ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

                   Bu başlık içerisindeki savunma ve düşüncelerin sadece Atatürk sevgisinden söylendiğini düşünen insanların yanıldığını belirtmek isterim. Burada konusu edilen düşünceler, sevgiden – saygıdan öte geçmiş bilincinden kaynaklanır. Burada savunulan düşünce kitaplardaki Atatürk resimleri değildir. Bu olguyu bu kadar basite indirgemek de kalem kavgasından başka bir şey yaratmayacaktır.

                   Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki insanlardan daha yakınınızda yaşayan ve her gün çevrenizde yüzlercesini gördüğünüz, açlıkla savaşan insanlar var. Onlarda yaşam mücadelesi veriyor, onlarda ölmekten korkuyor. Doğu ve Güneydoğu`daki vatandaş huzur içinde yaşamıyor; ama buradaki aç vatandaş huzur içinde mi yaşıyor yani? Bir konu ancak bu kadar çarpıtılabilir. Bu ülkede yaşayan bir çok insan Doğu ve Güneydoğu`daki sıkıntının farkında; ancak vatandaş olarak alabilecekleri bir önlem yok. Bireysel olarak kimse o bölgelere gidip, çizgi romanlardan fırlamış gibi bir kahramanlık sergileyerek terörizmi engelleyemez. Burada söz edilen fikir terörün vatandaşlara yaşattığı korku olacaksa hükümetlerin bu konuda önlem alması gerekir. Özgür ülke, rahat yaşam kavramları kullanılıyor diye kimse sözde Atatürkçü sıfatıyla sınıflandırılamaz.

                   Atatürk`ü kullanmak ne demek? Atatürk`ün ve halkın tırnağıyla kazıyarak aydınlığa yükselttiği bu toplumun bireyi olarak, O`nun yolundan yürümek O`nu kullanmak mıdır? Düşüncesini savunmak ve yolundan yürümek O`nu kullanmaksa, başörtüsü polemiği de dini istismar etmek olur.

                   Bir düşünce azınlıkta kaldı diye, ikinci bir savunucusu yok diye reddedilmemelidir. Unutmayın ki; tarihte bir çok düşüncenin de tek bir savunucusu varken genel bir kavram ortaya çıkmıştır.

                   Bugün yoldan 100 kişi çevirip sorsak diyerek anketler bazında ilerleyerek doğru ve kesin bilgiye ulaşacağınızı mı zannediyorsunuz? Gerçek bilgi eğitimle elde edilir gibi bir kavram atsak ortaya, Türkiye`nin yüzde kaçı eğitimlidir bana söyler misiniz? Kaçı tahsilini hakkıyla yapmış, tüm dünya tarihine saygıyla bakmaktadır? Bir çok vatandaş mı diyorsunuz? Öyleyse neden hala hazırda geri kalmış bir toplum olarak görülüyoruz? Neden kendimizi kalkındırma hareketlerinden önce, yeni yeni sorunlar getiriyoruz önümüze? Yok 100 kişiye sorsak, 80`i şöyle der, 20`si böyle der demekle; sende 20`lik azınlıksın demekle düşüncenin geçersiz olduğu savunulamaz. Sonra da “Aman yazdıklarımı yanlış anlama, aşağılama veya küçümsemek adına söylemiyorum.” denemez. Herkes kendi düşüncelerini savunurken anketlerden yola çıkacaksa, bu anketler de iki ekmek bir suya “EVET” diyecek vatandaş üzerinden yapılacaksa vay halimize! Geçmiş, bilim ve tüm bunları göz önüne eğrisiyle doğrusuyla serebilecek teknoloji varken 100 kişi, 1000 kişi, tek bir birey tartışması mı yapılacak?

                    ·OzmmQ·`nun azınlıkta kalması o düşünceyi savunmasını engelleyemez. Hele ki takılıp kaldığınız tek bir kelimenin ne anlama geldiğini yazdığı tüm yazılarda belirtmişken… Hala bastırılmaya çalışılan bir düşünce olgusu varken, şu platformda bir de kalkıp demokrasiden söz etmeyin. Bu düşünceleri savunuyoruz diye suçlanacak mıyız, azınlıkta mı görüleceğiz? Varsın olsun. Zannetmiyorum ki burada düşüncesini savunan insanlar, bir elin parmaklarını geçmiyor diye nitelendirildikleri için savunduklarından vazgeçsin, sizin laf kalabalıklarınıza boyun eğsin. Azınlık ve bunun gibi “UCUZ” laflar kullanarak konuyu nereye getirmeye çalıştığınız, kimleri, hangi sebeple bastırmaya çalıştığınız yazılarınızdan belli olmaktadır. Sözde Atatürkçü diye itham ettiğiniz insanların düşüncesine saygı göstermeden, bu ülkenin anayasasına karşı çıkmayı aklınızdan geçirmeyin. Kendi kırgınlık, kızgınlık ve haklarınıza tecavüzü konu ederken bencil olduğunuzun ne kadar bilincindesiniz? Sizin ve sizin gibi “ZAYIF” düşünen insanların bam teli din ise, bizim ve bizim gibi –ki sınıflandırmaya gerek duymuyorum neyi ne kadar savunduğumuz belli- insanlarında bam teli Atatürk`tür, Cumhuriyet`tir. Gerek beynen, gerekse bedenen; karanlık düşüncelerinde karşısında son nefesimize kadar duracağımızda açıkça ortadadır. Saygı duyulmasını talep etmeden önce saygı duymayı âdet edinmenizi tavsiye ederim.

                   Osmanlı İmparatorluğu kronolojik olarak son bağımız diye onun adını kullanarak ülke geçmişimize geçmiş eklemeyi, bununla da son derece doğru ve mantıklı bir fikirmiş gibi övünmeyi doğru bulmuyorum. Osmanlı İmparatorluğu`nu ata olarak görüp, Anadolu`daki diğer medeniyetleri hiçe saymak kavramı kadar çelişkili bir durum olamaz. Osmanlı İmparatorluğu Türk değildir. Her tarih kitabının üstüne basa basa bize öğrettiği gibi; Osmanlı İmparatorluğu farklı ırkları tek bir bayrak altında toplamış bir imparatorluktur. Fethettiği topraklardaki insanları din ve ırklarından vazgeçirmediğini, hoşgörü politikası izlediğini ilkokuldan bu yana biliyoruz. Osmanlı İmparatorluğu`na Türk dersen onun kendi politikasıyla çelişirsin. Türk olmayan bir topluluğu sözde atan olarak ilan ederken, Osmanlı İmparatorluğu öncesinde ve devamında Anadolu topraklarında yaşayan halkı neden hiçe sayıyorsun? İlla ki asırlık bir ata arıyorsan; bir medeniyetin güçlenerek büyümesine kattığı topraklarda yaşayan halk Anadolu halkıdır ve senin asıl ata olarak nitelendirebileceğin onlardır. Bu olgunun adı son bağımız diye Osmanlı İmparatorluğu olamaz. O kadar geriye bakmana bile gerek yok. İki - üç kuşak geriye bakacak olursan Atatürk`ün yanında omuz omuza çarpışan büyükbabanı görürsün. Bu da damarlarındaki kanla asırlık olduğu için değil, kazandığı zaferler kapsamında gurur duymana yeter. Bu kadar geriye giderek soy eskitmenize gerek yoktur.

                   Buradaki tüm düşüncelerin sözde olduğunu ima edip duruyorsunuz. Demokrasiden, cumhuriyetten, medeniyetten bahsediyorsunuz… Peki, kendinize hiç soruyor musunuz ne kadar demokrasi yanlısı olduğunuzu? Başörtüsü konusunda kamusal alanda özgürlük istiyorsunuz; lakin savunulan her düşünceye satılmış kalem, jurnalci diyorsunuz. Bırakın insanlar düşünce özgürlüğünü kullansın. Sizinde dilinize dolayacağınız bir kanun çıkartılır elbet! O zamana kadar düşünce özgürlüğünün adı da karşıt düşünce diye satılmış kalem veya jurnalci demokrasi düşmanı olmayacaktır, olamayacaktır.

                   “Biz sözlük karıştırmıyoruz, kültürümüzle konuşuyoruz.” denmiş; fakat belirtmek isterim ki, sözlüğün zararından çok yararını görürsünüz. Pembe kimliğinizdeki “T.C.” harflerinin hakkını verir Türkiye Cumhuriyeti`nin kullandığı öz Türkçeyi kullanmayı öğrenirsiniz. Her Arapça, Farsça ve bilumum eski kökenli dillerin sözcüklerini kullanan insan bilgedir gibi bir yanılgı var canım memleketimde. Eğer eski usul konuşulması geçerli olsaydı, Türk Dil Kurumu’na gerek kalmazdı.

                   Burada tartışılan Fransız İhtilali değil, Türkiye tarihidir. Türkiye tarihini tartışırken, kimse 600 yıllık kudretli bir geçmişe dil uzatmıyor. Anlatılamaya çalışılıp anlatılamayan, anlaşılmak da istenmeyen budur. Baba – torun davasını Osmanlı İmparatorluğu`na hakaret olarak yorumlamak, savunulan tüm düşüncelerin tek bir cümlesine takılıp kalarak hakaret boyutuna indirgemek saçmalıktan ve zaman kaybından farksızdır.

                    Ben size haksızsınız demiyorum. Doğu ve Güneydoğu`yu da hiçe saymıyorum. Saptırma gibi bir niyetim olsa, sizin birbirinize attığınız laflara da karışırdım... Dikkat ettiyseniz, bireysel olarak yapılan son yorum hakkında düşüncemi belirttim. İkili atışmalara girmedim. Siz burada lafı oradan oraya çevirmeye çalışadurun, yapılan yorumlara güledurun. Yazılan yazının genel kavramından uzak, evet özünde son derece haklı olduğunuz bir noktaya parmak basarak, sırf sizinle zıt bir düşünceye sahibim diye sizi tatmin etmemi beklemeyin.

                   Ben sizin düşüncenizin yanlış olduğunu savunmuyorum. Sizin yorumunuza yönelik olan bölümü tekrar okumanızı tavsiye ederim. Son derece haklısınız oradaki halkın huzur içinde yaşamadığından; ama çevrenizde de huzur içinde yaşayamayanlar var. Huzur genel bir kavram ise, oraya buraya çekmeye gerek yoktur. Sizin bahsettiğiniz de, benim dile getirdiğim de huzura aykırı iki farklı örnektir. Bunları birbiriyle kıyaslamak yanlıştır elbette. Tıpkı sizin genel konu üzerinde yapılan yoruma, başka bir açıdan bakarak görüşü daraltmanızın, kendinizce yorumlamanızın ve konuya aykırı bambaşka bir alandan bakmanızın yanlış olduğu gibi...

                   Yazıları lütfen belirtmek istediği ana düşünce bazında ele alın. Tek bir kavrama takılıp kalmayın. Yoksa karşı çıkmayı âdet edineceğimiz fazlasıyla detay görürüz.
                   

Bir fikri savunacağın zaman önce kendi tavrına bakmalısın.İnsanları "sefil beyin" ilan ettikten sonra aynı tavırda  yazarsan ne onlardan farkın kalır ne de ciddiyetin.Böyle bir yazının altına imza atmak  "bunlar sefil beyin katılıyorum" anlamınada gelir,neyin altına imza attığımıza dikkat etmemiz lazım.

     Nedir peki türkiyenin gercegi ? başıörtü üzerinden siyaset yapanlarmı ? halkın din duygusunun istismar edilmesimi ? olayı dönüp dolaştırıp annemizin başıörtüsüne getirmiş olmanda olaya ne kadar sıg baktıgını gösteriyor.

          Bireysel cehalet giderilir baki kalan ****...anormal olmayan bu.

Edit Hokkabaz

7 Ağustos 2008, Perşembe 22:09    

Bugün bu ülke Osmanlı nın artığı değildir diyenler , Türk Bayrağı na ne diyecekler acaba onu merak ediyorum. Bayrağımız da bize Osmanlı dan kaldı.

Bu ülke Osmanlı nın devamıdır. Sadece yönetim şekli başkadır.