ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
Jelin
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.May.2008 Cum 08:56:21 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.May.2008 Cum 09:01:46 |
| fiogf49gjkf0d
KIRILDIM AŞKA
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok. Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda...
Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum, imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk gibi isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim gidiyor, sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum... Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum...
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum! Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı... Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında... Isınabilmek için onlara sarılıyorum... Anlamsız ve cevapsız sorular hınzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı... Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş itiraf etti sonunda... ,Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil... Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi, dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum...
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana... Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde, gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi... Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki? Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana... Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım...
Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın; dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da imkânsızın oldum... Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum... İnanamadığın, Yenemediğin, üzerinden atlayamadığın korkuların oldum... Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum... Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum... Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de hiçbir şeyin oldum... Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum? Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim... Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?
Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan ama bir ömür gibi gelen aşk... Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini, öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum... Seni halen benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum... Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların sonunda olması acıtıyor içimi... Suskunluğun en büyük silahındı, suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak...
Söylesene unutulmak kime yakışıyor? Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor ...
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak sende daha güzel duruyor... Görüyorsun işte, aşk`a ve sana ihanet etmiyorum benim kırgınlığım aşk`a... Sen üstüne alındın.
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.May.2008 Cum 09:09:48 |
| fiogf49gjkf0d Kırıldım Bir Kere...
Camdan yapılmayım, Kırıldım bir kere, Zor bir araya getirdim parçalarımı, Tahtaların aralarına giren küçük kırıkları, Gözyaşımla ıslattığım parmak uçlarımla topladım, Halının tüylerine dek fırlayan camları ararken, Yüzümün düşlerle dokunmuş desenleriyle bakıştım Anıların üzerine basmadan, kanatmadan kendini, Yarım yansımalarınla yüzleşmeden iri cam parçalarında, Kendini yeniden bir araya getirmek, Yapıştırmak kırıkları yerine, Sandığın kadar kolay değil!
Benim doğallığımın yerine, O kırıklıktan sonra işte bu yapaylık oturdu, Anla artık, Yapıştırarak kendimi oluşturdum yeniden. Bu yüzden kaldıramam ikinci bir kırılmayı. Sen hiç bir şeyi ikinci kez yapıştırmayı denedin mi? Tutmaz... İki kıyı tüm girinti ve çıkıntılarıyla tamamlamaz birbirini.
Bir daha olursa, Olursa bir daha kırıklık, Daha keskin, daha tutulmaz, daha tehlikeli olurum. Tene değen her parçam, keser kanatır. Ki anlasana, Sindiğim kıyılardan köşelerden, Ansızın batarım insanlara. Ki anlasana, Kırılıp dağıldığımı unuttukları an, Gittikçe büyüyen bir tehlike olurum Sakın! Sakın, durduğum şu zaman ve yer içinde, Dengemi bozacak kadar ağır dokunma bana, Sakın beni bir daha düşürme!... | |
xJULIETx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.May.2008 Pzr 01:03:00 |
| fiogf49gjkf0d
Benimle duyguları paylaşan Canım arkadaşlarım,
jelin’im bitanem, LeCoultre, keremcem46, xcasyx, vinner, ve sayfalarıma gözatan tüm arkadaslarıma yüreklerinize, güzel gözlerinize sağlık çok Teşekkürlerr
SEVGİ YAĞMURUNDAN YÜREĞİNE BİR DAMLA
DÜŞÜRMEYİ BİLENLERE
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.May.2008 Pzt 08:36:03 |
| fiogf49gjkf0d | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.May.2008 Pzt 08:36:44 |
| fiogf49gjkf0d | |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 7.May.2008 Çar 19:28:29 |
| fiogf49gjkf0d Aşk nasıl akar bir yürekten diğer bir yüreğe? “İlk bakışta aşık oldum” der kimisi... Hiç yaşamadım bilemem. Doğrusu inanmam da... Kim böyle söylese ya da nerede okusam bu cümleyi, olsa olsa etkilenmektir bunun adı, aşk değil diye düşünürüm. Böyle bir cümleden sonra şartlanılmış bir aşk yaşanır ve biter. Anıldığında geçici bir hevesmiş aslında diye düşünülür belki de... Neyse asıl konumuz bu değil. Düşsel bir aşkın hikayesi anlatacağım ben size, ya da isterseniz yaşanmış bir aşk deyin siz bu aşka... Bu hikayede, ilk bakışta aşk yok, arkadaşlıktan aşka dönüşen bir hikaye de değil bu! Bir yasak aşk öyküsü hiç değil! İçinde biraz hüzün, biraz mutluluk gözyaşı, birkaç şiir ve şarkı, yaralı iki yürek, kaygılar ve tabii ki uykusuz saatler var. Bu hikayenin içinde en çok ümit var. Merkezde ise aşk...
Birbirine uzak iki şehir... Biri taş binalarla çevrilmiş, sokaklarında asık yüzlü insanların dolaştığı, kuru ayazların kol gezdiği bir şehir... Diğeri deniz kokusu iliklerine kadar sinen... Bu birbirinden çok farklı iki ayrı şehirde, birbirine çok benzeyen iki insan... Birbirlerinden habersizken, aynı gecede aynı yıldızlara bakıp aynı dileği tutuyorlar belki bir gün... Sonrasına siz masal deyin, ben hikaye... ya da bir düş... Dedim ya hikayede en çok ümit var diye; bir ümitle başlıyor işte her şey...
Aşka en çok bahar yakışır değil mi? Oysa bir kış mevsiminde başlıyor bu düşsel aşk. Dışarıda kış, yüreklerde bahar... Kırlar yerine, yüreklerde açıyor papatyalar... Dışarısı soğukmuş, buz gibiymiş, ne gam? Yüreklerde güneş...
Kadın taş binalı, kuru ayazlı şehirde yaşıyor. Sahteliklerden, yalanlardan bıkmışlığıyla bir uçurumun kenarındayken, bir ümit tutuyor elinden... Yani deniz kokan kentten gelen adam! Onun ne işi vardı o uçurumun başında diye soracaksınız şimdi? O da aynı sebeple oradaydı. Belki adam çevresindeki tüm sahteliklerin ve yalan sevdaların içinde adamlığından utanmıştı da , onu uçurumdan atıp rahatlamak istiyordu. Yüreğini de fırlatıp atacaktı; böylece kimse acıtamayacaktı onu bir daha... Ama karşılaşmayı hiç beklemediği o yer de kadınla karşılaşmıştı işte... Adam ve kadın elele verip vazgeçtiler yüreklerini atmaktan... Ne de olsa bir ümit vardı içlerinde hala... Aslında onların yürekleri elele tutuştu... O ikisi birbirlerinin gözüne kaşına değil, boyuna posuna değil, yüreklerine aşık oldular... Ve ilk sözleri “Yüreğine aşığım” oldu aşka ilk adımı atarken. En çok kelimeler yardım etti onlara, birbirlerinin yüreğine dokunmaları için. Bir gece vaktinde kadın adamı düşünürken güncesine şöyle yazdı:
“ Aşk nasıl akar bir yürekten diğer bir yüreğe? Belki bir şarkıyla, belki bir şiirle gelir. Belki de bir yıldız olarak düşer avucunuza, dilek tuttuğunuz bir gecede... Uzak bir kentte bir yürek şiirler yazar adınıza... Her dizede onu bulursunuz, her dizede kendinizi... 160 karaktere sığdırmaya çalışırsınız içinizden taşan her duyguyu... Sığdıramazsınız... Sonra beceremeseniz de şiir yazmayı onun kadar güzel, bir şiir dökülür kaleminizden...
Sesini hiç duymadığım, Hiç dokunmadığım ellerine, Bir şaire vurgunum şimdi. Ben hiç oldum, o herşey! Yaşadığı kentte, Bir gece olsun uyumadım, Gezmedim sokaklarında, Duymadım o kentin gürültüsünü Ve koklamadım denizinin kokusunu... Ben onun avucundaki yıldız oldum, O benim içimde ümit.. İşte bu yüzden; Aşkın adı ümittir artık, ümidin adı aşk! ”
Adamsa bir hikaye yazdı ve anlattı bir aşkın başlangıcını... Sordu: “ Bir ümit üzerine aşk yazılabilir mi? ” diye. Kimi onaylayarak ümit üzerine aşk yazılır dedi, kimi vazgeç dedi aşkın aleviyle kırmızıya dönmekten... Bir başkası bu hikayenin sonu sadece hüsran diyerek ümitleri kırdı ve bir dost destek verdi, kadın ve adamın mutluluğuna katılarak... Sonu ne olur? Ne kadın biliyor, ne adam, ne de diğerleri... Tek bilen var sonunun ne olacağını, gözle görülmeyen varlığı en derinde hissedilen tek bilen...
Şimdi iki ayrı kentte, birbirlerinin yaralarını kelimelerle sarmaya çalışan, iki yaralı yürek avuç içlerinde bir yıldız tutarak, birbirlerini düşünüyorlar. Ağlamanın ne kadar güzel olduğunu keşfediyorlar yeniden... Büyük bir mutlulukla yaşarken aşkı, hatta mutluluğu içlerine daha fazla çakmak için uykularını feda ederken hep ‘bir ümit’ içlerinde... Ve bir taraftan kaygılanıyorlar, korkuyorlar gün gelir bu büyü bozulur diye...Kelimelere, şiirlere, şarkılara sığınıyorlar birbirlerini daha çok hissetmek için... Sonuç olarak düşsel bir aşka ‘merhaba’ diyen iki ayrı yürek, tek yürek olup açtılar kapılarını mutluluğa... Ve göze aldılar ne zaman geleceği meçhul olan hüznü... Yani bir ümidin üstüne aşk yazıldı, ve daha bitmedi hikaye... İçinizden geliyorsa devam edin hadi yazmaya ve bir isim daha verin aşka...
Aşkın adı ümittir artık, ümidin adı aşk...
| |
ccbLuEwAyscc
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 7.May.2008 Çar 19:51:23 |
| fiogf49gjkf0d **Geri Verin Güneşimi**
Bu gece, bir şey istemiyorum sizden, Tek, güneşimi geri verin.
Onsuz, gecelerin sonu yok! Sonu yok mevsimlerin. Çalsa da çareleri çığlık çığlık baykuşlar, Kopsa da fırtınası göklerin, İnadına inadına çıt çıkmıyor denizden, Günü doğmuyor, sabahsız gecelerin.
Dağlarca yığın yığın, Öbek öbek çağlarca, Hala sığındığım umutlarım var benim. Haydi şimdi getirin, Çözülmez bohçalarla, Mühürlü sandıklarla, Gömdüğünüz yerlerden güneşimi getirin.
Onsuz; ucu bucağı yok çaresizliğimin. Unutmuş saymasını takvimler, Sayısı yok günlerin. Ay dahi çekip gitmiş dönülmez yollarına, Ortada yok yıldızlar, ses vermiyor ufuklar. Bir umudum var benim, bir de gözlerin...
Şimdi ağlasam, Yağmur yağmur yağsa yüreğim, Karışsam dalgalara, ıslanmasa deniz. Arasam kıyı bucak, dolaşsam adalarca. Rüzgarlara tutunsam, çıksam engin göklere; Her köşeye baksam, her yıldıza sorsam; Desem ki; Şimdi ben onsuz, o eski ben değilim. Şimdi ben onsuz, şimdi ben bensiz... Nerelere gideyim?..
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.May.2008 Per 08:53:20 |
| fiogf49gjkf0d
|
Ben …
Yaşanmış anılara değil de ,seninle yaşanmasını hayal ettiğim her şeye ağlıyorum şimdi…
Sen Sakarya caddesini hiç bilmezsin ama haberin yok aslında hep oradasın..
Her gün senin varlığını düşünerek geçiyorum oradan..
Sen hiç hissetmezsin ama ben hep umutlarıma sarılıyorum yokluğunda sanki sen varmışçasına,sana sarılıyormuşçasına…
Sen buradan çok uzaklarda soluklanırken , aslında bu şehirde yankılanıyor senin başkalarına seslenişlerin.
Sen Ankara’da görmek istediğim her yerdesin.
Her an olmanı istediğim hallerdesin..
Adını anmadan geçtiğim tek bir kaldırım kalmadı.Hepsi ismini ezberledi.Tüm şehir senin varlığından haberdar.
Eminim sana saçma gelecek ama her gördüğüm kuşla sana selam gönderiyorum..
Beni hiç aramayacağını bildiğim halde,her telefonu sen diye açıyorum.Her gelen güzel mesajı senden gelmiş olduğunu düşünerek okuyorum.
…
Sonra…
Sonra akşam oluyor.Her gece yine hayalini gerçek gibi yaşadığımın farkına varıyorum.Uyandığım her rüyanın ardından kabuslara hazırlanıyorum..
Ağlıyorum…
Ağlıyorum ama aynı zamanda yüzümde anlamsız bir tebessüm var..Gülmeliyim diyorum ,
Üzülürsem O benden çok üzülür.Unut! Hatta utan artık onu sevginle rahatsız etmiş olduğun için diyorum kendi kendime.
Karşılığı olmadığında sevmekten vazgeçilmeliymiş canını yok yere yakmamak adına…
…Evet sevdiğim ben de vezgeçtim.Ama daha fazla canımı yakmayayım diye değil , canını yakmaktan korktuğum için.
Vazgeçiyorum senden [bir tüRlü vazgeçemediğim]…
Vazgeçiyorum en sevdiğim…
Vazgeçiyorum hayal olmuş tek gerçeğim…
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.May.2008 Per 08:55:25 |
| fiogf49gjkf0d
|
BEYAZ, İPEK GİBİ YAĞDI KAR
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Uzaktaki şehir
Uykuya dalmıştır şimdi.
Düşündüm bir bir
Kardeşlerimin ne yaptıklarını
Nihat
Uyumuyor olmalı.
-Nefis bir şarkı
Söylüyor yandaki odadaki kız
Bir Rus
Halk şarkısı.
Ve şimdi koroyla
Başladılar-
Nihat düşünüyordur
Karanlıkta.
-Sanırım
Bir saatten sonra
Hapishanede
Dışardan söndürüyorlar ışıkları-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kelebek adımlarıyla
Geçip gitti karın üzerinden.
İnsanlar kendi şarkılarını
Kendi hayallerini taşıyorlar.
Çağdaş şarkılar
Gerekli onlara
Hem Hayatlarının
Derinliklerinden söz eden
Gerçekleştirilmiş
Gerçekleştirilmemiş duygularından,
Hem
Kavgayı ateşleyen
Somut
Anlaşılır
Akıllı şarkılar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Acılarla dolu bu dünyaya.
İnsafsızlık
Vahşet
Hala güçlü
Ve hala iktidarda.
İnsanlar
Ölüyorlar.
Gepgenç
Sımsıcak
Ölüyorlar
Sanki
Ölmüyorlarmış gibi.
Bir yandan sürüp gidiyor-
Hayat;
Bir yanda tel örgüler
Parmaklıklar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Yağdı kirpiklerine bir kızın
Yağdı mavi bir nehre
Saçlarıma yağdı
Otobüslere
Ağaçlara
Evlere.
İçimden okşadım onu.
Kelebek adımlarını
Yanımdan geçen kızın.
Herhangi bir kız
Hayalleri olan.
İstedim ki
Daha güzel
Olsun şu dünya.
İstedim ki
Beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Bitsin artık
Bu sürüp giden alçaklıklar.
Bir bebek
Ölüm tehdidi altında yaşamasın
Beşiğinde.
Ve paramparça olmasın
Sımsıcak
Capcanlı
Yaşayıp giderken insanlar.
Bırakın, beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Hayallerimiz olsun.
Yaşayalım
Özgür
Güzel
Düşünceli.
Anlatalım
Düşündüklerimizi birbirimize.
Sevinç egemen olsun her yerde
İnsanca
Bir kaygı.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar.
Yağsın.
Dünya daha güzel olacak
İnanıyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliğine
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar.
| | |
| |