ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
11 Mayıs 2024, Cumartesi 22:34   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  cctugaycc> Forum Mesajları
    cctugaycc'e ait Toplam 96 Forum Mesajı var
<<1234 5678910>>


cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Dijital Yaşam >Sony Ericsson Zylo>
  22.Nis.2010 Per 18:46:27

Sony Ericsson yeni modeli Sony Ericsson Zylo cep telefonu ile artık ikon haline gelen Sony Ericsson Walkman telefon konseptini sürdürmeye devam ediyor. Bugüne kadar tüm dünyada 130 milyon adedin üzerinde Walkman cep telefonu satan Sony Ericsson`un ürün yelpazesine eklediği yeni ekonomik model Walkman telefonu diğer kullanım özelliklerinden ödün vermiyor. Sony Ericsson Zylo walkman cep telefonu artık tüm Sony Ericsson modellerinde gördüğümüz `human curvature` tasarım çizgilerini taşıyor. Göze hoş gelen zamanın ötesindeki `human curvature` tasarım çizgileri kolay kullanım sağlayan ergonomik tuş takımını da içeriyor. Sony Ericsson Zylo walkman telefon 2010`un üçüncü çeyreğinde piyasalara sunulacak.



Yeni Sony Ericsson Zylo cep telefonu telefonseverlerin walkman bir telefondan bekleyeceği en zengin müzik deneyimini sunuyor. Müzik deneyimini bir adım öteye taşıyan Sony Ericsson Zylo walkman telefon müzik kullanımı ile sosyal paylaşım sitelerini bir araya getiriyor. Kullanıcılar Facebook`tan Twitter`a kadar tüm sosyal paylaşım ağlarında tek bir tuşa dokunarak iletişim sağlarken aynı zamanda diledikleri şarkıları da dinleyebiliyorlar. Telefonseverler aynı zamanda TrackID özelliği sayesinde ismini hatırlamadıkları şarkılar hakkında araştırma yaparak müzik bilgilerini telefon ekranlarında görebiliyorlar. Telefon sahiplerinin sadece 2009 senesinde 129 milyon adedin üzerinde TrackID araması yaptıkları ifade ediliyor.



Bir şarkı satın aldınız ve sevdiklerinizle paylaşmak için can mı atıyorsunuz? Sony Ericsson Zylo walkman telefonunuz ile bu şarkıyı arka planda çalarken dostlarınızla konuşabiliyorsunuz. Ayrıca Sony Ericsson Zylo cep telefonunda önceden yüklenmiş olarak gelen arka plan sesleri kullanıcılara telefonda konuşurken iş yeri, cadde veya bir lokantadaymış havası katıyor.



"Sony Ericsson`un Walkman serisi cep telefonu modelleri ilk defa tanıtıldıklar 2005 yılından bu yana büyük bir ilgiyle karşılandı ve bu seride130 milyonun üzerinde satış rakamlarına ulaşıldı," diyen Sony Ericsson Pazarlama Müdürü Jenny Maltesson sözlerini şöyle sürdürdü: "Walkman cep telefonları telefonseverler tarafından hala büyük bir ilgi görmeye devam ediyor. Sony Ericsson olarak müşterilerimizin bu beklentilerine Sony Ericsson Zylo modeli ile cevap vermeye devam ediyor ve bu walkman cep telefonu modelimiz ile daha geniş bir kullanıcı kesimine yaymayı hedefliyoruz."



Jenny Maltesson açıklamasını şöyle tamamladı: "Sony`nin en kaliteli Walkman fonksiyonelliği ile sosyal ağ kullanım özelliklerini bir araya getiren yeni Sony Ericsson Zylo walkman cep telefonu müşterilere İletişim ve Eğlence portföyünün sunduğu tim imkanlara erişme ve keyfini sürme imkanı tanıyor."



Yeni Sony Ericsson Zylo walkman cep telefonu şebeke olarak UMTS HSPA 900 / 2100 ve GSM GPRS / EDGE 850 / 900 / 1800 / 1900, UMTS HSPA 850 / 900 / 1800 / 1900 ile GSM GPRS / EDGE 850 / 900 / 1800 / 1900 destekliyor. Sony Ericsson Zylo walkman telefonun üçüncü çeyrekten itibaren çeşitli piyasalarda raflardaki yerini alacağı tahmin ediliyor. Siyah, gümüş ve pembe renk seçenekleri ile piyasaya sunulacak.



cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Bilgisayar Oyunları >Prison Break The Conspiracy - 2010>
  22.Nis.2010 Per 18:45:15














Deep Silver’ın Prison Break: The Conspiracy oyunu diğer film/TV adaptasyonu oyunlara baktığımızda biraz sıra dışı gözüküyor. Oyun piyasadaki benzerlerinin aksine çıkış noktası olan Prison Break dizisinin ilk sezonuna paralel bir hikaye kurgusunu takip ediyor ve ayrıca bizleri serinin baş karakteri Michael Scofield yerine kötü bir karakterin (en azıyla başlarda kötü) yerine koyuyor. Bu bakış açınıza göre cesurca ya da aptalca bir karar gibi gözükebilir ancak oyunun geliştiricisi Zootfly oyun için dizinin ilk sezonunu seçerek bana kalırsa şimdiden biraz kredi kazanmış durumda.

Oyunda Tom Paxton adındaki Şirket tarafından Lincoln Burrows’un, yani Başkan Yardımcısı’nın kardeşini öldürmekten dolayı hapse giren kişinin, zamanında elektrikli sandalyeye oturmasını garanti altına almakla görevlendirilen bir ajanı yöneteceğiz. Göreviniz ise Burrows’un kardeşi Michael Scofield’ın neden abisiyle aynı hapishanede bulunduğunu keşfetmek. Hapishanede kaldığı tüm bu süre içerisinde Paxton, içeri kaçak yollardan soktuğu ses kaydedicisine düşüncelerini aktararak kendine bir tür sigorta sağlıyor. Görünüşe göre adamımız patronuna pek güven duymayacak ve zaten oyunda ilerledikçe de kendinizi Scoldfield ve arkadaşlarının haricinde bir taraftan da Şirket’i araştırırken bulacaksınız.

Oyunun diziye paralel bir işleyişe sahip olacak olması Zootfly’a birçok yeni sahne tasarım olanağı da veriyor. Ayrıca bunun yanında oyundaki gizemi de arttırıyor. Dizinin ilk sezonunda Scofield ve arkadaşlarına ne olduğunu biliyoruz. Ancak merak ettiğimiz oyunda Paxton’ın nasıl bir giriş yapacağı, nerede ve hangi şekilde dostlarımızın yollarının kesişeceği? Oyunun en başından itibaren bir yandan Fox River’a alışmak ve hayatta kalmak için mücadele verirken diğer yandan da kendinizi C-Note, T-Bag ve Abruzzi gibi dizinin yan karakterleriyle etkileşim içinde bulacaksınız.

Oynanış açısından Prison Break iki temel ayrıma sahip olacak, dövüş ve gizlilik. Paxton Fox River’daki birçok mahkumla dövüşmenin yanında hapishane içinde ün de kazanacak ve çok daha önemlisi hapishanenin yasa dışı dövüş kulübüne katılarak Scofield hakkında bilgi toplayabilecek. Oyunun başlarında bu dövüşlere katılma hakkını elde etmeniz gerekecek ve bunun için de doğru bağlantıları bularak bu kişilerin isteklerini yerine getireceksiniz.

Prison Break’teki dövüş sistemi oldukça rahat ve kolay alışılacağa benziyor. A tuşunu hafif saldırılarda, X tuşunu ağır saldırılarda ve sağ bumperı da blok almak için kullanacaksınız. Zamanlama ve tuş sıralamaları da dövüşler anında oldukça önemli olacak ve değişik ataklar size anında ödül kazandıracak. Ayrıca blok sistemi de oldukça işimize yarayacağa benziyor, rakibinizin bir saldırısını bloklayarak ona ani karşı saldırılarda bulunabileceksiniz. Ancak şu anki aşamada dövüş mekanizmasının biraz ağır ve aksak bir şekilde işlediği de fark ediliyor. Şüphesiz bunda dövüş anlarında kamera kontrolüne sahip olmayışımızın da etkisi var. Dövüş anlarında karakterimiz ekranın önemli bir bölümünü kapladığı için çoğu kez kendinizi daha iyi bir görüş açısı yakalamaya çalışırken buluyorsunuz ve bu da kombo saldırılarda bulunmanızı güçleştiriyor. Bu arada adamımız Paxton’ın kendi kendine iyileşebilme özelliği de oyunda bulunacağını söyleyelim. Bu da şüphesiz bize özellikle dövüşlerde büyük bir avantaj sağlayacak. Yani birkaç saniyeliğine rakibinizden uzaklaşarak, sağlığınız fulledikten sonra dönüp onun işini bitirebileceksiniz.

Paxton’ın dövüş yeteneklerini de arttırabileceğiz. Avludaki kum torbası ya da ağırlıklarda mini oyunlar eşliğinde idmanlar yapacağız. Bu mini oyunlar tuş eşleştirmesi şeklinde olacak. PS2’deki Rocky oyununu oynayanlar az çok neden bahsettiğimi anlamışlardır. Bu idmanlar aslında oyunda önemli bir yere sahip olacak, çünkü dövüş kulübünde yeri geldiğinde Fox River’ın en güçlü ve tecrübeli serserileriyle boy ölçüşmek zorunda olacağız.

Dövüşme hakkını kazanmak için yapacağınız görevlerde ise Prison Break’in gizlilik mekanizması ön plana çıkacak. Paxton kendisini hapishanedeki söz sahibi insanların pis işlerini yerine getirirken bulacak ve bu görevler genellikle yasaklı bir bölgeye gizlice sızıp, buralardan onlar için materyal aşırmak şeklinde olacak. Oyunun bu bölümlerinde gardiyanlardan, işçilerden ve güvenlik kameralarından kaçınmanız gerekecek ve bunu çevredeki nesnelerin arkasına gizlenerek, bazı yerlere çıkarak ve sessizce hareket ederek sağlayacaksınız. Çoğu gizlilik oyununun aksine Prison Break’te düşmanınızı sessizce etkisizleştirmek gibi bir seçeneğe sahip olmayacaksınız. Bunun yerine gardiyanların hareket doğrultularını gizlice izleyerek, alandaki saklanabileceğiniz potansiyel noktaları tespit edecek ve ardından da onların dikkatini dağıtmanın bir yolunu bulup yasak alana geçiş yapacaksınız. Genel olarak şu aşamada oyunun gizlilik yönü dövüş mekanizmasına göre daha doyurucu duruyor, bunun yanında gizlilik içerikli bölümlerin dizinin ruhunu daha fazla yansıtacağa da ayrı bir gerçek. Örneğin, oyunun başlarında yer alacak olan bir görevde "deliler hastanesi"ne sızacağız ve yangın alarmının çalmasıyla akıl hastalarının akıl hastanesini işgal etmelerine yol açacağız. Evet bana da biraz tanıdık geldi.

Prison Break harika bir diziydi ve ülkemizde de hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahipti. Ne var ki, dizi biteli neredeyse 1 yıl olacak. Yani olaya bu açıdan baktığımızda oyunun biraz geç kaldığını fark ediyoruz. Oyunun başarıya ulaşmasında şüphesiz dizinin fanlarının oyuna gösterecekleri talep etkili olacaktır ve eminiz ki yayıncı firmada bunun farkında ve buna göre bir reklam politikası izleyecektir. Oyunun grafikleri şu aşama da biraz çağın gerisindeymiş gibi duruyor. Bunun yanında özellikle dövüş mekanizmasının gizlilik mekanizmasındaki seviyeye ulaştırılması gerekiyor. Şayet bu başarıldığı takdirde bizleri oynanabilir bir Prison Break oyununun bekleyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim.




İşletim Sistemi : Windows XP; Windows Vista, Windows 7
İşlemci: Pentium Tek Çekirdekli 2.0 GHz
Ram : 1 GB RAM
Ekran Kartı : Shader 3.0 destekli NVidia 7800+ / ATI X1800
2.0 GB HDD.
8 x DVD-ROM sürücü

Önerilen Sistem Gereksinimleri :
İşletim Sistemi : Windows XP; Windows Vista, Windows 7
İşlemci: Intel / AMD Dual Core 2.0 GHz
Ram: 2 GB RAM
Ekran Kartı : Shader 3.0 destekli NVidia 8800+ / ATI X3600+
2.0 GB HDD.
8 x DVD-ROM drive
DirectX version: 9.0 C


cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Bilgisayar Oyunları >Dragon Age Origins Awakening - 2010>
  22.Nis.2010 Per 18:44:23














VGA 2009 tarafından yılın en iyi oyunu seçilen Dragon Age: Origins, ilk ek paketini bizlere sunuyor. Dragon Age: Origins - Awakening ilk oyunla bağlantılı bir senaryo üzerine temellendirilmiş. Bakalım beklentileri karşılayabilecek kadar iyi bir ek paket olmuş mu?





İşletim Sistemi: Windows XP (SP3) / Windows Vista (SP1) / Windows 7
İşlemci: Intel Core 2 Single 1.6 Ghz / AMD 64 2.0 GHz
RAM: 1GB (1.5 GB Vista / Windows 7)
Ekran Kartı: ATI Radeon X850 256 MB / NVIDIA GeForce 6600 GT 128 MB (Windows Vista: Radeon X1550 256 MB / NVidia GeForce 7600GT 256MB)
DirectX (Kasım2007)
HDD: 20 GB


cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >Üzümün Üzümlüğünü Bildiği Kadar>
  22.Nis.2010 Per 18:41:45
 
“Sen yok musun sen?
Sen Vişnenin vişneliğini,
Kaysının kaysılığını
Üzümün üzümlüğünü bildiği kadar kendini bilsen!”

B.R.Eyüboğlu



Ah bizler, biz insanlar yok muyuz? Yetenek ve üretkenliğimizi iş ve meslek yaşamımızdaki başarılarımıza temel yapmak yerine,"üzümün üzümlüğünü bildiği kadar" bile kendimizi bilmediğimiz için, başkalarının başarılarını karalamak hastalığını sürdürüp duruyoruz.
Hiç kimse, toplumumuzu kemiren bu hastalıktan kurtulmak istemiyor, bu hastalıklı zihniyeti nerdeyse her meslek gurubunda sıklıkla da görebiliyoruz.

Özellikle, kalemini, toplumun ve insanlığın hizmetine sunmak yerine, şahsi menfaat ve gelecek kaygısıyla, kullananlar... Sorgulama ve bilgilenme yerine, kolayı seçip, sadece duydukları ile “var olanlar”... düşünce dünyalarını geliştirip derinleştirmeyi zaman kaybı görenler... kendi dışındaki insana saygı duymayı bırakın, kendine de saygısı olmayanlar… En tehlikelisi de bunlar, "toplumu en çabuk yönlendirme gücüne sahip" basın dünyasında yer bulabilmiş olanlar.
Bu insanlar: Basın Ahlak Yasasının en önemli ilkesi olan, “Şeref ve haysiyetlere karşı haksız yayın yapılamaz, kişi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunulamaz .” temel düsturunu bile doğru algılayıp, uygulayamadıkları için de, bulundukları konumda, topluma ve insanlığa büyük zararlar veriyorlar.

Bunlar, bulundukları yere kendi yetenek ve üretkenlikleri ile değil de, başkalarının himmetiyle geldikleri için, yetersizliklerini başkalarına çamur atarak ya da karalayarak örtbas edeceklerini sanıyorlar. Bu konuda bazen o kadar ileri gidiyorlar ki, topluma olan sorumluluklarını da unutarak, ahlaki ölçülerin bile dışına çıkıyorlar.

Şairin dediği gibi ah!... "üzümün üzümlüğünü bildiği kadar kendini bilsen!"… Bilsek!..

"İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır…" Yunus Emre’nin dediği gibi "Kendini bilmek" bütün bilimlerin temelidir de, kendini bilmek hakikati aramak, yaşamak yaşatmak da kolay olmayıp, çok da zahmetli bir sınavdır.
 
Bu sınavda derler ki;
Sabır....kilit taşı
Ölçü....aklın yoldaşı
Hoşgörü....bakmaz şaşı
Olgunluk....bunlardan sonra//
İnatçı....yaşanılmaz
Cahil....konuşulmaz
Yobaz....tartışılmaz
Kötü....bunlardan sonra//
Nezaket....inceldikçe
Tevazu....öğrendikçe
Adalet....güçlendikçe
İnsanlık....bunlardan sonra//
Hırs....gözleri karartır
Nefret....ömrü kısaltır
Kıskançlık....aklı azaltır
Ölüm....bunlardan sonra//

Nurcan Hayriye



cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Türkler`in Akla Zarar Buluşları>
  22.Nis.2010 Per 18:35:38



















  

 



cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Suda Çalışan Bilgisayar>
  22.Nis.2010 Per 18:30:25










cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >TNK Yeni Albüm Söyle Ruhum 2010>
  22.Nis.2010 Per 18:25:19

TNK / Söyle Ruhum



Rock müziğin en iddialı gruplarından olmaya aday, şimdiden hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip TNK nin 10 şarkıdan oluşan “SÖYLE RUHUM” albümü Pasaj Müzik etiketi ile yayımlanıyor.

Kayıt ve mixleri Volkan Yırtıcı prodüktörlüğünde Ankara’da tamamlanan SÖYLE RUHUM albümünün masteringi Avustralya’da “Turtle Rock” stüdyolarında Rick O’Neil tarafından yapıldı.

2001 yılında Ankara’da kurulan, Caner Karamukluoğlu (gitar ve vokal) Basri Hayran(bas gitar) ve Onur Ertem’den (davul) oluşan TNK grubu "Fanta Genç Yetenekler Arıyor" adlı yarışmada müzisyen ve yapımcıların bulunduğu bir jüri tarafından "Türkiye birincisi" seçildi.

Samimi sözlerin üzerine sarılmış etkileyici melodiler ile dikkat çeken albümde tüm söz ve müzikler kendine özgü vokal tarzı ile öne çıkan Caner Karamukluoğlu’na ait.

Albümün ilk video klibi albümle aynı adı taşıyan “Söyle Ruhum” şarkısına geldi. Kendisi ile çatışan kimi zaman bu çatışmadan hoşnut bir adamın hikayesinin anlatıldığı şarkının klibi Emir Khalilzadeh yönetmenliğinde çekildi.



cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Orhan Gencebay Berhudar Ol 2010>
  22.Nis.2010 Per 18:24:29

Türk Müziğinin büyük ustası Orhan Gencebay’ın son albümü “Berhudar Ol” Üç yıllık aradan sonra yepyeni eserlerle 29 Nisan 2010 da müzikseverlerle buluşuyor.



Yıllardır olduğu gibi bu albümde de tüm söz, müzik ve aranjeler büyük ustaya ait. Bu albümde de Gencebay Türk Müziğinde çığır açan kendi yarattığı tarzdaki eserlerle birlikte hem sanat müziği, hem halk müziği yapılarında çalışmalara yer vermiş.

Albümde Gencebay’ın Müzikal serüveninin özetini gördüğümüz “Diriliş” adlı enstrümantal eser hem klasik ,hem senfonik ve görkemli bir müzikal anlayışla karşımıza çıkıyor.

“Emaneti al da götür” , “Duymadın ki”, “Sevmeyi bilmiyorlar” romantik duyguların tercümanı oluyor.

“Vatan Sağolsun” Vatan sevgisini ve Gencebay’ın anlatımıyla büyük Kurtuluş Savaşı destanının o anlatılmaz duygularını yaşatıyor.

“Berhudar Ol” öğüt veriyor ve Orhan Baba’nın kimliğini ortaya koyuyor.

“Yalnızlık” büyük söz ustası , büyük şair Cemal Safi’nin muhteşem kalemiyle ve Gencebay’ın notalarıyla insanı farklı duygulara götürüyor.

“Sensizlik Yerle Bir Etti” Türk Sanat Müziği formlarını Klasik Gencebay tarzı ile bütünşelleştiren Ustanın farklı bir çalışması.

“Hergün Başka Başka” ve “Sendemi Kayboldun” insanı biraz gülümseten biraz hareketlendiren iki Gencebay Klasiği.

Gencebay üç yıllık büyük bir emek ve özveriyle hazırladığı “Berhudar Ol” albümünü tüm sevenlerinin beğenisini gururla sunuyor. Yıllardır hepimizin hislerine, o klasikleşmiş şarkılarıyla tercüman olan büyük usta, hayatımıza yepyeni duygularla gene klasikleşecek eserler katıyor.

Berhudar Olun !



cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Omuzlarımda Elveda Rütbeleri>
  22.Nis.2010 Per 18:22:50

“Kalbin nerede sanıyorsun demiştim:
Eminellerde, demiştin.
Haklıymışsın, ellere sığabilecek kadar küçükmüş kalbin senin.”

Sürdüğünde beni yüreğinden, dalına tutunamayan yapraklardan sürüklenmiştim yağmur damlasi yerine.
Hilal vardı gözlerimde;
küfür tutmuştu umutlar, sessiz harflerle bitiyordu iklimler. Gecenin en köylüsünde karanlığa mülteci olmuştu
lise terk bakışlar.
Ellerin ellerimi boşadığında gözlerimi yağmur yapıp hayalini döküyordum yerlere.

Omuzlarımda elveda rütbesi vardı ve kalacaktı rütbelerim omuzlarımda.
Yüzüme bir yıldız akacak ve gözlerimden bir umut kalkacak, bir fırtına kurtulacaktı ellerinden;
kan şerbeti yağacaktı şafağımdan can darbesi şakağıma.


“Yokluğunda deniz yüreğime düştü, içimde boğuluyor”



İçinde kimler vardı kimler yoktu bilmiyorum kalbimin,
dokuz kalibrelik sessizliğin dışında.
Eğer beni böyle kabul edersen,
kimlerin yaşadığını kimlerin öldüğünü merak etmezsen gel.
Yavaş-yavaş çözülüyorum iplerimin uçlarını verdiğim kişiler tarafından,
ne ayakta durabiliyorum artık ne de diğer yarımı görebiliyorum.
Eğer beni tekrar örebileceksen
yada beni böyle yarım olarak kabul edeceksen gel.
Biliyorum içimde kimlerin yaşadığını kimlerin öldüğünü bilememem sana kaçamak bir yalan gibi geliyor ama
inan bana içindekiler kısmını hatta önsözünü yırtmadım fazlalık diye,
sadece o sayfaları iyi yapıştıramadıkları için kaybettim,
eğer inanıyorsan gel.

İçimdeki sana ait o çalıntı gözler,
eli-yüzü çamurdan hoşlanmış bir şiirdeydi artık.
Hasretinin sezeryanla doğduğu günlerde hasretinle
ne olabiliyordum, ne ölebiliyordum nede yaşayabiliyordum artık; galiba sadece yaşlanıyordum.

“Mavi ile başlamıştı, mavi ile bitti.
Umarım kırmızı ile devam edersin.
Not: Benim adım Kırmızı değil..”

Ne konuşuyordun ne de görünüyordun,
dilindeydi akarsu karanlığı ve yüzümdeydi nokta nöbetlerim. Okunduğu gibi kumruların sessizliğindeydin hala.
Hala gittiğin sessizliğe benziyordun.
Oysa, oysa sesin herkesin ilk şarkısına benziyordu. Suskunluğun gözlerime giriyordu ve ben
sana sayfalarımdan bir gece daha koparıyordum,
aramıza koyduğun noktalara kadar.
Sessizliğine,
sensizliğime,
büründüğün karanlığına ve kendiMe iyi bak.

Aycan Köse


cctugaycc

cctugaycc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Kızıl Kıyamet Gözlemler>
  22.Nis.2010 Per 18:21:16

Küçücük bir dünyam mıydı
mahkum ettikleri
Yoksa kocamanca mıydı hunharca
Ölü bir beyin miydi gasp ettikleri
başımın üzerinde taşıdığım
Talihsizliğim miydi hiç gülmeyen
Ben miydim yoksa, aptal kahraman dedikleri
Kırık dallardan inmeyen
serçe şövalyeler gibi miydim yoksa
Neydi, kırılan kanatlarıma sürdüğüm
gözyaşı diye sakladığım ümitlerim neydi
Hayal miydi yoksa
yoksa
Kırgınlıklarım mı hayata

Sıçan gibi kıvrılıp yatarken
Neden sıkışmıştı ellerim dizlerime
Ağlayamıyordu gözlerim, neden
Tüketmiş miydim yoksa
Kalmamış mıydı acemi zenginlikler
Ümitlerimin katili
Yargılanmalı mıydı sallanırken darağacında
`ölüm, ölüm`
diye inledi mi ki sevebildiklerim



Bana akıl veren deyyuslar
Nereden aldınız da verebildiniz
Bedava mıydı yoksa
Beleşin değeri nedir ki
değersizliğinin yanında
Gırtlağımı seven küçücük nohut
Hıçkırığını veriyordu da hoyratça
Neyi avuçluyordunuz ki sizler
talanlı pabuçlarımdan,
Gidi aptallar
abdal olamayanlar
Kendimi tanımaktan aciz ben
Beni tanımamaktan aciz hiçler
Nereye sürersiniz
Neye öpersiniz dudaklarından
Cebinize sıkışmış himaye ettikleriniz
Feryat ediyorlar kısır sevinçlerine
Tezeğe bandırılmış papatyalar mıydı
kandırdıklarınız
Kime öldünüz
Ne içindi yaşadıklarınız
Avare miydiniz ki benim gibi
azıcık sevinçlerinizde

Dondurma külahı mıydı delilikleriniz;
Kadife döşeklerde karabasanlar
Yalnızlığınıza sığınmış köpek sesleri
Sarpa sardı mı ayakların..
Ama gözlerle süzdükleriniz miydi bunlar!..

Saçları süpürge
Kimlerdi göğüs geren
Kimlerdi sevişen karlar altında
baharı getirmecesine zorlayan
Siz miydiniz yoksa
..ben miy dim ki!?.

Yoo! Yo!..
Ne bendim ne sizler
Ne de ayakları çukurdakiler

Ne de sen
Hiçbirimiz
Hiçkimse...


Mehmet Akif Şenel

<<1234 5678910>>