ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
NombreDor> Forum Mesajları | | NombreDor'e ait Toplam 51 Forum Mesajı var
|
|
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 25.Ara.2010 Cmt 02:24:17 | | Niye yaptın, ne yaptın çocuk..
| |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Hükümsüz hislerimi arıyorum, oralarda mı?! :))> 25.Ara.2010 Cmt 02:22:54 | | Sessiz, yorgun, ağır, gözkapaklarım kapanıyor yine… Yine… Yıkık, dökük, bu şehrin duvarları birer birer üstüme yıkılıyor yine…Yine… Kuş sürüleri terk ederken bu şehri, ardında yoksul ve kimsesiz çocuk gibi bırakıyor yine… Yine… Ve sonbahar sinsice yaklaşarak peşinde köpek gibi bir yalnızlığı üstüme sürüklüyor yine… Yine… Sözler hep yalan! Yeminleri unut! Bir veda bir sebepsiz tokat gibi çarpıyor yine… Yüzüme… Şarkılar yalan! Duyduklarını unut! Bir hikaye rüzgarın ellerinde savruluyor yine… Yine! Kestim! Akıttım! Damarlarımdaki kanımda akan o kirli siyah yalanları! Olmadı! Sildim! Çıkardım! Yüzümden kazıdım yüzüme çizdiğin o siyah derin yazıları! Olmadı! Kustum! Tükürdüm içimde senden kalan o keskin o acıtan hatıraları! Olmadı! Söktün! Defalarca diktim o küçük ellerinle açtığın ve sızlayan bütün yaralarımı! Olmadı! Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk! Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın çocuk! Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk! Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk! İnanmıyorum inanmıyorum artık inanamıyorum çocuk! Bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk! Ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan acıtan sonbahar, daha dinmedi çocuk! Seni silmedi çocuk! ALEV ALEV YANAN KİRPİKLERİNDEN SAÇILAN KIVILCIMLARINLA BAŞLAYAN BU YANGIN DAHA SÖNMEDİ ÇOCUK! Sönemedi çocuk! Bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi! Bitmedi bitmedi bitmedi çocuk! Bitemedi çocuk! Bu aciz şarkılar, bu aciz dualar seni geri getirmedi getirmedi getirmedi çocuk! Dönmedin çocuk! Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk! Bunu niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın… NİYE YAPTIN ÇOCUK. … Bugün günlerden hiç. Benim adım yok. Kanatlanıyor içimden binlerce siyah kelebek. Savruluyor rüzgarda yaprak gibi kalbim, uzaklarda bir yerde. Kalbim kayıp. Karanlığa dokunabiliyor sanki ellerim. Sadece sesler duyuyorum. Ayak sesleri uzaklardan. Susuyorum. Sessizlik keskin. Bekliyorum. Beklemek keskin. Burdan gitmem gerek. Her şeyi unutmam gerek. Acımıyor bileklerim. Acımıyor hiç! Acımıyor ellerim, avuçlarım. Acıtmıyor hiçbir şey. Acımıyor tenim, dokunduğun yerler. Acımıyor artık kalbim. Kalbim. Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ellerimin izlerini. Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki kaderimin sökülüşünü. Sadece sessizce durup öylece izlemek istedim bir meleğin ellerindeki kalbimi. Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi. Hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki. Ne bir isim var duvarlarında, ne de okunabilen bir cümle. Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü. Öyle beyaz ve öyle, öyle maviydi ki. Öyle güzeldi ki ve öyle, öyle masum ama. Öyle yanlış öyle, öyle yanlış ki ve öyle ve öyle çocuk. Kalbim. Tüm maviler kirli şimdi ve tüm beyazlar utanç içinde ve sadece uyumak, UYUMAK İSTİYORUM
| |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Settembre ( Eylül ) iyiki Doğdun Nice Yıllara...> 26.Ağu.2010 Per 03:49:41 | |
These foolish games BULLSHIT!!!
| |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Şu Anda Hangi Parçayı Dinliyorsunuz ?> 24.Ağu.2010 Sal 22:28:40 | | Tarkan /Kayıp
Hazin bir siyaha boyandı bulutlar İkimize ağlar bu nazlı yağmurlar Umudum azaldı, geçiyor zamanlar Ayrılık efendi, kulu biz aşıklar Ellerin avcumda soldu Yaralı bir ürkek kuştu Biten bir aşktan çırpınıp uçtu Yolun açık olsun demek isterdim Boğazım düğümlü, sözlerim kayıp Bir daha ömrümce kimseyi sevmem Çünkü bu bedende yüreğim kayıp Beyaz cennetlerden inecek melekler Seni korur onlar; dualar, dilekler Bense bu sevdanın uzak gurbetinde Savrulurum her gün senin hasretinle Yarım kalan bir hikayeyiz artık seninle Ayrı yollara yürüyoruz Hayat bu... Serseri bir rüzgar gibi estin sen şimdi uzaklara Ben göğsümde solgun bir gülle yaşarım yıllarca Yaşamaksa bu! Ayrı akşamlara yatıp Ayrı sabahlara uyanırız bundan sonra Hataları aşk sanıp Başka tenlerde avunuruz boşuna Ve gizli gizli yaralanırız Şunu bil ki daima Ben, en güzel yeri hatırana saklarım Talan olmuş gönül bahçemde Saçlarımda tel tel hüzünlerle Gözlerimde azalan güneşlerle Ben hep seni beklerim bu şehirde Bir gün dönersin diye
Kendine iyi bak ey sevgili Kendine iyi bak enn sevgili..
| |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Hükümsüz hislerimi arıyorum, oralarda mı?! :))> 8.Ağu.2010 Pzr 15:31:33 | | Beyninde dolaşan sorulara
Yanıt
Kalbinde çarpan aşklara
Kanıt
Değilse yaşadıkların
Hükmü tarihtir artık
Kanla yazacakların
UYANIŞ
I
Biliyorum
Üzerimde yükselen bu gökyüzü
Asırlardır bulutu ve yağmuru
Bağrında taşıyan bu gökyüzü
Sabırsız
Biliyorum
Üzerinde dolaştığım bu yeryüzü
Beni bağrına basacak olan bu toprak
Sessiz ve telaşsız yürüyüşümden
Rahatsız
Yer ve gök
Hava ve toprak
Nicedir bir insan kılığında yaşayan
Emsalsiz kaygısızlığıma
Misli görülmemiş bir ceza
Biçecek
Kendimi
Gece ile gündüzün bitiştiği çizgiden
Gece ile gündüzün ayrıştığı çizgiye
Mahkum edişim
-umarım sanmıştım-
Yanılsamaydı
Şimdi apaçık bilinen günahım
Bütün mazeretlerimi unuttum
Zehrini emerek beslendiğim yalnızlıklar
Güneşten sakınarak gizlediğim gövdem adına
Bir yalın hakikat olarak
Yeniden doğuyorum sabır taşından
Aşklar ve acılar ağırlasın beni
Umutlar ve düşler
Döktüm gizimi
Tarihim kalmadı
Geri döndüm ve seçtim
Bu serüvende ben de varım
Yazgıma razıyım
Yatağını şaşıran ırmaktım belki
Gölgesini yitiren gezgin olmadım
II
-Kuyuya atılan bir taşın
Geri dönmeyecek yankısını bekleyerek
Harcanan ömür
Irmağın ve rüzgarın yabancısı
Dağların tedirginidir
Ki ancak
Vadilerin ezberlenmiş kıvrımlarında
Ve asırlık sukunetlerde teselli bulur-
Dağların
Irmakların sırrına eriştim
Sustum ve rüzgarın dilini öğrendim
Yanıtı gizlenmiş sorular sorandım hep
-Varolmak var kılmaksa eğer
Neden kanla sulanıyor toprak-
Neden diyordum
Neden
Neden
Lanetlendim bu yüzden
Münkir sayıldım
Acılar ve çığlıklar çekti beni
Kanın izini sürdüm
Bir Karmat Dai`sinin
Şahmaran zehriyle efsunladığı yüreğime
Geceyi ve zulmü boğacak
Ateşten ve sudan
Bir gövde yarattım
Ve artık
Çeliği eriten direncim
Aşkı yeşerten inancımla
Tanınmak isterim
Çünkü ben
Gözbebeklerimdeki karanlığı yıkadım
Avuçlarımdaki çakıl taşlarına
Birer birer
Yeryüzünün bütün lanetlilerine
Nöker bildiklerime pay ettim
Tükenen sabrım
Dinen öfkemle
Yaşamak ve yaşatmak hakkı için
Haykırdım
Erdem isyanda saklıdır
Erdem isyanda saklıdır
III
Yoksul ve yoksun bırakılan da bendim
Bu yüzden lanetlenen de
Çünkü konuşmamak koşuluyla dilime
Görmemek kaydıyla gözlerime bağışlanmıştım
Çünkü sağduyumun ve sessizliğimin emrine uyup
Buyuranından başka dost
Görevimden başka iş edinmediğim için
Yaşamakla ödüllendirilmiştim
Acının hüznün ve yanlızlığın
Rengine boyanmış dört mevsimi
Kum tanelerinin telaşıyla yaşıyordum
Boynumda imal tarihim ve seri numaram
Elimde güneşten yararlanma iznim
Cebimde metal çadırlara manyetik kahırlara
Piramit desenli
Giriş-çıkış kartlarımla
Kentin dokusuna uygun düşmeyeceğim
Semtlerden uzak durarak
Suratıma her bakanın
Normal bir antropoz olduğumdan kuşku duymayacağı
Sıradan sönük bir bakışı ısrarla taşıyarak
Bir sukunet halinde yaşıyordum
Yasakları çiğnemeden
Dengemi bozmayıp sıramı aksatmadan
Mazi hal ve istikbalde
Sukute davet makamlarla
Daralmış mekanlara resmedilecek gövdemi
Talimatlar eşliğinde
Tatbikat alanlarına taşıyordum
Zamanın
Parçalanan bünye
Dağılıp savrulan organlar
İnsanlığın
Çöküşe doğru kasri meyil devinimi
Kendine son arayan bir hikaye
Olduğuna şaşıyordum
İstilacı yanıtlardan müzdarip
Tahripkar beynimle
Yürekte sıkışan aşklar adına
Betonların örtemediği topraktan
Ve saçlarımı tarayan rüzgardan
Aldığım cesaretle
Nerede insan orada isyan çığlığıyla
Hükmedeni hükümsüz kılacak
Sorular çoğaltıyordum
-Bu beden ve bu ömür kime zimmetli
Kim için ve neden yaşamalıyım
Lutüf diye dayatılan bu zulmü-
IV
Gezgin oldum bir zaman
Çıplak ayak elde asa
Durdu duracak bir yürekle
Yollara vurdum kendimi
Dünyaya sırtımı dönüp
Araladım gecenin zifiri karanlığına açılan kapıyı
Yıldızları gözledim
Rüzgarı dinledim
Issızlığa gömülmüş ayışığıyla söyleştim
Son kez baktığım ceylanın
Gözlerinden şavkıyan lanetin
Hakettiğim günah olduğunu bilerek
Gölgemi dağlarda
Sesimi çağlayanlarda bıraktım
Her gece kendi okumla yaralanan yüreğime
Merhem olsun diye
Bulutlardan günışığı dilendim
Kulluk sıfatını haketmek için
Sırat belleyip
Yere serdim insanlığımı
Sürdüm azap diyarlarına kendimi
Kölelere karıştım
Kendimle yarıştım
Cefa çektim
Sefil oldum
Yargıç ben suçlu ben
Bir sırdaş gibi sarılıp hicrana
Gönüllü sürgün oldum
Ruhumu arındıracak nehir
Gövdemi gizleyecek bir şehir aradım
Hıçkırıklarımı çığlığa dönüştürecek
Sur diplerinde biriken ahaliyi umursamayıp
Suratıma kapanan kapıların sırrını anlamadan
Tapınaklar aradım
Putlar
İkonolar
Ayinler
Beynimde uğuldayan karanlık sözler
Sırtımda kabaran kırbaç izleriyle
Bir sığınak bulmak için harcadığım ömrümü
Mahşerin gizi sandığım
Vebalimle teselli ederdim
Zaman tükendi
Sura üflendi nefes
Yay gerildi
Hevesle donandı ok
Ricat hallerim müstesna
Tepeden tırnağa isyan menzilindeyim
V
Işığa yabancı
Renklere düşmandım
Varlığımdan tereddüt eder
Ruhumdan hicap duyardım
Bana kuçak açan bu dünyaya
Kapardım da gözlerimi
Kabirde çürüyecek bedenime
Lamekan cennetler bulabilmek için
Dara durur
Çile çekerdim
Aah...
Benim takatsiz bahtım
Aah...
Mecalsiz kalbim
Sığındığım bütün tekkelerden
Edindiğim sabır taşları
Mürşid bildiğim şehlerden
Kuşandığım karanlık ayetler
Ne teselli oldu
Azap dolu ömrüme
Ne sızılarımı dindirdi
Perde düştü
Gün vurdu
Kendimden bile sakladığım
Kabuk bağlamış yaralarım
Yeniden soyuldu
Bir gize uyanış/ A. Galip
| |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Davosta kriz!!> 31.Tem.2010 Cmt 00:58:25 | | Tayyiiiip | |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Hükümsüz hislerimi arıyorum, oralarda mı?! :))> 31.Tem.2010 Cmt 00:53:38 | |
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer..
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer..
Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer..
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer..
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer..
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiç bir zaman duyulmasaydı eğer..
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer..
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer..
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer..
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer..
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer..
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer..
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer..
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer..
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer..
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer..
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer..
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer..
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer..
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer..
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer..
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "Onca ayrılığın birinci dereceden failidir!" denmeseydi eğer..
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer..
Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer..
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya, canım ellerini tutmak isterse...
Evet sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
Can Yücel.
| |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Hükümsüz hislerimi arıyorum, oralarda mı?! :))> 31.Tem.2010 Cmt 00:48:04 | |
Kim ısıtır, kim sever beni daha? Sıcak eller uzatın bana! Yürek mangalları uzatın bana! Vurulup düşürülmüş çırpına çırpına, can çekişenler gibi, ayakları ovuşturulan, sarsılmışım, ahh! Bilinmeyen ateşlerle yana yana, sen peşimdesin, ey Düşünce!
Adlandırılamaz! Açıklanamaz! İğrenç! Sen, ey bulutların ardındaki avcı! Yerle bir olmuşum senin şimşeklerinle, sen alaycı göz, dikmişin gözünü bana karanlıklardan! Yatıyorum öyle, kıvrılarak, çırpınarak, işkencesiyle bütün sonsuz ezaların, vurdun beni sen ey zalim avcı, sen ey tanınmaz - Tanrı... Vur, daha derine vur! Bir kez daha, haydi vur! Kopar, parçala bu yüreği! Niye bu işkence körelmiş oklarla? Neye göz koydun böyle, usanmadın mı bu insan işkencesinden, acı vermekten haz duyan Tanrı şimşeği gözlerle? Öldürmek değil istediğin, yalnızca eziyet, eziyet etmek mi? Bana - niye eziyet ediyorsun, sen, ey acı vermekten haz duyan tanınmaz Tanrı?
Ha ha! Usul usul sokuluyorsun böylesi gece yarısında?... Ne istiyorsun? Konuş! Üstüme geliyorsun, sıkıştırıyorsun beni, Ha! Çok yaklaştın yanıma! Soluğumu duyuyorsun, yüreğimi dinliyorsun, kıskanç seni! - neden kıskanıyorsun beni? Git! Defol! O merdiven de niye? İçeri mi girmek istiyorsun, yüreğime tırmanmak, en mahrem düşüncelerime tırmanmak?! Utanmaz! Tanınmaz! Hırsız! Ne çalmak istiyorsun? Ne gözetlemek istiyorsun? Ne işkencesi etmek istiyorsun? Sen ey işkenceci! sen - Cellat - Tanrı! Yoksa köpek gibi, taklalar mı ataydım karşında? teslim mi olaydım, kendimden geçerek sevginle - sırnaşarak?!
Boşuna! Sürdür batırmanı! Zalim diken! köpek değilim - avınım yalnızca senin, zalim avcı! en gururlu esirinim, en ey bulutların ardındaki haydut... Konuş artık! Ey şimşeklerin ardına gizlenen! Tanınmaz! konuş! Ne istiyorsun, ey Eşkiya... benden?!
Nasıl? Fidye mi? Ne istiyorsun fidye diye? Çok iste - böylesi yaraşır gururuma! ve az konuş - böylesi yaraşır öteki gururuma!
Ha haa! Beni - istiyorsun ha? beni? herşeyimle beni?... Ha haaa! Ve işkence ediyorsun bana, delisin ya işte, gururumu kırıyorsun işkencenle? Sevgi ver bana - kim ısıtır ki beni daha? kim sever ki beni daha? sıcak eller uzat bana, yürek mangalları uzat bana, bana, yalnızların en yalnızına, buzunu ver ahh! yedi kat donmuş buz, düşmanları bile düşmanları özlemeyi öğreten, ver, evet, teslim et, ey zalim düşman bana - kendini!
Kaçıyor! Bu kez o kaçıyor, tek yoldaşım, en büyük düşmanım, tanınmazım benim, Cellat-Tanrım benim!...
Hayır! gel geri! bütün işkencelerinle birlikte geri gel! Bütün gözyaşlarım sana akıyor, yüreğimin son alevi seni aydınlatıyor. Gel, geri gel, tanınmaz Tanrım! Acım benim!
son mutluluğum benim!...
(Nietzsche) | |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Şiir Köşesi...> 30.Tem.2010 Cum 03:37:58 | |
Kim ısıtır, kim sever beni daha? Sıcak eller uzatın bana! Yürek mangalları uzatın bana! Vurulup düşürülmüş çırpına çırpına, can çekişenler gibi, ayakları ovuşturulan, sarsılmışım, ahh! Bilinmeyen ateşlerle yana yana, sen peşimdesin, ey Düşünce!
Adlandırılamaz! Açıklanamaz! İğrenç! Sen, ey bulutların ardındaki avcı! Yerle bir olmuşum senin şimşeklerinle, sen alaycı göz, dikmişin gözünü bana karanlıklardan! Yatıyorum öyle, kıvrılarak, çırpınarak, işkencesiyle bütün sonsuz ezaların, vurdun beni sen ey zalim avcı, sen ey tanınmaz - Tanrı... Vur, daha derine vur! Bir kez daha, haydi vur! Kopar, parçala bu yüreği! Niye bu işkence körelmiş oklarla? Neye göz koydun böyle, usanmadın mı bu insan işkencesinden, acı vermekten haz duyan Tanrı şimşeği gözlerle? Öldürmek değil istediğin, yalnızca eziyet, eziyet etmek mi? Bana - niye eziyet ediyorsun, sen, ey acı vermekten haz duyan tanınmaz Tanrı?
Ha ha! Usul usul sokuluyorsun böylesi gece yarısında?... Ne istiyorsun? Konuş! Üstüme geliyorsun, sıkıştırıyorsun beni, Ha! Çok yaklaştın yanıma! Soluğumu duyuyorsun, yüreğimi dinliyorsun, kıskanç seni! - neden kıskanıyorsun beni? Git! Defol! O merdiven de niye? İçeri mi girmek istiyorsun, yüreğime tırmanmak, en mahrem düşüncelerime tırmanmak?! Utanmaz! Tanınmaz! Hırsız! Ne çalmak istiyorsun? Ne gözetlemek istiyorsun? Ne işkencesi etmek istiyorsun? Sen ey işkenceci! sen - Cellat - Tanrı! Yoksa köpek gibi, taklalar mı ataydım karşında? teslim mi olaydım, kendimden geçerek sevginle - sırnaşarak?!
Boşuna! Sürdür batırmanı! Zalim diken! köpek değilim - avınım yalnızca senin, zalim avcı! en gururlu esirinim, en ey bulutların ardındaki haydut... Konuş artık! Ey şimşeklerin ardına gizlenen! Tanınmaz! konuş! Ne istiyorsun, ey Eşkiya... benden?!
Nasıl? Fidye mi? Ne istiyorsun fidye diye? Çok iste - böylesi yaraşır gururuma! ve az konuş - böylesi yaraşır öteki gururuma!
Ha haa! Beni - istiyorsun ha? beni? herşeyimle beni?... Ha haaa! Ve işkence ediyorsun bana, delisin ya işte, gururumu kırıyorsun işkencenle? Sevgi ver bana - kim ısıtır ki beni daha? kim sever ki beni daha? sıcak eller uzat bana, yürek mangalları uzat bana, bana, yalnızların en yalnızına, buzunu ver ahh! yedi kat donmuş buz, düşmanları bile düşmanları özlemeyi öğreten, ver, evet, teslim et, ey zalim düşman bana - kendini!
Kaçıyor! Bu kez o kaçıyor, tek yoldaşım, en büyük düşmanım, tanınmazım benim, Cellat-Tanrım benim!...
Hayır! gel geri! bütün işkencelerinle birlikte geri gel! Bütün gözyaşlarım sana akıyor, yüreğimin son alevi seni aydınlatıyor. Gel, geri gel, tanınmaz Tanrım! Acım benim!
son mutluluğum benim!...
(Nietzsche)
| |
NombreDor
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Şu Anda Hangi Parçayı Dinliyorsunuz ?> 30.Tem.2010 Cum 03:04:19 | |
Sıla /Alain Delon
Bütün gün öyle oturdum evde Tadım tuzum yok olur ya öyle Duvarların da ağzı var dili yok Hadi kalk giyin gez toz dedim Azcık da sen boz dedim Aradım taradım kimse evde yok
Işıklı janjanlı girdim rastgele bir kapıdan Meğer herkes burdaymış bi`haber(mişim) dünyadan Kızlarla laflarken sen göründün bir anda Bi numaralar Allah Allah bu ne n`oluyor ya
Babababa havalara nasıl da geriniyor Alain Delon`um benim nasıl da kasılıyor No no no almayayım başkası alsın Tipim değilsin üstü kalsın
Nasıl da yalnız ve çıplak herkes Mutsuz ve damsız herkes Benim de bundan aşağı kalır yanım yok
Hadi bee sende yarım akıllı :P
| |
| |