ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
30 Nisan 2024, Salı 17:31   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...393394395396397398399400401402403 404405406407408409410411412413...500...600...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >İcatları Yüzünden Hayatlarını Kaybeden Mucitler..>
  5.Şub.2009 Per 15:46:10
fiogf49gjkf0d
Bu yazıda icatları yüzünden hayatlarını kaybeden bilim adamlarını tanıtacağım sizlere. Onlardan bazılarına bilim adamı demek doğru değil. Belki de onlar bulundukları alanlarda bazı yenilikler getirmeye çalışmış ama bir şekilde başarılı olamamış ya da buluşları kötü sonuçlara yol açmış insanlar. Ya bulduğu bir maddenin yan etkileri, ya tedbirsizlik, ya da macera ruhu yüzünden hayatını kaybeden mucitler. Listenin birinci sırasındaki Marie Curie ile başlıyoruz.


Marie Curie, radyoaktivite teorisi ve radyoaktif izotopların yalıtımıyla birlikte içlerinde radyum ve polonyum bulunan bilinmeyen birçok elementi bulmasıyla ünlenen Polonya asıllı Fransız fizikçi ve kimyager. 1903 yılında Nobel ödülünü kocası Pierre ile birlikte kazandı. 1934 yılında Fransa nın Savoy kentinde kan kanserinden öldü. Hastalığı, aşırı dozda radyasyona maruz kalmasına bağlandı. Bu yüzden ona "bilim için ölen kadın." denildi. O zamanlarda tuttuğu not defterleri o kadar radyasyona maruz kalmıştır ki, bugün bile o defterler radyoaktif koruma altında incelenebilmektedir.


Thomas Midgley, bilimin endüstriyel uygulamalarına merak salan Amerikalı kimyager ve mühendisti. Hayatı boyunca övülmesine rağmen, kurşunlu benzini ve kloro floro karbon gazını bulması nedeniyle atmosfere en çok zararı dokunan kişi olarak tarihe geçti. Daha sonra kurşun zehirlenmesi ve çocuk felci yüzünden kötürüm oldu ve kendini yataktan kaldıracak bir düzenek geliştirdi. Fakat 55 yaşında bu düzeneğin makarası tarafından boğularak hayatını kaybetti.


John Godfrey Parry, Galli bir motor yarışçısı ve mühendisiydi. Her zaman, Malcolm Campbell tarafından elde edilen hız rekorunu kırmak ve bunun için bir yarış arabası geliştirmek istedi. Uzun zincirlerle tekerlekleri motora bağlanan ve birçok modifikasyona sahip, Babs adında bir yarış arabası geliştirdi. 27 nisan 1926 da Malcolm Campbell in mevcut hız rekorunu kırdı ve ertesi gün bu rekoru saatte 170 mile çıkardı. Bu rekor Malcolm Campbell tarafından 1927 de tekrar kırıldı. Malcolm tarafından kırılan rekoru geçmek isterken zincirlerinden birinin kopması ve boynuna çarpması nedeniyle hayatını kaybetti.


Otto Liliental, Planörlerin Kralı olarak biliniyor havacılığın öncülerinden sayılıyor. Kanat çırpan uçak modelleri ve kanatlı planörlerle deneyler yaptı. Yazdığı Kitap ve makaleler havacılık alanındaki temel çalışmalar olarak tanındı. Lichterfelde yakınlarındaki yapay bir tepeden, kendisinin tasarımladığı tek ve çift kanatlı planörlerle iki binden çok uçuş gerçekleştirdi. 9 Ağustos 1896 daki bir uçuşunda, planörünün, Almanya da Rhinow yakınlarında bulunan Stölln de 17 m yükseklikten düşerek yere çakılması sonucu omurgasını kırdı. Ertesi gün hayatını kaybetti.



Uçan Terzi olarak tanınan Avusturyalı terzi. Modern bir paraşüt gibi giyeni yavaşça yere doğru indiren bir palto geliştirdi. Giysisini Eyfel kulesinin ilk güvertesinden, 60 metre yükseklikten denedi. Bir izleyici grubu ve kamera ekibinin de bulunduğu deneyde dümdüz aşağı doğru düşerek hayatını kaybetti.


Kanadalı profesyonel bir dublör olan Karel Soucek Niagara Şelalesi nden aşağı atlamasını sağlayacak modifiye edilmiş bir varil geliştirdi. Niagara şelalesinden atladıktan sonra ufak birkaç kanamayla hayatta kaldı. 1985 yılında Teksas ta Houston Astrodome adındaki özel olarak yapılmış 180 fit yüksekliğindeki şelaleden yapacağı atlayışı finanse etmesi için bir şirketi ikna etti. Maalesef atlayış başarısızla sonuçlandı ve Karel Soucek havuzun merkezi yerine kenarına çarptı. Kapsül parçalara ayrıldı ve Karel Soucek hayatını kaybetti.


Cowper Phipps Coles, Kırım savaşında gemiler için dönen bir kule inşa etti. Savaştan sonra icadının patentini aldı ve HMS Captain adını verdiği kendi gemisini yapmaya başladı. Gemisi gereksiz ve tehlikeli birçok modifikasyon içeriyordu. Bunlardan biri de "kasırga güvertesi" denilen ve geminin ağırlık merkezini yükselten eklentiydi. 6 Eylül 1870 te gemisi alabora oldu ve beş yüz mürettebatıyla birlikte hayatını kaybetti.


Rus fizikçi, filozof, ekonomist, bilim kurgu yazarı ve devrimci olarak tanındı. Kan nakliyle gençleşmek hakkında deneyler yaptı. Lenin in kız kardeşinin de aralarında bulunduğu pek çok saygın kişiye kan nakli gerçekleştirdi. Sıtma ve tüberküloz geçirmiş bir hastasından kendine kan nakli yapmaya karar verdi. Kısa süre sonra enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybetti.






Eddystone kayaları üzerinde bulunan ilk deniz fenerini yapan İngiliz deniz feneri mimarı ve mühendisiydi. Eddystone kayaları İngiltere nin 14 km güneybatısında bulunan kayalıklardır. Winstanley, yaptığı deniz fenerinin sağlamlığını kontrol etmek için bir fırtına sırasında deniz fenerinin içinde bulunmak istedi. Deniz feneri yıkıldı ve Winstanley yanındaki beş kişiyle birlikte hayatını kaybetti.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Bebeklere Sorduk Ne Olacakasınız Diye>
  5.Şub.2009 Per 15:37:27
fiogf49gjkf0d

















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Davos Esprileri>
  5.Şub.2009 Per 15:30:49
fiogf49gjkf0d
 















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Oniki Kel Çocuk>
  5.Şub.2009 Per 14:30:18
fiogf49gjkf0d
“Siz, tüm dünyaya,


yenilgiyi asla kabul


etmediğinizi,


aksine, ona karşı


direnebildiğinizi


gösterdiniz...”




Onbir yaşındayken amansız bir hastalığa karşı savaşım vermek yaşamı çekilmez duruma getirebilir. Ya bir de kemoterapi nedeniyle tüm saçlarının döküleceğini ve arkadaşlarının karşısına saçsız çıkmak zorunda kalacak bir çocuğun yerine koyunuz kendinizi... O yaşta birdenbire ne denli büyük bir değişime uğrayacağınızı düşünebiliyor musunuz?

Ian O’Gorman bu yazgıyı hiç yaşamayacak denli şanslıydı.

Onun öyküsü 1994 yılında bağırsaklarında ameliyatla çıkartılması gereken kötü bir tümör bulunmasıyla başladı.

Daha sonra doktorlar bu tümörün lenf kanserine dönüştüğünü ve kemoterapi yapılması gerektiğini söylediler.

Hastaneden söz ederken "Ameliyatım bir yana, ayrıca burnuma dek her yerime, tüpler takılıydı" dedi Ian.

Ama onun en büyük kuşkusu, kemoterapinin yapılacağı haftanın gelmesi ve artık "kel" olacağı düşüncesiydi.

Sonunda okul arkadaşı Scott Sebelius bu duruma harika bir çözüm buldu.

"Eğer sınıfta herkes kafasını kazıtırsa, kimse kimin ne nedenle saçsız olduğunu anlayamaz" dedi. "Yani içimizden hangimizin kanser hastası olduğunu hiç kimse anlayamaz."

Böylece Lake Hazırlık Okulu’nun beşinci sınıfındaki tüm öğrenciler, başta sınıf öğretmenleri olmak üzere, bir günde saçlarını kazıtmışlar, sınıf bir anda, kafaları pırıl pırıl parlayan öğrenciler ve onların öğretmenleriyle apayrı bir görünüme bürünmüştü.

Öğrencilerinin bu dayanışması, öğretmen Alter’i çok etkilemişti:

"İnsanlar genellikle çocukların kolaylıkla yenilgiyi kabullendiklerini düşünürler" dedi öğrencilerine. "Oysa siz, tüm dünyaya, yenilgiyi asla kabul etmediğinizi, aksine, ona karşı direnebildiği- nizi gösterdiniz..."

Ian´ın sınıf arkadaşlarından on yaşındaki Kyle Hanslick ise, bu davranışlarının nedenini şöyle açıkladı:

"Ian’ın yaşamda en son isteyebileceği şey, kendisiyle dalga geçilmesiydi" dedi. "Biz de bu davranışımızla, onun kendisini böylesi bir duyguya kaptırmasını önledik..."

Ian’un öyküsü gerçekten örnek alınası bir öykü:

Bu oniki "kel" çocuk, okulda bir araya geldiklerinde, özellikle büyükleri tarafından olağanüstü bir ilgi ve takdirde karşılandılar.

Saçlarını kazıtmakla onlar, arkadaşlarını korumakla kalmıyor lar, doktorlara da önemli bir ders veriyorlardı.

Çocukların doktorlara verdiği önemli, iki dersin birincisi, "hasta bir kişinin dışlanmasının hiç de sağlıklı olmadığı", ikincisi ise "hasta bir kişiye ilgi gösterilmesinin son derece sağlıklı olduğu" idi.

Ian’un babası ise, oğlunun öğretmeni ve sınıf arkadaşlarının böylesi bir dayanışma göstermeleri karşısında duygularını, "Çocuk sandığımız bu kişiler, meğer ne büyük insanlarmış" diyerek özetledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tüm umutlarımızın kesildiğini sandığımız bir anda, hiç ummadığımız bir yerde ve hiç ummadığımız bir biçimde, yepyeni umutların ışığıyla kamaşıyor gözlerimiz..."


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >DÜSEDURAN MAVISI>
  5.Şub.2009 Per 01:39:53
fiogf49gjkf0d



I.
Fırtına siyah alacalı bir yalnızlık gibi duvarlarda
Seni sabah aldığı yola geri koyuyor gün
Ve hasret uzun bir kış uykusu içinde gün eş
Kalbinden kulakların çıkıyor ah.
Beni duyuyor musun güneş?
Şarkılar eski sabahları andırıyor.
Bırak elinde kalsın tanesi çiğdemin
Her alıntıyı aklından geçiren ben
Değil miyim?





II.
Ömür iki parmağın şıklatan çocuk
Bilyeler sarma sarma ağzında ağlayan çocuk
Ben ağlayan sen şıklatan kandıran şarkıların çocukluk
Bak dikkat et kelimeler ziyan oluyor hep çocuk
Hep çocuk hep çocuk bak çocuk!
Çocuk kalıyor hep azalıyor çorbalık.
Ve lakayt adam giriyor aşkın işine
Sen bir dirhem ben iki deyince
Bir susluk içinde sözlerimizi unutuyoruz
Oysa sahne sırası iki kez geçmiş içimizden
Zamanın patronu ben
Değil miydim
Veya sen?
Misalen.


III.
Nihayet sabahın elleri görünür düşenlerin
Düşen niyet olsa sabah yerine hiç
Bir kar gibi eriyen adam
Yürür keman bir telinde dudaklarında “şişt”
Biraz sessiz kalacak artık
Düşeduran maviliği.



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >BEN KELAMLARIMI CÜRÜTTÜM YOLUNDA>
  5.Şub.2009 Per 01:34:34
fiogf49gjkf0d


Bu nasıl bir gidiş böyle!
Hastalık bulaşmış bir köyü terk eder gibi...
Suya sabuna karışmadan akıp gider gibi...
Suç işlemişcesine vatanından kaçar gibi...
Bu nasıl bir gidiş böyle!

İmge toplamak için mi istila ettin yüreğimi!
Batırdın bayrağını göğsüme...
İsteseydin... Sana el değmemiş ilhamlar verirdim...
Gerek yoktu uygarlığımı ateşe vermene!

Şimdi... Küllerinde duman tüten...
Ve içinde ekmek pişen ker*** fırınların yıkıldığı...
Harabe bir bedende soluk alıyor sevdan...
Bu muydu istediğin!
Yakışmadı!!!
Yakışmadı bu galibiyet erliğine../..Sırıttı...

Can özüm../..Yaşlı kurdum../..Serserim...
Bir zamanlar hasretle bekleyenim...
Söylesene...
Bu nasıl bir gidiş böyle!

Cinayet mahalinden uzaklaşır gibi...
Kan davalını görüp saklanır gibi...
Bir evi soymuşcasına pencereden atlar gibi...
Bu nasıl bir gidiş böyle!!!


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >BEN KELAMLARIMI CÜRÜTTÜM YOLUNDA>
  5.Şub.2009 Per 01:32:53
fiogf49gjkf0d



Frekansını kaybetmiş bir radyonun cızırtısında
Beraber ve solo yalanlara gizlenmişti
Yalnızlığın karantinasındaki ayrılık şarkısı









Ki, bilirim içi boş çıkacak, kabuğu soyulmamış hayallerin
Çünkü hiçbir kelime avcısı Şair tarif edemiyordu güzelliğini
Ve sonunda hasrete vurdum kendimi!









İçtiğim şarap değil, uzat kadehini hasret doldurayım








Yok Yok Ağlamıyorum
Bir sevdanın sahra kesesindeki çöl yağmuru yaktı gözlerimi
Alıp gidiyorum işte
Felçli fikirlerimin neden olduğu dudaklarımdan düşmeyen sözlerimi








Her tohum bahar gelince toprağı güneşle aldatır!








Sen de gideceksin biliyorum, bu şiire yakışsa da güzelliğin
Boş ver!
Bırak okumasın hiç kimse, içimde kalsın özelliğin









Tat vermiyor kainat
Sensiz Mehtabı seyretmek de neymiş huzura siftahsız gecelerde!
Sus söyleme!
Ben, yine de sen olurum kağıda dökülmemiş hecelerde.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >BEN KELAMLARIMI CÜRÜTTÜM YOLUNDA>
  5.Şub.2009 Per 01:30:25
fiogf49gjkf0d


Kara çalınmış günlerin ertesinde ellerinde güneşlerle gelen yar
Huzuru içirdiğin yüreğim şimdi hüznü içiyor ellerinden bilesin
Yüreğine kanatlanan yüreğin kanadı kırıldı kanıyor
Göğe uçurduğum umutlarım vuruldu bir bir
Hüzün ki yokluğuna katık ettiğim
Yine dolandı eteğime peşimi bırakmıyor


Adının her harfini gözyaşıma çizdim ve titrek bir yürekle yokluğuna ektim
Sen avazın çıktığı kadar susarken ben taze çığlıklar yeşerttim san
Nefes nefes acıyı yonttum adınla
Yokluğuna buladım ellerimi
Yüzüme bölük pörçük diktiğim yamalı gülüşlerdeyim şimdi


Ah yar
Ah yoluna can diye diye benden geçtiğim
Ah suskuların şahı
Bir çözebilsem boynuma doladığın sessizliğin düğümünü
Bir yudum harf düşse hisseme alfabenden
Yalın ayak çıktığım yokuşlarında düşmeden bir yürüyebilsem




Öyle bir acı ki bu! nasıl anlatılır bilmem
Kırsan kırılmaz büksen bükülmez
Ateşler yakmaz sular söndürmez


Söylesene yar
Hasretini adımlasam kaç adımda biter?
Özlemin kaç nefestir saysam?
Bilemessin ki
Akla sığdıramazsın bu denklemi
Nasıl anlatayım ki daha hal-i pür-melâlimi


Sen yine sükutu giyin yar
Dilersen hiç konuşma
Ben kelamlarımı çürüttüm yolunda
Çarpsada bir tokat gibi yüzüme her harfi yoluna heceledim


Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim
Söz verdim ben bu yüreğe
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Öğretmenler Uçuk Olursa>
  5.Şub.2009 Per 01:07:55
fiogf49gjkf0d
HOCALAR UÇUK OLUNCA – 1

Renkli kişiliğiyle ün yapmış bir felsefe hocası, yılın son sınavını yapmak

üzere sınıfa girmiş.. Bütün öğrenciler çok heyecanlı, hepsi merakla soruları

bekliyorlar, felsefe hocası sınıfa şöyle bir bakmış, derken sandalyesini kaptığı

gibi kürsünün üzerine koymuş..

- İşte 100 puanlık tek soru demiş.. Bana bu sandalyenin var olmadığını ispat

edin.

Herkes bir girişmiş yazmaya efendim hızlı hızlı yazanlar harıl harıl düşünenler

derken, aralarından biri kâğıda tek bir cümle yazmış sonra kalkmış hocasına

vermiş ve sınavı bitirip çıkmış...

Sonuçlar açıklandığı zaman bir bakmışlar koca sınıfta 100 üzerinden 100

alan tek kişi var, o da sınavı 2 dakikada bitirip çıkan çocuk!

Peki, acaba çocuğa 100 puan getiren o tek cümle neymiş?

Cevap kâğıdına sadece şunu yazmış:

- HANGİ SANDALYE?











HOCALAR UÇUK OLUNCA – 2

Bir üniversitede bir ödev verilmiş ve bu ödevden 100

almayı bir kişi başarabilmiş.

Kompozisyon Ödevi:

Aşağıdaki konulara kısa ve etkili bir şekilde değinen bir

kompozisyon yazın.

1. Din

2. ------

3. Gizem

100 alan ödev:

“Allahım! Hamileyim. Acaba Kimden?”







HOCALAR UÇUK OLUNCA – 3

Seviye: Üniversite

Ders: Eğitim felsefesi

Sınav: Bütünleme

Sınav şu sorudan ibarettir:

“Bildiğiniz iki soruyu yazıp cevaplayınız.”

Yalnız bir sorun vardır. Derse hiç devam etmemiş öğrenci dersin

içeriğini hiç bilmemektedir. Dolayısıyla kendine sorabileceği iki adet

soru da bulamamaktadır. Beyninin derinliklerinden, dönemin ilk dersine

girdiğini hatırlar. Bu derste duyduğu cümleden de yeterli doneyi almış.

Soru 1: İlk Milli Eğitim Bakanımız kimdir?

Cevap: Hasan Ali Yücel

Soru 2: Hasan Ali Yücel kimdir?

Cevap: İlk Milli Eğitim Bakanımızdır.

İşlem tamamlanmıştır...

Sınav Sonucu:100



HOCALAR UÇUK OLUNCA – 4

ODTÜ Felsefe öğrencilerini en çok zorlayan hocalardan

biri, dersinin final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav

sorusu olarak tahtaya;

Why? (Neden?) yazmış.

Öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, sonra

herkes bir şeyler yazmaya başlamış. Yalnız bir öğrenci,

sınavın ilk dakikasında kâğıdını teslim etmiş.

Bu öğrenci sınavdan 100 almış.

Öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış!

WHY NOT (NEDEN OLMASIN Kİ?)



HOCALAR UÇUK OLUNCA – 5

Aynı hoca başka bir sınavda “Risk Nedir?” diye soruyor.

Yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde teslim ediyor

kâğıdını. Kâğıdın üst kısmında sadece isim-soyadı

yazıyor, gerisi ise bomboş beyaz yaprak. En altta ise

“İşte risk budur!” diye yazıyor. Ve sonuçta da sınıftaki en

yüksek notu alıyor.

Hocanın bir sonraki sınavında yine “Risk Nedir?”

sorusuyla karşılaşan öğrencimiz tekrar boş kağıt verince

bu sefer 0 alıyor.

Tabii koşa koşa hocaya gidip sebebini soruyor.

İşte cevap:

Aynı şartlar altında, aynı riski iki kere almak aptallıktır!



HOCALAR UÇUK OLUNCA – 6

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Hocanın biri

sınavda, o günlerde devam etmekte olan bir davanın

detaylarını vermiş ve sonucun ne olacağını sormuş. Tabii,

bütün öğrenciler ha babam, de babam, sayfalarca

yazmaya başlamışlar. Ama bir öğrenci kağıdını sınavın ilk

dakikasında vermiş. Ve buna rağmen 100 almış.

Öğrencinin yanıtı tek cümleymiş:

“Devam eden dava hakkında yorum yapılamaz.”



HOCALAR UÇUK OLUNCA – 6

Olay bir tıp fakültesinin anatomi dersinde geçiyor. Okulun en iyi hocası,

anatomi dersine ilk kez giren öğrencilerine;

“Tıpta iki önemli şey vardır” demiş, “İlki, hiç bir şeyden

iğrenmeyeceksiniz!”

Bunu söyledikten sonra işaret parmağını önündeki kadavranın makatına

sokmuş, şöyle bir karıştırıp parmağını hop diye ağzına götürmüş

ve emmiş. Ardından öğrencilerden de aynısını yapmalarını istemiş.

Genç tıp öğrencileri, kızara bozara aynı şeyi teker teker yapmışlar.

Bunun üzerine Hoca öğrencilerine dönüp;

“İkinci önemli şey ise çok dikkatli olmaktır” demiş ve eklemiş;

“Mesela ben demin hastanın makatına işaret parmağımı soktum ama orta parmağımı emdim!”


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Ey Sevgili Geri Dön Boynumu Bükük Bırakma>
  4.Şub.2009 Çar 22:56:08
fiogf49gjkf0d
Uzun zamandır hasret kaldıM yüzüne ..Muhtacım inan senin tek bi sözüne..

[Resim: sevdanesirbendeip6.gif]

O kadaR özlediM ki Seni .. Sesini kokunu ellerini sıcaklığını Dünyayı kendisinde toplamış deniz mavisi gözlerini .. Sen gittikteN sonra muhtaç kaldım ellerine .. gözlerine .. Sesine .. Bir tek sözüne .. Öyle isterdiM ki sana olan sensizliğimi senin kollarında gidermeyi .. Öyle isterdim ki Tek bir sözü senin ağzından duymayı .. Öyle isterdim ki “Seni SeviyoruM” demeni ..




Yalvarsam ağlasam kapansam dizine .. Döner miyiz yine eski günlere..
[Resim: boynubkkbrakmaqp2.jpg]

Ahh gelemeN için bana .. DönmeN içiN .. Unutmak içiN eski günleri .. Sermez miyim dünyayı ayaklarının altına …YalvarsaM yakarsaM .. Duyar mısın hıçkırıklarımı .. Elimi uzatsaM tekrar tutar mısıN eski günlerdeki gibi .. Sana doya doya Seni SeviyoruM dememe izin verir misiN ? eski günlerdeki gibi .. Seni o kadar özledim ki .. Yine cam kenarındayıM .. Yine bir yıldıza takıldı gözüM .. En parlak ve bana en yakın olan yıldıza .. Her gece penceremden baktığımda hep gökyüzünde olan yıldıza …Ve yine her gece olduğu gibi dilek dilediM yaşlı gözlerimle .. SeniN bana gelmeNi .. Eski günlerdeki gibi olmayı dilediM .. Daha kaç gece dilek tutucam Mavi GözlüM .. Kç gece yalvarıcaM Tanrıya .. Kaç gece daha ıslak gözlerimle penceremin kenarında sabahlıycam .. Kaç gece mavi gözlüM .. Kaç gece .. Söyle buldun mu aradığın aşkı..Söyle…
Hani giderkeN .. Son kez vedalaşırken seninle .. Son kez yaşlı gözlerimle yarı yolda bırakırkeN söylediğiN sözleri hatırladın mı?.. Daha büyük bir aşk arıyoruM demi$tiN .. Senin tahmiN edemiyeceğiN kadar büyük demiştiN..BulduN mu tahmiN edemiyeceğiM kadar büyük aşkı ..
Yoksa yalnız mısın sen yine..BeniM gibi boynu bükük gözü yaşlı tek başına..
Yalnız mısıN sende .. Her gece yıldızlardan dilek diliyor musuN .. Bir kişi için hayatını mahvediyor musuN .. bir yanın eksik mi ?.. AyrılığıN acısını anladıN mı ? .. ÇektiğiM acının çeyreğini yaşadıN mı?
Yine eskisi gibi beraber olsak…Ne olur sanki geçenleri unutsak …Hayat bitse dünya dursa…Ölüm bile olsa biz hiç ayrılmasak..

[Resim: dnartktb4.jpg]

Eskisi gibi tutşsak elele .. Hissetsem sıcaklığını tenimde .. Geçmişi silsek .. Ne varsa söylenen unutsak her şeyi .. Yeni bir sayfayla başlasak tekrar .. Ve o sayfanın ilk sözü “Seni Seviyorum” olsa … Ne olurdu sanki…Hayat bitene kadar .. Son nefesimizi verirken bile birbirimizin yanında olsak .. O anda bile gözlerimizde aşk aksa..Ölüm bile gelse ruhlarımız hep beraber kalsa ..biz hiç ayrılmasak …
<<1...100...200...300...393394395396397398399400401402403 404405406407408409410411412413...500...600...700...800...900...983>>