ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
keremcem46> Forum Mesajları | | keremcem46'e ait Toplam 14529 Forum Mesajı var
|
|
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 30.Eyl.2007 Pzr 03:12:26 | | fiogf49gjkf0d
|
|
Renkler küskün artık, fırçalar kırık,
Tuallerim boynu bükük kaldılar...
Düşlemeye gücüm kalmadı artık,
Rüyalarım boynu bükük kaldılar...
Yağmuru da yağdı, yağdı karı da
Yapraklar kararı kıldı sarıda,
Konmuyor üstüne artık arı da,
Çiçeklerim boynu bükük kaldılar...
Yıkıla bu hasret kökten yıkıla,
Gurbete dönüştü doğduğum sıla,
Uçuştu takvimler yeni yüzyıla,
Umutlarım boynu bükük kaldılar...
Her sabah uyandım dünden de üzgün,
Eridi bedenim gözlerim süzgün,
Kılıçtan keskindi, oktan da düzgün,
Duygularım boynu bükük kaldılar...
Kâh gülücük atıp kâh ağladığım,
Anlar beni diye bel bağladığım,
Önüne geçip de saç taradığım;
Aynalarım boynu bükük kaldılar...
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Sen Bu Şiiri Okurken.....> 30.Eyl.2007 Pzr 03:11:20 | | fiogf49gjkf0d
|
|
|
Bir Gün AŞK Sana Küsecek...
Her kaçış sonrası bir ürperişle geliyorsun yanıma..korkuyorsun birşeylerden belli..
kendi dünyamda kurduğum bir sevgilim vardı benim,artık yok... o yanlızca ve yanlızca benimdi..tenine benden başka kimsenin kokusu değmemiş ve yüreğinde benden başkasına ev sahipliği etmemiş...
çok uzaklarda olsada yüreğime yüreğini koyup gitmişti bir zamanlar ve hep geleceğim diye bekletmişti kendini..sevdim onu beni hayata bağlayan tek nedenimdi tek sebebimdi ve tek bir bedendik biz...
anlayacağını umuyorum ama sanmıyorum..beni,yüreğimi başka bir bedene satan birinden bahsediyorum..artık rüyalarıma bile giremeyecek kadar değersiz birinden..kendi kendini göz göre göre bitirmiş birinden..bende bitmiş birinden..
yazıklar olsun demek bana yakışmayacak! bu gidişine sevineceğim..
sen benim mutluluğumu bile haketmiyorsun ama ben kendim için seviniyorum!!!
bir aşkla daha oynayacaksın..aşka yazık edeceksin..aşkım demek yakışmayacak sana,bir gün aşkta küsecek sana ben gibi ve geri dönmek isteyeceksin,pişmanlıkların seni mahvedecek,kan akacak gözlerinden..yüreğin ağrıyacak..
ama eğer bir gün sevdama rastlayacağını düşünüyorsan... ben çoktan başka bir sevdada olacağım beni bulamayacak öleceksin!!
.... Yatağım biz kokmuyor... Senin yastığın halen daha yok. Duvarlara sinmiş gölgen kayıp ve biliyor musun? Kayıp ilanın bile yokkkkk!!!...
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >** Dostmusun!!?**> 30.Eyl.2007 Pzr 03:09:33 | | fiogf49gjkf0d
|
Hiç tanımadığınız birinden aldığınız sıcak bir gülümseme nin, içten bir Merhaba nın hayatınızda ne denli önemli yer tutacağını söyleseler gülüp geçerdiniz değil mi?
Elif, sınıfın kapısında durmakta ve gelen geçene bakmaktadır. Dalgındır. O sırada arkasından uzanan bir çift el, gözlerini kapatır ve kişi: " Bil bakalım ben kimim?" diye sorar. Elif, "Ooof... Bilmiyorum" der. Sonra Elif in yüzünü kapatan kız, ellerini kaldırıp, gülümseyerek Elif e bakıp "Tanımıyorsun ki bilesin " deyince Elif çok şaşırmıştır ve "E.. Tanışırız o zaman" diyerek elini uzatır, tokalaşırlar ve tanışırlar.
Elif ve Nilgün aynı okula giden, orta sonda okuyan ve ortak arkadaşlar bulunan iki öğrencidirler. Nilgün , insanlarla iletişim kuvvetli, kendine güveni yüksek, herkes tarafından sevilen ama kimi zaman zararsızca kapris yapmayı seven, rahat ve esnek, iyi bir insandır. Elif ise birçok kişiden farklı bir karaktere sahiptir. Hem çok duygusal hem de aşırı sinirli bir yapısı vardır. Oda çok iyi niyetli ve arkadaş canlısıdır. Aslında her insana güvenmenin yanlış olduğunu bilir ama yinede sonunda üzüleceğini bile bile hayatındaki insanlara güvenmeyi tercih eder çünkü içlerinde bu güveni hak edecek biri mutlaka vardır ona göre.. Elif in karşısına bir kez çıkıp da gönlüne girdiyseniz, ona bir defa olsun iyiliğiniz dokunduysa, siz ne yaparsanız yapın onun gözünde kötü bir insan olamazsınız, o gönülden asla çıkmazsınız ama verdiğiniz ilk izlenim kötüyse sonsuza dek öle kalırsınız. Elif, etrafına karşı çok fedakar ve itaatkardır ama bu özgüveni kendisine karşı sağlayamaz. Bunun sebebi de Koruma adı altındaki aile baskılarıdır. Belirli zamanlar ve belli saatler dışında dışarı çıkmasına, arkadaşlarıyla birlikte olmasına izin yoktur. Anne ve babasıyla da öyle parlak bir iletişimleri, "Hoş geldin", "İyi akşamlar" gibi cümleler haricinde de pek fazla diyalogları yoktu. Elif in evde, sevdiği tek kişi, kendisinden iki yaş büyük olan ablası Selin dir .
Bazen ablasıyla " Abla, sen olmasan ben bir dakika bile duramam bu evde, bıktım böyle yaşamaktan Sanki burası hapishane, bizler suçlu, annemle babamda gardiyanlarımız" diye konuşmaktadır.
Elif ve Nilgün zamanla iyi arkadaş olmuşlar, liseyi de birlikte okumuşlardır.Mezun olunca da bağlarını koparmadılar, daha da güçlendi arkadaşlıkları. Sevgi, saygı ve güven üzerine kurulmuş, yaşam boyu sürecek bir dostluk halini almıştı. Her anı birlikte ama boş geçirilen kısa ömürlü arkadaşlıklardan değildi onların dostluğu.. Tıpkı tanıştıkları günkü gibi saf, temiz ve içtenlikle sürüp gidecek olan bir dostluktur yada onlar, o zamanlar gençliğin verdiği rahatlıkla öyle sanıyorlardı!
Aradan beş sene geçti, yirmi bir yaşına geldiler, ikisinin de sorumlulukları vardı artık. Üstelik Nilgün evlenmişti ve ev, iş, para kazanma, yaşam mücadelesi, aile hayatı derken insan kendine bile vakit ayıramıyordu . Böyle oluncada Elif ve Nilgün, eskisi kadar sık görüşemiyorlardı. Elif, henüz evli olmadığı için bu tür davranışların bilincinde değildi ve anlamda veremiyordu çünkü ona göre ne olursa olsun sevdiklerimiz ihmal edilmemeliydi. Yarım saat-bir saat olsun daha az uyuyup, o zamanı, bize değer veren insanlarla geçirerek gönüllerini almak hiç de zor değildi.. Elif bir yandan bunları konuşmak istiyor, bir yandan da "Böyle şeyler söylersem çok bencil bir arkadaş durumuna düşerim galiba" diye içinden kendi kendini sınıyor ve karar vermekte zorlanıyordu. An geldi, söyleme istedikleri dilinin ucuna kadar geldi ama hep kendini engelledi çünkü Nilgün ü kırmak, bir bakıma boş yere sorun çıkarıp arkadaşlıklarını tehlikeye sokmak, hayatında isteyeceği en son şeydi. Onlar eskiden tüm korkularını, heyecanlarını, aşklarını, sevinçlerini herkes den önce birbirleriyle paylaşırlardı. Ne yani? Şimdi büyüdüler, ekmek kavgasına düştüler diye yada içlerinden biri evlendi diye dostluğu randevuyla mı yaşayacaklardı? Ne garip dünya!...
Elif ve Nilgün, arkadaşlıklarının dokuzuncu senesini doldurmak üzereydiler fakat telefonlar, konuşmalar, görüşmeler hiç yok denecek kadar azalmıştı. Yalnızca Elif, Nilgün ü arıyordu ve sohbetleri çok sıradan geçiyordu. Nilgün e göre kasıtlı bir sebep yoktu, her zamanki gibi vakitsizlikten ve yorunluktan ibaretti durum oysa Elif, sevilmediğini düşünüyordu artık. Öyle ya , oda çalışıyordu, evli değildi ama onunda bir ailesi, yerine getirmesi gereken sorumlulukları vardı. Buna rağmen o, arkadaşlıklarını bir köşede unutup bırakmıyordu. Elif in ailesiyle yaşadığı sorunlarda gün geçtikçe artıyordu. üstelik koruyucu meleği, biricik ablası bir süre önce evlenip şehir dışına gelin gitmişti. Nilgün de arkadaşıyla hiç ilgilenmiyordu. Elif, kendisini çok yanız hissediyordu. Bazen "Hayır, artık aramayacağım. Hep ben arıyorum" diye kendi kendine söyleniyor, kendince Nilgün e kızıyor; bazen ise "Neyse, olsun. Biz zamanında kocaman, güzel bir dostluk yakaldık hem arkadaşlıklarda karşılık beklenmez. Bu seferde böyle oldu, ne yapalım? Canımız sağ olsun" derdi. Arkadaşını kaybetmek istemiyordu. Bir gün yine, Elif, Nilgün ü aradı.
Elif: Alo ne yapıyorsun? Nilgün: İyi.. İşte.. Oturuyorum. Elif: Bebek sesleri geliyor, nerdesin sen? Nilgün: Bir akrabadayız, sizin oralarda Elif: İyi.. Nilgün: Sen ne yapıyorsun? Elif: Hiiç.. Bende eve gidiyorum, yoldayım. Nilgün: Tamam Elif: Hadi iyi aşamlar Nilgün: İyi akşamlar.
Bu konuşma, tahmin edilemeyecek kadar soğuk geçmişti ama Elif, artık bu ikilemden çok sıkılmıştı ve son bir adım daha atacaktı. O an yine telefon açtı;
Elif: Alo, bak ne diyeceğim madem bizim o taraftasın, on dakikalığına çıkta yüzünü görelim bari. Ne zamandır görüşemiyoruz! Belki cennete giderim ( Güler ) Nilgün: Kusura bakma görüşemem. Ben, birazdan eve gideceğim.
Elif, hiç bir şey söylemez ve telefonu kapatırlar. Canı çok sıkılmıştır. O, hayatında ilk kez çok sevdiği bir insanı gönül defterinden silmiş ve ilginç başlayıp güzelce devam eden bir dostlukta böylece tüm anlamını yitirmişti. Elif, şimdiye kadarki tüm arkadaşlılarında fedakar ve vefalı davranan ama kıymeti bilinmeyen taraftı. Son olarak en yakın arkadaşıyla olumsuzluklar yaşadı, aile içi sorunları düzelmedi, ablası yanı başında değildi. Tüm bunların ardı sıra gelmesi, onu büyük bir bunalıma doğru sürüklüyordu. Nilgün le yaşadığı bu olaydan sonra bir daha hiç kimseyle arkadaşlık kurmamaya yemin etti, hayata küstü ve daima yalnızlığı tercih etti oysa o, dost canlısıydı ve insanlara yakın olmayı severdi. Dolayısıyla yalnız kalmayı kaldıramıyor ancak yaşadıkları sebebiyle kimseyi görmekte istemiyordu. Geçirdiği buhran ın doruk noktasına ulaştığı bir gün ailesi, onu odasında yanında üç boş hap kutusu ve elinde küçük bir kağıt parçasıyla, cansız olarak buldu. Kağıtta şu yazıyordu;
"Yiyorsun, içiyorsun Gülüyorsun, ağlıyorsun Çalışıyorsun, geziyorsun Öyleyse yaşıyorsun Ademoğlu.. Dostluklarda, senden daha fazla bir şey istemiyor ki zaten! "
Elif in ablası, olanları biliyordu ve onun isteğiyle bu durum, Nilgün e haber verilmedi. Ancak aradan geçen yedi ayın sonunda Nilgün, bir gün alışveriş yaparken Handan ı gördü. Handan, pek görüşmedikleri, eski-ortak bir arkadaşıydı Elif ve Nilgün ün.
Handan: Merhaba ne haber? Nilgün: İyi. Ne olsun? Koşturuyoruz işte Handan: Şey.. Cenazede görmedim seni. Burada değildin herhalde. Duymuştuk çok yoğun çalıştığını. Nilgün: (Şaşkın) Ne cenazesi? Handan: (Tereddütlü) Nasıl yani? Haberin yok mu? Nilgün: (Tedirgin) Ne diyorsun Handan? Söylesene Allah aşkına! Handan: Nilgün.. Şey.. Ben.. Nilgün: Söyle Handan: Ama.. Nilgün: Hadi Handan: (Korku ve endişeyle) Elif!... Nilgün: (Telaşlı) Ne? Elif mi? Ne oldu Elif e? Neden? Handan: Elif intihar etmiş. Yedi ay ı geçti neredeyse.. sen bilmiyor muydun? Özür dilerim Nilgün: Bana kimse bir şey söylemedi. ( Ağlar ve orada öylece düşüp kalır ) Nilgün, iki ay boyunca, girdiği şoktan dolayı kendini bilmeden yaşadı ve yavaş yavaş kendini toplamaya başlıyordu ancak çok üzgün ve pişmandı. Sürekli, Elif i hayalinde görmekteydi. Elif yaşarken ona ayıramadığı tüm zamanları, o yaşamını yitirdikten sonra her gün mezarını ziyarete giderek geçiriyordu.
Elif, hayatını kaybedeli bir sene geçmişti. Bir gün Selin, Nilgün ün evine gelmiş ve kapıdan, elindeki defteri uzatarak " Bu, kardeşimin şiir defteri. Sana verilmesini istemiş vasiyetinde." ( Gider ) Nilgün kapıyı kapatır, çok duygulanmıştır. Hemen okumaya başlar. Elif, şiirleri çok severdi, Nilgün ise nefret ederdi ama Elif, hayattayken, Nilgün e de şiirleri sevdirmek için uğraşırdı hep, kendi yazdığı şiirleri ilk önce okuturdu. Aslında bu, Nilgün ün de hoşuna giderdi. Nilgün, tüm şiirleri kimi zaman tebessümle kimi zaman gözyaşlarıyla okuyordu. Son sayfaya geldiğinde ise adeta hıçkırıklara boğuldu;
Vasiyetimdir; Öldüğümü söylemeyin kimseye Arkadaşlarım gelmesin cenazeme Yaşarken yanımda olmayan Mezarımın başında gözyaşı dökmesin boş yere Üzülecek oldukları için değil Dostlukları yalan olduğu için
Haber vermeyin diyorum onlara Gelişleri de yalan olur, gidişleri de nasılsa.. Güya vefa borcunu ödemeye gelen sevgili dostlar: Çok yol almışsınız, zahmet olmuş ama boşa yorulmuşsunuz Bir zamanlar sizler için sevgiyle kat ettiğim yolları Nasıl bir kalemde harcadıysanız Şimdi bende tıpkı sizin gibi Ne aştığınız bu yolları Ne akıttığınız sahte gözyaşlarını Umursamıyorum!... Nede olsa insan, sevgiyi hayattayken bilir, anlar Oysa ben şimdi, toprağa karışmış bir canlıyım Anlayamam ve affedin size geri dönemem Bu sevginiz için artık çok geç!!!
SEVGİYE VE DOSTLUĞA VAKİT AYIRMAK İÇİN NEFES ALIYOR OLMANIZ YETERLİ
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 30.Eyl.2007 Pzr 03:05:47 | | fiogf49gjkf0d
|
Eylül Düş(üş)leri
söylemek istediğim tüm kelimeler
bıçak gibi kanatıyor dilimi
yazmayı düşündüklerimse
düşmek üzere olan bir yaprak gibi
kırgın bir intihar düşünde
dikmiş gözlerini
tenhalığına çağırıyor yalnızlık
biriken cesetleri bekleyişlerin
ve ayrılanların kalabalık mezarlığındaki
suskun ağıtları söndürüyor içimdeki ışıkları
ah …bir çiçek soluyor göğsümde
adı konmamış özlemler boğuluyor
aysız bir gecenin demlendiği denizde
uçuk kaçık bir poyraz öperken Eylülü
dudak kıvrımında unutulmuş
öksüz bir gülüş açıyor gözlerini
doğduğuna bin pişman
hatırlattığına
yaraladığına mahcup şarkılar
kaybolan güne emziriyor anları
ve ben büyüyorum
düştükçe derinliğine zamanın
zor da olsa..!!
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 30.Eyl.2007 Pzr 03:04:30 | | fiogf49gjkf0d
|
|
Duracaksın
Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke, kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder, yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında, duracaksın, durup, gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın.
Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman, ?dinlenin biraz? diyeceksin.
Bir inci avcısı gibi, ta derinlere dalıp tek tek bütün istiridyeleri açarak, bir sevinç arayacaksın. Hayaller kuracaksın. Hatıralarını bir daha gözden geçireceksin. Sevdiklerini düşüneceksin ve seni sevenleri. Özlediklerini düşüneceksin ve seni özleyenleri. Teninde iz bırakanları ve senin izini taşıyan tenleri. Seni şakalarıyla güldürenleri ve senin şakalarına gülenleri. Sevinçlerini, hayallerini, hatıralarını, sevdalarını, sevişmelerini, özlemlerini, şakalarını bir bir yerleştireceksin içine, hayat denilen mucizenin sana verdiği armağanları sıkıca kucaklayacaksın.
Ölüm her yandan üstüne saldırıp seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin.
Güzel bir haber gelecek belki yarın sabah. Belki bir mektup alacaksın. Sana gülümsemesini çok istediğin gülümseyecek belki sana. Serüvenci gemiciler gibi meçhul denizlerde kaybolduğunda, tam da o zaman, karanın bir gün görüneceğini düşüneceksin. Gözcünün ?kara göründü? diye bağırdığını hayal edeceksin. Kara, hiç görünmese bile, hiç olmazsa neyi aradığını ve neyi kaybettiğini bileceksin, çektiğin onca fırtınanın, varmayı umduğun o umutlu hedefle mana kazandığını anlayacaksın.
Her şeyini kaybetsen de hayallerini kaybetmeyeceksin. Neyi aradığını hiç unutmayacaksın. Sevinçleri ne kadar hatırlarsan, acının derinliğini o kadar kavrayacaksın. Yaşadığın ve yaşayabileceğin güzel şeyleri ne kadar çok düşünürsen öfken o kadar keskinleşecek. Karanlık inerken ışığa daha dikkatli bakacaksın. Geleceğinle arana, dibinde canavarların dolaştığı bir uçurum koyduklarında, nasıl biteceğini bilmediğin atlayışını yapmadan önce, geçmişine, sevinçlerine, hayallerine yaslanıp güç alacaksın.
Sevdiğin bir türküyü mırıldanmaktan hiç vazgeçmeyeceksin. Bir çiçek iliştireceksin yakana. Ölüm seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin. En azgın, en ihtiraslı sevişmelerini... En çılgın hayallerini... En çağıltılı kahkahalarını...
Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke, kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder, yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında, duracaksın, durup gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin.
Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman, ?dinlenin biraz? diyeceksin. Onları, şefkatle dinlendireceksin. Çünkü onlara yine ihtiyacın olacak. | | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 30.Eyl.2007 Pzr 03:03:06 | | fiogf49gjkf0d
|
|
|
Evvelim Sen Oldun
Cahildim Dünyanın Rengine Kandım
Hayale Aldandım Boşuna Yandım
Seni İlelebet Benimsin Sandım
Ölürüm Sevdiğim Zehirim Sensin
Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin
Sözüm Yok Şu Benden Kırıldığına
Gidip Başka Dala Sarıldığına
Gönlüm İnanmıyor Ayrıldığına
Gözyaşım Sen Oldun Kahırım Sensin
Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin
Garip’im Can Yakıp Gönül Kırmadım
Senden Ayrı Ben Bir Mekan Kurmadım
Daha Bir Gönüle İkrar Vermedim
Batınım Sen Oldun Zahirim Sensin
Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 30.Eyl.2007 Pzr 02:59:55 | | fiogf49gjkf0d
dal rüzgârı affetse de .. |
|
|
Dal kırıldı, en onulmaz yerinden Aslında ne çok sevmişti rüzgarı Lal oldu, kırıldı dal, bir daha yeşermez yaprakları
Rüzgar hoyrat esti, keskin bir bıçak gibi Ümitlerini kesti, kırdı, incitti dalı Zemheri soğukların, ayazları bile Gömememişti dalı kendi içine Ak karlar yağmıştı da üstüne, kıramamıştı onu Rüzgar, en sevdiği rüzgar, yaptı yapacağını Islık gibi hoyrat nefesi ile, kırdı onu, kırdı kanadını kolunu
Artık hüzünler açar, dalın tomurcuklarında Fasılalı esse de rüzgar, özür dilese de binlerce Farketse de, dalın onu ne çok sevdiğini Esmese de , eskisi gibi keskin, eskisi gibi hoyrat Takati kalmadı dalın, kırıldı bir kere, en hassas yerinden Sustu dal, esti rüzgar, olanlar oldu En hassas yerine, yüreğine vurdu rüzgar Dal rüzgarı affetse ne çıkar, kırıldı ya bir kere Esmese de artık delice rüzgar
Kırmızı şafaklarda beklerdi oysa onu Isınırdı sam yellerinde Raks ederdi dalın yaprakları Ilıman esince rüzgar ve sevinirdi her esişinde Lalelerin, papatyaların kokusunu bulurdu onda Mavi gökyüzüne yollardı, yapraklarını sırtında Isınırdı bazen, onun kollarında Şakırken bülbüller, o rüzgarı dinlerdi gene de Tarifsiz, anlatılmaz bir sevgi idi yaşadıkları Islığıyla dikilirdi yaprakları Rüzgarı çok sevmişti dal, çok sevmişti
Bir gün kırılana kadar İçi burkulana kadar Rüzgar onu kırana kadar
Kırılmıştı bir kere En onulmaz yerinden Razı olurdu ya her şeye Eğer başka dallara esmeseydi rüzgar
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 30.Eyl.2007 Pzr 02:58:38 | | fiogf49gjkf0d
Yağlı Boya Çalışmaları
Sulu boya çalışmaları
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Bilmiyeceksin!!!> 30.Eyl.2007 Pzr 02:56:24 | | fiogf49gjkf0d
AVUÇLARIMDA BİR SEVDA CESETİ |
|
|
bir zamanlar bakır çalığı akşamlarda hüzne dönerdi yelkovan tutuştururken ateşi demlerdi uykusuzluğu gözlerim yudum yudum içtiğim yalnızlığımda bilirdim ki tek hasretim yanında olamadığım bilirdim... uzaklarda bir yerlerdedir dokunamadığım
yitik umutlarla dudaklarım hasrete gem vurduğunda aklıma düşerdin yürekte bir kıvılcım olurdu gülüşlerin dinlerdim ağlayışlarını düşlerin
sen şarap rengi şafakların sarhoş gün doğumunun yorgunluğunda umutların soğukluğunda dururdun. ne zaman dokunacak olsam, buğulu camlar ardında hep kaybolurdun
sen, sıcak bir yok oluşun içinde asalı sevdayı ölümün duvarına yokluğunda çoğalttım sesini oysa yüreğinin soğuğu alıp gitti seni dalgaların en büyüğü
hani gittin ya o lavlara dönen yokluğunda anılara sıkılan bir yumrukla senden yana ne varsa yüreğimde yaktım ateşi sana külleri bana bıraktım
avuçlarımda bir sevda cesedi... | | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >uzak mutluluk> 30.Eyl.2007 Pzr 02:53:58 | | fiogf49gjkf0d
|
|
|
Dedim ki ben sana vurgunum Gündüzüm seninle Gecem seninle Dedi ki benden ne istersin ki Gecende varsam Gündüzünde varsam senin için Aşk senin Sevda senin Ne dilersen yaşa Dedim ki bir sevdalı bakışına durur bu yüreğim Kendine katmak ister bir gülümseyen bakisini Dedi ki sevda ise yaşamak istediğin Nedir benden beklediğin Sevdayı mi yaşamak dileğin Ben miyim almak istediğin Dedim ki ben bir ateşim Ateşimi büyüten bir sevdalı sözün Dedi ki sevda bir deli rüzgardır Nereye eserse oraya gidersin Tutamazsın elinle Veremezsin yönünü Ben sana beni sev dedim de mi sevdin Beni sar dedim de mi sarmak istedin Neden istersin benden bunları Dedim ki ben bir deniz Sen beni besleyen nehir Kurur kalırım akışın olmazsa Dedi ki ben bir deli nehir olsam Arasam beni kendine katacak bir deniz Akar miyim bensiz kuruyacak bir denize Ben sonsuzdan akar dururum Varır mıyım sonsuzluğu barındırmayan denize Dedim ki ben kor karanlıklarda bir yürek Sen doğan günsün beni aydınlatacak Dedi ki kendi aydınlığını yaşayamayana Ne verir gündoğumu Dedi ki aşkının ışığında aydınlanmamışsan sen Neyler benim ışığım sana Ne verirsin bana Hangi ışığı bağışlarsın yüreğime Sen kör karanlıklardayken Dedim ki ne istersin benden Sevdana talibim Dedim ki isteğin emirdir Dileklerin benim isteklerimdir Dedi ki hiç bir şey isteme benden Bırak rüzgarım bulsun kendi yönünü Eseceksem senden yana Delice olmalı esişim Akacaksam senden yana Sonsuz bir koşu ile olmalı Kavuşacaksam sana Delice bir kayboluş olmalı birbirimizde Dedi ki isteme hiç bir şey İsteklerin isteksizlikler denizinde boğuşur önce Kendin için önce sev beni Dedi ki isteme bir şey benden Sev önce kendini Kendi ışığında aydınlat yüreğini Kendi yüreğinde kendini gör önce Görünce kendini kendi yüreğinde Göreceksin o zaman kendi yüreğimdeki seni İsteme benden hiç bir şey Yüreğini büyüt sevdanla Yüreğin senden sana akacak sevda ile beslensin önce O zaman kendi yüreğinde göreceksin beni O zaman saracaksın beni yüreğindeki her zerrenle O zaman alacaksın sevdamı yüreğine | | |
| |