ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
8 Mayıs 2024, Çarşamba 23:45   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  ccbLuEwAyscc> Forum Mesajları
    ccbLuEwAyscc'e ait Toplam 4994 Forum Mesajı var
<<12345678910 11121314151617181920...100...200...300...400...500>>


ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  28.Mar.2011 Pzt 01:43:23
Bazan en sessiz insanlardan daha sessiz olurum.
Aslında sessiz olan ben değilim
Çığlıklarımı duymayan onlar
Korkutur mu onları bu SESSİZ ÇIĞLIKLAR...

Hani güneş doğarken geceyi yırtar
Hani saniyeler geçerken dakikaları kovalar
Hani tam bahar gelmişken kışla yaşanır karanlıklar
işte benimde içimde böyle çırpınıp durur
SESSİZ ÇIĞLIKLAR...

Fırtınayı hatırlatır bana bu sessizlik
Gidip gelindi iki şehir arasında tek seferlik
Kurşun-i bir renk kaplamış içimdeki sevgisizlik
İşte böyle yakınıp durur içimdeki
SESSİZ ÇIĞLIKLAR...

Sence sessiz mi yağar kar?
Yoksa duyulmaz mıdüşerken attığıçığlıklar?
Ve ya sessiz sessiz mi yaşanır acılar?
Her çığlığın bir hikayesi var

Hani rüzgar eserken savrulur yapraklar
Hemen arkasından yağar yağmurlar
Bu berekete doymaz topraklar
İşte böyle doyumsuz olmak ister
SESSİZ ÇIĞLIKLAR...

Bugünler geçmişten hesap soramaz
Gelecek düne anı bırakamaz
Sessiz çığlıklar boşuna atılmaz
Zamana armağan edilir
SESSİZ ÇIĞLIKLAR...


ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  31.Oca.2011 Pzt 20:47:08
  Biliyor musun ay yüzlüm , o gece hiç uyumadım. Mevsimlerden bahardı, tabiatım yeşillenmişti. Çünkü çünkü sen gelecektin, nasıl uyuyabilirdim ki.Yüreğim öylesine serindiki içim içime sığmadı, kirpiklerim kapanmadı bir türlü, heyecanla yeni doğan güneşi selamlamayı bekledim. Yılların ardından ilk defa buluşacaktık seninle. Buğulu gözlerini tüm çıplaklığıyla ilk kez görecektim, dudaklarında yine tebessüm olacakmıydı resimlerindeki gibi. Yine titreyen sesin savuracakmıydı yüreğimi diyardan diyarlara. Uyuyamadım işte bir türlü. Sabahın ilk ışıklarıydı , o sabah ne kadar uzun sürmüştü , bulabildiğim en güzel kıyafetleri giyerek senin için yola koyuldum......

 Gelişin öylesine büyük bir huzurduki , geceler boyu hayalini kurduğum düşlerimden bile daha güzeldi. Uzaktan gözlerini gördüm önce , beni üzeri yosun tutmuş yanlızlar rıhtımından kurtaran gözlerin , nasıl aydınlıktı öyle. Rengarenk giyisilerin içinde omuzlarına süzülen saçların ve o dudaklarındaki içimi rahatlatan gülüşün ne güzeldi...

 Çok iyi anımsıyorum mevsimlerden bahardı , yağmur yürekli kentim sen geleceksin diye güneş açmıştı. titreyen dalları yeşermişti ağaçlarımın, kelebekler bile sevincime ortak olmuştu. oysa senden önce hüzün yağardı düşlerime. hayran bakışlar tanıştı önce , ardından utangaç davranışlar.Önce seni seyre durdum uzun uzun , içime akıtıyordum doyumsuz güzelliğini. Senin ise yanakların kızarıyordu , karşındaki hayran gözlerin ardında.Nereye gideceğimizi konuşamadanyürümeye başlamıştık tutku sahilinde. Mutluluk rüzgarları sürüklüyordu bizi, belli ki sende mutluydun. Hem duygularımız, hem gözlerimiz hemde dudaklarımız konuşuyordu.

 Bazen oturduk , bazen yürüdük , zaman hızla ilerliyordu. Zamanın durmasını arzuluyorduk çünkü çok mutluyduk. Ama sabah başlayan güneş batmak üzereydi , akşam oluyordu ve sen gitmeliydin. Ayrılığın hüznü yansımıştı gözlerimize o gün bir hayal gibiydi, mırıldanarak bana yine geleceğini söylemiştin. Giderken sen tutku sahilimden, dalgalanan saçlarının arasından buğulu bakan gözlerin beni bir rüyadan uyandırdı. Sen kayboluncaya dek ardından baktım,gözlerimi alamadım bir türlü seni benden uzaklaştıran arnavut kaldırımı sokaklardan. Gelişin bir rüyaydı, gidişinse bir isyan.....



ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  31.Oca.2011 Pzt 20:38:05
sınırsızlığın bir başka adıdır aşk. hiç bir ölçü birimi ölçemez aşkın yoğunluğunu.
bir telefon sesini yıllarca bekleyen aşık için zamanın önemi varmıdır?
ya da onu sadece 5 dakika görebilmek için binlerce kilometreyi heyecanla giden biri için uzaklığın ne önemi olabilir?
karşılıksız seven birinin yüreğinin ağırlığı kaç tondur bilen varmı?
kural tanımaz aşk,yazılmış ve yazılacak hiçbir yasa aşka engel olamaz.
bir isyandır aşk.
hangi tank,hangi top,hangi nükleer başlıklı füze durdurabilir bu isyanı?
hangi ordu karşı koyabilir?
aşk güçtür.bütün bu silahları aşkın gücü durdurabilir ancak.
hiç görmediğiniz birine aşık olabilirsiniz.hatta adını bile bilmediğiniz birine tutkuyla bağlanabilirsiniz.
matemetikle açıklayabilirmisiniz bunu? ya da fizikle,kimyayla? veya başka bir pozitif bilim dalıyla?
hesap yapamazsınız aşk üzerine.
yapmaya kalkarsanız hep yanlış sonuca ulaşırsınız.
çünkü aşkın tek ve mutlak bir doğrusu yoktur.
aşkta iki kere ikinin kaç ettiğini ancak siz belirlersiniz.
durup dururken ağlarsınız.yada hiç olmadık bi yerde kahkaha atabilirsiniz.
tıbba göre siz ya delisiniz ya da delirmek üzeresiniz.
ama aşk için olağandır bunlar.
özlem dayanılmaz olduğunda,terkedildiğinizde.bir söze alındığınızda,unutulduğunuzda gözlerinizden süzülen yaşların taşıdığı anlamı hangi doktor anlayabilir?
daha önce sevgilinizle gittiğiniz bir lokantada,onun yemeği üzerine dökmesini hatırlayıp kalabalığın ortasında gülmenizi engelleyecek bi varmı?
birbirinize dokunurken,öperken,içinizden vücudunuza yansıyan o sıcaklığı ölçebilecek bir termometre icat edilmedi daha edilmeyecek de...
aşıksanız,ne yaşadığınız ülkenin adı önemlidir ne de hangi ulustan olduğunuzun.
politik görüşünüz,ideolojiniz,aşka galip gelemez asla.sağcı olabilirsiniz,solcuda.yada her neyse....sizi buluşturacak tek ortak noktatadır aşk..
ve siz bu aşkı yaşarken aslında sağ,sol,ön,arka gibi kavramların küçücük birer ayrıntı haline geldiğini hayretle izlersiniz.
ya ölüm...
insan hayatının sınırı olan bu soğuk gerçek bile aşka sınır olamaz.çünkü bir aşık ancak göze alabilir sevdası için ölümü.ancak aşık sevgilisi öldükten yıllar sonra bileaynı aşkı içinde taşıyabilir..
sevgilinizin gözüne dikkatlice bakın.sınırların nasıl yıkıldığını göreceksiniz..
şimdi tutun onu ellerini ve bilinki hiç bişey değerli değil onun gözleri kadar.
güzel bir aşk yaşamanız temennisiyle..


ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  31.Oca.2011 Pzt 17:46:03

HADİ GİT...

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit, Günahıma girmeden, katilim olmadan git! Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle, Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle. Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar, Git ki gamlı yüzümün hüznüyle d...olmasınlar. Mademki benli hayat sana kafes kadar dar, Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar. Hadi git, benden sana dilediğince izin, Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin. Kahrımın nedenini söylesem irkilirler; Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler. Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın; Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın. Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak, Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak! Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez, Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez. Her darbene tahammül edecektir bedenim, Gururum mani olur perişanıma benim. Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne? Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine. Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka, Sana gül bahçesini kim açar benden başka! Hercai arılara meyhanedir çiçekler, Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler! Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin, Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin. Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet, Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et! Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan! Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan! Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm! Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm. Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum; Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum! Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit, Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...



ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  26.Eki.2010 Sal 01:13:50

Hissetme desemde Yüreğim`e
Yokluğunu hissediyor derinde bir yerlerde..

Bir masalın başka hramanlarıydık biz seninle !
Hani masallar gerçek değildir
Başlangıç hikayeleri hep düşlerden ibarettir ya ..
İşte öyleydik bizde
İşte öyle bir masaldı bizimkiside..
Gerçek değildik !
Bir düşten ibaretti geçen günler
Yaşanılan anılar..
Hangi düşü kurduysak O`nu yaşadık..
Mutsuzduk diyemem
Çünkü biz yaşanılanlar gerçekmiş gibi mutluyduk..
Çünkü düşümüzde mutluluğu kurmuştuk !
Yalan bir masalın
Yalan bir mutluluğuydu işte hissettiğimiz..
Yüzümüzde yerli yersiz tebessümler oluşturan yalan sevgimiz !
Sevmedik birbirimizi de diyemem
Çünkü ölümüne sevdik düşlerinde hayalini kurduğumuz Bizi..
Yalanda olsa sevgin
Sonuçta sende beni sevmiştin sevgilim..
Oysa biz..
Yalansızdık..
En masum benliğimizle sevmiştik yüreğim`le seni..
Bu can ölümüne bir tek seni sevmişti sevgili !
Ama sen anlamadın ki !

Masaldı bu sevda..
Bu zamansız sevda masalı
Masallar arasında kötü sonla biten bir masal olarak kaldı !
Oysa hangi masal kötü sonla bitmişti ki ?
İşte bizim masalımız kötü sonla biten masallar arasında ilk`ti sevgili..
Gözlerine bakarak `Seni Seviyorum` diyemesemde sana
Bu yürek sevdi seni hep masalların gizli mısralarında..
Senin bilmediğin
Okumadığın atladığın sayfaların satırlarında haykırdı bu yürek sana !
Ama sen duymadın ki !

Yalandan da olsa sımsıkı tuttuğun ellerimi
`Yalansız` bir elveda ile bir anda nasıl bırakabildin sevgili ?
Evet haklıydın !
Yalan bir masalın`Yalan` bir sevdasıydı bizimkisi..
Yalancı bir başkahramanıydın sen bu masalın sevgili..
Ya da özür dilerim..
Yalancı demeye hakkım yok sana..
Çünkü sen düşümüzdekileri saniyesi saniyesine yaşatandın bana !
Tabii sonundaki mutluluğu hapsederek karanlık dünyam`a..
Kızmıyorum sana..
Kızamam da !
Dedim ya
Bu yürek seni `Yalansız` bir `A$k`la sevmişti..

Ve masal bitti..
Masaldaki kahramanlarda tek tek gitti..
Ve sende tabii..
$imdi bir ben varım..
Bir de yaşattığın o anılar sevgili !



ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  26.Eki.2010 Sal 01:05:47

Ayrılık Yağmuruna Tutulduk Birden
İyi Düşün Dönüşü Yok Dönmez Giden..
Kördüğüm Seven Unutmaz Gülüm..
Kalbim Elinde Sürgün
Bogazımda Bir Hıçkırık
Düğüm Düğüm

Kimseye Söylemediğim
....Ve Kimsenin Bozmasına İzin Vermediğim Düşlerim Vardı..
İçinde Sen Olan Ama Senin Bile Bilmediğin
Dokunulmamış Kirletilmemiş Bozulmamış Düşlerim Vardı..
Beni Bu Kadar Mutlu Eden De Onlardı..


Sana Bakarken Masallar Yazardım Ben
Seni Dinlerken Sana Dokunurken
Her Harfinde Bir Düşü Saklayan Masallar Yazardım..


Kimse Bilmezdi..
Sen De Bilmezdin..
Kirlenmesin Diye Söylemezdim..
Gecelerin De Geçmez Olurdu
Gündüzlerin De..


Sonra Bitti Ansızın Bitti

Beklemediğim Bir Zamandı Beklemediğim Bir Cümleydi Belki Onun İçin Bu Kadar Yaktı Canımı..

Kimselere Dokundurmadığım Düşlerimin Üzerine Basa Basa Gittin.. Kirlendi Düşlerim..

Alışmaya Çalıştım..
Nefes Almaya Çalıştım..
Yaşamaya Çalıştım..
Çalışmakla Olmuyordu..
Yaşamam İçin Yeni Düşler Gerekiyordu..
Sen Yoktun Kurduğum Bütün Düşler Yokluğunla Kirleniyordu..
Nefes Almakla Yaşanmıyordu..


Yaşamam İçin Seni Sevmem Gerekiyordu..



Sonunda Bıraktım Kendimi....

Artık Sadece Seninle Değil Herkesle Paylaştığım Dünyada
Sadece Seninle Değil Herkesle Paylaştığım Anlarım Vardı..


Sen Olmayınca Yaşam Bir Masal Değildi..

Yaşamdı.. Aldığım Nefes Gibiydi.... Sıradandı Acıydı......


Sen Gittin
Herşey Gitti
Sevinçler
Mutluluklar
Hayaller
Artık Herşey Sıradan
Herşey Basit
Ben De


Seni Bu Kadar Çok Sevdiğim İçin Kızdım Kendime..

Bir Gün Gideceğini Anlamadığım İçin..
Durmaksızın Sonsuza Kadar Süreceğini Sandığım Düşler Kurduğum İçin Kızdım..
Yaşadıklarımı Herkesin Yaşadıklarından Ayrı Tuttuğum İçin Kızdım..
Sen Bitti Dediğinde O Kadar Çok Acı Çektiğim İçin Kızdım..


Bunca Zamana Rağmen Hala Bu Kadar Acı Çektiğim İçin Kızdım..

Bazı Anlar Vardır Ya
Göremezsin Karanlıktan
Çarparsın Duvarlara
Ama Yine De Yürürsün
Bir Sonraki Adımın Boşluk Olsa Bile....

 

 



ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  19.Eki.2010 Sal 22:25:11
 

 Saat gecenin bir yarısı. Belki de burukluk değil benimkisi, sadece sade bir sitem. Bir insanın sürekli mi canı sıkılır. Bir tarafa atılmış gibi hisseder yüreğini. Bir boşluktur doldurulmaz. Yerine koymak istersin farkında olmadan kimilerini, koyamazsın. Sarılmak istersin belki de ona hiç sarılmadığın kadar sıkıca ve yürekten.

 Bazen öyle insanlar çıkar ki karşına, öyle zayıf anlarında yakalarlarki seni, o şiddetli sarılışları onlarla yaparsın. Tabiki o da karşılık verir sanki yerini o an için dolduruyormuş inancıyla sen zorladıkça zorlayan cinstendir. Yok ama bilmezki bu ayrıdır. Bir kere o çok eskilerden hatıra koku yoktur üzerinde koklamaya alıştığın. O tik tak atan, şiddetini gözbebeklerinin büyümesinden anladığın, dinledikçe hissettiğin yüreğin sesi başka türlüdür, yerini tutmaz. Kollar bir başka türlü sarardıki seni, o sarılış bedeni sardımıydı korku, üzüntü, kaygı kalmazdı. O eve geç gelişlerini bekleyen meraklı gözler telaşla kapıyı açtığında seni karşısında görmenin verdiği mutlulukla bir başka parlardı.

 Şimdi yoksun. Uzaktasın... Kulaklarım o her sabah beni uyandırdığın sese muhtaç şimdi. O merakla gittiğim, gördüğüm, yaptığım, ettiğim her yeri her şeyi dinlemeye hazır seni özlüyorum. O asabi tavırlarıma sabırla karşılık veren seni özlüyorum. Uzak değilsin belki ama sana istediğim an uzanamayan ellerimi bir yerlere sığdıramıyorum.

 Her şey içimde patlıyor; seviçler, kederler, kaygılar... Kimse yerini tutmuyor. Olmuyor işte; diyeceksin kocaman oldun ne bu çocukça yalnızlık. Bu yalnızlık değil annem, sensizliğe alışamamanın sitemi her boşlukta beni saran.

 Yine de uzaklarda olsan da varlığını bilmek güzel. Hayatta olman bana güç veriyor. En azından senin için birseyler yapıyor olmanın gururu ve inancıyla yaşıyorum. Ama yine de ister yirmi yirmibeş, ister kırk kırkbeş, suya muhtaç bir çiçek gibi sana muhtacım.

 Seni çok seviyorum...

 

 



ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  19.Eki.2010 Sal 22:24:01
Hiçbir filiz kendi gölgesinden öte bir yerde ölümü tatmamıştır..”

 Ey gözlerime bahşedilmiş mucize,

 Ey yüreğime hediye edilmiş Cennet kokusu,

 Ey nefesime serpiştirilmiş bir yudum taze hayat,

 Kan ter içinde susuz dudaklarıyla ve semâya dönen dualarıyla “ bir avuç deryâ’yı “ dileyen bir Haziran Cumartesi vaktinden düşüyorum sen kokan bu satırları..Vaveylâ eden bir öğle saatinde bulunduğun yerin deli rüzgarlarında düşlüyorum seni..Deli esen rüzgara inat başını eğmeyen gözlerine baka baka seni sevdiğimi haykırıyorum dua dua.... Kulağımda yankılan Cennet şarkılarıyla yeniden huzuru doldururken seni çekiyorum içime.. Toprak kokan benliğimle deniz kokan türkülerin söylendiği yüreğine akıyorum.. Sen mavi bir deryâ, ben sana kavuşmayı arzulayan - ruhi haliyle- Leylâ.. Sana gelen yollarıma sunulmuş tüm engelleri teker teker aşarak sana koşuyorum. Yüreğimde toprak kokusu, yüreğimde sana bir an evvel kavuşma çoşkusu..Hadi sevgiliKapılarını, perdelerini sonuna kadar arala.. Mevcudiyetinin ve geleceğinin tek idamesi / gayesi koca yürekli “ umut “ sayfalarına bir “ Elif “ miktarı “gül”ümse olmaya geliyorum.. Heybemde yetiştirirken her nefesine bir “ Elif “ miktarı huzuru kattığım birkaç sevda gülü ve nefesimde Cennet tahayyülü ile sana koşmaktayım..Yıllarca sana sakladığım yüreğimi benden emin olana “ sana “ katmaya geliyorum.. Yollarım sana, menzilim sana..Kan ter içinde kalan Haziran ayının aksine ben “ senin gözlerinde “ yaşlanmayı diliyorum.Senin mevcudiyetine idrakim tamamdır artık.. Gayri benliğim senin varlığında sonlansın sevgilim…Çünkü biz bir mucizenin gerçeğe en yakın halinde sevdik birbirimizi.. Biz ki; dallarında bir “ Elif “ miktarı huzur, köklerindeki taze umutları taşıyan gül-i râna’nın sevdaya sunulan bir avuç mutluluğuyuz..

 Tedavülü çoktan kalkmış bir ömrün peyderpey yeniden yaşatılması değil bizim sevdamız. Bitkisel hayatta yaşayan bir bedene yeniden ömür biçmek degil yaşadıklarımız.. Ayrı gökyüzüne aynı gözle bakan bir sevdanın en yalın haliyiz.. Tümceleri sevda ile nakış edilmiş cümlenin içinde yüreği Cennet kokan bir özneyle ile bir yüklemiz.. Biz ki toprağın suya hasret kaldığı zaman diliminde gökten düşen - bir “ Elif “ miktarı “gül”ümse’yiz.. Şimdi sevme zamanı.. Şimdi kavuşma zamanı..Gökten inen nurun toprakla kavuşmasında temaşa edilen mucizenin kelimelere dökülen haliyiz biz.. Sen ve ben bir’iz..Sen ve ben hep biziz.. Biz ki ;bir “ Elif “ miktarı huzuruz yetim ceylanlara hediye edilen.. Biz ki; taze gülüz nadasa bırakılmış topraklarda yeniden yeşeren.. Ve biz ki, birbirimizin kaderine yazılmış bir ömürlük sevdayız yıllarca kıyıda köşede delice beklenilen…

 Nefesindeki hayatla soluklandığım saklı sevdam,

 Sevda mucizesinin yeniden tezahür ettiği gözlerine yaşat beni.. Sonra da yeşil Cennetindeki gonca güllerinle sar beni…Hadi sevgili durma öyle.. Mavi bilyelerin cam soğukluğunda üşüyen yüreğimi sıcak şefkatinle kundakla. Üzerinde ütüsüz gömleği bir de yamalı pantolonu ile sana koşan bu adamı ilkokul cağındaki örgülü saçlarıyla siyah- beyaz fotoğraflara bile renk katan yaşı küçük ama yüreği büyük o kahve gözlü kızın yüreğine al..Gözlerinde her gün tekrarlanan bayram sabahlarının güzelliğine kat beni.. Baktığın her gökyüzünde benim gülen yüzümü görebilecek kadar benimse beni..Bir an tıkanan hayatın içinde anlamını idrak edemediğimiz ama onsuz mevcudiyetimizi idame ettiremediğimiz nefesinle sev beni.. İçine çek beni.. Taaa ciğerlerine doldur beni. Uzaklığımı unut, nefesime sokul.. Şah damarlarımdan bir an bile ayrılma sevgili.. Yoğunluktan bitap düşen yüreğimi nefesinle tazelendir.. Hadi el gibi sevgili durma yanımda . Ne olursa olsun yaşat beni yaşadığın sevdanın en yalın zamanında.. Kapı zile basan kişinin aşikâr olmasına inat sen hep benden başka her şeyi unutacak kadar sev beni..

 Hadi sevgili.. Bu Cumartesi bana memleketinden güneşler topla heybene..Biraz da deli esen rüzgardan doldur eteklerine..Bana gelirken toz toprak koksun yüreğin… Ellerin ise huzur… Şimdi seni bekliyorum aynı gökyüzünün altında. Sana kanatlanmak üzereyim.. Hicretim sana.. Yollarım sana… Menzilim sanadır..

 Unutmadan sevgili.. Gözlerimi kapattım.. Hani her zaman sana dediğim gibi” bir gün gözlerine bir şey olur da bir göz gerekirse karanlıklarına.. İşte bak yine gözlerimi sana verdim.. Kapattım ışıklarımı.. Annemin tülbentiyle perdeledim güneşi.. Sağım- solum karanlık mı sanıyorsun şimdi.. Tut ellerimi şimdi.. Gözlerin ışığım, adımların adımlarım olsun…Hadi gözlerimi kapattım ve kulağımda Cennet şarkılarıyla çoşarken kulağına fısıldıyorum sevgili…

 “ Senden başka her şeyi unutacak kadar seviyorum seni ..."

………...

 Hep bir “ Elif “ miktarı “gül”ümse ne olur…

 Çünkü; gülmek sana yakışıyor.....

 Gülümse ne olur…

 Gülümsediğin,

 Bende yaşadığın,

 Beni “ sende “ yaşattığın için

 “ Eyvallah sevgili eyvallah….”



ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  19.Eki.2010 Sal 22:21:25
Kadavradan ibaret bir gövde,
İmlası bozuk bir cümle..
Bir de aramızdaki büyüyen özlem..

Biliyorum gelmeyeceksin...
Ne sen olabileceğim gözlerinin dibinde..
Ne ben olabileceksin yüreğimin terinde..
Ama...
Bir cümle olduk biz..
Anlatım bozukluğuna meyal verdik ise de,
Sevgiye dair alıntılanmış,
En anlamlı söz olduk biz..
Bizden doğma mutluluğu var ettik
Sevda sağnağında...
Bizden olma bir fincan umudu tazeledik
Hayat çaydanlığında...


Ey kirpiklerinden sağdığım gökkuşağı yedi rengi,

Hüzünbaz hüzünleri unut..Ayak diblerine kök salmış siyah’ı da ..Koş yeni demlenmiş yürek demime..Sokul ve mevzilen gözlerinde kuruttuğum kirpiklerime..Şarkılar sustu biliyorum..Söz sırası bizde..Mutluluğumuzdan alıntı birkaç çift umudumuz var dudaklarımıza ördüğümüz..Erişmese de ellerimiz ellerimize, bir yolumuz var özleminde yürüdüğümüz..Sana kaç gel demiyorum..Biliyorum hakkım değil bu..Bırak kanlı bir savaşın içinde geçsin ömrümüz..Çilekeş bir sonbahar yaprağına özensin gözlerimiz..Aynı tende, aynı gölgede yürümese de mavi düşlerimiz, aynı sevdanın ıslak cümlelerinde büyüsün adımız..İlintilensin kokun Cennnetle, bize aidatlansın ayrılık...Ne fark eder ki..Ben sendeyim...Sen bende...Bükülse de cümlelerimiz , sökülse de alfabemiz biz bir cümleyiz..Sen ve ben...İki harf bir cümleden ibaret mutluluk...


Mutluluğuma umudumu bağışlayan,

Biliyorum özlem kör topal zamanlarında ilerliyoruz..Sen benden uzakta, ben senden ırakta yürümekteyiz..Dışı düşsüzlüğe gebe kalmış bir sabahın koynunda boyun bükmekteyiz..Bazen gözlerimiz nemlenmekte, bazen de özlem aramıza perdelenmekte..Ama bırakmak yok sevgili..Mutluluk umuda gark olmuşsa, artık dönüş yok bu yoldan..Ölüm ölümümüzü öldürmeden gitmek yok sevgili..Bırak ellerinden içmeyeyim bir bardak suyu..Bırak gözlerinde sabahlamasın yüreğim..Uzaklarda bana ait bir cümle ol yeter..Koynumda sonbaharları kurban edemesen de bırak yanımda hep umut ol yarınlara...

Sığlığıma / içimdeki yalnızlığa bir dirhem hayatı aşılayan,

Sus.Dikenli telleri dudaklarına getirip kanatma yaralarını..Kavuşmamanın ızdırabına kanıp içme hüznün şerbetini..Bak kör bir yüreğe sevgiyi öğretiyorsun..Büyüyor içimde ölen bir çocuk..Yarım değil cümlelerim..Mutluluk fiilinden umut deryası cümleler kuruyorum mavilere..Rüzgarı omuzlarıma alıp bulutlara yeni göç yolları buluyorum..Biliyorum her yol sana...Biliyorum her söz sana..Evet zor yaşadıklarımız..Zifiri bir karanlık ilerlediğimiz, bir ölüm kalım savaşı göğsümüzden sildiğimiz..


Bırak aramızdaki özleme bakıp durma..
Kefenle gözlerindeki ıslaklığı..
Gün vuslat zamanı..
Gün bizi bizde yaşatma anı..

Doldur gözlerine kız cocuğu hayallerini..
Yürü bana doğru harf harf..
Yürü bana doğru dua dua..
Bir de gelirken bana,
Bİr avuç maviyi çok görme sakın..

Unutma;
Özlediğim kadar Sen’sin..
Sevdiğim kadar Ben’sin..

“ Seni özlemin en güzel yanı;
Seninle her gün yeniden doğmak mavilere..
Hep nefes al emi..
Seninle hayatlansın bu hayatım....“


ccbLuEwAyscc

ccbLuEwAyscc resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >SANA BAKMAK!!!>
  19.Eki.2010 Sal 22:15:48
Gittin...

Dudağıma, çocuksu susuzluğumla asla doyamadığım öpücüklerinden birini kondurup gittin. "Ne olur öyle bakma bana" dedin en son...

Daha birkaç dakika önce gözlerimde varlığınla alevlenen yaşam sevincinin yerine, boyun eğmiş, donuk ve daha şimdiden hasretinle kavrulmuş bir karanlığı bırakıp gittin... Dolmuştu zamanın.

Yüreğimdeki kum saatini, o göz açıp kapayıncaya kadar geçen "sen"den, sanki asırlarca tükenmek bilmeyen "sensizliğe" tersyüz ederek gittin.

İçimde, günlerdir yokluğunla zayıflamış, kalbi kupkuru kalmış aşk çocuğunu sevginle emzirme sarhoşluğuyla delirdiğim şu üç saatin içindeki yüzlerce "an"ı "anı"ya dönüştürerek...

Önce gözlerim öksüz kaldı yokluğunda. Sonra, nefesinin o buğulu sıcaklığından mahrum kalan evimin rutubet kokulu duvarları...

Gittin...

İki aşkın arasında şaşkın. Ürkek ve çaresiz bir çocuk gibi savrulan kalbini cebine koyup, başka bir eve gittin uyumaya. Artık senin değildi evin, "sizin" di. Benim özlediğim o eski evin değildi gittiğin...

O eski ev... Oturup, zamanın o yağmursuz, o parça parça yüzüne bakarak, güneşin bütün gün sadece yalayıp geçtiği loş pencerelerinde dalgınlığımızı biriktirdiğimiz o ev...

Şaşardık bazen. Ansızın, hesapsızca, belki de yorgun düşerek... Akıldışı bir hızla devinen imgelerin ortasında, bir çığ gibi ömrümüze yığılan anılardan birin seçip, dondurarak... Hayat, çok eskilerden gelen sonsuz bir ayinle ilgili gibi, bir gelenek gibi tekrar ederdi etrafımızda, umurumuzda olmadan...


Elin çaya uzanırdı.
Tenim dudaklarını özlerdi.
Bir sözüm şiirin olurdu. Demlenirdik.

Gömüldükçe düşlerin o büyülü uykusuna, aşkımın kalbimdeki ilahi melodisi çalınırdı kulaklarına birden. Nasıl da ürkerdin... Karanlıktan korkan bir çocuğun teselli isteği gibi bölerdi sesin suskunluğumuzu.

Ruhlarımızın bir yerlerde buluştuğuna, düşlerimizin bir yerde kesiştiğine inanmak istediğim bu hayattan çalıntı anları, beni bunun aksine inandırmaya çalışan bir sesle ve ilk önce hep sen bölerdin.

İşte böyle anlarda yüzü daha da netleşirdi dünyaya gözlerinden bakan o yaralı çocuğunun... İşte ben en çok seni içimden doğru sevdiğim böyle anları severdim.


Hayatın içinde seni barındırdığı her karesinde uzun uzun soluklar alarak, o günlük, o sıradan ayrıntılarını alabildiğince büyütüp, içinde kaybolarak severdim seni... Odanın içinde, varlığına yıllardır aşina olduğun bir eşya gibi sessizce kaybolarak, seni izlemek ve başının üzerinden sonsuzluğa akıp giden düş bulutlarında şekillenen her şeyi, şu yüreğimde senin için büyüttüğüm şiire mısra yapıp eklemekti seni sevmek.

Sevmek hayatına tanıklık etmekti benim için...
Sabahları evden çıkmadan önce, uykundaki o en masum halini öpücüklere boğarken "gitme" diye sayıklayan sesine kıyamayıp, patrona bin bir yalanlar uydurarak, işe gitmemekti seni sevmek...

Sana kahvaltı hazırlamaktı. Senle hazırladığım sofraya iştahla oturup "sen var ya, bir meleksin, neden seninle evlenmiyorum ki ben? Senden daha iyisini mi bulacağım"diyen muzip sözlerine sevinmek, belki de çocukça inanmaktı. İnce ince kıyılmış, tabağa motif gibi işlenerek dizilmiş ve hep sevdiğin gibi üzerinde zeytinyağı ve limon gezdirilmiş domateslere, yaptığım mezelere duyduğun minnete şaşırmaktı. Hayatına eklemekten çılgınca zevk aldığım o şefkatli inceliklere duyduğun minnete şaşırmaktı seni sevmek...

Seni sevmek, bundan yıllar önce, seni bir idol gibi içimde büyütüp, hayranlığımın yavaş yavaş aşka dönüşünü ürkekçe gizleyerek kaleme aldığım mektuplarıma, aynı incelikle, aynı özlemle, aynı hayranlıkla verdiğin cevaplarına inanmaktı. Tüm ısrarlarına rağmen, bu eşsiz büyüyü bozmaktan çekinip, aylarca seni bir kez bile aramamaktı. Sonra ansızın yollara düşüp, çocukluğumda kalbimde filizlenen sevdası senin aşkınla yeşeren bu kentin sokaklarında izini sürmek, kendi sözlerinle "bu inceliğin ve bu derin anlayışın yüzünü", yani o merak ettiğin yüzümü, gözlerine taşımaktı. Buluştuğumuz cafe de, ayların günlerin telaşı ve suskunluğuyla anlattığın şeylerin hiçbirini algılamadan, sadece hayranlıkla seni, o hepimiz gidiliğini seyrederken, masanın altından bir türlü çıkartamadığın o telaşlı, o çocuk ellerinde kendini ele veren heyecanına inanmaktı...

Seni sevmek, o gece rakı içtiğimiz köhne meyhaneden çıkıp yürüdüğümüz sokaklarda, Nisan ayında bir mucize gibi gökyüzünde dans eden kar tanelerinin Tanrı`nın bu aşk için gönderdiği bir işaret olduğuna inanmaktı.


Seni sevmek kadınlığımı(erkekliğimi), bedenimi ve hazzı ilk defa seninle keşfetmekti. Onyedi yıldır sanki sadece senin için sakladığım bedenimi, en ufak bir tereddüt duymadan ve beklentisiz bir sarhoşlukla sana sunmaktı. Her dokunuşunda kutsal bir ayinin o sıcak ve tatlı şarabını yudum yudum içer gibi...

Seni sevmek, aşkın uğruna, ama senden izinsiz, başka bir kentteki hayatımı sıfırlayıp, yaşadığın kente, yaşadığın göğün altına, ıslandığın yağmurların altına gelip yerleşmekti. Senden başka, bu koca kentte bir başınalık ve kimsesizlikti seni sevmek... Sokaklarda tek bir tanıdık simaya rastlamamaya alışmaktı güçlükle... Hücrelerimle beraber çoğalan aşkını özgürce ve sınırsızca yaşamak için ailemin şefkatli ve anlayışlı kollarından sıyrılıp kanatlanmak, yıllanmış can dostların sevgisini çok uzaklarda bırakmaktı...

Seni sevmek, yalnızlığın soğuk kollarından biraz olsun sıyrılıp, nefes alabilmek için geceleri saatlerce tek başıma Beyoğlu`nun karanlık sokaklarında kalabalığın soluğuyla ısınmaya çalışmaktı. Hiç tanımadığım insanların yüzünde senin yüzünü aramak, onların kaybolmuş, umutsuz hayatlarında yaralı geçmişinin ve çocuksu düşlerinin izini sürmekti.

Seni sevmek, bu kentin tozlu, soluk ışıkları ruhumu ısırırken, aynı gecenin yıldızları altında seni deliler gibi özlemekti. O geceyi de kollarında geçirebilmeye seni ikna edebilmek için saatlerce sokaklarda dolaşıp, barlarda, kahvelerde oturup eve dönüşünü beklemekti. Bazen bu bekleyişlerin sonu, yorgun düşmüş bedenimi sürüklediğim evimde, o gece bir başka kadının yanında uyumana ağlamak olurdu sabaha kadar... Ertesi gün bir şizofren gibi, hiçbirşey olmamış gibi tekrar seni sevmeye koyulurdum. Şaşırırdım.

Çünkü, seni sevmek direnmekti sevgili... Güçsüz olanı acımasızca yok eden bu kentin hoyratlığına ve senin için artık inanmaktan çoktan vazgeçtiğin, yaşadığın hayal kırıklıklarıyla çok uzun zamandır kaybettiğin o aşk duygusunun gerçekliğinin canlı ispatı olmaya direnmekti. Kalbine inançla aşk tohumları ekmekti seni sevmek. Sevmek o yitirdiğin aşk şarkısı adına sana umut vermekti.

Seni sevmek, ait olduğun gökyüzünde seni özgür bırakmaktı. Koparmamaktı kanatlarını. Ruhunun ve kaleminin tek besin kaynağından, başka sevgilerin şiirine eklediği mısralardan kıskançlıkla seni mahrum etmeye yeltenmemekti.

Sevmek, ruhumun tek sahibi olan seni sahiplenmemeye kanaya kanaya razı olmaktı. Çocuksu bir saflıkla tek vazgeçemeyeceğinin ben olduğuma kendimi inandırarak, hayatına boyun eğmekti.

Seni sevmek, bir babayı, bir can yoldaşını hayatının sonuna kadar yanında olduğunu bildiğin güvenilir bir dostu, ilgiye ve şefkate doymayan çaresiz bir küçük çocuğu, ama en çok da tutkulu, kıskanç ve yüreği sonsuz maviliklere akan bir deli aşığı sevmek gibiydi.

Bir gün ansızın, telefonda duyduğun bir sese, ya da yeni tanıştığın bir kadına aşık olduğunu, sanki tepkimi ölçmek ya da seni nasıl kıskandığımı görmek isteyen abartılı bir heyecanla söylediğinde, telaşa kapılmamak, bunun gelip geçici bir duygu olduğuna ve asla benden vazgeçemeyeceğine inanmaktı... Yine de içimdeki o kaçınılmaz endişe ister istemez sarardı yüzümü... Sesim soluğum kesilirdi birden... İşte öyle anlarda beni sımsıkı sarıp, tutkulu bir sevişmenin ilk öpücüklerini dudağıma kondururken "Sen küçücük bir kızsın, biliyor musun" diyen şefkatli sesini severdim en çok. Ve aslında ben dâhil, hiç kimseye âşık olamayacağını düşünür hüzünlenirdim.

Rüyalarımın gül kokusu.

Sonra bir gün aşka açıldı yüreğinin sürgüleri
Sonra bir gün şiirlerin başka bir aşkın kokusuna büründü.

Yıkıldı tabuların... Kırıldı zincirlerin... Uzağıma düştün.

Bu defa farklıydı, hissetmiştim. Yalnız bedenini değil, ruhunu da paylaşmaya başlamıştın bir başka kadınla.

Sonra sevmek yavaş yavaş kayışını izlemek oldu avuçlarımdan. Seni sevmek, sen sabaha karşı uyuduğumu sanarak yanımdan kalkıp bir başka yürekle telefonda özlem giderirken, içimde kopan fırtınaları susturmaya çalışmak oldu sessizce.

Habersizce kapını çaldığım o gün, kapında kalıp, içeri girememek oldu. O güne kadar hiç olmazsa bana karşı dürüst olmanla, yaşadıklarını benden gizlememenle, yalan söylememenle avunuyordum. Ama bir başkasını incitmemek, üzmemek için ondan gerçekleri gizlediğini, yalanlarla da olsa o nu koruduğunu fark edince bu avuntu da terk etti beni. Yalanlarını bile kıskanır oldum.

Neden dürüst olmak için beni seçmiştin sanki. Gerçeğin acımazız zindanlarında neden beni kilitli bırakmıştın.

Ne çok düşündüm bu soruların cevaplarını.
Ne çok sorguladım kendimi, nerde hata yaptığımı, neyi eksik bıraktığımı.

Kadınca oyunlardan haberim olmadı hiçbir zaman. Seçtiğin yaşam biçiminden koparmak, seni soluksuz bırakmak demekti benim için. Hatam seni bir mülk gibi sahiplenmemek miydi? Acaba istediğin bu muydu? Seni yanlış mı tanımıştım? Bana hep, ne kadar asil bir yüreğim olduğunu söyler dururdun. İsyanım, kalbimin ezilmiş parçalarının üstünü örtüp, sessizce çekip kapını çıkmak olurdu en fazla.

Yalnız kalmak istediğini daha sen söylemeden yüzündeki bulutlardan hisseder, çekip giderdim. Özür diler gibi bir sesle, onun geleceğini söylediğinde, sessizce çıkıp giderdim. Karşında ben otururken, onunla saatlerce telefonda konuştuğunda çıkıp giderdim. Hep giderdim.

Bu onurlu tavrımdı belki de ezen yüreğini. Vazgeçemediğin tek yanım buydu belki.

Sonra, sevmek yaralı kadınlığımı başka yüreklerle avutma yanılgısına kapılmak oldu. Buna hakkım olduğunu söyleyip dursan da, biliyorum aslında içten içe hiç affetmedin beni. Sen çoktan parçalanmıştın zaten. Benim de yüreğimi böldüğümü düşünmek sana bile ağır geldi. Oysa ben, seni değil, kendimi cezalandırıyordum başka bedenlerle... Ruhumu kemiren bu deli aşkı cezalandırıyordum. Bunu anlamadın mı sevgili?

Sevmek seni değil çocukluğumu, düşlerimi, kendimi aldatmak olmuştu artık. Bana bağlanan masum aşkları seninle aldatmak olmuştu... Kimseye veremedim yüreğimi. Ne zaman baksalar içime, yüreğimin kırık aynasında kendilerinin değil senin yüzünün aksini gördüler hep... Sessizce çekip gittiler. Fark etmedim bile gittiklerini...

Gittin...

Seni sevmek, bensiz akıp giden hayatına bir yabancı gibi uzaktan bakmak oldu çoktandır... O çocuk ellerinin, bir başkasının saçlarında gezindiğini, aniden özlemle sarılıp bir başka yüzü öpücüklere boğduğunu, sabahları uykunda bir başka kadına "gitme" diye sayıkladığını düşünmek oldu, seni sevmek... Geceleri kokuna hasret yatağımda ter içinde uyanmak, kendimin bile affedemediği bir bencillikle, kalbindeki tek aşkın benimki olması için gözyaşları içinde Tanrı`ya yalvarmak oldu...

Seni yasak bir aşk gibi gözlerden uzakta, rutubetli duvarlar arasında yaşamak oldu, sevmek.Beni hayatından dışladığın için öfke nöbetlerine kapılıp, bana bile yabancı gelen, hiç tanımadığım bir sesle sana bağırmak, haykırmak, ağlamak, sonra pişmanlıkla affedip tutkuyla sana tekrar sarılmak oldu...

Yabani bir ot gibi ruhumu sarıp sarmalayan öfke ve kıskançlık duygularıyla benliğimden uzaklaşmayı kendime yakıştırmamak, kaldığım bu karanlık dehlizde, kendi kalbimde, yalnızlığımda, sensizliğimde, kendi aşkımla delirmek oldu seni sevmek.

Şimdi, bu acıya bir son vermesi, kendisini terketmesi, sonsuzluğa bırakıp gitmesi için birbirine yalvaran iki yüreğiz artık. "Ayazda iki yürek" gibiyiz.

Sen benim şizofren aşkımsın... Ben senin kanayan vicdanınım. Affet beni sevgili... Verdiğim sözleri tutamadım.
<<12345678910 11121314151617181920...100...200...300...400...500>>