ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
10 Mayıs 2024, Cuma 12:15   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  lCIAl> Forum Başlıkları
    lCIAltarafından açılmış Toplam 283 Forum Başlığı var
<<1234567891011 12131415161718192021...29>>


lCIAl

lCIAl resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >BAHÇEDEKİ CESET.. :)
  13.Eyl.2007 Per 15:51:56
fiogf49gjkf0d

Nebraska da yaşlı bir adam yaşardı. Patates ekini icin bahçeyi bellemesi gerekiyordu, lakin bu cok zor bir işti. Tek oğlu olan David ona yardım edebilirdi fakat o da hapisteydi. Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı ve müşkülatını izah etti.

Sevgili David,
Patates bahçemi belleyemeyeceğimden kendimi çok kötü hissediyorum. Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlanmış sayilirim. Burada olsan butun derdim
bitecekti. Biliyorum ki sen bahçeyi benim için hallederdin. 
Sevgiler Baban;

Bir kaç gün sonra oğlundan bir mektup aldı;

Babacığım,
Allah aşkına bahçeyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüştüm.
Sevgiler David

Ertesi gün sabaha karşı 4 de FBI ve yerel polis çıkageldi ve tüm sahayı kazdı fakat hiçbir cesede rastlayamadı. Yaşlı adamdan özür dileyerek gittiler.

Aynı gün yaşlı adama oğlundan bir mektup daha geldi.

Babacığım,
Şimdi patatesleri ekebilirsin. Bu sartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım.
Sevgiler David

 

ALINTIDIR.

 

 

Central Intelligence Agency (CIA)



lCIAl

lCIAl resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >ADIN NE ?..
  13.Eyl.2007 Per 16:02:09
fiogf49gjkf0d
Okula yeni bir din öğretmeni atanmış. Sınıfta kendini tanıtmış.
Hoca: Ben de sizleri yavaş yavaş tanıycam artık. Mesela oğlum senin adın ne demiş
Öğrenci : Fatih
Hoca: hadi bi fatiha oku da dinleyelim
Ögrenci güzelce okumuş fatihayı.
Hoca: kızım senin adın ne?
Ögrenci: kevser hocam.
Hoca: hadi sen de bir kevser duası oku da dinleyelim.
Ögrenci okumuş.
Hoca yürürken köşeye sinmiş bir öğrenci görmüş
Hoca: oğlum senin adın ne?
Ögrenci: Hocam benim adım yasin ama arkadaşlar bana kısaca sübhaneke derler.
 
 
 
ALINTIDIR.
 
 
 
Central Intelligence Agency (CIA)



lCIAl

lCIAl resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >CENNETE GİRMEYEN ADAM (ŞİDDETLE TAVSİYE EDERİZ)..!!
  13.Eyl.2007 Per 16:16:08
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Adam ve hayattaki tek dostu olan köpeği, bir kazada öldüler...
Gökyüzüne çıktıktan sonra, bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya başladılar... Adam çok susamıştı... Biraz su bulabilmek umuduyla yürümeye devam ederlerken, birden kendilerini rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçenin önünde buldular... Bahçe kapısının önünde beyazlar içinde bir kadın vardı...
Adam, köpeğiyle birlikte kadına yaklaştı ve sordu:
- Burası neresi?..
- Burası "cennet" efendim...
Adam bunun üzerine sevinçle "Harika" dedi,
"Peki bana biraz su verebilir misiniz... Gerçekten çok susadım..."
Kadın cevap verdi...
- Tabii efendim... İçeri girin, içeride dilediğiniz kadar su bulabilirsiniz... Adam, köpeğine döndü, "Hadi oğlum içeri giriyoruz..." diyerek kapıya yürüdü...
Kadın onu birden durdurdu...
- Üzgünüm efendim...
Köpeğiniz sizinle gelemez...
Hayvanları içeri almıyoruz...
Bu sözler üzerine adam düşündü ve geri döndü...
Köpeğiyle birlikte
geldikleri yolun tam ters yönünde yürümeye başladılar... Yolun sonunda karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapının önünde duran yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı...
Adam sordu: -Affedersiniz, bana biraz su verebilir misiniz?..
Dede, "İçeri gel" dedi, "kapıdan girdikten sonra sağ tarafta bir çeşme
var..."
Adam sordu... "Peki arkadaşım da benimle gelip oradan içebilir mi?"
Dede, "Tabii" dedi, "çeşmenin yanında köpeğinin de su içebileceği bir kase bulacaksın..." Suyu içtikten sonra adam geri dönüp Dede ye sordu: "Su için çok teşekkürler... Peki burası neresi?..
Dede, "Burası cennet oğlum..." dedi...
"Ama nasıl olur" diye konuştu adam,
"biraz önce, burası gibi kırık dökük olmayan muhteşem bir yerlere gittik... Orasının da Cennet olduğunu söylediler..."
"Şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi?.." diye sordu Dede,
"Ama orası Cehennem..."
Adam iyice şaşırmıştı...
"Peki ama orası sizin adınızı kullanarak insanları kandırıyor diye hiç kızmıyor musunuz?.. Dede gülümsedi... "Hayır kızmıyorum...
Çünkü onlar kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakanları Cennetten uzak tutuyorlar..."
 
ALINTIDIR.
 
 
 
NOT = Dostluğun ve Arkadaşlığın.Simgesi sadece dünyada değil , "Allah" huzurunda bile geçerlidir..Hayvan dahi olsa dost , bulunmaz hint kumaşıdır.Ömürsüz dostluklar için kardeş olun...  CIA
 
 
 
Central Intelligence Agency (CIA)



lCIAl

lCIAl resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >ÖPÜCÜK (+18).. :))
  13.Eyl.2007 Per 19:36:46
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Arkadaşlar baştan sonuna kadar teşebüs edip izleyiniz..

 

                                       Öpücük

 

NOT = Video sonunda biz mesuliyet kabul etmeyiz

 
 
Central Intelligence Agency (CIA)



lCIAl

lCIAl resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >BAYAN TİPLERİ.. :))
  14.Eyl.2007 Cum 00:06:20
fiogf49gjkf0d

Bayan "Harbi Kız"

Şunları Söyler : "Ahh boks maçına bilet mi aldın! Harikasın beee!!!"
Halk Dilinde İsimleri : Delikanlı Kız, Bacı.
Avantajları : Kafadengi, eğlenceli.
Dezavantajları : Bu tipler genellikle erkek gibi yapılı güçlü kuvvetli olurlar. Kafasını bozarsanız, hakkınızda pek hayırlı olmaz...

Bayan "Cıyak Cıyak"

Şunları Söyler : "Seni serseeeeeeem!!!! Gel burayaaa!!! Çabuk söyle bu saate kadar nerdeydiiiiiinnnnnnnn?"
Halk Dilinde İsimleri : Cadaloz, Başbelası.
Avantajları : Kendince size ilgi gösteriyor işte daha ne...
Dezavantajları : Sürekli kafanıza bişeyler fırlatır, uçan tekme savurur...

Bayan "Mızmız"

Şunları Söyler : "Aaah başım.. ayağım.. ayyy mideme ağrı saplandı."
Halk Dilinde İsimleri : Mıymıntı, Uyuntu, Karın ağrısı.
Avantajları : Sayesinde anatomi ve tıp bilginiz gelişir.
Dezavantajları : Bulaşıcıdır!

Bayan Patron

Şunları Söyler : "Çabuk kalk!! O kravat olmamış çıkar başka bir tane tak!! Saçlarını biraz kestir!! Git para kazan!"
Halk Dilinde İsimleri : Çokbilmiş, Müdire Hanım, Diktatör, Terminatör!
Avantajları : Çoğunlukla doğruları söyler.
Dezavantajları : Yahu doğruları söylese ne oluuuuur, söylemese ne oluuur...

Bayan "Kararsız"

Şunları Söyler : "Ay ben ne yapsam.. İşten ayrılsam mı.. Evi değiştirsem.. Saç rengimi değiştirsem.. Yoksa böyle iyi mi.. Ayyy ya daha kötü olursa..."
Halk Dilinde İsimleri : Bayan Panik, Bayan Kriz.
Avantajları : Kolay ikna edilir, kolay sakinleştirilir.
Dezavantajları: 2 dakika sonra herşey yeniden başlar.

Bayan "Vahşi"

Şunları Söyler : Valla bu türün pek bilinen kalıplaşmış sözü yok, yani ne yapacakları hiç belli olmaz.
Halk Dilinde İsimleri : Çılgın.
Avantajları : Her an herşeye hazırdır.
Dezavantajları : Güvenilmezdir...

Bayan "Donuk"

Şunları Söyler : "Ne anlıyorsun bu çizgi filmlerden, bu abuk fıkralardan, karikatürlerden? Ne çocukça şeyler bunlar.."
Halk Dilinde İsimleri : Ruhsuz, Soğuk, Buz Kalıbı.
Avantajları : Hayatınızda olduğu sürece, arkadaşlarınızın sizin için endişelenmesini sağlar.
Dezavantajları : ...tabii "arkadaş" diye bişeyiniz kalmışsa

Bayan "Rüya Kız"

Şunları Söyler : "Seni herşeyinle çok seviyorum benim yakışıklı, akıllı, tatlı sevgilim!"
Halk Dilinde İsimleri : Kanatsız Melek
Avantajları : Eğlenceli, akıllı ve eşsiz...

 

Central Intelligence Agency (CIA)



lCIAl

lCIAl resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >YABANCILARIN DİLİNDE HZ.MUHAMMED (SA)
  14.Eyl.2007 Cum 14:15:23
fiogf49gjkf0d

Yabancıların dilinden Hz. Muhammed (sa)
Gandhi, Tolstoy ve Bismarc gibi daha nice yabancı aydın, devlet adamı ve sanatçıların Hz. Muhammed hakkındaki sözlerini okuyunca şaşıracaksınız!

 

İslam dininin son Peygamberi Hz Muhammed ve İslam dini hakkında Müslüman olmamalarına rağmen sözleriyle onu adeta tasdik eden Mahatma Gandhi, Tolstoy ve Bismarc gibi daha nice yabancı aydın, devlet adamı ve sanatçıların sözlerini okuyunca çok şaşıracaksınız!
 
 
Rabbimizin kendisini bütün mahlûkata ve kâinata tanıttırmak için yarattığı üç külli muhariften birisi olan son peygamberimiz Hz. Muhammed hakkında on binlerce kitap yazıldı. Dünyanın dört bir yanında onun hakkında konferanslar, seminerler düzenlendi ve araştırmalar yapıldı. Onun yolunda gidenler ve onu sevenler kuşkusuz sadece Müslümanlardan oluşmuyordu. Peygamber Efendimizin vefatından sonra onu ilmelyakin tanıma fırsatı bulan diğer dinlere mensup ya da dinsiz olan aydınlar, bilim adamları, yazarlar, sanatçılar ve devlet adamları onun hakkında güzel sözler söyledi, onun getirdiği din olan İslam hakkında eserler yayınladı. Özellikle yaşadığı dönemin koşulları gereği, tahrip edilmiş Hıristiyanlığın ve Museviliğin etkisi altına girmiş devlet adamlarının ve aydınların Hz. Muhammed ve İslamiyet hakkında söyledikleri cümleleri duymak Peygamberimizi ve onun davasını daha iyi anlamak için çok önemli bir teşvik olmuştu.
 
Yaşadığı döneminin en büyük İslam âlimlerinden biri olan İmam-ı Rabbanî, yazdığı eserin başına "Ben sözlerimle Muhammed i övmüş olmadım, aslında sözlerimi Muhammed le övmüş ve güzelleştirmiş oldum" diyerek Hz. Muhammed’in kendi dünyasında ne manaya geldiğini vurgulamıştı. Peygamber Efendimiz hakkında onu öven yazılar yazan yabancı aydınlarda, İmam Rabbani gibi açıklamalarında yaratılmışların en güzeline yer vererek kendi değerlerini arttırmışlardı bir bakıma. Çünkü söylenen sözler ve yazılan yazılar onunla daha bir anlamlı ve güzel oluyordu. Tarihte kendine yer etmiş tanınmış isimlerin, âlemlerin yaradılış sebebi Peygamber Efendimiz hakkında söylediği o güzel sözlerden size bir demet sunuyoruz.
 
Peygamberimizin döneminde yaşama şerefine erişememiş olmanın üzüntüsü sözlerinden açıkça anlaşılan Alman Devleti’nin kurucusu Prens Otto Von Bismarck yazdığı bir makalede bu sıkıntısını şöyle dile getiriyor:
 
“Sana muasır bir vücud olamadığımdan müteessirim ey Muhammed!
 
Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idare etmek için taraf-ı lahutîden geldiği iddia olunan bütün münzel semavî kitapları tam ve etrafıyla tetkik ettimse de, tahrif olundukları için hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isabeti göremedim. Bu kanunlar değil bir cemiyet, bir hane halkının saadetini bile temin edecek mahiyetten pek uzaktır. Lâkin Muhammedîlerin Kur’anı, bu kayıttan azadedir. Ben Kur’anı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedîlerin düşmanları, bu kitap Muhammed’in zade-i tab’ı olduğunu iddia ediyorlarsa da, en mükemmel, hattâ en mütekâmil bir dimağdan böyle hârikanın zuhurunu iddia etmek, hakikatlere göz kapayarak kin ve garaza âlet olmak manasını ifade eder ki; bu da ilim ve hikmetle kabil-i telif değildir. Ben şunu iddia ediyorum ki; Muhammed mümtaz bir kuvvettir. Destgâh-ı kudretin böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır.
 
Sana muasır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed!
 
Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap, senin değildir; o lâhutîdir. Bu kitabın lâhutî olduğunu inkâr etmek, mevzu ilimlerin butlanını ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Ben, huzur-u mehabetinde kemal-i hürmetle eğilirim.”
 
Hakkında ölmeden önce Müslüman olduğu iddiaları ortaya atılan devrinin önemli devlet adamlarından Bismarc, Hz Muhammed hakkında başka bir yorum daha yapıyordu ve diyordu ki:
 
“Ben şunu iddia ediyorum ki, Muhammed mümtaz bir kuvvettir. Yaratıcının böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır."
 
Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşmasına önderlik eden ve bağımsızlığını kazanmak isteyen toplulukların örnek aldığı büyük lider Mahatma Gandhi, Peygamber Efendimiz’in davasında başarı kazanmasının ve dünyada birçok insan tarafından benimsenmesinin nedenlerini bir konuşmasında şöyle sıralamıştı:
 
”Ben şu kanaate vardım ki, İslâmiyet’in süratle yayılması, kılıç yüzünden olmamıştır. Aksine her şeyden evvel sadeliği, mantıkî olması ve Peygamberinin büyük tevazuu (alçak gönüllülüğü), sözünü daima tutması, yakınlarına ve Müslüman olan herkese karşı sonsuz bağlılığı yüzünden, İslâm dinî birçok insan tarafından seve seve kabul edilmiştir.”
 
Diğer bir taraftan Almanya’nın yetiştirdiği en büyük aydınlarından olan ve buradaki en büyük üniversiteye ismi verilen ünlü filozof Goethe, Peygamber Efendimizin yaydığı İslam dini hakkında sorulan bir soru üzerine;
 
 “Hz. Muhammed in muvaffakiyetinde olduğu gibi, hakikat her tarafa nur saçabilmelidir; tek ve eşsiz Allah ın mevhumunu aşılamakla o bütün dünyayı yenmiştir. şeklinde cevap vererek içinde yaşadığı toplumun tepkisini çekme pahasına gerçekleri açıklamaktan geri durmamıştı. Aynı filozof daha sonraki bir konuşmasında kendi toplumunun İslam dünyası karşısında geri kaldığını şu sözlerle açıklama gereğini hissetmişti:
 
“Hiç kimse Hz. Muhammed’in kurallarından daha ileri bir adım atamaz. Biz Avrupa Milletleri medeni imkânlarımıza rağmen Hz. Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız. Şüphe yok ki bu yarışmada kimse onu geçemeyecektir.”


 
Dünyada birçok insanın paraya verdiği önemle tanıdığı Fransızların ünlü devlet adamı ve komutanı Napolyon bir kitabında Hıristiyanlığın bozulma sebebini anlatırken en son ve tahrip edilmemiş olan İslam dininin Peygamberi Hz. Muhammed hakkında şunları söylüyordu:
 
“Arapların yanına sokulan Aryenler, hakikî İsa dinîni bozarak onlara “Allâh, Allâh’ın oğlu, Rûhu’l-kudüs” gibi, üçlü, kimsenin anlayamayacağı akîdeleri [teslîs akîdesini] yaymaya çalışıyor, şarkın sulh ve huzûrunu tamâmen bozuyorlardı. Muhammed onlara doğru yolu gösterdi. Araplara, yalnız bir tek Allâh olduğunu, O’nun babasının da, oğlunun da bulunmadığını, böyle birkaç Allâh’a tapmanın, puta tapmaktan kalan saçma bir âdet olduğunu anlattı.”
 
 
Yazdığı romanları dünyada herkes tarafından okunan ve klasikler arasında kendine yer edinen Rus Yazar Tolstoy, içinde bulunduğu zor koşullara rağmen doğru bildiğini söylemekten kaçınmamış ve hatta Peygamber Efendimizin hadislerini derleyerek bir kitap yazmıştı. İşte Tolstoy’un Komünist Rusya’sında yazdığı fakat o dönemde halka gösterilmesinde sakınca görülen kitabında Hz Muhammed ve onun yaydığı İslam dini hakkında söyledi güzel sözler:
 
”Muhammed her zaman Evangelizmin (Hıristiyanların) üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah’tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur. Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hıristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah’ı ve O’nun peygamberini kabul ederdi.”
 
Komünist Rusya’sının bir diğer ünlü Yazarı Dostoyevski Peygamberimizin Allah katına yükseldiği Mirac hakkında; “Büyük İslâm Peygamberi yüce yaratıcının katına çıkıp onunla buluşmuştur. Ben Mirac’a bütün kalbimle inanıyorum.” diyerek bir anlamda Peygamber Efendimizin varlığını kabul ederek bunu tüm dünyaya haykırmıştı.
 
Dünyada çok meşhur olan İskoç asıllı yazar ve filozof Thomas Carlyle ‘’Kahramanlar’’ adlı kitabında Hz Muhammed’in nasıl bir şahsiyet olduğunu adeta tüm dünyaya meydan okuyarak şu sözlerle ifade etmişti:
 
“Şayet gayenin büyüklüğü, vasıtaların küçüklüğü ve neticenin azameti insan dehasının üç ölçüsü ise, modern tarihin en büyük şahsiyetlerini dahi, Hz. Muhammed ile mukayeseye kim cüret edebilir ki?”
 
Ünlü filozof ve yazar Jean-Paul Roux bir yazısında Peygamber Efendimizin şahsiyetini ve Kuran’ı Kerim’in nasıl bir kitap olduğunu bakın nasılda güzel ifade ediyordu:
 
“Hz. Muhammed in hakiki mucizesi, bir melek vasıtasıyla gökten indirilmiş bütün âyetlerden oluşmuş olan Kur ân dır. Tevrat ile İncil den sonra vahyolunan son mukaddes kitap ise odur. Şiirden üstün, taklidi imkânsız ve tercümesi mümkün olmayan bu ulvî eserin olgunluk seviyesine ne bundan evvel çıkılabilmiştir, ne de bundan sonra çıkılabilecektir. İslâm ın yayılmasında Kur ân okumanın bütün uzun nutuklardan daha büyük bir âmil olduğu birçok şehâdetlerle sabittir. Yola getirilmeleri imkânsız düşmanlar bile Kur ân ı dinler dinlemez birdenbire duraklıyorlar ve hemen imana gelip kelime-i şehâdet getiriyorlardı. âyetlerdeki kelimelerde fevkalâde bir kuvvet ve kudret vardır!"
 
 
 
ALINTIDIR.
 
 
 
Central Intelligence Agency (CIA)

 
 


lCIAl

lCIAl resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN YENİ ANAYASASI..
  14.Eyl.2007 Cum 14:25:01
fiogf49gjkf0d

Türkiye Cumhuriyeti nin yeni anayasası...
Başörtüsü, din dersleri, Türklük hakları derken günlerdir konuşulan, tartışılan YENİ SİVİL ANAYASA nihayet açıklandı. İşte yeni anayasa:

Türkiye Cumhuriyeti nin yeni anayasası...

12/09/2007

Başörtüsü, din dersleri, Türklük derken  günlerdir konuşulan, tartışılan YENİ SİVİL ANAYASA nihayet açıklandı.

Günlerdir birçok açıdan tartışılan ilk sivil Anayasa çalışmasında sona gelindi. Türkiye nin ilk sivil Anayasası olacak olan çalışma ilk kez görücüye çıktı. İşte madde madde sivil Anayasa...

AKP nin Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki akademisyen heyetine hazırlattığı, sır gibi saklanan sivil anayasa taslağı, AKP li hukukçularla akademisyenlerin metinleri değiştirmek için bugün yapacakları toplantıdan önce basına sızdı. Yerel seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını öngören taslak yürürlüğe girerse, 2008 de baskın yerel seçim yapılabilecek. Taslakta, yargı organlarını kızdırabilecek çok sayıda düzenleme de yer alıyor.
CNN Türk ün internet sitesinde dün tam metni yayımlanan taslakta yer alan ve bugüne kadar basına yansımayan düzenlemelerden bazıları şöyle:

Başlangıç tek paragraf

  • Anayasa nın başlangıç kısmı tek paragrafa indirildi. Bu kısımda Atatürk ilkelerine atıfta bulunuldu, ancak mevcut Anayasa nın aksine "başlangıç" bölümünün metne dahil olmadığı vurgulandı.
  • Yargıç ve savcılara dernek kurma sınırlaması getirileceği vurgulandı. Buna göre hükümetin kapatılmasını istediği YARSAV ortadan kaldırılabilecek.

    Resmi dil Türkçe

  • Anayasa nın değiştirilemez 2 ve 3. maddesinde oynamalar yapıldı. "İnsan haklarına saygılı devlet" yerine "İnsan haklarına dayanan devlet" ifadesi getirildi. "Devletin dili Türkçedir" ifadesi yerine "Resmi dili Türkçedir" ifadesi konuldu.
  • Temel hakların kötüye kullanılması maddesinden de "bölünmez bütünlüğü bozmayı ve demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler" istisnası çıkarıldı. Taslakta, maddenin aynı biçimde kalabileceği de belirtildi.
  • Mahkemelere, hürriyetinin kısıtlanmasına itiraz eden kişiyi dinleme zorunluluğu getirildi.

    Fişlenme yasağı

  • Anayasa ya "kişisel bilgilerin korunması" düzenlemesi eklendi. "Fişlenmeyi" engelleyen düzenlemeye göre herkes, hakkında toplanmış bilgilerin ne amaçla kullanılabildiğini öğrenebilecek.
  • Düşünceyi açıklama hürriyeti maddesine, "Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir" ifadesi eklendi. Bu hürriyetin cumhuriyetin temel nitelikleri, bölünmez bütünlük nedeniyle sınırlandırılabileceği kaldırılldı.

    Makul süre ve Kürtçe

  • Mahkemelere davaları AİHM de olduğu gibi makul sürede bitirme zorunluluğu getirildi.
  • Türkçe bilmeyen her sanığa suçunun anladığı dille anlatılması ve mahkemelere bedeli devletçe ödenmek üzere tercüman görevlendirme zorunluluğu getirildi.
  • Siyasi partilerin tüzük ve programlarının "sınıf veya zümre diktatörlüğünü amaçlayamayacağı" ifadesi kaldırıldı. Böylece "komünizmi" amaçlayan partilerin kurulmasının önü açılırken, TKP gibi partiler kapatılmaktan kurtulacak.
  • Temelli kapatılan partinin bir başka ad altında kurulamayacağı hükmü kaldırıldı. Böylece kapatılan partinin ismiyle parti kurulmasının yolu açıldı.
  • Partilerin kapatılmasına neden olanlara 5 yıl siyaset yasağı verilmesinin yerine, bu kişilerin ilk seçimde aday olamamaları önerildi. İkinci öneride bu yaptırımın tamamen kaldırılması yer aldı.
  • 276 oyu alacak bir başbakan adayı bulunmadan gensoruyla hükümet düşürülemeyecek.
  • TBMM deki 550 milletvekilliğinden 100 ü partiler arasında aldıkları oy oranına göre bölüştürülecek. Baraj altında kalan partiler de TBMM ye milletvekili sokabilecek.
  • Yerel ve genel seçimler 4 yılda bir yapılacak. Böylece 2008 de yerel seçim yapılması ihtimali doğabilecek.
  • Öğretim elemanlarına istifa etmeden seçimde aday olabilme hakkı tanındı.
  • Yasama dokunulmazlığı yüz kızartıcı suçlar yönünden sınırlandırıldı.
  • Seçimlerin yenilenmesi halinde Bakanlar Kurulu nun bütününün görevden çekilmesi, yerine grubu bulunan partilerden yeni bir kabine oluşturulması sistemi getirildi.

    Köşk ün yetkileri kısıtlanıyor

  • Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi düzenlemesi getirildi. 200 bin seçmenin dilekçeyle aday gösterebilmesi önerildi.
  • Cumhurbaşkanının yargı ve üniversiteler üzerindeki atama yetkileri, kanunları halkoyuna sunma, Genelkurmay Başkanı nı atama yetkileri elinden alındı.
  • Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemlerle, HSYK ve YAŞ kararları için yargı yolu açıldı.
  • TBMM ye yargılaması süren davalarla ilgili komisyon kurma yetkisi tanındı.
  • Yapısı değişecek Anayasa Mahkemesi, gerekçesini yazmadığı kararlarını kamuoyuna açıklayamayacak.
  • Yüce Divan, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi nden oluşacak. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve TBMM Başkanı da Yüce Divan da yargılanacak.
  • Yargıtay ve Danıştay üyeleri göreve 9 yıllığına seçilecek. Ömür boyu görev yapma kalkacak.
  • Danıştay üyelerinin dörtte birini Bakanlar Kurulu seçecek.

    Türkiye vatandaşlığı formülü önerildi

    Taslakta, bir bölümü kamuoyuna yansıyan ve tartışma yaratan şu düzenlemeler de yer alıyor:
  • Devletin temel araç ve görevleri kısmından, "bölünmezlik, cumhuriyet ve demokrasiyi korumak" ifadesi çıkarıldı.
  • Egemenliğin yetkili organ eliyle kullanılacağı ifadesi yerine "yasama, yürütme, yargı" tarafından kullanılacağı belirtildi.
  • Din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili düzenlemenin toplu ibadete olanak sağlayan ve tarikatlara özgürlük eleştirilerine neden olan düzenleme yer aldı.
  • Vatandaşların Türk olduğu ifadesi yerine yeni taslakta "Türkiye vatandaşlığı" formülü önerildi.
  • Eğitim hakkıyla ilgili maddeye üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılmasına yönelik öneriler eklendi.
  • Taslakta, temel hakların korunması, eğitim, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve kanaatlerin yayılması gibi çok sayıda kritik bölümde "bölünmez bütünlük ve laiklik" ayıklaması yapıldı. Bu hakların bütünlüğe ve laikliğe aykırı şekilde kullanılamayacağı vurguları taslakta yer bulamadı.
  • Cumhurbaşkanına verilen af yetkisi kaldırıldı.

     

    ALINTIDIR.

     

    Central Intelligence Agency (CIA)

     



  • lCIAl

    lCIAl resimleri


    Mesaj Gönder
    Forum Mesajlari

      CC-Forum> Dijital Yaşam >Dijital Yaşam >CEP TELEFONU İLE BEDEVA KONUŞABİLECEĞİZ...
      14.Eyl.2007 Cum 14:32:22
    fiogf49gjkf0d

    Gelişmekte olan ülkelerde iletişim olanaklarını önemli ölçüde artırması beklenen ve internetteki "peer-to-peer" (P2P) teknolojisinden esinlenen sistem, bir mobil telefon baz istasyonu olmaksızın, cep telefonları arasında iletişim sağlamayı amaçlıyor.

    Kırsal kesim veya çöl gibi baz istasyonu olmayan bölgeler için tasarlanan sistem, halen TerraNet şirketi tarafından Tanzanya ve Ekvador da deneniyor.

    TerraNet in kurucusu Anders Carlius, bu fikrin 2002 de Tanzanya da safari yaparken aklına geldiğini ve zayıf şebeke bağlantısının sadece birkaç metre ötedeki diğer arazi aracında bulunan arkadaşlarının telefonlarını çaldıramadığını anlayınca, başka bir teçhizata gereksinim olmaksızın iki telefon arasında konuşma yapılıp yapılamayacağını düşündüğünü belirtiyor.

    Ericsson un desteğindeki İsveç şirketinin geliştirdiği teknoloji, P2P gibi çalışmaya uyumlu cep telefonları aracılığıyla, şebeke içinde veri gönderilmesi ya da konuşma yapılmasını öngörüyor.

    Cep telefonları birbirleri arasında bağlantı kurarak, sistemin menzilini genişletiyor ve bir mini şebeke oluşturuyor. Sistem şimdilik, her cep telefonları arasında bir kilometrelik bir menzilde çalışıyor.

    Sisteme dahil telefonlar arasında ücretsiz görüşme yapılan sisteme dahil bir telefon açıldığında, menzili içindeki bir başka telefonu aramaya başlıyor, eğer bulursa bağlanıyor ve radyo şebekesini yaymaya başlıyor.

    Sistemin ucuz bir USB bağlantısıyla bilgisayarda internet üzerinden TerraNet şebekesinin diğer aboneleriyle de konuşma olanağı sağlayacağını belirten İsveç şirketinin yetkilileri, deneme aşamasındaki sistemin Afrika, Güney Amerika, Hindistan ve Çin gibi yerlerde insanlara ilk kez bir dijital kimlik vermenin yanı sıra öğrencilerin kendi aralarında iletişimi için de harika bir yöntem olacağının altını çiziyor.

     

     

    ALINTIDIR.

     

     

    Central Intelligence Agency (CIA)



    lCIAl

    lCIAl resimleri


    Mesaj Gönder
    Forum Mesajlari

      CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >İNSAN BEYNİNDEKİ BİLİNMEYEN 9 SIR..
      14.Eyl.2007 Cum 14:37:24
    fiogf49gjkf0d
     

    Ser verir sır vermez: BEYİN

    Kafamızda taşıdığımız 1 kilo 350 gramlık koca bir labirent. Her gün tepemizde ve bizi o yönetiyor. Bazen duygusal, bazen sinirli; kimi zaman manik, kimi zaman depresif. En güzel duyguların da, şeytani emellerin de planlayıcısı o... Sırlarla dolu, kapalı ve karanlık bir kutu gibidir beynimiz. İşte beynin çözülemeyen 9 sırrı!

    1. Bilgi nöronlarda nasıl kodlanıyor?

    Beynin en karışık işlemlerinden bir tanesi, bilginin kodlanması. Bu süreçte beyindeki nöronlar, yani sinir hücreleri, zarlarının dışında elektrik akımı oluşturuyor. Bu elektrik akımları, ‘akson’ adı verilen uzantılara ulaşarak, onlar vasıtasıyla gerekli olan kimyasal sinyallerin açığa çıkmasını sağlıyor. Bu akımlar sayesinde dünyayla, çevremizde olup bitenle ilgili bilgiler beynimize aktarılıyor. “Ne görüyorum?”, “Aç mıyım?”, “Hangi sokağa sapayım?” gibi sorulara yanıt işte böyle bulunuyor. Bilim adamları, beyindeki bilgilerin tek tek hücrelerin içinde biriktirilmediğini tahmin ediyorlar. Bu bilgilerin ‘hücre grupları’ tarafından depolandığı düşünülüyor. Ancak hangi nöronların, hangi hücre gruplarına ait oldukları henüz bilinmiyor. Şu anki teknoloji ise binlerce nöronu aynı anda ölçecek kapasitede değil. Tek bir nöronun bağlantılarını bile şu an elimizde olan teknolojilerle görüntülemek imkânsız. Tek bir nöronun, yaklaşık 10 bin nörondan bilgi ve sinyal aldığını biliyor muydunuz? Beynin içindeki elektrik akımı sayesinde ise sinyal alışverişi çok hızlı olabiliyor. Bilim adamlarına göre, sinir sistemleri arasındaki bilgi aktarımının tek yolu, bu elektrik akımları değil. Bu nedenle, ‘bilgi taşıyan’ başka hücreler keşfetmeye yönelik araştırmalarını sürdürüyorlar. Burada, ‘glial hücreler’ üzerinde duruluyor.

    2. Anılar beyinde nasıl saklanıyor ve nasıl tekrar hatırlanıyor?

    Bir kişinin ismi gibi, yeni bir şey öğrendiğinizde beynin yapısında birtakım fiziksel değişiklikler meydana geliyor. Ancak bu değişikliklerin hâlâ ne tür değişiklikler olduğunu, nerelerde meydana geldiğini, bilginin nasıl depolandığını ya da yıllar sonra tekrar hatırlanarak tekrar nasıl gündeme getirildiğini anlayamıyoruz. Beyinde çeşit çeşit hatıralar var. Ancak beyin, ‘kısa dönem anılarla’ (yeni öğrenilen bir telefon numarasını hatırlamak gibi), ‘uzun dönem anıları’ (geçen yıl doğum gününüzde yaptıklarınız gibi) birbirinden bir şekilde ayırıyor. Bilim adamları ‘öğrenme’ ve ‘hafızada tutma’ şeklinin değişik beyin şekillerine bağlı olduğunu düşünüyorlar. Beyin travması ya da beynin zarar görmesi ise bu yetenekleri bozabiliyor.


    3. Beyin, geleceği nasıl öngörüyor?

    Çoğu zaman gelecekle ilgili birtakım planlarımız ve öngörülerimiz olur. Geleceğin nasıl şekilleneceğini düşünürüz. Beynimizde, gelecekle ilgili bir şekil vardır. Ancak beynin bu ‘gelecek simülasyonunu’ nasıl yaptığı henüz anlaşılmış değil. Beyin, dünyayla ilgili öngörülerde nasıl bulunabiliyor? Bilim adamları hâlâ bunun yanıtını arıyor.

    4. ‘Duygu’ ne demek?

    Beyin, sadece bilgi biriktiren bir organ değil; aynı zamanda duygu, motivasyon, korku ve umutları barındıran bir organ. Bütün bunlar bilinçaltında olan şeyler aslında... Örneğin beynin duygularla ilgili bölümü sinirli yüzlere, o yüzleri görmeden de tepki verebiliyor. Kültürler arasında da temel duyguların dışa vurulması, aslında birbirine benziyor. Hatta Darwin’in de gözlemlediği gibi, temel duyguların ifade edilmesi bütün memelilerde benzer. Bilim adamları, insanların fiziksel tepkilerinin sürüngenlerin ve kuşların tepkilerine çok ciddi bir şekilde benzediğine dikkat çekiyorlar. Özellikle de korku, öfke ve anne-baba sevgisini hepsi benzer bir şekilde gösteriyor. Duyguların beyinde nasıl işlediği üzerinde bilim adamları hâlâ çalışıyorlar. Duygulara aslında bir çeşit hesaplama ya da ‘ölçüm’ şekli gözüyle bakılabilir. Yani duygular, aslında hızlı bir eylemi harekete geçiren bir ‘durum tespit özetidir’. Nöro-bilimcilerin en önemli hedeflerinden biri ise duygu ve düşünce durumunda ortaya çıkan bozuklukları anlamak. Mesela depresyon... Depresyon, çağımızın en önemli, en yaygın duygu bozuklukları arasında yer alıyor. Şiddet ile dürtüsel saldırı ya da öfkenin de duyguların doğru bir şekilde kontrol edilememesinden kaynaklandığı düşünülüyor.


    5. Zekâ nedir?

    Zekâ farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Ancak ‘biyolojik’ açıdan zekânın ne anlama geldiği henüz bilinmiyor. Milyarlarca nöron, bilgiyi ‘harekete geçirmek’ için nasıl birlikte çalışıyor? Gereksiz bilgi beyinden nasıl siliniyor? İki kavram ‘birbirine uyunca’ ve böylece bir soruna çözüm bulduğunuzda, beyinde neler oluyor? Zeki insanlar bilgiyi beyinlerinde ‘hatırlaması kolay’, ayrı bir bölgede mi muhafaza ediyorlar? Beyin fonksiyonlarının temel işleyişiyle ve nöronlar arasındaki bağlantılarla ilgili, bilim adamlarının elinde hâlâ çok az bilgi var. Ancak zekânın, beynin tek bir alanıyla değil, pek çok bölgesiyle ilgili olduğu üzerinde duruluyor. İnsan beyninin diğer canlılardan farkı hâlâ araştırılıyor.

    6. Beyin, ‘zamanı’ nasıl algılıyor?

    Alkışladığınızda ya da parmağınızı ‘şıklattığınızda’ sesi mi daha önce duyarsınız, hareketi mi daha önce görürsünüz? Her ne kadar duyma yeteneği, görme yeteneğinden daha hızlı çalışsa da, parmakların görüntüsüyle, çıkarılan ses aynı anda gerçekleşiyormuş hissi doğuyor. Yani beyin pek çok olayın aynı anda gerçekleştiği ‘hissi’ yaratarak aslında bizi ‘kandırıyor’. Beynin zamanla ‘oynadığını’ aslında çok kolay anlayabilirsiniz. Aynanın karşısında sol gözünüze bakın. Daha sonra bakışınızı sağ gözünüze kaydırın. Gözlerinizi diğer tarafa çevirmek bir zaman alıyor elbette. Ancak siz gözlerinizin hareket ettiğini görmüyorsunuz. Gözlerinizi kırpıştırdığınızda da aslında gözleriniz çok kısa süreliğine de olsa karanlıkta kalıyor. Ancak bu karanlığı da görmüyorsunuz.


    7. Nasıl uyuyor ve rüya görüyoruz?

    Zamanımızın üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Bebekler ise zamanlarının üçte ikisini uykuda geçiriyor. Araştırmalara göre, az uyumak sinir sisteminde bozukluğa yol açıyor. Araştırmalar, 10 gün uyumayan farelerin, 10’uncu günün sonunda öldüklerini ortaya koyuyor. Canlılar uyuduklarında beynin bir bölümü de uyuyor, ama uykunun mekanizması, işleyişi hâlâ bilinmiyor. Uykuda nöronların aşırı derecede hareket halinde oldukları biliniyor. Ayrıca önemli bir sorunu çözmeden önce uyumanın, o sorunu çözebilmek açısından yararlı olduğu da düşünülüyor. Düzenli uykunun, öğrenme kapasitesini de artırdığı söyleniyor. Özetle, uyku sayesinde beyin bir şekilde gerekli bilgileri depoluyor, gereksizleri ise ekarte edebiliyor.

    8. Beynin ayrı ayrı olan sistemleri, birbirleriyle nasıl bütünleşiyor?

    Gözle bakıldığında, aslında beynin her bölgesi aynı görünüyor. Ancak aktivitelerini, işlevlerini ölçtüğümüzde, her nöron bölgesinde farklı bilgilerin kayıtlı olduğunu görüyoruz. Örneğin görme yeteneğini ilgilendiren bölgenin içindeki alanlarda hareketler, yüzler, köşeler ve renklerle ilgili çeşit çeşit bilgiler bulunuyor. Yetişkin bir insanın beynini, çeşitli ülkelerin bulunduğu bir dünya haritasına benzetebiliriz. Beynin içinde koku, açlık, acı, hedef koyma, sıcaklık, öngörü ve daha pek çok şeyle ilgili ‘beyin ağları’ var. Farklı işlevlerine rağmen bu sistemler birbirleriyle bir şekilde bütünleşerek çok iyi bir işbirliğine giriyorlar. Bunun nasıl gerçekleştiğine dair ise bilim adamlarının hiçbir fikri yok. Ayrıca beynin, sistemlerini nasıl bu kadar hızlı bir şekilde koordine ettiği de henüz anlaşılmış değil

    9. ‘Bilinç’ nedir?

    İlk öpücüğünüzü düşünün. Bu, hafızanızdan hiç çıkmaz. Peki bu hafıza, bu deneyimi yaşamadan, bu deneyimin bilincinde olmadan önce neredeydi? Modern bilimde, ‘bilinç’ çözülememiş olan en önemli sırlardan biri. Bilinç, tek bir fenomen değil. Peki ne? Bilinç, beyindeki hangi sistemlerle ilgili? Bilim adamlarının bu konuda da hiçbir fikri yok... Şimdiye kadar yapılan araştırmalara göre, bilinç konusunda, büyük bir ihtimalle yine bir grup aktif nöron iletişim içinde. Bilincin altında yatan mekanizmanın moleküllerle ya da hücrelerle ilgili olabileceği üzerinde de duruluyor. Belki de mekanizma, bu sistemlerin etkileşimleriyle oluşuyor. Bilim adamları bu sıralar bilincin, beynin hangi bölgeleriyle ilgili olduğunu araştırıyorlar. Bunu keşfettikten sonra, bu bölgelerin neden birbirleriyle iletişime geçtikleri araştırılacak. Ve beyin hakkında son bir dip not daha...

    "Bilgisayara karşı beyin"

    Beyindeki elektrik akımlarının hızının, bilgisayarlardaki sinyal hızından 100 milyon kat daha fazla olduğunu biliyor muydunuz? Bir insan, arkadaşını hemen tanırken, bir bilgisayarın bir yüzü tanıması genellikle çok zor oluyor. Beynin pek çok işlemi aynı anda yaptığını söyleyen bilim adamları, beynin bütün bölgelerinden gelen bilgilerin tek bir bölgede birleşmediğini, ancak bu farklı bölgelerin kendi aralarında güzel bir ‘işbirliğine’ girdiklerini ve bir ağ, yani ‘network’ oluşturduklarını belirtiyorlar. Bizim de dünyaya olan bakış açımız işte bu karmaşık network sayesinde oluşuyor.

    Öte yandan bilim adamları, insanların fiziksel tepkilerinin, sürüngenlerin ve kuşların tepkilerine çok ciddi şekilde benzediğine dikkat çekiyorlar. Bizi onlardan ayıran farklarsa, beynimizin karanlık dehlizlerinde gizli.

     

     

    ALINTIDIR.

     

     

     

    Central Intelligence Agency (CIA)



    lCIAl

    lCIAl resimleri


    Mesaj Gönder
    Forum Mesajlari

      CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >TOYOTANIN 2010 YILINDA ÇIKACAK ARAÇI , TANITIMA ÇIKTI :))
      15.Eyl.2007 Cmt 00:16:33
    fiogf49gjkf0d

    2010 Yılında "Güney Afrikada"  piyasaya çıkıcak olan , Toyota Caprio İnek  modeli tanıtıma çıkmıştır..

    adsyz116_1.jpg

    Özellikleri

    - Üstü açık olmasıdır , 6-7-8-9-10 Km. arası hız yapmaktadır , Benzin(Mazot) değilde ot yakmaktadır , 4 çekiçlidir.  Tavsiye ederim sipariş edin

     

    Central Intelligence Agency (CIA)

    <<1234567891011 12131415161718192021...29>>