ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
21 Mayıs 2024, Salı 06:32   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...7273747576777879808182 83848586878889909192...100...200...300...400...500...600...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Dünyanın En Lanetli En Gizemli Yerleri>
  3.Oca.2012 Sal 14:46:43


Buralara gitmek cesaret ister. Çünkü yaşanan tuhaf ve bir o kadar da gizemli olaylardan dolayı hepsi lanetlenmiş yerler. İşte dünyanın farklı bölgelerinden 10 lanetli yer...

Berry  Pomeroy Kalesi - Totnes
Lanetli olduğu konusundaki ünü ile 14’üncü yüzyıldan kalma bu kale birkaç efsaneye ev sahipliği yapıyor. Bu kalenin iki ünlü hayaleti var. Biri beyaz kadın diğeri de mavi kadın olarak adlandırılıyor. Efsaneye göre adı Margaret Pomeroy olan ‘beyaz kadın’ lakaplı hayalet, kıskanç kız kardeşi tarafından kalenin zindanlarına kapatılıp, açlıktan ölüme terkedilmiştir. Mavi kadının kim olduğu bilinmese de, ziyaretçileri akıl almaz bir biçimde kalenin harabe kısımlarına çekmekte olduğu söylenmektedir.




Dominician Hill (Dominik Tepesi) Baguio - Filipinler
Bazıları savaşta ölen insanların ruhlarının, bazıları da tedavi görmekte olan ve yaşama umudu olduğu halde burada ölen hastaların ruhlarının burayı ele geçirdiğini düşünüyor. Gece boyunca kapı ve cam çarpması, tabak kırılma sesi ve çığlıklar duyulduğu söyleniyor.




Edinburg Kalesi – İskoçya
İskoç tepelerinde bir kaya üzerine oturtulmuş bu ortaçağa ait ihtişamlı kalenin boş koridorlarında ölülerin sesinin yankılandığı söyleniyor. Kalenin zindanlarında , güney köprü kemerinde, vebadan ölen insanlara mezar olmuş kullanıma kapalı Mary’s King avlusunda görülen hayaletlerin yanı sıra köpek hayaletlerinin de görüldüğü söyleniyor.




Monte Cristo – Avustralya
Bu lanetli malikanenin hikayesi ise, Bayan Crawley’nin kocasının ölümünden sonraki 23 sene boyunca iki kez dışında hiç dışarıya çıkmadığı yönünde. Bazıları evi lanetleyen kadının tuhaf biçimlerde gözükmesi, sesler, ışıkların yanıp sönmesi gibi ürkütücü gözlemlere sahip.




Tarihi Tokmak Hanı (Ram Inn), Gloucestershire – İngiltere
Hayaletlere inanıyor olun ya da olmayın bu hanı ziyaret etmek oldukça huzursuz edici bir deneyim olacak. Gıcırdayan döşemeleri, soğuk duvarları, küf kokuları ve hafif aydınlatma sistemiyle konaklamak için oldukça ürkütücü bir han. Cinayet, satanizm ve çocuk kurban etme gibi olayların gerçekleştiği yönünde ciddi söylentiler dolaşıyor.




Highgate mezarlığı, Kuzey Londra – İngiltere
Özellikle geceleri korku filmlerini andıran bir görünüme sahip bu mezarlık ürkütücü mezar taşları, sarmaşıkların yükseldiği duvarları, mezarlar arasındaki derin geçitleriyle Britanya’nın bir numaralı hayalet mevkii olarak görülüyor. Karl Marx’ın da burada yattığını söylemeden geçmeyelim.




Bhangarh Hisarı – Hindistan
Rajasthan’da Jaipur ve Alwar arasında bulunan bu hisarın ilginç bir efsanesi var. Bir kara büyü ustası olan Singhia herkesin burada öleceğini ve ruhlarının sonsuza kadar orada hapsolacağını söyler. İlginç nokta ise bu bölgede ne zaman bir ev yapılsa çatısı çöktüğü için çatısız yapılıyor olmasıdır. Gece olduğunda burada bulunanların geri dönemediği söylentisinin yanı sıra hükümetin, gün batımından sonra buraya ziyareti yasakladığını da belirtmek gerek!




Çığlık tüneli , Niagara Şelaleleri – Ontario
Bu tünelin gerçekten de tüyler ürpertici bir hikayesi bulunuyor. Rivayete göre bundan yüzyıl önce tünelin güney çıkışına yakın bir çiflik evi varmış. Bir gece evde yangın çıkmış ve kıyafetleri tutuşan küçük bir kız çocuğu tünele doğru koşmaya başlamış. Bir yandan kıyafetlerinden kurtulmaya çalışan kız tünelin ortasında yere düşmüş ve orada ölmüş. İddiaya göre eğer gece tünelin ortasında dikilip bir kibrit yakarsanız alevi hemen sönüyor ve bir kız çığlığı işitiyorsunuz!




Ohio Üniversitesi - Amerika
Bu kampüs ülkede anılan en lanetli yer olmakla beraber etrafında bulunan 5 ayrı mezarlığın şeytanın simgesi pentagramı oluşturduğu ve rektörlüğünde bu işaretin tam ortasında kaldığı gerçeği oldukça ürkütücü. Üniversitenin içinde de pek çok lanetli yer bulunuyor. Hayalet izine rastlanan yerlerden biri, altında mezarlar bulunan Jefferson salonu. Bir diğeri ise akıl hastaları üzerinde elektro şok deneyleri ve labotami uygulanan ‘The Ridges’ adlı terkedilmiş bir akıl hastanesi.




Changi  plajı – Singapur
İkinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen Sook Ching katliamı sebebiyle burada pek çok Japon öldürüldü. Binlerce Çinli, Japon karşıtı olmakla suçlanarak katledildi. Bu plajda, ölen Çinlilerin hayaletlerinin görüldüğü söyleniyor. Bu olayı ürpertici boyutlara taşıyan şey ise, görüldüğü söylenen hayaletlerin arkalarında kan lekeleri bırakması!


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >İstanbul Boğazının En Güzel Yalıları Hikayeleri Ve Sahipleri>
  2.Oca.2012 Pzt 23:33:00



Önünden geçip, hayranlıkla izlediğimiz yalılarda, bakın kimler oturuyor…

ANADOLU KAZASKERİ NECMETTİN EFENDİ YALISI

Vaniköy’deki yalının 19’uncu yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin ediliyor. Harem-selamlık ve hamlacılar (büyük  sandal  ve kayıklarda kıçtan birinci oturakta kürek çeken kimse) olmak üzere üç bölümü üç ayrı yalıya dönüştürülmüştür.

Harem kısmı Sait Kılıçcı Paşa’ya geçtikten sonra çok el değiştirdi. Daha sonra yıkılarak kagir bina yapıldı. Yalının son ve şimdiki sahibi ise Akfil Holding’in ortağı Ender Mermerci.




HASİP PAŞA YALISI

Beylerbeyi’nin en gösterişli yalılarından biri olan Hasip Paşa Yalısı, uzun yıllar Nazım Kalkavan’ın ikametgahı olarak kullanıldığından Kalkavan Yalısı olarak da anılır.

Yalının şu anki sahibi ise merhum iş adamı Sakıp Sabancı’nın ailesi. Yalı daha önce çok daha büyükmüş. Yapı, daha sonra bölünerek müstakil yalılar haline dönüştürülmüş. Şu anda özgün mimarisiyle Boğaziçi’nin en güzel yalıları arasında gösteriliyor.






KIBRISLI YALISI

Kandilli`deki Kıbrıslı Yalısı’nın bilinen ilk sahibi I. Abdülhamit devri sadrazamlarından İzzet Mehmet Paşa’dır. Yalı, ‘Kıbrıslı’ adını ise Mehmet Paşa ailesinden sonra satıldığı Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’dan almıştır. Yalının denize cephesi 64 metredir. Yalı, sofalarından başka alt katta 15, üst katta altı olmak üzere 21 odadır. Yalıda muhtelif tarihlerde tamirler yapıldığından üç büyük hamamı yıkılmıştır.

Şu an birkaç hissedara ait olan yalının üçte birinde Alev-Halis Komili çifti, kalan diğer üçte birlik bölümlerde ise Ömer Üründül ve Dirvana Aileleri oturuyor












KONT OSTROROG YALISI

Kandilli Göksu Caddesi’nde yer alan en önemli yalılardan biri Kont Ostrorog Yalısı olarak bilinen yalıdırYalının şimdiki sahibi Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç. Yalı 1781’de Halil Paşa Ailesi’nin ikametgahı olarak kullanılmış, daha sonra sırasıyla; 1860’da Hariciye Nazırı Server Paşa’ya 1900’de Belkıs Hanım’a geçmiş. Yalıyı 1930 yılında, adını aldığı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Adalet Bakanlığı’nda müşavirlik de yapmış olan Kont Ostrorog satın almış1975 yılına kadar yalıda Leon Ostrorog’un ailesi oturmuş.

Rahmi Koç yalıyı satın aldıktan sonra da bu yalı ‘Rahmi Koç Yalısı’ olarak anılmaya başladı. Denize olan tutkusuyla bilinen Rahmi Koç’un evini çok sevdiğini söylemeye herhalde gerek yok.








AHMET NECİP BEY YALISI

Kanlıca ile Anadolu Hisarı arasında bulunan Marki Ahmet Necip Bey Yalısı’nın 19’uncu yüzyıl sonunda, İtalyan bir mimar tarafından yapıldığı söylenmektedir Yalıyı yaptıran Fransız asilzadesi Marki, aşık olduğu Melike Aliye Hanım ile evlenebilmek için Müslüman olmuş ve Ahmet Necip ismini almıştır. Böylece yalının adı da Marki Ahmet Necip Bey yalısı olarak kalmıştır.

2 bin 400 metrekare arsası ve 700 metrekare oturumlu binası olan yalı, 1983’te çıkan yangında ağır hasar görmüş ve restore edilmiştir.

Yalının 1978’den bu yana sahibi iş adamı Erdoğan Demirören’dir.






NURİ PAŞA YALISI

Beykoz’daki yalının 1895 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. Yalı, II. Abdülhamit’in adamlarından Nuri Paşa’nın adıyla bilinir. Nuri Paşa’nın oğlu Hami ressamdır ve Marki Necip Bey’in kızı Markiz ile evlenir. Daha sonra yalı Hami Bey’den CHP milletvekili Muhlis Ermen’e geçer.

Bir dönem Sadıkoğlu Ailesi’nin olan yalının son sahibi Rahmi Koç’tur. Ancak yalıda Rahmi Bey’in büyük oğlu Mustafa Koç oturmaktadır.







SADULLAH PAŞA YALISI

Çengelköy’deki Sadullah Paşa Yalısı, 1770 yılında inşa edilmiş.

Hem iç mimarisi hem süslemeleri hem de yeri göz önünde bulundurulduğunda, Boğaz’ın en kıymetli yapılarından biridir. Adını Osmanlı döneminde Viyana Büyükelçiliği yapmış oylan Sadullah Paşa’dan almıştır ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerindendir. Günümüzde Tek-Esin Vakfı’na ait olan yalı, bir dönem kiracısı bulunan Ayşegül Tecimer sayesinde çok ünlenmiştir.








AHMET AFİF PAŞA YALISI

Yalının ilk sahibi Koca Reşit Paşa’nın kızı Ferendiz Hanım’dır. Yalı, adını ikinci sahibi olan Ahmet Afif Paşa’dan almıştır. Ahmet Paşa, Sarıyer’deki ilk yalıyı yıktırmış, yerine II. Abdülhamit döneminde İstanbul’a yerleşen Osmanlı Bankası mimarı Alexandre Vallaury’ye bugünkü yalıyı yaptırmıştır. 1926-1932 yılları arasında İstanbul’a defalarca gelen ve her gelişinde Pera Palas Otel’inde kalan ünlü polisiye yazarı Agahta Christie, o dönem yalının sahibi olan Misbah Muhayyeş’in misafiri olarak yalıda da birkaç kez ağırlanmıştır.Yalının arsası 2 bin 242 metrekaredir. Birinci katta yedi oda, ikinci katta banyolu yedi oda, servis katı olarak planlanan son katta da yedi oda olmak üzere toplam 21 odası olan yalı, 1983 yılında Kemal Uzan’a geçmiştir. Yalı, Uzan Grubu’nun borçları sebebiyle TMSF’ye geçti.

Yapılan satış sonucunda Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı, yalıyı 58 milyon liraya satın aldı. Böylece Suzan Hanım Boğaziçi’nde iki muhteşem yalının sahibi olmuş oldu.




TAHSİN BEY YALISI

Yeniköy’deki Tahsin Bey Yalısı’nın yerinde önceden Sağır Ahmet Bey Yalısı varmış. Burası Abdülaziz döneminde Jön Türkler’in en önemli karargahlarından biriymiş.

Ahmet Bey’in vefatından sonra yalı, oğlu Haydar Bey’e geçmiş. Eski eser meraklısı olan Haydar Bey’den de kızlarına intikal etmiş. Daha sonra yalı Tahsin Uzer’e satılmış.

Tahsin Bey, yalıyı yıktırıp dönemin ünlü mimarlarından Sedat Hakkı Erdem’e orijinal mimarili bir bina yaptırmış.

Son olarak Erol Aksoy’un sahibi olduğu yalı, Aksoy’un borçları yüzünden TMSF’ye devroldu. Sonra da 22 trilyon liraya Suzan Sabancı Dinçer-Haluk Dinçer çiftine satıldı.




ZARİF MUSTAFA PAŞA YALISI

18’inci yüzyılın başlarında yaptırılan yalı, adını 1848’de yalının sahibi olan Zarif Mustafa Paşa’dan alır. Yalıda, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’nda asker iskan ettirilmiş.

Toplam 1.921 metrekare arsası bulunan yalının bugünkü sahibi ise Demsa’nın sahibi Demet Sabancı Çetindoğan. Yalıyı 2000 yılının kasım ayında satın alan Sabancı, restorasyon yaptırmış ve yalının değerine değer katmış.






RASİM FERİT TALAY YALISI

Yalının bilinen ilk sahibi Dr. Rasim Ferit Talay’dır. Talay, İstanbul işgal altında iken Minber Gazetesi’ni çıkarmıştır. Talay ve Atatürk’ün dostlukları ömür boyu sürmüştür. Atatürk’ün, İstanbul’a geldiğinde kimi zaman Yeniköy’deki bu yalıda kaldığı bilinir. Yalı, Talay Ailesi’nden sonra 1960 yılında Mesadet Manioğlu’na geçmiş, 1981 yılında ise Özer Uçuran Çiller ve Tansu Çiller çifti tarafından 10 milyon liraya satın alınmıştır.

(Milliyet)

 

 



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Mangalcı Şempanze>
  2.Oca.2012 Pzt 23:27:50




Mangalcı Şempanze

ABD`nin Iowa eyaletinde Dr.Sue Savage-Rumbaugh`un baktığı
Kanzi adlı şempanzenin yaptıklarını görenler şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
Çünkü bu şempanze pikniğe giden bir insan ne yapıyorsa onu yapıyor.
Odun topluyor,ateş yakıyor,ateşe ızgara koyup yemek pişiriyor ve pişirdiği yemeği afiyetle yiyor...



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yağmur>
  2.Oca.2012 Pzt 23:26:10




Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım. Nasıl üşüdüğümü
bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…

Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki.
Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?”
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde.
Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta
dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla
tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba?
Özlemek çok fena anne. Anlamak seni; daha da fena…

Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları.
Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var.
Gittikçe sana mı benziyorum ben, ya da
“Annenin kaderi kıza” dedikleri doğru mu?
“Baban eskitir her şeyi kızım” demiştin bir kez,
anlamamışım meğer, eskiyormuş anneciğim.
Omzunu ovacak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde.
Şimdi duysan bunları ne üzülürsün; mutsuz mu kızım diye,
çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle. Mutsuz değilim de anne,
yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum.

Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor,
televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyorum,
açtığımı gören olmuyor.
Pişirdiğim yeniyor da, güzel olmuş denmiyor.
Çay demleniyor, demleniyor, demleniyor…

Kederim mutfağımın her yerine yerleşiyor.
Ah nasıl eskiyor her şey anne, nasıl eskiyor.
Eskilerimi de atmaya kıyamıyorum. Seni çok özlüyorum.
Bana yasakladığın bahçeler, sana da mı uzaktı hep?
Gidemeyişine ağladın mı sende? Ne zaman eskiyor sevgiler?
Ödenen bedellerin acısı geçince mi? İşte böyle,
kalbimde bir acı. Şarkılar seni söyler.

İclal AYDIN



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >ZİL ÇALDI PAYDOS>
  2.Oca.2012 Pzt 23:21:43

Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı.

Ama okadar çok gürültü yapıyorlardıki, sonunda pilot dayanamadı,


uçağı ikinci pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep birağızdan bağırıp çağırıyorlardı.Baktı,enbaşta,

birdeli, ötekilere uymamış,akıllı,uslu oturuyordu.
Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu.
Adam:
Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi. Onlarda benim öğrencilerim.

Şimdi teneffüstelerde onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, çaresiz yerine döndü.Bir süre geçti.

Biran geldiki sesler büsbütün kesiliverdi.
Pilot:
Aman çok güzel! diye sevindi.Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli,

ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiçbir ses seda çıkmıyordu.

Pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti.Gidip bakmak istedi.
Birde ne görsün! Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka
kimsecikler yok değilmi!
Dehşetle sordu:
Öğrencilerin nerede?, diye...
Dersler bitti. Hepsini evlerine gönderdim!



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Atatürk`ün Türk Gençliğine Sözleri>
  2.Oca.2012 Pzt 23:10:07

 


*Fikir hazırlıkları, seferberlikte asker toplamak için davul zurna ile temin edilemez. Fikir hazırlıklarında tevazuyla çalışmak, kendini silmek, karşısındakine samimi bir kanaat ilham etmek lazımdır.

* Sizler, yani yeni Türkiye`nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

* Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız, sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her canlı için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.

* Çalışma, insanların vücut kuvvetlerini geliştirir ve hayat için gereken şeyleri temin eder. Çalışmaksızın, fikri gelişme ve ahlaki ilerleme de mümkün değildir. Tembellik bütün fenalıkların anasıdır.


* Kendilerine faydalı olduğunuz, onlara müsbet yolda hizmet ettiğiniz müddetçe milletin sevgisini kazanabilirsiniz. Vaatlerinizi yerine getirmez, milletin refahına hizmet vermezseniz, bugün sizi alkışlayan bu topluluk yarın sizi yuhalar.


 

 



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Miniaturk, Dünyanın En geniş Maket Alanına Sahip>
  2.Oca.2012 Pzt 14:53:07
MiNiATÜRK   ( İSTANBUL )

30 Haziran 2001 tarihinde temeli atılan Türkiye`nin ilk minyatür parkı olan Miniaturk, 02 Mayıs 2003 tarihinde Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından büyük bir törenle ziyarete açılmıştır.

Toplam 60.000 metrekare alan üzerine kurulan Miniaturk`te, 15.000 metrekare maket alanı, 40.000 metrekare yeşil ve açık alan, 3.500 metrekare kapalı alan, 2.000 metrekare havuz ve suyolu, 500 araçlık otopark yer almaktadır.



 

Eş zamanlı yürütülen proje koordinasyonu sayesinde 22 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan Miniaturk, dünyanın en geniş maket alanına sahip ve en kısa sürede tamamlanan minyatür kentidir.



 

AYASOFYA



 



537 yılında inşa edilen yapı Sultan Ahmet Meydanı`nda bulunmaktadır. Doğu Roma İmparatorluğu devrinde İstanbul`da yapılan en görkemli Bizans eseri olan Ayasofya 1. Justinianus dönemine aittir. Pek çok kez çöken kubbesi en son 1346 yılında yeniden yapılmıştır. 13. yüzyılda 4. Haçlı ordusu tarafından yağmalanan bina, Osmanlı döneminde yapılan onarım ve güçlendirmeler sayesinde günümüze ulaşabilmiştir. Fatih döneminde eklenen tuğla minareyle camiye dönüştürülmüştür. İnce taş minare 2. Bayezıt dönemine aittir. Kalın taş minareler ise Mimar Sinan tarafından eklenmiştir. Avlusunda 2. Selim, 3. Murat ve 3. Mehmet`in türbeleri bulunmaktadır. Dünya mirasının en önemli şaheserlerinden biri olarak kabul edilen Ayasofya, 481 yıl cami olarak kullanılmış, 1934 yılından bu yana da müze olarak hizmet vermektedir.

ANITKABİR



 

Ankara`da bulunan eserin inşası 1944 - 1953 yılları arasında 9 yılda tamamlanmıştır. Kurtuluş Savaşı`nın başkumandanı ve Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk`e Türk milletinin şükran duygularının bir ifadesi olan Anıtkabir, 2. Ulusal Mimarlık Akımı`nın önemli yapılarındandır.

Emin Onat ile Orhan Arda tarafından projelendirilen ve 15.000 metrekare alan üzerine kurulan anıt mezar, 260 metre uzunluğundaki Aslanlı Yolu, Mozolesi ve Zafer Meydanı ile Cumhuriyet döneminin en önemli ve anlamlı yapısıdır.

ATATÜRK EVİ



Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk`ün doğduğu ve ailesinin uzun yıllar yaşadığı Selanik`teki ev, 1870 yılında inşa edilmiştir.

T.C. Selanik Başkonsolosluğu bahçesindedir

BALIKLIGÖL



Üç büyük dinin de kutsal mekanı olan Urfa`dadır. Zeliha Gölü adıyla anılan ve balıkları da kutsal sayılan Ayn-ı Zilha Gölü`nün yanındaki Halil-ür Rahman Camii, 1211-12 yıllarında kesme taştan inşa edilmiştir.

Selahattin Eyyubi`nin yeğeni Melik Eşref Muzafferiddin Musa tarafından yaptırılan Halil-ür Rahman Camii bugün de Urfa`nın en çok ziyaret edilen mekanlarındandır.



 

HAYDARPAŞA GARI



İstanbul`un simge eserlerinden biri olan Haydarpaşa Garı`nın mimarları Otto Ritter ve Helmut Cuno`dur. Yapımına 1906 yılında başlanan eserin yolcu salonu 1908`de bitirilerek hizmete açılmış, diğer bölümlerin tamamlanması ise 1,5 yıl daha sürmüştür.

Orta Avrupa barok mimarlığından Alman rönesansı ve neoklasik üsluplardan alınan öğeler bir arada kullanılmışlardır.

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE



Erzurum`daki eserin 1270-1291 yılları arasında Selçuklu Sultanı 1. Alaaddin Keykubat`ın kızı Hüdavend Hande Hatun tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Selçuklu Dönemi`nden kalan medreselerin en büyüğüdür. Hatuniye Medresesi adıyla da anılmaktadır.

Savaşlar sonucu zarar gören medrese, 4. Murad tarafından onartılarak top dökümhanesine çevrilmiştir. 1846 yılına dek dökümhane olarak kullanılan yapı, daha sonra yeniden medreseye çevrilmiş ve Cumhuriyet`e kadar medrese olarak kullanılmıştır.



 

Düzgün kesme taştan yapılan, taş bezemeleri ve minareleriyle ünlenen yapı, 1942`de müze olarak hizmete açılmıştır.

ARTEMİS TAPINAĞI



İzmir Selçuk`taki Efes antik kentindedir. M.Ö. 334-250 yılları arasına tarihlenir. Artemision adıyla da bilinen tapınak, dünyanın antik çağdaki 7 harikası arasında sayılmaktadır.

M.Ö. 560 yılında inşaa edilen ilk tapınak yakılınca yerine aynı büyüklükte, ancak 3 metre daha yüksek yeni bir tapınak inşa edilmiştir. Helenistik dönem tapınaklarının en büyüğüdür. 262 yılında Gotlar tarafından yıkıldıktan sonra bir daha onarılmamıştır.

British Museum adına 19. yüzyıl sonunda yapılan kazılarda bulunan tapınak kalıntıları İngiltere`ye ****rülmüştür. Tapınaktan geriye kalan çukur bugün İngiliz Çukuru adıyla anılmaktadır.

ECYAD KALESİ



Mekke`deki eser 16. yüzyıl sonunda Kabe`nin savunmasına yardımcı olmak üzere yapılmış ve Birinci Dünya Savaşı`na dek Türk Garnizonu olarak kullanılmıştır. Kabe`ye hakim bir tepede 23 dönümlük arazi üzerine inşa edilen kale Ocak 2002`de yerine otel yapılmak için yıktırılmıştır.

Kalenin yıkılmasıyla Mekke`deki yüzlerce yıllık Türk hakimiyetinden geriye Abdülaziz ve Abdülhamit tarafından Kabe`nin çevresinde inşa edilen revaklar dışında eser kalmamıştır.



 

MESCİD-İ AKSA



İslamın ilk kıblesi olan Kudüs`deki Mescid-i Aksa, 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Miraç gecesi Hz. Muhammed`in namaz kıldığı yapıdır. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim`in şehri fethetmesinin ardından, Osmanlılar tarafından yapılan bakım ve onarım sonucu bugünkü halini almış, 20. yüzyıl başında da Mimar Kemaleddin Bey tarafından onarılmıştır.



 

BURSA ULU CAMİİ



Bursa`nın en büyük camisi olan eser, 1400 yılında ibadete açılmıştır. Yıldırım Bayezid tarafından Niğbolu Zaferi sonrası, savaşın geliriyle halka armağan olarak inşa edilmiştir.

Kuzeydoğu`daki minare, 1. Mehmed döneminde, caminin onarımı sırasında eklenmiştir. Mevlid`in yazarı Süleyman Çelebi, ömrü boyunca bu camide imamlık yapmıştır.

Cami, ceviz oyma minberi ve hat levhalarıyla ünlüdür.

KUBBET-ÜS SAHRA



691 yıllında Halife Abdülmelik bin Mervan tarafından yaptırılan Kubbet-üs Sahra, İslam mimari tarihinin önde gelen eserlerindendir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde onarılan Kudüs`deki eserin, alt kısmı mermer, üst kısmı ise yeşil, sarı ve mavi renkli çiniyle kaplatılmıştır. 20. yüzyılın başında da Mimar Kemaleddin Bey tarafından onarılmıştır.

MARDİN TAŞ EVLERİ



Hakkında ilk bilgilere Roma kaynaklarında rastlanan kentte, Perslerden Bizanslılara, Süryanilerden Araplara pek çok uygarlığın izlerine rastlanır. Yüzyıllardan bu yana kullanılmakta olan geleneksel Mardin taş evleri, sarı kalker ve kesme taştan yapılmıştır.

Mardin evinin kale etkisi veren avlu duvarları, anıtsal nitelikteki tonoz çeşitleri, dantela gibi işlenmiş kemerleri, silmeleri en belirgin özellikleridir. Önceden planlanmamış düz ya da merdivenlenmiş sokaklar ve meydancıklar insan ölçeğinde oluşturulmuş, evlerin her birinin bir diğerini perdelemeden ovayı görmesi sağlanmıştır

SÜMELA MANASTIRI



1300 metre yükseklikteki dağ gövdesi içine inşa edilmiş gizli bir tapınaktır. Meryem Ana Manastırı adıyla da bilinir.

İlk yapı efsaneye göre 385 yılında Atina`dan gelen iki keşiş tarafından kurulmuştur.

14. yüzyıl ortalarında yapılan eklemelerle bugünkü görünümünü almıştır.

Manastırdaki kilise yaklaşık 400 metrekare büyüklüğünde, mağaranın içine oyulmuş bir yapıdır.

Kale görünümündeki manastır vadiye 100 basamaklı dik ve dar bir merdivenle bağlıdır. İki katı teras olmak üzere altı katlıdır. İçerideki her katta tek sıra halinde, fresklerle süslü sekizer oda yer almaktadır.

İSHAK PAŞA SARAYI



Dönemin sancakbeyinin oğlu İshak Paşa tarafından 1784-1785 yılları arasında yaptırılmıştır. Doğubeyazıt yakınındadır. Yapı düzeni Osmanlı saraylarının şemasına uyarken taçkapıları Selçuklu mimarlığının izlerini taşımaktadır. Taçkapıların üzerindeki bezemelerde ise İran`dan Anadolu Selçuklularına, Gürcistan ve Kafkasya`ya kadar farklı kültürlerin işçiliği iç içe geçmiştir.

Sarayın yapı ve bezemeleri 1. Dünya Savaşı sırasındaki Rus işgalinde büyük zarar görmüştür.

Sarayın en önemli özelliği soğuk iklimin hüküm sürdüğü yörede kalorifer sisteminin ilk örneklerinden birinin kurulmuş olmasıdır.

TOPKAPI SARAYI



İstanbul`un yedi tepesinden biri üzerinde 700 dönümlük araziye yayılmıştır. Sarayın ilk yapılarının inşasına 1461-1468 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet döneminde başlanmıştır. Fatih`ten itibaren 19. yüzyılın ortalarına dek tam 24 padişah eş ve çocukları, yardımcıları ve hizmetkarlarıyla bu sarayda yaşamışlar, devletin resmi törenleri burada yapılmıştır. Bugün Topkapı Sarayı Müzesi olarak hizmet vermekte olan yapı, dünyanın en önemli ve zengin müzeleri arasındadır.

SÜLEYMANİYE CAMİİ



 

Eski İstanbul`un sur içinde bulunan cami, Kanuni Sultan Süleyman tarafından, 1550-1559 yılları arasında Mimar Sinan`a yaptırılmıştır. İstanbul`daki en gösterişli camidir. Sinan`ın kalfalık dönemi eserleri arasında sayılır. Akustik ve havalandırma düzeniyle ünlenen Süleymaniye Camii`nin süslemeleri de dönemin en ünlü sanatçıları tarafından yapılmıştır. Caminin dört minaresinde, Kanuni`nin 10. padişah olduğunu gösteren 10 şerefe bulunmaktadır.

Camide kullanılan beyaz mermerler Marmara Adası`ndan, renkli mermerler Yemen`deki Belkıs kalıntılarından, yeşil mermerler ise Arabistan`dan getirtilmiştir.

ST. ANTUAN KİLİSESİ



Yapımına 1906`da başlanan kilise 1912 yılında ibadete açılmıştır. İstanbul`daki en büyük kilise olan St. Antuan, Fransisken tarikatına ait Katolik İtalyan kilisesidir. Mongeri`nin inşa ettiği bina, İtalyan gotiği tarzındadır. Avlusuna, İstiklal Caddesi`ne bakan ve kiliseye akar olması amacıyla inşa edilen altı katlı iki apartman bloğunun ortasındaki açıklıktan girilebilmektedir.

İtalyan rahiplerin yönetimindeki kilise, İstanbul`da yaşayan Latin-Katolik Hıristiyanların özellikle Noel`lerde toplandığı, en fazla cemaati olan, en popüler kilisedir.

MOSTAR KÖPRÜSÜ



Eski Mostar şehrinin mimari ve kentsel yapısının ayrılmaz bir parçası olan eser 1566-67 yıllarında inşa edilmiştir. Mimar Hayrettin`in eseridir. Mostar`ın simgesi haline gelen ve dünyanın en büyük tek gözlü taş köprülerinden biri olan köprü, 1993 yılında savaş sırasında yıkılmıştır. Büyük bir mimarlık mantığıyla estetiği buluşturan ve gerek sanatsal, gerekse bilimsel açıdan müstesna bir eser olan köprü, 2003 yılında, yeniden inşa edilerek hizmete açılmıştır.

BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜ



1973 yılında kullanıma açılan Boğaziçi Köprüsü Asya ve Avrupa yakalarını birbirine bağlayan ilk köprüdür.

Beylerbeyi ile Ortaköy arasındadır.

İstanbul`u simgeleyen yapılardan biri olan Boğaziçi Köprüsü, ‘İstanbul`un İncisi` olarak da tanımlanmaktadır. Asma köprü tekniği`yle inşa edilen köprünün ayakları arasındaki mesafe, 1074 metredir. Genişliği 33 metre , denizden yüksekliği 64 metre , ayaklarının yüksekliği ise 165 metredir.

ASPENDOS



2. yüzyılda Antalya`da inşa edilen tiyatro, Serik`in 6 kilometre doğusunda bulunan Aspendos antik kentinin en önemli yapısıdır. İmparator Antonius Pius döneminde yapılmıştır.

Kent, M.Ö. 5. yüzyılda Argoslular tarafından bir nehir limanı olarak kurulmuştur. Sahnesiyle birlikte günümüze ulaşan tiyatroda taş tabletler halinde bilet kullanıldığı bilinmektedir. 15.000 seyirci kapasiteli Aspendos, Anadolu`da İlkçağ`dan günümüze sağlam ulaşabilen dört tiyatrodan biridir.

Aspendos Tiyatrosu, Selçuklular zamanında istasyon olarak kullanıldığı dönemde gördüğü onarımdan ötürü günümüze bu kadar iyi durumda ulaşabilmiştir.

DOLMABAHÇE SARAYI



Sultan Abdülmecid tarafından 1848-1856 yılları arasında yaptırılmıştır. Mimarı Karabet Balyan`dır. Kullanım alanı 45.000 metrekareyi bulan sarayın duvarları neoklasik, ampir ve barok üsluplara özgü sütun ve bezemelerle kaplıdır. Rıhtım boyunca uzanan, simetrik ve girinti çıkıntılarla hareketlendirilen cephesi 284 metredir.

Atatürk, Cumhuriyet sonrası İstanbul`a gelen pek çok yabancı devlet başkanını ağırladığı Dolmabahçe Sarayı`ndaki odasında vefat etmiştir.

Saray bugün TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı`na bağlı bir müzedir. Veliaht dairesi de 1937`den beri İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmet vermektedir.



 

SELİMİYE CAMİİ



Edirne`deki en görkemli Osmanlı yapısı olan Selimiye Camii, 2. Selim adına yaptırılmıştır. Mimar Sinan`ın ustalık dönemi eseri sayılır. 1568-1575 yılları arasında inşa edilen caminin üçer şerefeli ve her bir şerefesine ayrı merdivenlerle çıkılan 71 metre yüksekliğinde dört minaresi vardır.

İşlemeli kapısının açıldığı ön bahçe revaklarla süslü 18 kubbe ve sütunla çevrilidir. Caminin müezzin mahfili Kabe`nin tam yarısı olarak tasarlanmıştır.

Mermer minberi ve çinileriyle ünlü caminin çinilerinin bir bölümü Rusların Edirne`yi işgali sırasında sökülerek Rusya`ya gö türülmüştür.

Cami, taş işçiliği, çinileri ve kalem işleriyle de büyük değer taşır.



 

GALATASARAY LİSESİ ( Mekteb – i Sultani )



 

Galatasaray ilk kez 1481 yılında , Osmanlı İmparatorluğu’na devlet görevlisi yetiştirmek üzere İstanbul’da kurulmuştur. Galatasaray 500 yılı aşkın bir süredir bir eğitim ve kültür kurumu olarak varlığını sürdürmektedir ve Türk kültür hayatında önemli bir role sahiptir. Galatasaray 1868 yılında büyük bir reform geçirmiş, “ Galatasaray Mekteb-i Sultanisi “ adını almış; Cumhuriyetle birlikte de rol ve başarılarını sürdürmüştür. Galatasaray Türkiye’de pek çok edebiyatçı, yazar, bilim adamı, sanatçı,diplomat,öğr etmen, devlet,siyaset ve iş adamı yetiştirmiştir. Galatasaray öğrencileri ve mezunları Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında da yer almışlardır.Galatasa ray Spor Kulübü ve futbol takımı da Galatasaray Lisesi öğrencileri tarafından 1905 yılında kurulmuştur. Galatasaray’ın eski öğrencileri ve mezunlarını bir araya getiren Galatasaraylılar Derneği ise 1908 de kurulmuştur ve Türkiye’nin en eski sosyal kurumlarından birisi olarak varlığını sürdürmektedir

GALATA KULESİ



1348 yılına ait kule, Tünel’le Karaköy arasındadır.

Bugün artık mevcut olmayan Galata surlarının baş kulesidir. İlk kule M.Ö. 6. yüzyılda ahşaptan yapılmıştır. Zamanımıza ulaşan kule Cenevizliler tarafından inşa edilmiştir.

16. yüzyılda Kasımpaşa Tersanesi`nde çalıştırılan işçiler için zindan olarak da kullanılmış, daha sonraları tersanenin ambarı haline getirilmiştir.

3. Murat döneminde de gözlemevi olarak kullanılmıştır. Dünyanın ilk insan uçuşunu gerçekleştiren Hezarfen Ahmet Çelebi, Doğancılar`a kadar uzayan süzülüşüne Galata Kulesi`nden başlamıştır.

Bodrum katıyla birlikte 16 katlı kulenin yüksekliği,

62 metredir.

MEVLANA TÜRBESİ

1274 yılında inşa edilen eser Konya`dadır. Firuze çinilerle süslü kubbesi Selçuklu Dönemi`nin en güzel eserlerindendir. 16 dilimli yeşil kubbe, Türk çadırını andıracak bir mimari üslupta tasarlanmıştır. Dünyaca tanınan bu kubbe, Selçuklu Veziri Muhittin Pervane`nin eşi Gürcü Hatun tarafından Mimar Bedreddin Tebrizi`ye yaptırılmıştır. Semahane ile büyük kubbeli mescit Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır.

Mevlana`nın tüm dünyaya seslenen "Ne Olursan Ol, Gel" çağrısındaki sevgi ve hoşgörü nedeniyle, Anadolu ve çevresindeki çokkültürlülüğün eseri olan Miniaturk`te ziyaretçileri karşılayan ilk eserdir.

Atatürk`ün emriyle 1927 yılında "Konya Asarı Atika Müzesi" olarak törenle ziyarete açılmıştır.

DARÜŞŞAFAKA LİSESİ BİNASI

1868`te Fatih-Çarşamba`da inşasına başlanan bina 1873`te tamamlanmıştır. Bina Şehremini Server Paşa`nın başkanlığında oluşturulan bir kurulun denetimi altında yapılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu`nda bir özel eğitim kurumu tarafından kurulan ve yetenekli yoksul çocukların eğitimini amaçlayan ilk özel parasız okul olan Darüşşafaka, hizmetini 1873`ten 1993`e kadar 120 yıl süresince bu tarihi binasında sürdürmüştür.

İZMİR SAAT KULESİ



İzmir`in ünlü Konak Meydanı`nda, cami ile deniz arasında yer alan saat kulesi, kentin sembolü haline gelmiştir. 1901 yılında Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından yaptırılmıştır. 2. Abdülhamit`e tahta çıkışının 25. yıldönümü hediyesidir. Kulenin saati de Alman İmparatoru 2. Wilhelm`in hediyesidir. Kule o dönemde Hamidiye Kulesi adıyla anılmıştır.

İzmir`in işgali sırasında gazeteci Hasan Tahsin`in işgalcilere ilk kurşunu bu kulenin önünden attığı kaydedilmektedir.

İZMİT SAAT KULESİ



 



Sultan Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı nedeniyle, saat kulesi yapılması ile ilgili olarak valilere gönderilen irade sonucu, ülkenin pek çok yerinde saat kuleleri inşa edilmiştir. 1901 yılında İzmit Mutasarrıfı Musa Kazım Bey tarafından yaptırılan İzmit Saat Kulesi, Mimar Vedat Tek’in eseridir.

Sultan Abdülaziz’in Hünkar Köşkü’nün hemen önünde yer alan neoklasik üsluptaki saat kulesi dört katlıdır. Alt katta sebiller, en üst katta ise saat bulunur. Orta katın her cephesinde 2. Abdülhamit’in tuğrasına yer verilmiştir. Yapının sivri külahı kurşun kaplıdır.



 

20. yüzyıl boyu İzmit’in tarihi kent dokusunun ayrılmaz bir parçası olan saat kulesi, kentin simge eseri haline gelmiştir.

TBMM RARLAMENTO BİNASI



 

TBMM’nin halen çalışmalarını sürdürdüğü üçüncü binasının mimarı, 1938’de açılan proje yarışmasını kazanan Avusturya’lı mimar Prof. Clemens Holzmeister’dir. Temeli 26 Ekim 1939’da atılan bina 6 Ocak 1961’de açılmıştır.

TBMM binasının mimari özellikleri ve genel yapısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü ve ölümsüzlüğünü simgeleyecek biçimde, ağır başlı, sağlam ve dayanıklı nitelikte tasarlanmıştır. Tüm mekanlar anıtsal, dengeli ve üç boyutlu bir düzenlemeyle ele alınmıştır.

TC. ZİRAAT BANKASI



 



1926-1929 yılları arasında İtalyan Mimar Guilio Mongeri tarafından yapılan Ziraat Bankası binası, 1. Ulusal Mimarlık Dönemi’nin önemli eserlerindendir.

Türkiye’nin en köklü bankalarından Ziraat Bankası’nın genel müdürlük binası olarak kullanıldıktan sonra müzeye dönüştürülmüştür. Bankanın 118. kuruluş yıldönümünün kutlandığı 20 Kasım 1981 tarihinde yurdumuzun ilk banka müzesi olarak hizmete açılmıştır.

HACI BAYRAM CAMİİ



 



Büyük mutasavvıf ve şair Hacı Bayram Veli adına yaptırılmıştır. Ankara`da bulunan cami 1427, türbe ise 1429 yılında inşa edilmiştir. İlk onarımı 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.



 

1947 tarihinde bir onarım daha gören türbede 8 sanduka bulunmaktadır.

AUGUSTUS TAPINAĞI



Hacı Bayram Camii`nin hemen yanındaki Augustus Tapınağı kalıntılarının büyük kısmı 1939 yılında yapılan kazılar sırasında gün ışığına çıkarılmıştır. Roma İmparatoru Augustus adına M.S. 10 yılında inşa edilen tapınak, Bizanslılar tarafından bir dönem kilise olarak kullanılmıştır.

ANTALYA YİVLİ MİNARELİ CAMİİ



 

Antalya Kaleiçi`nde bulunan Yivli Minare, Selçuklu Sultanı 1. Alaaddin Keykubat tarafından 1230 yılında yaptırılmıştır. Antalya`nın sembolü sayılmakta ve şehrin her yerinden görülebilmektedir. Silindir şeklindeki 8 yarım yivle süslü gövdesi kare bir taban üzerinde yükselmektedir.



 

Minarenin batı cephesinde bulunan Ulu Cami, Antalya`daki en eski İslam eseridir. Caminin doğu kapısında yer alan yazıtta, Bizans Kilisesi`nin yerine yaptırıldığı yazılıdır. Ulu Cami’yle birlikte medrese, mevlevihane ve iki türbe, bir külliye oluşturmaktadır.

CANAKKALE ŞEHİTLERİ ANITI



Çanakkale`de, Morto Koyu önündeki Hisarlık Tepe üzerindedir. Çanakkale`de şehit olan 250 bin askerin anısına yaptırılmıştır. Temeli 19 Nisan 1954 tarihinde atılan anıtın yapımı, 6.5 yılda tamamlanmıştır.

Anıt için 1944 yılında yapılan yarışmayı Mimar Doğan Erginbaş, İsmail Utkular ve Mühendis Ertuğrul Barla`nın projelendirdiği eser kazanmıştır. Açılışı 21 Ağustos 1960 tarihinde yapılan anıtın altında müze, yanında Mehmetçik Anıtı ve Türk Şehitliği bulunmaktadır.

SAFRANBOLU EVLERİ



 

Safranbolu evleri geleneksel Türk Evi’nin günümüze ulaşan nadir örneklerindendir. 18. yüzyıl sonlarından kalma konaklar, evler ve çeşmelerin oluşturduğu doku, bir açık hava müzesi görünümündedir.

Evlerde, zemin katta taş, üst katlarda ise iyi nitelikte ahşap kullanımı yaygındır. Taş zemin katlar, destek duvarı görevini de yaparak üst katları taşımakta, adeta sokak dokusu devam eder gibi görünmektedir.



 

Sokak döşemelerinde kaplama taş kullanılmıştır. Evler sokağa bitişik ve sokaklar genellikle dar, kıvrımlı, yokuş ve çıkmaz sokak şeklindedir. Sokakları, evlerin çıkma ve payandaları hareketlendirir.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Dünyada İnsanlar Bir Anda Yok Olsa>
  2.Oca.2012 Pzt 14:39:42

İnsanlar Bir Anda Yok Olsa





İnsanlar bir anda yok olsa dünya nasıl yer olur ? Sonuca bakılırsa dünyanın insanları özlemeyeceği kesin gibi.



Hemen =

Nesli tükenmekte olan türler yeniden coğalmaya başlar.

24-48 saat =

Işık kirliliği sona erer.

3 ay =

Hava kirliliği azalmaya başlar.

10 yıl =

Atmosferdeki metan gazı yok olur.

20 yıl =

Yolları ve köyleri otlar kaplar. Genetik müdahalede bulunulmuş tahıl ürünleri yok olur.

50 yıl =

Balık türleri kendine gelir !!!

50-100 yıl =

Şehierleri ot kaplar...

100 yıl =

Ağaç yapılar yok olur.

100-200 yıl =

Köprüler yıkılır.

200 yıl =

Metal ve cam yapılar çöker.

250 yıl =

Barajlar çöker.

500 yıl =

Mercan kayalıkları iyileşir.

500-1000 yıl =

Organik çöpler yok olur

1000 yıl =

Çoğu beton,taş ve tuğla yapılar yıkılır. Karbondioksit oranı endüstrileşme öncesi zamanla aynı olur.

50.000 yıl =

Çoğu cam ve plastik madde yok olur.

50.000 yıldan sonra =

İnsana ait az sayıda parça ancak arkeolojik olarak kazı yapılarsa ortaya cıkabilir.

200.000 yıl =

İnsan ürünü kimyasal ürünler yok olurken nükleer artıklar 2 milyon yıla kadar dayanır.



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >2011 Yılının En İyi Uzay Fotoğrafları>
  2.Oca.2012 Pzt 14:34:39

Rover misyonu sona erdi uzay mekiği programını tamamlamak için Ruh ve yeni gezici görev gönderildi ...: 2011 yılında uzay sanayi için veda bir yıl oldu

Bu fotoğrafta, uzay aracı UUİ için sabitlenmiş "Soyuz" uzay mekiği görünür "Endeavour" İtalyan astronot Paolo Nespoli ile alınır. Bu yörünge istasyonu ve mekik çekmek için tek fırsat oldu.


Açılış sonrası gemide NASA astronot Scott Kelly bir Rus helikopteri, "Birlik." Onların kızı Gabrielle onuruna yazıt "Gabby" yaralı Giffords ile bir mavi bilezik taktım. Kelly ve arkadaşları, 16 Mart`ta ISS döndü. İkiz kardeşi Scott, Mark Kelly - Gabrielle Giffords koca. Scott ve Mark - sadece ikiz NASA astronotları. Mark Kelly Ekim ayında istifa etti.

16 mekik "Endeavour" Rise of May,  New York  Palm Beach, Florida`da bir yolcu uçuş gemiye.

Greg Chamitoff, NASA astronotu ekip üyelerinin dördüncü çıkış açık alanda ISS üzerinde "Endeavour" sırasında küpeşte tutarak. Açık alanda 7 saat ve 24 dakika Chamitoff ve Michael Fincke (kask üzerinde yansıma görünür) resmen inşaat ABD dahil biten, alt istasyonunun bir denetim yaptı.

Astronot Janet Kavandi Barack Obama için Kennedy Uzay Merkezi, eşi Michelle ve kızları Sasha ve Malia, 29 Nisan 2011 salonlarından birinde bir tur yapar. Başkan ve ailesi  shuttle  "Endeavour" en son başlatmak görmek için umuyordu, ancak teknik sorunlar nedeniyle ertelendi. Mekik "Atlantis" 30 Temmuz başlatma 30 yaşındaki programı "uzay mekiği" de son oldu.

Armarillo, Teksas, Spar Kralı mekik fırlatma "Atlantis", 8 Temmuz 2011 bekleyen araba çatısında uyuyor.

NASA çalışanı 8 Temmuz 2011 tarihinde Kennedy Uzay Merkezi`nde kontrol odasında 4 take-off "Atlantis" izliyor.

Ve uçuş izlerken Seyirci "Atlantis."

Dünya`ya Servisi `Atlantis` dönün. 21 Temmuz 2011 tarihinde ISS resim.

Bir gece iniş. Kennedy Uzay Merkezi`nde `Atlantis` iniş pisti, Temmuz 21.

Avrupa Güney Gözlemevi Çok Büyük Teleskop gelen bir lazer ışını bir parlak nokta oluşumuna yol açar mezosfer, sodyum atomları heyecanlandırıyor. Yerdeki bir gözlemci için bu noktada bir yıldız gibi görünüyor ve teleskobun optik sistemi kalibre etmek için kullanılır.

Cassiopeia olarak yıldız oluşum bulut NGC 281 Pac-Man adlı çünkü 1980`lerde video oyun astronomları hatırlattı onun "dişleri" nin "Pacman Bulutsusu" takma adını idi. Aslında, "diş" - yıldızlararası tozdan büyük ayağı.

Koruyan kabuk için NASA teknolojisi yakın gezici «Merak» Mars`ın atmosferi girerken yüksek sıcaklık. NASA Jet Propulsion Laboratory , Cape Canaveral Hava Kuvvetleri Üssü, 4 Nisan, 2011. Rover Ağustos 2012 Mars toprak olacaktır.

Mars kum tepeleri, NASA`nın Orbiter gemiye yüksek çözünürlüklü kamera ile spectrozonal resmi. Tepelerin kenarlarında Dunes kırkayak bacaklar gibi görünüyor. Bu pareydoly başka bir örnektir, bu ünlü "Mars`taki yüz" olarak görsel yanılsamalar - insan beyninin bunu net bir anlamda ya da tanıdık bir nesne sahip olarak görüntüyü yorumlar.

Mars`a simüle misyon. "Touchdown" 14 Şubat`ta yapıldı ve sonraki gün takım yüzeyine üç gerçekleştirdi. Mars yüzeyinde Moskova`da bir araştırma enstitüsü içinde inşa edilmiş dev bir sanal gösterdi. Bu simülasyon psikolojik stres ve uzun vadeli yalıtım açısından Mars`a gerçek bir misyon üyeleri gibi davranmaya öğrenmek için tasarlanmış 520 günlük deneme en önemli etkinliklerinden biri haline gelmiştir.

15 Aralık`ta yayımlanan Hubble Uzay Teleskobu ile resim. Yıldız oluşum Polarize bölge kar melek benzer. Buna da soğuk ve sakin orta kısmına kaydedilen yüksek sıcaklık ve hareket "kanatları". Iki kütle merkezindeki yıldızdan gelen sıcak gaz sapmak. Yıldız etrafında toz bir halka bir kum saati şekli veren, bir bulut çeker.

ISS, Ekim 21, 2011 Ay. Heyecan içinde orijinal kayıt: "Güzel Ay, iyi başlamak."

Roket gemi SpaceShipTwo ve Golden Gate Köprüsü, 6 Nisan 2011 üzerindeki taşıyıcı yakın uçan yeni Virgin America A320 uçağı. Uçak böylece hizmete giren 388 milyon dolarlık yeni bir terminal tanıtmak, San Francisco Uluslar arası Havaalanı`na indi. SpaceShipTwo suborbital testi Los Angeles yakınlarındaki Mojave Airport başlayacak.

Hillary Livingston New York Doğal Tarih Müzesi`nde "Dünya Ötesi" sergisi bir ay temel bir modeli son rötuşları ekler. Bu sergi yaşam Ay ve Mars kolonize rüyası geri getirilecektir.

Rus uzay aracı kuzey Kazakistan, Kasım 22 "Soyuz" nin iniş yeri yaklaşan araba. ISS, NASA astronot Michael kar Fossum, Rus kozmonot Sergey Volkov ve Satoshi Furukawa Japon astronot ile Dünya`ya kapsül.

16 Haziran yayınlanan gökada Erboğa A, Hubble Uzay Teleskobu fotoğraf, görüntü yeni yıldızlı ateşli doğum.

76 metrelik çanak anten teleskop Lowell, 21 Haziran Holmes Chapel, İngiltere servis teknolojisi.

NASA uzay aracı Dawn ikinci asteroid Vesta resmi. Sonda 16 Temmuz Vesta çevresinde yörüngeye girdi ve bir yıl içinde gözlemlemek gerekir. Başka bir asteroid ya da iç süreçleri ile bir çarpışma - Bilim adamları, yüzey üzerinde dairesel yapının kökeni tartışmak? Daha yüksek çözünürlükte sadece resimleri bu soruya cevap yardımcı olacaktır.

Park Ffrench Creek, Pennsylvania, 22 Ekim 2011 yukarıda gökyüzünde meteor.

70 milyon ışıkyılı uzaklıkta Corvus, Takımyıldızı içerisinde "Galaxy antenler» NGC 4038. Şili`de Hubble Uzay Teleskobu ve ALMA radyo teleskobu ile birlikte eğitim Anlık.

Ağır roket Boeing Delta Kaliforniya`daki Vandenberg Hava Kuvvetleri Üssü 4 Ağır, Ocak 27 çıkarın. Roket ABD istihbarat Ulusal askeri alan bir casus uydu yörünge olacaktır.

Plazma kütle yüzeyine yakın Sun L-3.6 salgını sırasında çırpındılar ve 24 Şubat 90 dakika bükülmüş olan, ortaya çıktı. Dinamikleri Soltsa Rasathanesi ile vurdu. Maddenin bir kısmı, uzaya uçtu kalan yıldızın yüzeyine düştü.

Gezegen Satürn yakın dört uyduları, Orbiter «Cassini» 24 Ekim ile resim. Parlak ön planda Dione, ve Titan - yeniden açın. Pandora ve Pan - - Titan ve Dione solundaki halkaların arka planda küçük bir kıvılcım Yüzüklerin doğru gelin.

Norveçli fotoğrafçı Tommy Eliassen 25 Eylül 2011 bu eşsiz fotoğraf aldı. Aynı zamanda Samanyolu, Kuzey Işıkları ve düşen meteor görülebilir. Bu yıl, auroralar sık ​​sık gözlenmiştir.

Dalgıçlar 18 Şubat`ta, Moskova yakınlarındaki havuz eğitim merkezi Star City de tranirovki sırasında astronotları yardımcı olur. Su ağırlıksız durumunda uygulanan davranır.

8 Aralık`ta uydudan görüntü. Sarı Deniz Çin uçak gemisi Shi Lang (aka uçak cruiser "Varyag" taşıma), Dalian, Çin limanına 100 km güney-güneydoğu.



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Kainatın Gizemleri, Evren Her Gün Nefes Aldğımız Minicik Dünyanın Gizemleri>
  31.Ara.2011 Cmt 18:08:43



Kainatın 10 gizemi
Evren...Her gün üzerinde nefes alıp verdiğimiz minicik dünya ile uzayın ve zamanın sonsuz büyüklüğü arasındaki inanılmaz gizemi kavrayabilmek insanoğlunun en eski uğraşlarından biri.

Her ne kadar evrenin muazzam doluluğunun sırrını hiç keşfedemeyeceğimizi bilsek de, bu bizi evrenin gizeminin cevabını aramaktan alıkoyamadı. Önce din sonra felsefe, insan aklını meşgul etti.

Hiç bir zaman evrenin özündeki sırrı tam olarak anlayamayacak da olsak en azından onun çok kompleks bir yapıya sahip olduğu gerçeğini biliyoruz. İşte size kainatınn 10 gizemi...




10)Dünya dışında yaşam var mı?

En merak edilen konulardan biri. Acaba evrende dünya dışında da düşünebilen canlılar var mı? Bu konuda bilimadamlarının farklı görüşleri mevcut. Carl Sagan’a göre eğer insanoğlu varsa, evrende düşünebilen diğer canlıların ne sıklıkta varolduğunun bir önemi yok.

Sagan, dünyanın dışında evrenin herhangi bir yerinde de başka düşünebilen komşularımızın varolabileceğini belirtiyor.

Bununla birlikte Enrico Fermi’ye göre eğer yaşam bu kadar ortaksa, bu zamana kadar evrende yaşayan diğer düşünebilen canlıların hiç bir izinin saptanmamış olması görsel olarak imkansız. Dolayısıyla ortada gerçek bir gizem var.




9)Tunguska patlaması

30 Haziran 1908’de Rusya’nın ormanlık bir bölgesi olan Tunguska’da bir patlama meydana geldi. Yerel halk binlerce mil ötede parlak mavi bir ışık gördü ve ışık inanılmaz bir şiddetle patladı.

Patlamadan sonra yapılan incelemede, civardaki ağaçların havada bir çeşit patlama olmuşçasına merkez noktadan doğru ışınsal bir biçimde devrildikleri görülmüş.

Bugün hala bilim adamları o tarihte tam olarak ne olduğunun cevabını veremiyorlar. Patlama sonrası hiç bir parçanın bulunmamış olması da ayrı bir soru işareti.




Karşıt madde ikilemi

Madde ve karşı madde teoride aynı zamanda ve aynı olaylar tarafından yaratılır. Ağır tanecikli atom yaratıldığında aynı kütlenin karşı atomu da yaratılır. Ancak dünya üzerinde bir laborotuarda biz bir karşı atom yarattığımızda, onu kainatta çevremizde bir yerde göremiyoruz.

Kimse yaratılan bu karşı atomların nerde olduğunu ya da nerde olması gerektiğini bilmiyor.




7)Bilinç

“Akıl ne?” Davranışcılara göre akıl bir şartlı refleks. Düşüncelerimizi dışarıya yansıtış şekillerimizin farklı ve ilginç olduğunu inkar etmek çok zor. Beynimizin çalışma şeklini etkilyen bir ana bölüm var mı? Eğer öyleyse bilgisayarlar bilinçli bir hale gelmeden bu ne kadar sürecek?

Bilinç beyin ölümünü engelleyebilir mi ? gibi akla gelebilecek bir sürü soru var. Denk bir diyalog kurabileceğimiz bir robota sahip olmadan bu soruların cevaplarını bulmak çok zor.




6)Karanlık Enerji

Yüksek teknolojik aletlerle evrende yapılan güncel deneyler gösteriyor ki uzayda görebildiğimizin üstünde milyonlarca madde miktarı var. Bizse bunların sadece %4 ünü görebiliyoruz. Geri kalanı görülmez yani karanlık.

Bunun ne olduğu hakkında birşey bilinmemekle beraber anlık bir esinlenmeyle bunu karanlık enerji olarak nitelendiriyoruz.




5)Zaman

Zamanın ne olduğunu gerçekten bildiğinizi mi düşünüyorsunuz? Zamanla ilgili bir terim kullanmadan onun ne olduğunu anlatmayı deneyin, dilinize zaman sözcüğünden başka bir şey gelemeyeceğini göreceksiniz.

Zaman, geçmişte olan ya da gelecekte olacak her olayı birbirinden ayırmamıza sağlayan şey mi? Uzay gibi bir boyut mu, yoksa madde gibi niteliksel bir şey mi, sadece bir illizyon mu?...




4)Evrenin başlangıcı

Evren nasıl başladı? Ya da gerçekten bir başlangıcı var mı? Güncel teoriler , geçmişte başlayan ve bugüne kadar devam eden maddenin ve enerjinin tümünden tek bir noktada kopan bir büyük patlamadan “Big Bang” den bahsediyolar. Peki bu patlamayı ne başlattı?

Maddenin tümü ve enerji nereden geliyor? Eğer tüm evreni ve onun kurallarını tanrı yarattıysa, evren bugün kendi kendine çalışırken o ne yapıyor?




3)Evrenin sonu

Bu konuda çeşitli olasılıklar söz konusu. Bunlardan biri, dünya sonsuzluğa doğru genişleyecek. Diğeri, yerçekimi maddeyi hızla yakalayacak ve evren zamanla yavaşlayacak ve tek bir noktaya geri düşecek belki bu da yeni bir patlamayı tetikleyecek.

Başka bir teoriye göre de atomlar ve protonlar,maddenin yapı taşları, artık doğal yolla oluşamayacak gibi duruyorlar. Bu yüzden dünya yavaş yavaş gözden kaybolmaya başlayacak.




2)Çok yönlü evren

Güncel kuantum fiziği içinde bulunduğumuz dünya dışında aynı uzayda ve aynı zamanda başka evrenlerin de varolduğu ihtimalini güçlendiriyor. Fakat bunlar birbirini çok kısıtlı yollarla etkiliyor. Bu evrenler kendi tarihlerine, kendi geleceklerine hatta kendi fizik kurallarına bile sahip olabilirler.




1)Büyük Birleşme Teorisi

10 yıldır fizikçiler,Newton’nun klasik fizik teorisi ile Einstein’nin izafiyet teorisi arasındaki farkın mantıksal bir açıklamasını bulmaya çalışıyorlar. Bir de bunlara ek Heisenberg’in kuantum fiziğini eklemek kesinlikle gerekli. Her üçü de oyunu kendi kurallarına göre oynuyor ve birbirini pek ciddiye almıyor.

Bu yüzden bilim adamları tüm bu teorilerle uzlaşabilecek ‘Büyük Birleşme Teorisi’ni geliştirdiler. Belki de böyle bir birleşme yok ya da insan aklının alamayacağı kadar çok karmaşık bir şey. Ama bilim adamları bu konuyu daha uzun süre tartışıcak gibi duruyor.

<<1...7273747576777879808182 83848586878889909192...100...200...300...400...500...600...700...800...900...983>>