ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
15 Mayıs 2024, Çarşamba 18:09   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  IIIPearLIII> Forum Mesajları
    IIIPearLIII'e ait Toplam 6556 Forum Mesajı var
<<12345678 9101112131415161718...100...200...300...400...500...600...656>>


IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >İçinden Deniz Geçen Cümleler>
  16.Mar.2009 Pzt 15:14:54
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Uysal bir denize dönük yüzümüz, kapattığımız gözlerimizle…

                                          Fonda Itrî’nin segâh yürük semâisi…

                                                                        Susmak güzeldir....

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII>
  15.Mar.2009 Pzr 23:59:41
fiogf49gjkf0d

Uysal bir denize dönük yüzümüz, kapattığımız gözlerimizle…

                                          Fonda Itrî’nin segâh yürük semâisi…

                                                                        Susmak güzeldir....

 

 

Suskunluğun misafiri olmaktan haz alıyor yüreğim! 
Musalla taşındaki cesedin suskunluğu kadar suskunum! 
Konuşmalara küstüm! Gemilerim artık kendime yol alıyor. 


Her zaman her yerde her istenileni anlatamıyorum. 
Kime, neyi, nasıl ispatlayacaksın! o halde suskunluğun elini tutuyorum. 
Merhem tutmaz öyle yaralarım var ki! Konuşamıyorum… 
İçime atıp susuyorum. 


Kurşun geçmez şartlanmış beyinlere söz geçiremiyorum. 
Sayfalarca susuyorum. 
Kelimelerimin dinlenmeye en çok muhtaç olduğu anlarda, 
Beni anlayacak bana derman olacak birini aradığımda, 
O çok (boş) konuşanlar kaçıyor. 
Sokağımın gece yarısı suskunluğa terk edildiği gibi, 
Bende yüreğimi suskunluğun kucağına bırakıyorum 
Konuştuğum zaman mahkûm, 
Sustuğum zaman zanlı muamelesi görüyorum. 
Ne yapacaksın, kime gideceksin… 
Anlamsız konuşmalardan kendime sığınıyorum 
Zor olanı tercih ettim sustum… 


Boğazıma dizilmiş sözcükleri söylemeden, haykıramadan, içime atarak… 
Bir bilseler susan birinin gözlerinde çuvallar dolusu kelime olduğunu, 
Ve yine bir bilseler söz tükenmişse en güzel cevabın susmak olduğunu… 


Tarif edemediğim acıları, 
Hayal kırıklıklarımı susuşlarımla örtüyorum. 
Yüreğimin en ücra köşelerine inen zehirli oklardan 
Canım çok yandı! 


Konuşursam; 

Kırmaktan, kırılmaktan 

Gözyaşlarımı tutamamaktan 

Kelimeleri yan yana getirememekten 

Yaralı kelimeler sunmaktan korkuyorum. 

Geri alınmayacak kelimeler adına; ağzımın sürgüsünü çektim! 

Şuan boğazımda düğümlenen kelimeleri çarmıha germekle meşgulüm 

Sustum… 


Ben sustukça suskunluğumun üstüne düşman gibi sözcükler yağsa da 
İncitseler de beni, artık vakit susma vaktidir 
Korkup kaçtı, 
Suçunu kabul etti, 
Haksız olduğunu kabullendi diyecekler… 
Desinler… Dudağım mühürlü! 
Duygularım susuşlarımda saklı kalacak. 
Yıllardır biriktirdiğim hiç kullanılmamış kelimelerimi 
Devren satılığa çıkarıyorum. İlan verdim! 
Alan olmazsa kalbimin morgunda biriktireceğim... 

Sahi, her susan haksız mıdır? 
Belki de her Suskunluğun arka planında ciltler dolusu anlamlar vardır. 
Kim bilir! 
Ve bir gün Söylenmemiş cümlelerimi zulama koyup gideceğim bu şehirden 
Varsın kaçtı desinler… 
Susacağım! 
Derin denizleri her rüzgâr dalgalandıramaz… 

 

 

Bazen susmak gerekiyormuş
                 Bazen bomboş bakmak gerekiyormuş 
                                      Hayatın yalanlarına..
Anlamaya çalışmak saçmalık..!
                Anlamadan yaşamak gerekiyormuş..
                                     Ama bazen!
Unutmak gerekiyormuş unutulma pahasına.
                Zaman değilmiş gideni getiren..
                                  Aslında zamanmış var olanı götüren..!

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Amatör parçalar>
  13.Mar.2009 Cum 13:50:27
fiogf49gjkf0d
Bu gece sen uyurken bu şehirde
Bir fırtana koptu
Senin haberin yoktu
Bu gece sen uyurken sessizce
Birini uyku tutmuyordu

Tam unuttum derken karşımda bulunca seni
Bir başkası olduğuna inandırsam kendimi
Görmezlikten geldi dayanmadı yüreğim
Seni bilemem ben ama şu anda iyi değilim

Bu gece sen karıştırdın dünyamı
Yeni baştan başladı sanki herşey
Bu gece sen hatırlattın acımı
İçimde yaşatıyor seni bir şey

Bu gece sen uyurken bu şehirde
Bir fırtana koptu
Senin haberin yoktu
Bu gece sen uyurken sessizce
Birini uyku tutmuyordu

İstediğin gibi hayatından çektim kendimi
Bir başkası olduğuna inandırdım kendimi
Görmezlikten geldi dayanmadı yüreğim
Seni bilemem ben ama şu anda iyi değilim...

 

                                                                 Bu GeCe Sen _ Güray

video - bu gece sen güray izle(dinle)

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Can Yücel Kimdir ?>
  12.Mar.2009 Per 23:54:47
fiogf49gjkf0d

Dünya gözlerimi kendi ellerimle örttüm
   

       Değdi yorgunluğuma
        

               Bi ölüm kaldıydı onu da gördüm
            

                           Beni pişman etmedi doğduğuma...

 

Hayatı Tersten Yaşamak

Süphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel

hatta mükemmel olurdu.

Nasıl mı ?

Cami de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içersinde, herkes

karsınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar

helal edilmiş vaziyette.


Tabuttan doğruluyorsunuz,yaslı,olgun ve ağırbaşlı olarak.

Herkes etrafınızda,büyük bir itibar,iltifatlar,çocuklar

torunlar hepsi hazır

Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.

Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir

maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...

Altmışlı yaslara kadar her şey garanti, huzur içinde

yaşıyorsunuz.

Sağlığınız gittikçe düzeliyor

Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.

Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size

hoşgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor

patronunuz..

Ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli

bir insan olarak ise başlıyorsunuz.

Herkes karsınızda el pençe divan...

Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor

gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz

Diğer hormonel Aktiviteler artıyor, fevkalade.....

Aman ne güzel günler başlıyor..


Derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi

olur diyor. Bu arada Babanız ortaya çıkmış,"fazla çalıştın"

diyor "artik eve don,isi bırak,okumaya basla,harçlığın benden

olsun..."

Keyfe bakar mısınız ?

Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor

Ekmek elden su golden bir donem başlıyor.

Partiler, Diskotekler, Kızların sayısı artıyor


Derken Anne ve Babanız sizi oturup getirmeye başlıyor, araba

kullanma derdi de yok artık...


Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde otur, keyfine

bak,oyuncaklarınla oyna" diyorlar...


Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile

temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç

tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.

Derken Anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor

ve başka bir keyifli dönem başlıyor.

Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazır.


Bir gün karanlık ilik ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.


Beslenmek için ağzınızı ağmaya dahi gerek yok, bir kordondan

besleniyor sıcacık yumuşacık ! Gürültüsüz ve patırtısız bir

ortamda yaşıyorsunuz.


Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.

Veee günün birinde müthiş keyifli bir gece ile hayatiniz

bitiyor....

 

 

 

BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY

başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..

bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun

bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..

 

                                      Can Yücel

 

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII>
  12.Mar.2009 Per 14:09:20
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkının  notalarının içinden fırlayıp geldin bugün yine  karşıma..Bir hayal gibiydin..Onlarca yüzün vardı..hangisinin gerçek olduğunu bilemediğim..
Masum ve çocuk yüzünü gördüm önce..Acımasız  hain yüzün belirdi hemen yanında..Bir yüzün tüm sevecenliğiyle gülümserken bana, diğeri kaşlarını çatmış gözlerini kaçırıyordu..
Gözlerimi kapadım yüzün hayalimden silinsin diye öylece bekledim bir süre..Sesin geldi kulaklarıma..Kaç tonu vardı sesinin..Coşkulu..heyecanlı..sıkılgan...Umarsız..duyarsız..sabırsız..
Sözlerinin her şekli beynimin içinde flaş gibi çakıp sönerken yastığıma gömüldüm..ıslak yastığıma..Belki de uzun zamandır ilk kez içimde nasıl tükendiğini hissettim..Seni alıp çıkarttığım ve artık hiç haketmediğine inandığım o baş köşeden nasıl parça parça kırılıp dökülerek eksiliyordun..İçimdeki sevgi, inanç, güven gibi tüm iyi duyguları da yok ederek gidiyordun..Fark ettim ki sana değil inandığım tüm duyguları yitiriyor olmama idi uzun süredir kalbimin isyanları..Sana değil kendime idi kırgınlığım..Sen değil bendim affedemediğim..Nasıl bu kadar kör , sağır ve aptal olduğumaydı isyanlarım..sana değil..
Yolumu kaybettiren sahte ve yalan bir hayalden ibarettin aslında sen..ben seni gerçek yapmıştım..Labirentlerinde kaybolmuştum..Benim gerçek sandıklarım senin yalanlarınmış oysa..ve aslında ben senin yalanlarını kendime gerçek yapmışım..Ne kadar karışık değil mi..? Aslında herşey son derece basit iken böylesine karmaşık bir hale  getirmekle geçmiş zamanım ve bu zaman içinde yitirdiğim tek şey kendi değerlerimmiş sadece..Sen aynı sen iken ben benlikten çıkmışım..seni tanıyamıyor olmak değil kendime yabancılaşmak imiş kabullenemediğim..Akan her damla gözyaşımda sen değil ben varmışım ..Seni tüketebilmek için kendimi tüketmişim..
Binlerce defa isyan etmiştim,binlerce defa cevapsız soruların yanıtlarına ulaşabilmek için "Neden" diye haykırmıştım..Yanıtlar sende değil benim içimde gizliymiş..Anlayabilmek için her yüzünü tanımam gerekiyormuş sadece..Yeniden ben olmam ve hayata yeniden başlayabilmem için içimde yarattığım "sen" den kurtulmalı ,seni " sen" olarak görebilmeliymişim..Seni bulmak kendimi bulmakmış meğer..Yeni bir sayfada sana bakmak kendime yeni bir sayfa açabilmekmiş..İçimi yepyeni umutlarla doldurmakmış..insanın ömründe dört yılın küçücük bir damla olabileceğini , geride kalan damlaların koca bir deniz oluşturabileceğini anlayabilmekmiş..Hayatta herşeyin insanlar için olduğunu hatırlamak hayata dönmekmiş..O hayatın her dönemecini dönerken bir öncekini geride bırakabilmeyi bilmekmiş hayat..bakmak değil görmekmiş hayat..
Dünya sahnesine bir oyun oynamak için gelmişsek eğer , beraber oynamak istemeyeceğin oyuncuları kırmızı kart göstererek dışarı atabilmek sanatıymış hayat..
Şimdi en iyisi artık..Git Burdan..!

 

 

keşke düşüncelerde yollar gibi olsa..çekip gidebilsek

İNSANSIN VE İNSANLARLA beraber yaşıyorsun…
Kırık kırıktır için… Özün eziliyordur çok zaman…
İçini açamazsın kimseye, iç çekip durursun kendi içinde…
Kimi anladın ki, kim seni anlasın… Neyi istediğini, neyi sevdiğini biliyor musun ki…

Yüreğini yırtıyor sevgini verdiklerin…
Hissiz mi yürümeli ıssız yerlerde?
Sensizlik senden daha mı sevimli sevgili sevgi? Yakınlık yakıyor, yalnızlık üzüyor…

Dostta denir mi her dert? Dedin de ne dinledin? Kime dayanacaksın yüreğinde yürüyen dertler için?

“ Ne tesellisi var, ne şarkının, ne sazın” Sözler silik, sazlar kırık… Hayat bestesi hüzünlü…

Gülmek mi mutlu eden, ağlamak mı? Huzur hiçbiri mi? Hiç mi her şey?
Hiçlik dereleri nerede duracak, varlık dağlarına ne zaman çıkılacak?

Uçar gibi gidiyor zaman, uyur gibi geçiyor ömür…
Harcanan hayat… Hayıflanması gereken hayallerle oyalanıyor…
Yuvasız kuşların şaşkınlığıyla çırpınıyor…
Çaresiz dallara konuyor kırık kanatlarla… Acı kanıyor içi… Dertle dönüyor dışı…

Umutla doğuyor her sabah, ölümle yatıyor her akşam…
Dert döşeğinde gözleri açık uyuyor, deva prensesi gelir de ellerinden tutar diye…
Acı şerbeti şifa şevkiyle içiyor… Deva diye dayanıyor dertlere…

Sevgiyi saflaştırır sıkıntılar, dostlukları derinleştirir dertler… Sürüklendikçe yüreğin, özüne yol alırsın… Savrulması gereken sevgi değil, her şeyi yutan senin “ben”in… “Ben” de boğulmazsan içindeki “ben”le buluşursun…

Dert dalgalarıyla çalkalanırken “ben” in, duru ve derindir özbenliğin… Sevgi saf, hikmet diri, varlık dağları yücedir bu benlikte…

İçtiğin acılara, dayandığı dertlere değmiştir, “Ben” den geçmiş “Birben”e erişmişsindir…

Özün özüne erişen kabuk ağlamalara güler geçer…
Günlerin üstündedir gönlü, gönlünden damlayan günleri de güldürür…

Dertler gülmekle geçmez, acıları dindirmez şarkılar…
İçini açıyorsa çektiklerin derin bir iç çek ve yürü yüreğinin yolunda…

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII>
  12.Mar.2009 Per 13:23:40
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d


` Geriye bir hiç kalsada benden andım olsun yazgıma..!

                                       Atacağım Seni Sileceğim Gözlerimden.. `

 

sorumsuzca yaşadığım günlerin hesabını vermek için sanırım çok geç kalmışım.bugün düşününce neye ve kime hesap verebileceğimi bile bilmiyorum.harcadığım yılların getirisi ne diye düşündüğümde ise kocaman bir hiç...!
ben çok kez hiç oldum çok kez karaya vurdum aslında her karaya vuruşumun ardından kendimle yüzleşmemek için kendimden kaçtım.bu kaçış nedendi aslında belkide nedensizdi.nedeni olmayan birşey beni neden bukadar etkileyebiliyordu onuda bilmiyorum.zorum ya hayatı ve insanları nekadar ti ye alıyorsam bi okadarda basit insanlar hep ilgimi çekmiştir.basit hayatlar 2 süslü öğrenilmiş cümleler.ya aradığım ne...! hayattan beklentim?
kendimi hiçliğe terketmemmi bütün bunlara sebep.bundanmıdır basit karakterlerin beynimde yer alması.onları önemsemem.işte yeni bir karaya vuruş ve yeni bir yüzleşme seansı kendimle.
nereden başlamalıyım yada kimden hangi karakterden.yanlış olan nokta neresi?
beynimde gelip geçen insan karakterleri mevkileri ve yaşamlarına sadece getirisi olan hayatları sokan insanlar.sizden gidenleri hiç düşündünüzmü acaba.kişiliğinizden herbigün kaybettiğiniz değerlerinizi.kendinize veremediğiniz cevapları ters düz yaptınızmı hiç.
ister olduğunuz yerde saymaya devam edin.ister kendinizi yükseklerde görün ama kendinizle yüzleştiğiniz zaman sadece üç beş yamalı cümlelerin arkasına sığınmayın.size getirisi olan insanların arkasına sığınmak sizi karakterinizi köreltir.ötesine asla gidemezsiniz.

olduğunuz yerde saymaya mecbur insanlar zavallı karakterler benden uzak durun...!

 

 

 

...
Sonra bir gün geldi ve unutuldum...

 Ve sorular birer birer bıçak gibi saplandı yüreğime ve yüreğimde yanıtlarını buldu...

Unutuluş hepsinin acımasız cevabı oldu...

 Sonrası dipsiz bir karanlık... Sonrası çaresiz bir çıldırış...
...
Kırgınlık kimlik değiştirdi ve vazgeçiş oldu benim için...

Unutmanın en ağırı unutamadan unutmaktır...

Seni sonsuza kadar kaybetmek kimlik değiştirdi ve unutmak oldu benim için...

Seni unuttuğum yalanıyla hayatı kandırmaya çalışınca

Hayat hiç olmadığı kadar acımasız tokatlar indirdi yüzüme...

Sonrası dipsiz karanlık... Sonrası hatırlamaya bile dayanamadığım düş yıkımları...

Sonrası kesif, karanlık ve rutubetli bir kuyu... Koskoca bir boşluk...

Sonrası yalnızlık kelimesine sığmayacak kadar derin bir yalnızlık...!
...
Ah sevgilim, ayrılık trenini çoktan kaçırmadık mı biz...

 Bulup bulup kaybetme oyunlarını çoktan tüketmedik mi...

 O dünyevi aşk oyunlarından, kıskandırmalardan, kaçamaklardan çoktan vazgeçmedik mi...

 Birbirimizi en ağır ihanetlerde sınamadık mı...

 Anlamadın mı artık, varlığım sana acı vermek için değil...

Sadece seni sevmek için yaşadım ben!
...
Seninle geçen zaman bir daha tekrarı olmayan, doğaçlama bir melodi gibi benim için...

Sanki birlikte yazılmış kaderimizin sayılı dakikalarından an çalıyorum...

 Öylece karşında oturup seni seyretmeyi, sana yemek hazırlamayı

 Seninle sohbet etmeyi, dostlarını ağırlamayı, seninle birlikte uyumayı...

 Yani paylaştığımız ne varsa hepsini, bir daha asla okuyamayacağım bir şiiri

Kelime kelime içime sindirir gibi, soluk soluğa hissederek yaşıyorum...

 Öyle birikmişsin ki içimde...

Seni yaşamakla tüketmem, seni sıradanlaştırmam mümkün değil...

İçime çektikçe çoğalıyorsun...
...
Şimdi bana varlığımın sana acı vermediğini söylüyorsun...

Gitmemi istiyorsun, sonra yeniden gelmemi...

 Ve sonra yeniden gitmemi...

Beni sensizliğin o dipsiz çukuruna önce sarkıtıp, sonra yeniden gün ışığına çıkarıyorsun...!
...
Madem varlığım acı vermiyor sana...

 Madem ki ancak yokluğumda sevgimi hissedebiliyorsun...

Öyleyse yokluğumla kal sevgili...

Madem ki yokluğumla daha mutlusun...

 O halde yokluk benim bu aşk için büründüğüm son kimlik olsun...
 

Cezmi ERSÖZ

 

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >IIIX...RuHuMuN DaLGaLaRı...XIII>
  11.Mar.2009 Çar 00:12:21
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

En uzak mesafe

                   iki kafa arasındaki mesafedir
                                        

                                                      birbirini anlamayan...

 

Çoğunlukla kaçırdığımız bir aşk ihtimalinin ya da biten bir ilişkinin ardından gelir,
“her şey başka türlü olabilirdi”. Hem kadere boyun eğiş, hem pişmanlık...
İkisi birbiriyle çelişiyor gibi görünse de, ikisi de birbirinden kuşkulu aslında.
Ama ikisinin varlığı da fazlasıyla hissediliyor. Satır aralarında fısıltılar dolaşıyor sanki,
“evet bu kader, ama değişemez miydi acaba ?..”

İhtimal ya, duygularımızdaki buzlanma herhangi bir nedenle çözülmeye başlarsa bir gün,
“değişemez miydi acaba?” sorusu, “değiştiremez miydim acaba?”ya dönüşür ağır ağır.
Ve hala yeteri kadar gücümüz kaldıysa şayet, kendimizi izledikçe, yaşamaktan alıkoymuyorsak artık kendimizi...
Bu, bizim kurtuluşumuzu sağlayabilir belki.
O zaman her şey başka türlü olabilir gerçekten, hiç değilse bundan sonra...

Bizi saran kozanın çatırdamaya başladığını duyarız...
Bulduğumuz ilk taze çatlaktan dışarıya süzülürüz usulca...
Ve bir kelebeğin ömrü, insanların gözüyle bakıldığında çok kısa görünse de,
bir kelebek hayatında zamanın hiçbir anlamı olmadığını öğreniriz.
Aslında sadece bir kelebeğe dönüşebilme kabiliyeti taşımayanlar için
‘kısa’ ve ‘yetersiz’ olduğunu anlarız hayatın.
Ve ayrıcalıklı anların tadını çıkarırken,
hayatın bize nasıl da cömert davranmaya başladığını fark ederiz.

Aksi halde...
Aksi halde, nasılsak öyle devam ederiz işte...

Ara sıra sonsuz bir sıkıntı kaplar içimizi, bilhassa kaçırdığımız hayatları düşündüğümüzde...
Ve ne kadar uzun zamandır “aşk”ın denetimsiz ve keyfi mutluluğuyla uyanmadığımızı hatırladığımızda...
Hayatımıza değip geçen en son aşk ihtimali gelir aklımıza...
Her şey başka türlü olabilirdi diye düşünürüz...

 

Photobucket 

 

Kanatları yüzlerce kez kırılmış minik bi kelebek,

   nasıl her seferinde onarıp minicik kanatlarını

        tekrar kanat çırpıyor masmavi ufuklara.

Nerden geliyor sana bu yaşama isteği?

    Ben bu kadar sevemiyorken hayatı,

          o her defasında tekar başlama çabasında.

Kollarımdan sürüklüyor beni, boşluğa atıyor sonra onun

     yenilenmiş kanatlarıyla başka bir aşka doğru uçuyoruz.

         Arada istemediğim duraklarda duruyor,

               başka kanatlar kırıyoruz istemeden.

Sonra bazen bulutların arasında ışıl ışıl parlayan bir kalbe

      tutuluyoruz ama parlaklık her zaman en güzeli olmuyor.

            İmkansız aşklarımız oluyor, bir yıldıza aşık oluyoruz.

Ama o yıldız bizi değil de çok başka dünyaları aydınlatıyor.

    Yine de yanında kalıyoruz, canımız acısa da..

       O nun yüzü bize dönmese de..Yine kırılmak var içimizde..

Bu hikayenin sonunda minik kelebek acaba

   tekrar ürkek ürkek uçabilecek misin?

         İstemeden yine pervane oluyoruz bir yıldıza..

                Hazır mısın bir daha kırılmaya?  

 

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Can Yücel Kimdir ?>
  10.Mar.2009 Sal 13:40:16
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
ANLADIM

Bunca zaman bana anlatmaya
çalıştığını,kendimi
bulduğumda anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu
varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat,
okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden
anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün
kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak
koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında
gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını
anladım..

Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla
ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde
anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir
tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her
damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler
terkettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği
gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..

”Sana ihtiyacım var, gel ! ”
diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ”git” dediğimde anladım..



Sana sevgim şımarık bir
çocukmuş,her düştüğünde zırıl
zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı
sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ”affet beni” diye
haykırmak istemekmiş pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş
bir gün affedilmeyi,
Beni afetmeni ölürcesine istediğimde
anladım..

Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak
kadar sevmekmiş...

 

                                                   Can YüceL

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >DinLediğiniz Parçadan bir parçacık bölüm :*>
  10.Mar.2009 Sal 13:01:57
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
      Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
           Bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş
                   Ne oldu ümitlerine bu ne keder bu ne iç çekiş

           Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül

                                   Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
                                         Çok değil inan az kaldı az
                                             Bu kadar erken susma biraz bekle
                                                    Ağlama, ağlama gül biraz....

                                                            

                                                         Mustafa Ceceli - Karanfil

 



IIIPearLIII

IIIPearLIII resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >ONE MAD PERSON (MELTEME) ÖZEL>
  10.Mar.2009 Sal 12:19:27
fiogf49gjkf0d


Bu şehir insana tuzak kuruyor

Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor

Senin için yazılmış her şiir bu bedenin olsa keşke
Bak bir ömrü verecem işte



Bağlamış elimi kolumu
Ne kadar uzağa gitsem de kopamadım
Ne kadar yakınsam ona
Ben o kadar uzağım ondan
Her taraf tuzak her bir yer yalan
Tutulmamış ki hiçbir söz
Hep yalan dolan var



Gel bu şehrin havası böyle kalsın
Aynalar yalancıdır
Bu şehrin dört bir yanında ayna var alımlıdır
Bir kandırır ki anlamazsın
Verilen sözler unutulur
Belki yarına umut olur
Fakat bu şehir unutturur
Bazen hatırlatır ve ağlatır güldürür
Bir gün yaşarken bir gün öldürür
Bir türküdür bu duyduğun senin için
Dikenli gül ve yaşanacak bir gündür
Bu şehirde doğdum bu şehirde söndüm



Bir de şehirli türkü tutturup karşılıklı seninle
Şehre inat dert üstüne dert koymayalım ayrılmayalım



Kardeşiz biz sanki, yağmuruyla ıslanan ağaç gibi
Kökünden bağlı kopmaz, özümdür o bilinmez
Sözüm var and içilmiş bir günde dört mevsimmiş
Bu şehir benim ve bu şehir bizimmiş anla
Pes etmedik umutla yürüdük işte her gün aynı yolda
Bırakmam, terk etmem ben gitmem bu şehirden

Gel bu şehrin havası böyle kalsın, tuzakla dolmuş her yer
Yorulmuş tüm bedenler acep neden



 

<<12345678 9101112131415161718...100...200...300...400...500...600...656>>