ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
IIIPearLIII> Forum Mesajları | | IIIPearLIII'e ait Toplam 6556 Forum Mesajı var
|
|
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >İçinden Deniz Geçen Cümleler> 16.Mar.2009 Pzt 15:14:54 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Uysal bir denize dönük yüzümüz, kapattığımız gözlerimizle…
Fonda Itrî’nin segâh yürük semâisi…
Susmak güzeldir....
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII> 15.Mar.2009 Pzr 23:59:41 | | fiogf49gjkf0d Uysal bir denize dönük yüzümüz, kapattığımız gözlerimizle…
Fonda Itrî’nin segâh yürük semâisi…
Susmak güzeldir....
Suskunluğun misafiri olmaktan haz alıyor yüreğim! Musalla taşındaki cesedin suskunluğu kadar suskunum! Konuşmalara küstüm! Gemilerim artık kendime yol alıyor.
Her zaman her yerde her istenileni anlatamıyorum. Kime, neyi, nasıl ispatlayacaksın! o halde suskunluğun elini tutuyorum. Merhem tutmaz öyle yaralarım var ki! Konuşamıyorum… İçime atıp susuyorum.
Kurşun geçmez şartlanmış beyinlere söz geçiremiyorum. Sayfalarca susuyorum. Kelimelerimin dinlenmeye en çok muhtaç olduğu anlarda, Beni anlayacak bana derman olacak birini aradığımda, O çok (boş) konuşanlar kaçıyor. Sokağımın gece yarısı suskunluğa terk edildiği gibi, Bende yüreğimi suskunluğun kucağına bırakıyorum Konuştuğum zaman mahkûm, Sustuğum zaman zanlı muamelesi görüyorum. Ne yapacaksın, kime gideceksin… Anlamsız konuşmalardan kendime sığınıyorum Zor olanı tercih ettim sustum…
Boğazıma dizilmiş sözcükleri söylemeden, haykıramadan, içime atarak… Bir bilseler susan birinin gözlerinde çuvallar dolusu kelime olduğunu, Ve yine bir bilseler söz tükenmişse en güzel cevabın susmak olduğunu…
Tarif edemediğim acıları, Hayal kırıklıklarımı susuşlarımla örtüyorum. Yüreğimin en ücra köşelerine inen zehirli oklardan Canım çok yandı!
Konuşursam;
Kırmaktan, kırılmaktan
Gözyaşlarımı tutamamaktan
Kelimeleri yan yana getirememekten
Yaralı kelimeler sunmaktan korkuyorum.
Geri alınmayacak kelimeler adına; ağzımın sürgüsünü çektim!
Şuan boğazımda düğümlenen kelimeleri çarmıha germekle meşgulüm
Sustum…
Ben sustukça suskunluğumun üstüne düşman gibi sözcükler yağsa da İncitseler de beni, artık vakit susma vaktidir Korkup kaçtı, Suçunu kabul etti, Haksız olduğunu kabullendi diyecekler… Desinler… Dudağım mühürlü! Duygularım susuşlarımda saklı kalacak. Yıllardır biriktirdiğim hiç kullanılmamış kelimelerimi Devren satılığa çıkarıyorum. İlan verdim! Alan olmazsa kalbimin morgunda biriktireceğim...
Sahi, her susan haksız mıdır? Belki de her Suskunluğun arka planında ciltler dolusu anlamlar vardır. Kim bilir! Ve bir gün Söylenmemiş cümlelerimi zulama koyup gideceğim bu şehirden Varsın kaçtı desinler… Susacağım! Derin denizleri her rüzgâr dalgalandıramaz…
Bazen susmak gerekiyormuş Bazen bomboş bakmak gerekiyormuş Hayatın yalanlarına.. Anlamaya çalışmak saçmalık..! Anlamadan yaşamak gerekiyormuş.. Ama bazen! Unutmak gerekiyormuş unutulma pahasına. Zaman değilmiş gideni getiren.. Aslında zamanmış var olanı götüren..!
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Amatör parçalar> 13.Mar.2009 Cum 13:50:27 | | fiogf49gjkf0d Bu gece sen uyurken bu şehirde Bir fırtana koptu Senin haberin yoktu Bu gece sen uyurken sessizce Birini uyku tutmuyordu
Tam unuttum derken karşımda bulunca seni Bir başkası olduğuna inandırsam kendimi Görmezlikten geldi dayanmadı yüreğim Seni bilemem ben ama şu anda iyi değilim
Bu gece sen karıştırdın dünyamı Yeni baştan başladı sanki herşey Bu gece sen hatırlattın acımı İçimde yaşatıyor seni bir şey
Bu gece sen uyurken bu şehirde Bir fırtana koptu Senin haberin yoktu Bu gece sen uyurken sessizce Birini uyku tutmuyordu
İstediğin gibi hayatından çektim kendimi Bir başkası olduğuna inandırdım kendimi Görmezlikten geldi dayanmadı yüreğim Seni bilemem ben ama şu anda iyi değilim...
Bu GeCe Sen _ Güray
(dinle)
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Can Yücel Kimdir ?> 12.Mar.2009 Per 23:54:47 | | fiogf49gjkf0d Dünya gözlerimi kendi ellerimle örttüm
Değdi yorgunluğuma
Bi ölüm kaldıydı onu da gördüm
Beni pişman etmedi doğduğuma...
Hayatı Tersten Yaşamak
Süphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel
hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı ?
Cami de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içersinde, herkes
karsınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar
helal edilmiş vaziyette.
Tabuttan doğruluyorsunuz,yaslı,olgun ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda,büyük bir itibar,iltifatlar,çocuklar
torunlar hepsi hazır
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir
maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaslara kadar her şey garanti, huzur içinde
yaşıyorsunuz.
Sağlığınız gittikçe düzeliyor
Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size
hoşgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor
patronunuz..
Ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli
bir insan olarak ise başlıyorsunuz.
Herkes karsınızda el pençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor
gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz
Diğer hormonel Aktiviteler artıyor, fevkalade.....
Aman ne güzel günler başlıyor..
Derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi
olur diyor. Bu arada Babanız ortaya çıkmış,"fazla çalıştın"
diyor "artik eve don,isi bırak,okumaya basla,harçlığın benden
olsun..."
Keyfe bakar mısınız ?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor
Ekmek elden su golden bir donem başlıyor.
Partiler, Diskotekler, Kızların sayısı artıyor
Derken Anne ve Babanız sizi oturup getirmeye başlıyor, araba
kullanma derdi de yok artık...
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde otur, keyfine
bak,oyuncaklarınla oyna" diyorlar...
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile
temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç
tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
Derken Anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor
ve başka bir keyifli dönem başlıyor.
Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazır.
Bir gün karanlık ilik ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.
Beslenmek için ağzınızı ağmaya dahi gerek yok, bir kordondan
besleniyor sıcacık yumuşacık ! Gürültüsüz ve patırtısız bir
ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.
Veee günün birinde müthiş keyifli bir gece ile hayatiniz
bitiyor....
BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY
başka türlü bir şey benim istediğim ne ağaca benzer, ne de buluta burası gibi değil gideceğim memleket denizi ayrı deniz, havası ayrı hava..
bir başka yolculuk dalından düşmek yere yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere ağacın yüksekliğince dalın yüksekliğince rüzgarda ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince
nerde gördüklerim nerde o beklediğim rengi başka tadı başka..
Can Yücel
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII> 12.Mar.2009 Per 14:09:20 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkının notalarının içinden fırlayıp geldin bugün yine karşıma..Bir hayal gibiydin..Onlarca yüzün vardı..hangisinin gerçek olduğunu bilemediğim.. Masum ve çocuk yüzünü gördüm önce..Acımasız hain yüzün belirdi hemen yanında..Bir yüzün tüm sevecenliğiyle gülümserken bana, diğeri kaşlarını çatmış gözlerini kaçırıyordu.. Gözlerimi kapadım yüzün hayalimden silinsin diye öylece bekledim bir süre..Sesin geldi kulaklarıma..Kaç tonu vardı sesinin..Coşkulu..heyecanlı..sıkılgan...Umarsız..duyarsız..sabırsız.. Sözlerinin her şekli beynimin içinde flaş gibi çakıp sönerken yastığıma gömüldüm..ıslak yastığıma..Belki de uzun zamandır ilk kez içimde nasıl tükendiğini hissettim..Seni alıp çıkarttığım ve artık hiç haketmediğine inandığım o baş köşeden nasıl parça parça kırılıp dökülerek eksiliyordun..İçimdeki sevgi, inanç, güven gibi tüm iyi duyguları da yok ederek gidiyordun..Fark ettim ki sana değil inandığım tüm duyguları yitiriyor olmama idi uzun süredir kalbimin isyanları..Sana değil kendime idi kırgınlığım..Sen değil bendim affedemediğim..Nasıl bu kadar kör , sağır ve aptal olduğumaydı isyanlarım..sana değil.. Yolumu kaybettiren sahte ve yalan bir hayalden ibarettin aslında sen..ben seni gerçek yapmıştım..Labirentlerinde kaybolmuştum..Benim gerçek sandıklarım senin yalanlarınmış oysa..ve aslında ben senin yalanlarını kendime gerçek yapmışım..Ne kadar karışık değil mi..? Aslında herşey son derece basit iken böylesine karmaşık bir hale getirmekle geçmiş zamanım ve bu zaman içinde yitirdiğim tek şey kendi değerlerimmiş sadece..Sen aynı sen iken ben benlikten çıkmışım..seni tanıyamıyor olmak değil kendime yabancılaşmak imiş kabullenemediğim..Akan her damla gözyaşımda sen değil ben varmışım ..Seni tüketebilmek için kendimi tüketmişim.. Binlerce defa isyan etmiştim,binlerce defa cevapsız soruların yanıtlarına ulaşabilmek için "Neden" diye haykırmıştım..Yanıtlar sende değil benim içimde gizliymiş..Anlayabilmek için her yüzünü tanımam gerekiyormuş sadece..Yeniden ben olmam ve hayata yeniden başlayabilmem için içimde yarattığım "sen" den kurtulmalı ,seni " sen" olarak görebilmeliymişim..Seni bulmak kendimi bulmakmış meğer..Yeni bir sayfada sana bakmak kendime yeni bir sayfa açabilmekmiş..İçimi yepyeni umutlarla doldurmakmış..insanın ömründe dört yılın küçücük bir damla olabileceğini , geride kalan damlaların koca bir deniz oluşturabileceğini anlayabilmekmiş..Hayatta herşeyin insanlar için olduğunu hatırlamak hayata dönmekmiş..O hayatın her dönemecini dönerken bir öncekini geride bırakabilmeyi bilmekmiş hayat..bakmak değil görmekmiş hayat.. Dünya sahnesine bir oyun oynamak için gelmişsek eğer , beraber oynamak istemeyeceğin oyuncuları kırmızı kart göstererek dışarı atabilmek sanatıymış hayat.. Şimdi en iyisi artık..Git Burdan..!
|
|
keşke düşüncelerde yollar gibi olsa..çekip gidebilsek
İNSANSIN VE İNSANLARLA beraber yaşıyorsun… Kırık kırıktır için… Özün eziliyordur çok zaman… İçini açamazsın kimseye, iç çekip durursun kendi içinde… Kimi anladın ki, kim seni anlasın… Neyi istediğini, neyi sevdiğini biliyor musun ki…
Yüreğini yırtıyor sevgini verdiklerin… Hissiz mi yürümeli ıssız yerlerde? Sensizlik senden daha mı sevimli sevgili sevgi? Yakınlık yakıyor, yalnızlık üzüyor…
Dostta denir mi her dert? Dedin de ne dinledin? Kime dayanacaksın yüreğinde yürüyen dertler için?
“ Ne tesellisi var, ne şarkının, ne sazın” Sözler silik, sazlar kırık… Hayat bestesi hüzünlü…
Gülmek mi mutlu eden, ağlamak mı? Huzur hiçbiri mi? Hiç mi her şey? Hiçlik dereleri nerede duracak, varlık dağlarına ne zaman çıkılacak?
Uçar gibi gidiyor zaman, uyur gibi geçiyor ömür… Harcanan hayat… Hayıflanması gereken hayallerle oyalanıyor… Yuvasız kuşların şaşkınlığıyla çırpınıyor… Çaresiz dallara konuyor kırık kanatlarla… Acı kanıyor içi… Dertle dönüyor dışı…
Umutla doğuyor her sabah, ölümle yatıyor her akşam… Dert döşeğinde gözleri açık uyuyor, deva prensesi gelir de ellerinden tutar diye… Acı şerbeti şifa şevkiyle içiyor… Deva diye dayanıyor dertlere…
Sevgiyi saflaştırır sıkıntılar, dostlukları derinleştirir dertler… Sürüklendikçe yüreğin, özüne yol alırsın… Savrulması gereken sevgi değil, her şeyi yutan senin “ben”in… “Ben” de boğulmazsan içindeki “ben”le buluşursun…
Dert dalgalarıyla çalkalanırken “ben” in, duru ve derindir özbenliğin… Sevgi saf, hikmet diri, varlık dağları yücedir bu benlikte…
İçtiğin acılara, dayandığı dertlere değmiştir, “Ben” den geçmiş “Birben”e erişmişsindir…
Özün özüne erişen kabuk ağlamalara güler geçer… Günlerin üstündedir gönlü, gönlünden damlayan günleri de güldürür…
Dertler gülmekle geçmez, acıları dindirmez şarkılar… İçini açıyorsa çektiklerin derin bir iç çek ve yürü yüreğinin yolunda…
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII> 12.Mar.2009 Per 13:23:40 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
` Geriye bir hiç kalsada benden andım olsun yazgıma..!
Atacağım Seni Sileceğim Gözlerimden.. `
sorumsuzca yaşadığım günlerin hesabını vermek için sanırım çok geç kalmışım.bugün düşününce neye ve kime hesap verebileceğimi bile bilmiyorum.harcadığım yılların getirisi ne diye düşündüğümde ise kocaman bir hiç...! ben çok kez hiç oldum çok kez karaya vurdum aslında her karaya vuruşumun ardından kendimle yüzleşmemek için kendimden kaçtım.bu kaçış nedendi aslında belkide nedensizdi.nedeni olmayan birşey beni neden bukadar etkileyebiliyordu onuda bilmiyorum.zorum ya hayatı ve insanları nekadar ti ye alıyorsam bi okadarda basit insanlar hep ilgimi çekmiştir.basit hayatlar 2 süslü öğrenilmiş cümleler.ya aradığım ne...! hayattan beklentim? kendimi hiçliğe terketmemmi bütün bunlara sebep.bundanmıdır basit karakterlerin beynimde yer alması.onları önemsemem.işte yeni bir karaya vuruş ve yeni bir yüzleşme seansı kendimle. nereden başlamalıyım yada kimden hangi karakterden.yanlış olan nokta neresi? beynimde gelip geçen insan karakterleri mevkileri ve yaşamlarına sadece getirisi olan hayatları sokan insanlar.sizden gidenleri hiç düşündünüzmü acaba.kişiliğinizden herbigün kaybettiğiniz değerlerinizi.kendinize veremediğiniz cevapları ters düz yaptınızmı hiç. ister olduğunuz yerde saymaya devam edin.ister kendinizi yükseklerde görün ama kendinizle yüzleştiğiniz zaman sadece üç beş yamalı cümlelerin arkasına sığınmayın.size getirisi olan insanların arkasına sığınmak sizi karakterinizi köreltir.ötesine asla gidemezsiniz.
olduğunuz yerde saymaya mecbur insanlar zavallı karakterler benden uzak durun...!
... Sonra bir gün geldi ve unutuldum...
Ve sorular birer birer bıçak gibi saplandı yüreğime ve yüreğimde yanıtlarını buldu...
Unutuluş hepsinin acımasız cevabı oldu...
Sonrası dipsiz bir karanlık... Sonrası çaresiz bir çıldırış... ... Kırgınlık kimlik değiştirdi ve vazgeçiş oldu benim için...
Unutmanın en ağırı unutamadan unutmaktır...
Seni sonsuza kadar kaybetmek kimlik değiştirdi ve unutmak oldu benim için...
Seni unuttuğum yalanıyla hayatı kandırmaya çalışınca
Hayat hiç olmadığı kadar acımasız tokatlar indirdi yüzüme...
Sonrası dipsiz karanlık... Sonrası hatırlamaya bile dayanamadığım düş yıkımları...
Sonrası kesif, karanlık ve rutubetli bir kuyu... Koskoca bir boşluk...
Sonrası yalnızlık kelimesine sığmayacak kadar derin bir yalnızlık...! ... Ah sevgilim, ayrılık trenini çoktan kaçırmadık mı biz...
Bulup bulup kaybetme oyunlarını çoktan tüketmedik mi...
O dünyevi aşk oyunlarından, kıskandırmalardan, kaçamaklardan çoktan vazgeçmedik mi...
Birbirimizi en ağır ihanetlerde sınamadık mı...
Anlamadın mı artık, varlığım sana acı vermek için değil...
Sadece seni sevmek için yaşadım ben! ... Seninle geçen zaman bir daha tekrarı olmayan, doğaçlama bir melodi gibi benim için...
Sanki birlikte yazılmış kaderimizin sayılı dakikalarından an çalıyorum...
Öylece karşında oturup seni seyretmeyi, sana yemek hazırlamayı
Seninle sohbet etmeyi, dostlarını ağırlamayı, seninle birlikte uyumayı...
Yani paylaştığımız ne varsa hepsini, bir daha asla okuyamayacağım bir şiiri
Kelime kelime içime sindirir gibi, soluk soluğa hissederek yaşıyorum...
Öyle birikmişsin ki içimde...
Seni yaşamakla tüketmem, seni sıradanlaştırmam mümkün değil...
İçime çektikçe çoğalıyorsun... ... Şimdi bana varlığımın sana acı vermediğini söylüyorsun...
Gitmemi istiyorsun, sonra yeniden gelmemi...
Ve sonra yeniden gitmemi...
Beni sensizliğin o dipsiz çukuruna önce sarkıtıp, sonra yeniden gün ışığına çıkarıyorsun...! ... Madem varlığım acı vermiyor sana...
Madem ki ancak yokluğumda sevgimi hissedebiliyorsun...
Öyleyse yokluğumla kal sevgili...
Madem ki yokluğumla daha mutlusun...
O halde yokluk benim bu aşk için büründüğüm son kimlik olsun...
Cezmi ERSÖZ
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII> 11.Mar.2009 Çar 00:12:21 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d En uzak mesafe
iki kafa arasındaki mesafedir
birbirini anlamayan...
Çoğunlukla kaçırdığımız bir aşk ihtimalinin ya da biten bir ilişkinin ardından gelir, “her şey başka türlü olabilirdi”. Hem kadere boyun eğiş, hem pişmanlık... İkisi birbiriyle çelişiyor gibi görünse de, ikisi de birbirinden kuşkulu aslında. Ama ikisinin varlığı da fazlasıyla hissediliyor. Satır aralarında fısıltılar dolaşıyor sanki, “evet bu kader, ama değişemez miydi acaba ?..”
İhtimal ya, duygularımızdaki buzlanma herhangi bir nedenle çözülmeye başlarsa bir gün, “değişemez miydi acaba?” sorusu, “değiştiremez miydim acaba?”ya dönüşür ağır ağır. Ve hala yeteri kadar gücümüz kaldıysa şayet, kendimizi izledikçe, yaşamaktan alıkoymuyorsak artık kendimizi... Bu, bizim kurtuluşumuzu sağlayabilir belki. O zaman her şey başka türlü olabilir gerçekten, hiç değilse bundan sonra...
Bizi saran kozanın çatırdamaya başladığını duyarız... Bulduğumuz ilk taze çatlaktan dışarıya süzülürüz usulca... Ve bir kelebeğin ömrü, insanların gözüyle bakıldığında çok kısa görünse de, bir kelebek hayatında zamanın hiçbir anlamı olmadığını öğreniriz. Aslında sadece bir kelebeğe dönüşebilme kabiliyeti taşımayanlar için ‘kısa’ ve ‘yetersiz’ olduğunu anlarız hayatın. Ve ayrıcalıklı anların tadını çıkarırken, hayatın bize nasıl da cömert davranmaya başladığını fark ederiz.
Aksi halde... Aksi halde, nasılsak öyle devam ederiz işte...
Ara sıra sonsuz bir sıkıntı kaplar içimizi, bilhassa kaçırdığımız hayatları düşündüğümüzde... Ve ne kadar uzun zamandır “aşk”ın denetimsiz ve keyfi mutluluğuyla uyanmadığımızı hatırladığımızda... Hayatımıza değip geçen en son aşk ihtimali gelir aklımıza... Her şey başka türlü olabilirdi diye düşünürüz...
Kanatları yüzlerce kez kırılmış minik bi kelebek,
nasıl her seferinde onarıp minicik kanatlarını
tekrar kanat çırpıyor masmavi ufuklara.
Nerden geliyor sana bu yaşama isteği?
Ben bu kadar sevemiyorken hayatı,
o her defasında tekar başlama çabasında.
Kollarımdan sürüklüyor beni, boşluğa atıyor sonra onun
yenilenmiş kanatlarıyla başka bir aşka doğru uçuyoruz.
Arada istemediğim duraklarda duruyor,
başka kanatlar kırıyoruz istemeden.
Sonra bazen bulutların arasında ışıl ışıl parlayan bir kalbe
tutuluyoruz ama parlaklık her zaman en güzeli olmuyor.
İmkansız aşklarımız oluyor, bir yıldıza aşık oluyoruz.
Ama o yıldız bizi değil de çok başka dünyaları aydınlatıyor.
Yine de yanında kalıyoruz, canımız acısa da..
O nun yüzü bize dönmese de..Yine kırılmak var içimizde..
Bu hikayenin sonunda minik kelebek acaba
tekrar ürkek ürkek uçabilecek misin?
İstemeden yine pervane oluyoruz bir yıldıza..
Hazır mısın bir daha kırılmaya?
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Can Yücel Kimdir ?> 10.Mar.2009 Sal 13:40:16 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d ANLADIM
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım..
Fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terkettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım..
”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ”git” dediğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni afetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
Can YüceL
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*> 10.Mar.2009 Sal 13:01:57 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin Bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş Ne oldu ümitlerine bu ne keder bu ne iç çekiş
Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül
Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz Çok değil inan az kaldı az Bu kadar erken susma biraz bekle Ağlama, ağlama gül biraz....
Mustafa Ceceli - Karanfil
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >ONE MAD PERSON (MELTEME) ÖZEL> 10.Mar.2009 Sal 12:19:27 | | fiogf49gjkf0d Bu şehir insana tuzak kuruyor Bu şehir insanı uzak kılıyor Bu şehir insanı hayli yoruyor Bu şehir insanı hep kandırıyor
Senin için yazılmış her şiir bu bedenin olsa keşke Bak bir ömrü verecem işte
Bağlamış elimi kolumu Ne kadar uzağa gitsem de kopamadım Ne kadar yakınsam ona Ben o kadar uzağım ondan Her taraf tuzak her bir yer yalan Tutulmamış ki hiçbir söz Hep yalan dolan var
Gel bu şehrin havası böyle kalsın Aynalar yalancıdır Bu şehrin dört bir yanında ayna var alımlıdır Bir kandırır ki anlamazsın Verilen sözler unutulur Belki yarına umut olur Fakat bu şehir unutturur Bazen hatırlatır ve ağlatır güldürür Bir gün yaşarken bir gün öldürür Bir türküdür bu duyduğun senin için Dikenli gül ve yaşanacak bir gündür Bu şehirde doğdum bu şehirde söndüm
Bir de şehirli türkü tutturup karşılıklı seninle Şehre inat dert üstüne dert koymayalım ayrılmayalım
Kardeşiz biz sanki, yağmuruyla ıslanan ağaç gibi Kökünden bağlı kopmaz, özümdür o bilinmez Sözüm var and içilmiş bir günde dört mevsimmiş Bu şehir benim ve bu şehir bizimmiş anla Pes etmedik umutla yürüdük işte her gün aynı yolda Bırakmam, terk etmem ben gitmem bu şehirden
Gel bu şehrin havası böyle kalsın, tuzakla dolmuş her yer Yorulmuş tüm bedenler acep neden
| |
| |