ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
7 Mayıs 2024, Salı 19:07   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Jelin> Forum Başlıkları
    Jelintarafından açılmış Toplam 486 Forum Başlığı var
<<1234567 891011121314151617...49>>


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
  8.Mar.2008 Cmt 09:56:50
fiogf49gjkf0d

 

Dünya Kadınlar Günü her sene 8 Mart günü kutlanan gün. Dünya Kadınlar Günü nün ortaya çıkışı hakkında üç ayrı görüş var:

Birinci görüşe göre, 1857 de New York lu dokuma işçisi kadınlar, düşük ücretleri, on iki saatlik iş gününü ve artan iş yükünü protesto etmek için bir gösteri yürüyüşü yaptılar. Polis şiddet kullanarak yürüyüşü dağıttı.

İkinci görüşe göre, Amerikalı kadınlar 8 saatlik işgünü ve kadınların siyasal hakları için mücadele ederken, Şubat 1908 de Manhattanlı iplik işçisi kadınların grev yapması ve polisin yine şiddet kullanmasıdır.

Üçüncü görüş, 1909 da New Yorklu dokuma işçisi kadınların işten çıkarılmaları protesto etmek için fabrikayı işgal etmeleri, çıkan yangında 129 kadının hayatını kaybetmesidir.

Başlangıcı hangi olay olursa olsun, bu mücadelenin anısına, II. Enternasyonalin 1910 daki Kongresi nde Clara Zetkin in önerisiyle, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edildi. 1910 yılından başlayarak 8 Mart tüm dünyada kadınlar için özel bir anlam taşıdı. Kadınların başkaldırısını simgeledi, birlikte bir güç olmanın, dayanışmanın anlamını bugünlere taşıdı. 1960 lı yıllara dek sosyalistlerin kutladığı bir gün olan, 1960 lı yıllarda yükselen feminizmin etkisiyle tüm kadınların, sadece emekçi olarak değil, hayatın tüm alanlarında, yaşanan ortak ezilmişliği ve mücadeleyi simgeleyen bir gün olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler de1975 te bugünü "Dünya Kadınlar Günü" olarak ilan etti...


İLKLERE İMZA ATAN TÜRK KADINLARI



Avukat: Süreyya Ağaoğlu.. Bakan Prof. Dr. Türkan Akyol.. Başbakan Prof. Dr.Tansu Çiller Belediye Başkanı: Müfide İlhan..Belediye Başkanı: Sadiye Ardahan..Büyükelçi: Filiz Dinçmen...Çöpçü: Elif Yazgandır.. Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları.. Danıştay üyesi: Şükran Esmerer.. Dışişleri görevlisi: Adile Ayla.. Dişhekimi: Ferdane Bozdoğan Erberk.. Doktor: Safiye Ali.. Dünya güzeli Keriman Halis.. Eczacı: Rukiye Kanat Arran.. Emniyet müdürü: Feriha Sanerk.. Fotoğrafçı: Semiha Es.. Gazeteci: Selma Rıza.. Genel müdür: Mükerrem Aker.. Hakim: Suat Berk.. Hazine Genel Müdürü: Aysel Gönül Öymen.. Hemşire: Esma Deniz.. Hesap Uzmanı: Müşeref Çallılar - Güzide Amark.. Heykeltraş: Sabiha Bengütaş.. Jet pilotu: Leman Altınçekiç.. Karakol Amiri: Nevlan Kulak-..Kaymakam: Özlem Bozkurt.. Kimyacı: Prof. Dr. Remziye Hisar.. Makinist: Seher Aytaç.. Milli Eğitim Müdürü: Güler Karakülah.. Milli maç hakemi: Lale Orta-.Muhtar: Mühendis Müzeci: Seniha Sami.. Orman mühendisi: Binnaz Zehra Sert.. Petrol mühendisi: Halide Ural Türktan.. Pilot: Sabiha Gökçen.. Polis memuru: Betül Diker-. Profesör: Prof. Dr. Fazıla Şevket Giz.. Radyo spikeri:Emel Gazimihal.. Rektör: Prof. Dr. Safet Rıza Alpar.. Savcı: Işıl Tüzünkan Koçhisarlıoğlu.. Savcı: N. Meliha Sanu.. Sayıştay üyesi: Fahrünisa Etmen.. Sendika başkanı: Dervişe Koç.. Subay: Ülkü Sema Toksöz.. TBMM başkanvekili: Neriman Neftçi.. Tv Spikeri: Nuran Devres.. Vali: Lale Aytaman.. Veteriner: Sabire Aydemir.. Yargıtay üyesi: Melahat Ruacan.. Yüksek idare mahkemesi Bşk: Firdevs Menteşe.. Yüksek mimar: Münevver Gözeler.. Yüksek mühendis: Sabiha Ecebilge.. Zabıta memuru: Afife İpek.. Ziraat mühendisi: Nezahat Süer






SORBONNE ÜNİVERSİTESİNDEN MEZUN İLK TÜRK KADINI TÜRKİYE CUMHURİYETİ´NİN İLK KADIN KİMYACISI
PROF. DR. REMZİYE HİSAR
Prof. Dr. Remziye Hisar, birçok ilke imzasını atmış bir Türk kadını. Türkiye Cumhuriyeti´nin ilk kadın kimyacısı olmasının yanısıra, Fransa´nın Sorbonne Üniversitesi´nden mezun olan ilk Türk kadını..
1992 yılında yitirdiğimiz Remziye Hisar, tipik bir Cumhuriyet kadınıydı. Dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve Milletlerarası Pisikoloji Cemiyeti´nin tek Türk azası psikiyatrist Deha Hanım´ın annesi Remziye Hisar, 1902 yılında Üsküp´te dünyaya gelmişti..
Davutpaşa´daki üç yıllık Mekteb-i İptidayiyi bir yılda başarıyla tamamlayıp mezun olmuş ve dokuz yaşında ilk şahadetnamesini almıştı. Daha sonra, İttihat ve Terakki Mektebi ve Emirgan, İnas Rüştiyesi´ne devam eder. Çok sevdiği Türkçe öğretmeninin İstanbul Darülmuallimatı´na transfer olmasıyla, öğrenimini bu okulda sürdürür. 15 Temmuz 1919 tarihinde bu okulun Darülfünun´a hazırlamak üzere oluşturduğu iki sınıflık bölümünden birincilikle mezun olur. Sınıfın iyi öğrencileri arasında yeralan Remziye Hisar, küçük sınıflardaki öğrencilere geometri ve matematik dersleri vermeye başlar. Mezun olmasının ardından Darülfünun´un kimya bölümüne kaydını yaptıran Remziye Hisar, kimya bölümünü yeğlerken Türkiye´yi temsil eden bir ismin bulunmamasının kendisini üzmüş olmasından ötürü seçtiğini yakınlarına anlatır. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerden ayrı saatlerde ders aldığı bu dönemde, öğretmeni ve okul arkadaşlarıyla birlikte Bakü´ye gider. Ve birden bire bir savaşın tam ortasında bulur kendisini. Kafkasya´daki savaşlar ve Bakü´de kendilerine gereksinim olmadığını öğrenmek bile onu yıldırmaz ve bir erkek öğretmen okulunda öğrencilere ders verir. Ancak, terslikler ve şanssızlıklar birbirini izler Sovyet Rusya´nın Azerbaycan´ın bağımsızlığına son vermesi ile orada tanışıp evlendiği eşi Doktor Reşit Süreyya Gürsey ile birlikte İstanbul´a döner. İlk çocuğunu dünyaya getirmesinin ardından, Adana´da Darülmuallima´ya müdür olarak tayin olan Remziye Hisar, çocuğunu annesine bırakarak Adana´ya gider. Güç koşullarda çalışmasını sürdürmek zorunda kalan Hisar, eşinin tedavi için Paris´e gitmesinin ardından, bilgisini geliştirmek için Paris´e gider. Adını bilim dinyasında duyurmak amacı ile Sorbonne´da kimya bölümünde öğrenim görmeye başlar. Biyokimya sertifıkası alan Hisar, Paris´te Maarif Vekaleti´nin verdiği bursla öğrenim görür. Doktorasına başlayacağı dönemde bursu kesilen Hisar, Erenköy Lisesi´ne kimya öğretmeni olarak atanır. Öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalarak yurda dönen Remziye Hisar, zorlu bir çaba sonucunda doktorasını yapmak üzere 1930 yılında yeniden Paris´e gider. Eşinden boşanan ve Paris´e kızı ve kardeşiyle giden Remziye Hisar, günlerini çalışmaya verir. Doktora tezini tamamlamasının ardından, Türkiye´ye döner. 1933 - 1936 yılları arasında İstanbul Üniversitesi´nde kimya ve fıziko kimya doçenti olarak görev yapar. Daha sonra, Ankara Hıfsısıhha Müessesesi´ne farmakodinami şubesi hayati kimya mütehassısı olarak atanır. 1947 yılında İTÜ Makine ve Kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, 1959 yılında profesör olduktan sonra 1973 yılında da, emekliye ayrılır.

KUMARI YASAKLAYAN İLK KADIN MUHTAR: ATATÜRK´ÜN ÖDÜLLENDİRDİĞİ KADIN



1933 yılında Türkiye´nin ilk kadın muhtarı seçilen Gül Esin Aydın, Çine İlçesi, Karpuzlu Bucağı´nın muhtarlığını yaptığı dönemde Atatürk tarafından ödüllendirilmiştir.
Muhtar olmasının ardından kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklayan Gül Esin, kız kaçırma olaylarını önlemiş ve nikah işlerini düzene sokarak da büyük başarı elde etmişti.

KORE SAVAŞINI GÖRÜNTÜLEYEN KADIN İLK TÜRK KADIN FOTOĞRAFÇISI

1956 yılında Tifdruk tekniği ile basılan Hayat Dergisi fotoğraf dünyamıza yeni değerler kazandıran bir dergi oldu. Derginin birinci sayısında Hikmet Ferudun Es´in Malatya´dan yolladığı bir yazı dizisi yayınlanmaya başlamıştı. Bu röportajı fotoğraflarıyla zenginleştiren ise; Semiha Es idi..
Bu ikili daha sonra, Kongo, Hollywood yıldızları, kadın gözü ile Tahran isimli çalışmalara Hayat Dergisi bünyesinde imza attılar.
25 Temmuz´da Cumhurbaşkanı Celal Bayar´ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu´nda Kore Savaşı´na katılmak üzere 4 bin 500 kişilik silahlı birliğin Birleşmiş Milletler emrine verilmesi kararlaştırıldı. Hürriyet Gazetesi, savaşın görüntülenmesi için, Semiha Es´i görevlendirdi. 11 Kasım 1950 tarihinde gazetede verilen Kore eki ile Türkler savaşı Semiha Es´in objektifınden izleme olanağına kavuştu.

İLK KADIN DOKTOR

Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmış bir ailenin kızı olan Safiye Ali, 1891 yılında İstanbul´da dünyaya gelmiş, özel eğitiminin yanısıra Amerikan Kız Koleji´nden mezun oldu. Balkan savaşı günlerinde cepheden getirilen pekçok yaralıyı görüp doktor olmaya karar verir. Ancak; onun bu isteğini gerçekleştirmek zor olacaktı. Çünkü; o yıllarda bir kadının tıp öğrenimi görmesi olanaksızdı. Oldukça yetenekli ve başarılı bir kişi olarak dikkatleri çeken Safiye Ali, dönemin Maarif Vekili Şükrü Bey´in desteği ile Almanya´ya tıp eğitimine gönderilir. Bu ülkede kadın ve çocuk hastalıkları üzerine ihtisas yapan Safiye Ali, Kurtuluş Savaşı´nın sona erdiği günlerde yurda döner ve hemen işe başlar. Kısa sürede Cağaloğlu´nda açtığı klinikte tedaviye başlayan Safıye Ali, o dönemin ünlü doktorlarından Besim Ömer Paşa, Akil Muhtar ve Operatör Emin Bey´den büyük destek görerek süt ve bakımevlerinde çalışır. Ayrıca Türkiye´yi yurtdışındaki tıp kongrelerinde temsil eden Safiye Ali, bir zaman sonra sağlık nedeniyle eşiyle birlikte Almanya´ya gider ve mesleğini burada sürdürür.
İkinci Dünya Savaşı günlerinde Almanya´da yara alanların ve hastaların bakımını üstlenen Ali, savaşın ardından Türkiye´ye döner. Yakalandığı kanserden kurtulamayan Safıye Ali, 1952 yılında yaşamını yitirir.

İLK AVUKAT

Yassıada´da hukuk profesörü babasını savundu..Hür Fikirleri Yayma Derneği´nin kurucusu..Çocuk Dostları Derneği´nin kurucusu..Milletlerarası Hukukçular Komisyon´u üyesi..Milletlerarası Barolar Birliği Yönetim Kurulu İdari Heyeti Üyesi.. Yazar.. Kadın hakları savunucusu..
Süreyya Ağaoğlu, tarihimize ilk kadın avukat olarak geçmiştir. 1989 yılında 85 yaşında yitirdiğimiz Ağaoğlu, yaşadığı dönemin en cesur entellektüel kadınlarından birisiydi. 58 yıl süreyle avukatlık yapan Süreyya Ağaoğlu, hukuk Profesörü Ahmet Ağaoğlu´nun kızıydı. Lise yıllarında sınıfta cumhuriyet rejiminden söz ettiğinde, arkadaşlarının: gavur olarak çağırdığı Süreyya Ağaoğlu, avukat olmayı kafasına koyar. Hukuk fakültesine kaydını yaptırmak istediğinde ise; engellerle karşılaşır. O yıllarda kız öğrenci olmadığından, üniversitenin rektörü olan Haldun Taner´in babası Selahattin Bey´e başvurur. Dönemin kadınlarının henüz çarşafla dolaştığı bir zamanda başını bile kapatmadan görüşmeye giden Ağaoğlu, Selahattin Bey´e fakülteye girmek istediğini söylediğinde, odanın içinde kahkahalar yankılanır. Ancak; Süreyya Ağaoğlu, bu direnişin ardından kendisi gibi avukat olmak isteyen 3 arkadaşını daha götürünce, Size hemen fakülteyi açalım cevabını alır. O yıllarda öğleden önce erkeklere, öğleden sonra ise; kadınlar ders izleyebiliyor ve oldukça da yorucu olduğundan, fakültenin çabası yalnızca bir dönem sürmüş. Başını kapatmamakta direnen Ağaoğlu´na erkekler, Başını açma dediklerinde verdiği yanıt: Ben açıyorum, sen bakma oluyormuş. Hukuk Fakültesi´nden mezun olan Süreyya Ağaoğlu, avukatlığının yanısıra sıkı bir kadın hakları savunucusu olur.
1948 yılında Berlin, Milletlerarası Hukukçular Komisyonu Üyesi olan Ağaoğlu, Hür Fikirleri Yayma Derneği, Çocuk Dostları Derneği´nin de kurucusu..
1949 yılında Milletlerarası Barolar Birliği Yönetim Kurulu İdari Heyeti´ne seçilen Ağaoğlu, 1960 ihtilalinin ardından Yassıada Davaları´nda babasının avukatlığını üstlenerek hukuk savaşı verir.
Süreyya Ağaoğlu, Adli Mülahazat adlı İngilizce bir etüt, Londra´da Gördüklerim ve Bir Hayat Böyle Geçti isimli kitapların yazarı.

İLK KADIN HEYKELTRAŞ

Heykellere şekil veren ilk kadın parmakları Sabiha Bengütaş´a ait. O Türkiye´nin ilk kadın heykeltraşı olarak tanınıyor. Atatürk, İsmet İnönü, Abdülhak Hamid, Ahmet Haşim, Bedia Muvahhit gibi tarihte iz bırakan pekçok kişi onun parmaklarında yoğurduğu çamurla abideleşti.
1940 yılında dünyaya gelen Sabiha Bengütaş, babasının Şam´da görevlendirilmesiyle eğitimini Şam´da Fransız Katolik Okulu´nda yapmış. İstanbul´a dönmelerinin ardından Köprülü Fuat Paşa Okulu´na devam edip mezun oldu. Küçük yaşlarda güzel sanatlara ilgi duyduğundan henüz liseyi bitirmeden 16 yaşındayken Sanayi-i Nefise Mektebi in resim bölümüne kaydolmuş. Kendi kendisine antik bir büstü kopya eden Sabiha Bengütaş´ın bu yaptığını gören heykel öğretmeni, kendisinin yaptığına başta inanmadıysa da, daha sonra ikna olunca onu destekleyip okulun heykel bölümüne ilk kız öğrenci olarak alınmasına yardımcı oldu. Yeteneği kısa sürede farkedilen Bengütaş, okulunu birincilikle bitirdi. Roma Güzel Sanatlar Akademisi´nde ihtisas yaptı. İtalya´da büyük deneyimler kazanan Sabiha Bengütaş, Taksim Meydanı´ndaki Atatürk abidesini yapan ünlü İtalyan heykeltraş Canoci´nin asistanlığını yaptı. Abdülhak Hamid´in torunu Emin Bey ile evlenen Sabiha Bengütaş, kocasının diplomat olması nedeniyle birçok yabancı ülkede bulundu, mesleğini bu ülkelerde sürdürdü.
Geleneksel Galatasaray sergisine 1925 yılında katılan ilk kadın sanatçılardan biri olan Bengütaş, 1938 yılında Atatürk ve İnönü için açılan heykel yarışmasında birincilik aldı. Atatürk heykeli Çankaya Köşkü´nün bahçesinde, İnönü heykeli ise; Mudanya´da bulunmaktadır. Uzun yıllar çalışmasını sürdüren Bengütaş, 1992 yılında yaşamını yitirdi.

İLK KADIN MUHASEBECİ
İLK KADIN BANKA MÜDÜRÜ
İLK KADIN EKONOMİ DOKTORU
ATATÜRK´ÜN YURTDIŞI EĞİTİMİNE GÖNDERDİĞİ KADIN

Türkiye´de kadın olarak pekçok ilke imzasını atan İclal Ersin, ilk kadın muhasebeci, ilk kadın banka müdürü ve ekonomi doktorudur.
1928 yılında Türkiye İş Bankası´nda muhasebeci olarak göreve başlayan İclal Ersin, İş Bankası´nın kurucusu Celal Bayar tarafından Atatürk´e ilk kadın muhasebeci olarak tanıtılınca, Atatürk´ün ilgisini çekmiş, en büyük arzusunun yurtdışında eğitim almak olduğunu söylemesi üzerine, Türk kadınının gelişmesine ve iş yaşamında yer almasına çok önem veren Atatürk tarafından 1939 yılında Cenevre´ye eğitime gönderilir. Türkiye´de meslek gelirlerinin vergilendirilmesi başlıklı tezini Fransızca olarak hazırlayıp doktorasını tamamlar ve 1941 yılında Türkiye´ye dönüp Türkiye´nin ilk iktisat doktoru ünvanını elde eder. İş Bankası´nın Ankara Merkez Şubesi´nin Teftiş Servis Şefliği, İstanbul-Beyoğlu ve Galata şubelerinde kontrolörlük görevlerinin ardından, 1953 yılında açılan İş Bankası Nişantaşı Şubesi müdürlüğü görevine atanır ve on yıl süreyle bu görevde kalır. Böylece Türkiye´nin ilk kadın banka müdürü ünvanını da elde etmiş olur.

İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU

Türkiye´de uçağa binen ilk kadın Belkıs Şevket Hanım´dır. (1912) Türkiye´nin ilk uçağını kullanan kadın ise; Atatürk´ün manevi kızı Sabiha Gökçe´dir. Türkiye´nin ilk kadın askeri pilotu yine Sabiha Gökçe´dir. Atatürk´ün Türk kadınının her alanda başarılı olabileceğine inandığını, buna örnek olarak da kendisini yetiştirmek istediğini söylemesi üzerine 1935 yılında havacılığa başlayan Sabiha Gökçen, Sovyetler Birliği´nde Yüksek Planör Okulu´nu bitirdikten sonra, planör öğretmenliği yaptı. Türk havacılık tarihi ilerleyen yıllarda başka kadın pilotları da yetiştirdi. Bunlardan birisi var ki, bir ilke imza attı. Şenay Günay, ilk kadın savaş pilotumuz olarak tarihe geçti.Demokrat Merkez Parti´nin kurucu üyelerinden de olan Şenay Günay, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi´nin ikinci sınıfında okurken, Hava Harp Okulu´na kız öğrenci alınmasına dair çıkan yasadan yararlanarak 1956 yılında bir kız arkadaşı ile birlikte Hava Harp Okulu´na girer. İki yıl eğitim alan Günay,Asteğmen olarak mezun olduktan sonra; İzmir-Gaziemir´deki Uçuş Okulu´na gider. Bu okuldan sonra; Eskişehir Jet Filo Komutanlığı´nda eğitimine devam eden Günay, jet brövesi alarak jet pilotu oldu ve 22 yıl süreyle Türk Hava Kuvvetleri´nde hizmet gördü.

İLK KADIN SENDİKACI

13 GÜN İŞKENCEDE KALAN, 45 GÜN FALAKAYA YATARILDIĞINDAN 6 AY TEDAVİ GÖREN, TÜTÜNCÜLER KRALİÇESİ
Zehra Kosova Durmaz, Türkiye´nin ilk kadın sendikacısıdır. 1928 yılında illegal bir tütün işçisi olarak ilk sendikal faaliyete başlayan Durmaz, çalışmalarını 1946 yılında Ferit Kalmak başkanlığında tütüncüler kendi sendikalarını kurana değin yoğun ve illegal biçimde sürdürdü. Sendikacılık yaptığı dönemde 13 gün işkencede kalan Durmaz, 45 gün falakaya yatırılmış ve bu nedenle 6 ay tedavi görmüştür. 1950 yılında sendikanın kapanmasıyla birlikte tutuklanan ve 1951 yılında 16 ay Harbiye Askeri Cezaevi´nde tutuklu kalan Durmaz, hapisten çıkınca sendikal yaşama yeniden dönmüştür.

İLK KADIN MUHABİR
İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİNİN TEK KADIN ÜYESİ

Selma Rıza, ilk kadın gazetecidir. Avusturya’lı bir anne ve Türk bir babanın kızı olan Selma Rıza, Osmanlı döneminin kültür ağırlıklı bir ailenin kızıydı. 1877 yılında ilk Osmanlı Parlamentosu´nda görev almış olan babası Ali Rıza Bey, diplomat olarak görev yaptığı Avusturya´da tanıştığı ve daha sonra müslüman olan Naile Hanım ile evlenir. Yedi çocuğu olan çiftin, en küçük kızları olan Selma Rıza, özel öğretmenlerin denetiminde dersler alır ve 19. yüzyıl sonlarına doğru ailesinden gizli olarak İstanbul´dan kaçar ve Paris´te bulunan Jöntürk liderlerinden ağabeyi Ahmet Rıza´nın yanına gider. Sorbonne Üniversitesi´ne giden Selma Rıza Paris´te yaşadığı 10 yıl boyunca Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti´ne üye olur. Bu cemiyetin tek kadın üyesi olan Selma Rıza, Fransızca olarak Paris´te yayınlanan Meşveret Gazetesi de ve Türkçe olarak yayınlanan Şura-yı İmmet gazetesinde çalışır. 1908 yılında Meşrutiyet´in ilanının ardından İstanbul´a dönen Selma Rıza, dönüşünden sonra gazetecilik yapmadı ancak, Kızılay´ın kurulması için çalışmalara katıldı. Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti olarak bilinen bu kuruluşun yönetimindeki fikirler ile hemfikir olmayınca 5 yıl boyunca genel sekreterliğini yaptığı bu kuruluştan ayrıldı. 1931 yılında 59 yaşında ölen Selma Rıza´ın kaleme aldığı iki romanı var.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ´NİN İLK KADIN BAKANI

Cumhuriyet döneminin ilk kadın bakanı, 1971 yılında kurulan partilerüstü Nihat Erim Hükümeti´nde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak görev alan Prof. Dr. Türkan
Akyol, Başbakan Nihat Erim tarafından parlamento dışından atanmıştı. Bakanlığının sekizinci ayında hükümet içinde çıkan anlaşmazlıklardan ötürü 11 Bakan ile birlikte görevinden istifa eden Akyol, istifasının ardından Ankara Üniversitesi Rektörlüğü´ne seçildi ve
1983 yılında SODEP´in kurucusu olarak siyasete atıldı. Halen serbest doktorluk yaparak yaşam sürdürmektedir.

İLK KADIN BÜYÜKELÇİ

Filiz Dinçmen, 1939 Zonguldak doğumlu. Ankara Kız Lisesi´ni bitirdikten sonra;
Siyasal Bilgiler Fakültesi´nden mezun olan Dinçmen 1961 yılında Dışişleri Bakanlığı, BM Dairesi 3. katibi oldu. 1982 yılında Hollanda Lahey Büyükelçisi olan Dinçmen,
1984 yılında Strasbourg´da Avrupa Konseyi Türkiye Daimi Temsilcisi oldu. 1988 yılında ise; bakanlığın ilk kadın müsteşar yardımcısı ve 1991 yılında bakanlık sözcüsü oldu. Filiz Dinçmen´e göre kadın katkısı olmazsa ülke kalkınamaz. Kadınların Türkiye´de tüm haklara ulaşması ve toplumun gelişmesine, kalkınmasına yardımcı olmaları, bu yolda sorumluluk yüklenmeleri bir zorunluluktur.

İLK KADIN MÜZECİ

Türkiye´nin ilk kadın müzecisi Seniha Sami´dir. Türkiye´de Batılılardan sonra;başlayan müzecilikte Cumhuriyet tarihinin ilk uzmanlık görevini alan kadın müzeci Seniha Sami´nin ailesinden gelen bir birikimi vardı. 1886 yılında dünyaya gelen Seniha Sami, küçük yaşlarda Türkçe´nin yanı sıra İngilizce, Fransızca ve Farsça´yı öğrendi. Atatürk´ün Cumhuriyet´in ilk yıllarında eğitime yön vermek üzere Amerika´dan getirttiği profesörlerin eserlerini tercüme eden Seniha Sami, Topkapı Sarayı Müzesi´nin yönetimine atanarak ilk kadın müzecimiz olmuştur.

İLK KADIN MİLLETVEKİLİ

Seçilme hakkını kullanan ilk kadın olan Benal Arıman, 1935 yılında Atatürk´ün meclisinde bileğinin hakkıyla kazanan ilk kadın milletvekilidir. İzmirli gazeteci Tevfik Nevzat Bey´in kızıdır. Sorbonne Üniversitesi´nde edebiyat eğitimi alan Arıman, daha sonra İzmir´de Halk Partisi´nde görev almış, kadınların partilere girmediği o yıllarda, latin alfabesinin öğrenilmesi ve yaygınlaşabilmesi için çaba harcıyordu. Daha sonra, milletvekili seçilen Arıman, belediye ve parti üyeliğinden sonra, bir kadın olarak konumundan ötürü hiçbir rahatsızlık yaşamamış olduğunu dile getirmektedir. 16 yıl süreyle kadın milletvekili olarak görev yapan Benal Arıman, hamileliği döneminde yıllık izinlerini kullanıp gizlice doğum yapmış ve hamileliği esnasında TBMM´de bulunmamayı uygun görmüştür.

İLK KADIN HEMŞİRE

Esma Deniz, 1924 yılında Amerikan Hastanesi Hemşirelik okulunu bitirmesinin ardından, Amerika´da New York Columbia Üniversitesi, Teachres Colege´e giden Deniz, 1929 yılında mezun olduktan sonra, bir yıl Amerika´da kalarak çalışmasının ardından yurda dönerek hemşireliğini sürdürdü. Esma Deniz, 73 yılını hemşireliğe adadı. 95 yaşında hayata gözlerini yuman Deniz, 1943 yılında açılan Türk Hemşire Derneği´nin kurucularından olup bu derneğin 18 yıl süreyle başkanlık görevini üstlendi. Türk hemşirelerini Uluslararası Hemşireler Birliği´nde temsil eden Esma
Deniz, Türkiye´nin Toplum Sağlığı Hemşiresi ünvanına sahipti. Kızılay Özel Hemşirelik Lisesi´nin organizasyonunda görev aldı. Florence Nightingale Hemşirelik Okulu´nun kurulmasına da katkılarda bulunmuştu.

Türk kadınının ilkleri
Yayınlandığı ilk günden bu yana büyük ilgi gören kadın dergisi Biba, ekim sayısında yine birbirinden çarpıcı konularla dolu. Biba, son sayısında Türkiye Cumhuriyeti´nin tarihe adını yazdırmış kadınlarını inceledi. İlk kadın muhtardan belediye başkanına, ilk tiyatro sanatçısından ilk güzellik kraliçesine kadar, Türk kadınının tüm ‘‘ilk’’lerini inceleyen Biba´da Mustafa Sandal´la yapılmış sıradışı bir röportaj da var. Cumhuriyet tarihindeki ilk kadınlar şunlar:

İlk Adalet Müfettişi ve Adalet Başmüfettişi Nazmiye KILIÇ

İlk alfabenin yazarı: Melahat Uğurkan
İlk avukat: Süreyya Ağaoğlu
İlk bakan: Prof. Dr. Türkan Akyol
İlk başbakan: Prof. Dr. Tansu Çiller
İlk belediye başkanı: Müfide İlhan
İlk büyükelçi: Filiz Dinçmen
İlk Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları
İlk Danıştay üyesi: Şükran Esmerer . İlk Adalet Müfettişi ve Adalet Başmüfettişi Nazmiye Kılıç
İlk diş hekimi: Ferdane Bozdoğan Erberk
ilk doktor: Safiye Ali
İlk dünya güzeli: Keriman Halis
İlk eczacı: Rukiye Kanat Arran
İlk emniyet müdürü: Feriha Sanerk
İlk hakim: Suat Berk
İlk hazine genel müdürü: Aysel Gönül Öymen
İlk hemşire: Esma Deniz
İlk hesap uzmanı: Müşerref Çallılar ve Güzide Amark
İlk heykeltıraş: Sabiha Bengütaş
İlk hukukçu: Beraat Zeki Üngör
İlk jet pilotu: Leman Altınçekiç
İlk karakol amiri: Nevlan Kulak
İlk kaymakam: Özlem Bozkurt
İlk kimyacı: Remziye Hisar
ilk makinist: Seher Aytaç
İlk milli eğitim müdürü: Güler Karakülah
İlk milli maç hakemi: Lale Orta
İlk muhtar: Gül Esin
İlk müzeci: Seniha Sami
İlk opera sanatçısı: Semiha Berksoy
İlk orman mühendisi: Binnaz Zehra Sert
İlk otomobil yarışçısı: Samiye Morkaya
İlk petrol mühendisi: Halide Ural Türktan
İlk pilot: Sabiha Gökçen
ilk polis memuru: Betül Diker
İlk profesör: Dr. Fazıla Şevket Giz
İlk radyo spikeri: Emel Gazimihal
İlk savcı: Tüzünkan Koçhisaroğlu
İlk sayıştay üyesi: Fehrunisa Etmen
İlk senatör ve elçi: Adile Ayda
İlk sendika başkanı: Dervişe Koç
ilk subay: Ülkü Sema Toksöz
İlk TBMM başvekili: Neriman Neftçi
İlk Türkiye güzeli: Feriha Tevfik
İlk TV spikeri: Nuran Devres
İlk vali: Lale Aytaman
İlk veteriner: Sabire Aydemir
İlk yargıtay üyesi: Melahat Ruacan
İlk yüksek mahkemesi başkanı: Firdevs Menteşe
ilk yüksek mimar: Münevver Gözeler
İlk yüksek mühendis: Sabiha Ecebilge
Cumhuriyet tarihinin ilk güzellik kraliçesi 1929 yılında yapıldı ve Feriha Tevfik kraliçe seçildi. İlk kadın vali Lale Aytaman.
İlk kadın bakan Türkan Akyol. Cumhuriyet tarihinde ilk kez sahneye çıkan kadın sanatçı Bedia Muvahhit Atatürk´ün manevi kızı Sabiha Gökçen, aynı zamanda cumhuriyetin ilk kadın pilotu unvanını taşıyor.




 
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >BUZ DEDİĞİN NEDİR Kİ GÜLÜM ??
  12.Mar.2008 Çar 22:30:25
fiogf49gjkf0d

Yani manolya ekledimi takip edemedim ama ben beyendim sizinle paylaşmak istedim

















Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >YILIN BASIN FOTOĞRAFLARI
  12.Mar.2008 Çar 22:39:19
fiogf49gjkf0d

İŞTE YILIN FOTOĞRAFLARI
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği nin merakla beklenen "yılın basın fotoğrafları" yarışması sonuçlandı.

Türkiye Foto Muhabirleri Derneğinin (TFMD) düzenlediği Yılın Basın Fotoğrafları 2007 Yarışması nda, Anadolu Ajansı (AA) foto muhabirleri toplam 13 ödül kazandı.

TFMD nden yapılan yazılı açıklamaya göre, bu yıl 23. kez yapılan yarışmanın sonuçları belli oldu.


































Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >İSTANBUL GRAVÜRLERİ
  12.Mar.2008 Çar 22:52:43
fiogf49gjkf0d








































 



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >FİLM KURGU KUŞAĞI
  13.Mar.2008 Per 15:13:42
fiogf49gjkf0d

Aşağıdaki çalışmalar Alper Atalan a aittir ben de sizlerle paylaşmak istedim

 

 

 

 



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >AKP de 138 korku
  18.Mar.2008 Sal 15:48:14
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

 

Ak Parti de 138 korku! Ak Parti de 138 korku!
18 Mart 2008 Salı 15:41
AKP hukukçuları kapatmayı zorlaştıracak formül üzerinde çalışıyorlar. Ama bugün gelen bir haber kulislere bomba gibi düştü.
 
 
 
 
 
İNTERNETHABER-ÖZEL
ZÜBEYİR KINDIRA


Kapatma davası sonrasında AKP tüm hukukçularını alarma geçirdi. Olası bir kapatma kararını önlemek için Anayasa değişikliği yapmak AKP’nin ilk formülü. Bu amaçla MHP’nin uzattığı can simidini değerlendirmeye alan AKP hukukçuları, Anayasanın parti kapatma ile ilgili 68 ve 69 ncu maddelerinde değişiklik yapmak için hazırlığa başladı.

138 ENDİŞESİ

Ancak, bu girişimin Anayasa’nın bir başka maddesine aykırı olacağı iddiası AKP hukukçuların değerlendirmesi arasında yerini aldı. Anayasa’nın 138 maddesinin 3’ncü fıkrasında yer alan ve sürmekte olan bir dava hakkında ‘yorum dahi yapılamayacağı’na dönük düzenleme bugün Meclis kulislerinin temel tartışması oldu.

KUZU : “AŞARIZ”

TBMM Anayasa Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Burhan Kuzu; bu yöndeki tartışmaları hatırlatmamız üzerine; “Bunları aşarız. Çalışıyoruz” demekle yetindi.

AKP’nin hukukçu vekilleri; yasama faaliyetlerinin sınırlandırılmasının yalnızca anayasanın değiştirilemez maddeleri için geçerli olduğunu ileri sürerek, her türlü yasa ve anayasa değişikliği yapabileceklerini belirttiler. AKP’liler; “eğer bu mantık doğru olsaydı, hiçbir yasa değişikliği yapılamazdı. Ceza yasası ile ilgili değişiklik yaparken de sürmekte olan binlerce dava var. Orada nasıl yasa değişikliği yapılıyorsa, burada da yapılabilir” dediler.


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >ANLAMLAŞTIRMA TAKINTISI....
  21.Mar.2008 Cum 15:09:02
fiogf49gjkf0d

ANLAMLAŞTIRMA TAKINTISI

Çok hızlı geçişler yaşatıyor beynim bu aralar kalbime ve ruhuma ...Olmadık hatırlamalarla kah mutluyum kah üzgün...Bu arada "a" harfi üzerine inceltme işareti yapamamak anlatımımda yaratmak istediğin ince estetiği bozuyor ...Siz o "a" ların üzerinde inceltme işareti varmış gibi yapın...
Nekadar çok varmış gibi yapıyoruz...Maskelenmiş tüm bize değmelere maske yokmuş gibi yapıyoruz ya da ( da yı ayırmaktanda nefret ediyorum ) safa yatıyoruz...Elimize ne geçiyor kocaman samimiyetsizlik....
Havalarda kararsız ruh halimi etkiliyor bu ....Bir 4 bir 19 derece olurmu hiç hava ....Neden tüm anlamsızlıklar içinde dengesiz olmaya en çok hakkı olan şeyden aslında istikrar bekliyorumki...İnsan neyi bozsa dengesizleşiyor birde bunu yapmıyormuş gibi davranıyoruz....Hava işte bozduk dengesini....Ağzı yok dili yok ...Somut görüyoruz soyut yaşıyoruz ama ne hissettiğimizi anlamlaştırıp kelimelendiremiyoruz...Neye çok takarsak eğer bilgi sahibi değilsek dengesini bozuyoruz işte....
Offf ceketimi sırtıma alıp gidesim var aslında...Eylem ceketle anlatılınca hani cidden bu kız sıkılmış mı dersiniz oysaki o resimde sırta alınan ceketten hiç olmadı benim...Çanta yada en anlamsızından dertlerimi sırtıma alıp gidesim var buralardan...Biliyorum bilgiç bilgiç sen istediğin kadar uzaklaşsanda dertlerin seni bırakmaz diyeceksiniz...O yüzden sırtıma onları alıp gidicem ...Sanırım beynime uyguladıları basınç canımı yakmaya başladı bunu kalbimde hissedebiliyorum....
Birşey anlamamak ne güzelmiş...Yaşasın fransızca şarkılar ....Kahrolsun buna bile anlam yüklemeye çalışan zihnim....
 
JELİNUS


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >AİLE VE SEVGİ
  25.Mar.2008 Sal 10:37:39
fiogf49gjkf0d


92 yasında, ufak tefek, kendinden emin ve gururlu, her sabah sekizde giyinip kuşanan ve her ne kadar kör bile olsa saçlarını kıvırıp makyajını mükemmelce yapan yaslı hanım bugün bir huzur evine tasındı. 70 yasındaki kocası ise geçenlerde gereken hamleyi yapıp Allah’ın rahmetine kavuşmuştu.Huzur evinin kapısında sabırla beklenen bir kaç saatin ardından, odasının hazır olduğu söylendiğinde tatlı tatlı gülümsedi. Yürütecini asansöre yönlendirdiği sırada, kendisine odasını anlatmaya başladım penceresinde asılı perdelerden de söz ettim. Ben anlatırken ,az önce kendisine köpek yavrusu verilmiş 8 yaşındaki küçük bir kızın heyecanıyla o perdeleri pek severim, dedi.Mrs. Jones henüz odayı görmediniz, biraz bekleyin demiştim ki; Bunun onunla bir ilgisi yok, dedi. mutluluk zamandan önce karar verdiğiniz bir şeydir. Benim odadan hoşlanıp hoşlanmamam mobilyaların nasıl düzenlenmiş olduğuyla değil, benim onları zihnimde nasıl düzenlediğimle ilgilidir. Ben onları sevmeye karar vermiştim zaten Bu benim her sabah uyandığımda verdiğim bir karardır. Bir seçme hakkim var: Ya bütün günümü artık çalışmayan vücut parçalarımın bana verdiği sıkıntıyı düşünerek geçiririm ya da yataktan çıkıp hala çalışanlar için şükrederim. Gözlerim açık olduğu sürece her yeni gün bir hediyedir. Yeni güne ve hayatimin sadece bu döneminde, biriktirdiğim mutlu anılara konsantre olacağım.Yaşlılık banka hesabi gibidir. Ne yatırdıysan onu çekersin hesabından. Bu nedenle benim tavsiyem, hatıraların banka hesabına dolu dolu mutluluk yatırman olacaktır. Anı bankamı doldurmaktaki katkın için sana teşekkür ederim. Hala oradan mutluluk çekiyorum. Mutlu olmak için su beş basit kuralı hatırla:
1. Kalbini nefretten arındır
2. Zihnini endişelerden arındır
3. Basit yasa
4. Çok ver
5. Daha az bekle
AileBilmem farkında mısın, eğer yarin ölecek olsak çalıştığımız şirket daha birkaç gün bile olmadan yerimizi dolduruverir. Oysaki ardımızda bıraktığımız ailemiz bizim kaybımızı ömürlerinin sonuna dek hissedecektir. Gel gelelim ki, ailemizden daha çok isimize veririz kendimizi, pek de akıllıca bir yatırım değil, ne dersin?
FAMILY ne demektir biliyor musun?
FAMILY= (F)ather (A)nd (M)other (I) (L)ove (Y)ou
alıntı.


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >HAYATA NASIL BAKIYORSUNUZ ???
  25.Mar.2008 Sal 10:41:40
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d


Fransa’da, ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündükleriniincelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir.Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar :
“Ne yapıyorsun?” “Nesin sen, kör mü?” diye öfkeyle bağırır işçi.” Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronunemrettiği gibi bir araya yığıyorum.Cehennem sıcağında kan ter içindekalıyorum.Bu çok ağır bir iş, ölümden beter.”
Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır.Aynısoruyu sorar :
”Ne yapıyorsun?” İşçi cevap verir :
” Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirilebilmeleri için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum.Bu ağir ve bazen de monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için paragerekli.Sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi.”
Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.
” Ya sen ne yapıyorsun?” diye sorar.
“Görmüyor musun?” der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak.
” Bir katedral yapıyorum.”
Bu hikayenin enterasan tarafı her üç işçinin de aynı işi yapıyor olmaları….Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır.Bugün hava biraz bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi?Güllerin dikeni mi vardır, dikenli dalların gülleri mi?Bardağın yarısı boş mudur, yarısı dolu mu?Yoksa bardak olması gerekenin iki katı büyüklükte midir?Seçim size ait…
Yazar : Allen Klein


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >KARDAN ADAMIN GÖZYAŞLARI
  25.Mar.2008 Sal 10:46:13
fiogf49gjkf0d
 
Bir hastane odasindaydi , Gözerini pencereden alamiyordu. Yagan karla birlikte bembeyaz hayellere dalmist. Disari cikip kartopu oynamak, kardan adam yapmak istedi. Ne havanin soguk olusu ne de sirtinda pijamalarindan baska bir giysinin olmayisi umurunda bile degildi. Sadece, bembeyaz sokaklarda kosmak istiyordu. Kosmak.. Doyasiya, ucarcasina kosmak. Disari cikmak icin yatagindan dogrulmaya calisirken birden unutmus oldugu aci gercegi hatirladi. Gözleri dolu dolu, bir pencerede yagan kara, bir de duvara dayali duran koltuk degneklerine bakti. Bogazina dügümlenen hickiriklarala, Ne olurdu ben de kossaydim, bende oynayabilseydim, ben de cocuklugumu yasasaydim? diye ic gecirerek isyan etti.Kücük bir cocukken gecirmis oldugu bir kazadan dolayi bu lanet koltuk degneklerine mahkum olmustu. Ameliyatla düzelebilecekti ancak cok para lazimdi. Ailese zaten cok fakirdi. Babasi amelelik yapiyordu.Cocuk cok caliskan olmasina ragmen ilkokulu zorla okudu. Okula annesinin sirtinda gidip gelmek cok agirina gidiyordu. Ötretmeninin ve ailesinin bütün israrlarina ragmen orta okula gitmedi. Neye yarayacakti ki yürüyemedikten sonra?.. Babasi yardim istemek icin valilige ve daha üst mercilere tekrar tekrar basvurmus, her defasinda yeni sözler almisti. Bu sözler cocuga yeni umutlara baglamisti. En sonunda vilayetten bir hayirseverin onu amaliyat ettirecegi haberi geldi. Sevincten ucuyordu, on altisindaydi ama ameliyattan sonra cocuklar gibi kosup oynayacakti sokaklarda. KIm ne derse desin on alti yilin özlemini cikaracakti. Sabah saat sekiz otuzda ameliyat olacakti. Saatine bakti bir bucuga geliyordu. Gözlerine uyku girmedi. Heyecandan ici icine sigmiyordu. Birden aklina kar geldi. Ya sabaha kadar kar erirse? diye düsündü. Hem doktor ona ameliyattan ancak iki hafta sonra yürüyebilirsin demisti. O zamana kadar karlar coktan erirdi. Nasil olsa uykusu da yoktu. Vakit bir türlü gecmek bilmiyordu. Güclükle uzanarak koltuk degneklerine ulasti. Ilk defa birinin yardimi olmadan ayaga kalkti. Önce sendeledi, düsecek gibi oldu. Sonra dengesini saglayarak degneklerin yardimiyla yürümeye basladi. Gürültü yapmamaliydi, Nöbetci doktor ve hemsireye görünmeden asansöre ulasti. Alt kata indiginde kapidaki nöbetci uyumustu. Onun uyandirmadan disari ciktigina sevinmis, Bu gece sans benden yana diye gülmüstü.Bahceye ciktiginda ameliyati unutmustu bile. Hayatinda gördügü ilk kardi bu. Elini kara ilk attiginda kalbi duracak gibi oldu.Sonra biraz ilerde cocuklarin yapmis oldugu kardan adami gördü. Yanina gitmek istiyordu, fakat degneklerle karda yürümek cok zordu. Daha bir kac adim atmisti ki yere düstü. Canin yanmasina aldiris bile etmeden, sürünerek kardan adamin yanina gitti. Ne kadar da güzeldi. Yasanmamis bir cocuklugun safligi ile kardan adamla konusmaya basladi.Seninle ayniyiz kardan adam dedi. Ikimiz de yürüyemiyoruz. Arkadaslarin sana ayak yapmayi unutmuslar. Benimse ayklarim var ama yürüyemiyorum. Ben yarin ameliyat olacagim biliyor musun? Tekrar yürüyebildigim zaman karlarda doyasiya kosup oynayacagim ve sana söz veriyorum ayaksiz kardan adam yapmayacagim dedi.Ona gecmisinden ve hayallerinden bahsetti.Bembeyaz gelinlikler icinde ne kadar güzel bir gelin olacagini anlatti, tipki kar gibi..Yorulmustuyavas yavas uykusu geliyordu veuyudu..Sabah doktorlar yataginda bulamadilar cocugu. Öglene dogru onu karbeyaz ölüme sürükleyen bir beyaz hayalin kucaginda buldular.Hic kimse bilemedi onun umutlarini..hayallerini..Ne doktorlar, ne annesi, ne de babasi.Yalnizca erimekte olan kardan adam.. Eriyordu kardan adam, Cocugun ümütleri, hayalleri gibi veBir baska bahara cocuk, bir baska bahara derken agliyordu.Kardan adamin gözyaslari ebedi ayaksiz kalacak kardan adamlar icinmi yoksa Cocugun yasanmamis yillari icin midir, bilinmez.
<<1234567 891011121314151617...49>>