenerin kılavuzluğuna daha az ihtiyaç duyuluyor. Radar, uydu, pusula, siren ve telsiz gibi aletler kullanılmaya başlandığından beri önemi giderek azalıyor fenerlerin.Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de, özgün mimarileriyle birer estetik figür haline gelen deniz fenerleri,kültürel ve tarihi miras olarak kabul ediliyorlar.

Tarihi kaynaklara göre bilinen ilk deniz feneri, Fenikeliler tarafından M.Ö.7. yüzyılda Sigeon da inşa edilmiş. Dünyanın yedi harikasından biri olan ve antik çağların en görkemli yapıları arasında gösterilen İskenderiye Feneri ise M.Ö. 280 yılında Knidos lu Sostrates tarafından Pharos Adası üzerinde yapılmış.


Uzunluğu sekiz bin kilometreyi aşan kıyılarımızda Sinop’tan Anamur’a,Çanakkale’den Hatay’a, İğneada’dan Hopa’ya kadar sayıları dörtyüzüg eçen irili ufaklı birçok deniz feneri bulunuyor. Türkiye’de ilk denizf enerinin yapımı İstanbul Boğazı girişinde meydana gelen önemli bird eniz kazasından sonraya rastlar. 1755 yılında Mısır’a ticaret eşyası götürmekte olan Hacı Kaptan idaresindeki bir kalyon geceleyin Kumkapı da karaya oturunca, padişah III.Osman, Kaptan-ı Derya SüleymanPaşa’ya talimat vererek Ahırkapı daki ilk deniz fenerini yaptırmış.




Dört bir yanı denizlerle çevrili bir coğrafyada bulunmamıza karşın,ülkemizdeki deniz fenerlerinin büyük bir çoğunluğu Fransızlar tarafından inşa edilmiş. Sonraki yıllarda sırasıyla ‘Fenerler İdare-iUmumiyesi Müdürlüğü’, 1938’de Denizbank, 1984’te Denizcilik İşletmesi tarafından aydınlatılan fenerlerimiz, 1997 yılından beri ‘Kıyı Emniyetive Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nce işletiliyor.

Yüzyıllardır odun ve kömür ateşi, mum, kandil, gaz yağı, petrol, asetilen ve elektrik kullanarak deniz trafiğini yönlendiren fenerlerin çoğu, artık güneş enerjisiyle aydınlatıyor denizleri. İnsana olan gereksinimin azalması, babadan oğula geçen bir meslek olan fenerciliği de yakın gelecekte ortadan kaldıracak. Eskiden fenerin bir parçası olan evlerinde yaşayan görevliler, şimdilerde yakın bir yerleşimde ikamet edip bakım için periyodik aralıklarla gidiyorlar fenerlere. İs, duman,ulaşım zorluğu gibi büyük zahmetlerin ardından yakılan fenerlerin ışığı artık kendi başına selamlıyor hiç tanımadığı gemicileri. Giderek yalnızlaşan fenerlerin bazılarıysa artan nüfusla birlikte yeni komşular(!) ediniyor. Yolunuz İstanbul-Yeşilköy’e düşerse estetik formuyla içinizi ısıtacak deniz fenerine bir göz atın. Artık arkasında devasa bir otel yükselmekte. Karşısındaki Bey Dağlarına göz kırpan Antalya Bababurnu Feneri ise yüksek binalar arasında kaybolmuş sanki. Eskiden gündoğumlarına bir başına gülümseyen İğneada-Koru Feneri yazlık villalarla kuşatılmış şimdilerde.

 

 

Bakir ve dingin bir doğanın içinde ışıldayan beyaz kuleler, yavaş yavaş kalabalık ve çirkin yapılar arasında farkedilmeyecek birer ayrıntıya dönüşüyorlar neredeyse.

Oysa deniz feneri denilince akla yalnızlık ve hüzün gelir. Denizin ortasında dalgalarla boğuşan bir kaptan, en yakın köyden kilometrelerce uzakta doğanın içinde tek başına bir fenerci ve kapkaranlık gecelere göz kırpan yalnız bir fener ışığı... Belki de deniz fenerlerinin görsel anlamda bir simge haline gelmesinin asıl nedenidir ıssız doğadaki bir başınalığı.
Yemyeşil bir yarımadaya yarenlik eden beş adayla birliktebüyülü bir masal dünyasını anımsatan Taşlık Burnu (Gelidonya), kuşkusuzen güzel fenerler arasında ilk sıradaki yerini alıyor. Gelibolu Yarımadasının en ucundaki rüzgarlı bir bayırda yükselen Seddülbahir,Akdeniz ve Ege’yi kucaklayan iki nefis koyun ardındaki bir yarımadanın tepesinde Knidos antik kentini gözleyen Deveboynu, çam ormanlarınındenizle buluştuğu bir coğrafyada yükselen Hatay-Akıncı burnu, sayısız bakir koyu bağrında saklayan Fethiye Körfezinin en güzel adalarından Kızılada, İstanbul boğazının incisi Kızkulesi, tarihi bir kaleniniçinde yer alan Kuşadası-Güvercinada Fenerleri diğer etkileyici deniz fenerleri arasında sayılabilir.


Fenerler yerleşim yerlerinden uzakta kurulduklarından yalnızlığın bekçiliğini de yapıyorlar yüzyıllardır. Süngükaya, Fener, Peksimet, Delik, Tavşan,Kızıl, Türkeli, Altın, Kefken gibi adalar üstünde yer alan fenerler,konumlarından dolayı görece bakirliklerini koruyorlar. Karadan ulaşımı en zor olan iki deniz feneri de yalnızlıklarının tadını çıkarıyorlar hala: iki kilometrelik dik bir patikayla ulaşılan Taşlık burnu ve Anemurion ören yerinin hemen ardında beşyüz metrelik bir patikayla erişilebilen Anamur Burnu fenerleri. Fenerciler gerekli erzak ve malzemeyi sırtlarında taşıyarak götürüyorlar yıllardır.


Karada küçük bir evin içerisinden yükselen, denizde bir şamandıra veya dubaya bağlı, çoğunlukla da dalgakıranların ucunda yer alan denizin taş kuleleri, değişik özellikleriyle ön plana çıkıyorlar. Siyah-beyazçizgili sekizgen gövdesiyle ülkemizdeki fenerlerin en büyüğü Şilede.Yükseklik açısından birinci sırayı Rumeli feneri (30 m.), ikinciliği Ahırkapı (29 m.) feneri alıyor. Işığı deniz seviyesinden en yüksek fenerler Alanya (209 m.), Hatay-Akıncıburnu (109 m.) ve Sinop-Boztepe(107 m.) olarak sıralanmakta. Deniz seviyesinden en yüksekte bulunanf ener ise Taşlık Burnu (237 m.). Sinop-İnceburun Türkiye’nin en kuzey ucundaki, Anamur en güneydeki deniz feneri. Yukarıda öyküsünü anlattığımız İstanbul-Ahırkapı feneri ise en eski fener olma özelliğini taşıyor.


Deniz fenerlerinden söz ederken İstanbul için ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Karadeniz ve Marmara’ya açılan konumu nedeniyle boğaz kıyılarında ve adalarda toplam 37 fener yer alıyor. Yoğun deniz trafiğine sahne olan Boğaziçi’nde irili ufaklı 19 fener bulunuyor.Rumeli yakasındakiler yeşil, Anadolu yakasındakiler kırmızı ışık çakıyor. Boğazın Karadeniz girişini gözleyen Rumeli ve Anadolu feneri,gemilerin arasında bir gelin gibi süzülen Kızkulesi, iki saniye aralıklarla çakan Ahırkapı, 1856’da kurulan ve 23 m. yükseklikteki Yeşilköy, Fenerbahçe ve adalar üzerindeki fenerler… Bir deniz fenerleri cenneti adeta İstanbul.


Fenerlerin enlem ve boylamlarını bilen gemiciler buna göre kendi konumlarını saptar ve rotalarını belirlerler. Farklı çakış süreleri ve ışıklarınınrengi sayesinde de kaptanlar tarafından tanınan deniz fenerleri, en yakınlarındaki fenerlerle sürekli bir göz teması içindedir. TaşlıkBurnu (Gelidonya) fenerinden gece baktığınızda doğuda Bababurnu, batıda ise Meis fenerinin ışıklarını rahatlıkla görebilirsiniz.


Teknolojinin gelişimi, uydu haberleşme ve otomasyona geçiş, deniz fenerlerinin geleceğini tehdit etmekte. İşlevleri giderek azalan ‘Umut Işıkları’nın ekonomik yükünü hafifletmeyi düşünen Kıyı Emniyeti Müdürlüğü fenerlerit urizme açmayı planlıyor. ABD, İngiltere, İskoçya, Kanada, Hırvatistanve İskandinavya da da benzerleri görülen uygulamanın ilk örnekleri İstanbul’daki fenerleri kapsayacak. Restoran, otel, kafe veya müze olarak işletime açılması planlanan fenerler artık turistleri ağırlayarak Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunacak yakın bir gelecekte.


Her deniz fenerinin ayrı bir öyküsü var, tıpkı insanlar gibi. Denizle karanın bitiştiği sınırda duruyorlar öylece. Ne denize ne de karaya ait onlar, kendi başlarınalar ıssızlığın ortasında. Sadece denizdeki tekneler için değil evinin penceresinden uzakları seyredip düş kuranlar için de bir umut ışığı olsun diye...

 

 

                                        

 

 

                                                             ALINTI


 

 


 



BohemianRhapsody

BohemianRhapsody resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Sekiz Güzel Hediye / ...>
  24.Ağu.2008 Pzr 14:31:57
fiogf49gjkf0d

                                         Sekiz Güzel Hediye

 

 

 

 

<<123456 78910111213141516...100...151>>