ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
4 Mayıs 2024, Cumartesi 09:27   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...600...700...791792793794795796797798799800801 802803804805806807808809810811...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Cennetten Gelen Yaratılış Harikaları>
  23.May.2008 Cum 13:23:14
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d




























manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >Gözümüz Kaç Megapiksel Biliyormusunuz???????>
  23.May.2008 Cum 13:07:40
fiogf49gjkf0d
Günlük hayatta "vay be, adamın cep telefonunun kamerası 2.0 MP" ya da bende bir makine var "12 MP" gibi sözler duyarız ve "vay be, teknoloji nerelere kadar geldi" deriz. Hatta bazen "ya bu kamera benim gözümle gördüğümden de net çıkarıyor görüntüleri" dediğimiz bile olur. İşin aslını yapılan araştırmalar gösteriyor ve vücudumuzun günümüz teknolojisinin ne kadar ilerisinde olduğunu ortaya koyuyor.

Gözümüz tek bir taslak üzerinde kurgulanmış anlık çekimleri yakalayan bir fotoğraf makinesi değildir. Daha çok bir video silsilesine benzemektedir. Gözümüz, küçük açılarla, anlık hareket eder ve etrafımızdaki detayları beyne yansıtmak için sürekli kendisini günceller. Ayrıca iki tane gözümüz vardır ve beynimiz, çözünürlüğü daha da arttırmak için her iki gözden gelen sinyalleri toplamaktadır. Daha fazla bilgi toplamak için de haliyle gözümüzü, gördüğümüz şeyin etrafında hareket ettiririz. Bu nedenlerden dolayı, göz ve beyin birlikteliği, retinadaki foto-alıcıların sayıca fazlalığı sayesinde,bir makinede olabileceğinden çok daha yüksek çözünürlükte veriler elde etmemizi sağlar. Aşağıda verilen eşdeğer megapiksel değerler, insan gözünün bir manzarayı ne kadar netlikte gördüğünü açıklayan bilimsel bir detaydır.

Yukarıdaki insan gözünün çözünürlüğünü sağlamaya neden olan veriler ışığında,şimdi önce küçük bir örnekle başlayalım: Şimdi önünüzde 90 a 90 derecelik açıda (gözümüzün açıları yani) bir görüntünün olduğunu farz edelim, aynen pencereden dışarıdaki bir manzarayı seyredermiş gibi. Bu durumda piksel sayıları ortalama bir göz için:

90 derece x 60 arc-dakika/derece x 1/0.3 x 90 x 60 x 1/0.3 = 324,000,000 piksel (324 megapiksel) olur.

Gerçekte her an bu kadar çok çözünürlük elde etmiyoruz, ama gözümüz bir manzarada istediğiniz tüm detayları görmenize olanak sağlamak için sürekli istediğiniz detayın etrafında hareket eder. Ama insan gözü, bu açıdan çok daha fazla bir açı görür ki bu da 180 dereceye yakındır.Biraz küçük düşünüp 120 derecelik bir açıyla bakabildiğimizi varsayacak olsak bile:

120 x 120 x 60 x 60 / (0.3 x 0.3) = 576 megapiksel verisini elde ederiz.

İnsan gözünün görebileceği gerçek açı değeri şüphesiz ki çok daha fazla çözünürlüğe tekabül eder. Bu yapıdaki (çözünürlükteki) bir veriyi kaydetmek içinse, çok fazla alana kayıt imkanı sağlayabilecek kadar gelişmiş bir kamera olması lazım.

Şimdi teorik bilgiyi bir kenara bırakıp , sözün özünü aktaracak olursak, pencere gibi sınırları olan bir alandan dışarıya baktığınızda gördüğünüz manzara, beyninizde 324 megapiksele eşdeğer olarak yer alıyor. Eğer görüntünüzü engelleyecek bir maniniz yoksa, 576 MP.



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Doktorların Çektiği Ödüllü Fotoğraflar>
  23.May.2008 Cum 11:11:19
fiogf49gjkf0d
Teşekkür Ederim


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >Hayat Kurtaran Bitkisel Reçeteler>
  23.May.2008 Cum 00:31:53
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Hayat kurtaran bitkisel reçeteler
Hayat kurtaran bitkisel reçeteler
Unutkanlıktan kurtulmak ve sigarayı bırakmak için...

Lavantanın hepatit hastalarına, brokolinin de prostata iyi geldiğini dünyaya açıklayan Prof. İbrahim Adnan Saraçoğlu ndan önemli sorunlar ve reçeteler...

UNUTKANLIĞA VE ALZHEIMER’E KARŞI HAVUÇ SUYU

Üç ay boyunca her gün, akşam yemeğinden iki saat sonra taze sıkılmış bir bardak havuç suyu içilecektir. Üç ay tamamlandıktan sonra haftada en fazla 2-3 defa yine akşam yemeklerinden iki saat sonra bir bardak havuç suyu içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir. Havuç suyunu içtikten sonra üzerine başka bir şey tüketmemeye özen gösterilmelidir. Her gün akşam taze olarak hazırlanması ve fazla bekletilmeden tüketilmesi gerekir. Birkaç günlük hazırlayıp, buzdolabında saklamayınız.

HER GÜN TAZE HAZIRLAYIN

Bu uygulama aynı zamanda akciğer- ve deri kanserine ve de kalp krizine karşı da bir önleyicidir. Kür 1 ile havucun yukarıda bahsedilen diğer bütün özelliklerinden istifade ediyorsunuz demektir. Piyasada satılan hazır havuç suları bu amaç için kullanıldığı taktirde başarı oranı hemen hemen %70 oranında azalabilmektedir. Bu nedenle havuç suyunu mutfağınızda kendiniz taze olarak hazırlarsanız çok daha çabuk ve başarılı sonuç alırsınız.

AMAN DİKKAT!

Beta-karotenin deri ve cilt kanserini önlediği bilinmektedir. Bu nedenle bir grup Avusturalyalı bilim adamı, beta-karotenin bu gücünü ortaya koymak için klinik deney başlatmışlardır. Yapılan bu klinik deneylerin sonucunu, 21 Mayıs 2003 tarihinde, Journal of the National Cancer Institute Dergisinde açıkladılar. Bu araştırmanın sonuçları oldukça şaşırtıcıdır. Alkol veya sigara içenler betakaroten aldıkları taktirde bağırsak adenomlarında, bağırsak kanserinin ön basamak oluşumlarında en az iki misli artış gözlenmiştir.

Üç ay boyunca her gün, akşam yemeğinden iki saat sonra taze sıkılmış bir bardak havuç suyu içilecektir. Üç ay tamamlandıktan sonra haftada en fazla 2-3 defa yine akşam yemeklerinden iki saat sonra bir bardak havuç suyu içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir. Havuç suyunu içtikten sonra üzerine başka bir şey tüketmemeye özen gösterilmelidir. Her gün akşam taze olarak hazırlanması ve fazla bekletilmeden tüketilmesi gerekir. Birkaç günlük hazırlayıp, buzdolabında saklamayınız.

KABIZLIK iÇiN PORTAKAL YAPRAĞI

Şiddetli ve kronik kabızlık şikayeti olanlar için, mükemmel bir destekleyici kür. 9- 10 adet taze portakal yaprağı bir su bardağı suda 6 dakika hafif ateşte kaynatılır. 6 ncı dakikadan sonra ocaktan indirilir ve ılımaya bırakılır. Sabah kahvaltısından 1 saat sonra tamamı içilir. Bir hafta boyunca bir gün arayla her defasında taze hazırlayarak içilir ve kür sonlandırılır. Kabızlık şikayetinin durumuna göre haftada 2-3 defa tekrar edilebilir. Not: Kurutulmuş portakal yaprağının bu anlamda etkisi yoktur ve kullanılmamalıdır

SAÇ DÖKÜLMESiNE LAVANTA

Saç dökülmesine karşı uygulaması oldukça kolay olan bitkisel kür önermekteyim. Bu kürü evinizde kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Lavantanın doğru türü en etkili olanıdır. Bir tutam (yaklaşık 5g) lavantayı 750 ml kaynamakta olan suya ilave ediniz. Yaklaşık 5 dakika yüksek sıcaklıkta (kaynama noktasına yakın) demleyiniz. Demleme tamamlandıktan sonra ılımasını bekleyiniz ve ılıkken süzünüz. Eğer, saçlarınız temiz ise demlediğiniz lavanta suyu ile saçlarınızı yıkayınız ve yarım saat etki ettiriniz.

Yarım saat etki ettirdikten sonra sadece suyla durulayınız. Eğer, saçlarınız kirli ve çok yağlanmış ise, önce sabun (tabii yeşil sabun) veya şampuanla yıkayınız. Sonra demlenmiş lavanta suyu ile yıkayarak, yarım saat etki ettiriniz. Daha sonra sadece su ile durulayınız. Saç dökülmesi durana kadar haftada bir-iki defa uygulanır. Saç dökülmesi durduktan sonra önleyici amaçlı olarak zaman zaman uygulanır. Eğer, saçlarınızda kepek var ise veya saçlarınıza parlaklık ve canlılık kazandırmak istiyorsanız, bunun için çözüm ısırgandır.

SiGARAYI BIRAKMA KÜRÜ

Sigara bıraktırma kürü için "Leontice leontopetalum" (Memleketimizde yöresel olarak birkaç değişik isim altında tanınan Leontice leontopetalum”un en çok kullanılan isimleri Arslanpençesi, Arslankulağı dır) bitkisinin doğru türünün saplarını önermekteyim.

Bu kür kibrit çöpü uzunluğunda kesilmiş 50 adet bitki saplarıdır. Canınız her sigara istediğinde, bitki çöplerinden bir tanesi ağıza alınarak ucundan 2-3 cm kırılarak çiğnenir. Çiğnemeye başladıktan sonra sigaraya olan içme isteği yok olur. Çiğnediğiniz 2-3 cm uzunluğundaki çöpü tükürebilir veya yutabilirsiniz. Her sigara içme isteği geldiğinde aynı şekilde çöpten 2-3 cm çiğnenerek küre devam edilir.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Animasyonlar, Teknoloji Videoları >Kalp Nakli ( Görüntülü)>
  23.May.2008 Cum 00:27:31
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Kalp Nakli(Görüntülü)



Kalp nakli, hastalıklı bir kalbin sağlıklı bir verici kalbiyle değiştirildiği bir ameliyattır. Kalp, beyin ölümü gerçekleşmiş fakat yaşam desteğinde olan vericiden alınmaktadır. Kalp alındıktan sonra alıcıya takılana kadar özel bir koruyucu buzlu sıvı içinde saklanır.

Bütün dünyada bir yılda yapılan kalp nakli sayısı 1990’lı yılların ortalarında en yüksek rakama (4438 vaka) ulaşmış ancak daha sonra azalmağa başlamıştır.

Kalp nakli için verici bulmak böbrek nakillerinde olduğundan çok daha zordur. Çünkü canlı insanların bir böbreği diğer bir hastaya nakledilebilmesine rağmen, kalp sadece beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan alınabilmektedir. Bu da kalp nakli sayısının böbrek nakline göre az olmasına neden olmaktadır.



Aşağıdaki durumlarda tıbbi veya cerrahi diğer yöntemlerle tedavi sağlanamayan hastalara kalp nakli yapılır:

1. Çeşitli nedenlerle oluşan kalp yetmezliği (koroner arter hastalığı, kalp kapağı hastalığı, nedeni bilinen veya bilinmeyen kalp büyümesi, hipertansiyon vs)

2. Israrlı göğüs ağrısı

3. Hayatı tehdit eden kalp ritim bozukluğu

4. Doğumsal kalp hastalıkları

Ancak yukarıdaki hastalıklardan biri veya bir kaçıyla birlikte ek olarak aşağıdaki hastalıklardan bir veya daha fazlası da varsa bu hastalara kalp nakli yapılmamaktadır:

1. 70 yaşından büyük

2. Diğer organlarda hasara yol açmış şeker hastalığı

3. Böbrek, karaciğer ve akciğer hastalığı

4. Uyum sorunu oluşturabilecek psikiyatrik bozukluklar

5. Yaşam beklentisini azaltan diğer hastalıklar

This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 741x278 and weights 62KB.


Kalp nakli ameliyatı açık kalp ameliyatıdır. Hasta genel anestezi ile uyutulur. Göğüs kemiği yukarıdan aşağı doğru kesilerek kalbe ulaşılır. Kan dolaşımı özel hortumlar aracılığıyla kalp akciğer makinesine aktarılarak sağlanır ve normalde 36.5 0C olan vücut ısısı 25-28 0C’ye kadar soğutulur; kalp durdurulur. Kalp iki şekilde nakledilir. Standart yöntem olan ortotopik kalp naklinde hastalıklı kalp kesilerek çıkarılır ve vericiden alınan sağlıklı kalp alıcıya nakledilir. Nadir ve özel durumlarda uygulanan heterotopik kalp naklinde ise alıcının kalbi çıkarılmaksızın vericiden alınanan kalp alıcının kalbinin yanına dikilir.



Kalp nakli yapılmadığında ölme ihtimali çok yüksek olan bu hastaların %80’i nakilden sonraki 2 yıl içinde hayatta kalmaktadır. Ancak bu oran 5 yılda %70’lere, 10 yılda %50’ye düşmektedir.

Kalp nakli büyük riskler taşımaktadır. Başkasından nakledilen kalbi vücudun reddetmemesi için ömür boyu vücudun savunma sistemini baskılayan ilaçlar almak gerekmektedir. Bu da hastayı enfeksiyonlara ve kansere yatkın hale getirmektedir. Nakilden sonraki en sık ölüm nedenleri nakledilen kalbin yetmezliğe girmesi (ilk 1 ay içinde %27), enfeksiyonlar (ilk 1 yıl içinde %34), nakledilen kalbin vücut tarafından reddedilmesi (ilk 1 yıl içinde %12.5), kanser (ilk 5 yıl içinde %23), nakledilen kalpte koroner arter hastalığı gelişmesi (ilk 5 yıl içinde %18) ve diğer organların yetmezliğe girmesidir (ilk 5 yıl içinde %15).


Ortotopik kalp nakli ameliyat filmini indirip izlemek için tıklayın

https://www.gata.edu.tr/cerrahibiliml.../KalpNakli.wmv


Kaynak: GATA



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Merak Edilenler >26 Yeni Bilinmeyen Hastalık £ Q Humması>
  23.May.2008 Cum 00:18:55
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
26 YENİ BİLİNMEYEN HASTALIK & Q HUMMASIQ humması ya da Zollinger-Ellison hastalığını duydunuz mu? Peki, Ruam ya da Japon ensefalitini? Dünya üzerinde adını bile bilmediğimiz çok sayıda rahatsızlık var. İşte sizlere her gün bir yenisiyle karşılaştığımız hastalıklar ve belirtileri...

Dünya üzerinde kaynağı belli ya da belli olmayan çok sayıda hastalık var. Küresel düzeyde, salgın hastalıklarla mücadeleye aktarılan paranın miktarı da yüksek boyutlarda. Ölümcül hastalıkların çoğu aslında önlenebiliyor. Ancak, gelişmekte olan ve üçüncü dünya ülkelerinde kurbanlar çoğunlukla çocuklar.

Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) hazırladığı raporlarda yıllık ölüm oranı en yüksek hastalıkların başında, 4.4 milyon ölümle akut solunum yolu enfeksiyonları geliyor. Bunu 3.1 milyon ölümle kolera, tifo, dizanteri gibi diyare hastalıkları izliyor. Üçüncü sırada ise 3.1 milyon ölümle verem geliyor.

WHO nun patlak veren salgınlarla ilgili haber teşkilatı, dünya genelinde tehdit unsuru olağandışı salgınlar konusunda uyarılarda bulunuyor. Bunlardan önemlilerini inceleyelim. 2002 Ocak ayında Gabon ve Kongo Cumhuriyeti nde Ebola virüsü salgını yaşandı. Öncekinde 26 vaka ve 23 ölüm yaşanmışken, sonraki salgında 16 vaka ve 11 ölüm görüldü. Şubatta, Hindistan köylerinde veba baş gösterdi. Gabon daki ebola vakalarının sayısı 57 ye ulaştı.

Mart ayıyla ilgili haberlerde, Malawii de koleranın patlak verdiği ve 609 kişinin öldüğü belirtildi. Nisan ayında Yunan otoriteleri, akut solunum yolu hastalıkları şikayetlerinin 39 a çıktığını bildirdi. Ölüme yol açabilen bu hastalık panik yarattı. Mayısta Brezilya da döküntülü ateş şikayetinde bulunanların sayısı 318.000 e ulaştı. Bunların 57 si hayatını kaybetti. En çok etkilenen yer Rio de Janerio oldu. Haziranda, Afganistan da büyük bir leishmaniasis salgını yaşandı.

Şark çıbanına benzeyen bu hastalık leishmania adındaki parazitten kaynaklanıyor ve yüz bölgesinde ülserleşmeye neden oluyor. El Salvador da döküntülü ateş vakalarının sayısı temmuz ayında üst noktaya ulaştı. Ağustosta Madagaskar da yaşanan grip salgınında 156 kişi öldü.

Patlak veren salgınlar ve ölüm oranlarıyla ilgili bilgiler WHO nun resmi internet sitesinde (www.who.int) güncelleniyor. Bu bilinen salgınlar ya da hastalıkların yanı sıra, adını bile söylemekte zorlandığımız 26 rahatsızlığı tanıtmayı düşündük. Tabii ki amacımız hastalık hastası bir toplum yaratmak değil. Ancak, bilgili ve bilinçli olmakta yarar var.


1- Alveoler hydatid (Alveolar Hydatid Disease - AHD)
Tilki, kır kurdu ve köpeklerde bulunan mikroskobik tenya (Echinococcus multilocularis) larvalarının enfeksiyonundan kaynaklanıyor. İnsanlarda enfeksiyon nadir görülse de, tedavi edilmediği taktirde ölümcül olabiliyor. Karaciğer, akciğer ve beyinde parazit tümörlerinin gelişmesine yol açıyor. AHD, çoğunluğu kuzey bölgeleri olmak üzere dünyada yaygın şekilde görülüyor. Orta Avrupa, Kuzey Amerika, Çin ve Japonya da vakalara rastlandı. AHD, topraktan hastalığın bulaştığı bitki ve meyvelerin toplanması ya da yine topraktan bu paraziti alan evcil hayvanlardan yayılıyor.

2- Blastomycosis
Grip gibi ateş, titreme ve ağrılarla başlıyor. Ancak, ABD ve Afrika nın belirli bölgelerinde görülen bu mantar hastalığı, deride yaralara ve prostat, kemik, hatta beyinde iltihaplanmalara yol açıyor. Kurbanlarının yüzde 5 ini öldürüyor; ancak, dünya genelinde hastalığın kaç kişide bulunduğu bilinmiyor. Hastalık kirli toprakla taşınıyor. Dolayısıyla kurbanlarının çoğunu çiftçiler, kampçılar ve orman işçileri oluşturuyor.

3- Çin karaciğer paraziti
Bu küçük parazitin Latince deki adı Clonorchis sinensis... Çoğunlukla Japonya, Kore, Çin, Tayvan, Vietnam da görülüyor ve bu bölgede 30 milyon insana bulaşmış durumda. Parazit, çiğ ya da iyi pişmemiş balık yoluyla taşınıyor ve karaciğer içindeki salgı kanallarına yerleşiyor. Hiçbir hastalık belirtisi göstermeden yıllarca bulunduğu bölgede barınıyor; ancak, karaciğere zarar veriyor. Bu hasar, ölüme yol açabiliyor.

4- Parazit takıntısı

Bu bir akıl hastalığı... Kişi, derisinin altında bakteri, parazit ya da böceklerin yaşadığını düşünüyor ve bu duyguyu zihninden atamıyor. Kökeni psikolojik olsa da, verem ya da frengi gibi fiziksel hastalıklar sonrasında kişide belirebiliyor. Hastalar, çoğunlukla derilerini yüzerek ya da kimyasal maddelerle bu hayal ürünü organizmaları vücutlarından dışarı atmaya çalışıyorlar. Bıçak ya da cımbızla kendilerini yaralayanların oranı bir hayli yüksek.

5- Doğu at ensefaliti (Eastern Equine Encephalitis)

Bu hastalığın ana sorumlusu sivrisinekler... Kuzey Amerika, Orta ve Güney Amerika, Karayibler de, öldürücü virüsü (literatürde doğu at ensefaliti virüsü olarak geçiyor) atlara ve insanlara bulaştırıyorlar. 1964 ten günümüze 153 resmi onaylı vaka görülmüş. Pek çok insanda hafif grip belirtileri gösterse de, kimilerinde merkezi sinir sistemini etkiliyor. Bu vakaların yüzde 50 sinde kişi ölüyor, geri kalanında ise ciddi beyin hasarları görülüyor.

6- Filariasis (Lenfatik)
Asya, Afrika, Batı Pasifik, Orta ve Güney Amerika nın tropik veya yarı tropik bölgelerinde, 73 ayrı ülkede 120 milyon kişiyi etkisi altına alan sivrisinek kökenli bir hastalık. Küçük kurtlar, böceğin ısırmasıyla taşınıyor ve bu yolla vücudun lenf sistemine sızarak orada büyüyor. Öldürücü değil, fakat böbrekler ve lenf sistemine hasar veriyor, strese yol açıyor, kol ve bacaklarda şişkinlik meydana getiriyor.

7- Ruam (Glanders)

Enfeksiyon, Burkholeria mallei adı verilen bakteriden kaynaklanıyor. 1940 lı yıllardan günümüze kadar ABD de görülmedi. Buna rağmen, hâlâ Asya, Ortadoğu ve Güney Amerika ülkelerinde rastlanıyor. Biyolojik savaşta kullanılabilecek alternatif bakteriler arasında adı geçiyor. Hastalık at, eşek veya köpekten bulaşıyor. Deride ve akciğerde cerahatli enfeksiyonlara yol açıyor. Kana bulaştığı taktirde 7-10 günde öldürüyor.

8- Histoplasmosis

Latince adı Histoplasma capsulatum olan mantarın yol açtığı ölümcül hastalık. Genelde kurbanın ciğerlerini sararak, vereme benzer bir hastalık yaratıyor. Mantar, toprakta ya da kuş, yarasa dışkısının bulaştığı yerlerde gelişiyor. Vücuda, mantar sporlarının solunması ya da yutulmasıyla geçiyor. Dünyanın her noktasında bulunabiliyor. Sadece ABD de yapılan araştırmalar 50 milyon kişiye bulaştığını gösteriyor.

9- İdiopatik fibrosis (IPF)
Ciğerde iltihap ve yaralarla sonuçlanan hastalığın nedeni ve her yıl kaç kişiyi etkilediği tam olarak bilinmiyor. Ancak, erkeklerde ve kadınlarda eşit olarak görülüyor. Genellikle 40-70 yaş arasında baş gösteriyor, teşhisin konmasından sonra hayat süresi 4-6 yıl kabul ediliyor. Kuru öksürük ve nefes alma zorluğuyla ortaya çıkıyor. Süreç içinde akciğer, oluşan yaralar nedeniyle çalışamaz hale geliyor ve hasta ölüyor.

10- Japon ensefaliti

Kesinlikle tehlikeli bir başka beyin hastalığı. Asya da her yıl 30.000-50.000 kişiyi pençesine alıyor. Yine sivrisinek yoluyla taşınıyor. Pek çok kişide belirtiler fark edilmiyor. Bazılarında ise nöbet, felç, koma ve ölüme yol açıyor. Yakalananların yüzde 30 u için ölüm kaçınılmaz. Avustralya nın belirli bölümlerinde ya da Asya ülkelerinde uzun süre yaşanması halinde hastalığa yakalanmak olası. Ancak, bu hastalığın aşısı var.

11- Kernicterus

Sarılıkla doğan bebeklerde bu hastalık gelişebiliyor ve beyin hasar görüyor. Yeni doğan bebeklerde sarılık çok yaygın ve çoğunlukla kendiliğinden geçiyor. Ancak, kimi vakalarda, derinin sararmasına neden olan ve bilüribin adı verilen kan kimyasalı çok fazla üretiliyor, bu da beyne zarar veriyor. Duyma yokluğu, görme sorunları, hatta zekâ geriliği ortaya çıkabiliyor. Daha çok Doğu Asya ve Akdeniz deki doğumlarda yaşanıyor.

12- Lymphocytic choriomeningitis (LCM)
LCM olarak adlandırılan viral hastalık, fare dışkısıyla bulaşıyor, çoğu zaman öldürücü değil. Ancak, menenjite çok benzeyen hiç de hoş olmayan belirtiler gösteriyor. Hafif grip belirtileriyle başlayıp, sonrasında zihinsel bozukluklara, hatta felce neden oluyor. Hamile kadınlarda düşüğe, doğacak çocukta zekâ geriliğine yol açıyor. Kemirgenlerle içli dışlı çalışan laboratuvar görevlileri en riskli grupta yer alıyorlar. Hastalıkla ilgili resmi kayıtlar bulunmadığından, hasta profili bilinmiyor.

13- Marburg virüs hastalığı

Marburg hemoroidli ateşi (MHF) olarak da adlandırılıyor. Ebola virüsü de dahil, birçok virüsün yol açtığı çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık. Maymunlar aracılığıyla taşındığı belirtilse de, virüsün kesin rotası henüz gizemini koruyor. Çoğunlukla Afrika da görülmekle birlikte, ilk tanışma 1967 de Almanya da, sonra da Yugoslavya da yaşandı. Belirtiler ateş ve titremeyle başlıyor, ardından ağrı ve ishal geliyor. Son olarak çok büyük bir hemoroid (basur) oluşuyor, organ zarar görmeye başlıyor. Marburg, kurbanlarının yüzde 25 ini öldürüyor.

14- Naegleria

Tüm dünyada yaygın bir amip türü olan naegleria, toprağı, durgun ve ılık suyu çok seviyor. Bulaşma riski yüksek değil, ancak, dalma ya da yüzme sırasında burun yoluyla vücuda sızabiliyor. Bu durumda baş ağrısı, ateş ve bitkinliğe yol açıyor. Ancak, ciddi vakalarda nöbetlere ve sanrılara neden olabiliyor, hatta 7-10 gün içinde öldürebiliyor. Hastalık, sıcak ve kurumuş su alanlarında etkisini daha fazla gösteriyor.

15- Olfaktör nöroblastoma

Nadir rastlanan bu kanser türünde kötü huylu tümör, burun ve sinüslerde yerleşiyor ve ağır ağır gelişiyor. Damak, göz çukurları ve hatta beyne yayılabiliyor. Belirtiler burunda tıkanıklık hissi, sinüste ağrı ve gözlerin ön tarafa doğru çıkıklığını ifade eden proptoz şeklinde kendini gösteriyor. Tümör, normal yollarla, ameliyat ve kemoterapi ile tedavi edilebiliyor. Ancak, cerrahi müdahaleden 10 yıllar sonra tekrar ortaya çıkabiliyor.

16- Psittacosis (papağan humması),
Bir diğer adı Chlamydia olan bu hastalıktan chlamydia psittaci bakterisi sorumlu. Amerika da yapılan araştırmalarda, yılda 50 vakanın görüldüğü belirtiliyor. Kuş salgılarının solunumu yoluyla bulaşıyor. Evcil hayvan satan dükkân sahipleri, kuş besleyenler ile veterinerler birincil kurbanları. Tüm kuşlar taşıyıcı olsa da, kümes hayvanları, küçük ve tepeli papağanlar gibi insanlarla en çok ilişki içinde olan kuş türlerinden geçiyor. Erken tanı konmazsa, ileri derecede zatürreeye yol açıyor ve öldürücü olabiliyor.

17- Q humması

Sığır, koyun ve keçi gibi Coxiella burnetii bakterisini taşıyan hayvanlar, Q hummasının baş sorumlusu. Çok ağır ilerleyen hastalık, kişiye bulaştıktan sonra 20 yıl gibi uzun bir sürede etkisini hissettiriyor. Bulaşan kişilerin yaklaşık yüzde 50 si hastalığa yakalanıyor. Grip benzeri hastalıklarda görülen belirtiler ve kilo kaybı çok tipik. Bazı durumlarda zatürreeye neden oluyor ve bu durumda ölümcül. Dayanıksız kişilerde ise etkisini 2-3 haftada hissettiriyor.

18- Retinoblastoma

Küçük çocukların gözlerinde tümör geliştiren kanser türü... Retinoblastoma her yıl İngiltere de 50, ABD de 350 çocukta görülüyor. Retinada gelişen tümör, vakaların yüzde 75 inde tek gözü, yüzde 25 inde ise her iki gözü de etkiliyor. Büyük çoğunlukta, hastalığın aileden geçtiğine ilişkin bir bilgi yok. Gözbebeği ilginç bir şekil alıyor ve ışığı kedi gözü gibi yansıtıyor ya da gözün kısılmasına neden oluyor. Görüşü etkiliyor. Bazı vakalarda iyileşme söz konusu.

19- Sporotrichosis

Tüm dünyada rastlanabilen bu mantar enfeksiyonu, en belirgin şekilde tarım çalışanlarını etkiliyor. Dikenli otlar, saman balyaları ya da sfagnum yosunuyla haşır neşir olanlarda sık görülüyor. Mantar, vücuda derideki küçük kesikler yoluyla sızıyor. Önce küçük, ağrısız şişlikler baş gösteriyor. Sonrasında gelişiyor ve su yanığı şeklinde yayılarak geç iyileşen yaralar açılıyor. Nadir vakalarda enfeksiyon akciğere, eklemlere ya da merkezi sinir sistemine atlıyor. Ancak bu durum, genellikle bağışıklık sisteminde sorun görülen kişilerde yaşanıyor.

20- Usher sendromu
Kalıtsal duyma özürlülerin yüzde 10 unda görülen kalıtsal bir hastalık. Bu, gece körlüğü ya da çevresel görüş kaybı gibi görme bozukluklarına da neden oluyor. Görmede yavaş yavaş ve dereceli gelişen bozulmayı tanımlayan retinis pigmentosa hastalığının bir bölümünü oluşturuyor. Günümüzde herhangi bir tedavisi yok.

21- Vulnificus

Bu bakteri hastalığı, bozulmuş deniz ürünlerinden ya da açık yara yoluyla deniz suyundan bulaşıyor. Dünya çapında hastalığa ilişkin resmi bir kayıt yok. Yapılan araştırmalara göre, daha önce sağlık sorunları yaşamış kişilerin hastalığa yakalanma olasılığı, yaşamayanlara oranla yüzde 80 daha fazla. Sağlıklı kişilerde kısa süreli karın ağrıları görülürken, diğerlerinde deride bozulmalar, hatta ölümcül kan enfeksiyonlarına rastlanıyor.

22- Tularemia

Biyolojik savaşta kullanılabilecek bir diğer korkutucu bakteri... Enfeksiyon için sadece çok azı bile yeterli. Bit, kene yoluyla geçiyor ve ABD de her yıl 200 kişiye bulaşıyor. Deri ülserine, lenf bezlerinde şişliğe, boğaz ağrısına, ağız ülseri, hatta zatürreeye yol açıyor. Tedavi edilmeyen vakaların yüzde 40 ında ölümcül etkisi var. Avrupa ve Kuzey Amerika da oldukça yaygın...

23- Wilson hastalığı

Dünya genelinde, görülme olasılığı 30.000 de 1 olan genetik bir hastalık. Hem karaciğer hem de lentiküler çekirdekte bozulmayı ifade eden bir hastalık. Yediğimiz besinlerin çoğunda bulunan, hayati önem taşıyan demir ve bakıra aşırı duyarlılık yaratıyor. Wilson hastalığına yakalananlar, gerekli bakırı normal yollarla alamadıkları için, bakır karaciğerde ve beyinde yapılmaya başlıyor. Bu da hepatit ve psikiyatrik bozukluklara neden oluyor. Bu bozukluklar içinde en çok görüleni, adam öldürmeye yatkınlık şeklinde gelişiyor. 100 kişiden biri bu geni taşıyor.

24- Xeroderma pigmentosum

Bir başka kalıtsal hastalık. Kızılötesi radyasyona, özellikle de güneş ışığına aşırı tepki şeklinde ortaya çıkıyor. Güneş ışığına maruz kalan cilt su topluyor, en çok karşılaşılan vaka ise cilt kanseri. Bu nedenle hastaların kesinlikle vücutlarını güneşten korumaları gerekli. Dünya üzerinde sadece 1.000 vaka var.

25- Yersinia

Çiğ domuz eti yoluyla geçen bakteriyel hastalık. Çoğunlukla küçük çocuklarda meydana geliyor, ancak daha büyük çocuklar ve yetişkinler de risk taşıyor. Yersinia da karnın sağ tarafında ağrı geliştiğinden, belirtileri çoğunlukla apandisit ile karıştırılıyor. Yüksek ateş ve kanlı ishal görülüyor.

26- Zollinger-Ellison sendromu
Pankreas, onikiparmak bağırsağı ve midede ülser ve tümöre yol açan nadir bir hastalık. Kalıtsal, genetik bir rahatsızlık olduğu düşünülüyor. Belirtileri ülserle hemen hemen aynı: midede ağrı ve yanma, ishal, kilo kaybı. Ancak, ağrı çok daha şiddetli gelişiyor ve açılan yaralar daha geç kapanıyor. Bazı vakalarda midenin alınması


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Köşe Yazısı: Kene>
  22.May.2008 Per 23:49:30
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Kene Nasıl Çıkarılır

Kene Isırığı





Ağrısızdır.


Birkaç gün sonra kaşıntı veya kenenin görülmesi ile fark edilir.



Keneler 1mm - 1cm büyüklükte olabilir.

8 bacaklıdır.

Sert gövdeli(Ixodidae) ve yumuşak gövdeli(Argasidae) olmak üzere iki tipi vardır.

Spiroket, bakteri, parazit,virüs ve riketsia infeksiyonları taşıyabilirler.

https://www.halkhekimi.com/grf/kene_isirigi/3.jpg

Keneler otların uç kısımlarında sıcakkanlı bir canlıya geçmek üzere beklerler.

Dişlerini deriye geçirirler.

Zamk gibi bir sekresyon üretirler.

Kan emerek genişlerler.

Sert gövdeliler 10 güne dek konakta kalır. Yumuşak gövdeliler için bu süre birkaç saattir.

Önlem

https://www.halkhekimi.com/grf/kene_isirigi/4.jpg

Uzun kollu gömlek, pantolon,şapka gibi koruyucu kıyafetler

Açık renk giysiler

Kene kontrolü

Hayvan sahipleri hayvanlarını akarisitlerle uygun şekilde ilaçlamalı

Korunmak için repellent olarak bilinen böcek kaçıran losyon ve kremler dikkatli bir şekilde yara içermeyen sağlam cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek kullanılabilir.

Kenelerin çevrede çok olması halinde mücadele için Tarım İl Müdürlüğünden bilgi alınarak uygun mücadele yöntemleri yapılmalıdır.

Kenenin çıkarılması

Tüm bu işlemlerin profesyonel kişilerce yapılması daha uygundur...

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının kaynağı olarak gösterilen ve birçok ölüme neden olan keneler, vatandaşlar arasında paniğe yol açtı. Kenenin vücuttan nasıl çıkarılacağı konusu, uzmanlara ve gazete bürolarına en çok sorulan soru oldu. Uzmanlar, vücuttaki kenenin bir cımbızla dikkatlice tutularak, ezilmeden, sağa sola oynatılarak bir çivi gibi çıkarılması gerektiğini

Isırıktan olabildiğince kısa sürede çıkarılmalı.

Vücuda yapışan kene kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan ( bir pensle sağa sola oynatarak çivi çıkarır gibi ) alınmalıdır.Kene yerinden zorlanarak, döndürerek ve hızlı hareketlerle çıkarılırsa ağız kısmı deri içinde kalabilir.

Kenenin ezilmesi,sıkılması salgılarının deriyi enfekte etmesine neden olabilir.

İşlem sırasında ve sonrasında kene çıplak elle tutulmamalıdır.




manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Osmanlı Çeşmeleri>
  22.May.2008 Per 23:34:27
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d


Osmanlı Öncesi İstanbul da Su Tesisleri

İstanbul un bilinen en eski su tesisleri: Roma İmparatorluğu dönemine tarihlenmektedir. Sahip oldukları kentlerde su tesislerine büyük önem veren Romalılar, Antik Byzantion / Konstantinopolis / İstanbul da da geniş bir su şebekesi kurmuşlar; kendilerinden önceki uygarlıklarda olduğu gibi şehre anıtsallık ve hareket kazandıran çok katlı, sütunlu ve heykellerle süslü nympheumlara, hamamlara, evlere, saraylara su getiren yapıları inşaa etmişlerdir. Vitruvius, roma dönemi mimarlığı yapı tipleri ve inşaa tekniklerini anlattığı on kitaptan oluşan De Architecture adlı eserinin VIII. Kitabında Roma daki su yapılarını (sukemerleri, kuyular, sarnıçlar, suterazileri), IX. ve X. Kitaplarda da su aletlerini (su saati, su orgu, su basma makinaları, su çarkı, su değirmeni, Ctesibius pompası) anlatırken Roma dönemi maksemlerinin, suyollarının, kanalların, büyük su toplama havuzlarının tanımlarını vermektedir.


Roma dönemi ile ilgili bilgi veren yayınlardan, şehre uzak kaynaklardan kanallarla taşınıp getirilen suların, yüksek yerlerdeki su toplama havuzlarında ve taksimlerde toplanarak ve kanallarla sarnıçlara, evlere ve çeşmelere dağıtıldığı anlaşılmaktadır. Strzygowski ve Forchheimer, İstanbul un Bizans dönemi su yapılarını anlattıkları Die Byzantinischen Wasserbehalter von Konstantinopel (1893) adlı kitapta, Belgrad Ormanları ndaki bendlerde toplanan suların bir boru hattı ile buradan alınıp Haliç e akan iki derenin oluşturduğu vadiler üzerinden sukemerleri yoluyla taşınarak şehir sularında Eğrikapı ya kadar geldiğini, buradan kente dağıtılmak üzere üç ayrı semtteki (Atpazarı, Yenibahçe, Ayasofya) taksimlere ulaştığını belirtmektedirler.

















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Erkekleri Çekici Kılan Meslekler>
  22.May.2008 Per 22:28:19
fiogf49gjkf0d
ERKEKLERİ ÇEKİCİ KILAN MESLEKLER



Beyler bu mesleklerin mensubu olun bayanlar sizinle daha çok ilgilensin...





Yapılan araştırmalara göre kadınlar aşağıdaki meslek gruplarına hayranlık duyuyor ve onlarla daha fazla ilgileniyorlar.

1- Pilot
Kadınların gönlünü karizmatik üniformaları ve prestijli görevleriyle çeliyorlar. Üstelik, yalnız seyahat ettikleri için bekar kadınlarla tanışma ihtimalleri de çok yüksek.


2- Modacı
Kadınların en çok ilgilendiği alanlardan biri moda... Dolayısıyla modacılar birçok meslek grubuna göre daha baştan avantajlı. Beraber çalıştığınız desinatörler ve mankenleri de düşürseniz...


3- Cankurtaran
İşte tam yaz tatilinde yapılacak iş... Zamanınız sürekli plajda ya da havuzda geçecek. Çevrenizde bir sürü genç kız olacak. İçlerinden birinin hayatını kurtarırsanız, şöhretiniz daha da artacak.


4- Dans öğretmeni
Kadınların dans etmeyi sevdiği bir gerçek. En sevmedikleri şey ise gece kulübüne gittiği halde sabaha kadar piste çıkmayan ya da çok iyi dans ettiğini iddia edip, etrafındakilerin alay konusunu olan erkekler. Dans öğretmenlerinin avantajı işte bu yüzden...


5- Özel spor antrenörü
Görevleri gereği zaten kadınların dikkatini çekiyorlar. Fakat özel antrenörlük, kadınlara daha yakın olmayı sağlıyor.


6- Oyuncu
Oyunculardan etkilenmeyen kız var mı? En ünlüsü de, amatör olarak bu işi yapanı da ilgi çekiyor. Ayrıca oyun çalışmaları sırasında ya da turnelerde yeni insanlarla tanışma şansı doğuyor.


7- Manken ajansı
Fazla söze gerek var mı! Genç ve güzel kadınlar etrafınızda pervane olacak.


8- Barmen
İşiniz eğlence mekânlarında. Çevrenizdekiler de eğlenmek için oraya gelen insanlar. İçki hazırlarken bile yeni insanlarla tanışma şansınız var.


9- Otel görevlisi
Çünkü çalıştığınız mekan, eğlenmek ya da sıradan hayatını geride bırakmak isteyenlerle dolu. Bu gruba giren kadınlarla arkadaşlık kurma şansınız yüksek.


10- Doktor
Okulu bitirene kadar çok yoruldunuz, sosyal yaşam nedir bilmediniz. Ama bütün bunlar diplomanızı alınca bitti. Unutmayın, anneler daha küçük yaşlardan itibaren kızlarına bir doktorla evlenmelerini öğütler.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Mevlana Köşesi.....(Onu Anlayabilmek)>
  22.May.2008 Per 21:34:44
fiogf49gjkf0d

























<<1...100...200...300...400...500...600...700...791792793794795796797798799800801 802803804805806807808809810811...900...983>>