ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Din nedir Perfectman70? Din, özel ve kutsal olan değil midir? Din, Allah ile kul arasında değil midir? Bunu uluorta sergileme amacı gitmek ne derece doğrudur?

Ben herhangi bir kişinin dediğini değil, kendi araştırmalarımla yazarım. Tek bir yayın kuruluşuna bağlı kalmam. Benim gözlerimde perde yoktur. Hatası olan babam olsa yüzüne hatasını söylerim. Ben, yatağa kafasını koyduğu zaman rahat uyuyanlardanım.

Ön kabul mü? Gülüyorum cidden buna J İşine geleni kabul eden, işine gelmeyeni kabul etmeyen zihniyet kim acaba? Ben var olan konuşmaları koydum, içinden cımbızla çekilmiş cümleleri değil. Acaba hangimiz ön kabul?

Eğer yazının tamamını ve Ali Kavak’ın cümlelerini okumak gibi bir hata yapsaydın onun kastettiğini anlayabilirdin. Peki ben sana soruyorum, Ali Kavak’ın yanında mıydın da onun tek bir cümle edip bitirdiğinden eminsin?

Bütün Samanyolu haber’i taşımışız maşallahJ Zaten genel olarak kullandığın haber kaynaklarına baktığımızda; Samanyolu, Zaman ve benzeri dini haber portallarını görüyoruz. Doğruluğun sorgulamasını yaparsak, tek doğrucu bu haber kanalları mıdır? İşin en kötü yanı da hep bir yerlere saldırma politikası güden haberler bu eklediklerin. Doğruluğu ispatlanmamış konular hakkında sırf sindirme politikası maksadıyla gelişi güzel haberler yayımlanıyor. Ne yani, şimdi ben 14 yaşındaki kıza tecavüzün üzerine imam nikâhı yapılmasını normal sayan Vakit Gazetesi’ni mi okumalıyım? Bu konuyu haber yapma gereksinimi bile duymadı Samanyolu. Neden acaba?

Ya da başka bir konu; Tekbir Giyim’in sahibi gibi 3 eşli olmayı hoş mu görmeliyim? Kadına değer vermek bu mudur?

Habere gelince; bir bütünün içerisinden bir cümleyi çekerseniz, ve devamına bakmazsanız zaten kompozisyona hâkim olamazsınız. Bu olay bir alelacele telaşa kapılmış olan Ahmet Hakan’ın hatası diye düşünüyorum. Şayet cümlelerini bitirmesine izin verilseydi, böyle bir durum söz konusu olmazdı. Sayın Ali Kavak neden Atatürk ile Hz. Muhammed’i karşılaştırsın? O Müslüman değil mi? İkisinin ayrımını yapamayacak kadar aciz olabilir mi? Etrafta bir yanlış görmek için sinsilik bekleyenlerin bu yaptığını büyük bir ahlaksızlık olarak yorumluyorum.

İkinci gafı yapmışmış. Bu daha vahim bir durum gerçekten. İslam’ın kurucusu tabi ki yüce Allah’tır. Tabiî ki insanlara gönderilmiş tek bir din vardır, o da İslam. Ama insanlar Hz. Muhammed zamanına kadar onun ismini ve içeriğini değiştirmişlerdi. Peygamber Efendimiz geldikten sonra İslam’ın gülleri açmıştır. Burada kurucu demekten kasıt budur. Başka bir anlam nasıl aranabilir ki... Evet, bu bir gaf. Ama bunu haber yapma gereği duyanların gafıdır bu.

Bu cümlelerden de anlaşılacağı gibi, Sayın Ali Kavak’ın asıl kastettiği her konuda “din” denilmesidir. “Din” özel ve kutsal olan bir şeydir, her yerde ve her şekilde bunun dile getirilmesinden rahatsızlık duyması gayet doğaldır. Bunu demeye çalışırken belki yanlış cümleler kurmuş da olabilir. Ama bu onu dinsiz yapmaz. Kendisini tanımam etmem, ama bu cümlelerden benim anladığım budur. Sinsilik peşinde koşan birtakım haberci kişiler utansın, ne diyeyim…

Kolay gelsin.

sevginetix : Kabe nin resmi olmadığından bazı arkadaşlar yanlış anlayabilir. Sonuçta bir müslüman olarak ölmeden en az bir defa Kabe yi görmek (Hacca gitmek) bizlere farzdır. Başlığın anlamını herkes anlamak istediği gibi anlıyor. Kabe nin fotoğrafı yok diye art niyetli davranmamak lazım.

Sevgin, seni gebertirim Bu başlıkta da bunu düşündün ya J

Konu başlığı doğru veya yanlış olabilir. Özellikle filozof mantığıyla bakarsak Murat arkadaşımızın haklı çıkması işten bile değil. Onun bu mesajından anladığım kadarıyla konunun geyik tarafını yakalamış. Hoş da olmuş bence bu. En azından benim espri anlayışıma uyuyor J

Ama şu var ki, konu başlığına baktığımda bir hatanın söz konusu olmadığını görüyorum. Bir öneri seziyorum ben bu başlıktan; “Ölmeden git gör, bak sonra karışmam. Öldükten sonra da bu yerleri görmek için bir şans daha verilmeyecek. Gördün, gördün!” gibisindenJ

Şimdi benden içi de dersiniz; “Sanki öbür tarafa gitmiş gelmiş de akıl veriyor bize” diye… Ben gitmedim, ama gelenler öyle diyor J

  Sedef Çiçeği 

Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına:

"Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?"
Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.

"Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan..."
Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda... Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu. Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından? Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı... Kadın neler diyecekti ? Herkes, onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:

"Bizim bir sedef çiçeği vardı çok sevdiğim... O bilmez... 50 yıl önceydi ... O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye... İyi gelirmiş derlerdi. 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kerede bu çiçeği ben sulayayım demedi. Taa ki geçen geceye kadar...O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiçbir şey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."
Hakim yaşlı adama dönerek;

-"Diyeceğin bir şey var mi, baba?" dedi.

Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi. Tane tane konuştu :

-"Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime`mi de orada tanıdım. Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun... Lafım geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer dedim. Adak dilettim... Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki..."

dedi adam. O yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle...

"Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hakim bey... Geçen gece de... Yaşlılık... Ben de uyanamadım. Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım... Sesimi çıkartamadım..."
O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu...

  ALINTIDIR

Bu mesaja sakın inanmayın!

 

 

Dolandırıcılar devrede! Cep telefonlarına Turkcell`den geldiği iddia edilen bir mesaj bir çok kişinin canını yaktı.

 Turkcell den gönderildiği iddia edilen mesaj da şöyle deniliyor:

"TURKCELL den 2. Bahar kampanyası. Bu mesajı 1 saat içinde 25 kişiye gönder anında 250 kontör kazan. 5 mesajdan sonrası bedava. Daha çok gönder daha çok kazan"

Bu mesaj, yeni bir kampanya başladığını zanneden aboneler arasında hızla yayılıyor. Ancak Turkcell yetkilileri böyle bir kampanyaları bulunmadığı söylüyor. Zaten Turkcell in resmi sitesinden yaplımış bir duyuru da yok.

ŞANLIURFA DA 66 KONTÖR DOLANDIRICISI YAKALANDI

Şanlıurfa Polisi Tarafından "Kontör Yolla" Adı Verilen Operasyonla Gözaltına Alınan 66 Kişiden 10 u Tutuklandı.

Şanlıurfa polisi tarafından "Kontör Yolla" adı verilen operasyonla gözaltına alınan 66 kişiden 10 u tutuklandı.

Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Kontör Yolla" kod adlı operasyonla gözaltına alınan 65 kişiden 54 ü, tutuklanma talebi ile nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye sevk edilen şahıslardan 14 ü savcılık talimatıyla serbest bırakılırken, hakim karşısına çıkan 10 kişi ise kontör dolandırıcılığı suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Nöbetçi mahkemede yargılanan 44 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

  Kaynak: internethaber

   **Bu mesajdan bir tane de bana geldi. İşin komik tarafı; ben vodafone kullanıcısıyım, Turkcell neden bana mesaj atsın?

       Siz siz olun, biraz uyanık olun. Bilgilendirme mesajları kişisel hatlardan yapılmıyor, aklınızda bulunsun

 Merhabalar,

“İtibar” kelimesine takılan arkadaşlar olmuş. İtibar nedir peki? İtibar demek, güvenilir olmak demektir, insan yerine konulmak demektir. İnsan yerine konulmak için de insan gibi tavırlar sergilemek gerekir. Bunun gibi insanlık dışı bir davranışı sırf yabancı ne diyecek diye mi çözümlemeliyiz? Tabiî ki hayır. Ama itibar her şeydir. Bunu futbol takımı taraftarı olmaya benzetebilirsiniz isterseniz. Mesela Beşiktaş’ın bir taraftarı kötü bir şey yaptığında bütün Beşiktaş taraftarlarının suçlanması gibi. Ya da birtakım müslüman olduğunu savunan şahsiyetlerin dünyadaki saldırgan tavırlarından ve terör eylemlerinden dolayı bütün müslümanların onlarla aynı kefeye konulması ve sonucunda terörist damgası yemesi gibi.

“İtibar” kelimesinin kapsamı, toplumların bireyin ahlak sınırlarını belirlemesinde rol oynamasından geçmektedir. Çünkü insanlar topluluklar içerisinde yaşar. Ve dolayısı ile etkileşim içerisinde bulunduğu toplumun ahlak kurallarına uymakla mükelleftir. Kendi sapkın dürtülerini bastırır, bunda toplumun onu dışlama korkusu başrol oynar. Toplum o birey üzerinde müeyyideler uygulayabilir yoksa...

Bazı arkadaşlarımız da “Doğu Anadolu’da yaşanılan cinayetlere medyada bu kadar yer verilmiyor” diye eleştiride bulunmuş. Kendilerine katılmıyorum. Çünkü son yıllarda Doğu Anadolu halkı ve onların sorunları ile ilgili birçok televizyon programı yapılmış, kampanyalar başlatılmıştı. Yani bu eleştirilerinin samimi olmadığını düşünüyorum. Size sadece bir dizi ismi vereceğim: Sıla. Örnekler çoğaltılabilir.

İşin en korkutucu yanı ise bize İslam’ı öğretmeye çalışan kişilerin bu ve benzeri tavırlar içerisinde bulunmasıdır. Kadın deyince ağızlarının suyu akan bu kişiler, kadınların kapanması gerektiğini ve onların erkeklere nazaran daha az hakka sahip olduğunu en çok savunan kişilerdir. Çünkü onlar herkesin kendisi gibi olduğunu düşünürler. Bakınız son günlerde falanca dini gazetenin yazarının sapkınlarını duyduk. Bu yetmedi, daha içler acısı bir durum var. O da; kutsal emanetlerimizin korunduğu mekânda hafızlık eden bir sapık hapse atıldı. Bu şahısların isimlerini yazıma ekleme gereği duymuyorum. Çünkü onlar o kadar pislikler ki, şu satırları kirletmeye değmez...

Asıl konu, bu ve benzeri davranışlarda bulunan şahsiyetlerin alacakları cezalardır. Cezaların caydırıcılığı olmadıktan sonra bu sapkınların sonu gelmeyecektir.

Kolay gelsin.

Birinci Musabaka = BEŞİKTAŞ : 2 - Trabzon : 0 Goller: Fevzi , Cihangir

İkinci Musabaka = Fenerbahçe : 1 - Galatasaray : 0

Final = Fenerbahçe : 0 - BEŞİKTAŞ : 0 Penaltılar 5-3

Fenerbahçe’de akılalmaz "şike"

Volkswagen Juniors Masters ı kazanan F.Bahçe de 4 oyuncunun yaşlarının küçültüldüğü ortaya çıktı. Fanatik 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, Volkswagen Juniors Masters Turnuvası çerçevesinde Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor Minik takımları karşı karşıya gelmişti. Önceki gün oynanan turnuvada Galatasaray’ı 1-0, Beşiktaş’ı da finalde penaltılarla deviren Fenerbahçe şampiyonluğa ulaşmış ve ülkemizi Avustralya’da temsil etme hakkını kazanmıştı. Ancak karşılaşmalardan önce büyük bir kriz yaşandığı bildirildi. Raporlarla kanıtlandı Sezon başında yapılan kemik testinde yaşlarının, nüfus cüzdanlarında yazandan büyük olduğu tespit edilen Fenerbahçeli futbolcuların sahaya çıkması, Volkswagen Juniors Masters Turnuvası’nda ortalığı karıştırdı. Fenerbahçeli Furkan Taşdemir, Gökhan Göz, Hüseyin Rüzgar ve Murat Rüzgar’ın sezon başında İstanbul Üniversitesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı’ndan alınan raporlarında, 14 yaşından büyük oldukları kanıtlandı. Ligde hiç oynamadılar Furkan, Gökhan, Hüseyin ve Murat’ın, 15. haftası geride kalan İstanbul Minikler Ligi’nde bu nedenle görev yapamamışlardı. 95-96 doğumlu sporcuların oynadığı özel turnuvanın statüsünde, nüfus cüzdanındaki yaş kabul edildiğinden, herhangi bir sorun teşkil etmediği ve oyuncuların forma giyebileceği belirtildi. Ancak Beşiktaş ile Galatasaray sahaya çıkmayı reddetti. Sponsor firmanın ısrarlarıyla iki takım da sahaya çıktı ama Fenerbahçe şampiyonluğa ulaştı. TFF İstanbul İl Temsilcisi Yemen Ekşioğlu: Bu turnuva özel TFF İstanbul İl Temsilcisi Yemen Ekşioğlu konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: Fenerbahçe Spor Kulubü minik oyuncuları ile ilgili haberden dolayı çok üzgünüz. Ancak Fenerbahçe Spor Kulubü, bu oyuncuları nüfus yaşları tutsa bile bizim organize ettiğimiz 15. haftası oynanan Minikler Ligi mizde oynatmamışlardır. Hatta bu oyuncuların oynayacakları kategorilerin belirlenmesi açısından kendileri bizzat İl Temsilciliği mize müracaat ederek, kemik testlerinin yapılmasını istemişlerdir. Yapılan testler kendilerine 1 hafta önce bildirilmiştir. Buna rağmen liglerimizde bu oyuncular oynatılmamış olup adı geçen Wolkswagen Turnuvası resmi bir organizasyon olmayıp İl Temsilciliğini ilgilendirmemektedir. Bu turnuva özel olup, yaş kategorileri ne olursa olsun istedikleri oyuncuyu oynatabilirler. Bu konu tamamen ilgili kurum ve kuruluşu bağlamaktadır. ‘Kötü örnek olunuyor’ Gelecek sezondan itibaren turnuvaya katılan tüm oyuncuları kemik testine tabi tutulacağı öğrenildi. Beşiktaş Özkaynak Düzeni Koordinatörü Mehmet Ekşi, “Spor etiğiyle ve bu işin başında olan çocuklara böyle örnek olmak kötü” dedi. İstanbul İl Temsilcisi Yemen Ekşioğlu ise, “İsmi geçen sporcular minikler liginde oynamadıkları için bizim açımızdan sorun yok. Bu durum Fenerbahçe’yi ve özel turnuvada karşılaştığı rakiplerini ilgilendirir” diye konuştu.

         Editörün Yorumu:

Beşiktaş’ı, Fenerbahçe’si, Galatasaray’ı ve diğerleri… Hep kazanmak üzerine kurulmuş bir düzen, ve onlar da bu düzende bencil mutluluklar peşinde debeleniyorlar.

Kaybeden kim mi oluyor?

Tabiî ki de insanlık…

·justerixx· : ·OzmmQ· : Ben senin aradığın ismi buldum. Peki söylemek için ne bekliyorsun? ismi söyle söz seninle yemeğe çıkacam

  Telif hakkı için bir ücret talep ediyor olabilir Baksanıza açıklamıyor ismi Demek ki felâket bir isim buldu

  Baldan Umut...

Köyün birinde arıcılıkla uğraşan bir ailenin beş-altı yaşlarındaki çocuğu yemeden içmeden kesilivermiş. Su ve bal dışında bir şeyin yüzüne bakmıyormuş. Ne ekmek, ne süt, ne şeker kesinlikle yemiyormuş. Ailenin, akrabaların, arkadaşların, tüm köy halkının çabaları işe yaramamış. Ufaklık balı parmaklıyor, başka hiçbir şeyi ağzına koymuyormuş. Gitikçe zayıflayan çocuğu doktor doktor, hoca hoca gezdirmişler. Büyülere, telkinlere götürmüşler. Para etmemiş. Çocuğun gözü baldan başka bir şey görmüyormuş. Tabii ağzı ve midesi de öyle...

Sonra bir gün bilen kişiler bir erenden övgüyle bahsetmişler. Her gün bir kapıya giden aile, iskelete dönen çocuğu alıp eren kişinin kapısına varmış. Yaşlı adam onları uzun uzun dinledikten sonra bir iç geçirmiş ve demiş ki:
- "Bilmiyorum, belki elimden bir şey gelir ama bana on gün müsaade etmeniz gerekir. Yine de size söz veremem. On gün sonra ne olur bilemem. Belki bir yardımım dokunur."
Ailenin tüm ısrarlarına rağmen yaşlı adam on gün sonra görüşmek üzere onları yolcu etmiş.

On gün boyunca çocuğu kapı kapı gezdiren, ufaklığın hiçbir telkin tınmayan sabit bakışlarını ve iyice güçsüzleşen bedenini umutsuzca izleyen aile, on gün sonra yaşlı adamın karşısına çıkmışlar. Yaşlı adam sabırsızlıkla kendisine bakan anneyle babanın elinden çocuğu tutup yanına çekmiş, ona şöyle bir bakmış:
- "Baldan başka şeyler de yeniyor, daha iyi oluyor..." demiş ve bir parça ekmek uzatmış. Çocuk da başını sallayıp ekmeği kemirmeye başlamış.

O günden sonra her şeyi yemeğe başlayan çocuğun ailesi bayram etmiş tabii. Ama babası bir yandan da büyük bir meraka düşmüş. "Bu dervişin söyledilerini bin kere başkaları da söyledi. Daha güzel, daha etkileyici laflar edenler de oldu. Ama çocuk niye bu adamı dinledi? İhtiyardaki keramet nedir? Dur hele... Belki işime yarar... İşin sırrını öğrenirsem herkese istediğim her şeyi yaptırırım" deyip yaşlı adamın peşine düşmüş. Onu görür görmez dolambaçlı yollardan sorusunu sormuş.

Derviş bu karmaşık laflar içindeki soruyu farkedince gülümsemiş. "Basit" demiş. "Ben de bal düşkünüyüm. Kulübenin arkasında iki kovan var. Bazı günler sadece bal yiyorum. Başka şey yemek hiç canım istemiyor. Zorunluluktan yiyorum. Siz çocuğu getirdiğinizde ağzımdan çıkan sözün sahibi olmak için on gün müsaade istedim ve on gün ağzıma bal koymadım. Zor oldu ama başardım. Gördüm ki baldan başka şeyler de yenirmiş. Bunu söyledim. Çocuk benim kendi söylediklerime yürekten inandığımı hissetti. Bu nedenle inandı" demiş ve keramet avcısı babanın gözlerine bakıp sözlerini şöyle bitirmiş:

"Yürekten akan sözler yüreğe akar. Ağızdan çıkan sözler ise bir kulaktan girer bir kulaktan çıkar..."

  ALINTIDIR

  Mesela Aziz Nesin`den :)