ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

   Dogan Cüceloğlu;okunmaya deger kitaplar ,bunları okuyalı çok uzun zaman oldu dediğin gibi basit ama anlayana çok şey var!!!! Teşekkürler pranga

"Sür-güle kapını açma. kim sorarsa beni "yok" de; "yokluğu bile" gitti.

tehlike anında kırılan bir kalbim vardı sana uzattım..kırdın!

ARTIK..

PLATONİK..

VEDALAR

DÜŞLÜYORUM..."

        Ellerine sağlık nefercim.Cidden limon ver maymun çok hoş olmuş

    Bakamadım  dayanamam bu kadarına

Yüzler; O Sırlı Aynalar

Yüzlere bakıyorsun. Çizgilerine. Renklerine. Çizgileri ve renkleri okuyorsun. Onları yol bilip götürdüğü yere gidiyorsun. Kiminde gurur, kiminde hırs, kiminde acı, kiminde hüzün yuvalanmış. Kiminde eziklik, kiminde haramzadelik. Kiminde kompleks, kiminde kibir. Bazılarında haramdan renkler, bazılarında secdeden izler. Bazısı küfürden kararmış, bazısı hayırdan nurlanmış. Yüz ele veriyor sahibini çünkü. Yüzü ayna tutuyor sahibine. Yüz yolu oluyor gönül, kalp ve zihnin. Ah saklandığı zannedilen niyetler, ah o açığa vurulmadığı düşünülen dilekler... Nasıl da yüzlerde apaçıktır.

Yüz, eylemin aynası olabilir mi? Hayatı yansıtan bir ayna mıdır yüz? Orda mıdır yapıp edilenler, beklentiler, handikaplar, toslamalar, çaresizlik? Yüz, gönlün dile gelmesi değil midir? Gönlün konuşması değil midir yüz ifadeleri? Yüzdeki çizgiler, gelgitler, renkten renge girmeler, gerilmeler, kasılmalar gönlün ateşlenen fitili midir yoksa? Yüz, çizgi çizgi gezilen bir haritadır; hayatın ve gönlün haritasıdır yüz. Yüz, insanın coğrafyasıdır demek ki. İnsanın gerçek ve silinmez yurdudur.

İnsan bedeni tümüyle simgeleştirilmiştir. Her bir uzuv tarih boyunca farklı sosyo-kültürel ortamlarca anlamlara dökülmüştür. Beden anlamlar yumağı haline getirilmiştir. Her bir uzvun anlamı o ortamın dili ve iletişim biçimi olmuştur. Beden bakılıp anlamlar devşirilen dile dönüştürülmüştür. Bundan ötürü, beden ve uzuvlar insanın sembolik düzlemi olmuştur. Yüz ise en çok dikkat edilen uzuvlardandır. Yüz bir anlamda uzuv olmayı aşmış ve anlamlar haritası haline gelmiştir. Bu haritada kısa bir gezinti insan ve insan ilişkilerinin en mahrem taraflarına dahi aşina kılabilir kişiyi. Çünkü yüz apaçık ortada olan bir haritadan başka nedir ki?

Yüz üzerine kısa bir araştırma, yüzün hayatta ve düşüncede ne kadar merkezi bir yere sahip olduğunu gösterecektir. O anda onlarca, binlerce ifade, deyim, tanım, belirleme, sıfat orta yere saçılacaktır. Yüzün, hayatın ve düşüncenin en değerli kavramlarından biri olduğu görülecektir. Bu kısa araştırmada yüz türleri, yüzün güzelliği yahut çirkinliği, yüzün binbir hali ortaya çıkacaktır. Bir yerde yüzüne yabancılaşmaktan, yüzünü kaybetmekten, sahte yüzden bahsedilecektir. Öte tarafta yüz türlerinin sonu gelmez listesi çıkarılacaktır: gülen yüz, eriyen yüz, kararan yüz, silinen yüz, örtülen yüz, bulanık yüz, sahte yüz, gerçek yüz, yalan yüz, kızaran yüz, masum yüzlü, hain yüzlü, çocuk yüzlü, güzel yüz, çirkin yüz, yaralı yüz, gamzeli yüz, gölgeli yüz, benli yüz... denilecek ve her birinden bin anlam türetilecektir.

Bir de yüzlere bakıp insana gitmek vardır. Binbir insanın bilinen bilinmeyen hikâyelerini, maceralarını, acılarını yansıtan yüzlere dalıp insanın kimliğini bulma girişimi, hayatımızda en öne aldığımız işlerin başında yer alır. Bir aristokratın yüzüne bakalım, bir gözlerimizi toprak kölesinin yüzüne dikelim. Bir kralın yüzüne dalalım sonra çevirip başımızı saray dalkavuğunun yüzüne bakalım. Bir tarafta katilin yüzü, yerde ise gözleri açık kalmış maktulün kanlı yüzü. Öte yanda kâr peşinde koşan tüccarın yüzü, karşısında kasketi elinde köylünün yüzü. Bir odada yumuşak koltuğuna pervasızca oturmuş bürokratın yüzü, daha kapının girişinde iş aramaya gelen işsizin yüzü. Her yanda insan her yanda yüzler... Yüzlerin geçişleri... Yüzlerin manaları döke döke geçişleri... Ve her bir yüz nasıl da kendi manasına kilitler bakanı. Ve bir başka yüz nasıl da kendini ayırır ötekinden. Kimi yüzler uzun bir yolculuğun başlangıcıdır. Uzun yola düşüren yüzlerde nice aşklar, nice kavgalar mekân tutmuştur. Bir anda sanki insanlığın katettiği tüm yollardan geçilir. Bazı yüzler kötürüm eden cinstendir. Kimi yüzler insanı olduğu yere mıhlar. Tek sözcük bile israfın en büyüğüdür artık. Kimi yüzler kalbi hoplatan bir iksiri akıtır ağza. Tattığında artık burada değil ötelerdesindir.

Yüzün tarihi yazılabilir mi? Böyle cesur ve elbette verimli bir girişim belki de yüzü başlangıç noktası seçip bütün insanlığa ulaşacaktır. Yüzün tarihi, insanlık tarihinin gizli ve aşikar, iyi ve kötü tüm yönlerinin hikâyesini barındıracaktır. Çünkü yüz, insanlık tarihinin tutanağıdır. Yüz, insanın tüm yapıp etmeleri ile çizgi çizgi, renk renk şekillenmiştir. Dolayısıyla barındırdığı yalnızca insanın macerasıdır. Velhasıl, yüz, sırrı dökülmeyen aynadır; insan evinin kapısı ve penceresidir. İnsanın kilidi ve anahtarıdır.

       Arkadaşlar bu kadar saçma bir tartışmaya tanık oldugum için üzgünüm.Kişisel bir boyutta gibisiniz  umarım çabuk toparlanırsınız