fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d <
Hani bir yağmur yağar ya bazen…
(Birden uzun zamandır haber alamadığınız ve ne yaptığını bilmediğiniz eski sevgiliniz gelir aklınıza.)
Hani gök gürler ya arkasından…
(Arayıp aramamayı düşünürsünüz önce. İçinizden bir ses “ara” demektedir ve o sesi dinlersiniz. Telefon ellerinizdedir, numaralarsa aklınızda. Dokunursunuz tuşlara.)
Hani şimşekler çakar peşinden… (O da çok sevinmiştir sesinizi duyduğuna. “Nasılsın?” diye sorarsınız ama aslında merak ettiğiniz şey “Bensiz nasılsın?” dır.)
İşte öyle birşey…
Seni düşündüm dün akşam yine Sonsuz bir umut doldu içime Bir de kendimi düşündüm sonra Bir garip duygu çöktü omzuma
Hani ıssız bir yoldan geçerken… (Duyduğunuz ses öyle tanıdıktır ki, güven ve huzur verir size. Birlikte yaşadığınız anlar birer birer aklınıza gelir, yaşadığınız anılar gözünüzün önünden teker teker geçer.)
Hani bir korku duyar da insan… (Ses tonundan birşeyler anlamaya çalışırsınız. En ufak bir titremeyi, en ufak bir heyecan kırıntısını kendinize yorarsınız. “Demek o da etkileniyor” dersiniz. Ya da tam tersi… Sesindeki soğukluk ile karşılaşmaktan korkarsınız. O soğukluk, içinde size dair hiçbir şey kalmadığını gösterecektir ve bununla yüzleşmeye henüz hazır değilsinizdir.)
Hani bir şarkı söyler içinden… (Söylemek istediğiniz öyle çok şey vardır ki. Örneğin “Özledim…” demek istersiniz ama dudaklarınızdan bir türlü dökülmez bu kelime. Aynı şekilde düşünmediğini görme ihtimali tedirgin eder sizi.)
İşte öyle birşey…
Hani eski bir resme bakarken… (Sahi neden ayrılmıştınız? Neydi bu aşkı bitiren şey? O an çok da anlamsız gelir aklınıza gelen nedenler. Belki basit bir kavga, belki bir kıskançlık. Belki de bir ihanet. Ama hiçbir şeyin önemi yoktur artık. O telefonun diğer ucundadır ve aklınızda sadece onunla mutlu olduğunuz anlar vardır.)
Hani yılları sayar da insan… (Ayrılma anı ve sonrası gelir aklınıza. Umudunuzun yok olduğu ve geceler boyu ağladığınız günler. Hani zaman geçmek bilmezdi ve hani siz umutsuzca ölmeyi beklerdiniz ya.)
Hani gözleri dolar ya birden… (Gözyaşlarınız, göz pınarlarınıza akın eder. Ağlamamak için zor tutarsınız kendinizi. “Neden?” demek istersiniz. “Neden bitti?” … Yutkunursunuz, tek kelime edemezsiniz. Dudaklarınızı ısırır, içinize akıtırsınız göz yaşlarınızı çaresiz. O an içinde bulunduğunuz zor durumu anlamasını istemezsiniz.)
İşte öyle birşey…
Seni düşündüm dün akşam yine Sonsuz bir huzur doldu kalbime Bir de kendimi düşündüm sonra Bir garip duygu çöktü omzuma
Hani yıldızlar yanıp sönerken… (Gökyüzü ışıl ışıldı aşık olduğunuz geceler ve sizin gökyüzündeki tek yıldızınızdı o bir zamanlar. Her parlayan yıldıza onun adını verirmiştiniz.)
Hani bir yıldız kayar da insan… (Her kayan yıldızda ona dair dilekler tuttuğunuz gelir aklınıza. Başınızı kaldırır gök yüzüne bakarsınız; tek bir yıldız dahi yoktur. Ve artık sonsuza kadar o yıldızsız gecelerde yaşamaya mahkumsunuzdur.)
Hani bir telaş duyar ya birden… ( “Ne yapıyorum ben?” diye kızarsınız kendinize. “Kendine iyi bak” deyip kapatırsınız telefonu ve yine yalnız kalırsınız. Bir garip duygu çöker omuzlarınıza… Gözleriniz geceye yenik düşer ve kapanır.)
İşte öyle birşey… Sabah uyanırsınız ve sorarsınız kendinize “Neydi bu?” … Cevabı yoktur. Çünkü “İşte öyle bir şey” dir bu yaşadığınız… Sadece bir kaç dakikalık bir süre içinde yaşadığınız ve belki de bir daha asla yaşayamayacağınız bir şey.. |