ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
15 Mayıs 2024, Çarşamba 09:53   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...600...609610611612613614615616617618619 620621622623624625626627628629...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >En İyi 10 Yaratılış Miti>
  20.Eyl.2008 Cmt 17:38:48
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
1) Musevi-Hristiyan ve İslam İnançlarının doğuşu  



Yahudi Torah ve Hristiyan İncil’in ilk kitabı olan Cenesis/Genesis iki yaratılış hikayesi barındırır. Bunların ikisi de Musevi, Hristiyan ve İslami inançlarda dünyanın yaratılışı olarak kabul edilir. İlkinde Tanrı “Işık olsun,” der, ışık meydana gelir. Altıncı günde Tanrı gökyüzünü, toprağı, bitkileri, ayı, güneşi, hayvanları ve insanları yaratır. Yedinci günde Tanrı dinlenir ve yarattıklarını düşünür.

İkinci hikayede Tanrı ilk insan Adem’i topraktan yaratır, cennete/bahçeye koyar ve yasak ağaçtan elma yememesini öğütler. Adem yalnızdır. Tanrı Adem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Konuşan bir yılan Havva’yı elmayı yemesi için ikna eder, Havva da Adem’i. Tanrı öğrendiğinde onları cennetten kovar ve ölümlü yapar.


2) Titanlar
 


Eski yunan şairleri çeşitli kozmogoniler öne sürdü. Bunlardan en iyi korunmuş olanı Hesiod’un Teogoni’si. Teogoniye göre ilksel kaostan Gaia (toprak ana)’nın da içinde bulunduğu en eski ilahi güçler çıktı. Gaia gökyüzü Uranüs’ü kendini sarması için yarattı. Hekatonşir (50 kafalı, 100 elli canavar), Cyclopes gibi bir çok yaratıktan oluşan bir ekip kurdular. Sonrada Titanlar meydana geldi. Uranüs kendi çocuklarından nefret ederek onları Tartarus’a hapsetti. Öfkelenen Gaia devasa bir orak yapıp en küçük oğlu Kronus’a verdi. Uranüs Gaia ile ilişkiye girmek için geldiğinde Kronus belirdi ve babasının cinsel organlarını kesti. Uranüs’ün cinsel organlarının yayıldığı yerlerden canavarlar ve devler çıktı. Testislerinin yayılmasıyla meydana gelen deniz köpüğünden tanrıça Afrodit doğdu. Daha sonra, Kronus, Zeus ve Olimpiyanlar’dan oluşan ikinci nesil tanrılara babalık etti

3) Hint Kozmolojisinin Brahma’yla randevusu



Hint kozmolojisi birçok yaratılış miti içeriyor ve yüzyıllar boyunca asıl oyuncular sürekli değişiyor. En eski Vedik metninde Rig Veda, Puruşa adında bin kafalı, gözlü ve ayaklı bir devi anlatıyor. Pruşa parmaklarıyla dünyayı sarıyor. Tanrılar Pruşa’yı kurban edince vücudu yağ üretiyor. Bu yağdan hayvanlar doğuyor. Vücudunun parçaları dünyanın elementlerine ve Agni, Vayu ve İndra tanrıçarına dönüşüyor. Aynı zamanda Hindu toplumunun dört kastı Pruşa’nın bedeninden var oluyor: rahipler, savaşçılar, halk ve hizmetkarlar. Tarihsel olarak Brahma (yaratan), Vişnu (koruyan) ve Şiva (mahveden) önem kazandı. Brahm, uyuyan Vişnu’nun karnından çıkan nilüferde ortaya çıkıyor. Brahma daha sonra 4.32 milyar yılda evreni yaratıyor. Şiva evreni yok ediyor ve döngü böyle devam ediyor.

4) Ada ülkesi Japonya
 


Tanrılar iki ilahi kardeş yarattılar: eski bir okyanusun üzerinde yüzen bir köprüde duran erkek kardeş İzanagi ve kız kardeş İzanami. İzinagi ve İzinami ilk adaya çıktılar ve orada evlendiler. Çiftin dört sakat çocuğu oldu. Tanrılar bunu protokolün ihlal edilmesine yordular. Evlilik ritüelinde ilk İzanami konuştu. Evlilik törenin doğru bir şekilde tekrarlayan çift ilişkiye girdi ve Japonya adası ile diğer tanrı ve tanrıçaları yarattılar. Fakat İzanami, ateş tanrısı Kagutsuchi-no-Kami’nin doğumunda öldü. Çok üzülen İzanagi onu ölülerin bölgesi Yomi’ye kadar takip etti. İzanagi İzanami’nin çürüyen bedenini gördüğünde çok korktu ve kaçtı. Öfkelenen İzanami diğer korkunç kadınlarla birlikte onun peşine düştü. Yomi’nin girişinden kaçan İzanagi girişi kayayla kapattı. Böylece ölümü yaşamdan sonsuza kadar ayırmış oldu.

5) Orta Krallık Çin
 


Karşıt güçler yin ve yang’ı içeren bir kozmik yumurta zamansız boşlukta yüzer. Bir kuluçka süresinden sonra ilk varlık olan Pan-gu ortaya çıkar. Yumurtanın ağır kısım yin aşağıya çökerek toprağı oluştururken hafif kısım yang ise yukarı çıkıp havayı meydana getirir. Kısımların yeniden oluşmasından korkan Pan-gu dünyanın üzerinde durup göğü havaya kaldırır. 18 bin yıl boyunca her gün 300cm büyüyerek gökyüzünü de genişletir. Görevi sona erince de ölür. Vücudunun parçaları evrendeki cisimlere dönüşür. Bazıları üzerindeki bitlerin insana dönüştüğünü söyler. Fakat bir başka açıklama da mevcut. Tanrıça Nuwa yalnızdır ve Sarı Nehir’deki çamurdan erkeği yaratır. İlk insanlar onu çok neşelendirir fakat insan yapmak uzun sürer. Bu yüzden dünyaya toprak zerreleri atar ve bu zerreler insan olur. Bu acelece yapılan insanlar halkı oluştururken ilk yaptıkları asilleri oluşturur.

6) Astekler
 


Asteklerin anası Coatlicue, insan kalp ve ellerinden kolyesi ve yılanlarda eteğiyle çok ürkütücü. Hikayeye göre, Coatlicue obsidiyen bir bıçak tarafından hamile bırakılıyor ve ay tanrıçası olan Coyolxauhqui’yi ve güney semalarında yıldız olacak 400 erkek çocuğu dünyaya getiriyor. Daha sonra, gökten türlerden yapılmış bir top düşüyor. Bunu bulup kemerine bağlayan Coatlicue yine hamile kalıyor. Coyolxauhqui ve kardeşleri, çocuğun kimden olduğunu bilmedikleri için çok şaşırıp kızıyor. Fakat Coatlique’nin karnındaki savaş ve güneş tanrısı Huitzilopochtli annesinin rahminden tamamen büyümüş ve silahlı bir halde çıkıyor. Huitzilopochtli Coyolxauhqui’yi ateşten bir yılan yardımıyla öldürüp kafasını gökyüzüne fırlatıyor. Coyolxauhqui orada aya dönüşüyor.

7) Eski Mısır ruhları
 


Eski Mısırlıların birçok yaratılış miti vardı. Herşey Nu’nun kıvrılarak dönen çılgın suyuyla başlar. Atum önce kendini yaratır sonra da bir dağı. Yoksa duracağı bir yer olmazdı. Atum’un cinsiyeti yoktur ve herşeyi gören bir göze sahiptir. Atum, bir oğul sıçratır. Bu hava tanrısı Shu’dur. Atum sonra bir kız kusar. Bu da nem ve bulutların tanrıçası Tefnut’tur. İkisinin görevi kargaşadan düzen yaratmaktır. Shu ve Tefnut, dünya Geb ve gök Nut’a can verir. Başlangıçta ikisi de birbinine sarmalanmış olsa da Geb Nut’u yukarıya kaldırır. Yavaş yavaş dünyada düzen hüküm sürmeye başlar ama Shu ve Tefnut geri kalan karanlıkta kaybolur. Atum herşeyi gören gözünü çıkarır ve onları aramaya yollar. Shu ve Tefnut gözün sayesinde geri döndüğünde Atum sevinçten ağlar. Gözyaşlarının dünyaya değdiği yerde insan meydana gelir.


8 ) Babil’in nehirlerinin kıyısında
 


Babil yaratılış miti Enuma Elish, su tanrıları Apsu ve Tiamat ile başlar ve daha genç Ea ve erkek kardeşleri gibi birçok tanrının yaratılışını anlatır. Fakat bu genç tanrılar o kadar çok gürültü yapar ki Apsu ve Tiamat uyuyamazlar. Apsu onları öldürme planları yapar ama Ea hızlı davranıp Apsu’yu öldürür. Tiamat öç almak için aralarında çılgın köpek ve akrep adamın da bulunduğu birçok canavar yaratır. Ea ve tanrıça Damkina kendilerini koruması için , dört gözü, dört kulağı olan dev tanrı Marduk’u yaratır. Marduk, Tiamat ile dövüşürken rüzgarları silah olarak kullanır ve Tiamat’ın boğazına kötü bir rüzgar fırlatır; sonra da kalbine ok saplayarak öldürür. Marduk, Tiamati’nin vücudunu ortadan ikiye böler ve yeri ve gökleri yaratmak için kullanır. Daha sonra tarım gibi tanrıların yapmak istemediği işleri yapmaları için insanı yaratır.

9) Perslerin dini, Zoroastrianizm
 


Pers bölgesinin Bundahişn’i, tanrı Ahura Mazda tarafından yaratılan dünyayı anlatıyor. Dağ Alburz, gökyüzüne değene kadar 800 yıl büyüdü. Göğe dokunduğu noktadan yağmur yağmaya başlayınca Vourukaşa denizi ve iyi büyük nehir meydana geldi. İlk hayvan olan beyaz bir boğa Veh Rod nehrinin kenarında yaşıyordu fakat kötü ruh Angra Mainyu onu öldürdü. Boğanın spermleri aya taşındı ve birçok hayvan ve bitki yaratıldı. Nehrin diğer kıyısında güneş gibi parlayan ilk adam Gayomard yaşıyordu. Angra Mainyu onu da öldürdü. Güneş, spermlerini 40 yıl arıttı ve onlardan revent bitkisi filizlendi. Bu bitki ilk ölümlüler Maşya ve Maşyanag’a dönüştü. Angra Mainyu, onları öldürmek yerine kendine tapmaları için kandırdı. 50 yıl sonra ikiz çocuk dünyaya getirdiler ama günahlarının borcu olarak çocukları yediler. Uzun bir zaman sonra yine ikiz çocukları dünyaya geldi; onlardan da bütün insanlar (özellikle de Persler) meydana geldi.

10) Nors Mitolojisi
 


Geniş omuzlu, adeleli tanrıları ve balık etli tanrıçalarıyla İskandinav ve Germen kavimlerinin eski Nors dini, kesinlikle çok ilginç bir yaratılış miti. Norse bilimine göre Dünya (Midgard) var olmadan önce, ateş kılıcını kullanan Surt tarafından korunan korla kaplı Muspell; büyük bir boşluk olan Ginnunagagap ve buzlarla kaplı Niflheim vardı. Niflheim’ın soğuğu Muspell’in alevlerine dokunduğunda buzların çözülmesiyle dev Ymir ve büyük inek Audhumla ortaya çıktı. Sonra, inek, tanrı Bor ve karısını yalayarak hayata döndürdü. Çift’in Buri adlı bir çocuğu oldu. Buri’nin ise üç oğlu oldu: Odin, Vili ve Ve. Oğullar kalkıp Ymir’i öldürdü. Ymir’in etinden Dünya; kemiklerinden dağlar; saçından ağaçlar; kanından ise nehir ve denizler yaratıldı. Ymir’in içi oyulmuş kafatasından tanrılar yıldızlı cenneti yarattı.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Türkiye nin İlk Uçak Fabrikatörü ; Mehmet Nuri Demirağ>
  20.Eyl.2008 Cmt 17:33:06
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Türkiye Cumhuriyeti demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerinden ve cumhuriyet devrinin ilk sayılı milyonerlerinden, kardeşi Abdurrahman Naci Demirağ ile birlikte servetlerini Türkiye nin sanayi kalkınmasında büyük işlere yatırmış ve iş hayatının yanında geniş ölçüde hayırsever insan olarak tanınmış bir kişi.

1886 yılında Sivas ın Divriği kasabasında doğdu. Bu kasabanın eşrafından Mühürdarzade Ömer Bey in oğludur, annesinin adı Ayşe Hanımdır. Babasını henüz üç yaşında iken kaybetmiş, annesinin himaye ve teşvik kanadı altında otodidakt olarak yetişmiştir. Rüşdiye tahsilini memleketinde yapmış ve aynı rüşdiyeye muallim tayin edilmiş, Ziraat Bankasının açtığı bir müsabaka imtihanını kazanarak, bu bankanın önce Kangal, sonra Koçkiri şubelerinde çalışmıştır. Maliye Bakanlığının açtığı bir imtihanı da kazanarak, bankacılıktan maliye hizmetine geçmiş, İstanbul a gelerek Maliye nin her kademesinde seçkin bir memur olarak calışmış ve 1918-1919 arasında 32-33 yaşlarında iken Maliye Müfettişi olmuştur. Divriği ile alakasını kesmeyerek, İstanbul da Beşiktaş a yerleşmiştir.

Kendi kaydına göre 56 altın (252 kağıt lira) birikmiş parası ile sigara kagıtçılığına başlamış ve "Türk Zaferi" adını verdiği bir sigara kağıdı çıkarmıştır. O acı ve karanlık günlerde " Türk Zaferi Sigara Kağıdı" fevkalade rağbet görmüş, o zamanki soyadı ile Mühürdarzade Nuri Bey e hayli para kazandırmış, 252 lirasi üç sene içinde 84 000 lira olmuştur. Daha sonra, Cumhuriyet hükümeti nin Türkiye Demiryolları ve şoseleri ile başladığı büyük imar işini benimseyerek, devlete en uygun tekliflerle müteahhitlik hayatına atılmıştır.(1)

"İlk Türk Demiryolu Müteahhidi, ilk kazmayı vurduğu yerden itibaren azminin ve imanın bütün kuvvetiyle ilerlemeye ve bütün geçtiği yerleri, demir ağlarla örmeye başladı." Fakat Nuri Bey in muvaffakiyeti, Samsun dan Erzurum a kadar geçtiği yerleri demir ağlarla örmekten ibaret kalmadı. O büyük iddiasının tahakkukuna calıştı. Samsun dan başlayan ilk tahakkukuna müteaakip (Fevzipaşa-Diyarbakır) (Afyon-Antalya) (Sivas-Erzurum) (Irmak-Filyos) hatlarında 1012 kilometrelik demiryolu yaparken, diğer büyük inşaat işlerine de atıldı. Bursa da Sümerbank in Merinos, Karabük te Demir ve Çelik, Izmit te Selüloz, Sivas ta Çimento fabrikalarıyla, Istanbul da Hal binasını ve Eceabad - Hava soşesini de yapti. Şunu da ilave etmek lazımdır ki Nuri Bey, bütün bu büyük eserlerinin önünde ve muhitlerinde, hayrat ceşmeler yapmayı unutmamıştı, nitekim bu ceşmelerin adeti kırk sekizi aşmıştır" (2)

Nuri Demirağ, 1936 yılında havacılık sanayiinin ilk temellerini atmaya başladı. İlk iş olarak 10 yıllık devreyi kapsayan bir plan - program hazırlattı. Bu program gereği, Besiktaş Barbaros Hayrettin İskelesinin yanında Tayyare Etüd Atölyesini kurdu. Bu tayyare atölyesi kısa bir sürede dev bir fabrika haline geldi. Yeşilköy de Elmas Paşa çiftliğini tayyare meydanı yapmak için satın aldı. 1000 X 1300 metre boyutlarında düz bir tayyare alanı yaptırdı. Bunun bir örneği de o sıralar Avrupa nın en modern havaalanı olan Amsterdam da vardı. 1937-1938 yılı içinde Türk Hava Kurumu 10 okul uçaği ve 65 planör siparişinde bulundu. İstanbul fabrikalarında yapılan ilk yerli Türk uçağı, 1941 yılı ağustosunda Nuri Bey in doğduğu yer olan Divriği ye uçarak gidip gelmişti. Halkı da heyecanlandıran bu tür gösterilerin yararlı olduğunu düşünen Nuri Bey, Eylül ayında 12 uçaklık bir filoyu, Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçurarak halka kendi tayyarelerimizle göklerimizi kendimizin koruyabileceğini göstermek ve onlara inanç vermek istemiştir. Nu.D.38 tipi yolcu ucağı, tamamen Türk mühendis ve işçilerinin ortaya çıkardıkları Türk tipi bir uçaktır. 6 kişilik yolcu ucağının çift pilot kumandası bulunmaktadır. Saatte 325 kilometre hız yapabilmekte ve 1000 KM uçabilmektedir. Türk Hava Kurumu, Nuri Demirağ ın fabrikalarına sipariş vermiş olduğu bu uçakları almaktan vazgeçmiştir. (3)

"Nuri Demirağ, Cumhuriyet Tarihinde üçüncü kez çok partili hayata geçişte (1945) ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisi nin kurucuları arasında yer aldı ve genel başkanlığını üstlendi"(4) Partinin resmi muamelesi 26/8/1945 te ikmal edilmiş olmakla birlikte, Nuri Demirağ artik yeter sloganı ile 6/7/1945 te ortaya atılmış ve bir siyasi parti kurma teşebbüsüne fiilen o tarihte geçilmiştir. "Böylece Nuri Demirag sadece memleketin iktisadi kalkınmasında değil, siyasi hayatta tek partili rejimi yıkım işinde de öncü ve liderdir (5)" 1946 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi ile Demokrat Parti nin çetin seçim mücadelesinde Nuri Demirağ ın Partisi seçimde kazanamadı ve Milli Kalkınma Partisi günden güne eriyerek siyasi sahadan tamamen silindi ; fakat 1954 seçimlerinde Nuri Demirağ Demokrat Parti den Sivas ta müstakil aday gösterildi ve Nuri Demirağ bu suretle Sivas Mensubu olarak Büyük Millet Meclisine girdi. Meclisteki hayatı uzun sürmedi, 13 kasım 1957 de vefat etti (1) ve Istanbul da Zincirlikuyu Mezarlığında defnedildi. Mesude Demirağ la evli bulunan Nuri Demirağ in Galip ve Kayı Alp adli iki oğlu, Mefkure, Şukufe, Süveyda, Suheyla, Gülbahar ve Turan Melek adlarında kızları bulunmaktaydı.
Kaynaklar: (1) "İstanbul Ansiklopedisi", Reşat Ekrem Koçu, Sayfa 4736, (2) "Nuri Demirağ Kimdir?", Ziya Şakir, Sayfa 50, (3) "Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Bülteni", Yıl:1 sayı: 4 sayfa: 27, (4) "Büyük Larousse Sözluk ve Ansiklopedisi, sayfa 2994 (5) "Nuri Demirağ ın Hayat ve Mücadeleleri, N.Necmettin Deliorman, sayfa 68

 

Nuri Demirağ ve Cumhuriyet Tarihi

Türkiye de Havacılık Sanayii nin Önderi

Seri Üretim olarak 1936 da ilk Türk uçağını yaptı.

Çok partili rejimdeki ilk muhalafet partisini kurdu.

Ankara nin doğusuna ilk demiryolunu yaptı.

İlk yerli paraşütü yaptı.

1922 de ilk Türk sigara kagidini üretti.

Bursa da Sümerbank in Merinos fabrikasını kurdu.

İstanbul Boğaz ina üzerinden tren de gidebilen özel köprü yaptırmayı projelendirdi.

İlk şehir ve köy planlarını hazırladı.

Karabük te demir ve celik fabrikasını kurdu.

İzmit te selüloz fabrikasını kurdu.

Sivas ta çimento fabrikalarını kurdu.

İstanbul daki büyük hal binasını yaptı.
Nuri Demirağ, Nu.D 38 ile Yeşilköy, Nuri Demirağ Havaalanına inmiş durumda.


Gök Okulu öğrencileri ve Kayı Alp Demirağ.


Saatte 325 KM yapabilen 5000 fite kadar yükselebilen 1000 KM uçabilen çift pilot kumandası bulunan Nu.D 38 havalanıyor.


Galip Demirağ, Ömer İnönü, Nuri Demirağ, Erdal İnönü, Mehmet Kum.


Burası Yeşilköy Nuri Demirağ Havaalanı (İnönü tarafından kamulaştırılmış şu anda "Yeşilköy Atatürk Havaalanı" ismiyle kullanılmaktadır) yüzlerce kişi her yıl Nuri Demirağ ın düzenlediği "Gök Bayramı"nı kutlamak için Demirağ havaalanına akın etmektedirler.


Gök Okulu öğrencisi mezuniyet yemini ediyor.


Mısırlı bir kafile sipariş vermek için Nu.D uçaklarını incelemeye alıyorlar.


Genç izcilerin Nuri Demirağ Havaalanına olan ziyareti.


Nu.D 36 lar Nuri Demirağ Havaalanına platformunda dizilmiş, uçuş sıralarını bekliyor.


Nu.D uçak fabrikasının ARGE sinden 1944 yılında çıkan bir %100 yerli malı çift motorlu Nu.D marka uçak. Seri olarak üretilmemiştir.


Gök Okulunun ilk mezunlarından, şu anda Türkiye nin en yaşlı pilotu olan Mehmet Kum, Nu.D marka uçakların motorlarını gözden geçirirken.


Nu.D 38 in yapım aşamaları.


Nuri Demirağ, çoçukları ve karısı Mesude hanımla Üsküdar Sultantepedeki Demirağ korusunda poz veriyor.


Nuri Demirağ ve yakın dostları Neyzen Tevfik ve Filozof Ali Rıza Bölükbaşı. Nuri Demirağ sık sık edebiyatçı ve düşünürlerle biraraya gelir,


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Antalya Atatürk Köşkü>
  20.Eyl.2008 Cmt 17:24:12
fiogf49gjkf0d







manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Antalya Atatürk Köşkü>
  20.Eyl.2008 Cmt 17:23:38
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
1930 yılı Mart ayının başlarında Atatürk İzmir deydi. Havalar soğuk gidiyordu. Antalya nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü. 5 Mart 1930 günü, karayolu ile, İzmir den Antalya ya hareket etti. Isparta, Burdur derken, 6 Mart 1930 günü öğleden sonra, Antalya ya geldi. Kepez den şehre kadar halk, yolun iki yanını doldurmuştu. Saat tam 16. 00 da Tophane Meydanına gelen Atatürk e armağan etmişlerdi. Köşkün önü mahşerdi. Atatürk, kısa bir süre Köşk te dinlendikten sonra balkona çıktı. Halk çılgınca alkışlıyordu. Atatürk, burada kısa bir konuşma yaparak Antalyalılara teşekkür etti. O akşam Türk Ocağındaki toplantıya katılarak gençlerle memleket sorunları üzerine görüştü. Gece yarısına doğru Köşküne çekildi.
Atatürk, Antalya da 12 Mart 1930 sabahına kadar tam bir hafta kalmıştı. Bu süre içinde Antalya da geziler yaptı. Müzeleri, eski eserleri gezdi. Narenciye bahçelerinde üreticilerle görüştü. Dinlendi. 12 Mart 1930 sabahı saat 10 da arkadaşlarıyla birlikte Ankara ya döndü.

Atatürk, Antalya ya 10 Şubat 1931 günü öğleye doğru tekrar gelmişse de o gün Antalya da kalmamış, İzmir den beri kıyıları tarayarak gelen Ege de o gün Antalya da kalmamış, İzmir den beri kıyıları tarayarak gelen Eğe Vapuru ile Silifke ye geçmişti. Atatürk ün, Antalya ya üçüncü ve son gelişi, 1935 yılı Şubat ayına rastlar. Atatürk 16 Şubat 1935 te Ege Vapuru ile İzmir den hareket etmiş, 18 Şubat 1935 Pazartesi günü saat 13. 30 da Antalya iskelesine çıkmıştı. Yanında kız kardeşi Makbule Atadan, Nebile Hanım, Prof. Afet İnan, Fahrettin Altay, Nuri Conker, Cevat Abbas Gürer, yaverler ve başkaları vardır. İskeleden faytonlarla doğruca Köşküne gelen Atatürk, burada akşama kadar dinlendi. Akşam Erenkuş a oradan tekrar köşke geldiler. Geceyi Köşkte geçiren Atatürk, ertesi günü gece saat 22. 30 da Ege Vapuru ile Taşucuna hareket etti.

Antalyalıların Atatürk e hediye ettikleri Atatürk Köşkü, iki katlı, üzeri kiremit çatı, taş bir yapıdır. Girişinde uzun bir hol, holün sağında bir salon, bir oda, banyo ve mutfak, solonda da iki oda ve üst kata çıkan merdiveni vardır. Üst katta ise, holden ayrı olarak birisi balkonlu olmak üzere yedi odası vardır. Atatürk merdivenin karşısındaki odada yatmıştır.

Atatürk ün ölümünden sonra, Antalya Atatürk Köşkü, Özel İdareye geçmiş, 1939 da Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü binası olara kullanılmıştı. 1952 yılında Tarım Bakanlığına devredilen Köşk, son yıllara kadar Teknik Ziraat Müdürlüğünün büroları olarak kullanılmıştır. 1980 yılından sonra Kültür Bakanlığına devredilin Köşk, onarılmış, Atatürk Müzesi olarak ziyade açılmıştır.

   








manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Cumhuriyet e Doğru .. İş Bankası Sergisi nden >
  20.Eyl.2008 Cmt 17:19:47
fiogf49gjkf0d
Teşekkür Ederim


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >TCDD İSTANBUL DEMİRYOLU MÜZESİ>
  20.Eyl.2008 Cmt 17:18:52
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Teşekkür Ederim



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >TCDD İSTANBUL DEMİRYOLU MÜZESİ>
  20.Eyl.2008 Cmt 17:09:27
fiogf49gjkf0d
İstanbul Demiryolu Müzesi

İstanbul Demiryolu Müzesi, Sirkeci Garı içinde 23.09.2005 tarihinde açılmıştır. 45.50 metrekarelik bir alanda hizmet veren müzede 300 adet kültür varlığı sergilenmektedir. Müze Pazar, Pazartesi ve bayram günleri dışında her gün açık olup, ücretsiz gezilebilir.

İSTANBUL(SİRKECİ) GAR`ININ TARİHÇESİ
İstanbul`un Avrupa`ya açılan kapısı Sirkeci Gar`ının temeli 11 Şubat 1888 günü büyük bir törenle atıldı.03 Kasım 1890`da hizmete açılan görkemli gar binasının mimarı Alman mimar ve mühendis A.Jasmund`dur.Berlin Üniversitesi mezunu olan Jasmund şark mimarisi konusunda incelemeler yapmak üzere İstanbul`a gelmiş, Sultan II.Abdülhamit`in güvenini kazanarak sarayın d


















































































anışman mimarı olmuştur.

Jasmund gar binasının projesi hazırlanırken özellikle bir nokta üzerinde durmuştu.İstanbul,batının bitip Doğu`nun başladığı yerdi.Birbaşka deyişle Doğu ile Batı`nın birleştiği noktaydı.Bu nedenle bina oryantalist bir uslupla hayata geçirilmeli,bölgesel ve ulusal biçim kalıplarına yer verilmeliydi.Bu uslubu yansıtmak için cephelerde tuğla bantlar kullanıldı.Sivri kemerli pencereler,ortaya ise Selçuklu dönemi taş kapılarını anımsatan geniş bir giriş kapısı yaptı.Vitraylar bu uslubu tamamlıyordu.

Binanın kaidesi granit,cephesi mermer ve Marsilya Arden`den getirilmiş taşlarla yapıldı.Bekleme salonlarına,Avusturya`dan getirilmiş büyük çini sobalar konuldu.Binanın aydınlatılması ise çeşitli yerlere konulan 300 havagazı feneriyle sağlandı.

Sirkeci Garı`nın yapıldığı dönemdeki hali çok görkemliydi.Deniz binanın eteklerine kadar geliyor ve denize taraçalar halinde iniliyordu.
Orta girişin iki yanında saat kulesi,üç büyük lokanta,ayrıca binanın arkasında geniş bir bira bahçesi ve açık hava lokantası bulunmaktaydı.
Gar`daki büyük lokanta ise binanın saat kulesi cephesindeydi.Lokantaya uzun mermer merdivenlerle çıkılıyordu.
Yedikule`de yapımına başlanan demiryolu Yenikapı`ya geldiği zaman hattın, Sarayburnu`na kadar uzanan Topkapı Sarayı bahçesinden geçirilmesi konusu uzun tartışmalara yol açmış,Abdülaziz`in izniyle hat Sirkeci`ye ulaşmıştır.

Ancak,Sirkeci`ye ulaşan demiryollarının yapımında istimlak amacıyla tarihi değerine paha biçilemeyen Bizans ve Osmanlı saray ve köşkleri yıkılmış,sahil özeliğini yitirmiştir.
Gar`ın büyük kapısı üstünde bugün mevcut olmayan ama yeri bulunan tuğra ile Muhtar Efendi tarafından tanzim edilmiş şu kıt`a yazdırılmıştır.
Ulu Hakan himmet ederek
Buyruk verdi.
Demiryol için bu gönül çeken
İstasyonu yaptırdı.
Tarihi ilan için çıktı özel bir tren
Sultan Hamit yaptırdı bu süslü ve gönül çeken istasyonu

1869 yılında yapım imtiyazı verilen 2000 km .lik Şark demiryollarının milli sınırlar içinde kalan 337 km .lik İstanbul-Edirne ve Kırklareli-Alpullu kesiminin 1888 de bitirilerek işletmeye açılmasıyla İstanbul, Avrupa demiryollarına bağlanmıştır.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Suna- İnan Kıraç (Kaleiçi Müzesi)>
  20.Eyl.2008 Cmt 16:54:57
fiogf49gjkf0d









manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Suna- İnan Kıraç (Kaleiçi Müzesi)>
  20.Eyl.2008 Cmt 16:54:25
fiogf49gjkf0d
Geleneksel Antalya Evine ait Fotoğraflar ;









manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Suna- İnan Kıraç (Kaleiçi Müzesi)>
  20.Eyl.2008 Cmt 16:53:43
fiogf49gjkf0d






<<1...100...200...300...400...500...600...609610611612613614615616617618619 620621622623624625626627628629...700...800...900...983>>