ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Ölü sözcükler topluyorum ölü sözcükler

yarıda kalmış sevdaların kıyısından

Doğmadan toprağa verilir gibi senin bilmediğin ve hiç söylenmemiş

Dudaklarımdan çıkmadan rüzgarlara kapılan

Mademki yaşamak zorundasın,
Sende zorluk çıkaracaksın hayata.
Mesela bir gün uçacaksın mutluluktan,
Bir gün kahrolacaksın acı çekmekten.
Öfkeni silah yaparak korkusuzca yürüyeceksin
Halden anlamayanların üzerine.
Severek Kerem misali öldüğün gibi
Kavga ederek ölmesini de bileceksin.
Ve öğreneceksin atalarından,
Kahramanca savaşmasını ve insanca yaşatmasını.
Yine de gülmesini dünyanın her yıkılmasından sonra,
En çok da sevmesini bileceksin.
Yelkenin yönünü açık denizlere ayarlamayı,
Koşmayı her ümidin peşinden bileceksin.
Dostunun sıcaklığını duyacaksın
Bir bardak çay tadında.
Keyif alacaksın,
Güneşin üzerinde gezinmesinden.
Yine de unutmayacaksın;
Her günün umuda battığını,
Her güneşin ümitle doğduğunu…

Cananımsın sararsın ruhumu tepeden tırnağa

Özlemin yakarken beni baştan ayağa

Kör kuytularda boğulurken sırlarımla

Sen yanımda olmasan da gözlerinle öp beni…

Mehtaba dalarken süzülürüm adeta ufka

İklimlerde dokunurum yağmur yağmur sana

Hayaller dönmese de uzun bir süre gerçeğe

Ben yanında olmasam da gözlerinle öp beni…

Neredesin Sen

Şu garip halimden bilen işveli nazlı

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Tatlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

 

Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen

Bütün dertlerim anlayıp gönlümü bilen

Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

 

Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor

Hiç bir tabip bu yarama merhem olmuyor

Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyor

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

 

 

Gamzelerimi Arıyorum Günün Orta Yerinde

çeyrek asırlık  bir aşk ağlıyor
kanıyor acıtıldığı onca yerden

yoksa kandırıldık mı bunca yıl
biz olmayan sokaklar mıydı
yürüdüğümüz

bilinçaltı arzularımızın
halüsinasyonu muydu gördüğümüz

ya duyumsadığımız tenlerimizin
bebek kokuları cansız mıydı

ellerimizden kayıyor şimdi
serseri zaman
ve ahşap bir merdivenden
iniyoruz sanki yalınayak

nerede sesler
kelimeler nerede

hırsız nerede..!!

Yüreğimin şafak yırtılmaları..

Arsız Vakitler


Yanında olmak, sana sarılmak, elini tutmak,
Birlikte bulutlara uçmak…
Sevginin yağmurlarında ıslanmak vardı şimdi.
Ölesiye sevmek, tutkuların denizinde kaybolmak,
Aşkı en uçlarda yaşamak vardı sevgilim.
Rüzgârın eteğine sarılmak, kuşlar kadar özgür olmak,
Yıldızlara dokunmak, ayla saklambaç oynamak,
Samanyolu’na bakıp dilek tutmak vardı sevgilim.


Çocukça oyunlar oynamak, muzipçe şakalar yapmak,
Bazen de küsmek bir söz uğruna…
Sonra da unutup barışmak vardı şimdi.
Kumdan kaleler yapmak, hayaller kurmak,
Dalgaların kucağına atlamak…
Sırılsıklam âşık olmak vardı sevgilim.
Kırlarda koşmak, soluk soluğa kalmak,
Papatyalar arasında yuvarlanmak vardı sevgilim.


Duru bakışlarını içmek, gözyaşlarından usulca sızmak,
Dudaklarından yüreğine akmak, hücrelerine dolmak,
Dolu dolu yaşamak seni, mutluluğa kanmak…
Ah! Arsız vakitlerde sana esir olmak vardı şimdi sevgilim.

arsız saatler geçirmek ve yaşamak varken işte biz ...

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem  ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Bu Şiiri Sana Yazdım

Bu şiiri sana yazdım, kimse üzerine alınmasın!
Benim seni özleyen, dertlerime dert katıp.
Benim seni bekleyen, zamanı sabırla öğütüp.
Ve benim seni seven, geçmiş her acının üstünü örtüp.
Kimse üzerine alınmasın, kimsenin gözü değmesin.
Bu şiiri sana yazdım.



Geceleri desen ayrı bir dert,
Gündüz iş güç, yalancı avuntulara kanıyor gönül
Dostlar, muhabbet derken koymuyor sensizlik denen meret.
Ama ya geceleri soluğumu kesen yokluğunla nasıl baş edeyim?
İçim ezilirken her içli şarkıda
Ve sen uzaklığınla beni darmadağın ederken
Ben bu amansız hasretinle hangi kapıyı çalıp ta
Sevda dileneyim?
Bütün sihriyle aşkın beni esir almışken
Ben bu halde gidip hangi yola sapayım?
Bu şiiri sana yazdım, kimse üzerine alınmasın!
Yalan yanlışa aldanmadım, kin tutmadım ömrüm boyunca
hiç kimseye harcatmadım onurlu yüreğimi
Bu kalbi sana verdim, kimse gelip istemesin!

Bu şiiri sana yazdım, kimse üzerine alınmasın!
Akşam olup bütün sesler sustuğunda
Semadaki bütün renkler solduğunda
İster deli desinler ister divane
Resminle konuştum durdum
Gözlerimden kalbime inen gözyaşlarıma
İster âşık desinler, ister hırsız
Bu ömür e seni yazdım, kimse gelip almasın!
Gün gelip te darağacında asılı yüreğime soran olursa,
Bu şiiri sana yazdım, kimse üzerine alınmasın!

İstedim

Kalemden yazmasını istedim seni,
Kağıdı elime boş verdi.
Neden yazmadın dedim,
Senin sayıklamaya dahi titredigin kişiyi, ben nasıl dayanırım yazmaya dedi

Kağıttan taşımasını istedim seni,
Kağıt karardı gitti.
Neden karardın dedim,
Senin yüreğinde dahi taşımaya kıyamadığın kişiyi,ya ben nasıl dayanırım taşımaya dedi...

CANIMI CANA KOYDUM YÜREGİMİ YASA KOYDUM