ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
5 Mayıs 2024, Pazar 00:36   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  HoKKaBaZ> Forum Mesajları
    HoKKaBaZ'e ait Toplam 4182 Forum Mesajı var
<<1...100101102103104105106107108109110 111112113114115116117118119120...200...300...400...419>>


HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek>
  9.Mar.2008 Pzr 20:03:28
fiogf49gjkf0d
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey
 
Dünyanın en güzel sesinden
 
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…
 
Fakat artık ümit vermiyor bana
 
Ben artık şarkı dinlemek değil,
 
Şarkı söylemek istiyorum…..
 
                                 Nazım Hikmet


HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Pazartesi `Her İş Yapılır´, Salı `Sallanır´...>
  9.Mar.2008 Pzr 19:23:25
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

  Pazartesi ‘Her İş Yapılır’, Salı ‘Sallanır’...
 
Halk Takvimi’nde günler, inanışa göre, uğurlu ve uğursuzluğuna, iyi geçeceğinden temizlik yapılabileceğine ve kız istemeye gidileceğine kadar değişen özellikleri dikkate alınarak sınıflandırılıyor.
 
İnanışa göre, pazartesi “her iş yapılır”, salı “sallanır”, çarşamba “dikiş dikilmez”, perşembe “uğurlu gün”, cuma “kız istemeye gidilir”, cumartesi “dünya kurulduğu için çamaşır yıkanmaz”, pazar “gezmeye gidilir”...
 
Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Türk Halk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erman Artun, toplumların kültürlerini etkileyen en önemli unsurun inanç sistemleri olduğunu, bu kapsamda yöresel farklılıklar göstermesi ve değişikliklere uğramasına karşın “Halk Takvimi” oluşturulduğunu ve günlere özel anlamlar yüklenildiğini bildirdi.
 
Prof. Dr. Artun, takvimin, zamanı, yıllara, aylara ve haftalara göre ayırdığını, Anadolu’da da insanların yılların birikimlerinden de etkilenerek günleri özelliklerine göre ayırdıklarını söyledi.
 
“Halk Takvimi”nde, günlere iyi ya da kötü özelliklerin yüklendiğini belirten Artun, insanların yaşama biçimleri ve coğrafi yapısıyla yüklenen anlamların, yöreden yöreye, toplumun yaşayışı, inancı, sosyal yapısı, tarihi, ekonomisi ve doğal koşullarına göre yeni ögeler alarak değişip, geliştiğini ifade etti.
 
İnsanların bazı günleri uğurlu, bazılarını uğursuz olarak nitelediklerini anlatan Prof. Dr. Artun, “İnsanlar, işlerini ona göre ayarlarlar. Bu inanış eski Türklerde de vardı. Bir toplumun inanışlarının oluşumunda, bağlı bulunduğu inanç sisteminin şekillendirici etkisi vardır. Eski inanışlardan olduğu gibi çeşitli diğer adet ve inanmalardan etkilenme de vardır” dedi.
 
  GÜNLERE YÜKLENEN ANLAMLAR

Prof. Dr. Artun, günlerle ilgili inanışları şöylece sıraladı:
 
 Pazartesi:
 
Bir işe başlanacağı zaman bugün beklenir. Pazartesi çok uğurludur ve ayrıca çamaşır günüdür. Yorgan kaplanır, her iş yapılır. Soğan, biber, tütün gibi acı şeyler hiç kimseye verilmez.
 
 Salı:

Bugün bir işe başlanmaz. Başlanan iş sallanır. Çünkü bugün olumsuzluk olur, çabuk bitmez. Uğursuz gündür. Badana yapılmaz. Çamaşır yıkanmaz. Göç yapılmaz.
 
 Çarşamba:

Çarşamba günü dikiş dikilmez. Çarşamba Anası dikiş dikenlere kötülük yapar. Çamaşır yıkanmaz ve gecesi iş yapılmaz. Gece iş yapılırsa Çarşamba Kadınları gelip kötülük yapar.
 
 Perşembe:

Perşembe günü erken lamba yakanın ölüsü kalkar. Çamaşır yıkanır, badana yapılır. Perşembe günü uğurlu bir gündür, her iş yapılır.
 
 Cuma:

Cuma namazına kadar çamaşır yıkanmaz, oda kaldırılmaz. Üç cuma arka arkaya yıkanan çocuk ölür. Cuma günleri kız istemeye gidilir. Yeni dikilen bir elbise ilk kez cuma günü giyilirse onun sorgusu sorusu olmaz. Cuma günü örümcek alınmaz, badana yapılmaz. Sela ile öğle arası hiçbir iş yapılmaz. Cuma günü mübarek bir gün olduğu için ava gidilmez.
 
 Cumartesi:

Cumartesi günü elbise kesilmez. Dünyanın kurulduğu gün olduğu için çamaşır yıkanmaz.
 
 Pazar:

Pazar günü çamaşır yıkanır, gezmeye gidilir

  ALINTIDIR

                                                                                       

Yaşam paylaşıldıkça güzel!!!...

HoKKaBaZ



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Köşe Yazısı/Dağı İttirmek...>
  9.Mar.2008 Pzr 11:33:38
fiogf49gjkf0d

  Dağı ittirmek...


DAĞIN fazla dibine havaalanı yapmışlar, uçaklar inemiyor diye şimdi dağı kaldırıyorlar.

İyi mi?..

Zonguldak Çaycuma Havaalanı yapıldı, sıra uçakların inmesine gelince pilotlar "Şu dağa değeriz" dediler. Ve o zaman havaalanını yapanlar dönüp baktılar ki dağ oradaymış.

Bunun üzerine çare arandı.

Pilotlara "Etrafından kıvırttırıp da inemez misiniz?" diye sordular, yanıt olumsuzdu.

Bunun üzerine dağı biraz arkaya doğru ittirmeyi düşündüler ve karar verdiler:

Bostancılar dağını oradan kaldıracaklar.

*

Elbette havaalanını kaldırmak da olası ama koca pisti dağın dibine yapmaya karar veren bürokratlardan, projeye imza atan mühendislerden hesap sorulur o zaman.

Dağı oraya koyandan hesap sorulamaz.

Daha açıkçası; havaalanı suçsuz da dağ suçlu.

Dağı kaldırmak için ise ne kadar düşündüklerini, ne kadar toplantı yaptıklarını ve kaç kez heyet halinde gidip gidip dağa baktıklarını bilemiyoruz.

Doğrusunu isterseniz dağ orada olmasaydı sorun yoktu.

Ama dağ oradaydı...

Ve havaalanı dağın dibinde kalmıştı, dağı ittiremedikleri için, ne yapıp yapıp onu oradan kaldıracaklar.

*

Bu yeryüzünde Türklere özgü bir iştir.


Üzerinde yaşayan sincapları, tavşanları, keklikleri, kelebekleri, kuşları, bitkileri, çiçekleri ile bir dağı yok etmek insanlık suçudur.

Her ne kadar doğanın son sığınağı dağlarımız, rüşvetle (MTA’daki rüşvet zincirini izliyorsunuzdur) madencilere, altıncılara satılıyor, Kazdağları’ndan Bergama’ya kadar yok ediliyorsa da bu son örnek çok enteresan.

Çünkü sadece yağmacılığın-avantacılığın değil, ahmaklığın da kesinkes kanıtı.

*

Bu işi ancak Türkler yapabilir:

Dağın dibine havaalanı yapıp, sonra da uçaklar dağa değmesin diye dağı kaldırmak...

Olacak şey midir?..

Hani kuşlar uçup gitsin diye ağaç kestiğimiz oldu da, uçak konsun diye dağı kesmek ilk.

Pes...

  Bekir Coşkun, Hürriyet, 9 Mart 2008 Pazar

 

 

                                                                                       

Yaşam paylaşıldıkça güzel!!!...

HoKKaBaZ



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Elektrik Süpürgesinin Pisliğinden Sanat :)>
  9.Mar.2008 Pzr 00:34:06
fiogf49gjkf0d

  Türk Dil Kurumu "sanat" kelimesi için neler demiş?

sanat
isim Arapça ¹an¤at

1 .     Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık:
       "Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi."- T. Buğra.
2 .     Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım:
       "Caz ve caz havaları ne yazık ki bizim çok verimli o millî halk sanatımızı da baltaladı."- R. H. Karay.
3 .     Bir şey yapmada gösterilen ustalık:
       "Konuşma sanatı."- .
4 .     Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü:
       "Askerlik sanatı."- .
5 .     Zanaat.

  Göze hoş geliyor mu?

  Evet, geliyor.

  Emek harcanmış mı?

  Evet, emek harcanarak yapılmışlar.

  Ustalık söz konusu mu?

  Kesinlikle usta işi.

  O zaman uzun uzun tartışmaya gerek yok, bu bir eser. Ve sanat kokuyor... Kaldı ki, Nefertiti bir tebessüm ile durumu bildirmiş.

  İşte sanat, işte meydan. Yorum sizin :)



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Spor >Genel Spor Muhabbeti >Penaltının Tarihçesi...>
  8.Mar.2008 Cmt 22:34:19
fiogf49gjkf0d
  PENALTININ TARİHÇESİ..

1891`den beri ceza sahasında yapılan 10 kusurlu hareketten herhangi birinin bedeli penaltı... Sahalarda kader değiştiren kuralın yıldönümü, malum roman "Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi"ni, hafızalara kazınmış atışları ve hayatın penaltılarını akla getirdi...
 

  Penaltı endişesinin tarihi

En meşhur galat-ı meşhur, herhalde Peter Handke`nin icat ettiği: Penaltı anında endişeli olan genellikle kaleci değildir. Ne de olsa mesafe kısadır, alan geniştir, top süratlidir. Eğer penaltıyı yaptıran kaleci değilse, topu çıkaramazsa tribün öfkesini üzerine çekmesi zordur. Böyle bir durumda, bünyeyi bir "kahraman olamama" endişesi sararsa, o başka.
Ulusalcı/muhafazakâr kapışmasına kadar Türkiye`de tartışma kültürünü besleyen yegâne zemin olan futbol programlarının sabahlara kadar sürmesine vesile olan şey, asparagas haberler, kırmızı kartlar, netameli ofsaytlar kadar, belki bunlardan fazla, penaltı kararlarıydı. Hâlâ da öyle. Yerkürenin en popüler oyunu bâki kaldıkça, öyle de olacak.


İlk teklif edildiğinde, profesyonel futbolun bu vazgeçilmez unsuruna epey tepki duyulmuş halbuki. İrlandalı tekstilci, Milford kalecisi William McCrum`un önayak olduğu teklife direnen İngilizlerin argümanı, bir "centilmen"in asla bilerek faul yapmayacağı ya da topu elle kesmeyeceği yönündeymiş ve teklifi "tipik bir İrlandalı davranışı" olarak değerlendirmişler. Aynı sene çizgiden elle döndürülen bir top penaltıyı tarihe kesin olarak armağan etmiş, kimi kaynaklara göre 3 Mart, kimilerine göre Haziran 1891`den beri, ceza sahasında 10 kusurlu hareketten biri yapılsa, cezası penaltı.

Sanayileşmenin ürünü olan futbol, o zamanlar, insanın kusurlarını da kurallara bağlamaya, aristokratik "söz"den ve "şeref"ten ziyade yargının nesnel iradesine dayanmaya başlamıştı. Son 20 yıldır "seri penaltı" diye bir şey de var: Devasa bir endüstri haline gelen futbol, en azından kupalarda, yenişememeyi, beraberliği, "dostluk kazandı"yı kaldıramıyor, illa bir kazanan arıyor.


Ve evet, hayat da futbola benziyor. Ama galiba bu durumda Handke`nin mecazı geçerli.

  Penaltı modelleri

"Penaltı deyince aklına kim gelir?" diye yönelteceğiniz bir soruya alacağınız cevapların çoğu, Handke`nin önermesini futbol bağlamında haksız kılacak nitelikte olabilir. Bizim aklımıza hemen Roberto Baggio geliyor. İtalya`nın ve dünya futbolunun görüp göreceği en büyük forvetlerden birinin o kritik penaltıyı gökyüzüne dikmesi herhalde kimsenin aklına gelmezdi. Ne var ki, 1994 Dünya Kupası finalinde Taffarel`in koruduğu kaleyi tutmayan o top, kupanın Brezilya`ya uçmasına neden oldu.

Dünyanın başka yerlerini bilemeyiz, bu topraklarda aklımıza gelen ikinci isim yine bir forvet. Ama bu sefer durduğu mevki başka. "Kadıköy Panteri" Pancu`nun Alex`in penaltısını az kaldı çıkaracak olması bile, kurtarmış sayılacak kadar zevkle hatırlanan bir olay. Bir de tabii Popescu`nun Arsenal`e yazdığı top var ki...


Dünyanın en meşhur penaltı vuruşu, topun kalecinin üstüne nişan alınması sonucu kaydedilmişti. 1976 Avrupa Şampiyonası finalinde seri penaltıların sonuncusunda Antonin Panenka`nın şutu, tam da sağ tarafına uçup "fake"i yiyen Sepp Maier`in durduğu merkez noktaya yavaşça bırakılmış ve Almanya`nın payına hüsran, Çekoslovakya`ya coşku düşmüştü. "Panenka vuruşu"nu daha sonra Totti`de, Pascal Nouma`da, Hakan Şükür`de de gördük...

  Top ne yana düşer usta?

Topa vurmanın binbir şekli var. Bir penaltı golünden sonra saha çizgilerini kokain gibi burnuna çekerek sevinen, liman işçilerinin destekçisi Robbie Fowler gibi, Metin Oktay da "penaltı değil hocam" diyebilenlerdenmiş. Derler ki, kaleyi cepheden görecek gibi ilerler, kalecinin burnuna nişanlarmış. Panenka`nın yaptığı gibi...


Pele`nin topa vurmadan önce hafifçe duraklaması artık etik haricinde sayılıyor, ama Hami, Carew, Batistuta abanmak serbest, hatta pisburun vurabilirsiniz. Ya da Socrates gibi, Sergen gibi gerilmeden vurarak kalecinin hamle imkânını azaltabilir, topu Rıza gibi kalecinin ulaşamayacağı uzak noktalara bırakabilirsiniz. İcabında Cruyff gibi paslaşmanız bile mümkün. Ama yeter ki atın. Beckham gibi futbol dersleri verebilirsiniz, ama tek bir turnuvada, 2004 Avrupa Şampiyonası`nda kaçırdığınız üç penaltı peşinizden gelir, hele Portekiz`e elendiğiniz maçta boşa giden top açık artırmaların malzemesi olur (Türkiye`ye kaçırdığı penaltı da hafızalarda tabii). Gerçi bir maçta üç penaltı kaçırmak da var. Bu üzücü, biraz da gülünç rekor, 1999 Amerika Kupası esnasında Kolombiya kale çizgisini tam üç kez geçemeyen Arjantinli Martin Palermo`ya ait.


Galatasaraylı Arif`in de penaltılarla arası hoş değildi. Hem gol koklama kabiliyetini bu soğuk vuruşta koruyamıyordu, hem de bu fırsatı elde etmek için ceza sahasında yapmadığını bırakmazdı. Ahmed Hassan, son zamanlarda Ali Tandoğan da `centilmenlik`ten nasibini pek almayanlardan. Selçuk Yula da kendini güzelce yere bırakarak penaltı yaptırmasıyla meşhurdu, ama zarif, fuleli vuruşları da en az bu huyu kadar kayda değer. Yine de, spiker Orhan Ayan`ın "Selçuk düştü, penaltı!" deyişindeki kanıksanmış vurgu, yaşı kemale erenlerin hatırında...

80`ler futbolundan penaltısever bir başka isim de herhalde hafızalarda, bu seferki hakem ama. Penaltıcı Sadık Deda`ya bir Fenerbahçe maçında Eskişehirspor aleyhinde dört penaltı düdüğü çalmasının ardından haykırılan "... Sadık, yeter artık" tezahüratları, derler ki, o maça özgü değilmiş sırf...
Futbolun güzelliği malum: Her yerde, her zaman, bir kâğıt parçasıyla bile oynayabilirsiniz. İki kişi olsanız, karşılıklı penaltı atarsınız. "Solaklar atamaz" derler, boşverin, Hagi`ye bakın.

Sahanız darsa, mahalle kurallarını uygular, "üç korner bir penaltı" der, sırtınız kaleye dönük kullanırsınız penaltıyı. Ya da bir lunapark eğlencesi haline getirirsiniz, üç penaltı şutunu gole tahvil etmeye çalışırsınız. Lunapark kalecileri kaçın kurrası tabii, ama işe bakın ki, koca Simoviç de bir nevi lunapark kalecisi gibi bitirdi: O tuhaf televizyon programını, stüdyoya kurulan kaleyi kim unutabilir?


Goycochea`dan Duckadam`a, penaltı avcısı kalecilerin damga vurduğu bir sürü kupa var. Ama İstanbul`da vuku bulan Milan-Liverpool maçının kahramanı Dudek`in kafa karıştırıcı, moral bozucu, dikkat dağıtıcı, hiçbiri diğerine benzemeyen hareketleri, penaltı esnasında kalecinin yapabilecekleri hanesine çoktan yazıldı. Yine bir Liverpool kalecisi, Bruce Grobbelaar da, özellikle 1984 Şampiyonlar Ligi finalinde Romalıları dumura uğratmasıyla, titreyen bacaklarıyla meşhurdu.


Peki kaleci penaltı esnasında aslında ne yapmalı? Peter Handke`nin kahramanı eski kaleci Josef Bloch, romanın sonunda penaltı dinamiğini güzel anlatır: "Kaleci vuruşu yapanı tanıyorsa, genelde hangi köşeyi seçtiğini bilir. Ama şu da mümkün: Penaltıyı atan, kalecinin bunu düşüneceğini hesaba katar. O zaman kaleci de, topun bugün tutup öbür köşeye geleceğini düşünür. Ama ya penaltıcı hâlâ kalecinin ne düşündüğünü izliyorsa ve topu her zamanki köşeye atacak olursa? Bu hep böyle sürer, gider..."


Dille, nesnelerle, insanlarla ilişkisi flulaşan, adeta bir boşlukta hareket ederken anlamsız bir cinayet işleyen Bloch`un cebinde birtakım Amerikan paralarıyla ki cinayetin tek ipucu da bunlardır- romanın sonunda izlediği futbol maçında top yerinden kımıldamayan kalecinin kucağında kalır. Biz de, cebimizde birtakım paralar, bildiğimiz nesneler, ilişkiler kâra tahvil edilirken, penaltıcının topu ne yana atacağını kestirmeye uğraşıyoruz.

Üstelik, seri penaltılardayız. Genellikle top kucağımıza düşmüyor, ama yine de şu kısa hayatımızda tahminde yanılmamaya çalışıyor, bazen sinir harbine dönüşen bir "müsabaka" yaşıyoruz. Ara ara penaltı atma fırsatı bize geçerse, belki de Hami gibi abanıveriyoruz topa. Ve böyle sürüyor, gidiyor...

Merve Erol



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >erkekleri araba markalarına benzetmişler:))>
  8.Mar.2008 Cmt 17:07:33
fiogf49gjkf0d

ilahiben :
50-60 arasında ise Ford gibidir. Harekete geçirmek için karbiratöre biraz alkol koymak gerekir.

  Sökük çoraplı baytardan mı bahsediyorlar?

 

   Dipteki Aciz Bir Not: O kendini biliyor



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >İdeal Paylaşım Nasıl Olmalı?>
  8.Mar.2008 Cmt 16:51:08
fiogf49gjkf0d

  CC-Forum`u diğer forumlardan ayıran en önemli özellik hedef kitlesidir. Yani CC-Forum`un ilk amacı ChatCity sakinlerinin memnuniyetidir.

  Resti`nin de dediği gibi hepimiz bir yerlerden alıntı yaptık, yapıyoruz, yapacağız da. Ama bir fark var; özenle seçerek alıntı yapıyoruz biz. Kimimiz beğenmez, kimimiz beğenir o ayrı konu. Asıl önemli olan eleyebilmemiz. ChatCity sakinleri için en güzellerini paylaşmak varken, neden iyi-kötü-çirkin hepsini paylaşarak onları yoralım?



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Dişi Beyni Balataları Sıyırdı, Acil Müdahale Şart>
  8.Mar.2008 Cmt 15:13:43
fiogf49gjkf0d
  Dişi Beyni Balataları Sıyırdı, Acil Müdahale Şart
 

Kadın milleti kaşındığını ve ısrarla kaşınması gerektiğini, beyninin kıvrımları içine yerleştirip, erkek emrine sunmuştur. Vatana millete, cemil cümleye hayırlı olsun. Ortalık kırık ve çıkıkla dolsun. Günlerimiz, morlukların siyaha  dönen güzelliği içinde; benim çürüklerim, senin çürüklerini döver rekabetiyle dolsun taşsın.

Akıl izan sahibi insanı beşerin bildiği üzere, dünya üzerinde yaşam başladığından, Adem ve Havva ilk insanımızdan itibaren, kadın ve erkek meseleleri üzerine kafayı yorup durmaktayız. “Başka işimiz mi kalmadı alla sen. Ye, iç, bak keyfine; bırak mücadeleyi. Böyle gelmiş böyle gider, erkek değil mi; hem sever hem de döver” diyerek dillerimize şerbet yaptığımız kelamların müsebbibi bulunmuş.

Hani o bir grup kitle var ya, her anketin konu mankeni olarak ortalığa çıkan ve görüşleri alınan; şimdi de “Kaşınıyorsun galiba güzel bacım, öyleyse kaşıyalım” konusu içine müdahil oluvermişler kızlı, erkekli.


“Ankete katılan kızlı erkekli 173 öğrencinin yüzde 38.7`si "Kadına yönelik şiddeti onayladığını" belirtti. Tıp öğrencilerinin yüzde 28.5 i kadının kendi hatasından dolayı dayak yediğini kabul ederken yüzde 5.3 lük kesim ise dayağın kadına "yararlı" olduğuna inandığını ifade etti.

Gençlerin yüzde 90.6 sı dayak yiyen kadına yardım edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak bunların dörtte üçü "kadını döven kişi ceza almasın" diyor.

Araştırmada gençlere yönelttiler sorulara alınan çarpıcı yanıtlardan bazıları şöyle:

* Cinsel açıdan güven vermeyen kadınlar dayak yemeyi hak eder.
* Kadın arkadaşları önünde kocasını aşağılarsa koca dövebilir.
* Çoğu kadın kocası tarafından içten içe dayak yemeyi arzular.” (Vatan)

Şimdi bu kitlenin -ki kendileri “Oku da adam ol, baban gibi eşek olma” diye nitelendirilen yüksek mektep veletleridir!- kafatası içinde bir o yana, bir bu yana dolaşan “Kötek, her derde deva” anlayışının yılmaz savunucuları olduğunu görmekteyiz.

Özellikle iki maddeyi; daha bir gözyaşları içinde, içimiz titreyerek okuyup anlamaya çalışmalıyız sevgili okur:

“Dayağın yararları üzerine sosyo kültürel gelişimin, kadın dünyasındaki önlenemez yükselişinin sarsılmaz etkileri” ve

 

“İçten içe erkeğinden dayak yemek isteyen kadının, beyninin felç olmaya yüz tutmuş parçalarının, yeniden işleve geçirilmesi için bilimin çaresizliği karşısında ne yapılabilir?”

 

Durum budur.

 

Şaplak önderliğinde yoldan çıkan insanımıza ve bilhassa kadınımıza bu saatten sonra “Akıllı ol” uyarısını yapmanın nasıl bir kifayetsizlik içerdiğini biliriz. Hani o kullanmaya üşendiği krema kıvamlı, bin küsür gramlık yapının hakkını vermekten öte;

 

“Erkeğim beni seviyor ve dövüyor, üstelik hak ettim ve üstelik eli ağır değil ve hatta daha üstelik, dayak üstüne bir sevişiyoruz sorma” cümleciklerinin kafaya yerleşmesi karşısında, susuyor ve önümüzü ilikliyoruz!

Acil müdahale şart.Tez boyunları vurula!      

  ALINTIDIR

 

                                                                                       

Yaşam paylaşıldıkça güzel!!!...

HoKKaBaZ



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >HOBİNİZ / FOBİNİZ :)) YAZMAYAN KISIR OLSUN...>
  7.Mar.2008 Cum 23:41:13
fiogf49gjkf0d
·reticent· :
·oOoByBrutoOo· :
·kacakgelin06· :
Homim:Motosiklet yarışları yapmak profösyonel weleybol        Fobim:Sevdiklerimi kaybetmek                                                                             

ahahaha ne zaman gelsem burdasın ne zaman yapıyosun bunları?Ayrıca ismini bile doğru yazamadığın şeyleri nasıl yapıyosun anlayamadım  

Bknz;

profösyonel

weleybol       

ek olarak bir de homim kısmı var

  Öldüm, bittim.. Allah`ım sana geliyorum



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >BU RESİMLERE BAYILACAKSINIZ>
  7.Mar.2008 Cum 20:17:51
fiogf49gjkf0d

<<1...100101102103104105106107108109110 111112113114115116117118119120...200...300...400...419>>