ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
15 Mayıs 2024, Çarşamba 11:21   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...600...606607608609610611612613614615616 617618619620621622623624625626...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Lazer Seramonisi>
  21.Eyl.2008 Pzr 14:50:12
fiogf49gjkf0d








manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Erdoğan a inat bedava gazete>
  21.Eyl.2008 Pzr 14:29:37
fiogf49gjkf0d
Erdoğan a inat bedava gazete
Erdoğan a inat bedava gazete
21 Eylül 2008 Pazar 08:13
Başbakan Erdoğan ın gazete boykotu çağrısına tepki sürüyor. Vatandaşlar aldıkları gazeteleri bedava dağıtmaya başladı.

Eskişehir ve Hakkâri’de iki vatandaş, Başbakan Erdoğan’ın gazete boykotu çağrısına tepki olarak, paralarıyla aldıkları Milliyet, Hürriyet, Posta, Vatan ve Radikal’i çevrelerindekilere dağıttı.

Eskişehir’de emekli banka müdürü Recai Sara, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğan Grubu gazetelerine yönelik “boykot” çağrısına tepki olarak, satın aldığı gazeteleri semt pazarında bedava dağıttı.

Evli ve 4 çocuk babası Sara, 75. Yıl Mahallesi’ndeki bir marketten aldığı 50 adet Hürriyet, Milliyet, Posta ve Vatan gazetelerini, eşi Fatma Sara ile birlikte semt pazarında vatandaşlara ücretsiz olarak dağıttı. Uzun yıllardır Milliyet okuru olduğunu söyleyen Sara, Erdoğan’ın açıklamalarını “talihsizlik” olarak nitelendirerek şunları söyledi:

“Özgür basının susturulduğu bir ülkede çocuklarımın geleceği için kaygı duyuyorum. Bunun için Başbakanın talihsiz açıklamalarına en güzel cevabı daha fazla gazete okunmasını sağlamakla veriyorum”

Hakkâri’de de 14 yıldır kırtasiye ticareti yapan Ahmet Korkmaz da Erdoğan’a tepkisini, Doğan Grubu’na ait gazeteleri satın alıp ücretsiz dağıtarak ortaya koydu. Gazetelerin öğleden sonra geldiği Hakkâri’deki 3 bayi dolaşan Korkmaz, bulabildiği Hürriyet, Milliyet, Vatan ve Radikal olmak üzere 10 kadar gazeteyi isteyenlere ücretsiz dağıttı.

Deniz Feneri yolsuzluğu haberlerinin ardından Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların halkın büyük tepkisine neden olduğunu belirten Korkmaz “Yolsuzluk varsa herkes bilmeli, sorgulanmalı. En başta bu görev Başbakan’a düşer” dedi.

BİR TEPKİ DE İZMİR DEN

İzmir’de de Cumhuriyet İçin Güçbirliği Platformu üyeleri, yolsuzlukları ve basın özgürlüğüne yönelik baskıları protesto etti. Platform üyesi yaklaşık 100 kişi “Fener Söndü, Yüce Divan Göründü”, “Yüzyılın İyilik Soygun Harekâtı” yazılı dövizler taşıdı. Basın açıklamasını yapıldığı tarihi Kemeraltı Çarşısı’na alışveriş için gelen bazı vatandaşlar da eyleme destek verdi



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >MP3 indirmek günah mı?>
  21.Eyl.2008 Pzr 14:26:44
fiogf49gjkf0d
MP3 indirmek günah mı?
MP3 indirmek günah mı?
21 Eylül 2008 Pazar 09:28
İnternetten mp3 indirmek günah mı?Sanatçıların kâbusu olan, internetten MP3 indirmeye ilahiyatçılardan yorum geldi.
Müzik sektörünü batma noktasına getiren "MP3" konusunda, Diyanet ve ilahiyatçılar "İnternetten korsan MP3 indirmek kul hakkına giriyor ve günah" görüşünde birleşti.

1990 lı yıllarla birlikte, bilgisayarda insan kulağının duyamayacağı frekansların silinmesi ve böylece bir şarkının birkaç megabit veriye dönüştürülmesinin yolu açıldı. Bu teknolojiyle oluşturulan MP3 dosyalar, artık tüm dünyada hiçbir bedel ödemeksizin internetten indiriliyor. Yeni albümlerden klasiklere kadar her tür müzik de bu yolla edinilebiliyor.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, bir başkası tarafından üretilmiş herhangi bir ürünün, rızası olmadan alınamayacağını, internetten indirilemeyeceğini belirterek şunları söyledi: "Telif haklarına riayet, dinen gereken bir husus. Telif haklarını korumamız lazım. Başkasının yazdığını onun izni, onayı olmadan indirerek onu kendinize mal etmek doğru değil. Bir insanın emeğinin rızası dışında elinden alınması doğru değil."


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >CANIM KUZENİMİN (PUROTOTİP) DOĞUM GÜNÜ>
  21.Eyl.2008 Pzr 00:41:49
fiogf49gjkf0d






manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Forum Tiplemeleri>
  21.Eyl.2008 Pzr 00:12:38
fiogf49gjkf0d
Evet hiç Birine


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Mum Ateşiyle Pişen Yemek>
  21.Eyl.2008 Pzr 00:10:05
fiogf49gjkf0d
Bir gün Nasreddin Hoca ve arkadaşları iddiaya tutuşmuşlar. Eğer Hoca karanlık ve soğuk bir gecede, sabaha kadar köy meydanında bekleyebilirse arkadaşları ona güzel bir ziyafet çekecekmiş. Şayet bunu beceremezse o, arkadaşlarına ziyafet çekecek. Kararlaştırılan gün Hoca meydanın ortasında, sabaha kadar tir, tir titreyerek beklemiş. Sonra yanına gelenlere :
- Tamam demiş. İddiayı kazandım.
- Ne oldu ne yaptın demişler.
- Bekledim sabaha kadar demiş.
- Hayır demişler. Sen uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın. İddiayı kaybettin! Ziyafetimizi hazırla. Hoca çaresiz kabul etmiş. Ziyafet vakti kocaman bir kazanın altına minicik bir mum koymuş. Güya yemek pişirecek.
- Ne yapıyorsun? demişler. Kıs, kıs gülerek cevap vermiş :
- Bu mum sıcağıyla size yemek pişireceğim arkadaşlar. Uzaktaki bir mum ışığıyla ben nasıl ısındıysam, bu kazandaki yemek de öyle pişecek!...


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Forum Tiplemeleri>
  21.Eyl.2008 Pzr 00:05:58
fiogf49gjkf0d
Forum Şairleri

En sık rastlanan tiplerdendir. Şiir topiklerine yazıp giden cinsleri zararsızdır, lakin olayı üslup haline getirenler çok fenadır. “Hükümsüz kalmış ruhun senfonisi” gibi tamlamalar kullanır..

Öğreten Adamlar

Misyon sahibi arkadaşlardır. Herşeyi bilirler ve sormasanız bile öğretirler. Kendilerine iman farz, şükran vaciptir. Mesih kompleksinden müzdariptirler, kurtarılmak istememenizi idrak edemezler. Yeterli ilgi ve alakayı göstermezseniz küserler. Soru sordukları görülmemiştir.


"Yardım Edin" ciler

Kendi aralarında ikiye ayrılırlar.
Birinci gruba genellikle bilişim forumlarında rastlanır. Forum sakinlerini arama motoru yerine kullanırlar. Takıldıkları konuyu araştırmak yerine sorup hazır cevap almayı tercih ederler. İstediği cevabı vermezseniz bozulurlar.
İkinci grup daha vahimdir. Yardım istenen konu genellikle aşk-meşk muhabbetidir. “Sizce sevgilim beni aldatıyor mu?” “Erkekler niçin böyle?” “İntihar etmeyi düşünüyorum” “Her aradığımda telefonu suratıma kapatıyor, sizce sevgilim naz mı yapıyor?” gibi temaları vardır. Bu temalar onlar için hayatidir, dalga geçerseniz çok kırılırlar.


Sevgi İnsanları:

Forum şairleri kadar sık görülen tiplerdir, zaten genellikle bünyelerinde ikisini birlikte barındırırlar. Sevgide sınır tanımazlar. Börtüyü, böceği, insani, kanapeyi, güneş ışığını, cocuklari, telefon sarjörünü filan ayrim yapmaksızın severler. Sevgileri yüreklerinden kopar, enginlere sığmaz taşar.
En tahammül edilmedikleri şey sevilmemeleridir. Böyle durumlarda bir kaç tane nick alıp ilk nick,e yönelik hayranlık ve sevgi cümleleri kurduranlara vile rastlanır.


Forum Asabileri:

Çatacak eleman aramak üzere internete girmiş, site site dolaşmış, Stem, hır gür gargara dolu insanlardır. Bazan bazı başlıklara sırf imzalarını atıp çıkarlar. Maksat asabiyat yaratmaktır. Damarlarındaki asabiyat yetmediğinde, öyle abuk subuk yorumlarla taciz atışı yaparlar.


İmla Zabitleri

Ömürlerinin kırk senesini birilerinin kendilerinin yanlışını düzeltip durması durduk yerde olmasa da, bir maraz bırakmıştır vatandaşlarımızda. İyilikten doğmamıştır anlayacağınız bu mazarat. Her neyse, "histeri ingilizceden dilimize geçmiştir, isteri fransızcadan..." gibi söylemlerle kendilerini bile çileden çıkarabilir bunlar. (bakınız tırnaklarının içinde özel isimleri büyük harfle yazmayabilirler, apostrofla ayırmayabilirler, çok biliyorlar ya, dediklerini yapacaksınız, yaptıklarını yahut yazdıklarını değil.)


Forum Nihayetçileri

Her çıkışın bir inişi, her başlangıcın bir sonucu var diyerekten hayatı bu basit felsefe tadında yaşayangellerdendir kendileri. Olaylara, forumda yazılanlara hep sonundan bakarlar, ki bunlara bu durumda "kaçacağı dem saklanacakları tutangiller" bile diyebiliriz.
Bakalım sık sık hangi aforizmalarla hafsalamıza tavan yaptırıyorlarmış: "İyi hoş diyorsun da, sonuçta bu laflar bana bir şey kazandırmıyor ki", "bize laf değil pizza lazım", "bu başlığı ben sonlandırırım abi, kimse yazmasın, moderatöööööööööööör moderatööööööööööör, kilitler misin anacım şurayı, bozuyorlar sonuç bölümümü"...


Forum Sonsuzları

Handiyse sonsuz susuzluk çekiyor gibidir bunlar. Dilediğiniz kadar sulandırın ortalığı, damacanalarca candamarlarına su dayayın, tatmin olmazlar. Soruları, sorunları, yazıları, çizgileri, teşhisleri, herbir şeyleri n kadar ilerler bunların. Bu arada "n"lerinin enleri bilinmemektedir. Zaten bu vecih ile de onlara sonsuzcular diyoruz ya.


Forum İtirazcıları

Aslında bunlar sırf foruma değil, hayata hayati mahkemesinin "itiraz makamı" olarak bakarlar. O cihetle "öyle olmaz, sen öyle demişsin ama, otoriteler böyle diyor" gibisinden hışımla ve herkesten önce kendine hasar verici bir şekilde başlıklara girerler. Girerler de, bir türlü çıkamazlar doğrusu.


Forum Hayretçileri

Aslında kendileri hayret birer mevzudur lakin, yüzeysel bir şekilde incelemek icabeder kendilerini. Bunlar sanki ömr-ü hayatlarında sizin azevvel yazdığınız hadisenin bir benzerini yaşamamışlar gibi (yaşamamışlardır, oksijen sarfiyatı bunlar, zaten "bir sayfa okudum, hayatım altüst oldu" bilem diyebilirler, boşturlar) hiç tahmin etmediğiniz hararette hayret ederler mevzuya.


Forumun Kırk Yılda Birileri

Bunlar pek sık girmezler foruma. Girdiklerinde de bir müddet forma girme zorluğu çekerler. Çok eskilerden filan kalmış olabilirler. Antika muamelesi edilmesi caizdir bunlara.


İhtilaf Cephesi

Muhtelif çap ve kalibrede, ibresini şaşırmış bir forum kitlesi oluşturur bu cephenin kalemşörleri. Kimi dem kendilerini "itlaf timi" ile karıştırırlar lakin bu karışıklığı fark yahut itiraf edemezler. Sıklıkla kullandıkları laf-ı güzaf: "ona öyle demezler, peynir ekmek yemezler", "ne yani oldu mu şimdi o, yakışmadı çabuk çıkar, değiştir değiştir" gibidir.


Forum Kına Yakıcıları

Bunlar forum efradının, eşin dostun tanıdığın, çoluğun çocuğun düğününün bir önceki gecesinde -yani kına gecesinde- ortalığı şen şakrak hale getirmek için ellerinden ne gelirse yapabilecek kapabilitide; süper zeki, çalışkan, çağrışkan insanlardır. Arada bir "kınayı getir aneeeeeeeeeeeey, kınayı getiiiir aney, parnağın batır aney, parnağın batır aney, bu gece misafireem, bu geceeeee misafirem, goynunda yatır aney, goynunda yatır aney" şeklinde de iki uzun bir kısa hava türkü çığırabilirler.


Forum Kinayecileri

Hanımefendiciğimin de o narin ellerini bütünleyen o misli bulunmaz parnak uçlarıyla o misli bulunur klavyesine tıngırdatarak ifade ettiği üzere, kınama işlemini esef eşliğinde yürütür bunlar. Multitasking uzmanlarıdır bir yerde. O kadar çoklu işlemi birarada yürütmelerinin bağrısıra "maateessüf" lafını bir türlü imlâya uygun yazamaz bunlar. Bunlara forumun ilerleyen mademelerinde "mutasarrıf" değil, "mutasavvuf" değil, (neydi lan) "müteessif" lik mazbatası hedaye edilir.
Sıklıkla kıllandıkları durumlar (aman işte kullandıkları kelamlar): "esefle kınıyorum", "üzülerek belirtiyorum ki, bu server üç vakte kadar göçecek"... vs gibidir.



Siz hangisisiniz ?


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >İçelim Mi? İçmeyelim Mi ?>
  20.Eyl.2008 Cmt 23:58:44
fiogf49gjkf0d
İKİ SARHOŞ MEZARLIĞIN DUVARINA YASLANMIŞ İÇİYORLARMIŞ BİRDEN

KARŞIDAN BİR CENAZE GÖRÜNMÜŞ DEFNEDİLECEĞİ SIRADA SARHOŞ MERAK EDİYOR

BU ADAM NİYE ÖLDÜ DİYE KOŞARAK GİDİYOR. YANAŞIYOR VE NESİ VARDI

NEDEN ÖLDÜ DİYOR BU ADAM HEP İÇERDİ HEP SARHOŞ GEZERDİ AYYAŞIN BİRİYDİ

DİYORLAR ARKADAŞININ YANINA GİDİYOR ODA BİZİM GİBİ ÇOK İÇİYOR MUŞ

DİYOR BİRAZ DURAKSIYORLAR.

BİRAZ SONRA BAŞKA BİR CENAZE GELİYOR

AĞLAYAN ZIRLAYAN

SARHOŞ YİNE MERAK EDİP CENAZENİN YANINA GİDİYOR NEDEN ÖLDÜĞÜNÜ SORUYOR

DİYORLAR Kİ TAKDİRİ İLAHİ HİÇ İÇKİ İÇMEZ HİÇ SİGARA İÇMEZ BİR ADAMDI
SARHOŞ

KOŞA KOŞA ARKADAŞININ YANINA GELİYOR

İÇELİM ANASINI SATAYIM İÇENLE İÇMEYENİN ARASINDA 5 DAK VAR.*


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Denize Girmek Yasak>
  20.Eyl.2008 Cmt 23:49:08
fiogf49gjkf0d
Bir grup İngiliz, Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş. Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. "Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi" demiş. Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee, noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere "Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar" dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da "Denize girmek yasak! " dedim
 


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Eski İnsanların Tuvaletleri>
  20.Eyl.2008 Cmt 23:44:49
fiogf49gjkf0d
İnsanlar tarihlerinde çok uzun bir süre tuvalet kullanmadılar. Başlangıçta hayvanlar nasıl yapıyorlarsa, onlar da öyle yaptılar. İşlerini en yakın çalının dibinde veya bir ırmak kenarında görebiliyorlardı. Ancak toplumlar geliştikçe, köyler, kasabalar ortaya çıktıkça tuvalet ihtiyacını karşılamak için daha uzak mesafelere gitme zorunluluğu doğdu. Ayrıca açıkta bırakılan atıkların yarattığı kötü koku ve hastalık tehlikeleri de insanlarda bu konuda bazı önlemler almanın zamanının geldiği bilincini oluşturdu.

Binlerce yıl önce Sümerler, Mısırlılar ve Hindistan da yaşayanlar oturakta oturup, ihtiyaçlarını giderdikten sonra oturağa düşenleri uzakta bir yerlere döküyorlardı. İki bin yıl önce ise Romalılar ilk basit tuvaleti kullanmaya başladılar. Atıklar oturdukları deliğin içine düşüyor, deliğin altından akan su onları uzağa taşıyordu.

Çiftçilerin, açık arazide çalışanların ise zaten böyle bir dertleri yoktu. Tarlanın bir köşesine çukur kazıyor, çukur yeterince dolunca, toprakla dolduruyor ve başka bir çukur kazıyorlardı. Geceleri ise yataklarının altında bir lazımlık bulunduruyorlardı.

Ortaçağda kale ve şatolarda atık bir delik vasıtası ile binanın etrafındaki su birikintisine düşürülüyordu. Bir yere tuvaletini yapıp, onu bir tanktan gelen su ile sürükleyip, uygun bir yere bırakma fikri ilk olarak Kraliçe 1. Elizabeth zamanında, 1589 yılında John Harrington dan geldi. Ancak o zamanlar İngiltere deki evlerde ne böyle bir tankı dolduracak, ne de atığı alıp götürecek su sistemi vardı.

Günümüzdekilere benzer bir tuvalet ancak iki yüzyıl sonra 1778 de İngiltere de bir saat yapımcısı olan Alexander Cumming tarafından tasarlandı ve Joseph Bramah tarafından geliştirildi. Tuvaletlerden evlere yayılan kötü koku ise 1849 yılında Stephen Green in U şeklinde bir boruyu tuvaletin çıkışına monte etmesi ile son buldu. Tuvaletlerin ve günümüzde lavaboların da altında bulunan bu U şeklindeki boruda her zaman bir miktar su kalır ve kokunun oluşmasını önler.

Tabii o zamanlar tuvaletler dökme demirden yapılıyordu. Sonra düzgün yüzeylerinin temizlenme kolaylığı bakımından seramik tuvaletler üretilmeye başlanıldı. 1888 yılında ise tuvaletlere zinciri çekilince suyu akan klozetler ilave edildi.

Bizde tuvaletler için hela, kenef, ayakyolu, WC., 00, yüznumara gibi birçok isim kullanılır. WC. İngilizce ismindeki Water Closet in baş harfleridir. Yüznumaranın hikayesi ise değişik. Eskiden Fransa da otellerde tuvaletler koridorların uçlarındaydı. Odaların her birine birer numara verirken, tuvaletlere numarasız demişler ve 00 diye işaretlemişlerdi. Fransızca daki numarasız kelimesi ile 100 numara kelimesi hemen hemen aynı telaffuz edildiğinden, bizde Fransızcası biraz kıt birinin tercüme hatası sonucu yüznumara olarak yerleşmiştir.
<<1...100...200...300...400...500...600...606607608609610611612613614615616 617618619620621622623624625626...700...800...900...983>>