ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
26 Nisan 2024, Cuma 05:59   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  wwarkheww> Forum Mesajları
    wwarkheww'e ait Toplam 742 Forum Mesajı var
<<1 234567891011...75>>


wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >BİRAZ DA NOSTALJİ>
  11.Eyl.2009 Cum 05:30:10

                                                             https://www.kliplerimiz.com/ayna/kadinim-2-klip-izle.html

 

Bir şarkıydı sanırım ayrılıktı biraz , birazda yazın ortasında güz

geçtiğim kalabalıklar sokaklar kaldırımlar batıyordu etime

aşkın dışında bişeyler kaldıysa gerinizde

nereye kaçarsanız kaçın gelir peşinizden

dostluğu gülüşü sohbeti

akşam hüzünlerinden sonra

geceler boyuu

gün meze olur rakı sofralarındaa

ve tüm ikindiler tuzak oldu adımlarıma

bizden uzaktaaa

mola verdi hayat

arayışlar , arayışların kayboluşları

enn çok uçurumlar acıtmıştı beni

sana onları anlatamadım

ölmeyişlerimin sancısınıı

tepemin üstüne her düşüşümde

beynimin koma hallerini anlatmayacağıımm

kısacası senden sonra sıçtım kendimin ağzınaa!!

ne kadar rastlaştığım varsa sebeplendi fırtınamdan !!

``Ben henüz sensiz yapamıyorum
el ele aşıklar geçiyor bazen
kızın saçı sana benziyorsa yüzümü çeviriyorum
her adam bana benziyor biraz
hassas
kaybetmeyi kabullenmiş
ve her kadın sana benziyor
unutkan
yorgun
boşvermiş
bu gece dün gece gecelerce günlerce
ben henüz sensiz yapamıyorum``

 



wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >öylesine...>
  9.Eyl.2009 Çar 17:59:30

Bilmezlerdi canları tatlı olanlar , can çekişmeyiii. Ruhun iki dünya arasına sıkışması ne demek bilmezlerdiii.....

Sevgimi istedi kadının biri benden . Günlerce sustum , adımlar arası mesafelerde gittim geldim . İnsanlığımı unutup öldürmek bile istedim belkiiii.....

Değer mi diyecekseniz ? Değer ruhumu an an teslim etmekten iiydi . Tek başıma ayakta dururdum elbet .Amaaa emanet sevdalara yem olurdum.

Ben sana demiştim kadın çekil aradan diyeee ..........

Ve ben gittim , ama o sanada gelmediiiii sende mutlu olmadın....

Tanrı eşit dağıtır adaletini , terazisi hiç şaşmazzz

İhanet değildiin sen , hiiiççç ciddiye almadım senin zavallılıklarını hiiiiçççç

Ben o`ndan gittimmm

O bende kaldıııı......

Kadının biri sevgimi istedi..... Sevgim gitmedi



wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >öylesine...>
  9.Eyl.2009 Çar 16:53:08

  Boyun(uz) devrilsin e miii ?

Boyu devrilsin sana uzanan sevdamın

Boyu devrilsin ihanet kuşanan ömürlerin

İhanet sadece cinsellik midir ?

Temizsiniz , aksınız , paksınız bakir(e) tenleriniz !!

Ya kirlettiğiniz düşler , yarınlar , ömürler ?

Ya lekelediğiniz inançlar ?

Aksınız sizleeerrr !!!

Sevmeyi beceremeyen bizleriz . MASUMSUNUZ HEPİNİİİZZZZ

Acıdı (c)anlarım parçalara bölündü siliniyorum karelerinden. Siyahlaşır fotoğraflar , beyaz diye birşey yok uydurduğumuz renk o

Keşke umrumda deil banane diyebilecek yüreğim olsaydı

Ama söz verdim ihanetinin hediyeleri gelirse ulaştıracağım belli olmayana kimseler duymadan !!

(Ya)saklıyorum seni kendime

İyiki gittin benden

İyikiiii......

İhanetsiz bir gülüş şimdi düşlerimde kurduğuuummm...........



wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Şiir>
  28.Haz.2009 Pzr 02:33:45
AŞKSIZLARA VERME ÖĞÜT

Aşksızlara verme öğüt, Öğüdünden alır değil
Aşksız âdem hayvan olur, Hayvan öğüt bilir değil


Eksik olmam ehillerden, Kaça görün cahillerden
Allah bizar bahillerden, Bahil didar görür değil


Kara taşa su koyarsan, Elli sene ıslatır isen
Hemen taş yine bayağı, Hünerli taş olur değil


Taştan çıkar türlü sular, ayağında biter neler
Cahil gönlü taştan beter, cahil gelmez gelir değil


Boz yapalak devleyince, emek yeme erte gece
Onun eşiği göz sepektir, salıp ördek alır değil


Şah balaban şahin doğan, zihi öğmüş onu öven
Doğan zaif olur ise, doğanlıkta kalır değil


Ol iki cihan güneşi, zahir dünyasın değişti
Cahil onu öldü sanır, ol hod ölmez ölür değil


Yunus olma cahillerden, ırak kalma ehillerden
Cahil ne var mümin ise, cahillikte kalır değil.

Yunus Emre



wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Meclis, Terörü Kınayacak Metinde Uzlaşamadı>
  19.Eki.2008 Pzr 01:11:23
fiogf49gjkf0d

                       .......ili kırsalında teröristlerin dur ihtarına ateşle karşılık vermesi
sonucu çıkan çatışmada güvenlik görevlisi şehit oldu.

Ya da .....ilinde devriye görevini yerine getiren aracına açılan ateş
sonucu..güvenlik görevlisi şehit oldu.

Ya da .....ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu
asker yaralandı..

*Bu nasıl başlar biliyor musunuz?
*
Hava o kadar sıcaktır ki beyninizdeki sıvının buharlaşıp uçtuğunu
düşünürsünüz. Oluştuğu anda kuruyup giden ter damlacıklarından geriye
kalan tuzlar yüzünüzün ve hatta elbisenizin her yanını kaplamıştır.

Avucunuzun içindeki ter, yüzünüzdeki gibi kolay kurumadığı
için elinizdeki tüfeğinizin metal kısmı avucunuzun içinde vıcık, vıcık oynar.
Ter ile ıslanan çeliğin kokusu avucunuzun içine ve elinizi sürdüğünüz her yere siner.

Önünüzde yürüyen adamın, ayağının kuru toprakla her temas edişinde çıkan
toz, ağzınızın kupkuru olmasına ve zor nefes almanıza sebep olur.

Sırt çantanızın askı kayışları yüzünden omuzlarınızı hissetmezsiniz. Kült
ağrıları ancak çantayı sırtınızdan çıkardığınızda fark edersiniz.

Bastığınız her taş parçası, her çalı ve bir ayağınızın kaplayabildiği her
yeryüzü parçasından çıkan sesi duyarsınız.

Yürüdüğünüz yerdeki her Ağustos böceğinin sesini, dallardaki kuşları,
yüzünüzün etrafında ürkütücü devriye uçuşları yapan arıların kanat
seslerini, ağzınıza ve yüzünüze ya da herhangi bir yerinizdeki küçük
yaraların üzerine konmaya çalışan sineklerin vızıltılarını,
ayağınızı bastığınız yerden havalanan yeşil çekirgenin küçücük cüssesine rağmen
çıkardığı tok kanat sesini en ince ayrıntısına kadar duyarsınız.

Sonra, kendi teçhizatınızın ve önünüzdeki arkadaşınızın ve arkanızdaki
arkadaşınızın teçhizatlarının çıkardığı düzensiz seslerin her birini ayrı
ayrı duyarsınız.

Ve aynı anda önünüzdeki arkadaşınızın nefes alışlarını duyarsınız,
öksürmesini ve hapşırmasını da duyarsınız.

Telsizinizden çıkan seslerin ve cızırtıların her biri ayrı ayrı katılır bu
senfoniye.

Ter ve tozun birleşmesinden oluşan kaygan çamur, postalın içindeki tüm
ayağınızı kaplamıştır, çoraplar önce su toplayıp sonra patlayan yerlere
adeta bir deri gibi yapışmıştır.

En çok yapmak istediğiniz şey ayaklarınızı yıkayıp, çoraplarınızı
değiştirmektir. Ama bu çok büyük bir lükstür o anda.

Çünkü...

Çünkü hangi çalının dibinde, hangi kayanın arkasında sizi beklediğini
bilmediğiniz ihaneti arayıp bulmanız ve yok etmeniz gerekmektedir.

Bütün masumların hayatı ve huzuru size emanet diye, öğretmenler bayrak
direğine asılmasın diye, kundaktaki bebekler kurşunlanmasın diye, binlerce
yıllık emanete halel gelmesin diye kahpeliği ve ihaneti yok etmeniz
gerekmektedir. Çünkü bunun için bayrağın, silahın, namusun ve şerefin üzerine yemin
etmişsinizdir.

Çünkü önemli olan ayağınız değil, ülkeniz, bayrağınız ve onurunuzdur.

İşte bu yüzden lükstür ayak yıkamak, çorap değiştirmek. İşte bu yüzden
senfoniye dönüşmüştür bütün o düzensiz sesler güruhu.

Sonra!..

Sonra birden tüm sesler kesilir, bıçağın dalı kestiği gibi, makasın
kâğıdı, pensenin bir hoparlör kablosunu kestiği gibi... Bir anda...
Kuşların sesleri, arıların ve sineklerin vızıltıları,
çekirgenin kanat sesleri hepsi bir anda biter.

Gözlerinizi açtığınızda önünüzdeki arkadaşınızı değil, gökyüzünü
görürsünüz, yere düşmüş olduğunuzu anlamanız birkaç saniye sürer.

Tek hissettiğiniz kesif bir barut ve yanık et kokusudur, yüzünüzün toprak
parçalarıyla kaplandığını fark edersiniz, temizlemek için çalışmazsınız.

Arkadaşlarınızın bağırarak koşuşturduğunu görür ama kulağınızdaki çınlama
ve uğultudan seslerini duyamazsınız. Sesleri yavaş yavaş duymaya
başladığınızda ayağa kalkmaya çalışırsınız ama başaramazsınız.

Yine birkaç saniye sonra arkadaşlarınızın sesleri arasında "mayın"
kelimesini ayırt eder ve kalkmaya çalıştığınızda ayağınızdaki yoğun ağrıyı
fark edersiniz.

Ayağınız yoktur ama yine de ağrıdığını hissedersiniz.

Ne olduğunu anlamak için baktığınızda ise parçalanmış pantolonunuzun ve
kopmuş ayağınızın farkına varırsınız. İşte her şey o anda başlar.

Avazınız çıktığı kadar bağırırsınız. Sonra, nefesiniz biter. Sonra,
yeniden nefes alırsınız ve yeniden bağırmaya başlarsınız. Sonra yine
nefesiniz biter ve yeniden, yeniden ve yine...

Yanınıza ilk gelen arkadaşınız size, "fazla bir şey yok, sadece küçük bir
yara" gibi telkinlerde bulunur. Ama siz arkadaşınız konuşurken de,
helikopterle hastaneye götürülürken de artık bir ayağınızın olmadığını
biliyorsunuzdur. Hep bir soru çınlar kafanızın içinde "neden ben, neden
ben, neden ben ?"

Hastanede geçen aylar, tedavi ve terapilerde geçen yıllar sonunda, diz
kapağınızın on iki santim altından takılı olan ve her akşam yatarken veya
banyoya girerken çıkarıp kenara koyduğunuz takma bacak artık bir uzvunuz
olmuştur.

Ama bunun önemi yoktur çünkü bu fedakârlığınız sayesinde vatan var
olacaktır. Sizin bir bacağınızın ne önemi vardır ki!

Artık koşamayacak olmanızın, yazın herkes gibi havuza, denize giremeyecek
olmanızın da hiç önemi yoktur. Vatan sağ olsun yeter.

Sonra birilerinin, sizin ödediğiniz vergilerle Fransız televizyonlarında,
uğruna yarım kaldığınız vatan hudutlarını hiçe sayan programlara finans
sağladığını okursunuz. Aynı dillerin bundan pişmanlık duymadıklarını
söylediklerini de okursunuz.

Pamuk ları, Dink leri, okursunuz, Bizans çocuğuyum diyenleri duyar, Ali
Kemallere tanık olursunuz, "koçlar gibi satanları "görürsünüz. .

Türk Bayraklarının yakıldığını, görürsünüz. Başlarına çuvallar geçirilip
aşağılanarak elleri arkalarından bağlanan Türk askerlerini görürsünüz.

Bu aşağılanmaya cevap verecek tankların motor seslerini, helikopterlerin
kanat seslerini, piyadelerin intikam yeminlerini duymayı beklersiniz
ama duyamazsınız.

Onun yerine hainlerin cesetlerinin üstüne örtülen çaputlara "bayrak"
diyenleri görürsünüz, "uçaklarını çek", "valiyi çek" diyen başkanları ve
karşılarında kekeleyen riyaseti görürsünüz.

Yok, yok bu da yetmez. Askere, polise, öğretmene ateş eden, yol kesip
soygun yapan, köy yakan, okul yıkan, mayın döşeyen teröristlerin sadece
"ben bir şey yapmadım" demelerinin esas kabul edilip, "suçsuz" sıfatıyla
serbest bırakıldığını görürsünüz.

Susanları, konuşması gerektiği halde susanları görürsünüz, konuşanlar her
konuştuğunda, kekeleyenler her kekelediğinde ve susanlar her sustuğunda
siz yeniden vurulursunuz, yeniden ölürsünüz her defasında.

Gövdenizden o toprağa akan kan, bu defa içinize akar,
inandıklarınıza,uğrunda savaşarak kendi kanınızı akıtmak pahasına tertemiz
tuttuğunuz değerlerinize akar.

Sizin kaya
arkalarında, çalı diplerinde aradığınız ihanet gelir aklınıza,
o mayınları yerleştiren eller gelir. Sorgulamaya başlarsınız: "Biz bu
ihaneti doğru yerde mi aradık, kuyruğunda dolaştığımız yılanın başı, hep
gözümüzün önünde miydi yoksa?"diye sorarsınız kendinize.

Onlara verilen maaş ın sizin vergilerinizden ödendiğini, içinize
sindiremezsiniz, uykularınız kaçar, neden bu vatanı sizin kadar
sevmediklerini düşünürsünüz.

Bu vatan onların da vatanı değil mi?

Onlar da, tıpkı benim gibi namusun ve şerefin üstüne yemin etmedi mi? diye
sorarsınız kendi kendinize.

Sinirlenirsiniz, üzülürsünüz, on beş yaşında bir askeri okul öğrencisi
iken her adımda söylediğiniz, beyninize ve yüreğinize nakşettiğiniz sözler
gelir aklınıza": VATAN, SANA CANIM FEDA"

Geri kalan tüm hayatınızın ilk beş dakikası, böyle başlayacak işte ve
hayatınız böyle devam edecektir. Son nefesinize kadar savaşacaksınız
ihanetle, her şeye ve herkese rağmen, bu yolda ölene ya da bu ihaneti
bitirene kadar.

Siz diyorum, çünkü bu vatan için bedel ödeyen insanların neler
yaşadığını, neler hissettiğini, size rağmen ve sizin için neler
yaptıklarını, neler yapabileceklerini bilin istiyorum. Okuduğunuz ya da
televizyonda duyduğunuzdan daha fazladır yaşananlar.

Yani aslında gazetelerin iç sayfalarındaki, minicik karelerde okuduğunuz;
"...ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu, bir
güvenlik görevlisi yaralandı!" haberi aslında o kadar da kısa değildir.

Sizin, daha okuduğunuz gazetenin arka sayfasına geçerken unuttuğunuz,
falanca mankenin otel odası maceralarına, ya da uyuşturucu komasından ölen
oğluna "şehit" deyip Türk bayrağı "örten kadının haberine ayırdığınızdan
daha uzun zaman ayırmadığınız bu küçük haber, birileri için bir ömür boyu
sürecek ve asla unutulmayacaktır.

Ve siz unuttuktan sonra da başka birileri, "ne için?" dendiğinde "vatan
için" diyecekleri fedakârlıklarını size rağmen yapmaya devam edeceklerdir.

Sizin uyuşmuşluğunuza, duyarsızlığınıza rağmen, sizin rahatlığınıza, sizin
vicdanlarınıza rağmen bu kahramanca fedakârlıklar ve bu ilk beş dakikalar
yaşanmaya devam edecektir.

Asla unutmayınız başınızın üstündeki egemenlik örtüsünün payandası kopan
bacaklar, bedeli ise size rağmen bu vatan için akan kanlar, feda edilen
canlar, sıcak yuvalarını, babalarının yüzlerini unutan küçücük çocuklarını
düşünmeden vakfedilen hayatlardır.

Ne kadarını anlayabilirsiniz veya anlamak sizin umurunuzda mı bilmiyorum,
ama birileri bunları yaşadı, birileri hala yaşıyor ve emin olun yaşlı
dünya döndükçe, Türk vatanı ve Türk Bayrağı için birileri daha tüm bunları
yaşayacak.

Gördüğünüz gibi size bir hayli uzak bir yaşam biçimi bu. Masalarda oturup
"aydınca" sohbetler etmeye hiç benzemiyor değil mi?

Bir an için bile olsa kendinizi onların yerine koyasınız diye "siz"
diyerek yazdım, sizin onlardan biri olamayacağınızı biliyorum.

"Siz" kim misiniz?
Siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz!
Biz de, biz de sizi çok iyi biliyoruz.
"Siz" de bilin ki biz asla unutmayacağız.

"VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"

*Oktay Yıldırım / Emekli Astsubay
                                                                                                                              


wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  6.Ağu.2008 Çar 00:45:00
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Kaç mevsimlik suskunluğu vardı arzuların, saymadım.
Yıldızlı gecelerde bile yönümü bulamazdım, çünkü her yanım dört duvar yalnızlık.

Oysa sevmeye açtım, sevilmek kadar sevişmeye de.
Akşamları kısık sokak lambalarının ışığı öperdi bedenimi.
Kuytularda kendi dokunuşlarıma ses olurdu o saçma sapan şiirlerim,
an gelir öfkem olurdu,
yeri gelir en büyük çığlığım...
her defasında bir kadehle başlardı boşalmaya gözlerimden acizliğim
ve titrek dudaklarımdan keskin bir şarkı düşerdi...
her şey susardı sanki, her şey donardı.

Renkler silinirdi, bilinirdi sebebi...
Siyah beyaz resimler, keşkeli cümlelerle süslenirdi.
Ne kadar saklasam da, ele verirdi kırılganlıklarım saçlarımda kendini.

Uykusuz saatler bir çizik daha atardı yüzüme, bilirdim ama yapacak bir şey yok.

Erguvanlara bulansa da, anıların hep üşüten bir yanı vardı ve mavilerin buz kesikleri.
Ne bedenim, ne ellerim...yüreğim titrerdi, yüreğim tir tir.

Herkese bir aşk düşer mi ? cevabını kim bilirdi ?
Tek korkum y a l n ı z l ı k...

Kalabalıkların uğultusunda bir cümle yakalamaya çalışıyorum.
Sıcak, sadece bana özel Ya da tensel açlıktan uzak bir el uzansın elime yeter, bir  merhaba  için. Gidişlere alışkın gönlüm nasılsa ama gelişler önemliymiş asıl, biliyorum.

Turuncuların içinden kırmızıları çektim, mevsim sapsarı...
Tarihler değişse de takvimler hep yedi güne gebe.
Temmuz nisan çamurlarına bulanık ama o halinden memnun.
Batak gülleri süslerken yaz düşleri, lacivertler hep kıskançsa, kime n e !

AŞK kaç yıldır suskunluğumsun, bir ben biliyorum bunu.
Sesimden düşen kahkalarıma kanmışlarsa
benim suçum değil bakıp da görmeyişleri.


AŞK  her halimi saklayan siyah bir elbisesin üzerimde...renklerime sırdaş.

Oysa ne kadar da net ortada duruşum, ne kadar da kollarım savruk
hangi yana çekseler giderim zannedenler, ne kadar da haksız.
Kilitleri vurmuşum bir kez,
ne öncesi ne sonrası,hep o andayım...
sana tutsağım a ş k, sana niyetli...
ama sen y o k s u n.

AŞK

Dar sokaklarda düşer yasaklı adın
Ya İHANET tir gölgen,
Ya da gölgende İHANET ler.
Her türlü YAPIŞ YAPIŞSIN.
Ama her türlü KAPIŞ KAPIŞ.

Sağ koluma takmışım denizi sınırlar çiziyorum.
Ağırlaşıyor ihanet kokuları şehrin, git gide yamacıma geliyor ayrılık...
Ötesinde zamana vuran metal kurşunlarda yalnızlığım.
Bir ben yakınım kendime, sonra...
Yine ben, yine ben.

En çok da kendimle konuşmalarımı sever oldum ayrılıklar üstüne.
Bu sabah yabancı olsam aynaya, hiçbir kıyafet olmasa üzerime, adımı unutmuş olsa çevremdekiler ve ben hatırlamasam düne aitleri.

Çocukluk kumbaramda biriktirdiğim dünlerle,
günleri harcıyorum elim açık.
Avucumca o kadar çok bozuk günler var ki
Var mı aranızda bütünleyecek yıllarımı ?
Üstü sizde kalsın, nasılsa aşk herkese lazım

Her Şubat  hayata küsecek bir şeyler bulurum, hatta kendime acımak için bahanelerim bile hazırdır.  şubat  yüksekliğinden korkmuyorum. Her basamakta ayrı gözüküyor yaşam ve her basamakta aynı kişilerin ne kadar da ayrışabildiği. Sanki her yıl , her mevsim, her an için kullanılabilir maskeleri var... isimler aynı, isimler ezber.

Yalnızlıktan başka korkum yok...
Aşk seninle dolu nice yıllarım olsun.........
   

Varlığı ve Yokluğu belli olmayan BİRİ



wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  16.Tem.2008 Çar 01:43:36
fiogf49gjkf0d
Şeffaf bir ağıtla uyarılıyor bütün eklemler. Çıt desen çıtırdayacak iklimini unuttuğumuz o siyah göçebelik.Yerleşik birkaç kelimeye soluk veremeyecek kadar yaşlandık ve halatlar yetmiyor salıncaklara artık.
Gece nöbetlerini hep tuttum, hep tutarım da fakat içimizde kendini körelten sancılara uzatamam parmaklarımı. Şimdi öksürsem dağılır kimsesizliğin ellerinde…



Önce ruhuma abdest al, sonra dua et bütün yalanlarınla!
Belki o zaman kollarımızdan indirmediğimiz acılarımızı kutsarım.

Bu gün çarşamba ,  bildiğin çarşamba......

Sakın sigarasız kalma bu gün. Vermeyeceğim penceredeki saksıya ektiğim izmaritleri......
 
 
Kıs ateşi,
körükleme yangınları

Sesini kes
kulağımı çınlatma

yarın gibi otur kucağıma
dün gibi düş rahmimden
çirkin_şey


wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  10.Haz.2008 Sal 01:14:14
fiogf49gjkf0d
Bugün Salı.

Terk edilmiş şehirler üzerine, her zamanki gibi yağarken melekler, çocuklar en sevdiği oyuncaklara intihar adını verdi. Aklımda geçmişe dair birkaç çürük cümle, birkaç ayrılık değeri yüksek hareket.


"Gitmek" bir fiil olarak kalacaksa akılda ve eğer faili belliyse acıtmaz. Eğer şahidin melekler ve sen de çok sarhoşsan, bu şehirde kimse ayrılıkla suçlanmaz.

- Geçtiğiniz bütün yollar, mutlaka öfkeli aşıkları saklamıştır virajlarında.

Dese de şimşekler;

Ayrılık hevesimi kıracak kadar etkili olmadı bu cümle, inan. Çünkü çok daha korkunç ayrılıklar biliyorum henüz yürürlüğe girmemiş. Çok daha bedbahtlarını yaşadım henüz on sekizimde. Her dokunuşunda kendini bende şuursuzca yaktın sevgilim. Melekler tarafından tüm oyunlarda yalnız bırakılmamız senin suçun değildi oysa. Ben çok güzel ayrılık taklidi yapardım bu zamanlarda, sen de pastane. Aç olan tüm yanlarımı sende doyurdum.

Bugün Salı:

Şehre çok taze bir ayrılık filmi gelecek. Çocuklar oyuncaklarına uygun bir uçurum arıyor.         01:13 itibariyle bu gün SALI


wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >alesta83 ün Sayfası...>
  9.Haz.2008 Pzt 19:08:25
fiogf49gjkf0d
Sokak, kasıklarına doğru falso alırken dün; bir çocuk gibi oturup salıncağa ağladım. Teğet geçmeye çalıştım tüm kahkahaları. Oysa, bizim kahkaha adında ortak bir parçamız vardı.Oysa ütopik mutluluklarmız.

Şehir dışından esen gözyaşı rüzgarı döverken duvarları, döverken yirmi iki yaşımı, aslında melekleri senden daha çok sevdiğimi anladım. Acının çekim gücü karşısında, durmadan vücudumdan bir parça elbise koparıp atmayı marifet saydım mesela. "Orgazm olmaz bitkiler" gibi bir söz çiğnerken dişlerinde beni, yapraklarında küfür saklayan çiçekler gördüm. Gidişimi anlatan öyküler henüz yazılmadı sevgilim. Ben salıncakta sallanmak istedim.Git/gel yaşayıp, bazen de gidip/gelmemeyi istedim. İntiharın modası geçeli çok oldu, artık ayrılıklar öldürüyor insanı.Artık salıncağa oturmak intihara teşebbüs bu şehirde.

Koynumda beslediğim sabıkalı meleklerden öğrenmiştim sana söylediğim her şeyi.Yoksa hiçbir kutsal kitapta ayrılık yazmaz.

İçimi boşalt, suni olan ne varsa doldur. Çok güzel, ayrılık duvarı süsü olur benden.
Geçmişini kaybetmiş bir tarih, geleceği belirsizleşmiş bir yarın,
Bir de kelimesiz bir cümle olur benden...
düşünceler her ne kadar bana yakınsada yazan ben değilim.


wwarkheww

wwarkheww resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >Öğrendim...>
  9.Haz.2008 Pzt 04:20:34
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Öğrendim ki   İzlerin olmadan öğrenemiyorsun ! Bakıyorum kaç derin izim var diye , sanırım daha büyümedim !

Oysa herkes kanadığımı söylüyor !

wwarkheww

<<1 234567891011...75>>