ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
10 Mayıs 2024, Cuma 01:31   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  R--O-M-E-O> Forum Mesajları
    R--O-M-E-O'e ait Toplam 1750 Forum Mesajı var
<<1...7879808182838485868788 89909192939495969798...100...175>>


R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >ALTRUIST>
  3.Kas.2010 Çar 10:09:05

Premature doğmuştu zaten bu aşk, kayıp çocuklugunu hatırlamaya çalısırken hep gücsüz.. Şimdi hem yetim hem öksüz.. Hangimizin günah tablosuna takılır bu kart.. Hangimiz ölüm emri veren hakim , hangimiz cenaze namazını kıldıran imam olacak.. Kim sahiplenecek kanlı eldivenleri? Hangimizin vicdanı rahat..

UFUK YAZICI



R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >ALTRUIST>
  3.Kas.2010 Çar 10:08:15

Bir insanın başına gelecek en kötü şey "ölüm" gibi gelsede. Tanrının bize en büyük hediyesidir ölüm..

UFUK YAZICI



R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >ALTRUIST>
  3.Kas.2010 Çar 10:07:29

Bana biraz gökyüzünden bahseder misin? Yada denizleri anlat.. olmazsa her mevsim yaz olan ülkelerden bahset... Zaman geçmiyor ama geçer değil mi.. Karlar erimeden güneş doğmazmış zaten. Su bile damlasını akıtmadan kurumuyor.. Bence bu kadari kafi.. Tayinimi istiyorum "dünya" ilinden

UFUK YAZICI



R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >ALTRUIST>
  3.Kas.2010 Çar 10:06:31

Çok güzel bir soru var kafamda? Aşk`ın madde hali nedir? Katı, Sıvı, gaz... Ama emin olduğum bir şey var.. Damarlarımda dolaşan maddenin aşkın sıvı hali olduğu.. Yalnızlığın da bir sıvı hali var, hepimiz biliriz dimi, Bilmiyor muyuz. Yalnızlığın sıvı hali ise gözyaşıdır ;)

UFUK YAZICI



R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >ALTRUIST>
  3.Kas.2010 Çar 10:05:54

Kırıklarından "kan" şey akan ayna parçalarında binlerce surat vardı.. Hepsi farklı rollerde ben.. Amacım bu değildi.. Bir ben`i yok etmek isterken bir sürü "ben" ile muhattap olmak zorunda kalmıştım.. Bir kuyuya atılan el feneri gibi hissediyorum kendimi.. Gelecek karanlık, geçmiş karanlık.. İçinde bulundugum an biraz ...aydınlık.. Çocuklugumdan hevesliydim ben "ayna" kırmağa. Annem ise uğursuzluk olduğuna inanırdı. Ayna ile aranızda bir benzerlik kurdum ikinizide YOK ETMEYE ÇALIŞTIKÇA ÇOĞALIYORSUNUZ

UFUK YAZICI



R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >ALTRUIST>
  3.Kas.2010 Çar 10:04:55

Babamla pek sohbet edemezdik.. Ama bir sohbeti çok iyi hatırlıyorum. Bana "ekmek"in nerde olduğunu anlatıyordu. "ekmek aslanın ağzında.. hatta midesinde demişti" ama ben hiç merak etmiyordum.. içimden " bana aşk nerde" diye sorasım geçmişti hep. Bunu ona soramadığım için çok üzgünüm..

UFUK YAZICI



R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >ALTRUIST>
  3.Kas.2010 Çar 10:03:46

İnce bir uğultu geliyor kulaklarıma.. Deniz sesi ? Ama sen de bilirsin bizim kentimizde deniz yoktur. Gerçi artık bizim değil artık sadece benim kentim.. Sen "istanbul`u seçtin, benimse seçim şansım yoktu.. Aslında söylemek istediğim "deniz" in bana seni anlattığıydı, laf yine nerelere dolandı.. BANA HERŞEY SENİ HATIRL...ATIRKEN İSMİNİN YASAK KELİME OLMASI ÇOK SAÇMA.. Üzgünüm sevgilim artık makyajlı kelimelerim yok senin sevdiğin.. Direk olaya giriyorum..



R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Konya`ya dünya birinciliğini getiren fotoğraf>
  3.Kas.2010 Çar 09:17:07

 

Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri Amatör Dal Manzara Kategorisi’nde Türk fotoğrafçı Hayri Kodal birincilik ödülü kazandı.
Hayri Kodal’ın Konya’dan çektiği bu görüntü ona dünya birinciliğini getirdi.

48 ülkeden profesyonel ve amatör olmak üzere 190 fotoğrafçı ve 80.000 fotoğrafın yarıştığı Sony
Dünya Fotoğraf Ödülleri 2010’da Amatör Dal Manzara Kategorisi’nde Birincilik Ödülü
Fotoğrafçı Hayri Kodal ile Türkiye’ye geldi.

Türk fotoğrafçı Hayri Kodal çalışması ile toplamda 43.745 fotoğraf arasından sıyrılarak birinci seçildi.
Amatör dalda farklı kategorilerde olmak üzere Kodal ile birlikte toplam 9 kazanan daha bulunuyor.

Hayri Kodal`ın The Invasion – İstila adlı fotoğrafı Cannes`de 22-27 Nisan tarihleri arasında 5 gün süren kutlamalarla gerçekleştirilecek
Dünya Fotoğraf Festivali kapsamındaki Kazananlar Sergisi’nde gösterilecek.
Ardından Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri Global Turu kapsamında 2010 ve 2011 boyunca devam edecek dünya turnesinde
dünyanın çeşitli ülkelerinde sergilenecek.

1978 Ereğli doğumlu Hayri Kodal ortaöğretimini takiben
çeşitli ulusal radyolarda çalıştı ve şu anda üniversitede elektronik üzerine eğitim alıyor.

İşte öldül getiren fotoğraf




R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Ben bir TÜRKÜM !!>
  3.Kas.2010 Çar 09:11:09
Ermeni değilim!
Hocalı`da hamile kadınlara tecavüz etmedim, karnını yarmadı dedelerim,
Amerikan değilim!
Irak`ta sivilleri kurşuna dizmedim, pazarları bombalayan ben değilim,
İngiliz değilim!
Masum insanları kesmedim,
Rus değilim!
Çeçenleri kılıçtan geçirmedim,
İtalyan değilim!
Fırsattan istifade kan dökmeden toprak talep edeyim,
Arap değilim!
Beraber girdiğim savaşta yanımdakini sırtından vurayım,

 


Ben;
Ataları hiçbir katliam yapmadan 4 kıta yedi denize hakim olmuş,
Haçlı seferleri yapan hristiyanlara temizlik adabını öğretmiş,
Topraklarında güneş batmamış,
Gemileri karadan götürmüş,
Bir bizanslının zulümden kurtulmak için Fatih`e İstanbul surlarını yıkabilecek toplar döktüğü,
Kırk kişi ile çin sarayını basan,
Şimdilerde sanat eseri denen ancak Türk korkusunun birebir delili olan Çin Seddini korkak çinlilere inşa ettiren Akıncıların torunuyum!

Ben Bir TÜRKÜM !...

Ben ; Orta Asyadan Türeyen, Anadoluda Büyüyen, Avrupa İçlerine Yürüyen TÜRKüm !
Ben ; Dağlarda Gemi Gezdiren, Taşlara Destanlar Kazdıran, Tarihi Baştan Yazdıran, TÜRKüm !
Ben ; Adalete, Mertliğe Örnekler Veren, Ölüm Kalım Savaşına Gülerek Giden, Yeryüzünde Her Murada Eren TÜRKüm !
Ben ; Sancaklara, Tuğlara Baş Eğdiren, Beylere, Paşalara Hilat Giydiren, Kılıcını Üç Kıtada Gezdiren TÜRKüm !
Ben ; Atillayı, Yavuzu, Fatihi Var Eden, Kralları, İmparatorları Kendisine Yar Eden, Düşmanına Dünyasını Dar Eden TÜRKüm !
Ben ; Şahları, Sultanları Kul Edinen, Altınları, Elmasları Pul Edinen, Kaftanları Çul Edinen TÜRKüm !
Ben ; Zafer Rüyasını Görenlere Saç Yolduran, Hezimete uğratıp, Ümitleri Solduran , Müzelerde Baş Köşeleri Dolduran TÜRKüm !
Ben ; Damarlarında Asil Kanın Aktığı Irkım, Benden Bahseder Destanım, Ağıtım, Ben TÜRKüm,

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE


R--O-M-E-O

R--O-M-E-O resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >GURMANC ve KÜRTLER>
  3.Kas.2010 Çar 09:04:29

 

Uzun yıllardır gündemimizde olan türk kürt durumlarında olumlu yönde bir katkı sağlayacak bir yazı olduğunu düşünüyorum. Türk`ün bir kısmını ayırıp, onlara ayrı davranıp adlarını farklı söyleyip ve geri dönüp türklere düşman etmek isteyen zihniyetlere şans vermemek adına bilgili olmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

                                                                                                                          UFUK YAZICI

 

GURMANCLAR ve KÜRTLER İKİ AYRI MİLLETTİR

Araştırmacı-yazar Ömer Özüyılmaz, Kürtlerin kökeniyle ilgili tartışmalara nokta koyacak önemli bir çalışmaya imza attı. Buna göre Medler Kürtlerin atası değil. Gurmanc olarak bilinen Kürtler de aslında Türk...

Şimdiye kadar Kürtlerin kökenleriyle ilgili çok şey yazılıp çizildi. Türk ve Kürt milliyetçiliği yapanlar meseleyi, böyle bir etnik kökenin var olup olmadığına kadar götürdü. Hatta Kürtler diye bir topluluğun olmadığı bile dile getirildi. Geliştirdikleri tezi ispatlamak için de “Kürt” kelimesinin “Kart-Kurt” sesinden türediğini ileri sürdüler. Kendi içinde Gurmanclar (Kırmanç), Soran, Zaza diye bölünen Kürtlerin tarihi geçmişiyle ilgili önemli bir araştırma geçtiğimiz günlerde Karakutu yayınları tarafından kitap haline getirildi. “Gurmanc ve Kürtlerin kökeni” isimli kitabın yazarı, kendisi de bir Gurmanc olan Ömer Özüyılmaz. 10 yıldır yerli ve yabancı birçok kaynağı inceleyen Özüyılmaz’ın tespitleri, bugüne kadar yapılan tartışmaları sona erdirecek nitelikte. Yazara göre “Kürtler” diye bir topluluk var. Kürtlerin bir kolu kabul edilen Gurmanclar da Türk. Kürtlerin atası da Medler değil. Gurmancların ise aslında Kürt olmadığı delilleri ile ortaya konuluyor.

Bugüne kadar birçok bilim adamı Kürtlerin kökenini Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de araştırdı. Ancak ortaya çıkan sonuçlar meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Bazıları, Kürtlerin kökenini Medlere, Urartulara ve Araplara dayandırdı; bazıları da Asya’daki kavimlere… Kimi bilim adamlarına göre Kürtler, Finliler ve Cermenlerle akraba. Yazar Özüyılmaz’ın araştırması bu konulara açıklık getirmesi bakımından çok önemli. Ona göre Türkiye’de yaklaşık 9-11 milyon arasında Kürt kökenli vatandaş yaşıyor. Kimi Kürt, Gurmanc ve Zaza kendini Türklerden ayrı bir ırk olarak mütalaa ediyor. Kimi de köken olarak Türk ya da başka halklardan olduklarını benimsemiş durumda.

Kitapta Kürtlerin kökenin Medlere dayandığı tezi de çürütülüyor. Tarihî kayıtlara göre Medler, Matia ve Mada adıyla da biliniyor. Arap coğrafyacı Mesudi’nin “Muruc Ez-Zeheb / Altın Bozkırlar” adlı eserinde Urumiye şehri anlatılırken, Median şehirlerinin yakınlarında bir yer olarak tarif ediliyor. Ermeni tarihçi Grousset ise Med topraklarını İran ile Azerbaycan topraklarının doğu kısmı olarak tarif ediyor. Eski haritalarda “Median” olarak gösterilen bölge de günümüzde “Kürdistan” denilen bölgeyle coğrafi olarak aynı değil. Dolayısıyla Kürtlerin atası Medler diyenlerin tezleri kuşkulu hale geliyor. Medlerin ilerleyişi sırasında, Van bölgesinde sadece Ermenilerin varlığından söz edilebileceğini belirten Özüyılmaz, Gürcü tarihinde bahsedilen coğrafyanın farklı olduğunu söylüyor: “İskender M.Ö. 331 yılında Erbil, Gaugamela ovasında yapılan bir meydan savaşında Pers Kralı I. Dara’yı mağlup eder. Bunun üzerine kaçan Dara ve kumandalarını takip ederek kuzeye girer. Ermenistan’ı ve Aras vadisini takip edip buraları kendisine bağlar. Sonra Median’a girer. Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu ile Ermenistan olarak anlatılan Doğu Anadolu ve bugünkü Batı İran, Median toprakları içerisinde değildir.”

İlginç olan ise bugün Gurmanc, Zaza ve Kürtlerin ikamet ettiği hiçbir bölgenin Median olarak tarif edilen coğrafya içerisinde yer almıyor olması. Kitapta, Medlerden günümüze birkaç kral isminden başka hiçbir şey kalmadığı anlatılıyor. Ayrıca, Dara’nın ünlü Bisutin abidesinde dönemin önemli üç diline yer verilmişken, Med diline ve Kürtlerle alakalı bir bilgiye rastlanılmaması, bu tezin varlığını kesin olarak çürütüyor. Kürt-Med ilişkisinin Kürtleşmiş Ermenilerin oluşturduğu Hoybun Cemiyeti’nin tezi olduğunu belirten Ömer Özüyılmaz, “Sadece Mervaniler Kürt’tür diyebiliriz. Halk Arap veya Müslüman olmuş Ermenilerden oluşuyordu. Yalnızca yönetici kadro Kürt’tür. Kürtlerin Zerdüşt olduğu tezi de Medlerle ilintilendiriliyor. Ancak şimdilerde Türkiye içinde Kürt coğrafyası diye anılan bölgelerde Zerdüşt tapınaklarına rastlamak mümkün değil.” diyor.

Kürtlerin kökeni anlatan ilk kitap Şeref Han’ın yazdığı Şerefname’dir. Bu eserde geçen ve Kürtlerin kökeni ile ilgili anlatılan üç rivayet de yazar tarafından inceleniyor. Araplar, Kürtlerin “cin” neslinden geldiğini savunuyor. Cin aslında “Çin” bölgesini tarif ediyor. Araplarda Ç harfi olmadığından, kelime C olarak okunuyor.

Diğer rivayete göre Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) zuhurundan sonra Türkler Arabistan’a bir heyet gönderir. Bu heyetin başındaki Oğuz beyi Peygamberimiz’e kendisini Kürtlerin beyi olarak tanıtır. Bu beyin adı Boğduz Han’dır.

Yine Şerefname’ye göre Kürtler Boğduz ve Becenek adlı iki atadan türemiştir. Boğduz adının bir Türk ismi olduğu ispatlanırken, “becenek” adı Türklerin “peçenek” kolundan gelir.

ELEGEŞ ANITINDAKİ KÜRT!

Konuyla ilgili bir diğer kanıt ise Moğolistan’ın kuzey batısında Baykal gölü ve Altay dağları civarındaki Yenisey ırmağı yakınında bulunan bir anıt. Günümüzde Tannu-Tuva Özerk Muhtar Türk Cumhuriyeti içinde kalan bu alanda, Kürtler tarafından bir İlhanlık veya bilinen ilk Kürt beyliğinin izleri var. Rus Radloff tarafından Elegeş ırmağının doğu yakasında bulunan anıt Danimarkalı bilim adamı Thomsen tarafından okundu. Elegeş yazıtları diye bilinen anıt M.S. 650 yılı öncesine ait. Yenisey Kürtleri, kendi hükümdarları için mezar anıtı olarak diktikleri tahmin ediliyor. Bugünkü Türkçe ile anıtta şöyle bir yazı bulunuyor; “Ben Kürt İl-hanı Alp-Urungu’yum. Altından yapılmış okluğumu bağladım belime; devletim ve milletim ben 39 yaşımda öldüm.” Bu kayıt Kürtlerin bu dönemde Türkistan’da bir devlet kurduklarını, dillerinin Türkçe olduğunu, devlet yapısının Türk mefkûresine göre şekillendiğini gösteriyor. Kürtlerin varlığını gösteren bilgiler sadece anıtla sınırlı olmadığını savunan Ömer Özüyılmaz, “O çevrede çok sayıda Kürt adlı bölgelere ve Kürtlerden kalan hatıralara rastlanıldı. Afganistan’daki Herat şehrinin 20 km. kuzeyinde, Herirud nehrinin sol sahilinde, Timur devleti zamanında çok meşhur olan ‘Ulenknişin’ yaylasının batısında bir köy var. Adı Kürtnişin. Bu adla bir köyün varlığı, buralarda halen Alp Urungun’un neslinden gelen Türk kökenli Kürt ailelerin yaşadıklarını gösteriyor. Bugün Rusya sınırları içerisinde Başkurdistan adında bir özerk cumhuriyetin varlığı da çok ilginçtir. Bu özerk cumhuriyetin adının günümüzde Kuzey Irak’ta oluşturulmaya çalışılan Kürdistan devleti adıyla birebir aynilik göstermektedir.” diyor. Yenisey Kürtlerinden yerlerinde kalanlar, sonradan doğudan gelen yeni göçlerin baskısı ile batıya göç edip İrtiş ırmağı ile Tobol suyu boylarına yer yerleştiler. Çarlık döneminde bunlara resmî olarak “Tara Tatarları, Tobol Tatarları” ve yurtlarına da “Kürtak Heskaya Volost” denildi.

KÜRTLER ASYADAN GELDİLER

Ön Asya’da İlk Kürt adının kullanılması M.S. 5. yüzyılda oldu. Bu tarihe kadar Ortadoğu’da Kürt adına rastlanılmaması Kürtlerin Asyatik bir topluluk olduğunu göstermeye yetiyor. Günümüzde Kürtler Sivas’tan Basra’ya kadar olan coğrafyada yaşayan bir halk olarak anlatılıyor. Yazar Özüyılmaz, Kürtlerin Hunlar içinde yer alan bir topluluk olduğunu; ancak Anadolu’ya Türklerden önce geldiklerini tezini ortaya atıyor: “Kürtler Türklerden 5 asır önce Anadolu’ya gelip yerleşmiştir. Bunlar daha çok dağlarda yaşadılar. Kürtler Asya’da Hunlar içinde yaşadılar. Hunlar içinde Moğollar, Tibetliler, Afgan kökenliler de var. Ancak Hunların ana mantalitesi Türklük üzerindedir.”

1800’lü yılların ilk çeyreğine kadar yazılan tüm tarihî ve coğrafî eserlerde Doğu ve Güneydoğu için Kürt ve Kürdistan terimlerinin kullanılmadığı görülüyor. İlginç olan bu tarihten sonra yazılan eserlerde Türkiye’nin doğusu ve Suriye’nin kuzeyinde yaşayan topluluklar için Kürt adının kullanılmaya başlanması. Kürdistan kelimesi ilk olarak Selçuklu Sultanı Sencer tarafından dile getiriliyor. Bu kavram daha sonra Akkoyunlu ve Memluklular’da devam ediyor ve Osmanlı’ya kadar geliyor. Ancak Kürdistan kelimesi bugünkü coğrafyayı tarif etmek için kullanılmıyor. Hakkâri’nin güneyi, Urumiye Gölü ve Kuzey Irak’ın sağ tarafında kalan bölgenin adı olarak zikrediliyor. Bu bölgede Soranların yaşadığı tahmin ediliyor. Ömer Özüyılmaz Soranların Kürtlüğün özü olduğunu söylüyor.

Şüphesiz aradan geçen yıllar coğrafi bölgelerde büyük değişimler meydana getiriyor. Kayıtlara göre Muş’un Varto ilçesinin 1914 yılındaki nüfusu, yüzde 90 Türklerden, yüzde 10 da Ermenilerden oluşuyordu. Günümüzde ise kendini Türk olarak ifade eden aileler yok denecek kadar az. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde çok sayıda “baba” adıyla yatırların bulunması da Kürtlerin bu coğrafya ile pek ilgisinin olmadığını gösteriyor. Kitaba göre, bölgede Kürt kökenli herhangi bir yatırın varlığı bilinmiyor.

GURMANCLAR KÜRT DEĞİL

Ortaya çıkan bu tablo Anadolu’da, Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde yaşayan ve kendilerini “Kürt” olarak ifade eden grupların kim olduğu sorusunu akla getiriyor. Bu gruplar içerisinde Türkiye’de ve Suriye’de yaşayanlar Gurmanc (Kırmanç) olarak biliniyor. Aslında Gurmanc ve Kürt toplulukları dikkatle incelendiğinde, iki unsur arasındaki farklılıklar da açığa çıkıyor. Türkiye’de Kürt olarak zikredilen topluluklar arasında sadece Gurmanclar yer alıyor. Bunun yanında İran sınırına yakın az sayıda Kürt topluluğu da mevcut. Yazar Ömer Özüyılmaz, Gurmancların Kürt oldukları tezinin yanlış ve politik olduğu görüşünde: “Kürt ve Gurmanc toplulukları birbiri ile uzak akraba, fakat ayrı boylardan. Kürtler İran’a 5. yüzyılda gelmişken Gurmancların Batı İran’a, Irak’a ve Anadolu’ya gelişleri Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra olmuştur.”

‘Gur’luğun esasen Türklüğün temel adı olduğunu ileri süren Özüyılmaz, bu konuda farklı bir tartışmayı başlatıyor: “Hem tarihî vesikalarda hem de günümüzde Türkler, ‘Gurlular’ olarak tanınmışlardır. ‘Gurluk’ Türklerde ya ilk ya da son ad olmuştur. Uygur, Sugur, Ogur, Finogur, Ongur, Bulgur gibi çok sayıda Türk boyu vardır. 1000 yıllarında Kıpçak Türklerine Yugur oğulları denmektir. Harzemşahlar da bu zümre içerisinde yer alırken, Kıpçak, Kun ve Kuman adları ile anılan Türkler de ‘Gur’ şeklinde tarif edilmekteydi. Kısacası Türklüğün özü ‘Gur’ kelimesidir.” Özüyılmaz’a göre “Gur” kelimesinin Kürtçe (Gurmanc dili) anlamı “Kurt” demek. Kurt ise Türk topluluklarının efsanevi sembolü. Terör örgütü PKK’nın yayın organlarından Pine ve Azadiye Welat gazetelerinin çıkardıkları Ferhenggoka adındaki Kürtçe sözlükte “Gurmanco” kelimesi “efsanevi bir Kurt” olarak tarif ediliyor. İran-Tahran ve Türkmenistan-Aşkabat arasında Hazar gölünün güneyinde Gurgan adlı bir yer adının Türkçe, “kurtlar ve kurt yeri” manasına gelmesi de Gurmancların Türklüğünü ifade etdiyor. Gurmanc kelimesinin Türkiye’deki kullanımlarından bazıları da Kirmanc ve Kurmanc şeklinde. Kirman, Farsçada kurt adam, kurtlar anlamına geliyor “Gurmanc” kelimesi ise “Gur” ve akabinde aidiyet anlatan “Man” belirteci ile birleşmesinden meydana geliyor. Alman, Kuman, Kurman, Sayman, Uzman, Kahraman, Ayman gibi isimlerde de “man” eki belirteç olarak kullanılıyor. “Türk” ismine “man” eklenmesi ile oluşan “Türkmen” kelimesinin meydana geldiği gibi, Gur Türklerinin adı olan, “Gur” kelimesinin arkasına “Man” eklenmek suretiyle “Gurman” kelimesi oluşturulmuştur deniliyor. Ömer Özüyılmaz bugün Gurmanc lehçesi ile konuşan Kürtlerin kullandığı çok sayıdaki kelimenin öz Türkçe olduğunu belirtiyor. Özüyılmaz, tespit ettiğine göre Kürtçede (Gurmanc dilinde) yer alan 400 kadar öz Türkçe kelimenin olmasına karşın, bu kelimelerin Türkiye Türkçesinde yeralmıyor.



DEMİRCİ KAVA BİR TÜRK EFSANESİ

Kitapta Nevruz üzerinden tartışılan Kürtlerin sahiplendiği “Demirci Kava” efsanesi ile Türklerin türeyiş destanı olarak bilenen “Ergenekon’dan çıkış” efsanesinin kökeni de aranıyor. Kitapta olay şöyle anlatılıyor: Turan (Türkistan) ve İran topraklarının Cemşit’ten sonraki hükümdarı olan Dahhak adında zalim bir hükümdarın omuzlarında kanser hastalığı ortaya çıkar. Hükümdar, ülkenin tüm hekimlerini çağırarak hastalığına çare arar; fakat hekimler hükümdarı iyileştirmek isteseler de başarılı olamazlar. Bir gün hekim kılığına giren şeytan, Dehhak’a gelerek “Eğer genç insanlardan iki kişiyi her gün kurban edip beyinlerini yaralarına sürecek olursa iyileşeceğini” söyler. Bu şekilde yapılan tedavide, tesadüfî olarak ağrı dinmeye başlayınca, her gün İran ve Türkistan’da iki genç yakalanarak kurban edilir. Daha sonra bu işi yapmakla görevli mutfak çalışanı vicdan azabı çektiğinden, her gün öldürülen iki gençten birini salıverip, yerine koyun beyni götürmeye başlar. Saraydan kaçan gençler ise, uzaklardaki dağlara sığınarak zamanla çoğalırlar. Nesilleri bu gençlerden oluşan topluluğa Kürt denilmiştir. Daha sonra içlerinden demircilik yapan Kava adında bir kişi, Kürtleri bu dağlardan kurtarıp Dehhak’a karşı isyan başlatır ve zalim Kralı öldürür.

Bu efsane Türklerin türeyiş destanın çağrıştırıyor: Çinliler tarafından esir edilen Türkler, zamanla kaçarak dağlara sığınmış ve orada çoğalarak millet haline gelirler. Daha sonra bir demirci, demirden dağı eritip Türkleri özgürlüğe kavuşturur. Daha sonra Türkler düşmanlarını öldürerek bölgeyi ele geçirirler. Ergenekon’dan çıkış zamanı bahar ayları olduğundan, bu efsaneden dolayı Türk zümreleri bahar bayramı adı verilen Nevruz’da, bir demirci temsili olarak demiri döverek, bayramın başlangıcını yapar. Akabinde günahlardan ve kirlerden temizlenmek için ateşten atlama törenleri yapılır. Hem Kürt hem de Türk efsanesindeki figürler ve törenler aynı.

Demirci Kava adlı kişinin aslında Türk veziri Bilge Tonyukuk olduğunu söyleyen Ömer Özüyılmaz, “Şerefname’de de bu geçer. Göktürk yazıtlarında, Bilge Tonyukuk’un adı Gave olarak geçer. Aslen Çin topraklarında yaşayan bir Türk ailenin çocuğu iken, Göktürk devletinde vezirlik yapmıştır. Doğu Türkistan Türklerinde, Çin’den gelen ailelere ‘Gave’ denmektedir. Göktürklerde ve Doğu Türkistan Türklerinde vezirlerin unvanı ‘demirci’dir. Dolayısıyla Bilge Tonyukuk’un Türkçe unvanı Demirci Gave’dir. Bu benzerliğin tesadüfle açıklanmasına imkân göremiyoruz. Ergenekon destanında anlatılan hadise tamamen Demirci Gave efsanesi ile aynıdır.” diyor. Bu ve benzeri birçok Türk efsanesi, Türklerin İran’a gelmelerinden sonra Fars edebiyatına geçer. Firdevsi’nin yazdığı Demirci Kava efsanesi, Türklerin İran’a gelmesinden sonra gerçekleşir. Firdevsi de Türklerden duyduğu bu efsaneyi kaleme alır. Hem demirci kava efsanesinde hem de Türklerin türeyiş destanında bir demircinin dağı erittiği ve halkı özgürlüğe kavuşturduğu ile demircinin zalim kralı öldürdüğü aynı benzerliklerle anlatılıyor.

<<1...7879808182838485868788 89909192939495969798...100...175>>