ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
15 Mayıs 2024, Çarşamba 04:25   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...572573574575576577578579580581582 583584585586587588589590591592...600...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >...::SÜKÛT-U HÜZÜN::...>
  30.Eyl.2008 Sal 02:20:10
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
SÜKÛT-U HÜZÜN

İçimin en iç odalarına hapsetmiştim seni. Yıllar yılı tutsağımdın sen benim, senin haberin yoktu… Gözlerinden, sözlerinden ve hiç büyümeyen, çocuk kalan yanlarından ibaret bir “sen”di içimde tutsak olan.
En katışıksız sevgilerle besliyor, kem nazarlardan korumak için üzerine titriyordum içimdeki “sen”in…
Hiç büyüme istiyordum, hep öyle kal,masum kal,küçük kal,bende kal…
Ama zamanı durduramıyorduk.Zaman akıyor,aktıkça içimdeki seni benden söküyordu sanki,canımı yakıyordu.Sen içimden kayıyordun,içime koyuyordun,ben istemesem de büyüyordun.
“Sen” büyüdükçe sığmıyordun içime.Kalemimden satırlara dökülüyordun sızım sızım.Tarafından hiç okunmayacak satırlara seni yazıyor,şiirlerime seni diziyordum.
Büyüttükçe seni eksiltiyordum kendimi, eskitiyordum…
Eski bir “ben”de yeniyetme bir “sen” duruyordu şimdi. Sen hırçınlaşıyor ben aksileşiyordum. Kuşak çatışmaları yaşıyorduk seninle…
Gün geçtikçe azalıyordu ortak dilimizdeki kelimeler.Kelimeleri tüketiyor,elimizde kalan “tek hece”ye yüklüyorduk bütün manaları.
Biz bütün manaları yüklemeye çalıştıkça ağırlaşıyordu aşk,derinleşiyordu,bir çukur gibi büyüyordu,ve bizi derinlerine doğru çekiyordu.
Kavanozdaki balık kadar çaresizdin. Suya mecbur özgürlüğe muhtaç. İçim dardı sana, fakat dışarısı da yasak.
Ben sana bencilleştikçe “sen” asileşiyordun.
Çoktan yitirmiştik bütün ortak paydalarımızı. Payımıza düşense yine yalnızlık olmuştu.
Aşk içinde yalnızlık… Senaryosunu ikimizin yazdığı bir yalnızlığın başrol oyuncularıydık. Yalnızlık tek kişilik bir oyundur oysa… Mecburiyet sahnesinde alkışsız ve seyircisiz oynanır.
Sen ve ben “biz”i kaybedeli beri yitirdik ikimize ait bütün ümitleri…
Ve ümitlerimizin bittiği yerde başladı bütün iç savaşlar.
Oysa sevgi kale’m de korumaya çalıştığım sendin…Ama sen içimden yıktın kale’mi..O zaman dalgalandır yıkık burçlarımda isyan bayrağını diye bekledim “sen”onu da yapmadın…
Ne bir isyankâr kadar cesaretin vardı, ne de davana sahip çıkacak gerçekçiliğin.

Yıkık ,viran,işgal edilmiş bir şehir şimdi içimde duran.Sen ise muzaffer bir komutan edasıyla geçiyorsun içimden.Kazandın bütün iç savaşlarımızı zafer senin…
Hadi mâmûr et işgal ülkeni, diye beklerken sen ateşe verdin viranelikleri…
Sonu baştan belliydi savaşımızın, Ben sana yenilmeye çoktan razıymışım meğer. Bütün kayıpları göze almıştım. Nerden bilirdim seni de kaybedeceğimi?
Bütün kayıplarıma karşı seni kazanacağımı sanmışım.
Benliğimi “sen”de yitirmenin bedeli olmalıydı ödediğim…
Ödediğim bütün bedeller bir parça daha götürüyor içimden. Benden eksilen bütün parçalar “sen”i tamamlıyor.
“Ben”,”Sen” oluyorum, yitiyorum, bitiyorum… Derdimle dermanımı “sen”de tüketiyorum.
İçimin sokaklarına vuruyorum kendimi. Bütün yollarım sana çıkardı oysa. Şimdi çıkmaz sokaklarda kayboluyorum.
Viranelerime baykuşlar tünemiş ansızın, gül bahçelerimde şakıyan bülbüllerim baharlarda kalmış. Sana sunmuştum bütün baharlarımı, içim hüzün sarısı şimdi. Beklediğim ayaz, beklediğim kara kış…
Mevsimsiz yalnızlıklar dökülüyor dev umut ağaçlarımdan. Bütün dallarımı kırdın da gittin.
Hiç kesişmeyecek yollara düştük seninle. Her adımda, her nefeste, her saniyede biraz daha uzaklaştık.
Artık bakışlarımız yabancı, sükûtumuz hüzün, beraberliklerimiz ayrılık.
Hadi; yitirdiğimiz bütün sözlere inat sessizliğin dilinde konuşalım.
Arzuhale kifayet etmeyen bütün kelimeleri dökelim sükûtumuza.
Sessizliğimiz sükût-u hüzün olsa da…


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Fotograflarla Atatürk Sözleri>
  30.Eyl.2008 Sal 02:01:33
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d





















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Film, Sinema, Dizi, Belgesel, Program >Hayvanlar Film Çekseydi>
  29.Eyl.2008 Pzt 23:03:41
fiogf49gjkf0d


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >İçki Problemim Var>
  29.Eyl.2008 Pzt 22:06:53
fiogf49gjkf0d


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Sonunda Bunlarda Oldu Pes>
  29.Eyl.2008 Pzt 22:02:49
fiogf49gjkf0d


 


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Yaşamak Bu Değil>
  29.Eyl.2008 Pzt 22:01:28
fiogf49gjkf0d


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Bakalım Tanıyabilecek Miyiz?>
  29.Eyl.2008 Pzt 21:50:25
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d















































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Yaşamak Bu Değil>
  29.Eyl.2008 Pzt 21:45:15
fiogf49gjkf0d
















































































 


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Film, Sinema, Dizi, Belgesel, Program >Hayvanlar Film Çekseydi>
  29.Eyl.2008 Pzt 21:26:25
fiogf49gjkf0d




























































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Taş Çorbası>
  29.Eyl.2008 Pzt 18:23:43
fiogf49gjkf0d
Bir zamanlar Orta Avrupa’da büyük bir kıtlık varmış. İnsanlar ellerinde yiyecek namına ne varsa dostlarından ve komşularından bile kaçırırcasına saklıyormuş. İşte bu kıtlık zamanında, bir gün bir seyyar satıcı arabasıyla bir kasabaya gelmiş, birkaç parça mal satmış ve o geceyi orada geçirip geçiremeyeceğini sağa sola sormaya başlamış. Sordukları: “Bu kasabada bir lokma bile yiyecek yok. Sen en iyisi yolculuğuna devam et.” demişler. O da: “Benim ihtiyacım olan her şey yanımda”, demiş ve “Ben aslında taş çorbası yapmayı düşünüyordum”, diye eklemiş. Ardından, arabasından demir bir kazan çıkarmış, suyla doldurmuş ve altını yakmış. Sonra kadife bir keseden büyük bir merasimle çıkardığı sıradan görünümlü bir taşı suyun içine bırakmış.
Bu arada yemeğin lafını duyanların bir kısmı meydanda toplanmış, bir kısmı da evlerinin pencerelerinden seyretmeye başlamış.

Seyyar satıcı ekmeğini suya banıp, ağzına götürdüğünde kalabalığın şüphesi azalmış, fakat açlıkları artmış. Satıcı yüzünü buruşturarak kendi kendine “Ah, keşke bu çorbanın tadı daha güzel olsaydı! Kabaklı taş çorbasına bayılırdım. Bu çorbayı içmek biraz zor”, demiş.

Kısa süre sonra bir kasabalı yaklaşmış ve saklamış olduğu yerden çıkarttığı birkaç kabağı kesip kazana atmış. “Harika”, demiş satıcı, “Biliyor musunuz? Bir keresinde kabak ve etle mükemmel bir taş çorbası yapmıştım. İnanın krallara layıktı.”

Kasabanın kasabı bir parça et getirmiş ve sonra kazana diğer kasabalıların da getirdiği patatesler, soğanlar, havuçlar, mantarlar ve envai çeşit sebze eklenmiş, ta ki herkesin içmekten müthiş zevk alacağı bir çorba olana kadar. Meydanda toplananlar harikulade çorbayı içtikten ve bitirdikten sonra taşlar için seyyar satıcıya yüksek miktarda para teklif etmişler, fakat satıcı nazikçe reddetmiş ve o geceyi orada geçirdikten sonra ertesi gün yoluna devam etmiş.

Kasabalılar, o günden sonra, hatta kıtlığın bitmesinden çok sonraları dahi, içmiş oldukları o en güzel çorbayı hep hatırlamış ve birbirlerine anlatmışlar.

Evet, bir topluluktaki herkes bilgisini ve yeteneğini arkadaşlarından, çevresindekilerden saklamaz, paylaşır ve emeğini ortaya koyarsa, meydana gelen eser mükemmel olur ve hakkında yıllarca konuşulur. Bütün bunları yapmak içinse sihirli bir taş yeterlidir.
<<1...100...200...300...400...500...572573574575576577578579580581582 583584585586587588589590591592...600...700...800...900...983>>