ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
30 Nisan 2024, Salı 23:07   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Nehir> Forum Mesajları
    Nehir'e ait Toplam 2574 Forum Mesajı var
<<1...100...200...248249250251252253254255256257258 >>


Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >BEYİN GÜCÜ>
  8.Tem.2006 Cmt 17:28:10
Düşündükçe Büyürsün

İnsanlar düşündükleri kadar vardırlar!


İnsanlar sadece çözebilecekleri meseleleri kendilerine ‘mesele’ ederler.


İnsanlar ancak bildikleri kelime sayısı kadar düşünebilirler!


Küçük insanlar yalnız gördüklerini ‘var’ zannederler.


Küçük insanlar kendilerini dünyanın merkezi sanırlar.



Yukarıda sıraladığım cümleler ile tarttığımda, maalesef ‘normal yurdum insanı’ hakkında iyi duygular taşıyamıyorum.
Türk insanına inatla düşünme melekesi kazandırılmıyor, o da düşün(e)memenin muazzam cazibesine kapılmış gidiyor.
İnsan fıtratında tembellik var. İnsan zordan kaçar. Düşünmek/analiz yapmak dünyanın en zor işlerinden birisidir. Türk insanı bu külfetin sırtından alınmasından çok mutlu oluyor.


Birileri onun için düşünür veya düşünürmüş gibi yaparsa, o sadece memnun olur.
Bakın gazetelere; bu kadar bol köşe yazarı ancak bizim gibi ülkelerin gazetelerinde boy gösteriyor. Neden bizde bu kadar çok köşe yazarı var?
Düşünce dünyası zengin insan çokluğundan mı?
Katiyen!
Bizde okur, gazeteden sadece haber satın almıyor, yanında düşünce de satın alıyor!
Okurun ‘paketlenmiş düşünce’ talebi çok yüksek olduğu için gazetelerimizden çok sayıda köşe yazarı istihdam etmesi bekleniyor.


Peki onların hepsi ‘düşünce’ mi üretiyor? Cevap yine net: Hayır!
Bir kısmı düşünce üretirmiş gibi yapıyor, onlar da tıpkı ‘normal yurdum insanı’ gibi kendi meselelerini ‘kamusal mesele’ gibi yutturmaya çalışıyorlar.
Zaten adı üzerinde; artık onlara ‘köşe yazarı’ deniyor:


Gazetede bir köşede yazı yazan adam!
Bu insanlar eskiden ‘fikir yazısı’ yazar, her biri ‘mütefekkir’ sıfatını kazanmak için mücadele verirlerdi.


Milletler layık oldukları idarelere kavuşurlar!


Bu özdeyiş çerçevesinde Türk insanı her ne seviyede düşünüyor ise, onu yöneten siyasinin de o seviyede düşündüğünü varsaymak yanlış olmaz.
Bakın Türkiye’yi yönetenlere: Kayıkçı kavgası yapmayı hüner sayıyorlar. Zira, biliyorlar ki yutturuyorlar!
Dönün üniversitelere bakın. Bu ülkede kaç adet üniversal seviyede - adı üzerinde üniversite! - bilim adamı var?
Birbirlerine ünvan dağıtarak çoğalan profesörler, doçentler gerçekten bilim adamları mı, yoksa olsa olsa sadece kitapta okuduğunu nakil edenler mi?


Düşünmeyen üretemez, üretmeyen kaliteli yaşayamaz!
Biz bunun da çaresini bulmuşuz. Madem düşünmüyor, o halde üretmiyoruz; birilerinin bizim adımıza düşündüğü kadar, üretmesini de istiyoruz.
Bu işi de adına devlet dediğimiz aygıt yapıyor!
Bizim kadar rahat beleşe yatan, beleşi bu kadar kolay kendi hakkı addeden kaç adet toplum var?
Devletin rant yaratma kapasitesini beleşe çevirmeyi beceren ülke sayısı dünyada her geçen gün azalıyor ama biz hala devlete kapılanmayı hüner sayıyoruz!


Türkiye’de kime sorsan ‘milliyetçidir’!
Kimi kendine ‘Türkçü’ der, kimi ‘ulusalcı’, kimi ‘ergenekoncu’!
Kimi solcu milliyetçidir, kimi sağcı milliyetçi!
Bunlar ‘vatan elden gidiyor’ diye bağırmaya bayılırlar.
Ama bunlar arasında ‘neden üretemiyoruz’, ‘neden bizim ülkemizde mütefekkir yetişmiyor?’, diye hayıflananı hemen hiç yoktur.
Varsa da ben rastlamadım!
Bugüne dek ülkenin ekonomik rakamlarını diğer ülkelerin ekonomik göstergeleri ile mukayese edip, milliyetçilik adına bu durumdan utandığını beyan eden bir adet ‘milliyetçi’ veya ‘ulusalcı’ya bugüne dek rast gelmedim.
Siz rast geldiniz mi?
Düşünmeyi bilmeyen, analiz yapamayan, kendi farkını fark edemeyen, şahsi tercihleri gelişmemiş, güruhun parçası olmayı hüner sayan insanların çoğunluk oluşturduğu bir ülkede tartışılan konular beni zaman zaman çok sıkıyor.
Bu yazıyı canımın fena halde sıkıldığı bir günde yazdım!


Sıkıldığımız zaman ‘efkar dağıtmak’ isteriz!
Efkar ne? Fikirler!
Türk insanına çok fikir fazla gelir, hemen o fikirleri dağıtmak, başından atmak ister!
Hadi bana eyvallah! Sıkıldım, gidip biraz ‘efkar dağıtayım...’
 



Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Türk Felsefesi>
  8.Tem.2006 Cmt 14:29:34
fiogf49gjkf0d
Yaşam Felsefesinin İlkeleri


Richard Wilkins (c) İngiltere de piyasaya çıkan "Mental Tonic" (Zihin Açıcı) adlı kitabında yaşam felsefesinden süzdüğü ilkeleri sıralıyor. İşte onlardan birkaçı :


Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.

Pencerenizin camı kirliyse, dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.

Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız, başkası neden sevsin.

Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, yaşamınızdan değil.

Eğer kendinize yön arıyorsanız, yolunu kaybetmiş birisine sormayın.

Dostluk, ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.

Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.

Birçok insan hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.

İlerlemenizin önündeki en büyük engel, kendinize güvensizliğinizdir.

Acı, mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir.

Her davranışında başkalarının onayını arayan kimseler, hayatın birçok güzelliğini ıskalar.

Yüzeyde hazine bulamazsınız.

Kahkaha ruhun dansıdır.

Mucize, enerjinizi korkularınıza değil rüyalarınıza verdiğiniz zaman başlar.

Karşınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?

İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.

Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.

Cennete gitmenin iki yolu vardır :
1) Gerçekten öldüğünüz zaman
2) Gerçekten yaşadığınız zaman.

Gerçek zenginlik; vaktini insanlara vermektir, para karşılığı satmak değil.

Müziği, notaların arasındaki sessizlik yaratır.
                                                                              Alıntı


Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >O BANA BENİM ONA BAKTIĞIM GÖZLE BAKMIYORDU>
  4.Tem.2006 Sal 23:25:26
Gitme kal bu şehirde

Gitme kal bu şehirde benimle paylaş yaşamı, birazdan toplanacak çöplerin içine atalım yalnızlığımı eksik olan yarılarımızı tamamlayalım. Yeniden şekillendirelim bu şehrin arka sokaklarını iyiliğini ve temizliğini bulaştıralım onlara. Sen den uzakta bu gece yüreğim binlerce parçaya bölünüyor ve her bir parça milyon kere parçalanıyor gecenin karanlığında tam ortasında. Ne olursa şimdi olacak gerisi ötesi yok artık.

Saatler gece yarısını çoktan geçti birazdan sabah ezanları haykıracak ulu çınarlar gibi yükselen minarelerden ve sensiz bir benin olduğu şehrin üstünde.

Gecenin tam ortasında bir yürek haykırıyorsa susmalı evren hiçbir ses bir yürekten daha anlamlı ve derin konuşamaz bu saatlerde.

Gitme kal bu şehirde ne olur, neler olacak bir bilsen gidişinle konuşturtmazsın beni böyle uzun uzun.

Kavgalar olmayacak artık bu şehirde, insan onuru ayaklar altına düşmeyecek, açlıktan ölmeyecek hiçbir çocuk, bombalar patlamayacak ansızın gün ortasında artık, gitme kal güzellikler seninle varolacak bu şehirde.

Çıtırtılarını dinle yitirilmekte olan bahar akşamlarının. Bir kadının çığlığı yükselecek birazdan beyoğlunun arka sokaklarından, bir genç kızın umutları beş paraya satılacak karanlık pis odalarda, bir erkek olabildiğince rezilleşecek gecenin yarısında, bir ana çaresizlikten sokak lambalarının aydınlıklarında mendil açacak, gitme kal bak neler olacak sensiz yaşadığım bu şehirde.

Katlanabilirim sanıyordum gidişine zaten yoktun ki yanımda ve elinde olsa kalacağını bildiğim için izin vermiştim istemeyerek ama pişmanım,yanılmışım, geri dön sensiz yaşanmıyor bu şehirde.

Şimdi uzaklarda bensiz bir yerlerde başka gönüllerdesin ama ben hüküm sürmekteyim senin gönül sarayında biliyorum.

Gece bütün verdiğim sözlerden geri döndürecek kadar deli akmakta yüreğime, reddediyorum sensiz bir hayatı ve hesap soruyorum seni benden ayıran kaderimden. Bana birileri bir şeyler söylemek zorunda gecenin gözü kara, damarlarımda deli bir kızın kanı dolanmakta ve her türlü felakete müsaitim bu gece. En dipsiz kuyulardayım bu gece sensiz, en deli hayaller düşlerimde, ve korkuyorum bu gece ilk defa sokaktaki serseriden gecedeki bilinmezden değil bu gece kendimden korkuyorum.

Ey şehir geri istiyorum sevdiğimi senden duyuyormusun. İstersen buzlu yollarındayatarım günler geceler boyu ama geri ver sevdiğimi bana. Erir buzun kalmaz hükmün ağlatma beni geri ver sevdiğimi bana.

Dinle sevdiceğim sen dinle beni. Yüreğinin kapılarını arala biz seninle konuşmadan anlaşırdık sadece beni hisset bu gece.

Başka elleri tutmasın ellerin, başka gözlere dalmasın bal rengi gözlerin, ve daim olsun saltanatım yüreğinde dinle beni yalnızca beni dinle, bu gece senin olan yüreğim parçalanıyor yokluğunda duyuyormusun. 

 
          Gidenlerin ardından


Nehir

Nehir resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >KENDİME BAGIRIRAM>
  4.Tem.2006 Sal 23:09:09

De get gayrı
Tuz basaram yarama
Ağular içerem men
De get
Bakma bile ardına
Yüzünü de düşmesin düşlerime
Bir deli hoyrat çığırıram
Öfkelenir
İsyan eder
Kendime bağırıram

De get gayrı
Mahpus edilsin voltalarım
Ellerimde erisin tesbih
Bir cigara yakaram
Dünyayı çekerem cigerlerime
Yanaram men
Kanaram men
Aldırış etme sen

De get gayrı
Gök yarılsın
Yer delinsin ne gam
Bıçaklansın umutlar
Kabuslara sarılıram
Karabasana tebessüm eder
Kaldırımda yataram
Zehir ederem seni
Göz yaşı eder
İçimden ataram

De get gayrı
Bir asi şair oluram
Böyle öksüz
Böyle yarım kalıram
Bu hayın dünyayı zindan bilirem
Men vefasız men
Men hayırsız men
Böyle kafa tutup zamana
Ölürem
Ölürem
Ölürem men
De get gayrı
Aldırış etme sen... 

                         Bir asi şair oluram                 

<<1...100...200...248249250251252253254255256257258 >>