ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
6 Haziran 2024, Perşembe 09:48   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  zZkUmArBaZz> Forum Mesajları
    zZkUmArBaZz'e ait Toplam 395 Forum Mesajı var
<<12345678910 11121314151617181920...40>>


zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Köşe Yazısı>
  23.Oca.2010 Cmt 16:57:54

Cuntalaşmış bir Genelkurmayımız var

Plan yine bildik plan... Hedef yine aynı hedef...

Genelkurmay bu ülkedeki “kurumsal hegemonya”sını kaybetmemek için her türlü planı yapabilecek bir zihniyete sahip...

27 Mayıs 1960 operasyonundan bu yana kafa aynı kafa...

O dönem askerî hiyerarşinin dışında hareket eden bir cunta 27 Mayıs’a gidecek ortamı yaratmak için elinden gelen her şeyi yaptı... Hedeflerine ulaştılar... Dönemin genelkurmay başkanını da ezip geçtiler... Bir yüzbaşının bir orgenerali adamdan saymadığı bir ortam doğdu... Ardından cunta içinde cuntalar iktidar kavgasına girdi, üç yıl TSK’nın içi durulmadı... Bazı cunta içinde cuntacı askerler asıldı, Harbiye iki sene mezun vermedi... 27 Mayıs denen alçak darbe yüzünden hem tüm ülkenin ve halkın hem de TSK’nın kimyası tamamen bozuldu ama TSK iç kavgalarını yatıştırdıktan sonra askerî disiplini de mahveden bu alçak darbeyi kurumsal olarak sahiplendi... 1963’ten itibaren TSK içindeki cuntalar dönemi kapandı... Bizatihi cuntalaşmış bir TSK sistemine geçildi...

Bugünlerde ordu ile ilgili söyledikleri habire ulusalcılar tarafından koz olarak kullanılmaya çalışılan Mümtaz’er Türköne bu durumu reddeden bir yazar aynı zamanda... Tam aksine Türköne, hâlâ bir yanı sıkı milliyetçi olduğu için, 27 Mayıs’ın askerler tarafından da benimsenmediğine, sahiplenilmediğine inanır. Evet, 27 Mayıs asker içinde travma yaratmıştır ama bugün Türk general zihniyeti tüm darbeleri olduğu gibi 27 Mayıs’ı da sahiplenen bir zihniyet çizgisine sahiptir. 27 Mayıs “başarılı” olduğu için kurumsal sahiplenme görmüştür... Talat Aydemir başarılı olsa, o darbeyi de sahiplenirdi Genelkurmay...

1963’ten itibaren 27 Mayıs cuntasının bir darbe ortamının yaratılması için yaptıklarını kurumsal hiyerarşi içinde yapmaya başlamıştır Genelkurmay... Yine iç iktidar savaşları olmuştur. Ama kavga eden tarafların zihniyeti özünde aynıdır... Sürekli bir kaos ortamını diri tutmak, sıkıyönetime ihtiyaç duyulan bir toplumsal psikoloji oluşturmak, ardından da bir yolunu bulup darbe yapmak, iktidarı ele geçirmek... Bu 12 Eylül harekâtındaki gibi doğrudan da olabilir... 12 Mart ve 28 Şubat harekâtlarında olduğu gibi parlamentoyu kapatmadan, kukla bir sivil hükümet aracılığıyla da olabilir... Yeter ki Genelkurmay’ın “kurumsal hegemonya”sı devam etsin... Genelkurmay’ın yüksek imtiyazları artarak devam etsin... Doğrudan askerî diktatörlük kurmak istemez Türk Genelkurmayı... Çünkü “yönetim başarısızlığı”nın sorumluluğunu üstlenmekten korkar... Yönetimi doğrudan ele aldığında Yunanistan’da ve Latin Amerika’da olduğu gibi ebediyen madara olma ihtimali olduğunu bilir çünkü... Türk Genelkurmay zihniyeti yetki sahibi olmak ister ama sorumluluğu sivillere yüklemek ister... Balyoz Darbe Planı’nda da Rıfat Hisarcıklıoğlu kabinesine sorumluluğun yükleneceği gibi...

Açık konuşalım... Ortada bir “Vatan Sevgisi” yok... “Makam Sevgisi” var... “İktidar Sevgisi” var... Kurumsal imtiyazlarını yitirmemek için her türlü çılgınlığı yapabilecek bir zihniyetle karşı karşıyayız... AK Parti hükümeti dindar insanlardan oluştuğu için bahane “irtica” oluyor... Ama 2001 yılında Ecevit iktidardayken de bir şekilde yönetimi ele almak kararlılığında generaller vardı, bunu da biliyoruz... Ecevit’in özellikle Fethullah Gülen noktasındaki kararlı ve ilkeli duruşunu dönemin Ergenekon yapılanması hiç affetmedi... İlk Ergenekon hedefi Ecevit’ti... Ecevit’i öldürmeye yönelen Ergenekon’un hastane operasyonlarını bu ülkede herkes hatırlıyor...

Taraf
’ın tek tek ortaya çıkardığı bütün o harekât planlarını bir yana bırakın, hem Genelkurmay hem de Çetin Doğan tarafından kabullenilen ses kayıtları herkes tarafından dinlenen 5-7 Mart 2003 Selimiye Kışlası konuşmaları yeterlidir... Orada çok açık “anayasal suç” oluşmuştur... Darbe yapmayı tasarlamak da suçtur, bir generalin sivil hükümeti devirmeye niyetlenmesi de suçtur...

Şimdi karşımıza “Teşebbüs edilememiş, suç sayılmaz” bahanesiyle çıkabilirler... AK Parti hükümeti bu herzeleri yememelidir... Ancak kararlı bir siyasi irade olursa Çolakkadı’nın görevlendirdiği savcılar cesur davranabilir...

Kararlı olunması yeni balyoz meraklılarının da önünü tamamen kesecektir...

Rasim Ozan Kütahyalı



zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >33 Kurşun (Şiir)>
  23.Oca.2010 Cmt 16:30:40

1.

Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van`da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari güvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü,
Keklik takımı...

Yiğitlik inkar gelinmez
Tek`e - tek doğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yana, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzüç kan pınarı
Akmaz,
Göl olmuş bu dağda...

2.

Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alacakır
Karnı sütbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yüreği ağzında öyle zavallı
Tövbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı

Baktı otuzüçten biri
Karnında açlığın ağır boşluğu
Saç, sakal bir karış
Yakasında bit,
Baktı kolları vurulu,
Cehennem yürekli bir yiğit,
Bir garip tavşana,
Bir gerilere.

Düştü nazlı filintası aklına,
Yastığı altında küsmüş,
Düştü, Harran ovasından getirdiği tay
Perçemi mavi boncuklu,
Alnında akıtma
Üç topuğu ak,
Eşkini hovarda, kıvrak,
Doru, seglavi kısrağı.
Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde!

Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,
Böyle arkasında bir soğuk namlu
Bulunmayaydı,
Sığınabilirdi yüceltilere...
Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı,
Yanan cıgaranın külünü,
Güneşlerde çatal kıvılcımlanan
Engereğin dilini,
İlk atımda uçuran
Usta elleri...

Bu gözler, bir kere bile faka basmadı
Çığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Uçurumların,
Önceden bilen gözleri...
Çaresiz
Vurulacaktı,
Buyruk kesindi,
Gayrı gözlerini kör sürüngenler
Yüreğini leş kuşları yesindi...

3.

Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...

Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...


4.

Ölüm buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul-usul yoklayıp
Aradılar.
Didik-didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden...

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına...

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...

5.

Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm,
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi,
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız Kuşatmasına karşı koyanda

Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı,
Hafif,
İyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Ve şaha kaldırmış atını.

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...

Ahmet ARİF



zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Köşe Yazısı>
  21.Oca.2010 Per 13:31:57

Görevleri Suç

Bu darbe merakı “bozuk bir gen” gibi kuşaktan kuşağa aktarılıyor anlaşılan.

2003’teki Balyoz Planı’ndaki isimlerden bir kısmının daha sonra “Kafes Planı”nın da içinde yer aldığını görüyoruz.

Bir tür “takıntı” bu, generallerde.

Yıllar geçiyor, generaller değişiyor ama “hastalık” orada duruyor.

Ve, askerler “hastalandıklarını” bile fark edemiyorlar.

Koç müzesine bomba koyup çocukları öldürmek, camileri patlatıp müminleri havaya uçurmak, kendi uçağını düşürmek için planlar yapmak onlara “normal” geliyor. 

Daha sonra Star televizyonunda inkâr etmesine rağmen iki saat önce T24 sitesine planlar yaptığını itiraf eden Orgeneral Çetin Doğan, bunun “ordunun görevi” olduğunu söyledi.

Ordunun göreviymiş.

Ülkesinin insanlarını havaya uçurmak mı bizim ordunun görevi?

Camileri patlatmak mı?

Sırf sıkıyönetim ilan edip darbe yapabilmek için “komşu” bir ülkeyle silahlı çatışmaya girmek ve ülkeyi savaşa sürüklemek mi?

Kendi uçağını düşürtüp kendi pilotunu öldürtmek mi ordunun görevi?

El Kaide’nin “bombalı suikastlarından” sıkıyönetim için medet ummak mı?

Eğer bunlar “görev”se, o zaman bana söyleyin “suç” nedir?

Nedir suç olan?

Bizim generaller “suç”la görevi birbirine karıştıracak hale gelmişler artık.

Bir düşünün, “yüzbinlerce insanı tutuklayacağız, sokaklarda şiddete şiddetle cevap vereceğiz, camileri patlatacağız, uçağımızı düşüreceğiz” diye plan yapan adam, bunun “ordunun görevi olduğuna” inanan biri, bu ülkede Birinci Ordu’nun komutanlığına kadar yükseliyor.

Nasıl o makamlara geldi o insan?

O insanı destekleyen diğer generaller nasıl ordunun içinde yükseldi?

Bu orduda, general olmanın ölçüsü nedir?

Kendi halkını öldürmekten rahatlıkla bahseden insanları mı general yapıyorlar?

Şu anda bizim orduda böyle kaç general, kaç subay var?

Böyle insanların ordunun içinde hâlâ varlığını sürdürdüğü, daha 2009 yılında Kafes Planı’nı hazırlamalarından belli.

Bu generaller, “düşmana” karşı plan yapmak için toplanıp “darbe” planları hazırlarlarsa, gerçek “düşmana” karşı kim, ne zaman, nasıl hazırlanacak?

Ciddi bir savaş çıktığında bu ordu görevini nasıl yapacak, nasıl savaşacak?

Aklı darbe yapmakta olan, “kendi insanını” düşman gören birinin görevini yapması nasıl mümkün olacak?

Hem bu nasıl nefret dolu bir ruh?

Akıl sağlığı bozulmamış hangi insan, müzelerde çocukları, camilerde dindarları kitleler halinde öldürmeyi düşünebilir, böyle planları normal bulabilir?

Bu planlar ordunun içinden çıkıyor.

Biz bu planları açıkladıkça Genelkurmay bildik açıklamasını yapıp “orduyu yıpratıyorlar” diyor.

Hangi orduyu yıpratıyoruz biz, ortada bir ordu mu var?

Siz bu adamların general olduğu bir yapıya mı “ordu” diyorsunuz?

Bizim yayımladığımız binlerce sayfalık darbe planlarından Genelkurmay’ın haberi yok muydu?

Burnunun dibinde olanı göremeyecek kadar kör mü?

Yoksa Genelkurmay da bu planları yapmayı, kendi halkını öldürmeyi “ordunun görevi” mi sanıyor?

Niye bu adamları yakalamadınız?

Yıllarca bu ülkenin medyası bu adamların suçlarını görmezden geldi, daha da beteri zaman zaman bu adamlarla işbirliği yaptı, bu “dokunulmazlık” içinde hastalık sınırsızca gelişti, büyüdü, bünyeye iyice yerleşti.

Şimdi ne yapacağız?

Bu orduyu baştan sona değiştirmeliyiz bence, değiştirmezsek daha çok darbe planı çıkar, “hastalığı iyice ilerlemiş” biri gözünü karartıp bunu eyleme de dökebilir.

“Suçla görevi” birbirinden ayıracak bir izana ve bilince sahip bir orduyu oluşturabilmek için “zorunlu askerliği” kaldırmalıyız, orduyu profesyonelleştirmeliyiz, teknik kapasitesini arttırmalıyız, askerî eğitim sistemini yeniden programlamalı ve gerçek askerler yetiştirmeliyiz, görevlerinin “kendi halklarını öldürmek değil o halkı korumak” olduğunu onlara öğretmeliyiz.

Her suikastın içinden bir subay isminin çıkmadığı bir orduyu kurmalıyız.

Darbe planı hazırlayanları bünyesinde tutmayacak, kendi eliyle yargıya teslim edecek, hukuka saygılı, kendini ülkesinden daha üstün ve değerli görmeyen bir yapı oluşturmalıyız.

Bunu yapmak için daha ne bekliyoruz?

Çılgın generalin birinin tanklarını sokağa sürmesini mi?

Ahmet ALTAN



zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Katilden kahraman yaratma çabası>
  20.Oca.2010 Çar 18:57:29

Katilden kahraman yaratma çabası
Abdi İpekçi’yi katleden eski ülkücü Mehmet Ali Ağca tahliye edildi. Bebekten katil yaratanlar, bu kez de bir katili kahraman yapma peşinde.
Önce dönemin Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’yi öldürdü, ardından aralarında Abdullan Çatlı’nın da bulunduğu bir grup tarafından cezaevinden kaçırıldıktan sonra Papa 2. Jean Paul’e suikast girişiminde bulundu. Ülkücü Mehmet Ali Ağca, Türkiye ve İtalya’da 30 yılı bulan cezaevi macerasının ardından dün sanki bir kahraman gibi tahliye oldu.
Gazeteci-Yazar Abdi İpekçi’yi öldürmekten, Papa 2’nci Jean Paul’ü vurmaktan, ayrıca 2 ayrı gasp suçundan hükümlü Mehmet Ali Ağca, işlemlerin tamamlanmasının ardından yaklaşık 30 yıl sonra cezaevinden çıktı. Saat 09.20’de Sincan F Tipi Cezaevi’nden tahliye edilen Ağca, camları siyah olan beyaz bir otomobille cezaevinden çıkartıldı. Ancak Ağca, anti-sosyal kişilik bozukluğu gerekçesiyle ‘askerliğe elverişli değildir’ raporunun onaylanmaması üzerine cezaevinden çıktıktan sonra polis ekiplerinin kontrolünde Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne (GATA) götürüldü. GATA Ruh Sağlığı ve Hastalık Anabilim Dalı Başkanlığı’nda sağlık kontrolüne giren Ağca’nın, kontrollerin ardından polikliniğin arka kapısından çıkarıldığı öğrenildi. Ağca’nın avukatı Gökay Çağlaralp Gültekin, Ağca’ya ‘askerliğe elverişsiz olduğu’ yönünde heyet raporu verildiğini açıkladı.
MEDYA İZDİHAMI
Mehmet Ali Ağca’nın çıkışını görüntülemek üzere sabahın erken saatlerinden itibaren 300’e yakın yerli ve yabancı medya mensubu, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kompleksi önünde beklemeye başladı. Ağca, tahliye işlemlerinin tamamlanmasından sonra saat 09.20’de Sincan F Tipi Cezaevi’nden çıkarıldı. Bu sırada bazı basın mensupları, vinçlerin tepesine bile çıkıp Ağca’yı görüntülemeye çalıştı. Ağca’yı, 2 avukatı ile birlikte 10-15 kadar araçtan oluşan yakınları cezaevi önünde bekledi.
Ağca, camları siyah olan beyaz bir otomobilin içinde Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kompleksi’nden ayrıldı. Bu sırada kampüs çevresindeki yol üzerinde bekleyen ve Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca’nın da aralarında bulunduğu grup, konvoyun geçişi sırasında davul ve zurna eşliğinde sevinç gösterilerinde bulundu. Grup, Ağca’nın da içinde bulunduğu aracı konvoy halinde takip etti.
KAZALAR YAŞANDI
Ağca, GATA’ya götürülürken konvoyu takip eden araçlardaki gazeteciler de Ağca’nın görüntüsünü çekebilmek için yoğun çaba sarf etti. Ağca’nın içinde bulunduğu araçla birlikte konvoy, çevreyoluna çıkmadan önce basın mensuplarını taşıyan araçların önü polis ekiplerince kesilmek istendi. Konvoyda, polis ve basın mensuplarını taşıyan araçların dışında bazı sivil kişilerin de bulunduğu araçlar dikkat çekti. Ağca’yı takip sırasında basın mensuplarını taşıyan araçların bazılarının maddi hasarlı kazalar yaptığı görüldü. Yaşanan yoğunluk nedeniyle GATA’nın ana giriş kapısı araç trafiğine kapatıldı. Mehmet Ali Ağca’nın içinde bulunduğu aracın GATA’ya girişinde gazetecilerin görüntü alması ise kapıdaki askerler tarafından engellenmeye çalışıldı.
HOLLYWOOD’DAN TEKLİF
Mehmet Ali Ağca’nın avukatı Yılmaz Aboşoğlu, cezaevi önünde gazetecilerin sorusu üzerine, Ağca’ya Hollywood’dan teklif geldiğini doğruladı. Aboşoğlu, “Ağca’ya Hollywood’dan teklif geldiği doğrudur. 8 milyon dolarlık bir teklif almıştır. Ancak hiçbir firmayla, gazeteyle, yerle şu ana kadar anlaşma yapılmadı” dedi.
5 MADDELİK İNGİLİZCE METİN
Ağca’nın avukatlarından Gökay Gültekin de gazetecilere, yine cezaevi önünde, Mehmet Ali Ağca tarafından yazıldığını söylediği 5 maddelik İngilizce bir metni dağıttı. “Sonsuz güç sahibi Allah’ın adıyla tanrının ilahi mesajını ilan ediyorum” diye başlayan metinde, Ağca bir kez daha ‘Mükemmel İncil’i yazacağını iddia etti.
AVUKAT AZLEDİLDİ
Ağca’nın avukatlarından Hacı Ali Özhan, Ağca’nın kamu hizmetinden kaçma düşüncesinde olmadığını iddi ederek, “Dinsel inançları ve felsefi değerlerine aykırı olduğu gerekçesiyle eline silah alamayacağını belirtti” dedi. Özhan açıklama yaptığı sırada Mehmet Ali Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca, Avukat Hacı Ali Özhan’ın, kardeşinin can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü ileri sürerek, azledildiğini bildirdi. (HABER MERKEZİ)



zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski ChatCity den Eski Duyurular >***MVCC 2 - YENİDEN EN DEGERLİ CHATCITY LİYİ SEÇİYORUZ***>
  20.Oca.2010 Çar 15:56:31
CCRAMBO


zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >AL SANA AÇILIM !!!!!!>
  17.Oca.2010 Pzr 16:51:39

Anayasal olarak yoklar.

Alıntının kime ait olduğunu da yazıverin bir zahmet.



zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >AL SANA AÇILIM !!!!!!>
  16.Oca.2010 Cmt 15:18:08
durty :

 

   konuyu içselleştirip kişiselleştirmeye bununlada yetinmeyip sinirlenmeye gerek yok.. nezdinde hakettigim muamele beni zerre bozmadıgı gibi senide bozmasın..lise degil ilkokul arkadaşlarıma anlatsam anlayacakları bir konuyu  Cumhuriyet in ilanı ile birlikte medereselerin kapatılıp halifeligin kaldırılmasına baglamakda oldukça ucuk bir fikir..bak güzel kardşim konu özü ile şudur..Türkiye Cumhuriyeti nde türkü kürtü lazı cerkezi vs herkesi birbirine önce baglayan üst kimliktir buda Türk olmaktır..sonra alt kimlikler yani din - dil - cografi yaşam - örf- adet - töre - anane ile toplum birbirine baglıdır.. bu milliyetcilik degil sadece benim şahsi algılamamdır ..işine gelirse begenir alırsın işine gelmezse hadi lan der gecersin..kişiligine alınma onun için.

    sen ve senin gibi düşünenler üst kimligin içerigini degiştirmeye calışıyorlarsa M.Kemal Atatürk ün göremedigi , öngörmedigi , anlayamadıgı , algılayamadıgı birşeyi algılıyorsunuz demektir ki  buda bence ne bu cihanda ne de öbür cihanda mümkün görünmemektedir. bugün daga taşa yazılan ne mutlu Türküm diyene yazılarına bozulursunuz , yarın devlet kamu kurumlarında Atatürk resimlerine , öbür gün hilafetin kaldırılmasına , inkilap devrimlerine vs bozulurusnuz ..siz bunlara bozuluyorsunuz ama bende sizin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı hazmedememenize bozuluyorum ama gidip bunun için molotof atmıyorum kimseyi öldürmüyorum vs vs..

    en kolay degiştirebilir sey tarihin gercekleridir cünkü herkes kendi gözünden görür..sen istedigin şekilde görebilirsin ama benden de aynı şekilde görmemi bekleme bak buda beni bozar..

durty :

  yüzyıllardır bizi birleştiren üst kimligimizdir bunu kimse unutmasın..

     Kırmızı yazılara dikkat et, bu alıntıyı önemli olduğu için yapıyorum. Senin de dediğin gibi, üst kimlik bu toprakta yaşayan insanları " Türkiye Cumhuriyeti" kurulduktan sonra birleştirmiştir. Yani ilk yazında söylediğin gibi yüzyıllardır bu toprak insanlarını birleştiren şey üst kimlik değildir. Kendinle çeliştiğin de açıktır.

     Yahu halifeliğe, medreselerin kaldırılmasına bağlıyorum çünkü o dönemde halkları birbirine bağlayan tek şeyin din olduğunu söylüyorum, medreselerin kapatılmasına karşı yapılan isyanlar da bunun kanıtıdır. Halifelik kaldırılınca, isyan başlatan aşiret reisleri, bizi birbirimize bağlayan tek şey olan dini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar demişlerdir, yani gerekçeleri bu olmuştur.

     Ben ya da bir başkasının derdi üst kimliğin içeriğini değiştirmek değil. Zaten konunun bununla uzaktan yakından alakası yok. Hele hele Türkiye vatandaşı olmayı hazmedememekle hiç alakası yok. Heralde ancak bu kadar çarpıtılabilir bir konu. Sana osmanlı zamanından bahsediyorum, Mustafa Kemal Atatürk`ten önce bu halkları birbirine bağlayan unsuru anlatıyorum. Tarihin gerçeklerini nasıl değiştirebilirsin yahu?  Ben istediğim şekilde görmüyorum, tarih zaten açık açık anlatıyor. Bunu kabul etmemenin tek nedeni, bununla ilgili araştırma yapmaman olabilir, okuyup başka türlü yorumlaman değil.



zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >AL SANA AÇILIM !!!!!!>
  16.Oca.2010 Cmt 13:45:08
durty :
·zZkUmArBaZz· :

 Sana göre " dünyanın en aptal laflarından biri" olan bu söz, bana göre dünyanın en anlamlı sözlerinden biri. Peki bir insana yada herhangi birşeye "aptal" demek, onu aptal yapar mı? Ya da ben senin bir " kafa" olduğunu söylesem, bu seni gerçekten "kafa" yapar mı? Hayır, bunlar boş laf olmaktan ileri gidemez. O yüzden boş laflar ile laf kalabalığı yapmayı bırakalım...
 
    Asıl insanların kökeni önemli değil lafı bugünün Türkiye`si ile uyuşmaz. Doğuyu çok mu iyi bilirsin? Dizilerden mi yoksa renkli basından mı? Sen doğuyu, onu öcü  gibi gösteren medyadan izlemeye devam et.Kürtler Türklere kazma kürekle girişmekteymiş, türk de kürtlere burun kıvırmaktaymış. Ne kadar objektif, ne kadar gerçekçi sözler bunlar! Okuyan da gözünün önünde yaşandı bunlar zanneder. Bunları böyle kabul etmek vicdanını mı rahatlatıyor?

   Kardeşim bu ayrım zaten yoktu Osmanlı zamanında. Cumhuriyet döneminden sonra başladı bunlar, bu kadar mı kör zihniyetlisin yahu? Niye milliyetçilik kavramı ile bu ülkenin türk olmayan kesimini mutsuz edersin ki? Dağa taşa " ne mutlu türküm diyene" yazarak nasıl sağlayabilirsin huzuru?  Yüzyıllardır bu vatandaki Türk-Kürt halklarını birleştiren, üst kimlikleri değil, dindir. Mesele bu sözü söylememek değil, mesele bu sözü söyleyene vatansever, söylemeyene vatan haini deme cahilliğidir. Memleketin milli değerlerinin, tabularının ardına sığınanların, ülkenin içine etmeleridir mesele. Vatan millet sakarya propagandaları ile ülkeyi karıştırmaktır mesele. Hiç uğruna insanların ölmesidir.
    
    Bu topraklar, kimsenin babasının çiftliği değil. Bu ülkenin vatandaşına kapıyı göstermek de kimsenin haddine değil. Kimse, kimseye vatanseverliğini ispat etmek zorunda hiç değil.
 
     

                bizleri birleştiren üst kimlik dindir derken kurtluş savaşında dedelerimizle savaşan binlerce bu ülkenin evladı- vatandaşı olan gayri müslümlere ayıp olmuyor mu ?  bizleri birleştiren üst kimlik din ise ozaman araplarlada kardeşiz ama onlar her daim hain olmuş ozamanda sırtından bıcakladıgı dedelerimize ayıp olmuyormu ? yada şöyle sorayım madem bizi birleştiren üst kimlik din pkk neden güney doguda  eylem yapıo ve kürtlerin bir kısmı tarafından destke görüo? türkler mi müslümanlıktan cıktı kürtlermi yeni bir dinmi keşfetti ?

               yazdıgım yazıda ki örneklerin hepsi birer kinaye idi  ve bunu anlamanı beklemek saflıkmış meger.üst kimligini ögrenmek için pembe yada mavi nüfus cüzdanına bakman yeterli..orda uyrugun ne yazıyorsa o ..günümüz Türkiye sinde belki liyakatlar , özellikler , yaşam biçimleri , egitimler dini temeller üzerine oturtulmuş kişilere daha fazla şans tanıyor olabilir , devlet kurumlarını badem byıklılar işgal etti diye bizleri birleştirenin din oldugunu düşünüyosan taraf gazetesindeki köşeyazılarını kopyalamaya devam et sevgili kardeşim hayal ettigin dünya okudugun yazarların ütopyalarında mevcuttur..

 Her ne kadar ILAZI gerekli cevapları verdiyse de şunları eklemeden geçemicem;

       Sen hangi akla hizmet, bu topraklarda yaşayan milletleri birbirine bağlayan tek unsurun üst kimlik olduğunu söylüyosun bilmiyorum ama, hangi kaynaktan araştırırsan araştır, geçmişte kürtlerle türkleri birbirine bağlayan tek unsurun din olduğunu görürsün. Bu sebeptendir ki Cumhuriyetle birlikte halifeliğin kaldırılması ve medreselerin kapatılması sonucu birçok  isyan olmuştur. Hatta önemli kürt islam alimleri, türklerin geçmişte müslümanlık adına büyük savaşlar yaptığını söylemiş, birçok aşiretin ısrarına rağmen hem isyanlara katılmamış, hem de isyanları vazgeçirmek için ellerinden geleni yapmışlardır. 

      Senin gibi hiçbirşey anlatmayıp, çok şey yazan, yani boş konuşan insanlara dert anlatmak bu kadar zor olmasa keşke. Hala kinaye bilmem ne diye kıvırıp duruyosun yahu. Sen git lise arkadaşlarını boz bu ergen laf çarpmalarıyla. Konuyu bir daha kişiselleştirirsen, hakettiğin muameleyi görüceksin haberin ola. Sana hayalden değil, tarihin gerçeklerinden bahsediyorum.

     



zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >en harika kopya çekme yöntemimiz>
  16.Oca.2010 Cmt 01:54:40
Güzel çalışma olmuş, eskiden yoktu böyle şeyler


zZkUmArBaZz

zZkUmArBaZz resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >AL SANA AÇILIM !!!!!!>
  15.Oca.2010 Cum 21:23:56
·HINTKUMASI· :

O zaman konuyla ilgili bir soru sorayım. ``Ne Mutlu Türk` üm diyene`` Cümlesi seni neden bu kadar rahatsız ediyor?  

  Eğer birileri bu cümleyi, yaptıkları ırkçılıktan, siyasi propagandalardan, herhangi bir milleti yüceltmekten ya da yermekten sonra kullanıyorlarsa, sarfettikleri onca saçma sözü, yalnızca bu cümleyi söylüyorlar diye görmezden geliyorsa insanlar, yani bu cümleyi sadece ardına sığınmak için kullanıyorlarsa, bu beni rahatsız hatta deli eder. Daha önce de söyledim, yine söyliyim. Ben insanların yerli yersiz her siyasi tartışmadan sonra bu veya benzeri milli cümleler kullanmasına, milli duyguları sömürmek diyorum. Kim ya da kimlerden bahsettiğim açık. Bu lafı gerçekten vatanını seven, samimi insanların söylemesinden neden rahatsız olayım?

 

<<12345678910 11121314151617181920...40>>