ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

·istemi1016· : zZkUmArBaZz· Mesaj Gönder arkadaşları Forum Mesajları Forum Başlıkları        4.Oca.2010 Pzt 14:38:06     Gençliğe hitabenin Türk olmanın onuru veya gururunu farketmekle ne alakası var? Neresinden bunu hatırlamalı insanlar? Senin tabirinle "islamcılar"a kızmışsın ama onlara karşılık vermek yerine gençliğe hitabenin arkasına gizlenmişsin         Nasıl bir karşılık istiyorsun? Hitabeden başka neyin arkasına gizlenebilirim?... Tarikat cemiyetlerinde neler olduğunu biliyormusun ki?Sohbet saatlerinde nelerin konuşulduğunu,orada kalan gençlerin anlatılan saçmalıkları nasıl pür dikkat dinlediğini biliyormusun?          Gençler,kitaplardan okuyup Atatürk`ü tanımak yerine.Neden tarikatların saçmalıklarını dinliyorlar?Zoruma giden mevzu bu.Atatürk`ün bağıra bağıra söylediği Türk genci nerede.Kurtuluş muharebesinden sonra Türkiye nüfusunun 15000 olduğunu bilmiyorlarmı?Yada o kadar kanların döküldüğü Kurtuluş Savaşını bilmiyorlarmı?           Tarikattaki gençlerin Kurtuluş savaşındaki şehitleri nasıl algıladığı hakkında belki hiçbir fikrin yok.Onlar hala Osmanlı devleti zihniyle yaşıyolar.Osmanlı devletinin Türkiye Cumhuriyeti olmasını kaldıramıyorlar.           Arkadaşlar bırakın.Değişim tek bir bireyden başlar.Tarikat lar hiç değişmedi.Dünya savaşları oldu Dünya değişti ama tarikatçılar Dinini yaşamak yerine devletin eline,ayağına dolaşmaya devam ediyor...

         Hayır tarikat cemiyetlerinde neler olduğunu tabiki bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum, peki sen biliyormusun? Ya da sen "o" saçmalıkların, gerçekten saçmalık olduğunu onlara anlatabilecek kadar birikimlimisin bu konuda? Yanlış bir anlam çıkarma sözlerimden, tabi ki çok şey biliyor olabilirsin, ben sadece Atatürk`ün dine bakışını ya da Türk milletinin  zeki ve çalışkan olup olmadığını " gençliğe hitabe" ile anlatamassın diyorum. Evet Kurtuluş Savaşı bu coğrafyadaki herkesin belki de en büyük gururudur, ama bu da o "islamcı arkadaşının" söylediklerine yanıt olmuyor malesef. Yalnızca bunu söylemek istedim, konunun içeriğiyle ilgili yorum yapmıyorum.

Sağol Göker. Konuyla alakasız bir sorum olacak.

Şehitlik ile ilgili bilgi sahibiysen paylaşırmısın?  Daha önce paylaştın mı diye bir göz attım bulamadım.

            O yorumumdaki sorular hala geçerli IDIO, istersen hala cevap verebilirsin. Bülent Arınç`a karşı hiçbir sempatim yok, onu korumaya da çalışmadım, senin Bülent Arınç`ın DTP ile ilgili açıklamasına yaptığın yorumu alakasız buldum, hele konuyu müslümanlığa bağlaman çok acaip geldi. Bu konuyu buraya getirmekle yaptığın acaiplik gibi yani. Ben aslında senin, bir siyasetçinin orada neler söylemesi gerektiğini düşündüğünü merak ettim, hala da ediyorum. Heralde bunun için bir parti yanlısı olmak gerekmez... 

  Gençliğe hitabenin Türk olmanın onuru veya gururunu farketmekle ne alakası var? Neresinden bunu hatırlamalı insanlar? Senin tabirinle "islamcılar"a kızmışsın ama onlara karşılık vermek yerine gençliğe hitabenin arkasına gizlenmişsin. Olmamış.

Resimler

Mustafa, ajanslara düşen resimlere bakarken kendi kendine mırıldanır gibi söylendi.

“Doğu’dan gelen resimlere bakıyorum, ateş, kan, savaş, Batı’dan gelen resimlere bakıyorum, yüzenler, kayanlar, eğlenenler.”

Gerçekten de dünyanın iki ucundan gelen resimler iki ayrı çağı yansıtır gibi gözüküyor.

Amerikan Başkanı, Hawaii’de beyaz bir atletle sokaklarda dondurma yiyor, tenis şampiyonaları düzenleniyor, kış sporları yapılıyor, zor bir dönemden geçilmesine rağmen huzurlu bir görüntü var.

Öbür yanda ise savaş resimleri, açlık, yoksulluk, çatışma, kan.

Tek bir gezegenin içinde iki ayrı dünya ne kadar birlikte var olabilir?

Birinden biri, en sonunda diğerine benzeyecek?

Önemli soru şu, hangisi hangisine benzeyecek?

Yirmi ya da elli yıl sonra Afganistan Amerika gibi mi olacak yoksa Amerika Afganistan gibi mi?

Biz dünyanın hangisine benzemesini istiyoruz?

Elbette, “Doğu bu kadar yoksul kaldığı için Batı bu kadar zengin olabildi” diyebilirsiniz.

Ama bu teşhis, neticeyi değiştirmiyor.

Batılılar barış içinde yaşıyor, Doğulular savaş içinde.

Üstelik Doğu’daki yoksulluk ve sefalet sadece çaresizlikten kaynaklanmıyor, geniş petrol yatakları üstünde yaşayan Ortadoğu, dünyanın en zengin ve en gelişmiş bölgesi olabilirdi elindeki kaynaklarla.

Ama olamıyor.

Niye?

İran’da, Suudi Arabistan’da, Libya’da neden diktatörlükler var?

Bu ülkelerde neden insanlar hayatın tadını çıkartamıyor, özgürce yaşayamıyor, fikirlerini söyleyemiyor?

İmkânsızlıklardan değil bu.

Toprakları deniz seviyesinin altında olan Hollanda’da insanlar nasıl oluyor da petrol yataklarının üstünde bulunan Libya’daki insanlardan daha zengin ve mutlu yaşayabiliyor?

Neden İsveç, Nijerya’dan daha gelişmiş?

Neden Batı, elindeki imkânları Doğu’dan daha iyi kullanıyor?

Neden barışın kıymetini Doğu’dan daha iyi biliyor?

Çeklerle Slovaklar kavgasız gürültüsüz ayrılırken, “birlikte yaşayacaklarını” söyleyen Türklerle Kürtler neden birbirini öldürüyor?

Bugünkü uygarlık bölünmesinin temelinde “din” varmış gibi gözüküyor çünkü savaşanlar hep Müslüman, barış içinde yaşayanlar hep Hıristiyan.

Hıristiyan Batı’nın gelişmişliğinin temelinde eski Yunan uygarlığı var.

Nasıl oluyor da Hıristiyan Batı, eski Yunan’ın felsefesini ve sanatını kendi “uyanışına” temel yaptı da Müslüman Doğu kendi uygarlığına eski Yunan’ı katamadı?

Üstelik, Doğu’nun ta Çin’den, Hind’den, İran’dan, Mısır’dan gelen fevkalade köklü uygarlıkları vardı, ne oldu onlara?

Müslümanlığın içinde gelişen “tasavvufa” ne oldu?

Tasavvufa sahip çıkan bir Müslüman dünya, böylesine savaşçı olur muydu?

Yunan uygarlığını yeniden keşfetmek anlamına gelen “Rönesans”ı yaşayamamanın yarattığı farkı Müslümanlığa da bağlayabiliriz belki.

Ama bu büyük “bölünmeyi” sadece “dinle” ve Rönesans’la açıklamak da o kadar kolay değil, Batı, Rönesans’tan sonra da uzun yıllar savaştı, sefalet gördü.

Son dünya savaşı biteli şunun şurasında sadece altmış yıl oldu.

Hıristiyan Latin Amerika da yakın tarihlere kadar kan deryasında yüzüyordu.

Tek ölçü Hıristiyanlık olsaydı Latin Amerika böylesine bir yoksulluk ve şiddet içinde geçirmezdi yıllarını, Batı iki dünya savaşından geçmezdi.

Din, bu farklılığı anlatabilmek için belki bir faktör ama tek faktör değil, o zaman farklılık nereden kaynaklanıyor?

Alet kullanımından belki.

Avrupa ve Amerika, makineleri Doğu’dan önce kullandı.

Ama bu da yeterli değil durumu açıklamaya... Çünkü o makineleri çok sonra keşfeden Japonya da zenginliğe ve huzura kavuştu.

Peki ne?

Neden Doğu hâlâ kan revan içinde ve Batı mutlu bir zenginliğin tadını çıkarıyor?

Bunun tek maddelik bir cevabı yok herhalde, birçok neden biraraya gelince böyle bir bölünme oluştu.

Birçok aydın bu farklılığın nedeninin arıyor bugün, onlar bu arayışı sürdürecek ama geçmişteki bu farklılaşmayı anlamaya çalışırken gelecek için de bir karar vermek gerekiyor.

Biz nasıl bir dünya istiyoruz ve hangisine benzemeyi arzuluyoruz?

Libya’ya mı Danimarka’ya mı, Mısır’a mı Hollanda’ya mı?

Savaşarak benzeyeceğimiz ülkeler belli, barışarak benzeyeceğimiz ülkeler de belli, belli olmayan bizim hangisini istediğimiz.

Ahmet Altan / Taraf

  Bu kafayla daha çok Mehmet şehit olur.

   Büyük bir kısmına katılıyorum. Ek olarak;

        Açılım karşıtları, açılımın bugün geldiği noktadan sonra " biz demiştik, bakın işte açılımın sonuçları" gibi laflar ederek komik duruma düşmesinler. Çünkü açılım sürecinin başında, burda yapılan tartışmalarda kimlerin ne dayanaklara göre açılıma karşı çıktığını çok iyi görebiliyoruz.

  Anla Garip Halimden  

          Encoz, geç de olsa farkettiğin gibi bu bir karikatür, bu karikatürün bir mesajı olsa da ben bu karikatürü komik resimler bölümüne koyarak amacımın konu üzerine tartışmaya girmek olmadığının anlaşılmasını istedim. Ama ne yazık ki senin gibi heyecanlı arkadaşlar, konuyla ilgili fikirsiz olsalar da, bu fikirsizliği karşı tarafın fikrine saldırarak örtbas eden ve mevzuyu abuk subuk yerlere taşıyan yorumlar yapınca,  cevap vermemek elde olmuyor.

         Sana, uygulamanın içeriğiyle ilgili bir açıklama olmadığını söylüyorum, içeriğiyle ilgili ahkam kesen sendin, sanırım kendi yorumunu da 3 kez okuman gerekecek. Ben, söylediklerime karşı tez dolu bir cevap bekliyodum ama sen, aynı replikleri kullanıp bir sayfa yazı yazmayı başararak bir tebriği hakediyosun. Maşallah, bütün yazıyı, bunu fikir olarak görmediğini söyleyerek bitirmişsin, madem öyle söylediklerimin tersini ispatla ki insanlar boş konuştuğunu düşünmesin, sonuçta sen Chatcity`nin %90 lık araştıran üyeleri arasındasın. Konuyla ilgili endişelerimden, satılacak ilaçlardan, eczacıların düşeceği durumdan, hükümetin bu uygulamayı neden istediğinden bahsetmeme rağmen, sen yine replik tekrarı yaparak araştırma yapmadan körü körüne peşinde koşmak filan demişsin. Hocam sen bahset biraz şu işten de öğrenelim iyice. Yanlış biliyorsun demek kolay, yanlışı söyle, doğrusunu anlat.

         Bir de benim anlamadığım, konuyla yakından uzaktan alakanın olmadığı belli olmasına rağmen, neden yaygara yaptığın. Ama bunların cevabını bulmam imkansız zira bir daha cevap vermeyeceksin. Doğrusu ben de konuyu böyle kişiselleştirdiğin yazılarla muhattap olmak yerine boş bırakmanı yeğlerim.

         Hayatımda kaç ülke gezdiğimin dışarda satılan ilaçları bilmemle ne ilgisi olabilir ey araştırmacı üye? Ne olur bu soruya cevap ver yoksa merakımdan ölebilirim. Hiç mi internet bilmezsin, haber izlemessin, gazete okumassın, aceba sen araştırmalarını nerede yaparsın? :) Bunlar bir kenara, hiç mi ihtimal vermedin bahsettiğim ülkelerde bulunabilmiş olmama, beni ne kadar tanıyor olabilirsin yahu. Evet, yeteri kadar ülkede, yeteri kadar market gördüm arkadaş, her ne kadar bunun konuyla alakası olmasa da.

        Marketler eczane olacakca, kasaplar da cerrah olsun.