ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
manolya41> Forum Mesajları | | manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
|
|
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Beyler Sevdiğinizin Şovalyesi Olun> 6.Eki.2010 Çar 20:03:02 | |
·MEDYAPATRONU· :
Kucaklayın
Onu kucaklayıp ayaklarını yerden kesin. Sadece kas gücünüzü değil, sevginizin gücünü de hissettirin.
Aslolan şovalyelik budur gerisi teferruhattır. |
|
|
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Öpüşmek Ömrü Uzatıyor> 6.Eki.2010 Çar 19:57:43 | |
·MEDYAPATRONU· :
Bunu anı ebediyyen yaşamaya ant içtim... |
|
|
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Erkekler terk edildiğinde neler yapar> 6.Eki.2010 Çar 18:56:46 | |
Erkekler terk edildiğinde neler yapar?
Her insan kadınların erkeklerden daha fazla aşk acısı çektiğini düşünür. Ancak durum söylenilenin tam tersidir. Peki ya erkekler terk edildiğinde neler yapar?
Birinci gün: Aslında erkekler, terk edildiklerinin birinci gününde ne olduğunu tam anlayamaz. Kendilerini artık bekar olduklarına inandırmak istemezler. Henüz yara sıcaktır ve şok devam etmektedir. Bekar hayatın ilk saatlerinde bu çekingenlik gözle görülür şekilde kendini hissettirir. İlk gün, telefon beklemekle ve kapıyı gözetlemekle geçer.
İlk hafta: Acı gerçek, arkadaşların bir bir telefon edip durumu teyit etmek istemesiyle kendini iyice belli eder. Bu trafiğe, sevgiliye alttan alta göz koymuş olanların yapmacık üzüntüleri de eklenir. İlişkinin sağlığında kanka olan çiftler, iyi niyet telefonlarını açar. Sonunda çöküşü daha da ağırlaştıracak olsa da bu telefonlar ilk günlerin can simididir. Kankaların bir sonraki telefonlarında, heyecan yerini teslimiyete bırakmıştır. Ümidin tükendiği, saatler geçtikçe anlaşılır. Bekar arkadaşlarla gece aleme çıkılır, alkole vurulur.
İkinci hafta: Ayrılık acısı tam anlamıyla oturmaya başlar. Artık kadınların deyimiyle terk edilen erkeğin içi acımaktadır. Gittikçe kabuğuna çekilen beyefendi evde tek başına vakit geçirmeye çalışır. Eski anılar hatırlanır, fotoğraflar masaya dökülür. Ardından ağlamalar sızlamalar, salya sümük hönkürmeler, ben nerede yanlış yaptım feryatları duyulur. Bu dönem, şiddetli uykusuzluk çekildiğinden, saç sakal tıraşı olunmaz. Terk edilmenin acısına göre yoğun saç dökülmesi olabilir.
Bir aya doğru: Bekarlık günlerine alışma dönemidir. hayatında sertleşme sorunu ortadan kalktıysa da, hâlâ mastürbasyon yaparken eski sevgili çıplak hayal edilir. Arkadaş profili gittikçe değişir. Erkek arkadaş grubunda bekarlar çoğalır. Kültürü yüksek olanlar dans etmeye, resim yapmaya başlarlar. Terk edilen erkeğin yalnız kalmaya dayanamadığı dönemdir. Bütün arkadaşlarına sinema, kahve, yemek davetleri yapar.
İki aya doğru: Erkeklerin aşk acıları, terk edildikten kırk beş gün sonra son bulur. Yeni bir sevgili, geçmişte yaşanan sızıntılı bir terk edilişin ıstıraplarını dindirmede son derece başarılı olur. Büyük bir terk edilme vakası yaşayan erkeklerin acı duvarı yükselir. Terk edilmek erkekleri olgunlaştırır. | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Biz erkekler Çiceğiz> 6.Eki.2010 Çar 18:52:49 | |
Biz erkekler cicegiz
Iyi bakilirsak cok iyi sevgili olur bizden. Baba, agabey, kardes olur. Ama hayat firtinasi dort yandan eserken zorlaniriz bazen. O zaman isteriz ki, cicek adlarini bilen bir kadin girsin ruzgarla aramiza. Her seyi goze alip korusun bizi
Bakmayin, yufkadir biz erkeklerin yurekleri. Hassas, kirilgan, pamuk kivamindadir.
Iclerinde hem sevmeye hem de duygulanmaya yetecek yer vardir. Ama gostermeye firsat bulamayiz pek. Cunku geleneklerden olusan gaz ve toz bulutu dogdugumuz an bizi cevreleyip emdigimiz sutu burnumuzdan fitil fitil getirmistir.
Kafamiz luzumsuz dayatmalar, toreler ve erkeklik degerleriyle oyle doludur ki, yuregimize bakip oradaki cicekleri gormeye firsat bulamayiz pek. Ama cicektir butun erkekler. Nazli, ketum, gururlu ciceklerizdir. Bir kadin bizi anlayip su ve isik verdiginde hemen acip birer botanik harikasina donusuveririz. Kasimpati gibi oluruz mesela... Sert kasim ruzgarlariyla patlar, sert gorunuslu kalbimizin balkonundan seyrederiz geleni geceni.
Dilimizin altinda soylenmemis sozler vardir. Ruhumuzun diplerinde sakli bir sevda bekler. Soylenmemis seylerin guzelligiyle serpilir, uzun sure solmadan durabiliriz. Isteriz ki Akdenizli bir kadin ciksin, sorsun halimizi. Sicak gunesiyle bizi isitsin ve kurtarsin delikanli ruhumuzu, icimizdeki bitmek bilmeyen sonbahardan.
Aksamsefasi gibi ya da... Sadece yaz aksamlarinda acar, boynumuzu sadece ince bilekli, guzel ayakli kadinlarin onunde egeriz, parmaklarini opmek icin.
Bu gece hayatimiz yuzunden adimiz kolayca capkina, arsiza cikar. Oysa kimse bilmez; ipek gibidir dokumuz. Gunesin sert isigindan, gunduzun itis kakisindan yaralanir, icten ice kanariz. Sonra yine gece olur, giyinip suslenip cikariz piyasaya. Kendimizi dosta dusmana sakinmadan gosteririz. Ilgi cekmek icin misler gibi kokar, sabahin ilk isiklariyla karisiriz kayiplara. Kadinlari kendilerine asik edip kacanlar, sevdigi kiz yuzunden adam vuranlar aksamsefalari arasindan cikar.
Yaz asklarini saygiyla yasar, usulca operiz bizi koparan kadinlari boyunlarindan.
Manolya gibi olanlarimiz da vardir. Eger manolya erkegiysek, sadece gorunusumuz degil, adimiz bile iyilik cagristirir. Bizi koklamak guzel olmasina guzeldir de iliski ciddiye biner, hele evlilige falan uzanirsa sorun yasanabilir. Cok ugrasmak gerekir cunku manolyalarla.
Onlara ozen gostermek, baslarini oksamak gerekir. Aslinda yanlarinda kendinizi eski bir Rus romaninda zannetmeniz isten bile degildir. Karin done done yagdigini, uzaktan bir atlinin yaklastigini hayal meyal gorursunuz. Oyle romantik, oyle yigittirler. Sevdiklerine kendilerini oykunun esas kiziymis gibi hissettirirler.
Gerci bu durum bir sure sonra fenalik da getirebilir kadinlarin icine. Simdiki zamani ve gercek hayati ozletebilir. Yine de bir manolya agacina bakip onu zarif bir erkege benzetmek guzel seydir. En azindan manolya tarzi erkekler bayilir boyle benzetmelere.
Erguvan cicekleri de Bogaz kiyilarina bayilir.
Beyefendidir erguvan erkekleri. Kadinlari anlamayi, onlarla konusurken her sozcugu bir solene cevirmeyi gayet iyi bilirler. Asiyan`a gidip bogaz kiyilarini gerdanlik gibi susleyen erguvanlara bakar, orada inci gerdanligin susledigi bir kadin boynunun hayalini gorurler. Bir kadin icin boyle bir erkekle birlikte olmak erguvan omrunu yasamaya benzer. Pembeden eflatuna dogru, sevise sevise gidersiniz. Siz sevisirken aylardan hep Nisan olur, hic bitmez. Icindeki doganin cosmasini, kadinliginin cicek acmasini isteyenler bilsin: Erguvan erkekleri tam onlara goredir.
Kamelyali kadinlarsa baska erkeklerden hoslanir. Kamelya erkeklerinde dogunun guzelligini bulursunuz. Narinligi ve gucu ayni anda gorursunuz mesela. Bu yan yana gelis dogrudan disiligine etki eder bir kadinin.
`Kamelyali Kadin` oykusundeki ask nasil imkansizsa, kamelyali bir erkegi yuzde yuz anlamak da o kadar imkansizdir. Bu yuzden ulasilmaz gorunurler ilk bakista. Bu yuzden yalniz, tuhaf ve cocuksudurlar. Belki guzeldirler guzel olmasina; ama bu guzellik bazen de huzun verir.
Biz erkekler, cicegizdir. Solmaya hazir tacyapraklarimiz, kolayca bukulen birer boynumuz vardir.
Iyi bakilirsak cok iyi sevgili olur bizden. Baba, agabey, kardes olur. Ama hayat firtinasi dort yandan eserken zorlaniriz bazen. O zaman isteriz ki cicek adlarini bilen bir kadin girsin ruzgarla aramiza. Her seyi goze alip korusun bizi.
Korusun ki acalim, onun guzel bahcesinde!
Kaynak: Kemal Yenlic’ten alintidir
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Erkeklerde Kırk Yaş sendromu> 6.Eki.2010 Çar 18:48:31 | | Erkeklerde Kırk Yaş sendromu
Bu sabah aynaya her zamankinden daha uzun baktı. Son birkaç yıldır yaşlanmaya başladığını düşünüyordu. Yaşı da çok değildi. Henüz 40 olmuştu.
Gençliğin verdiği o hiç ölmeyecekmiş gibi yaşama duygusunu da özlemişti. Yüzündeki kırışıklıkların daha da belirginleşmiş olduğunu fark etti. Alnı da biraz daha fazla açılmıştı sanki. Saçları da dökülüyordu. Tam bunları düşünürken birden fazla kilolarını hatırladı. Diyet yapıp spora başlaması gerekiyordu ama her gün erteliyordu. İşyerinden bir arkadaşı, pahalı bir motosiklet almıştı. Motor alma fikri de aklının bir köşesinde duruyordu. Bir yerlerden başlayıp gençlik yıllarına geri dönmeyi düşünüyordu. İlk iş olarak hemen aşağı caddedeki saç ekim merkezinin yolunu tuttu. Akşam da alışverişe gitti. Kot pantolonlar, tişörtler ve spor ayakkabılar aldı. Birazcık olsun rahatlamıştı. Spora başlar, yediğine içtiğine dikkat ederse en az 10 yaş genç göstereceğini hayal ediyordu gece başını yastığa koyduğunda...
Yaşlanmayı, sadece kadınların takıntı haline getirdiğini düşünüyorsanız yanıldınız demektir. Kırklı yaşlar, uzmanlara göre erkeklerde bedensel ve ruhsal bazı değişikliklerin yaşandığı ciddi bir dönem. Bu yaşlara kadar hayat mücadelesiyle uğraşan, evlenen, para kazanan ve çocuk sahibi olan erkekler, 40 yaş civarına geldiğinde giderek yaşlanmaya başladıklarını düşünüyor. Beyin hücrelerinde de bu yaşlardan itibaren birtakım değişiklikler oluyor. Hücreler ve bazı hormonlar yaşlılıktan nasibini alıyor. Bütün bunlarla birlikte erkekler, `Eyvah ömrümün yarısına geldim. İyice yaşlanıyorum.` diyor. İşte bu panik hali uzmanlara göre çok tehlikeli.
Orta yaş dönemini iyi kontrol edemeyen erkek, evinden ve eşinden uzaklaşabiliyor. Hatta işin sonu boşanmalara kadar gidiyor. Psikologlar buna `orta yaş krizi` diyor. `Andropoz` (erkek menopozu) olarak da adlandırılan 40 yaş sendromu, daha çok ekonomik seviyesi yüksek erkeklerde kendini hissettiriyor. Sorun, bazen sendrom olmaktan çıkıp hastalıklı bir ruhsal fırtınaya bile dönüşebiliyor. Sendromun ilk işaretleri kırklı yaşları tamamlarken ortaya çıkıyor. Saçı kısa kesmeler ya da uzatmalar, yeni sakal ve bıyık imajları denemeler, birkaç kiloyu bile sorun etmeler, giyim kuşamına, dış görünümüne aşırı özen göstermeler, daha hızlı ve spor görünümlü arabalar ve motosikletler almalar sendromun ilk işaretleri olarak kendini gösteriyor.
`Sendromun sebebi ölüm korkusu`
Psikiyatrist Kemal Sayar`a göre bu sendrom ölüm korkusundan kaynaklanıyor. Sayar, "İnsan kırk yaşından sonra büyük bir panikle bedenin ve zamanın kırılganlığını hissetmeye başlıyor. Bu panik hali kontrol altına alınmazsa ciddi sonuçlara varabiliyor. Mesela bazı hastalarımız kadınları bir zevk aracı olarak görmeye başlıyor. Evlilik dışı arayışlara yöneliyorlar." diyor. Bazı hastaların her yönüyle gençler gibi yaşamaya başladıklarını söyleyen Sayar, "Popüler kültür sürekli genç kalmanın insanı mutlu edeceğini pompalıyor. Aslında 40 ve 50 yaşlar insanın en iyi ürünleri verebileceği bir çağdır." uyarısında bulunuyor.
Ünlülerin menajerleri ise sinema, müzik ve televizyon dünyasındaki erkeklerin bu sendromu daha şiddetli hissettiklerini söylüyor. Menajer Ayşe Barım, eski meslektaşı Nermin Çeri ile aynı fikirleri paylaşıyor. Menajerler, "Sanatçılar, 40 yaş civarında kendilerini arada kalmış hissediyor." diyor. Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz radikal tarz değişikliklerine giden sanatçılardan. Mahsun Kırmızıgül, saçlarını uzattı, Özcan Deniz ise şekilli sakalları ve saç modeliyle bir dönem çok konuşuldu. Tamer Karadağlı da saç ve sakal tarzında sürekli değişiklikler yaptı. İbrahim Tatlıses ve Mehmet Ali Erbil`in 40 yaşını çoktan geçmelerine rağmen giyim kuşamlarıyla 18`lik delikanlıları aratmıyor olmaları bu sendromu uzun yıllardır yaşadıklarını gösteriyor!
40 yaşına gelen erkeklerdeki bazı değişiklikler
Saç ektiriyor: 40 yaşına merdiven dayayan erkekler ilk iş olarak saç ektirmek için bir merkezin yolunu tutuyor.
Güzellik merkezine gidiyor, estetik ameliyatı oluyor: Maddi geliri yüksek erkekler arasında yüzündeki kırışıklıkların derdine düşmeyen kişi neredeyse yok. Este World`un sahibi Mustafa Tuncer, 40 yaş erkeklerinin burun ameliyatı, el ve ayak bakımı, kırışıklıkları gidermek için yapılan bazı operasyonları yaygın olarak istediklerini söylüyor.
Spor kıyafetler tercih ediyor: Genç göstermenin püf noktalarından biri de kıyafetler. 40 yaş erkeği yaz aylarında daha çok tişört, kot ve keten pantolon giyiyor. Kışın ise takım elbise yerine spor ceketleri tercih ediyor. Spor ayakkabıdan da vazgeçmiyor. Ünlü modacı Faruk Saraç, müşterileri arasında pek çok erkeğin 40 yaşına geldikten sonra stil değiştirdiklerini ve gençler gibi giyinmeye başladıklarını söylüyor.
Motor, bisiklet ya da spor arabaya merak salıyor: Ekonomik seviyesine göre orta yaş erkeği genç görünmenin bir diğer yolunu spor araba, motor ya da bisiklette arıyor. Özellikle hız motorları büyük rağbet görüyor.
Saçını uzatıyor, boyuyor ya da şekilli sakallar bırakıyor: Genç görünmek için saç uzatan erkekler, şekilli sakallar bırakarak 30`lu yaşlarda görünebilmenin yollarını arıyor. Beyazları kapatmak için de saçlarını boyuyor.
Diyete başlayıp spor salonlarının yolunu tutuyor: 40 yaş erkeği birkaç kiloyu bile dert etmeye başlıyor. Bu yüzden diyete başlıyor, bir öğünde sadece bir tabak salata yiyor. Boş vakitlerini spor yaparak geçiriyor.
Eşlerinden boşanıp daha genç bir bayanla evlenebiliyor: En tehlikesi belki de bu. Ailesine yeterince bağlı olmayan ve bazı manevi duygulardan yoksun olan erkekler, mutluluğu başka yerde arayabiliyor. Bunun sonucunda yuva dağılabiliyor.
BÜNYAMİN KÖSELİ | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Beyler Sevdiğinizin Şovalyesi Olun> 6.Eki.2010 Çar 18:31:51 | | Sevdiğinizin Şovalyesi Olun
Siz şovalye olun ki, o da prenses olsun
Şovalyeliğin Orta Çağ`a ait bir vaziyet olduğunu söylenenlere inanmayın. Kadınların şovalyelere olan ihtiyacı tükenmiyor. En özgür ruhlusunda bile kendisini koruyup kollayacak bir adama teslim olma eğilimi var. Şimdi şu tüyolara bir kulak veri
Dik durun
Şovalyeliğin fiziksel niteliklerinden biri dik bir duruş. Kamburunuzu çıkartmayın, boyunuzdan posunuzdan utanmayın. Dik durun, gören maşallah desin.
Tane tane konuşun Konuşurken kelimelerin önünü sonunu yutmayın. Hızla konuşmayın. Ne demek istediğinizi önceden bilmek işinizi kolaylaştırır.
Önemseyin
Kadınınızın kim olduğunu, nelere ihtiyaç duyduğunu öğrenin ve bunları önemseyin.
Özgür bırakın
Onu korumak, özgürlüğünü elinden almak demek değil. Bırakın dilerse hata yapsın, sonra nasılsa siz toparlayacaksınız.
Gülümseyin
Şovalyeler güçlerini kötü insanlara ve düşmanlarına gösterirler. Dostlarınıza ve sevgilinize daima gülümseyin.
Jestler
Minik jestlerle şovalye ruhunuzu ortaya çıkartın. Elinizi omzuna değil sırtına koyun. Üşür gibi olduğunda ceketinizi sunun.
Taşıyın
Ne olur ki elindeki poşetleri azıcık taşısanız, ağır kaldırmaması gerektiğini söyleseniz?
Kucaklayın
Onu kucaklayıp ayaklarını yerden kesin. Sadece kas gücünüzü değil, sevginizin gücünü de hissettirin.
Hikayeler anlatın Romantik hikayeler öğrenin ve anlatın, ikinizin ilişkisi için dersler çıkartın birlikte. Yapamam diyorsanız, hiç değilse birlikte film seyredin, vurdulu kırdılı olmak zorunda değil.
Zaaflar
Ona arada bir zayıf taraflarınızı göstermekten çekinmeyin. Hayatınızda hangi boşluğu doldurabileceğini, bir başka deyişle sizin hayatınızda ona nasıl bir yer olduğunu görebilsin. | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Sustum çünkü Kalbim Acıyor> 6.Eki.2010 Çar 18:22:39 | |
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum…
Kendime konuşuyorum şimdi yalnız…
Yalnız yüreğime dokunuyorum sesime
Kimse duymuyor… Sustum!
Sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir,
Sokakların da kahroldum şehir
Gözlerim konuşuyor yalnız! Sustum!
Bir ah sürüp dudaklarıma
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum…
Sustu benimle deniz,
Sustu deli dalgalar, sustu martılar…
Umutlarımı sarıp rüzgârlara
Uzaklara savuruyorum her gece
Yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne!
Kimse görmüyor
Sustum...! Tuz basıp yaralarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum! Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum...! Bir çığlık kanıyor demedim en derininde yüreğimin... İçimdeki volkanları boğarak sustum...! Açmadım kimselere yüreğimi...! Hançeri sadece kendime sapladım ve sustum...! Hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum...! Bir ah sürüp dudaklarıma... Ne kadar susulacaksa, o kadar sustum !!!
SUSTUM! Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... yalnız yüreğimle dokunuyorum sesimi kimse duymuyor...
SUSTUM! sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir yaraları yalayan rüzgar sokaklarında kahrolduğum şehir gözlerim konuşuyor yalnız... SUSTUM! bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum! sustu benimle deniz, sustu deli dalgalar, sustu martılar... umutlarımı sarıp rüzgarlara uzaklara savuruyorum her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor... saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum kimse görmüyor...
SUSTUM! tuz basıp yaralarıma! sustum... içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece kimse bilmiyor..
SUSTUM! sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak acılar konuşuyor şimdi yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir atıyorum uçurumlardan kimse görmüyor...
SUSTUM! saçlarını kokluyorum rüzgarların dudaklarından öpüyorum hayatı içimde incecik bir sevgi ürperiyor sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme gelmiyor beklediğim bahar yaralar merhem tutmuyor gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara mendil silmiyor yağmur dinmiyor sevdiğim bilmiyor...
SUSTUM!sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman sustum yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata kimse duymuyor... SUSTUM! İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım sustu gözlerimdeki şiir gönlümdeki nehir bulutlar haykırdı isyanımı şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece benSUSTUM! ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi yaralar merhem tutmuyor geceler avutmuyor ben sustum acılarım konuşuyor yalnız...
BEN SUSTUM! susmuyor yüreğimi kavuran kasırga pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar gelmiyor bahar kuşlar sevinmiyor yıldızlar küs ay üzgün güneş doğmuyor acılar dinmiyor içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor...
SUSTUM! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor... duymuyor... duymuyor... duymuyor... duymuyor... duymuyor... artık kimsebeni duymuyor.... SUSTUM...ÇÜNKÜ KALBİM ACIYOR...
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Benden Seni Öldürmemi Mi İstiyorsun> 6.Eki.2010 Çar 18:18:10 | |
Gidiyorum diyorsun.... Ben sana çoktan veda ettim bilmiyor musun??
Düşler sokağının kaldırım taşlarından biri eksik senin yüzünden hala anlayamadin mi? yanimda bu yüzden yürüyemiyorsun.
Ben senin ayriligina sevdalandım artık sevgili.!!! Ayriliğinda bir başka güzel oluyorsun..
saçlarını esmeyen rüzgarlar savuruyor sen esen rüzgarlarda kayboluyorsun. Bir veda yazısı istedin benden, yazmak ne kadar zor görmüyor musun? benden bir parçayi taşımaya ihtiyacın mı var neden beni buna zorluyorsun
Ben seni dokunamadığım ellerin kadar yazamadığım satırlarımda sevdim, sen satir başlarında doğup satır sonunda ölüyorsun, benden seni öldürmemi mi istiyorsun
Yazdım sevgili, sana veda sözlerimi yazdim, hic okuyamacağını bildigim için yazdim belkide hemde ne kadar çok okumayı istedigini bildiğim halde. uzun bir gece boyunca bu son olacak belkide dedim sevgili. gece deliydi ben daha deli, gece öfkeliydi ben daha öfkeli,gece sen vardın yanimda sevgili.
Ben sana çoktaaaan veda ettim sevgili, sessizliğim yeni sevgililerine karşi öfkemden neden anlamıyorsun?
Fonda sezen aksu, adin bende saklı be sevgili, mutluluğun başka diyarlarda olsun varsın, bu bendeki sevginin farkı..asla okuyamayacagini bildigim satırlarda gözyaşların var sevgili, bu şehir sensiz bir başka çekilmez olacak, orda olduğunu bildiğim bir yerde olamaycaksın artık, geceleri hayali çiçekler koyamayacağım artık kutuna, pencerendeki her ışıkta o odada diyemeyeceğim, geceleri bir başka yabancı olucak yokluğun.. yokluğuna sevdalı bu çocuk varlığını kıskanacak be sevgili!!!.
Cebimde veda yazın vardı sevgili, yok dedim, yazarım bigün dedim,cebim ateş , ateş bedenim ve sen.. Kahverengi gözlerim yazarım bir gün Sevgili, neden okuyamadığını o satırları neden okuyamayacağını yazarım.gülümsersin sevgili gözlerinde yaşlar gülümsersin ve ben gözlerindeki yaşa tutsak...
Ben seni bir sigara mesafesi sevdim. sen sigara dumanını benden ötelerine savururken benide sürükleyiverdin be sevgili.!
Yazabiliceğim öykülerin en güzeli senin icin olabilirdi, oysa sen yazılmış öykülerimi sevdin. yazilmis öykülerde acı var öfke var sevgili ve yokluğunda en az onun kadar, ben yokluğuna sevdalı sen yoksun sevgili ben sana tutsak, hayallerin bittigi yerde sevgili orda bulusacağız birgün o zamana kadar ,
``elveda..``
Hoşçakal | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Öpüşmek Ömrü Uzatıyor> 6.Eki.2010 Çar 18:14:28 | |
Öpüşmek ömrü uzatıyor
STRESİ AZALTIYOR
Öpüşmek stresi azaltıyor, depresif ruh haliyle, kızgınlıkla ve korkuyla mücadeleye yardımcı oluyor. Öpüşmek adrenalin salgılatıyor, vücudu olumlu şekilde uyarıyor.
HIÇKIRIĞI KESİYOR
Öpüşmek insanı rahatlatıyor. Bu yüzden öpüşerek örneğin rahatsız edici hıçkırıklardan kurtulabiliyorsunuz.
CİĞERLERİ AÇIYOR
Öpüşmek ciğerleri çalıştırıyor. Normalde dakikada 20 kere nefes alıyorsanız, öpüşürken bu sayı 60`a çıkıyor.
KASLARI ÇALIŞTIRIYOR
Öpüşmek kırışıklıkları önlüyor. Öpüşürken yüz, ağız ve çenedeki 39 kas çalışıyor.
KALORİ YAKTIRIYOR
Öpüşmek bir çeşit diyet. Öpücük başına en azından 12 kalori harcanıyor.
KONUŞMAYIN ÖPÜŞÜN Böylece mazeret bulmak zorunda kalmaksızın, dilediğiniz zaman öpüşebilirsiniz.
ÖPÜŞMEK KALBE İYİ GELİYOR Uzun ve tutkulu öpüşmek, tansiyonu ve kolesterolü düşürerek, kalp krizi ve felç geçirme riskini azaltıyor. Ayrıca bakteri alışverişi vücudu güçlendiriyor. KADINLARIN e tercih ettiği öpüşmenin, sağlığa birçok faydası var. Alman ve Avusturyalı bilimadamlarına göre; uzun ve tutkulu öpüşmek, tansiyonu ve kolesterolü düşürüyor. Uzmanlar, buna bağlı olarak da öpüşmenin felç ve kalp krizi riskini azalttığını söylüyor. Ayrıca öpüşme yoluyla bulaşan çok miktardaki bakteri antibiyotik etkisi yaparak, enfeksiyonlarla savaşılmasını sağlıyor. Öpüşme sırasında yüzdeki 25 kas hareket ettirilerek cildin kırışması önleniyor. Öte yandan öpüşmenin sağlık için faydaları dışında çiftleri duygusal anlamda yakınlaştırmak gibi faydaları bulunuyor | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Dünya`da Ruhsal Şifa Arayışı, İnanılmaz Karelerde Ruhsal Şifalar> 6.Eki.2010 Çar 00:45:24 | | Çeşitli dinlere ve kültürlere dahil olmalarına rağmen milyonlarca insan modern tıp yerine dinsel inanışlarla şifa aramayı tercih ediyor. İşte dünyanın dört bir yanından örnekler...
Nijerya Sinagog Kilisesi`ndeki papaz cilt hastalığı için şifa arayan kadının tedavi kapsamında günahlarının çıkarması çabası görünüyor. Afrika`da AIDS, kanser ve kısırlık gibi hastalıklar için insanlar kiliseye başvuruyor.
Endonezya Hinduların her yıl kutsal kabul ettiği bir temizlenme töreni...
Venezuella Şifa arayan hastanın yere çizilen sembollerden ve etrafına dizilen mum ve meyvelerden şifalı enerjiler alacağına inanılıyor.
Meksika Kuzeydoğu Meksika`da yılda iki kez, şifalı kabul edilen kanalda onbinlerce insan çamur banyosu yaparak şifa arıyor.
New Mexico, ABD; Lourdes, Fransa İyileştirme gücüne inanılan su
Arnavutluk Lac kasabasındaki bir kayaya dokunulduğunda hastalıkları iyileştirdiğine inanılıyor.
Rusya Fotoğraf ruhlarla iletişime geçerek iyileştirme gücü sağladığını iddia eden bir `klinikte` çekildi.
Ukrayna 12 yıl önce kurulan Protestan bir mezhebin üyeleri Kutsal Ruh`un, kendilerine konuşarak ve hasta kişiye elle enerji vererek şifa getireceğine inanıyorlar.
Sudan Sudanlı mültecilere, geleneksel bir şifa içkisi hazırlanıyor. Ahşap kaplı plakalara özel bir mürekkep ve kalem ile Kur`an âyetleri yazılarak su ve kutsal sıvılarla yıkanıyor.
Kamboçya Tatlı su kaplumbağalarının ağızlara dokunduğunda şifa verdiğine inanılıyor.
Senegal Kutsal olduğuna inanılan su doğurganlık sorunu olan kadına püskürtülerek tedavi edilmeye çalışılıyor.
Hindistan Geçici körlük sorunu olan adamın başında dua okuyarak çözüm aranıyor.
New York, ABD
Küba Hastalıktan kurtarma için yapılan bir törende kurban etmek için bir horoz hazırlanıyor. | |
| |