ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


16 Mayıs 2024, Perşembe 07:10   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler > Aşk ve Sevgi üstüne
forum sohbet oyun basliklari
   Yüreğimin Götürdüğü Yerdeyim....
 <<1...100...200...300...400...500...600...700...800...900...985986987988989990991992993994995 9969979989991000>>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  15.Oca.2009 Per 13:44:30sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

    Aşktan ayrılığı çıkardım, 


               yarına düşlerim kaldı.........

 

 

Düştüm cümlelerimden..Susuyorum..Susuzluğuma can ver nefesinle...

Katransı bir geceden sonra " gül " doğumlarına şahit yüreğimle akıyorum
satırlara. Ağustos ayazlarına maruz kalmış kalemimi kıyılarında umut
dalgalarına vuruyorum..Susuzum biliyorsun. Ve bir o kadar
uykusuzum.Giydir gözlerini Harami karanlığı gözlerime.Dudaklarım
çölleşmiş. Vur bulutların nemini senli cümlelerimin benli boylarına..
Durma öyle..Kaldır başını (son) baharlardan. Topla gülüşlerini vadesi
dolmamış zamandan. Sancıları bağladım yüreğimin yamalarına.
Karanlıklarda kaldım. Susuzluktan çatlıyor yüreğim.. Çölleşmiş topraklarıma
" susmalarınla " düş...Yağ üzerime bulut bulut..Sal üzerine ıslak kirpiklerini.
Savur gölgelerini delice bağrı yanık göğsüme. Eğ başını göğsümün kanayan
yanına..Sesini aç yüreğimin..Duy yüreğimin kuruyan çığlıklarını..Hadi
sevgili..Susuzluğuma yürek susuşlarınla can ver ..Geleceğime bin kurşun
sıkan kuraklığa inat sözlerim ol nadasa bırakılmış dudaklarımda...
Dua dua savrul yalnızlıktan kavrulmuş denizlerime.
Varlığınla düş susuzluğuma.


Mülteciyim zamansızlığın "Adressizim" Kıyılarında yaşamama izin ver

Sınır dışı hallerimi bilirsin sen. Kovulmalarımı, imla bozukluklarımı..
Mülteciyim zamansızlığın. Adımlarımı çektim adreslerimden..Bir bavulu
bile doldurmayan ömür sahifemi düştüm satırlardan..Adressizim. Hayat
yekun yetersiz. Bakiyelerim hep karanlığa bölünüyor. Menzilim hiçlik iken
sen tut beni.. Ve öyle bir sev ki beni; ölüm bile hayran kalsın sevdana.
Züleyha nın Yusuf u sevdiği gibi sev gibi.Gözünü karat..Kapat
perdelerini.Benden başka göz bilme ..Adımdan başka hiçbir cümleyi
alma dudaklarına.Avuçlarına yasla uykusuz gözlerimi.Öyle bir sev ki;
Leyla gibi savur dudaklarından beni mim``siz çöllerine..Susuz bırak
beni...Kurusun geçmişim..Yeter ki senin yanında olsun son
nefesim..Sırtlan beni geleceğimi / kız düşlerimi..Kimliğimden soyunmuş
bu adamı hüviyetine al..Sahiplen adressiz ellerimi..Yalnızlık etiketini,
fişlenmiş geçmişimi, Filistin askısı gören kimliksizliğimi savur tozlu raflara.
İçimdeki kekeme çocuğu sev. Şefkatine al öznesiz cümlelerimi..
İki dudağından gayri bir yer bilmeyeyim.. Devrildim bir kez karanlığın
ayak dibine..Yaralarım Eyyub gibi kanar. Sancılarım İsa gibi sabrımı
yoklar.Hadi ölümle yamamadan hüviyetsizliğimi al beni cümlelerine.Ben
susayım. Kapat üzerimi sesli kelimelerinle..Dizlerim kan revan. Köklerim
ise ağıt figan..Kapındayım..Kıyılarındayım...Dağınıklığımı , yarımlığımı
sen TAMAMLA..
Ve sonra her şeye göğsünü gerip benim sende YAŞAMAMA izin ver..



Sürgüle Kapılarını..Ört üzerine Umutlarını..Sen ve Ben..Biz iz artık...

Beni ve seni biz yaptığın için diline kepenk vurmak isteyecek
rüzgarlar.Beni hayatına aldığın için karanlıklar üşüşen saçlarına..
Ayazlar kıyılarına dolacak..Küfür kokan yangınlar zorlayacak
kapılarını..Sana kast edecek zaman. Beni yüreğine aldın diye bıçağın
keskin yüzü beklese de seni, sakın boynunu bükme kekeme
gecelere.Rest çekecek ölüm..Sen beni yaşat sonu ölüm ile müjdelense de
susma sen..Eteğine uzanırsa militan yüzlü karanlıkların eli sakın çekinme
elini tetiğini götürmeye.Vur alnı ortasından bize uzanan ayrılıkları.

Korkma sakın. Tek bir adım atma geriye..Bu doğum sancılı olsa da vakit
tamam. Gün; güle, karanlık, fecre gebedir.Dilin vurgun yese de toprağa
susmak yakışmaz sevgili...Tek toprağa vurulmaz kelepçe. Hadi durma
öyle..Bağır bağırabildiğin kadar.. Yaşa beni gücün yettiği kadar..


" Yüreğinin sesini biraz daha aç ;
Çünkü hiçbir " gül " topraksız....
Hiçbir hayat " umutsuz " yeşermemiştir...

 

 

 

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asılolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte.

Sen yeter ki koru

yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu.
Elbet bitecek günese hasret günler


Yüregin ve sevgin her zeman seninle olacak
eger hayat aci kaderini sana yansitsa güzel ve mutlu olan günlerini hatirla


icindeki sevgiyi düsün
Neden deme asla sorunlari cözmekle basla ise

icine düstügün durumlari hatirla kendine gel
Ne oliyor deme mucadeleyi ögren seni seven zaten seni unutmaz
EGER HATIRLIYAN YOKSA BURADA BIR DOSTUN VAR UNUTMA...
Seni her zeman dost bildim ve üzüntüleri paylastik senle




icindeki üzüntüleri döktün ama mutlulugu kayip etme icinde
Ne olurdu dedigin zeman neler olacagini düsün önce
Dogrulari söylemek güzeldir
insanlar cift yaratilmis olanlari cift tarafli düsün
Niye deme cünkü herkes kendi tarafinda hakli
Lazim olan tek sey dürüst olmak her zeman
Elbet sonunda mutlulugu bulursun sen üzülme



İyilikle kötülük kardeştir
AMA SENIN YÜREGIN HER ZEMAN IYILIKTEN YANA CARPTI
Biri geceden gece, biri güneşten güneştir
AMA SEN HER ZEMAN GÜNESTEN YANA OL
Hangisi galibe çalarsa o hükmeder deme sakin
Sen sen ol sabırla yüreğinin sesini dinle...

 

 
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  16.Oca.2009 Cum 15:20:55sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

 

“Sevgililer sevgiye aç değil, muhtaç…

          Sevgiye aç olanlara,

                  en iyi kullanabildikleri silah olduğu için. biline!!!”

Yetinmeli.....

Aza kanaat etmeli insan; ekmeğin, aşın, havanın, suyun, sevginin de azına… Tamah etmemeli çoğuna hiçbir şeyin. Az ve öz kullanmalı kelimeleri, söylediğin dinlensin diye. Az olmalı dostu insanın, bir elin parmağı ile sayabilmeli ya da tek haneli rakamları aşmamalı. Az vermeli sırlarından, nasıl olsa birbirine ulanıp çoğalacağını hesap edebilmeli. Kıymetini bilmeli gözyaşlarının, az dökmeli gidenlerin ardından… Gidenin zaten vefasız olacağını ve boşa akıttığını düşünebilmeli.

Boş ve kuru kalabalıklarda yalnız olmaktansa, az zamanların dar vakitlerine sığdırmalı yalnızlığını… Adam gibi adam ve kadim olmalı yalnızlığına ortak ettiklerin. İki kişilik yalnızlıklardan kaçınmalı, paylaşacakların sayısını artıramıyorsan, azaltmalı paylaşılan zamanları. Tükettiysen de bitirmeli, paylaşımsız boş zamanları, Giden sensen eğer dönüp bakmamalı ardına. Çünkü “Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsanız, ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür. Ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtan tek nokta yine o düğümdür...”


“Atların insanlara göre 18 tane daha fazla kemiği vardır.” Hiçbir zaman gerekli olmayacak bilgileri öğrenmektense, az ve kalıcı öğrenmeli, öğrendiğin ders vermeli hayat adına. Yarına bırakmamalı yaşanacak ne varsa, şimdi, hemen yaşanmalı, acı olsa da yüzleşmeli bir an önce, beklemenin kazanç olmadığını bilmeli.

Azar azar vermeli sevgiyi, hor kullanıp tüketmemek için… Bir de hep içinde olmamalı hayatın insan, biraz da dışına çıkıp, usta bir yönetmenin filmini seyreder gibi seyredebilmeli…


Sevincedir....

  Özlemi kimsesizin
     Şefkate sevincedir.

        İnsanın insanlığı,
           İnsanı sevincedir.

                Sev garibi, yetimi
                     Kırmadan sev incedir....

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

ErolMuharrem

ErolMuharrem resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  16.Oca.2009 Cum 15:37:48sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

yazdıkların cok değerli ilgiyle

 okudum      gercekten güzel

 tebrik edrim

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  17.Oca.2009 Cmt 13:48:34sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

Hayallerim Sana Emanet

Gidip de gelmeyenler arasına yaz beni…

Şimdi gidiyorum ya senden; bir daha hiç dönmemecesine alış artık terk edişlere bana yapılanı yapıyorum sana darılma sakın...

Varlığımda yokluğumu hissedeceksin artık buralarda… Başıboş dolaşırken sokakta gözlerin, başka gözlerde beni arayacaksın… Hadi durma sevgili, yüreğine sor beni, hasretine sar, yokluğuna kaz ismimi… Kılıçlarını kuşan, kavgalar edelim güzel barışmaların şerefine...

Ey gözü yaşlı, gönlü yaslı adam… Yakıştırma yaşları gözlerine… Son kırıntısına kadar süpür benden kalan ne varsa haykır atma içine her şeyi söndür o sigarayı artık... Sevinçleri giydiremesem de üzerine, soyun hüzünlerini… Anlayamadığın küskün endişeleri at içinden…

Yine de sevdiğim de bana… Ağlat beni yüreğinle… Öldür gözlerinde her neysem… Zindanlara at… Bırak hastalıklı sevdaları rüzgarıma, hummalı gecelerin kabuslarında adımı unut… Çılgınca bir öfkeye tutul… Yıldırım hızı ile koşarken senden uzak yollara, hasreti öğren… Bitkinliğini unut… Gecenin karanlığında yüzümü geçir her yıldızdan… Acılarımı içtikçe sarhoş ol… Bambaşka biri ol o vakit… Kendinden geç… Emin olunca gittiğimden, hayatından vazgeç gözlerim için… Bu senden istediğim son şey olacak, unutma!

Hayır… Hayır… Her şeye inat, hiç aralıksız sev beni asırlarca…

Kıyamam sana iki gözüm… Yüzünü çevir bana, güneşin ben olayım… Yüreğinin sesini dinle… Hayallerim sana emanet… İnkar et yokluğumu… Çare yok, kaçış yolu yok gönlünün deli eşkıyasıyım ben… Kirpiklerini arala firarıma, kahve gözlerinin sislerinde hayallerimi yaşat… Yok oluş zehrime, panzehir olsun büyülü sözlerin… Yoktan var et beni, kendine bağışla günahlarımı, sevaplarımı, yarınlarımı… Hiçliğin sancısında gecelerine doğmalıyım… Ertelenmiş düşlerini yaz özlemlerime…

Sevmek suçuyla tutuklu kalayım cümlelerinde… Tükenişlerim damarlarında dolaşma sebebim olsun… Kör olası kalbim dursa da zamansız, gözlerinin değdiği her yerde yaşat beni… Her gece üzerine yıkılsa da yıldızlar, karanlıkların beşiğinde uyut yokluğumun sancılarını, akıt yıldızları hüzün gözlerinden… Dökülen düş yapraklarına varlığımı ekle inadına…

Karanlıkları delen bir ıslık olsun şarkımız dudaklarında… Uzayan yaralı gecelerin sabahında güneşsiz kalsan da kapatma gözlerini, umutla ufka bak… Adressiz mektuplar yaz, yüreğinle mühürle, savur zamana… Kimsesiz kız çocuklarının ilk gülümseyişi olsun dudaklarında, kucakla onları, yüreğine sar ben gibi… Uçuşan saçlarını parmaklarınla tara…O masum kız çocuğu gülüşlerine değdir dudaklarını… Değdir de gönlümü sevindir…

Şimdi susmak yok bitimsiz özlemlere… Karanlıklara boyun eğmek yok kesinlikle… Yokluğumla vurulup yere düşsen de, yaşam sürüyor sevgili… Hayallerim emanetindir, çıplak ayaklarımla yüreğinin sahillerinde yaşat beni… şiirlerinle hayat bulayım yeniden ey sevgili sana sesleniyorum!
Nerdesin?
Sana bir şiir yazmak isterim, dinler misin beni, sesime kulak verir misin?
Tamam o zaman dinle...
Seni yazmak istiyorum bu şiire ey sevgili
Kahve rengi gözlerini,sevgini,
Seni anlatmak istiyorum beceremiyorum
Bu sefer aşkımdan bahsedeyim sana ey sevgili
Olmuyor olmuyor anlatamıyorum
Cümleler bile yanaşmıyor seni anlatmaya
Bir ses ver yardım et seninle başlayan
Bu şiiri seninle bitireyim ey sevgili…

 

HAYALLERİNİ YAK EVİ ISIT


Sevgim seni yurduna getirdi:
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
İşte hepsi bu...
Hayallerini yak,evi ısıt.
Gideceğin en büyük oda arka odan.
İçerden sesleri geliyor annenle babanın,
yanlış ilişkiler ayaklarını yerden kesiyor.
Artık biliyorsun çarpınca duvara ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi...

Arkadaşların çok uzaklara gitti.
Sevmeden seviştiler özgürlük adına
Kaptırmadan kendilerini hiçbir şeye,
bütün hazları tattılar.
Sense evinde kaldın,
acıları gömme töreninde.
Katı kuralların vardı,
tutucuydun onlara göre.

Döndüler sonra birer birer
sana sordular yine de kaderlerini.
neydi yaşamak, neydi hayatın anlamı...

Bütün yanlış ilişkiler seni yurduna getirdi.
Artık biliyorsun yere düşünce ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi.

                                        CEZMİ ERSÖZ


sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  18.Oca.2009 Pzr 19:18:01sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

Hayat yasandıgı kadardır....

 Ötesi ya hatıralarda bir iz ,

      ya da hayallerde bir umuttur....

 

Bizim gibi küçücüktü mutluluklarımız da.. Sobanın üstünde patlatılmış mısırlar bile gözlerimizin parlamasına sebepti o zamanlar.. Kızarmış ekmeğin kokusuydu bizi uyandıran, çalar saatin sevimsiz sesi değil.. Hala bu mutluluğu yaşabilsem keşke.. Sobada kızarmış ekmeğin ve patlamış mısırın mutluluk veren o kokusunu özlüyorum..

Küçücüktük ama o zamanlar da havanın soğukluğu bile bi başka güzeldi.. pencereden yağan karı izlerdik hep.. Sizin var mıydı bilmem ama bizim bozacı amcamız vardı.. Bizim sokaktan geçerken hep pencereden el sallardım amcaya, o da beni görünce daha bi güzel bağırırdı sanki, sokak ışığından tatlı gülümseyişini görürdüm amcanın.. Babam da inip boza alırdı hemen bize.. Annem boza yapmasını biliyor olmasına rağmen hep o gülümseyen amcadan aldırırdım.. Hala alabilseydim keşke.. Bozacı amcamı özlüyorum..

Karı bile bi başka güzeldi o zamanların.. Çocukluk arkadaşım Çağatay gelirdi bize beni çağırmaya.. Mahallede kız çocuğu yoktu ki, tüm arkadaşlarım erkekti.. çıkardık onla dışarı, babamın askeri üs te bize tahtadan yaptığı 2 küçük kızakla.. Belki çok güzel ve biçimli değillerdi ama kayıyordukya eğleniyordukya dünyalar bizimdi sanki.. Hiç taşınmasaydık keşke.. Arkadaşımı özlüyorum..

Küçücüktüm dertlerim de benim gibi küçücüktü.. Bugün varsa yarın unuturdum, çocuktum yaa.. Ben büyüdükçe dertlerim de acılarımda büyüdü, aynı ben gibi.. Sığmaz oldular bir geceme.. Ertesi gün de hep hatırlar oldum.. Günlerimi, ardından haftalarımı, yetmedi ardından yıllarımı aldılar.. En büyük acım düşünce kanayan dizimdi.. Şimdiyse, büyüklerin dünyasında gördüm ki en büyük acı kalp acısıymış.. Dizim gibi kabuk bağlamıyormuş yarası ertesi güne.. Dinmiyormuş kanaması bir peçeteyle.. Geçmiyor acısı senin narin narin dokunup üflemenle anne.. Hatırlar mısın geceleri uyumaya korktuğum tek şey öcüydü bir zamanlar.. Rüyamda öcü de görsem, sonu pembe rüyalarla biterdi hep.. Ama şimdi kabuslarla tanıştım ben anne.. Eskisi gibi çığlık çığlığa kalkıp da sarılamıyorum sana en masumundan.. "geçti bitanem"le geçmiyor kabuslarım, gitmiyor rüyalarımı kabusa çevirmeden.. Şimdiyse küçüklüğümün o küçücük masumane dertlerini özlüyorum..

Ne olurdu ki büyümeseydim?!.. Bebeklerimle arabalarımla yarattığım küçücük bi dünyam vardı.. Toz pembeydi her yeri, pembe pembe pamuk şekerler gibi sadece pembe mutlulukla kaplı duvarları vardı.. Şimdiyse o duvarların arkasına saklanamayacak kadar büyüdüm ben anne.. ve ben artık büyükleri dünyasında koca koca duvarların arkasında o cılız ağlamalarımla kayboluyorum.. O küçükcük halimle kucağına oturup ağladığım gibi ağlayamıyorum en avazından.. Kucağına sığacak kadar ufak değilim artık anne.. Pembe dünyamın o küçük mutluluklarını özlüyorum..

Yoruldum anne.. yoruldum.. Ve anladım ki!!..

Çocuklukta saklı kalmış mutluluk.. En son ne zaman öylesine içten güldü gözlerim hatırla[ya]mıyorum.. Ne zaman büyüdük, ne zaman gözlerim mutluluk parıltısını yaşlara tercih etti bil[e]miyorum.. Hiç büyümeseydik keşke.. Çocukluğumu özlüyorum..

 

 

Birgün sende anlayacaksın..
Kalabalıklardan kaçıp,
Dizlerini karnına kadar çekip ağlayacaksın!
İşte o an özleyeceksin..
Eski sevgilini değil,
Pili bitmiş oyuncak ayını..

Yanından ayırmadığın saflığını..
Sen de birgün anlayacaksın
Dizlerini karnına kadar çekip,
Çocukluğuna ağlayacaksın..
O küçük kız çocuğu değilsin artık..
Tel sarar kızıma tel sarar diyen babana

Benzemeyecek bazı erkeklerin gözleri
Ve özleyeceksin kendini
O küçük kız çocuğu değilsin artık..
Ama birgün sende anlayacaksın

Kenarları dantelli elbisesiyle
Saçlarını özene bezene
Yanlara ördüğün bez bebeğini
Nereye koyduğunu
Hatırlaman gerektiğini...

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  18.Oca.2009 Pzr 21:38:26sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

Sular da sızlar mı?

Öyleyse, suyun sızısını dindirecek su var mıdır?

Islanmayı özlediği zamanlar yok mudur yağmurun?

Yağmuru sevindiren bir yağmur var mı?

Taşlar da kalpleşir mi?

Kalplerin taşlaşması gibi, taşların da taş olmaktan bıkıp yumuşamaya meylettiği zamanlar yok mudur?

Yollar da özler mi? Yolun da alıp başını gidesi gelmez mi?

Ateş de yanmayı arzulamaz mı? Ateşi de yakıp kavuran bir ateş olamaz mı?

Güneş de bekler mi gündoğumunu? Bir akşam üstü güneş de seyretmeyi dilemez mi günbatımını?

Ayrılık bıkmadı mı onca sevgili arasında durup beklemekten?

Ayrılık da ayırmaktan usanmaz mı; yok mudur kavuşmak dilediği?

Aşk da aşık olamaz mı? Bunca zamandır örselenmekten, anlaşılmamaktan şikayetçi değil midir?

Herkesin dilinde olup da, kimseye yâr olmamak aşka da ah ettirmiyor mudur?

Şarkıların da sevdiği bir şarkı yok mudur?

Onlar da ara sıra durup dinlemek istemez mi acıların ve neşelerin nağmelerini?

Toprak da bir gün toprağa uzanmayı arzulamaz mı? Ona da topraktan bir mezar bulunamaz mı?

Gündelik hayatta her şey pürüzsüzce akıyor gibi gelir bize.
Taş katıdır. Ateş yakar. Sular serindir. Yol yolcuyu bekler.

Böyle bildik, çünkü, böyle bulduk. Şaşırmaya gerek yok. Mecnun olmaya mahal yok. Her şey olduğu yerde kalsın. Yeni sorularla yeni kaygılar doğurmanın lüzumu yok. Aklına de ki, "Otur oturduğun yerde!" Kalbine tembihle ki, "Dur durduğun yerde!"

İnsan olduğundan fazlasıdır her zaman. İnsan, her an olabileceğinden daha azıyla vardır.

İnsan böyle iken, sular böyle değildir meselâ.

Sular sızılara deva olurken, kendi sızılarından habersiz olabilir.

Suların da sızlayıp sızlamadığını dert edinmek insana düşer.

Yağmur her şeyi nezaketle ıslatırken, bir yağmurda ıslanmanın hasretine körkalmış olabilir?

Yağmurun da ıslanmaya aç olabileceği bir tek insanın hatırına gelir.

Taşlar hep katı dururken, kalplerin katılaşmasından habersiz kalabilir.

Taşların da katılıktan usanabileceği ancak insanın aklına düşebilir.

Aşk nicelerini ah ettirirken, ah etmemiş olabilir.

Aşkın ah edebileceği ihtimali sadece insanın kalbinde yer bulabilir.

Öyleyse, bir kez daha bakmalı değil miyiz kendimize?

Şu andaki varlığımız bizi biz etmeye yetiyor mu sence?

Olduğumuzdan fazlası olmaya niyetli değil miyiz?

Yetiyor muyuz kendimizi kendimiz eylemeye?

Ayaklarımız varıyor mu fıtratımızın zirvelerine?

Elimiz yetişebilir mi kalbimizin derinliklerine?

Ne kadar âşinayız varlığımızın gizli köşelerine?

Uzanabiliyor muyuz ruhumuzun labirentlerine?

Dokunabiliyor muyuz hatıralarımızın kuytu köşelerine?

Koparabiliyor muyuz duygularımızın acı tatlı meyvelerini?

Ne kadar sarkabiliyoruz lâtifelerimizin derin kuyularına?

Kimiz biz? Neyiz? Neredeyiz?

Kim bilir; belki de kendimizi kendimizden ayıran bir dağız. Ferhad olup Şirin olan yanımızı arıyoruz. Dağın öbür tarafında bırakıyoruz kendimizi; hep bu yamaçta kalıp kazıyoruz kazıyoruz

Kim bilir, belki de kendi kendimizi kesen bir bıçağız. İsmail olup kendimizi kurban ediyoruz; hep eksiltiyoruz kendimizi, hep kesiyoruz kendimizden.

Kim bilir kendimizi kendimize haram eyleyen bir günahız. Züleyha olup Yusuf olan yanımızı kandırıyoruz, Yusuf olan kalbimizi zindana sürüyoruz.

Kim.bilir; kendimizi kendimizden ayıran bir çölüz. Mecnun olup Leylâ olan yanımızı yalnız yapayalnız bırakıyoruz. Kim bilir kendi kendimizi ağlatan kocaman bir yarayız. Kerem olup aslımızı arıyoruz; bulamıyoruz.

Suların sızısından habersiz yaşıyoruz. Suların sızılarını bile fark edebilecekken, kendi sızılarımıza körleşiyoruz. Kendimizi de fark etmez hale geliyoruz. Kendimizi kendimizde yitiriyoruz. Kendi ellerimizi kendi ellerimizden çekiyoruz.

Göz göze gelemiyoruz kendimizle. Yüzleşemiyoruz.
Kendi kendimizi sokağa atıyoruz.
Kendimizi kendimizden sürgün ediyoruz.
Kendimize kendimizi çok görüyoruz.
Oysa insan olduğundan fazlasıdır her zaman.
Ama bilmiyoruz. Ama bilmediğimizi de bilmiyoruz.
Sızısız yaşıyoruz. Issız yaşıyoruz.

 kelimelere haber saldım....

 heceleri yağmur ile rüzgarlar getirdi....

 şimşekleri gizledim sabrımda...

Ve şimdi

 gözlerimden oku sessizliğimi....

 

 

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  18.Oca.2009 Pzr 22:14:10sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

Gülün dikeni battı dün parmağıma, ve hala gülümseyerek bakıyorum parmağımdaki küçük sıyrığa...


kızamadım... çünkü gülün dikeni batmadan önce şükretmiştim; " Ya Rabbi, ne kadar güzel yaratmışşın " demiştim. Kızamadım, çünkü bir dakika önce güzel kokusunu sineme çekmiştim , bakmaya kıyamamış dokusuna hayran kalmıştım, çünkü batmadan önce yüreğime koymuş onu sevmiştim... dikenini unutmuşmuydum? unutmuştum dikenini... unutmuştum işte....


acıtmayayım diye dokunmaya çekindiğim gül, ince ve derin bir yara açmıştı parmağıma... gülümsedim yarayada... süzülen iki damla kanada... çünkü o yarayı açan bakmaya kıyamadığım o güldü...


sevdiklerimizin yüreğimizde açtıkları yaralarda aslında o gülün açtığı yara gibi değilmiydi... ince ve derin bir yara... aslında çok önemsiz gibi görünsede her kımıldadığınızda yüreğinizi inceden sızlatan bir yara... ama dostlarınız o yarayı açmadan önce siz muhabbet dolu kokularını sineye çekmiştiniz, zamanı, mekanı ve kalbinizi paylaşmıştınız... yarayı açmadan önce siz onları kalbinize koymuştunuz... kızabilirmiydiniz... kızamazdınız elbet...


sevdiklerimizin açtıkları yaralarda o gülün açtığı yara gibi ince ve derin... ama yarımız o yarayı açmadan önce biz şükretmiştik, kokusunu sinemize çekmiş, bakmaya kıyamamıştık...dikenini unutmuşmuyduk... unutmuştuk tabi... ama biz gülümsemeliyiz yaraya... belki süzülen iki damla kanada... gülümsemeliyiz işte.... çünkü o yarayı açmadan önce biz onu kalbimize koymuştuk ve sevmiştik...

 

 

 

Aslında acıtan;
 

Yara değildir çoğu zaman Yaşanmışlığın yarım yüzüdür.
 

Yarım ne varsa hep kanatır 
   

Şimdi ki zamanı....

 


 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  19.Oca.2009 Pzt 23:54:15sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

 

 

"Cesaret asırlık çınar ağacının fırtınalara kafa tutarak dimdik durması değil,
Cesaret çok kolay incinebilecek çiçeğin karlar arasında açmasıdır...

 

 

YALNIZLIK...


Sensizlik bir kadeh kırmızı şaraptır geceleri, içtikçe dilimdeki masallar kana bulanır. Ve yalnızlık sensizlik sandığım bir ölüm türü de değildir böyle zamanlarda, bilakis içi senle dolu bir yok oluş zamanadır. Yok oldukça kendime döndüğüm bir var oluş hali de olabilir tabii. Ah ki sensizlik, ne olursa olsun yalnızlığım kadardır. Ve öyle sanıldığı gibi yalnızlığa düşmez insan, yalnızlığa yükselir sensizken…


Yalnızlık biraz da vazgeçmektir. Vazgeçilip gidilen evlerin duvarlarına sinmiş eski kiracıların hayatlarında saklıdır. O evlerin pencereleri dışardan çok içeriye kırıktır ve üzerlerinde çiçek işlemeleri olan kapılarında yanık sesli türkücüler çalar ısıtmak için kimsesizliğin soğukluğunu. İşte bu yüzden tarih resmi evrakların yalancılığında değil, terk edilmiş evlerin buram buram vazgeçilmişlik kokan yalnızlığında yazılıdır.

Biraz sonradır yalnızlık. Sen gidip geldiğin zaman aradaki sensizlik görünümlü sendir. Bu yüzden en çok aşkta geçer yalnızlık. Âşıklar en çok yalnızlıkla öldürürler kendilerini, öldürüp bir bize doğarlar. Bu yüzden her aşkın ardında bir ölüm vardır. Ah ki aşk, yalnızlık kadardır…

 

 

Göçün şiiridir yalnızlığımız

Kristal yağmurlar damlıyor

Masallarımızın sararmış yapraklarına

Her yağmur damlası teni yakan ateş

Mevsim katıksız yalnızlık

Hangi kasabanın bitişine terk ettik

Çocuk şarkılarımızın dargın melodilerini

Mavi rüzgarı arıyor şimdi

İçimizdeki kar beyazı

düş martısı

Tutkularımızdan köprüler kurduk

Arayışlarımızın derin uçurum ağızlarına

Soluğumuzda belirginleşirdi zaman

Hayallerimizde tutuşurdu mekan



Hangi zaman

Hangi mekan

Saklı tuttu

aşklarımızın yürek sancısını

Dalgalar saflığı

ipeksi tül gözlerimiz

Yürek yağmur yarışı

Islak toprak

Ve halen kirletilmemiş sevinç

Ufkumuzun sınır hatlarında



Göz yelkenlerimizi indiriyoruz

O yeşil deryanın gizemine

Ardımızda

Bir tek zamanı bırakıyoruz

Zaman ki

Ağır ağır silecekti

Geçmişin ayak izlerini

Dudağımızda

Hala o kentin hüzünlü melodisi

Eski bir harabeyi anlatır

Şimdiki zamanın terk edilen mekanlarına

Hangi sürgünün hüsranı

Hangi kuşatmanın kara lekesi
 


Ve hangi kentin yalnızlığını sindirdik

Yüreğimizin işgalsiz yerinde

Sazlık dumanları arasında yürüyoruz

Bilinmeyen uzaklığa doğru
 


Kulağımızda

Yıkıntılardan kalma çocuk ninnileri

Avuçlarımızda

Kar beyaz martı çığlığı

Sahipsiz masalların

Balıkçıl kuşlarıyla göçüyoruz

Dilimizde sızılı bir anlatımın

anlaşılmayan dilsizliği

Düşlerimizde

Liman çocuklarının

mızıka sesleriyle göçüyoruz

Kımıltısızlığımızı duyan var mı?

Gören var mı?

Çöldeki kayıp benliğimizi

Ve şimdi

Şair imgelerken

İçimizdeki saklı acıları

Göçün şairidir yalnızlığımız

Kalbin aynasıdır sancılarımız

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2009 Çar 19:25:52sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

hayat...
beş harf
ama sonsuz
belkı ansız
hüzün sanıldığı kadar uzak
sevınç ıstenıldıgı kadar yakın olmaya bılır
hüzün+sevinç=hayat
hayat sadece yasanır..

 

 

"Hayat, silgi kullanmadan resim çizebilme sanatıdır" yaptığınız her hata silgi kullanmanızı gerektirir. Dolayısıyla hata silinse bile izi kalır kırılan kalplerde, beyinlerde.

Hayatın zorlukları karşında ayakta kalmak; bir rüzgar gelip seni yıkmadan yada bir doluya tutulup sırılsıklam olmadan ayakta kalabilmek.... dimdik ... geleceğe umutla bakabilmek. Önünü görebilmek, gerçekçi olabilmek. Ne kadar zor öyle değil mi?


Her gecenin bir sabahı olduğunu bilmek, sabırla yeni doğacak günü beklemek. Belki de uçsuz bucaksız bir mavide derinlere dalmak, sonra arkana dönüp baktığında keşke diyebileceğin hiçbir şeyin olmaması. Pişmanlıklar ve yıkılmalar ardında sığınılıp yaşanılan bir hayat... oysa en güzeli her zaman bir kıvılcım, bir ışık aramak karanlığın ortasında.

Yaşanılan her şeyi gözden geçirip evet bu hataydı deyip tekrar yinelemek istemez hiç kimse. Yada çoğu insan gibi hatalarını kabullenmez. Oysa hayat çok güzel her şeye rağmen. Yaşılanlardan dersler çıkarmak deriz hep. Ama o içimizdeki masum çocuk tekrar tekrar insanlara güvenir. Aynı hataları yapar. Hep birilerine güvenme, dayanma ihtiyacı duyduğumuz şu dünyada yalnızlık en zoru olsa gerek..

Birine güvenmek mi, yoksa yapayalnız şu koskoca dünyada öylece kalakalmak mı? Bana sorarsanız tabi ki ben hep o çocuğu dinleyip güveni tercih ederim. Her ne kadar üzüleceğimi bilsem de... bir sıcak gülüş, tatlı bir söz yeter benim için. Kırılan kalbim belki tamir olmuyor ama unutuyor insan işte.

Hayat çok uzun gibi görünse de, bazen bir kelebeğin ömrü kadar kısa... ne zaman ve nerede olursa olsun insanlar ne ile karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Bazen hiç bir şey umduğunuz gibi olmuyor. Zaman, bir yıldız misali ellerinizden kayıp gidiyor hiç farkında olmadan...

Çoğumuz inkar da etse, maskeler ile yaşarız biz bu hayatta. Maskeler ile sürüklenir gideriz acımasızca akıp giden zamanın içinde. “Mutlu musun?”diye soran birine ise yapmacık da olsa böyle yaşamaktan mutlu olduğumuzu söyleriz. O da mutlu olmadığımızı iddia etse, inatla yanlış düşündüğünü söyleriz. Bu kişi yüzümüze geçirdiğimiz maskeyi kaldırmaya çalışıyordur. Direniriz ona. “O sıradan bir arkadaştır ve bizim duygularımızı merak eder” diye düşünürüz.

Duygusal acılarımızı bilmesin isteriz. Rahatsız oluruz sorularından ve “Orası benim özelim”deriz. Oysa meraklı sorgucu, sıradan değil de gerçek arkadaşımız olsa, ona maskeyi kaldırırız ne var ne yoksa anlatırız. Duygusal sevinçlerimizi, acılarımızı paylaşırız. Bundan haz da duyarız. Sıradan arkadaşlara ise yalan söyleriz, kandırırız onları. Biraz da kendimizi kandırırız. Oysa güzeldir doğal olarak, gönlünce, maskesiz yaşamak.

Hayatta unuttuğumuz bir şeyler de var. Mesela ufak mutlulukları göz ardı eder, önemsemeyiz. Fakat biliriz ki, küçük derelerdir, büyük nehirleri oluşturan. Küçük dereler küçük mutluluklardır. Onlar olmadan büyük mutluluk olmaz.

Biz ise büyük nehirleri ararken, üzerinden geçtiğimiz, elimize fırsat olarak gelen küçük dereleri görmeyiz. Görsek bile önemsemeyiz. Çok şey kaybederiz, ama bunu da ne yazık ki çok geç anlarız.

 

Kızıl Bir Güldür Hayat

kaçıncı basamağında olursan ol yaşamın
karamsarlığa kapılıp…umutsuzluk hırkasını giyme sakın
boyun eğme kadere
çekiver ipini umutsuzluğun…ilmek ilmek sökülsün
taptaze umut çiçekleri ek gönül bahçene…gerisi gelir elbet bir gün

yenik düşmez karanlığa aydınlık
yumma güneşe gözlerini…acıları gizler karanlık
bir merdiven daya gökyüzüne
gök kuşağı topla yıldız topla
saçlarını tara pırıl pırıl güneşin
sitem etme düşlerine yağan kara
damla damla erir elbet bir gün

susturma yüreğini
kalkar her boran her sis…her şey unutulur
en umutsuz bir anda yağan yağmur
toprakta…capcanlı bir umut olur
bir bahar dalının coşkusunu tomur tomur
sana da verir elbet bir gün

göz yaşıyla dolup taşmaz deniz
meraklanma…!
uçurtmasını yitiren çocuğun
gözyaşları kurur, üzüntüsü durur
ararsan
ipinden kurtulmuş
serseri bir uçurtmanın özgürlük sevinci
seni de bulur…bulur elbet bir gün

yaprak ödünçtür dallarda
önemli olan
umuttan yoksun kalıp
gözlerde ışığı söndürmemek, direnci yitirmemek
dikenli de olsa
kızıl bir güldür hayat
soldurmadan yaşamak yaşatmak gerek
yeşile düşman bir bahçıvana...kendini sevdirmez çiçek
yaprak yaprak ölür elbet bir gün

yık barikatları
erit prangaları halka halka…zaman defterini kapat
dört mevsimi var…her daim kış olmaz hayat
merhaba deyip yaşama tekrar
derin bir soluk al kızıl gülden
/acıdan ıstıraptan arıtılmış
damla damla sevgiden damıtılmış/
yepyeni bir dünya yarat

insan
yere çakılı yalnız bir ağaç değildir…tek başına rüzgârı bekleyen
karanlıkta el sallayıp, göz kırpma
yeni yol ve yüzler dene
her acıya ilâçtır sevgi…asla vazgeçme sevmekten
sünger çek maziye
yak ne varsa kötü gönlünün ocağında
geç karşısına sevgi kahvesini, dostluk kahvesini yudumla
umudun şefkatli kucağında

bırak
saçlarını okşasın rüzgâr
apak karlar düşsün karanlıklarına
her şafakta doğan güneşi karşıla
batarken kızıllığını şarap şişelerine doldur yıllansın
unut sonbaharı…başka baharlar ara
çisil çisil yağmur yağsın hayat harmanına…ağaçlar tomurcuklansın
aç yüreğinin kapıların…sen uçur bir kuş da
özgürce kanat çırpmanın tadına varsın

bahardaki uyanışı
gök kuşağındaki gülüşü…zarafetini gülün
muhteşem hazzını
bir bebeğin omzundaki gamzeden öpüşün
lâpa lâpa yağan karın sesini
köpük köpük aşkı
soluk soluğa çimler üstündeki sevişmeleri düşün
sonu ölümcül bir oyun da olsa
yaşamak; harikulâde…mavi bir düştür
öyle mi ya ölüm
öyle mi ya ölüm?

/ unutma…! umut ekersen gökyüzüne
ışıl ışıl göz kırpar yaşam ufuk çizgisinden
yeni doğacak her güne /

//…hayat gülmeyi bilene güler…sevmeyi bileni sever
her şey seninle başlar…seninle biter…//

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

LoveStory78

LoveStory78 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  21.Oca.2009 Çar 20:39:54sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
SANA GELDİM
Sana geldim denize giden ırmak gibi
Yatağımı değiştirdim dağlarıma kıydım
Herşeyi boşladım senin uğruna
Dostlarımdan ayrıldım çocukluğumu unuttum
Ömrümün her damlası tuzunu sonsuzluğundan aldı
Güneşin dağıttı foltlorumu
Kanımın düşlerimin çılgınlığımın ecesi
Sana verdim belleğimi bir tutam saç gibi
Artık yalnız senin karlarında uyuyorum
Yatağımdan çıktım perilerimi kovdum
Boşverdim nicedir efsanelerime
Efsaneler ki onlarda
Rimbaud vardı cros ve ducasse vardı
Gece yarısı ağlayan valmore
Nerval ve ipi vardı
Lervantov´u vuran kurşun benim yüreğimden geçerdi
Ayaklarınla böldüğün
Ellerinle saçtığın yüreğinden
Bir zorlu yel gibi ormana tutkun
Sabah süpürülüp evden atılan
Bütün bir gün görünmeden sabredip
Yeniden gelen tozum
Sarmaşığım sessiz soluksuz büyüyen
Sana bağlı bir sarmaşık sökülüp atılıncaya dek
Basa basa aşındırdığın taşım
İskemleyim seni bekleyen eski yerinde
Alnının boşluğa bakarken yandığı camım
Yalnız sana yönelmiş beş paralık bir romanım
Bir mektubum açılıp sonra okunması unutulmuş
Tamamlamaya değmez yarım kalmış bir tümceyim
Ürperişi çiğnenmiş odaların
Geçerken yaydığın güzel kokuyum
Ve sen çıkıp gidince mutsuzum aynan kadar

LOUİS ARAGON
CC sohbet icin buraya
 <<1...100...200...300...400...500...600...700...800...900...985986987988989990991992993994995 9969979989991000>>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir