ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
15 Mayıs 2024, Çarşamba 12:22   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...600...700...800...871872873874875876877878879880881 882883884885886887888889890891...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Anneler Günü>
  25.Nis.2008 Cum 18:46:31
fiogf49gjkf0d
Anneler Günü
yeşildir artık yüreğinde kara bulut
bugün anneler günü annem beni unut

evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
yürü ki saksıda çiçekler sana baksın

diline genç anılarından bir türkü seç
beş yıl büyüdüğüm okulun önünden geç
ıslanırsa anıların güneşte kurut
senin günün bugün unutma beni unut
gök mavi deniz mavi tam kıyısında dur
durma eteğinden beni bir daha savur

annem yıldız kayıyor içinden dilek tut
koşuyor sana kısa pantolunlu çocuk
gözünde gözümde gözlerinde bin umut


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Anneler Günü>
  25.Nis.2008 Cum 18:43:58
fiogf49gjkf0d

Dile kolay bunca yılın özlemi,
Günler bir çırpı da geçmiyor anne.
Ne zaman elime alsam kalemi,
Kağıtlar nazımı çekmiyor anne.

28 Şubat, yetmiş iki de,
Sen beni de alıp gittin terki de..
Bu yüzden çıkmıyor sesim belki de,
Ağzımı bıçaklar açmıyor anne.

Yedi yetim birden boynunu büktü,
Biri on günlükten daha küçüktü..
Hayaline bile bir buğu çöktü,
Gözlerim simanı seçmiyor anne.

Anne benimki de bağır, taş değil;
Şiirle, şarkıyla başım hoş değil!
Gerçi gözüm dolu, gönlüm boş değil;
Mısralar imbik’ten içmiyor anne.

Nedense her çiçek vaktinde solmaz;
Bazı acıların vadesi dolmaz;
Anne sevgisinin baha’sı olmaz!
Kimse doğru kıymet biçmiyor anne.

Kader tezgâhında çile dokuyor,
Otuz’unda ölüm yürek yakıyor..
Yıkarsa insanı keder yıkıyor;
Yılların elinde göçmüyor anne!



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Anneler Günü>
  25.Nis.2008 Cum 18:42:19
fiogf49gjkf0d


Orta yaşlı kadın, evin içinde telaşlı bir haldeydi. Eşyaların yerini değiştiriyor, örtüleri düzeltiyor, arada bir mutfağa gidip pişmekte olan yemeğe bakıyor, tekrar salona dönüyordu. Sokaktan gelen her seste pencereye koşuyor, her duyduğu kapı zilinde de, başkasının zili olduğunu anlayıp üzülüyordu.

Başka şehirde iş bulan oğlu, hem uzak yerde olduğundan hem de izin alamadığından 2 aydır gelememişti. Orta yaşlı kadın, büyük bir özlemle oğlunun gelmesini ümit ediyor, kulağı zil sesinde, ayak sesinde telaşla bekliyordu. Her anneler gününde, çocuğunun “Anneciğim, anneler günün kutlu olsun” diyerek, boynuna sarılmasına öyle alışmıştı ki, sanki oğlu kapıdan giriverecek ve koşup boynuna sarılacaktı, sonra da onun için hazırladığı tatlılardan yiyecekti. Oysa oğlu geleceğini söylememişti ki. Kadın, boynu bükük düşündü, “-Ya gelmezse, ya izin alamadıysa. ” İçini özlem dolu bir alevin yalayıp geçtiğini hissetti.

Kadın sabahtan hazırlığa başlamıştı. . Telaşlı halini gören eşi, sorup durmuştu; ” Bu telaşın niye?” diye. Ama cevabını bir türlü alamamıştı. Sonunda da kadın; “-Bu gün evde işim çok, sen git-gez biraz” diye ısrar ederek, eşini rica-minnet dışarı çıkarmıştı. “Ya, telaşımın nedenini anlarsa, ya saatlerce beklediğim halde oğlum gelmezse” diye düşünmüştü. “Gelmezse” düşüncesiyle bir daha yüreği titremişti.

Saatler geçip gidiyordu, öğlen olmak üzereydi; “-Gelemiyorsan, bir telefon et bari, ‘anneciğim’ de. . ” İçinde sıkıntı artmaya başlamıştı; “-Anneler gününü kutlamak için bir telefon bile etmeyecek mi acaba? Ben böyle bekliyorum ama o belki hatırlamadı bile. ‘Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur’ sözü anneler için de geçerli olur mu hiç. Olamaz canım, bir telefon eder en azından. Hoş telefon yetmez, özledim yavrumu, kara gözlerini, yaramaz gülüşünü. Hıh. . yaramaz, dediğimi duysa yine darılır, ‘Beni çocuk gibi sevme’ der. Sanki nasıl seveceksem…”
Çocuğunu düşündükçe, onunla konuştuğunu düşündükçe yüzü gülüyor, farkında olmadan bir anda neşeleniyordu. Sonra duvardaki saate gözü takılıyor, yeniden durgunlaşıyordu. “-Gelmeyecek, telefon bari etse. . ” diye düşündü istemeye istemeye. “-Sesini bari duymuş olurum”. Tam böyle düşünürken, cep telefonunun sesiyle irkildi, omuzlarında bir yorgunluk, bakışlarında bir burukluk telefona uzandı. , ekranına baktı, arayan oğluydu.
Sevinmeli miydi? sevinemedi. …acaba …acaba gelemeyeceğini söylemek için mi aramıştı. Telefonda kutlayıp geçecek miydi anneler gününü, sarılamayacak mıydı yavrusuna?
Açtı telefonu;
-Alo. .
-Alo, nasılsın anneciğim?
-Sağol yavrum, sen nasılsın?
-İyiyim anneciğim.
-Ne yapıyorsun, işler nasıl?
-Biraz zor oldu ama alıştım, hem bu şehre, hem de işe alıştım.
-Öyle mi yavrucuğum.
Söylemiyordu işte ne telefonda kutluyordu, ne de gelmiyeceğini söylüyordu. Sonunda dayanamayıp sordu;
-İzin aldın mı yavrum?
-Evet anneciğim, izin aldım. Sen nerden bildin.
-Nerden mi, anneler günü için izin almadın mı?
-Ha, anneler günü doğru ya. Anneler günün kutlu olsun anneciğim.
-Sen sen. . bunun için izin almadın mı?
-Ah anneciğim, çok sevdiğim, benim için çok önemli bir bayanı görmeye gideceğimi söyledim. Şefim de izin verdi. Şimdi onun yanına gidiyorum.
Orta yaşlı kadın durakladı, sesine hakim olmaya çalıştı.
-Öyle mi, nasıl biriymiş bu?
-Anneciğim, emin ol bana, senin daha önce yaptığın yemeklerden daha lezzetlisini, daha önce yaptığın tatlılardan daha tatlısını yapmıştır, beni bekliyor şimdi.
-Ben… şey… tamam yavrucuğum. Şey, umarım o da seni seviyordur.
-Sevdiğine eminim anne, zaten bu ilk iznimi sırf onu görmek için aldım. Babam nerde anne?
-Dışardaydı yavrum. Hah. . kapı çalıyor, sanırım baban geldi.
-Tamam anne selam söyle, ben de mis gibi kokuların geldiği, dünya da en çok değer verdiğim bir dünya güzelinin kapısındayım.
-Tamam yavrum, söylerim. Sonra yine ara yavrum. Allah’a emanet ol.
Telefonu kapattı. Oysa ne kadar özlemişti oğlunu, ne kadar görmek istiyordu. Kapıya eli uzanırken, gözünden süzülen yaşlara engel olamıyordu.
Kapıyı açtığında, boynuna atılan oğlunun “-Canım anneciğim, anneler günün kutlu olsun!” diye bağırması sanki bir rüya sahnesiymiş gibi geldi. Oğlu; “-Anneciğim, seni sevindirecek bir sürpriz yapayım dedim, lütfen ağlama” dese de, annesi sevinçten hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Anneler Günü>
  25.Nis.2008 Cum 18:36:21
fiogf49gjkf0d
Anneler Günü resimleri


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Anneler Günü>
  25.Nis.2008 Cum 18:35:55
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Anneler Günü nün tarihçesi:
Asıl mesleği öğretmenlik olan 1864 doğumlu Anna Jarvis, 1902 yılında babası ölünce annesi ile beraber ABD de, Philadelphia da yaşamaya ve çalışmaya başladı. Üç yıl sonra 9 Mayıs 1905 de de annesini kaybetti. Sürekli annesi ile beraber yaşamasına rağmen öldüklen sonra "Ona hayatta iken gerekli ilgiyi gösteremediği"ne inanıyor ve bunun ezikliğini duyuyordu. İki sene sonra Mayıs ın ikinci pazarında, annesinin ölüm yıldönümünde arkadaşlarını evine çağırdı ve bu günün anneler günü olarak ülke çapında kutlanması fikrini ilk onlara açtı.
Fikir kabul gördü, anneler memnun kaldı, babalar itiraz etmedi, Amerika nın önde gelen bir giysi tüccarı da finansal desteği sağladı. İlk anneler günü Jarvis in annesinin 20 yıl süresince haftalık dini dersler verdiği Grafton daki bir kilisede, 10 Mayıs 1908 de, 407 çocuk ve annesinin katılımı ile kutlandı. Jarvin her bir anneye ve çocuğa kendi annesinin en çok sevdiği çiçek olan karanfillerden birer tane verdi. O günden sonra, temizliği, asaleti, şefkati ve sabrı ifade eden beyaz karanfil Amerika da anneler gününün sembolü olarak kabul edildi.
Sıra anneler gününü "milli bir gün" olarak kabul ettirmeye gelmişti. Jarvis, tarihte tek bir kişi tarafından gerçekleştirilen en başarılı mektup yazma kampanyası ile gazete patronlarından işadamlarına, devlet adamlarından din adamlarına kadar ulaşabildiği herkese bu fikrini iletti. Fikir o kadar çok ve çabuk kabul gördü ki, Senato onaylamadan çok önce, bir çok eyalet ve şehirde anneler günü kutlamaları gayrı resmi olarak başlatılmıştı bile. Sonunda 8 Mayıs 1914 te Senato nun onayı, Başkan Wilson ın da imzası ile Mayıs ın ikinci pazarı Anneler Günü olarak resmen ilan edildi. Çok kısa sürede diğer ülkelere de yayılan bu gün çiçek ve tebrik kartı satışlarının tavana vurduğu bir gün oldu.

Anna Jarvis sonunda muradına ermiş, kampanyasını başarı ile sonuçlandırmıştı ama kendi hayatı pek mutlu sonla bitmedi. Yoğun çalışmadan evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya fırsat bulamadı. Her anneler günü onun için bu yönden acı oldu.  Daha ziyade dini ağırlıklı bir kutlama olarak düşündüğü bu günden ticari çıkar sağlamaya çalışanlara karşı hukuki savaş açtı. Davaların hepsini kaybetti. Dünyadan elini eteğini çekti. Bütün gelirlerini hatta ailesinden kalan evini bile kaybetti.
Kalan hayatını adadığı, gözleri görmeyen kız kardeşi Elsinore da 1944 de ölünce sağlığı da tehlikeye girdi. Dostları ona destek vererek son yılını sanatoryumda geçirmesini sağladılar. Bütün dünya annelerinin en azından senede bir gün mutlu olmalarını sağlayan Anna Jarvin, mutsuz, yarı görmez ve yalnız bir şekilde 1948 de 84 yaşında öldü.
Ülkemizde de Türk Kadınlar Birliği nin girişimi ve önerisi üzerine 1955 yılından beri Mayıs ayının ikinci Pazar günü Anneler Günü olarak kutlanmaktadır.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı(Genelkurmayın Yaptığı Resimler)>
  24.Nis.2008 Per 01:10:24
fiogf49gjkf0d
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI












manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Ne Olur Gitme Bitanesi..>
  24.Nis.2008 Per 01:00:07
fiogf49gjkf0d
elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk

sisler bulvarı na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sömüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk

sisler bulvarı nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarıda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı da bir tren vardı

sisler bulvarı nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!

sisler bulvarı ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarabda kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı

bir gemi beni afrika ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka da bir gün kalacağım
sisler bulvarını hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos tan bir satır yağmur dan iki
senin kirpiklerinden bir satır
simsiyah bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapur uğuldayacak

sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu

eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlayamazdı
on beş sene hüküm giyerdim
dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı

sisler bulvarı ndan geçmediğim gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Ne Olur Gitme Bitanesi..>
  24.Nis.2008 Per 00:55:37
fiogf49gjkf0d



Sen geçince yüreğimden,
binlerce Melek kanat çırpar sema da.
Bir gül yaprağını okşarım,
incitmekten korka korka.

Sen geçince yüreğimden,
El açar Tanrı ya şükrederim,
içim içime sığmaz,
boynu bükük bir menekşeyi sever,
su veririm.

Sen geçince yüreğimden,
ışığa koşan pervane misali,
sana yönelir bütün duygularım.
Yemyeşil kırlarda bulurum kendimi,
kelebekler gibi kanatlanır, uçarım.

Sen geçince yüreğimden,
Şavkı vurur sevginin,
yarınlarıma.
Muhabbet kuşları konar,
avuçlarıma.
Bir serçe umuda uçar,
güle oynaya.....


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Ne Olur Gitme Bitanesi..>
  24.Nis.2008 Per 00:54:51
fiogf49gjkf0d



Kirpiklerimi aralayıp,
Gözlerimin kıyısına yerleşen
Hüzündü
Gidişin...
Kaç bakışım sonrasız kaldı
Bilemezsin...

Saçlarımdan süzülüp,
Yanaklarıma yerleşen
Acı bir gülüştü
Gidişin...
Kaç neş’em arkasız kaldı
Bilemezsin...

Büyülü sabahların
Buğusunu silişindi
Gidişin...
Nasıl da çıplak ve savunmasız kaldı gün
Bilemezsin...

Alıp da koynuma,
Huzuru uyuduğum
Çocuksu masallarımın bitişiydi
Gidişin...
Bir sabah uyanıp da
Artık çocuk olmamak nedir
Bilemezsin...

Ve...
Yangından bir sevdaya yağmur döküp,
Yine de söndüremeyişindi
Gidişin...

İşte bunu,
Sen bile bilirsin...
SEN bilebilirsin!


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Ne Olur Gitme Bitanesi..>
  24.Nis.2008 Per 00:54:05
fiogf49gjkf0d



KAR TANESİ
Bir kalp yapmak istedim,
Hediye kolyemin zincirinden
O bile kırık oldu.
Elini sararcasına sarmak istedim kolyeyi
Çok sıkmışım, canımı acıttı
Tenine dokunur gibi dokunmak istedim
Metali hissettim, metalin sogugunu
Baktım seni görmek için metale
Geçmisi gördüm geçmisin acısını
Atmak istedim kolyeyi dısarı
Çıktım balkona
Yüregim yetmedi, fırlatamadım uzaklara
Ve kar yagdıgını gördüm.
Aglamak istedim, agayamadım...
Bir kar tanesi kondu yanagıma,
Suya dönüstü bir anda,
Göz yası oldu sanki,
Silmeye bile fırsat kalmadan,
Beni aglatıp gitti...
<<1...100...200...300...400...500...600...700...800...871872873874875876877878879880881 882883884885886887888889890891...900...983>>