ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
7 Mayıs 2024, Salı 14:43   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Jelin> Forum Başlıkları
    Jelintarafından açılmış Toplam 486 Forum Başlığı var
<<1234567891011 12131415161718192021...49>>


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Mühendislerin Sözlüğü
  5.Şub.2008 Sal 20:03:15
fiogf49gjkf0d

Mühendislerin Sözlüğü

Büyük bir teknolojik başarı: Yine çuvalladık.

Yıllarca süren kapsamlı çalışmalar sonucunda geliştirildi: Kazayla keşfettik.

Tasarımlar, izin verilen limitler dahilinde oldu: Birkaç kuralı esnettikten sonra güç bela başardık.

Test sonuçları son derece memnuniyet vericiydi: İşe yarıyor ama nasıl oldu, anlamadık.

Müşteri memnuniyeti sağlanmıştır: Programın öyle gerisindeyiz ki, müşteri eline ne geçerse geçsin şükredecek.

Yakın proje koordinasyonu: Bu işi başka birine yaptırmalıydık. En iyisi sorumluluğu paylaşalım.

Öngörülemeyen sorunlar nedeniyle proje, ilk programın biraz gerisinde kaldı: Şu sıralar başka bir projeyle ilgileniyoruz.

Tasarım, bir sonraki rapor döneminde sonuçlandırılacak: Henüz işe başlamadık, ama bir şeyler söylememiz de gerekiyor.

Farklı yaklaşımlar denenmektedir: Ne yaptığımızı biz de bilmiyoruz ama, idare ediyoruz işte.

Probleme yeni bir yaklaşım getirmek için çaba harcanmaktadı r: Üç yeni eleman aldık, bir süre işleri onların sırtına yıkacağız.

Hazırlık testleri sonuç vermedi: Düğmeye bastık, alet patladı.

Bütün tasarımı baştan yapmamız gerekecek: Bu şeyi anlayan tek adam vardı, o da işten atıldı.

Bazı ufak sorunları düzeltmek için değişiklikler üzerinde duruluyor: Projeye baştan başlıyoruz.

Esas olarak tamamlandı: Yarısı bitti sayılır.

Tahmin ediyoruz...: İnşallah

Çizimin hazırlanması uzun sürdü: Daha hiçbir şey çizmedik.

Risk yüksek, ama kabul edilebilir oranda: Bütçe ve personel 10 katına çıkarılırsa, yarı yarıya şansımız bulunması ihtimali yüzde 1 civarında diyebiliriz.

Ciddi sorunlar var, ama aşılamaz değil: Mucize gerek. Programı Tanrı yönetmeli.

İyi tanımlanmış değil: Kimse üzerinde düşünmedi.

Daha fazla analiz ve yönetimin daha sıkı denetimi gerekiyor: İş çığırından çıktı.

Projenin bakım masrafları düşük: Teknisyenlerin bir ampülü bile değiştirmesine izin vermeyiz, o bizim bebeğimiz.

Proje önümüzdeki yılın son çeyreğinde hazır olacak: O zamana kadar, gecikmeden kimin sorumlu olduğunu buluruz elbet..



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Mekan İsimleri
  5.Şub.2008 Sal 20:07:48
fiogf49gjkf0d

Türklere Has Mekan İsimleri

Marlon Branda ( brandacı )

Kıllıoğlu Ekmek Fırını

Cafer Cafe

Ananın Yeri

Shark Sofrası

Bakkal Gazi

Çotanak İletişim

Kalpazan Emlak

Barbar Bar & Cafe

Fotosentez ( fotoğraf stüdyosu )

Des-Tur

GIpta Et ( Kasap )

Yasemine Döşemecilik ( Ankara - Bahçelievler )

Totoş Pastahanesi ( İzmir )

Ezik gıda pazarı - ferahevler

Keko Market (samandağ/antakya)

31 Eczanesi - Hatay

Tıkınak ( Manisa’da Bir Lokanta )

Uçkur Giyim ( iç çamaşır dükkanı )

Ctrl+Alt+Delete ( internet cafe )

İnteresting Tekel Bayi ( Libadiye kavşağı / çamlıca )

Özboing Restorant ( bursa )

Cillop oto yıkama

Home Simit Home

Sudursun İzolasyon

Gıdak Piliç

Lolita ağda salonu (idealtepe)

Vuruşkanlar Dış Ticaret. Mersin-Tarsus yolu üzeri

Dallas Pide Salonu (kilise sokağı)

Yanar Döner (beyazıtta)

Aparkat Kırtasiye ( ümraniye civarında,sahibi eski boksormüş )

Dürüm Theater (Eskişehirde bir dürümcü )

Caiz Collection (moda evi)

Bi Dürüm Mü Var ( izmit dürümcü )

Fak Pide Salonu ( Hasan Fak)

Zevk Kasabı

Gel De İçme Birahanesi

Zıkkım Restaurant

Kasap Lanca ( kasap )

Voltran Lpg

Ezik Bakkal

Çöken İnşaat (Süleyman Çöken)

Gıt Gıt Chicken House



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >TİKKY ATASÖZLERİ
  5.Şub.2008 Sal 20:09:16
fiogf49gjkf0d

Tikky Atasözleri

* Ne oldum degil oha falan oldum demeli.

* Haci haciyi mekkede, tikky tikkyi caddede bulur.

* Ortama akacak tikky caddede durmaz

* Geçti mango indirimi sür porsheyi converse e

* Tikkyyi kesseniz kani lacivert,kirmizi,beyaz akar

* Cadde nin düşkünü, barbour giyer kis günü

* Solaryum girmeyen eve doktor girer.

* Ameleyi solaryuma sokmuslar yine de amele yanigi demis.

* Pantolonum dieselden, clubberim ezelden

* Acele giden oha falan olur yane.

* Ne insan gördüm üstünde tommysi yoktu,ne tommy gördüm içinde insan yoktu

* Her basarili tikky nin arkasinda oha falan olan zengin bir baba vardir

* Puma balçıkla sivanmaz.

* Tikkyi rockistanbul a koymuslar yine de club im demis

* Kal geliyorum demez

* Cluba gitmek ibadetin yarisidir.

*Gucci den babam çıksa giyerim.

* Bir armani nin nesi var, iki armani nin cok strong bi presence i var.



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Tikky bigisayar öğreniyor
  7.Şub.2008 Per 17:00:32
fiogf49gjkf0d
Kiz: Alo
Erkek: Alo naber?
Kiz: Iyi sen
Erkek: Iyi , hayirdir ?
Kiz: Ya Gökhan yeni bilgisayar aldim, bana ögretsene su mereti kullanmayi
Erkek: Peki bi açta sen önce
Kiz: Nasil açiliyo
Erkek: Power dügmesine bas
Kiz: Ee bastim bisey gözükmüyo
Erkek: Monitorü açtin mi ?
Kiz: Haa bekle açiim
...( yarim saat sonra )
Kiz: Olm niye kapadin teli ??
Erkek: Ee kesildi sandim ?!
Kiz: Monitorü aç dedin anca açtik evde tornavida kalmamis gittim bi de
tornavida aldim, o sirada bi de tirnagim kirildi çok aciyo
Erkek: Naptin kizim sen manyak misin ??
Kiz: Monitorü açtimda nasil bisey gözükecek onu anlamadim ne anlami vardi ?
Erkek: Off sen onu kapa sonra beni ara ...
Kiz: Ya sen de... bi kapa bi aç!
...( 20 dakka sonra )
Kiz: Ay of kapadim
Erkek: Simdi açtim
Kiz: Neeaa yine mi ?
Erkek: Hayir onun da power dügmesine bassan
Kiz: Ya 1 saat bosuna mi ugastirdin beni ?
Erkek: Sen kendin ugrastin ben bisey demedim
Kiz: Neyse giriyo windows a ..
Erkek: Oooo windows bilirmiyiz )
Kiz: Biliorum biseyler heralde
Erkek: Girdi mi ?
Kiz: Girdi
Erkek: Ee ne istiyosun ne ögretiim ?
Kiz: Yaaa ben nete girmek istiyorum nasi giricem?
Erkek: Senin modemin var mi ?
Kiz: Yok ben de o dediginden
Erkek: Sende diil bilgisayarda olcak zaten!
Kiz: Bilmem var mi??
Erkek: Off off bak simdi orda bilgisayarim yazan bi ikon var
Kiz: Ne var , ne var ??
Erkek: Ikon ikon , sen annamazsin ki simdi ... logo gibi bisey
Kiz: Heh var noldu ?
Erkek: Ona sag tusla tikla
Kiz: Sag tusuna basiyorum bisey olmuyo
Erkek: Nasil olmaz bas bi hemen açilacak ??
Kiz: Ee sag tusuna basiyorum klavyede bisey olmuyo
Erkek: Hayir fareyle tiklican
Kiz: Ayyy ben fare mare ellemem !!
Erkek: Offf bilgisayarin faresi mouse be mouse varya hani böle iki tuslu !
Kiz: Heeee ( d|l|l| d|l|l| ) ay bekle cebim çaliyo
Erkek: Cebine alarmi taktin ehehehhe
Kiz: Igrençsin !!!
( Arka Plan : Alo , aaaaaa Pino naber canim , bende iyiim nolsun , hiç
iste bilgisayar aldik gökhan onu anlatiyodu, ay sapikmisin telefonda
anlatiyo ne özel dersi, hadi çocuk bekliyo simdi bekletmiim sonra konusuruz
öptüm byebye )
Kiz: Heh geldim
Erkek: Hosgeldin bittimi konusman
Kiz: Evet kisa kestim , e nerde kaldik ?
Erkek: Simdi sen soganlari rendeliyodun ben de sosu firina veriodum
Kiz: Ne diosun sen ya ?!
Erkek: Nerde kalcaz sana fareyi anlatiyodum
Kiz: Heh anlat gerisini ben tikladim
Erkek: Orda gir özelliklere bak bi tane telefon resmi varmi yokmu
Kiz: Var da biraz eski bir telefon
Erkek: Tövbe tövbe!!!! resim o kizim eski yeni ne farkeder, simdi çevirmeli aga gir
Kiz: Neye neye ?
Erkek: Off bilgisayarima bu sefer sol tusla iki kez tikla, aman dikkat fareyle tikla
Kiz: Ben *Sansürlendi* miyim ??
Erkek: Yok ben sadece söliim dedim
Kiz: Eee noldu tikladim ?
Erkek: Simdi kapa
Kiz: Niye açtirdin o zaman ??
Erkek: Bastan al
Kiz: Manyak misin sen ya ??
Erkek: Açtin mi ?
Kiz: Açtim
Erkek: Tamam sen bekle ben biseyler yiip geliyorum
...( 15 dakka sonra )
Erkek: Ben geldim kizim orda misin hala ??
(hmmm evet bence de, ya mango güzel de pahali biraz hmm ya ay dur
gökhan geldi galiba hadi öptüm baay ) geldim geldim.
Erkek: Heh geldin sinir sey napiim simdi hadi çabuk ol çikicam kizlarla
Kiz: Nereye ?
Erkek: Sana ne ya hadi !!!
Kiz: Iyi peki
Erkek: Orda çevirmeli ağ diye bisey var ona çift tikla
Kiz: Tikladim
Erkek: Orda yeni baglanti yap var hepsine ileri ileri diyerek geç
Kiz: Ileri, ileri e geçmiyo bu
Erkek: Ya offf, Tiklican be tiklican !!
Kiz: Hee tamam
Erkek: Ee noldu simdi ? o yeni çikan seyi aç
Kiz: Açtim
Erkek: Telefon numarasi yazilan yere 146 yaz
Kiz: Yazmam
Erkek: Niye ?!
Kiz: Porno sitesi di mi orasi çok adisin !!
Erkek: Ya kizim internete girmedin ki ?!
Kiz: Girdim ya
Erkek: Girmedin daha !
Kiz: Sallama be !!
Erkek: Offf !!! oraya 146 yaz baglana tikla öle giricen
Kiz: Hee peki bak kötü bisey varsa ..
Erkek: Yok be yok !!
Kiz: Ee baglan dedim baplanmiyo
Erkek: Telefon hatti açik ondan
Kiz: Hattimi kim açmis ??
Erkek: Ben
Kiz: Niye açtin ?
Erkek: Yahu telefonla konusuyoruz ya
Kiz: Internete telefonla mi giriliyo
Erkek: Evet öyle biraz
Kiz: Hmm ozaman kapa da giriim
Erkek: Hadi kapatiyorum gir, giremezsen ara
Kiz: Ben aramam sen ara
Erkek: Yahu ben niye ariim ??
Kiz: Iyi be tamam! of! görüsürüz by
Erkek: Bye

 :D


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >İKİ LİRALIK HAYATLAR - CAN DÜNDAR
  7.Şub.2008 Per 17:11:15
fiogf49gjkf0d

  Günlerdir 2 demir lirayı elimde çevirip duruyorum.

  2 Türk lirası...

  Bazılarınız yere düşse eğilip almazsınız.

  Para üstü olsa aldırmazsınız.

  Harçlık diye, bahşiş diye, sadaka diye verilse surat asarsınız.

  Hepi topu 2 lira....

  * * *

  6 Şubat gecesi Şanlıurfa ya çok yağmur yağdı.

 Ceylanpınar Tarım İşletmesi arazisi içinde bulunan Çırpı Deresi taştı; üzerindeki stabilize geçişi tahrip etti.

 O geçişten bir kamyon geçmeye çalışıyordu o gece...

 Kamyonun kasasına 44 kişi binmişti. Çoğu kadın ve çocuktu.

 Tarım İşletmeleri çiftliğine, koyun sağmaya gidiyorlardı.

 Kamyonun şoförü yolun çöktüğünü fark etmedi; araç Çırpı Deresi ne uçtu.

 Kasadaki 44 kişi dereye döküldü; sürüklendiler.

 Kamyonun kasasına tutunmayı başaran 33 kişi kurtarıldı.

 Kurtarılanlar Ceylanpınar Devlet Hastanesi ne kaldırıldı.

 Sel sularına kapılan 2 işçi, Elma ve Hacer Kaya öldü.

Halil, Ahmet, Emine ve Anuç Ete kayboldu.
Zehra ve Hatun Kaya kayboldu. Naile Çorak, Fatma Merç, Halfe Ayberk kayboldu.
Adları ilk kez haberlerde duyuldu.

  * * *

 Gece, arama kurtarma çalışmaları başladı. Dalgıçlar sabaha kadar derede işçi aradılar. Derenin Suriye tarafında da Suriyeliler çalıştı. Sonuç alınamadı.

 Kazayla ilgili olarak Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Çiftlikte süt sağımı işini yaptıran müteahhit Celal Ulukaya gözaltına alındı. Bu gözaltının nedeni, kurtulan işçiler konuşunca anlaşıldı.
Kazazedelerden Halil Ertuğrul 10 yıla yakın süre bu işi yapmıştı. Çiftlikteki sağım işinden günde 2 lira kazanıyorlardı.

 Ertuğrul, "Niye çalışıyorsun o zaman" sorusuna kısa bir yanıt verdi:

 "Mecburum. İş yok."

  * * *

  Günde 2 liradan ayda 60 lira...

  44 işçiyi Çırpı Deresi ne sürükleyen, 11 ini yağmur sularından bir selde boğan ekmek kavgasının bedeli bu...

  İşsizlik illetine düşmüş fukaraları "Hiç yoktan iyi" tesellisiyle kandıran müteahhitlerin ucuz işgücüne biçtikleri değer...

  2 demir lira...

  Günlerdir elimde çevirip durduğum 2 metelik...

  2 paralık hayatların can pahası..

  Harçlık isteyen çocuklara bu yazıyla birlikte veriniz.

  Hayat dersi niyetine!...

  Can DÜNDAR



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Aşkım Baksana Bana
  7.Şub.2008 Per 17:17:47
fiogf49gjkf0d
aşkım baksana bana
+ ne var hatice?
- aşkım ağlarım ama
+ ulan noldu gene ya?

- aşkım baksana bana
+ sana belediye baksın
- çok komik


-aşkım baksana bana aşkım
+belediye baksın maaş baqlasın

-aşkım baksana bana
-hea
-kalbim atıyor dumtaka
-eee
-dumtaka dumtaka

-aşkım baksana bana..
-efndm cnm?
-aşkım sen cok nobran oldun yaa
- öle mi oldum??
-aşkım biliyo musun sen ne olduğunu?
-aşkım keske bakmasaydım tekrar dönsem olur mu?
-pis nobran işte dön nereye istersen


- aşkım baksana bana ..
*
- öle eblek gibi bakma aşkım bakmak ile görmek arasında fark vardır
*
- boşuna fritöz demiyolar size.. birdaha cansız varlıklara karşı duygusal hisler beslemiyeceğim

+aşkım baksana bana
-bu ara ihtiyacım war sana
+aşkım ağlarm ama
-iltifat ettim manyak karı..

+ aşşkımmm baksanaa banaa..
-bi sus beee bi suss..
+aşkım ağlarm amaa..
-kızım iki sn kafamızı dinlesek snra ağlasan

+ aşkımm bkksnaa bnaaa..
-bakayım aşkısı..
+aşkım ağlarmm amaa..
-yaa nedir sndn cektiğim bksam bi dert bakmasam bi dert...

-aşkım baksana bana
-baktım nooolmuş
-tamam sen eski necati diiilsin onu anladım
-eski necati kim nan

-aşkım baksana bana
-neler oluyor lan bu saatte
-oryantalstara katılmaya karar verdim aşkım
-neye
-oryantalstara
-gözünü seveym nermin yat uyu geçen haftada fear factor diodun Allahım sen aklımı koru yarabbim
-

-aşkım baksana bana
-Alışverişe çıkacaksın di mi yine zilli
-

-Naşkım baksana bana naşkım
-Göremiyorum Nalan nayır nolamaz

-aşkım baksana canere
-canere neden bakcam ben
-fermuarı açık kalmış
-kızım sen canerin orasınamı bakıyon

-aşkım baksana bana
-noldu
-aşkım titriyosun sen

-aşkım baksana banaaa aşkımmmm
-ne var yineeeee
-hiçççç şarkı söylüyorum

-aşkımmm bak sana aş..
-offf peknazz yinemi aynı şarkı
-hayır aşkım "bak sana aşure yaptım" dicektim


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Hastalıklarımız
  7.Şub.2008 Per 17:29:41
fiogf49gjkf0d

1-Kardan adama tekme atma veya bozmaya calisma hastaligi,
2-Yeni atilmis bir betona basma ve isim yazma hastaligi,
3-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, biyik ve gözlük yapma hastaligi,
4-En iyi arabayi ben kullaniyorum zannetme hastaligi,
5-Kar topunun içine buz koyma hastaligi,
6-Cep telefonu kullaniminin yasak oldugu ortamlarda illede görüsme yapma hastaligi,
7-Belediyenin duraklara koydugu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastaligi,
8-Kumsalda Deve güresi yapma hastaligi,
9-Sahin marka arabayi, Dogan görünümlü yapma hastaligi,
10-Agaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim bas harfi kazima hastaligi,
11-Derslerini çalisip sinifini geçenleri inek sanma hastaligi,
12-Meslegimizdeki ünvanimizi Ingilizce olarak söyleme hastaligi,
13-Tiki olan insanlarin tikleri ile ugrasma hastaligi,
14-Iskambil kagitlarindan kule yapan birinin kulesini bozmaya çalisma hastaligi,
15-Cep telefonu ile bagira bagira konusma hastaligi,
16-Reklam için duvarlara veya panolara yapistirilan afisleri yirtma hastaligi,
17-Tuvalet duvarlarini defter sanma hastaligi,
18-Otobüs duraklarina \"Atesli sevisirim beni ara\" yazma hastaligi,
19-Trafikte bizi geçen bir araçi mutlaka yakalayip onu geçmeyi ilke sayma hastaligi,
20-Sinyal verir vermez serit degistirip, kazaya sebebiyet verdigimizde sinyal verdik görmüyonmu deme hastaligi,
21-Ara yollardan ana yola çikacak araca yol vermeme hastaligi,
22-Ünlü birini gördügümüzde ona el sallama hastaligi,
23-Ünlü birini gördügümüzde onunla fotoraf çektirip çok samimiyiz havasi verme hastaligi,
24-Yasamadigimiz bir seyi yasamis gibi anlatip ona kendimizi inandirma hastaligi,
25-Otobüs duraga yanastiginda illede ön kapidan inmeye çalisma hastaligi,
26-Otobüs koltuklarini yirtma ve üzerlerine acayip acayip yazilar yazma hastaligi,
27-Minibüs soföriyseniz begenmeseniz bile mutlaka kral fm dinleme hastaligi,
28-Trafikte kirmizi isikta dururken, yesil isik yanar yanmaz tornaya basma hastaligi,
29-Trafikte kirmizi isikta dururken burun karistirma hastaligi,
30-Kimsenin herhangi bir konu hakkinda bilgisi olmadigini anladigimiz anda o konu hakkinda atip tutma hastaligi,
31-Elektrik,su,dogalgaz,vergi,trafik cezasi vb.. faturalari son gününde ödeme hastaligi,
32-Kar yagdiginda eve bolca ekmek alma hastaligi,
33-Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine kosup onlari kaçirmaya çalisma hastaligi,
34-Evli olanlarin bekarlara sakin ha evlenme demesi hastaligi,
35-Ayni filme giden insanlarin filmden çiktiktan sonra filmi birbirlerine anlatmalari hastaligi,
36-18 yasina geldigi gün bara gitme hastaligi,
37-Eline silah geçen birinin hemen o silahla saka yapma ihtiyaci duymasi hastaligi,
38-Arabayla yolda giderken tanidik birini görünce arabayi sakadan onun üzerine dogru sürme hastaligi,
39-Takim elbise giyince elini cebe sokma hastaligi,
40-Tuttugu takim galip gelince havaya silah sikma hastaligi,
41-Meslek arkadaslarina mesleki sakalar yapma hastaligi



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >İRANLI KOMUTANIN SÖZLERİ
  7.Şub.2008 Per 20:58:24
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Neredeyse ezberlediğim bu diyaloğu sizlerle de paylaşmak istiyorum...Deyinmek istediğim halkımızın temiz duyguları....

İRAN LI KOMUTANIN SÖZLERİ

Önceki Genelkurmay başkanlarımızdan Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, 30 Ağustos Zafer Bayramı nın 74. Yıldönümü münasebetiyle verilen resepsiyonda, şu anısını aktarıyor:

- İranlı komutana dayanamayıp sordum:

"Peki, siz hiç böyle bir irticai gelişmenin farkında olmadınız mı?" İranlı komutan şu cevabı verdi:

 - "Sayın general, devamlı bir çiçeğe bakarsanız, o çiçeğin büyüdüğünü göremezsiniz. Örneğin, bir gülün nasıl açtığını bile fark edemezsiniz. İşte bizde de öyle oldu."

Bu sözlerine karşılık susmak istedim; ancak üsteleyince sordum:
"Peki, hiç mi kavrayamadınız, algılayamadınız?" Bu kez şöyle bir cevap verdi:

- "Biz onların, her gün hiç fark ettirmeden, ama yavaş yavaş santim santim, sanki yeni bir şey olmuş gibi getirip ortaya koydukları dini şeyleri, halkımızın temiz duyguları diye düşündük. Sonuçta böylesine bir durumla karşılaşacaşımızı hiç tahmin edemedik. Ama baktık ki, her geçen gün halkımızın temiz duygularından kaynaklandığını zannettiğimiz dini ve masum istekler gibi görünen şeyler, irticanın ta kendisiymiş."

Komutan böyle tarif edince, "Demek ki, siz görevinizi yapmamışsınız" dedim. Ardından da sordum:

"Peki, Humeyni için Tahran da 500 bin kişiyle miting yapılmaya başlandığında da mı fark etmediniz?"

 Komutanın verdiği o cevap, hiçbir zaman kulaklarımdan silinmedi. Bana şöyle dedi:
- "Sayın general fark ettik. Fark ettik ama iş işten geçmişti"

Türkiye Cumhuriyeti Çökerken
Vural Savaş
Sayfa 208-209



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >TÜRKİYE İRANA BENZİYOR MU?
  7.Şub.2008 Per 21:06:36
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d


MERHABA. Benim adım Bahman Nirumand. İranlı bir gazeteci-yazarım.


Şahın devrilmesinde aktif rol oynayanlardanım. Ve aynı zamanda mollaların, demokrasi ve özgürlük getireceğine inanan milyonlarca solcu, demokrat, liberal ve milliyetçi insandan biriyim.

Evet, Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanmayacak, işkence
yapılmayacak, kadınlara eşit haklar verilecek, giyim serbest olacaktı

İran’a şeriat, demokrasi ve özgürlük vaatleriyle geldi. AKPnin Anayasa tasarısı hazırlıkları, Türkiye’nin bir saklı gündeminin dogmasına neden oldu: "Darbe mi? şeriat mı?" İşte Türkiye’nin gizli gündemi bu soru. Herkes bunu tartışıyor. Ne rastlantı; yıllar önce, İslam devriminden önce benzer soru İran’ın da gündemindeydi. İranlı solcular, demokratlar, liberaller ve milliyetçiler bu soruyu tartışıyordu, darbeye karşı çıkıyorlardı. Gelin İran’ın İslam devrimi öncesi ve sonrası günlerine gidelim. Bir de, "mahalle baskısı" var mıymış görelim.


Şahı devirdikten sonra mollaların camiye geri döneceklerinden emindik. Devleti yönetecek durumda olduklarına inanmıyorduk.

Yanıldık. Kitaplardan ezberlediğimiz cümleleri, içi boş kavramları birbirimize söyleyip duruyorduk.

ÜZERİNDE DURMADIK

Her şey 14 Ocak 1979 tarihinde değişti. Şah, İran’ı terk etti. Ardından İran tarihinin en büyük yürüyüşü Tahranda yapıldı. Sansür, yasak yoktu, istediğimiz gibi bağırıyorduk.

Fakat mitingde ilk dikkatimi çeken, kim liberal Musaddık’ın ya da solcu şehitlerin resimlerini taşıyor ise mollalarca dövülüyordu.

Pek üzerinde durmadık bu olayın, "Hele bir kurtlarını döksünler, sonra sakinleşirler" diye düşündük.

Ertesi gün gazetede, bir hırsızın genç mollalar tarafından yakalanıp, adına "İslam Mahkemesi" denilen bir mahalli heyet tarafından 35 kamçı cezasına çaptırıldığıydı haberini okuduk.

Haberi ciddiye almadık; "Üç beş sapsızın işi" dedik.

Bu arada bira-şarap fabrikalarının yakılması, sinemaların tahrip edilip filmlerin sokaklara atılması gibi olayların üzerinde hiç durmadık. "Ufak tefek şeylerin" toplumun demokrasi ve ulusal bağımsızlık yolundaki çabaları etkilemesini istemiyorduk.

Biz bunları söylerken, mollalar tarafından, kadın ve erkeklerin yan yana yüzemeyecekleri; okullarda aynı sınıflarda olamayacakları; birlikte spor
yapamayacakları gibi gerici kararlar ardı ardına alınmaya başlandı.

"Müslüman kadınların yanında orospuların yeri yoktur" denilerek kadınlara örtünme zorunluluğu getirildi. Özellikle üniversitelerde bu yüzden çatışmalar çıktı.

Bu çatışmalardan rahatsız olduk; kadın sorununun güncelleşip ön plana geçmesini istemiyorduk! "Asıl mücadele, emperyalizme ve kapitalizme karşı verilmelidir" diyorduk. Kadın sorunu bir yan
çelişkiydi, ana çelişki sömürüydü. Kadının giyim sorunu, emperyalizme karşı verilen mücadeleyi baltalamamalıydı!


Peçesiz, başörtüsüz sokağa çıkan kadınlar artık açıkça, gözümüzün önünde dövülüyordu. Bazı kadınların yüzüne kezzap atılıyordu.

Biz ise hâlâ büyük laflar ediyorduk; bu tür olayları devrimin kaçınılmaz sancıları olarak görüp umursamıyorduk! "İttifak" "Eylem Birliği" gibi
terimlerin peşinden koşup duruyorduk.

GEÇİŞ SANCILARI SANDIK

Humeyni, "Bütün sorunlarımızın sebebi, cemiyetimizdeki ahlâksızlıklardır. Bunların kökünü kazımalıyız" diyor; genç mollalar terör estiriyordu. Kitapevleri yağmalanıyor; gazete bayileri ateşe veriliyordu.

Şiraz’da "İslam Mahkemesi" eşcinsel ve fahişe olduğu gerekçesiyle dört kişiyi idam ediyordu. Benzer olay Tahranda da gerçekleşiyor, üç fahişe ve üç eşcinsel kurşuna diziliyordu. Sesleri ve görüntüleriyle erkekleri tahrik ettikleri için kadın spikerler televizyondan kovuluyor;
uyuşturucu olarak görülen müzik yasaklanıyordu. Alkol içen, kırbaç cezasına çaptırılıyordu.

Şimdi düşünüyorum da, insan zamanla her türlü aşağılanmaya alışıyor galiba. Hiçbirini görmüyorduk; basmakalıp analizlerimizin doğru olduğuna o kadar inanıyorduk ki!..

Oysa toplum hızla dincileştiriliyordu. Alınan her kararda "Tamam bu sonuncusu" diyorduk. Ama arkası hep geliyordu.

Kızların evlenme yaşı 18den 13e düşürüldü. Parfüm, ruj, saç boyası, mücevher gibi kadın malzemelerinin yurda girişi yasaklandı. Kadın çamaşırı satan mağazaların vitrinlerine sutyen, kombinezon vs.
koymasına bile izin yoktu.

Kamu dairelerinde kadın memurlara tesettüre girme emri çıkarıldı.

Aslında birçok aydın kadının üye olduğu kadın dernekleri vardı. Onlar kendi küçük çevrelerinde "hamilelik tatilinin uzatılması", "eşit işe eşit
ücret" gibi talepleri tartışıyorlardı.

Biz aydınlar hep aynı düşüncedeydik: Demokrasi ve özgürlüğe geçiş sancılarıydı bu tür vakalar! Abartmaya gerek yoktu.

Hepimiz "ana çelişki" üzerinde duruyorduk; öncelikle dışa bağımlılık ve ekonomik krizden kurtulmalıydık.

REFERANDUM OYUNU

Üç ay önce Humeyni, Paris’te komünistler de dâhil olmak üzere her görüşün rahatça örgütleneceği bir demokrasiden, özgürlükten bahsederken, şimdi tüm solcu, milliyetçi ve liberalleri İslam düşmanı ilan etmişti.

Bu sözler üzerine ilk protestomuzu yaptık. Mitingimize bir milyonu aşkın insan geldi.

Mollaların en iyi siyasi stratejileriydi; işlerine gelmediği zaman hemen gündemi değiştiriyorlardı.

Referandum meselesini gündeme getirdiler. Halka soracaklardı: "İslam Cumhuriyetini istiyor musunuz, istemiyor musunuz?"

Kuşkusuz bu bir oyundu; halkın yüzde 65’inin okuryazar
olmadığı bir ülkede kim ne anlardı cumhuriyetten?

Yapılan propaganda belliydi; dediler ki: "İslam’a evet mi, hayır mı diyorsunuz?"

Biz bu oyunu biliyorduk ama şöyle düşünüyorduk: "Önemli olan cumhuriyettir; serbest seçimlerdir; demokratik haklardır; özgürlüklerdir. İslam Cumhuriyeti bunu sağlayacaksa neden karşı çıkalım?"

Ancak bazı küçük kesimler bu oyuna gelmemek için referandumu boykot ettiler.

Sonuçta, "evet" diyen 20 milyon, "hayır" diyen ise sadece 140 bindi.

Mollalar bu referandum sonucunu çok iyi kullandılar. Güya tüm ülke yaptıklarını onaylıyordu. Artık televizyondan sonra basın da ellerine geçmişti. Sanki tüm muhaliflerin sayısı 140 bin kişi gibi gösterdiler.
Halbuki 20 milyon içinde bizim oyumuz da vardı. Ama artık bizim sesimizin çıkmasına izin verilmiyordu.

HALKI ANLAYAMADIK

Mollalar güçlendikçe saldırganlaştılar. Örneğin, tirajı bir milyon olan liberal "Ayendegan" Gazetesini kapattırdılar. Sıra sonra sıra "Keyhan" Gazetesine geldi; muhalif yazarların işten çıkarılmasını sağladılar.

Tüm bu olanları protesto etmek için mitingler düzenlemeye başladık. Ama iş işten geçmişti artık; insanlar yılmıştı, korkuyordu.

Özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık için ayaklanan halkın, bu kadar kısa sürede değişeceğini düşünememiştik.

Sanmıştık ki, mollaların gerici yasalarına/kurallarına halk karşı çıkacak. Halbuki tersi oldu; mollalar yasak, sansür getirdikçe arkalarından gidenlerin sayısı arttı. Örtünmek moda oldu!

Tüm bunlara "gelip geçici bir fırtına" diye bakmak ne büyük yanılgıydı.

Komünistlerden, solculardan, demokratlardan, milliyetçilerden sonra liberal İslamcılar da zamanla mollaların hedefi oldu.
Şah döneminden daha çok insan cezaevlerine konuldu; idam edildi.

Milyonlarca insan canını kurtarmak için yurtdışına kaçtı.


Kaçanlardan biri de bendim. Umarım bizim hatalarımızdan birileri ders çıkarır.

(Not: Bu metin, Bahman Nirumand’ın "İran" kitabından derlenmiştir.)

Türkiye’nin İran benzerliği ise çok şaşırtıcı. ÖNCE bir tespit yapalım:

Diyorlar ki, "Türkiye, İran’a benzemez!" Yanılıyorlar. Bu nedenle gelin önce kısa bir tarih yolculuğu yapalım:

19. yüzyılda İngiltere’nin Osmanlı Devleti gibi İran üzerinde de nüfuzu vardı. İki ülke de tarım ülkesiydi.

20. yüzyıl başında, -İran 1906; Osmanlı 1908 - askerlerin bastırmasıyla iki ülkede de meşrutiyet ilan edildi.


Her iki ülke 1920lerde yeni liderleriyle yönetildi: İran’da subay Rıza Han (Pehlevi), "ormancılar ayaklanmasını" bastırıp yönetimi devirerek kendini "Şah" ilan etti.

Türkiye’nin lideri ise iç ve dış düşmanları yenen Mustafa Kemal Atatürk’tü.

Her iki lider de ülkelerinin tarihlerinde görülmedik boyutlarda, modernleşme ve reform politikalarını uygulamaya koydu. Ülkelerini eğitim sisteminden hukuk sistemine kadar laikleştirmeye çalıştılar. Kılık
kıyafet devrimi yaptılar.

Bu reformlara her iki ülkede de karşı çıkan pek olmadı; sayıları az olmakla birlikte muhalif olanlar da çok ağır cezalara çaptırıldı.

İran 1940’ta, Türkiye 1946 yılında parlamenter demokrasiye geçti.

İran’da 1951’de, Türkiye’de 1960’ta "milliyetçi/ulusalcı solcu" askerler darbe yaptı.

İran’da başta petrol olmak üzere millileştirmeler yaşanırken, Türkiye de dışa açıldı, yabancı sermayeyi kabul etti.

CIA, İran’daki darbeci Musaddık’ı yıktı. Yerine tekrar Şah Rıza Pehlevi’yi getirdi. Şah bütün partileri kapattı, liderlerini hapsetti.

Türkiye, 1961de demokrasiye döndü, seçimler yapıldı.

1960’lı yıllar, her iki ülkede de sol, milliyetçi ve İslamcı hareketin ivme kazandığı dönem oldu.


Aynı dönemde her iki ülkenin siyasi ve iktisadi olarak dışa bağımlılığı arttı. ABD "abi" rolündeydi. Düşman ise komünizmdi.

Her iki ülke de solcularını ezmek, yok etmek için her yola başvurdu. Devlet güçleri, sola karşı diğer güçlerle ittifak yaptı.

Sol muhalefetin ezildiği dönemde İslamcı hareketler güçlendi.

YEŞİL KUŞAK PROJESİ

Burada meseleye daha geniş açıdan bakıp, 1970’li yılların son dönemini bir hatırlayalım.

Sovyetler Birliği, Afganistan’a girmişti.

ABD’nin kontrolündeki Şah, İran’ı terk etmişti. Türkiye’de büyük bir sol dalga vardı.

Soğuk Savaş döneminde siz ABD’nin yerinde olsanız ne yaparsınız?

İran’da Sovyetler Birliği yanlısı solculara karşı mollaları desteklediler.

Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesini yaptırıp, İslamcıları kuvvetlendirerek solu ezdirdiler.


ABD, Şahtan umudunu kesince mollaları destekledi. İran’da mollaları yok etmek isteyen askerlerin elini kolunu bağladı.

Şah Rıza Pehlevi, ölmeden birkaç hafta önce, "Amerika ve İngiltere yerine muhalefeti yok etmek isteyen askerleri dinleseydim, ülkeyi terk etmek zorunda kalmazdım" diye açıklama yaptı.

ABD, Sovyetler Birliği’ni İslam ülkeleriyle kuşatıp içindeki İslamcı halkları ayaklandırarak yıkacağını hesaplıyordu. Bu nedenle İranlı subaylara hep engel oldu. Örneğin: Şah gittikten sonra, ülkenin başında kalan sosyal demokrat Başbakan Bahtiyar "İslam Cumhuriyetine izin vermeyeceğim" diyordu.

Genelkurmay Başkanı Karabagi, Bahtiyar’ı destekliyordu.
Bahtiyar, ABD ve İngiltere’ye danıştı. Tabii ki destek alamadı.

Mollalar şanslıydı; dünya siyasal konjonktürü onların lehineydi.

Sonunda Humeyni, Tahrana geldi. Yerleştiği "Refah
Okulu"nda, liberal-İslamcı Mehdi Bazargan’ı Başbakan ilan ettiğini açıkladı. ABD ve Avrupa bu "Ilımlı İslamcı" atamadan mutlu oldu.

Ancak mollalar güçlendikçe iktidara yerleşti.

Son hedefleri, halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı olan liberal Müslüman Beni Sadr idi.

Askerler bu kez Beni Sadrın imdadına yetiştiler; darbe yapabileceklerini söylediler. Sadr darbe istemedi ve yurtdışına kaçmak zorunda kaldı.

Mollalar iktidara yerleşti. "Ilımlı İslam" istemiyorlardı!

DESTEK ESNAFTAN

İran tarihine bakıldığında, mollaların devlete karşı ayaklandığı görülmemişti. Sadece 1963te Şah, mali kaynaklarını yok ettiği için ilk protesto eylemini gerçekleştirmişlerdi. Bu nedenle Humeyni, Türkiye’ye
sürgüne gönderilmişti.

Durum aslında bizim Nakşibendiler’e benziyor, onlar da hep devletin yanında olmuşlardı. Neyse...


Türkiye’deki İslami hareketler ile İran’daki mollaları destekleyen güçler arasında benzerlikler var mıydı? Yapısal farklılıklar olsa da taban aynıydı: Mollaların ülke içinde en büyük destekçisi, iç ticaretin üçte ikisini, ihracatın üçte birini elinde tutan ve geleneksel değerlerin savunucusu Bazar esnafıydı.

Mollalar ayrıca liberal-burjuva çevrelerinden de destek gördü. Bunun sebebi, özerklik için harekete geçen Azeri, Kürt, Beluciler gibi etnik unsurların başlarının hemen ezilmesi talebiydi.

Ve tabii, din adamlarının siyasal örgütlenme gücünün en büyük dayanağı ise, cami komiteleriyle girdikleri yoksul mahallelerdi. Camiler cihat birliklerinin hücre evleriydi. Kısa bir süre öncesinin solcu varoş mahallelerinin yoksulları akın akın mollaların arkasından yürüyordu artık.

Şimdi tekrar başa dönüp soralım: Türkiye, İran’a benziyor mu?

 

Yazı bana gönderilen bir maildir ...Sizlerle paylaşmak istedim...




Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Yargıtay Başkanı Laiklik Sözü Verdi
  7.Şub.2008 Per 21:27:16
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Yargıtay Başkanı’ndan Anıtkabir’de laiklik sözü

Yargıtay Birinci Başkanlığı’na seçilen Hasan Gerçeker, Yargıtay üyeleriyle birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti.

Hasan Gerçeker’in başkanlığa seçilmesi dolayısıyla gerçekleştirilen Anıtkabir ziyaretine, Yargıtay Genel Sekreteri Ahmet Ceylani Tuğrul’un yanı sıra Yargıtay Daire Başkanları, üyeler ve tetkik hakimleri katıldı.

Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Gerçeker, deftere şunları yazdı: “Büyük Atatürk; Yargıtay Birinci Başkanı seçilmem nedeniyle huzurundayım. Kurduğun Cumhuriyet’in ilk ve inkılaplarının takipçisi Yargıtay, ülkemizin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak ilerlemesi yolunda her türlü çabayı sürdürecektir.

Değişen dünyada güç dengeleriyle birlikte ülkemizin de yer aldığı coğrafyada önemli olaylar gelişmektedir. Bu gelişmeler, ne denli olumsuzluğa ve gerginliğe sebebiyet verse de Türkiye Cumhuriyeti asla orta çağ karanlığına geri dönmeyecektir.

Atam, Cumhuriyet’in kazanımlarının korunması yolunda Türk hakimlerine güveniniz.



Yargıtay olarak, çizdiğin yoldan, öngördüğün hedeflerden ve ilkelerinden asla ödün vermeyeceğimizi bir kere daha belirtiyor, manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum.”

Hasan Gerçeker, defteri yazdıktan sonra okudu. Yargıtay’da daha önceki yıllarda seçilen başkanın Anıtkabir ziyaretine, daire başkanları, üyeler ve tetkik hakimleri katılmıyordu.

<<1234567891011 12131415161718192021...49>>