ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
7 Mayıs 2024, Salı 15:12   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Jelin> Forum Başlıkları
    Jelintarafından açılmış Toplam 486 Forum Başlığı var
<<123456 78910111213141516...49>>


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >ALTINA HAYIR
  6.Nis.2008 Pzr 17:18:33
fiogf49gjkf0d
Çanakkale de "Altına Hayır" mitingi
Çevreciler, altın arama iznine sahip 37 şirketin çalışmalarına son vermesini istiyor

Türkiye nin birçok ilinden çevreciler, sendika ve sivil toplum örgütleri, Kaz Dağları nda Altına Hayır demek için bugün Çanakkale de protesto mitinginde bir araya geldi.

Çevrecilerin buluşma noktası, Çanakkale deki Cumhuriyet meydanı oldu.
 
Mitinge katılanlar ellerinde Türk bayrakları ve dövizlerle, Kaz Dağları ve Madra Dağı nda yürütülen altın madeni arama çalışmalarını protesto etti.
 
Kaz Dağları ve Madra Dağı Çevre Platformu Yürütme Kurulu Başkanı ve Çan Belediye Başkanı Ali Sarıbaş mitingdeki konuşmasında, "Bugün altıncılara karşı, Maden Yasası na karşı, 5177 sayılı yasaya karşı 3 üncü Çanakkale Savaşı nı başlatıyoruz. Çanakkale geçilmez, geçirtmeyeceğiz" dedi.
 
"Bu yağmurları bir daha bulamayacağız"
 
Sarıbaş, bugün yağmur altında "altına hayır" dediklerini belirterek, "Bu yağmurları altın aramaya başladığımızda bir daha göremeyeceğiz" diye konuştu.
 
26 belediye başkanı, 300 sivil toplum kuruluşu ve sendika temsilcisinin katıldığı mitingde vatandaşlar, girişte kurulan noktalarda sıkı kontrolden geçirildikten sonra Cumhuriyet Meydanı na alındı.
 
Mitingde, Çanakkale Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin yanı sıra Bursa ve Balıkesir den gelen Çevik Kuvvet ekipleri de görev yaptı.
 
Yağmur altında yapılan, katılımcıların "Suyumuzun Zehirlenmesine Seyirci Kalamayız", "Altına Hayır" gibi sloganlar attıkları miting olaysız sona erdi.
 
Katılım yoğun oldu
 
Mitinge Bayramiç ilçesinden yoğun katılım oldu. Sabah erken saatlerden itibaren mitinge katılmak üzere Bayramiç Belediyesi önünde toplanan yüzlerce kişi için Bayramiç ve Köyleri Çevre Platformu yöneticileri tarafından 40 otobüs ve minibüs temin edildi.
 
Mitinge katılmak isteyenlerin sayısının fazla olması nedeniyle ilçede yeterli araç bulunamazken, 1500 kişi temin edilen araçlara bindirilerek miting alanına gönderildi. Yaklaşık 500 kişi ise Çanakkale ye gidebilmek için uzun süre araç bekledi.
 
Mitinge, Yunanistan ın başkenti Atina ile Limni Adası ndan da 200 kişilik bir grup katıldı. Çevreciler, Kaz Dağları ve Madra Dağı nda altın arama iznine sahip 37 şirketin çalışmalarına son vermesini istiyor.

CNN TÜRK Alıntısıdır....



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Lilith kızı olmak ....
  8.Nis.2008 Sal 13:55:32
fiogf49gjkf0d

.Ö. 1950 yılından kalma bir Sümer rölyefinde betimlenen Lilith

Ben bir Lilith kızıyım...Kendi doğrularını hayat içinde bulmuş ideallerini ve önceliklerini belirlemiş aykırı ruhunu dizginlerken bile kendi terbiye yöntemini kullanmış....

Öncelikle kelime anlamı olarak bilgi vermem gerekirse Eski Sümer de (Mezopotamya) Lil, "fırtına ve rüzgar" anlamına gelirdi. Buna Babil-Asur kökenli Lilitu kelimesi de uygun düşer ve "dişi şeytan veya rüzgar hayaleti" anlamına gelir. İbrani ve Arap kökenli Laila kelimesi "gece" anlamında kullanılır ve geleneksel hikayelerde Lilith le etimolojik olarak bağdaştırılır ve "gece hayaleti" olarak tercüme edilebilir.

Bir başka isim türetmesini de Barbara G. Walker bize gösteriyor: O, Lilith ismini Sümer-Babil kökenli Lotus anlamına gelen Lilu kelimesinden türetiyor. Böylece Lilith i Mısır ve Hindistan ın Lotus Tanrıçaları yla ilişkilendiriyor. Raphael Patai ye göre Kali de Lilith in lakaplarından biridir.

Bu konuda okuma gereksini duyan arkadaşlarım için Vera Zingsem"Lilith, Adams erste Frau( Ademin ilk karısı )"bilgisini verdikten sonra konumuza devam edelim...


Farklı bir bakış açısında iseYeni Ahit de (İncil) Lilith in adının geçmemesine karşılık, Eski Ahit de (Tevrat) ve Davut Peygamber e indirilmiş, ilk kutsal kitap sayılan Zebur da farklı yerlerde, farklı şekillerde bahsedilmektedir. Bunları madde madde özetlersek;

* Lilith, Adem in ilk eşidir.

* O da, Adem gibi topraktan yaratılmıştır; yani Adem le aynı maddeden.

* Bu nedenle, Adem in gölgesinde kalmak istemiyor, baştan beri eşitlik talebinde bulunuyor.

* Adem, O nun itaatini kaba kuvvetle sağlamaya çalıştığında sinirleniyor ve Adem i terk ediyor.

* Lilith, Tanrı nın "özel, gizli ve büyülü" ismini biliyor. Tanrı ya o adıyla sesleniyor.

* Lilith uçabiliyor (bu yetenek O na Tanrı tarafından da verilmiş değildir).

* Adem den ayrıldıktan sonra, deniz kıyısında, günde yüz tane oğul doğuruyor.

* Tanrı, Adem e dönmediği her gün için, O nu çocuklarından yüz tanesini öldürmekle tehdit ediyor.

* Tanrı nın Lilith in arkasından gönderdiği üç meleğin görevi, O nu denizde boğarak öldürmektir.

* Tanrı nın verdiği görevle, günahkar insanların çocuklarına işkence yapıyor ve onları öldürüyor.

* Daha sonra Tanrı nın bu buyruğuna da karşı geliyor, kendisine verilen suikastçı görevini tersine çeviriyor ve böylece, kendi isteği üzerine çocukların koruyucusu ünvanını alıyor.

* Adem in ilk günahından çok önce onu terk ettiğinden ölümsüz olma hakkına sahip olur.


Pygmalion dan günümüze uzanan "ideal kadın" veya "ideal eş" tanımlamaları ise çok tanıdık. 1988 yılında Psikolog Sigrid Steinbrecher in, kendini "eşitlikçi" olarak tanımlayan 60 kadın ve 60 erkeğe sorduğu "kadın imajı"na dair sorunun ortak yanıtları şöyledir:

* Kadın; uysal, sevgi dolu, sempatik, mütevazi olmalıdır. Aynı zamanda sadık olmalı ve bencil olmamalıdır.

* Erkekten daha akıllı olmamalıdır.

* Erkeği desteklemelidir.

* Erkekle rekabet içerisine girmemelidir.

* Erkek tarafından korunmalıdır.

Adem oğulları boyunduruğunuz altına alamadığınız kendi doğrularınızı dayatamadığınız tüm Lilith kızları adına derimki yeni bir sevgili yeni bir eş için ağlamak size yakışmıyor...Çözümü başka yerde aramak lazım...

JELİNUS



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >ANDROMEDA KOMPLEKSİ
  8.Nis.2008 Sal 14:03:35
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Aslında buyrun birde burdan yakın demek geldi nedense içimden neler okurken kafama takıldıda malum siteden bir araştırayım dedim Andromeda Kompleksini ...Paylaşalım dedim hani Perseusu bekleyen vardır falan...

JELİNUS

ANDROMEDA:

 Kadının, gerek biyolojik, gerekse ruhsal ve sosyal pek çok bağlarla serbestisi kısıtlanmış, hareket olanakları daraltılmıştır. Cinsel siklusun yaratmakta olduğu bio-psiko-sosyal kısıtlamaların yanı sıra, kadın, pek çok defa cinsel bir temastan sonra bu birleşmenin kanıtını aylarca vücudunda taşımaya ve sonra da-dünyaya getirdiği bebekle- bütün hayatınca etrafına ilan etmeye mecburdur, mahkumdur.

Psikiyatride, Andromeda kompleksi ismi ile de bilinen be kavram, çok güzel bir mitosa dayanır...Andromeda’nın öyküsündeki bağlar, kadının hayatındaki bio-psiko-sosyal bağlarını simgeler. Her kadın –Andromeda mitosundaki olaylar gibi- bu bağlardan kurtulmaya çalışır. Kurtarıcısını bekler...Gökten Pegasusu ile inecek Perseus’u bekler...

Habeşistan kralı Kepheus ile, güzelliği nedeniyle diğer Nereus kızlarının hepsinden alımlı ve güzel olmakla övünen Kassiepeia’nın kızı imiş Andromeda. Kassiepeia’nın bu kendini beğenmişliğinden bıkmış olan diğer deniz kızları, kendisini deniz tanrısı Poseidon’a şikayet ederek, Kassiepeia’nın cezalandırılmasını istemişler. Fakat, neticede, bütün bu patırtı zavallı Andromeda’nın başına patlamış. Poseidon korkunç bir ejderi Kepheus’un ülkesinin başına bela diye salmış...

Kahinler, şayet kızını kurban ederse memleketin kurtulacağını söylemiş ve bundan başka bir çare olmadığında ısrar etmişler. Halk zorlamış ve çaresiz kalan Kepheus, Andromeda’yı bir kayanın üzerine bağlayarak ejder Gorgo’nun parçalamasına terk etmiş.

Gorgo, Andromeda’yı tam parçalayacakken, gökten kanatlı atı Pegasus’un üstünde yiğit Perseus gelip Gorgo’yu öldürmüş. Kafasını kesmiş, sonra Andromeda’yı bağlarından kurtarıp almış ve evlenmiş. Ancak, Andromeda’nın başka bir bağı da varmış, amcası Phineus’a sözlüymüş... Phineus, Andromeda ile Perseus’un düğün gecelerinde öldürülmeleri için adamlarını göndermişse de Perseus, Gorgo’nun kesik başını gösterince adamlar taş kesilmişler.

Böylece, Andromeda bütün bağlarında kurtarılıp Perseus ile rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat geçirmiş.

Andromeda kompleksine günlük hayatta aşağı yukarı her kadında rastlarız. Her genç kızın mutlaka evlenmek istemesi, her ilişkinin genellikle bir evlenme ile bitmesini istemesi, kızlardaki bilinç dışı Andromeda kompleksinin bir ifadesidir. Genç kız kendisini bağlayan ve yaşamını kısıtlayan pek çok bağdan kurtulmayı evlilikte aramaktadır. Bu durumu, bilhassa sosyal baskıları çok fazla olan ve genç kız yaşamını rahatça yaşama özgürlüğü vermeyen ailelerde, genç kızların ilk rastlayacakları erkekle, pek düşünmeden evlenme girişiminde bulunma hallerinde gözlemiş oluruz.

Bu gibi hallerde genç kız sevdiği bir erkekle birlikte yaşamak için değil, sadece evlenmiş olmak için evlenmektedir. Psikoterapide, Andromeda kompleksi’ne genç kadınlardaki bilhassa anksiyete ve davranış bozuklukları vakalarında rastlanır.

Genellikle diyebiliriz ki, her kadın kendi Perseus’unun gelip kendisini bağlarından kurtarmasını beklemektedir...



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >AÇMA KAPIMI,ÜŞÜR YARALARIM ANNE
  9.Nis.2008 Çar 14:45:56
fiogf49gjkf0d

Açma kapımı, üşür yaralarım anne...

Aklımın yangınlarına inat üşür yüreğim.

Sorular, öğütler, dersler, kaybedişler…

Titrek yüreğimde değeri yok hiçbirinin.

Kapımı açan asi rüzgâr, içeri savurur anılarımı.

Pervasızca odama dağılır zamanlar.

Annemin kızgın sureti canlanır içimde.

“Toplayacağım anne”,

“Çocuk yanımı bulabilirsem, düzelteceğim hepsini”…

İnanmaz yine… Vazgeçerim diye…

Kızgın gidişine hak verir ellerim.

Vazgeçerim.

Efkârım önüme düşer. Islanır adımlarım.

Uykumu çalan geceler yağar sabahlara.

Başıma kitapların sayfaları uçuşur.

Biraz aşk, biraz coğrafya…

Taşlaşır, adımlarım.

Bir soluk ak…

Biraz beyazı olmalı bu kâğıtların.

Penceremde kalır gözlerim.

Kırık kanatlar var pervazlarda.

Yağmurları kana bular, yaralı turnalar…

Akşamı bulur vakit. Yüreğimde aynı titreme…

Odama gelme anne.

Açma kapımı, üşür yaralarım.

Toplamadım, toplayamadım yine zamanı.

Nereye dönsem üzerime devrilir, gecikmişliklerim.

Nazlı bir yıldıza aldanıp;

keşke, kırmasaydım titrek lambamı.

Kırılmış çok şey var anne.

Raflarda yarım kalmış hayallerim dağınık…

Kopkoyu bir duman; korkularım…

“Topla” deme artık. Anla ki yerinde her şey…

Ayaklarım kanamasa yürüyemem artık,

kızıl adımlarımı izler çocukluğum.

Kaybolursa; bulamam umudumu.

Yüreğime batmasa nazlı yıldızın parçaları, duygularım üşür.

Sızlamasa yüreğim, ölürüm anne…

Yaza varmaz krizantemler.

Hercai menekşelere bahar zulümdür.

Anla beni anne.

Çabaladım, solacağımı bile bile,

senin için…

Yapraklarımı kaybettim,

dallarım taşımadı sahte tebessümlerimi.

Yoruldum, çok yoruldum anne.

Düzen bensiz kurulmuş,

ayak uyduramadım.

Anne....



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >!!! Son Dakika !!! >Gençler Nasıl Teröriste Dönüşüyor?
  9.Nis.2008 Çar 15:38:42
fiogf49gjkf0d

Terör Örgütleri, İnsanların Gençlik Döneminde Yaşanan Sorunlarından Faydalanıyor ve Bunları Propaganda Malzemesi Yapıyor. İşte İbret Verici Bir Sürecin Öyküsü...

Terör örgütleri, insanların gençlik döneminde yaşanan sorunlarından faydalanıyor ve bunları propaganda malzemesi yapıyor.

Gençliğin enerjisinden yararlanarak ayakta durmaya çalışan terör örgütleri, gençlere en iyi arkadaşları tarafından militan kimliği kazandırıyor. Emniyet müdürlükleri ise liseli gençlere yönelik düzenlediği gençlik ve terörizm konferanslarıyla teröre karşı bilinçlendirmeye çalışıyor.

Gençler, terör örgütlerinin en önemli eleman kaynağı oldukları gibi en etkili vurucu gücünü oluşturuyor. Terör örgütleriyle kitleler arasındaki bağı da yine gençler oluşturuyor. Gençlerin ihtiyaçlarını iyi analiz eden örgütler, mükemmel arkadaş profili ile karşılarına çıkıyor.

Emniyetin araştırmalarına göre terör örgütlerinin hedefindeki gençlere, en iyi arkadaşları tarafından militan kimliği kazandırılıyor.

Hedef gençler, hafif dereceli yazılı yayınlar, dergiler, mizah dergileri, müzikler, konserler, filmler, dinletiler gibi çeşitli kültürel faaliyetler ile ideolojik enjeksiyonlara maruz bırakılarak örgütsel düşünce tarzı aşılanıyor.

Örgütle bağlantılı derneklere, kültür merkezlerine, çayevlerine, evlere götürülen gençlere, örgütsel kariyerin eylemden geçtiğine buralarda şartlandırılıyor.

Emniyetin araştırmalarına göre bir sonraki aşama ise, masum basın açıklamaları gösteri ve yürüyüşler. Grup dinamiği içerisinde gençlere yasadışı sloganlar attırılarak yasadışı pankartlar açtırılıyor.

Böylece hem sözde mücadele ruhu aşılanıyor hem de hedef gençlere suç işlettirilerek örgütsel bağlılığı güçlendiriliyor. Terör örgütleri, üyelerinin örgütsel bağlarını güçlendirmek ve örgütten kopmayı imkansız hale getirmek için üyelerine, gencecik insanlara acımasız suçlar işlettiriyor.

Böylece genç üyelere, geri dönüşü olmayan bir yol çiziliyor. Bu yolda otoriteyi temsil eden anne-baba-öğretmen-devlet-polis-asker gibi her türlü figürün karşı konulması ve mücadele edilmesi gereken düşmanlar olduğu doğrultusunda genç üyeler şartlandırılıyor.

TERÖR ÖRGÜTLERİ GENÇ VE CAHİLLERİ KULLANIYOR

Emniyet Genel Müdürlüğü nün 826 sol terör örgütü elemanının dosyası üzerinde yaptığı bir araştırma sonucunda; yaş gruplarına göre dağılımları şöyle oluşuyor: Yüzde 65 i 14-25 yaş grubu, yüzde 16.8 i 25-30 yaş grubu ve yüzde 17.5 i de 30 dan sonrası.

Öğrenim durumlarına göre dağılımları ise; yüzde 20.4 ü Yüksekokul mezunu ya da öğrencisi, yüzde 33.5 i Lise mezunu ya da öğrencisi, yüzde 14 ü Ortaokul mezunu, yüzde 29 İlkokul mezunu ve yüzde 1.9 u cahil oldukları tespit edildi.

200 sağ terör örgütü elemanının dosyaları üzerinde yapılan araştırmada yaş gruplarının dağılımları şöyle: yüzde 2.5 10-14 yaş grubu, yüzde 72 si 15-25, yüzde 17 si 25-29, yüzde 6 sı 30-34, yüzde 2 si de 35-65.

Öğrenim durumlarına göre dağılımları da şu şekilde: yüzde 22 si Yüksekokul, yüzde 40 ı Lise, yüzde 14 ü Ortaokul, yüzde 19 u İlkokul, yüzde 2.5 Okur-yazar, yüzde 1.5 Cahil.

262 tutuklu terör örgütü PKK elemanı üzerinde yapılan bir anket çalışmasında ise; yaş gruplarının dağılımı yüzde 54 ü 14-25 yaş grubu, yüzde 34 ü 26-37, yüzde 12 si 38-58 arasında.

Teröristlerin yüzde 11 i üniversite, yüzde 16 sı Lise, yüzde 13 ü Ortaokul, yüzde 39 u İlkokul, yüzde 12 si okur-yazar, yüzde 9 u okuma-yazma bileyen cahil oldukları tespit edildi. (Cihan Haber Ajansı)



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Film, Sinema, Dizi, Belgesel, Program >KISA FİLM ÇALIŞMALARI
  10.Nis.2008 Per 12:01:51
fiogf49gjkf0d

Merhaba elimden geldiğince bulduğum çalışmaları sizlerle paylaşmak istiyorum....

İlk kısa Film çalışması the butterfly effect ile benzeşen

SPIN - The Short Film by Double Edge Films

TIKLALIN!!!

 



Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Kitapkurtları >KİTAP SICAK SICAK :D
  11.Nis.2008 Cum 20:57:40
fiogf49gjkf0d
Kadından Kentler, Murathan Mungan’ın 16 kentte geçen 16 hikâyeden oluşan yeni kitabı. Kadından Kentler, 10 Nisan’da kitapçılarda…


izmir
Sabahın bu erken saatinde İzmir bambaşka görünüyordu gözüne. Nurhayat, Ömer Çavuş Kahvesi nde oturduğu masada birdenbire her şeyi yeniden gözden geçirmesi gerektiğini hissetti. Emin olmak ne demekti? Bir kadın ne zaman emin olurdu? Cuma günü onu istemeye geleceklerdi ve Nurhayat şimdi bu evliliği isteyip istemediğinden emin değildi.

adana
Havalandırma serinliğinin dışarıyı unutturduğu otelin kapısına çıktıklarında vahşi Adana sıcağı yüzlerine olanca acımasızlığıyla çarparken, Emine için gün çoktan bitmişti aslında. Bir başkasının filminde konuk oyuncu olduğunu bilmenin ısmarlama adımlarıyla Gülsüm ün ardı sıra basamakları indi. Kapıda onları bekleyen son model Mercedes in içinden fırlayan şoför, gösterişli bir saygıyla eğilip kapıları açtı. Üniformalı değildi ama hareketleri üniformalı gibiydi. Beyaz gömleği son düğmesine kadar iliklenmiş, koyu renk boyunbağı bağlamıştı; gömleğinin kısa kollu olmasından başka havayı hafifletecek bir şey yoktu üstünde.

trabzon
Trabzon burması bu! Bunun ne demeye geldiğini en çok anasından biliyor. Trabzon burması demek, gelecek demek. Umut demek. Bütün bir hayat demek. Şimdi karşısında bir ölünün bileğinde ışıldıyor. Birdenbire bunca yoksulluğun ortasında ışıyan bilezik, bu ölümü başka türlü anlamlandırıyor gözünde. İçi kamaşıyor...

bursa
Esme, Bursa daki ilk kışlarında, yerli melodramların Uludağ sahnelerinde üzeri çok motifli rengârenk kazaklar giyen Yeşilçam jönlerine nazire, Engin e doğum gününde böyle bir kazak almayı düşünmüştü. Sonra vazgeçmişti ama düşüncesi bile onları eğlendirmeye yetmişti. Hayal işte! Şimdi yakası beyaz kürklü taba rengi kabanıyla getiriyordu Engin i gözünün önüne...

samsun
Bazı hikâyeler parça parça gün ışığına çıktıkça özel bir güç, gerçeküstü bir nitelik kazanır. Songül ün kayınvaldesinin hikâyesi de biraz böyle. Bazen hiç tanımadığınız bir ölü, ansızın hayatınızda yer kaplamaya başlar. Şengül, sanki bilinmez bir yazgının yönlendirmesiyle Samsun a kadar bu kadının hikâyesini dinlemek için gelmişti....

amasya
Yeşilırmak kıyısındaki çay bahçelerinden birinde buluşacaklar. Sakin akan ırmağın yeşiline dalmış olan Güzel, evlendikten sonra Cem le birlikte Edirne ye Nihal Abla yı ziyarete gidişlerini düşünüyor. Zamanla herşey unutulmuştu. Akıp giden bu ırmak gibi her şey akıp gitmez mi?

ankara
Ertesi gün cebimde sahte bir kimlikle Kızılay da, bilirsiniz, Kocabeyoğlu Çarşısı nın yanı başındaki Tansel Plak a gittim. Yeniyetmeliğimin, gençliğimin Ankara sının önemli uğrak yerlerinden biriydi. Aranıyor olmak, "biri olmak" demekti ve ben kısa bir süre için de olsa, şu bulanık kalabalığın içinde amaçsız dolaşan rasgele biri olmak istemiştim. Zafer Çarşısı nın kitapçıları da burnumda tütüyordu ama şansımı zorlamamalıydım. Bilmeyen yoktu. Gizli polisler orada cirit atıyordu...

sinop
"Sinop a geldiğinizde mutlaka beklerim. Evimizin penceresinden Sinop Kalesi görünüyor bir görseniz! Dalgalar, deniz! Nasıl anlatsam! Yağmurlu havada başka, güneşli havada bir başka." Gülümsüyorum. Bayramda anne-babasının eline öpmeye gelmiş Seher. Bu, evlendikten sonraki ilk bayramları...

afyon
"Afyon İkbal Tesisleri ne hoş geldiniz" diyen anons çınlıyor kulaklarda: "Denizli istikametinden gelip, İstanbul istikametine gitmekte olan Kanat Turizm in değerli yolcuları, otobüsünüz yarım saat çay molası vermiştir." Gözleri Mecnun u arıyor. Bugün niye yok ortalarda? Yoksa? Onu göremediği her seferinde yüreğini sinsice yoklayan bu korku...

kırşehir
Hayat Hanım her haliyle adının hakkını veren "hayat dolu" bir kadındı. Hiçbir şehirde iki üç yıldan fazla yaşamaz, her seferinde yeniden taşınırdı. "Oturmadığın vilayet kaldı mı?" diye soranlara, "Olmaz mı canım? Var elbette. Ben doğduğumda memleketimizin 67 vilayeti vardı. Biz böyle bildik, böyle öğrendik. Her kasaba irisini böyle kolayından il yapmaya devam ederlerse, hepsine yetişemeden ölüp gideceğim," diye hayıflanıyormuş gibi yapar, arkasından o ünlü kahkahalarından birini patlatırdı.

erzurum
Suna nın bavullardaki fotoğrafları ilk görüşü değildi. Erzurum a geliş gidişlerinde birkaç kez el atıp bakmışlığı vardı. Şimdi onları her eline aldığında kafasını kurcalayan, zihnine üşüşen olguların bir teki bile o zaman aklına gelmemiş, hatta üzerinde durulmaya değer bile bulmamıştı. Değişen neydi öyleyse? Bu fotoğrafların içini ancak şimdi görmesini sağlayan neydi?
diyarbakır
Başkomiserin kendisini içeri çağırmasını beklerken Aslı nın gözleri oturduğu bankta. Yer yer boyaları soyulmuş. Hani nasıl adlandıracağını bilemediğin ara renkler vardır ya, öyle. Şimdi içeri çekip polis zoruyla sorsalar, "Söyle bakalım kızım, ne renktir bu," söyleyemezsin. İnsan zihni ne tuhaf! Neler düşünüyor? Polisin burada, Diyarbakır da sorduğu, sorabileceği sorular düşünüldüğünde ne kadar saçma şu aklından geçenler! Yoksa o kadar da saçma değil mi?

kayseri
Lüks Terzi nin Kızları derlerdi o zamanlar üçüne birden. Laf aramızda kalsın en alımlıları ortancası Sofya! Sofya dediğime bakma, asıl adı Mualla tabii. Peki adı niye Sofya kaldı diyeceksin? Bir düşün: Değil Kayseri de, değil Türkiye de, dünyada kaç kadın vardır Sophie Loren e bu kadar benzeyen? Onu görsen. O zamanların Kayserisi de başkaydı. Şimdiki gibi on dördüne varmadan mantoya girmiyordu kızlar...
gümüşhane
Kapıyı açan kadına, "Sen Asiye misin?" diye sordu. Birbirlerini tartan bakışlarla baktılar kısa bir süre. Kapıyı çalan genç kadın kimi aradığını çok iyi biliyor, kapıyı açansa diğerini tanımıyordu. Başından azıcık kaymış tülbentini sıkılarken "Evet Asiye benim," dedi kadın, "ne vardı?"

mersin
Karısı ölmüş yakın zaman önce, çocukları evlenmişler zati, kimi Mersin den gitmiş, kimi ayrı eve çıkmış. Pozcu Mahallesi nde yeni bir ev aldım, koca evde tek başına yalnızlık çekilmiyor, dedi, gel evlen benimle. Önce alay ediyor sandım. On dört – on beş yaşın hevesi kalır mı bunca sene? Kalırmış meğer. Kaderim Mersin deymiş, bilememişim.

istanbul, esenler otogarı
Az sonra daha sakin sayılabilecek bir sesle, "Vardığımızda bana haber eder misin kızım," diyor. "Ben yol iz bilmem. Geçmeyeyim Elazığ ı." "Merak etme teyze," diyor Zozan. "Uyusan bile, ben uyandırırım seni." "Gözümün uyku tutacağını sanmam," diyor kadın. Zozan en azından bu sefer çok daha neşeli bir yolculuk hayal etmişken kendisi için, yanına oturan şu mahzun görünüşlü, kederli kadının varlığıyla içinin bulutlandığını, yüreğinin çatallanıp ağırlaştığını hissediyor.


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >xxxHOŞÇAKAL AŞKxxx
  13.Nis.2008 Pzr 02:30:02
fiogf49gjkf0d


Sende biliyorsun hayat oyle kolay bi yolculuk değil...
Ciktigin yollarda hep bi engeller var ki , vardiginda hedefine tadina varabilesin diye.
Yoksa ne kiymeti kalir eline gecen , onun ugruna savas vermediysen? Ama sen yine , yine gitmeyi deniyosun.
Kararli sozcukler cikariyorsun dudaklarindan :
Bu bir bitistir diyorsun surekli , tekrarlarinda kendine de inandirmak istercesine.
Bu is bitmistir!
Keske dilinden cikarttigin sozcugun kolayligi kadar ciksa yurekten de , keske yine ugrasmasak paramparca kalbi toparlamaya…
keske…
keskelerle olsaydi eger benim bu iliskide soyleyecek o kadar cok keskem vardi ki…




Git! Inanki git , artik savasamiyorum seninle.
Sabaha kadar yapilmis sinir harbinin ardindan hala uyumamis gozlerim ve artik uyusuk hissettigim vucudum su anda git diyebilecek kadar cesaretli sana.
Bi uyusam , bi daha uyanmasam diyorum ( bi damla gozyasi dokuluyo) bi uyusam ,ve uyandigmda ohh kabusmus desem.
Sen desenki ne gordun ruyanda kanter icindeydin gece ,
sarilsam sana , gecse icimdeki huzursuzluk!

Git!
Inanki git.
Ben artik guclu de hissetmiyorum kendimi ,
agir geldi bu ask bana.
Toparlayamadim kendimi senin hep kuskucu sevdan karsisinda. Kendimden suphe eder oldum sayende ,
yaparmiyim acaba oyle die sorular sorar oldum kendime ,
beni kendime bile yabancilastirdin sen.
Sevdani yuregime koydum dedikce ben sana ,
sen hep baska seyler aradin dilimde ,
gozumde ,
aklimda ,
gecmiste hatta gelecekte.



Git!
Oyle kirici oluyosunki ofken sardiginda benligini.
Sonradan ozur dilemeyi iyi beceriyo olsan ne farkederki ,
su an 2 gundur suren mide krampina sebepse sozlerin ,
ozrun ilac olacakmi?
Ozrun affedilir ama silinecekmi sozlerin beynimden.
(bi an allahim olsem de , su an surda varolmasam diyebilecek kadar acitmisken sen benim canimi , ne kiymeti var paylasilan guzel anlarin , olumun adini andirdiktan sonra sen bana)



Bu gidisin son sozlerini nerde sakliyosun simdi?
Suskunlugunun ardindan gelen deli firtinada vuruldum ben dun gece. Artik ne yapsan , ne desen daha fazla incinmez bu kalbim.Yazik bi veda kaldi bu sevdaya , sen yakistirdin , soylemek bana dustu! Icten gulusunun yerini gaddar , vurucu sozlerin aldi. Sicakliginin yerini bi soguk firtinada kaptirdim dun gece. Sabaha kadar iskenceye cekilmiscesine lime lime acittin her hucremi. Keske vursaydin da acisi gecseydi bi zaman sonra , simdi soylesene sozlerinin izlerini ne silerki yuregimden? Hep hatirasi kalsin die yaptin yaptin sen bence , oyle acimasizdin ki dun gece , artik ne dusunecegimi sasirdim ben!



Hep sana isyan ettigime bakma , sozum sana diye , sozcuklerim sana diye hep sanaymis gibi gozukuyo. Inan kendime bi yazi yazsam , bu kadar ozenle secilmis kelimelerle suslemezdim onu. Sen cezayi kendine kestin hesapta , seviyorum ama git diyosun. Gidiyorum zaten , endiselenme. Kalmaya niyetim yok artik. Ama bana oyle bi ceza verdinki farkinda olmadan , kendimi nasi kendime getiririm diye dusunuyom kara kara .Kendimi nasil kendime getiririm yeniden...

HOŞÇAKAL AŞK


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >BİR KADIN, BİR ERKEK VE VİCDANIMIZ....
  27.Nis.2008 Pzr 19:30:25
fiogf49gjkf0d
Ben, bir erkeğin kendisine emanet edilen kadın mahremiyetini hayatı
pahasına koruması gerektiğine inanan kuşaktanım. Bizim kuşak, cinayetten yargılanırken geceyi birlikte geçirdiği kadının adını vermemek için cinayet saatinde nerede olduğunu açıklamayan ve idama razı olan erkeklerin hikâyelerini anlatan kitaplarla, filmlerle büyüdü.

Kadının mahremiyeti bizim için kutsaldır.
 
O mahremiyete ihanet eden bir erkekten daha aşağılık biri olamaz bizimkuşağın gözünde. Bu ölçünün, bir toplumu sağlam tutan değerlerden biri olduğuna da inanırım.
Bir toplumda her şey olabilir, savaşlar, ayaklanmalar, kıyımlar yaşanabilir, bunlar atlatılır, tarih yaraları sarar, hayat kendi dengesini yeniden bulur ama erkekleri kadın mahremiyetine ihanet etmeye başlayan bir toplum bence ciddi bir çürüme işareti veriyor demektir. Kolay kolay iyileşmez. Son yıllarda birlikte oldukları kadınların resimlerini ya da filmleriniçekip bunları yayan erkekler çoğalmaya başladı. "Bir iki aşağılık adam" deyip geçebilirsiniz.Ama bence öyle kolayından üstünden atlanıp geçilecek bir olay değil bu.
Temel soru şudur:
Bu adamlar, böylesine rezilce bir iş yaparken nasıl oluyor da toplumun tepkisinden çekinmiyorlar?
Aforoz edilmekten, ayıplanmaktan, isimlerini lekelemekten, ailelerini utandırmaktan korkmuyorlar?
Toplumun pek de sert bir tepki göstermeyeceğine güveniyorlar herhalde. Bunda da haklılar.

Daha önce seviştikleri kadınların resimlerini, filmlerini yayınlayanlar ne oldu?

"Bu adamlar ahlaksızdır" damgası toplumun vicdanında bu insanların alnına vuruldu mu?
Sadece o adamların değil, o adamlara selam verenlerin bile bu ahlaksızlığı paylaştığı inancı kabul gördü mü?
 
Yoksa toplum, mahremiyeti ihanete uğramış kadınların resimlerini
görebilmek için mi hareketlendi?

Mahremiyet hainini ortak hayatımızın dışına mı attık? Yoksa suçuna ortak mı olduk?
Böyle insanları reddedecek bir reflekse sahip olmayan toplumların vicdanlarında bir zayıflık, ahlaklarında bir çürümüşlük başlamış demektir.
Ve, bence bir toplum için en tehlikeli şey böyle bir çürümedir.
Bir toplumu toplum yapan onun bayrağı, sınırı, toprağı değildir bence, onu toplum yapan ortak ve tartışılmaz vicdani ölçüleridir. Bu ölçüler hukuk ve devlet tarafından korunmaz, bu ölçüleri koruyanlar o toplumun edebiyatı, yazısı, hikâyesi, efsanesi, masalıdır. Yazılı olmayan yasalarıdır.
Ne oldu bizim efsanelerimize, hikâyelerimize, masallarımıza, yazılı olmayan yasalarımıza?
 
Neden kadınların mahremiyetine ihanet edenler bu kadar rahat davranabiliyorlar? Niye iğrenti dolu bakışlarla karşılaşacaklarından çekinmiyorlar?

Bir değil, iki değil, üç değil...
Bu tuhaf erkeklerin sayısı artıyor. Tam neresinden olduğunu bilmiyorum ama toplum bir yerinden çürüyor.
Çocuklarımıza yanlış masallar anlatıyoruz belki. Belki ortak ölçülerimizi, vicdani değerlerimiziyeterince iyi öğretmiyoruz.

Belki de gizli bir çürüme, yaralarla kendini gösteren bir tür kanser gibi kendini bu adamların varlığıyla gösteriyor. Bir kadının mahremiyetine ihanet eden her şeye ihanet edeceğine
inanırım ben. Böyle adamları arasında barındıran toplumların da çürüdüğünü düşünürüm.
 
Bu adamların varlığı beni korkutuyor.
Ortak vicdanımızı ve ölçülerimizi kayıp mı ettik diye endişeleniyorum. Vicdanını ve ölçülerini kaybeden bir toplum her şeyini kaybeder çünkü.


Ahmet Altan


Jelin

Jelin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >KUDURDUN MU BE ADAM ....
  27.Nis.2008 Pzr 19:40:26
fiogf49gjkf0d

ALINTIDIR

"Kudurdun mu be adam"

Bütün parasını islami kesimden kazandığından "Fantazi yapıyorum." Kime ne?" diyemediği için.. Durumuna dinden imandan meşruiyet sağlamaya çalışıyor.

 

 

 

Kirli zihinli adam


BİR "kıtır" attım ortaya...

Dedim ki...

"İkide bir İslam’da tesettür falan gibi mevzularda fikir beyan eden şu tesettür tüccarına bir sorun bakalım, kaç eşi varmış."

Meslektaşlarım sordular...

"Kaç karın var?" diye...

Adam gayet pişkin...

"Üç karım var, kime ne?" deyiverdi...

Ardından da nasıl da kirli mi kirli bir zihne sahip olduğunu kanıtlayan laflar etmeye başladı...

"Ne yani? Metres mi tutsaydım? Kerhaneye mi gitseydim?" demeye getirerek... Çirkin, bayağı, kusturucu ve pespaye mazeretler üretmeye kalktı...

* * *

Bu adama buradan "Kudurdun mu be adam?" diye seslenmek isterim...

Ne yani?

"Metres tutmak" ya da "kerhaneye gitmek" ile "üç karıyla evlenmek" arasında bir tercih yapmak zorunda mı erkekler?

Sanki ömürlerini birbirlerine adamış erkek ve kadınlar hiç yaşamamış gibi, "Erkek çokeşlidir" falan diye genelleme yapıyor...

Sanki bütün erkekler, üç-dört ev açıp oradan oraya zıplamaya fena halde temayüllü imiş gibi, "Ne var bunda?" diye şaşabiliyor...

Sanki "metreslik", bu ülkede meşru, hoş görülen, geçerli ve hiç yadırganmayan bir kurummuş gibi, "Ama onların da metresi var... Biz ona bir şey diyor muyuz?" diye çıkışabiliyor...

Yaptığı kıyaslamanın nasıl bir sonuca gittiğinin farkında bile değil!

Tutmuş, "Çocuklarımın anaları" dediği kadınlarla metresleri kıyaslıyor...

"Çocuklarımın anaları" dediği kadınların karşısına kerhaneyi çıkarıyor...

Yuh olsun bu mantığa! Yuh olsun bu kirli zihne!

* * *

Aslında olay gayet basittir:

Adam parayı bulmuş, üç karı almış, fantezi yapıyor...

Ancak...

İkide bir ekranlara çıkıp fetva verdiğinden...

Ayet, hadis okuyarak tesettür ticaretine dini alet ettiğinden...

Ve bütün parasını İslami kesimden kazandığından...

"Fantezi yapıyorum... Kime ne?" diyemediği için...

Tutmuş, durumuna dinden imandan meşruiyet sağlamaya çalışıyor...

Bu toplumda "tekeşlilik" bir norm haline gelmiş, umurunda bile değil...

Dinin verdiği cevaz, bin tane şarta bağlanmış, umurunda bile değil...

"Babamızın üç karısı var" demek durumunda kalan, sayılarını bile açıklayamadığı çocukları ne düşünür, ne hisseder, umurunda bile değil...

Hangi kadının böyle bir durum içine siner, umurunda bile değil...

"Ben Müslüman’ım... Benim inançlarım var" falan diye şişinip duruyor ama dinin en önemli prensibi olan "kendine hákim olmak" düsturundan zerre kadar nasip almamış...

Ruhu üç karıyı, üç evi, oradan oraya zıplamayı kaldırabiliyor!

* * *

Ben aslında bu adama kızmıyorum...

Benim asıl kızdığım, bu tür adamları yeşerten atmosferi sağlayanlardır...

Şundan eminim:

Her konuda din adına ahkám kesen kalemler, bu kirli zihinli adam karşısında "gık" bile demeyeceklerdir...

Ne adam gibi kalkıp, "İslam’da çokeşlilik vardır... Hacı Mustafa Efendi dine, kitaba uygun bir yaşama sahiptir" diyeceklerdir...

Ne de Hacı Mustafa’nın "din" diye takdim ettiği kirli muhayyilesinin ürettiği tezlere küçük bir itirazda bulunacaklardır...

Susacaklardır...

Onlar sustukça da Mustafa Efendi, elindeki dini kılıfla, hem tesettür üzerinden para kazanmaya devam edecek, hem de dördüncü evliliğini yaparak fantezi dünyasını çeşitlendirecektir...

Ne diyelim...

Ortam müsait, istifade et Mustafa...

Ahmet Hakan- Hürriyet

<<123456 78910111213141516...49>>