ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
11 Mayıs 2024, Cumartesi 23:16   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  keremcem46> Forum Mesajları
    keremcem46'e ait Toplam 14529 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...394395396397398399400401402403404 405406407408409410411412413414...500...600...700...800...900...1000...1100...1200...1300...1400...1453>>


keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:50:15
fiogf49gjkf0d
                      PAPATYA (seviyor mu sevmiyor mu)

Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, kücük bir tırtıl gözlerini hayata açmış. Dogal içgüdüleri ile hemen beslenmeye başlamış. Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yete- rince büyüdüğünde, kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye baş- lamış. Bu kozanın içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da, rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.


Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya başla- mış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış. Derken bir vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulun- duğu bir vadiye. Etrafına şaşkın şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş. Bir anda afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapa- cağını bilememiş. İçinden "Ne muhte- şem bir çiçek" diye geçirmiş. Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu.


"Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek istedim" Nazlı papatya şöyle bir bak- mış konuğuna ve "Merhaba" demis. "bende yalnızlıktan sıkılmıştım zaten." Ve konuşmaya başlamışlar. Kelebek ona hayat hikayesini, nerede dünyaya geldiğini, geçtiği ormanı, tepeleri anlatmış.


Papatya ona kendinden bahsetmiş. Birbirlerinden gerçekten hoşlanmışlar. Kelebek bütün zamanını papatyayla geçirmiş. Gece olunca beraber yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca kelebek, kanatlarıyla papatyayı güneşin yakıcı ışıklarından korumuş.


Minik kelebek papatyayı çok sevmiş. O kadar çok sevmiş ki, bir türlü onun yanından ayrılmamış. Papatyanın da onu sevip sevmediğini merak ediyormuş. Ama cesaret edipte bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü. Onu kırmaktan, incitmekten, bu yüzden kaybetmekten korkmuş. Papatya kelebeği çok sevmiş ama o da bir türlü söyleyememiş sevgisini. Duygularının karşılığının olmayaca- ğından, bu yüzden kelebeği kaybede- ceğinden korkmuş. Böylece iki sevgili yan yana, ama sevgilerini paylaş- madan sohbet emişler.


Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip te, kelebek artık zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve "Üzgünüm, ama senden ayrılmam gerekecek" demiş. Papatya buna bir anlam vermemiş. "Neden" demiş "Yoksa benim yanımda mutsuz musun?". "Hayır" demiş kelebek. "Bilakis, sen hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve ben ömrümü tamam- ladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."

Papatya bu duruma çok üzülmüş. Ama yapacak bir şey yokmuş zaten. Kelebek artk hiç gücünün kalmadı- ğını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde, son bir gayretle papat- yaya "Seni Seviyorum" diyebilmiş ancak.


Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından . Ardından da gözyaş- larına boğulmus, içinden "Keşke onunda beni sevdigini bilseydim. Keşke onu sevdiğimi söyleyebil- seydim." diye geçirmiş. Papatya, sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin acısına dayana- mamış.. Bir süre sonra yaprakları önce solmuş, sonra da dökülmeye başlamış.


Her düşen yaprakta papatya, içinden "seviyormuş" diye geçirmiş.

İşte o günden beri, bunu bilen aşıklar, sevgililerine soramadıklarını hep papatyalara sormuş; Seviyor mu ? Sevmiyor mu ? diye..


keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:49:08
fiogf49gjkf0d


BiR KaDıNı AğLaTMaK

--------------------------------------------------------------------------------

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye
ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler
kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın
yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin
değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker
batırır iğnelerini yüreğe!

Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının.
Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri
buğ(u.. yasak kelime)ır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.

Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne
kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden;
önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!

Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu
ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa
bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz,
ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar
kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu
insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler.
Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan
kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren!

Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki!
Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra.
Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar
sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni
acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler
kendilerine sarılmayı...

Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her
damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça
inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür.. Küçüldükçe değerini
yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar
kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...

İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar
ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına
inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki
sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir
çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E o zaman niye sarılsınlar ki!

Niye sarılalım ki!
Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.
Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın
olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda
kendilerine sarılırlar çünkü!



keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:47:33
fiogf49gjkf0d

Sevgilin olmalı...
yanında huzur bulduğun...
Ayrı geçen anlarında onu düşündüğün
Yada bir dostun olmalı... sen gizlice sevmelisin.. 

O bilmemeli nasıl sevdiğini...
Aşık olmalısın delice...
Özgürce..
Korkmadan söylemelisin sevdiğini..

Ve hiç kimse umurunda olmamalı
Öyle bir sevmelisin ki...
Bıkmalı ayrılıktan... onsuzluktan...
Mutluluk olmalı birde...

Senin gözlerinde başlamalı...
Onun yüreğinde bitmeli cümleler...
Düşünmemeli yarını... hep bugünde olmalı...
Kaçırmamalı güzellikleri... mutlulukları...

Öyle sevmelisin ki...
Kelimeler yetmemeli onu anlatmaya..
Neden sorularının cevabı hep ismi olmalı...
Aşk olmalı... sevgi olmalı..

Aşık olmalı... sevgili olmalı...
Birde kaçmamalı... korkmamalı..
Benim gibi olmalı...
Senin gibi olmalı...
Aşk sen... sen, ben olmalı..

aşk’ ın da... aşk’ ımda...
çınar gibi olmalı...



keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:46:21
fiogf49gjkf0d
























































keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:44:38
fiogf49gjkf0d




Karmakarışık,derbeder bir yerlerdeyim ben





içimdeki sancıların canımı yakmasından öyle yoruldum ki...
Ve sıkıldım...
Bunları tek başıma aşacak gücü kendimde bulamamak çok koyuyor...



Yediremedim gururuma...dudaklarda sus kaldım
Yağmurlar yağdırdım gittiğin şehre,





keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:43:50
fiogf49gjkf0d
                                 AÇ GÖZLERİNİ

En sevdiğin elbiseni giydim
Bu gece kokunu sürdüm
Solgun yüzünü okşadım
Sessizce saçlarından öptüm
Yazdığın mektupları okudum
Kana kana su içer gibi
Plaklarını çaldım ah!
En çok o şarkıda özledim seni.

Issızlık kapıyı çaldı, açmaya korktum
gece yarısı
Şehir uykuya daldı, baktım dışarıya
katran karası
Rüzgar telaşla kokunu getirdi bana
aldım koynuma
Buseni hafızamdan koparıp
iliştirdim dudaklarıma
Üşüdüm karanlıkta
Tenine dokundum hissetsin diye
Aç gözlerini

Erguvanlarına su verdim
İçerken benimle konuştular
Yastığını okşadım, kokladım
Anılar uçuştular
Soluğun saçlarımı yaladı sanki yine
bir meltem gibi
Teninin kokusu karıştı kokuma
Yakıştılar

Boğuldum karanlıkta
Yanı başımdasın benden çok
uzaklarda
Ellerimi tut dokun bana
Aç gözlerini.

Attım kendimi caddelere
Yeşil ceketin sardı beni
Yürüdüm üstüne karanlığın korkusuz
Tuttum ellerini.

CAN DÜNDAR



keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:42:04
fiogf49gjkf0d

 

Bitmeyen Sarhoşluk

 


Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum


Hep senin için bu bir bir boşalan şişeler


Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin


Senin yüzünden bu delicesine içmeler

  

Dayanmak zor yalnızlığına akşamların


Unutmak mümkün değil seni bir şarkı gibi


Ağır ağır ilerleyen bu zaman içinde


Her an bir sarhoşluktur sensizliğin verdiği

  

Odur bu boy boy şişeler, bu renk renk kadehler


Yoksa bu çirkin yalnızlık, bu keder o değil


Bütün içkilerden sert yokluğundur, anladım


Yokluğundur yakan kanımı, ispirto değil

  
 



keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:41:14
fiogf49gjkf0d
İlk defa sevmek
Bugün ilk defa yürekten gülümsedim.
İlk defa hayat bana bu kadar anlamlı ve güzel geldi
Sanki bu tanıdık yüzleri ilk defa görmüş gibi.
Hepsine ayrı ayrı selam verip ilk defa bu derece sevdim.
Yağan yağmurdan büyük haz alarak ilk defa bu kadar çok yürüdüm.
İlk defa arabalardan çamur sıçratacak diye kaçmadım.
Varsın her yerim çamur olsun, varsın sırılsıklam olayım.
Varsın iliklerime kadar ıslanayım ne çıkar.
Bugün ilk defa milli piyangocu amca bana nasılsın kızım dedi.
İlk defa bu kadar içten ve samimi gülümsedi.
Onu öyle yürekten ilk defa bugün sevdim.
Baharın tadına ilk defa bugün vardım.
Bütün doğanın uyanışı ilk defa bana bu kadar güzel geldi.
Çorak bir toprakta taş yığınlarının arasından bir çiçek.
Olanca güzelliğiyle açmış hayata merhaba derken
İlk defa bu çiçeğin renklerine dikkatlice bakıp hayran oldum.
Başka bir zaman olsa belki hiç düşünmeden onu çiğner geçerdim.
Farkında olmaksızın bir güzelliği düşüncesizce yok ederdim.
Güneşi daha önce hiç bu kadar parlak görmedim.
Belki de her zaman öyleydi ama ben hiç dikkat etmezdim.
İlk defa güneşin beni ısıtmasını bu kadar çok istedim.
İlk defa bu kadar çok ağladım.
Gözümde yaş kalsa daha da ağlardım.
Ama kederden değil ilk defa mutluluktan ağladım.
Ağlamanın bile tadına ilk defa bugün vardım.
Bugün ilk defa yaşadığımı anladım.
İlk defa kendimi bu kadar çok sevdim.
Bütün dertleri ve kederleri bir yana atıp
İlk defa bu kadar içten gülümsedim.
Ve insanları çıkar ve menfaat gözetmeksizin
En temiz ve güzel duygularla ilk defa bugün.


keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:40:23
fiogf49gjkf0d
                                              EY AŞK!!!
Hep ertelenen bir an hiç yaşanmamaya mahkumdur.
Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır.
Mevsimleri sayarsak ömür baharsız tükenir gider.
Sevdiğimizi bulmak yada bulduğumuzu sevmek tercihi,
en zor olan iki seçenektir bu sınavda.
Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde.
Sebepsiz mi coşkun bir denizde maviye hasretliğimiz?
Ufukta görünen o ki mutluluk tek kişiliktir aslında.
Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun.
Aşkında sevdiğin kadar büyüktür.
Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya.
Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman, bu hasreti yalnız tüketirsin.
Karşılık bulmuyorsa sevda,umut değil,kendini hükümdar sanan köleler üretir dönemezsin.
Ama boşa geçmemiştir dolan vakit.
Heba olan şiirlerin de değildir.
Türkülerin diliyle yas tuttuğun geceler,sırdaşlığını hiç terk etmez.
Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar,o gül solarken.
Ayrılanlar yıllar geçse de üstünden hep aynı acıyı çeker.
Ama yollar hiç bitmez.
Sonuna geldiğini zannettiğin yerler birer duraktır aslında.
Ve sen yolculuğunu gönüllü bitirmişsindir o durakta.
Güneş hep geç kalırmış gibi gelir,sen bir baharda mevsimler başka havada.
Gerçeklerle düşler yerini kaybeder.
Bir tek o kalır yüreğinden hiç gitmeyen.
Aynı bakışlı resmine saatlerce dalışın kalır,sevdanın tutsaklığında acılarını dindirmeyen
Şöyle dimdik durup rüzgara karşı EY HAYAT SEN ŞEVKLI SULARDA BİR DOLUNAYSIN,ASLINDA YOKUM BEN BU OYUNDA,ÖMRÜM BENİ YOK SAYSIN.diyerek çekip gitmek gelir aklına.
Bedeninizin parçalanması hiç umurunda değildir ama sevdiği uğruna ölenlerden olmak istemezsin.
Çünkü yalnız yaşarken bir ihtimal daha vardır.
Belki ölüme değil ama onun hayatına geç kalmışsındır.
Uzaktır,öyle kalacaktır belki.
Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi,yüreğini teselli etmek de sana düşer.
Her şeye rağmen korkutmasın seni bu sevdanın ateşi.
Her yangın önce başladığı yeri yakar.
Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde,yıllar geçse de
SENİN ADIN YAZAR.
Ve bil ki sevdiğim,uslanmaz ruhum yaşadıkça
SENİ SEVER, SENİ SEVDİKÇE YAŞAR


keremcem46

keremcem46 resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk>
  30.Eyl.2007 Pzr 03:39:15
fiogf49gjkf0d
                                    PERİLİÇEME
 

Canım Kızım;

Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım..
Yalnızlık, yabancılık, haksızlık dünya kederleri bir olup yüklenmişlerdi bir gece kalbime. Balkona çıktım, dördüncü kattaydım.soğuk bir kıs gecesiydi. Demirleri tuttum caddeyi seyrettim ağlayarak. Göreceksin insan nasıl acır kendine böyle anlarda… Yüz yirmi dokuz numaralı otobüs geçiyordu ve bir kız köşedeki benzinciden çıkmış; elinde bira şişesi ağlıyordu, uzundu sacları.kaldırıma oturdu elindeki bira şişesini karşısındaki saat kulesine fırlattı. Saat oniki’ye on vardı ve belli ki ikimizinde canı çok yanmaktaydı…
Annem geldi aklıma bir Pazar dönüşü elimi avucunun içinde kavrayışı ve bana doğumumu anlatısı. Yalnızmış sancıları geldiğinde; çok korkmuş ya başaramazsa diye. Balkona çıkmış insanları seyretmiş başka kadınlarda çekti bu sancıyı diyerek ve başka insanların acılarından güç alarak doğuma girmiş. Doğduğumda yaptığı ilk şey saate bakmak olmuş. Saat öğlen oniki’ye on varmış. İşte böyle demiştim kendi kendime; buraya kadarmış. Sonra çilekli pastayı, çaldığım vişneleri, limonlu dondurmayı ne çok sevdiğimi düşündüm. Saclarımı uzatacaktım, para biriktirip yollara çıkacaktım ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım. Büyük kararlardan önce mutlaka bir gece beklemeli eğer sabah aynıysa her şey o zaman düşünmeli bitirmeyi bir hikayeyi.. Ertesi gün güneşli bir sabahtı; çoktan düşmüştü ruhumun ve kederimin ateşi…
O günden sonra neler oldu bir bilsen…sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki. Çok korkuyorum severmisin acaba beni? İyi bir anne olabilecek miyim? Koruyabilecek miyim seni? Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana?
Takvimler bir sonbahar çocuğu olacağını söylüyor. Annende sonbaharda doğmuş bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür kızım ve çok sever güneşi.şuanda minicik tekmelerinle ben burdayım diyorsun. Gelişine az kaldı. Seni sevinçle beklerken odanı hazırlıyoruz hevesle.ama ne yazık ki odan kadar sessiz ve özenli bir ülkeye gelmiyorsun. İsterdim ki benim gördüklerime sen şahit olma ama onlar sana bile yetişti. Geleceği zamanı kendi seçen biri olarak güçlü ve bendende önde olacağını biliyorum umarım sende seversin karıncaları, kedileri ve kelebekleri. Ben babasını çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayrı kalmazsın seni sevinçle bekleyen babandan….
Anneler ve babalar tanıyacaksın bizden başka. Oğluna söz verdiği bisikleti alamadığında notalarla oğlunun adını yazan bıyıklı yorgun babaları, ya da kendi giyemediği mavi yirmi üç nisan elbisesini sabaha dek uyumadan kızına diken anneleri, sonra kendinden başkasını düşünmeyenleri, kendi öfkesinde boğulanları ve yalancıları tanıyacaksın. AŞk’ı tanıyacaksın bir gün, kalbim kırılacak ve belki kıracaksın birilerini… İyi bir tamirci ol kızım, çabuk onar kırdığın kalplere ve çaresiz kalma kendi kırık kalbine. Sen şimdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun.
Hayat iki seçenek sunuyor: ya payına düşen kederi parlatacaksın; ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın. İkincisini tercih edersin umarım…
Bana öğretildiği gibi kızım; öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi…
Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun….

<<1...100...200...300...394395396397398399400401402403404 405406407408409410411412413414...500...600...700...800...900...1000...1100...1200...1300...1400...1453>>