ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
28 Nisan 2024, Pazar 06:44   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...483484485486487488489490491492493 494495496497498499500501502503...600...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Küçük Şeyler Ansiklopedisi>
  9.Ara.2008 Sal 16:08:10
fiogf49gjkf0d
Keyfime göre bir lügâtim olsaydı; her sözü kendi keyfimce yorumlayasaydım diye düşündüğüm olur zaman zaman.



Adını Keyif Lügâti ya da Küçük Şeyler Ansiklopedisi koymayı düşündüğüm kitabın bazı maddelerini sizinle paylaşmak istedim bu hafta. Keyfinize bakın; keyfiyetinizi çoğaltın diye. Yani ki, biriktirmenin peşinde koşarken, sayıların efsununa kapılmışken, bir de, bir şeyde, çok basit ve sade bir işte, bir kelimede derinleşmenin, ruhu dinlendirmenin kapısını da aralamaktır niyetim. Buyurunuz, burdan yanınız.

Acele:
Bakmayın adının çağrıştırdığı o telaş haline. İçimizde en sakin olanı o. Baksanıza herkesin başında bekliyor; bırakmıyor, terk etmiyor. İnsanlar her daim aceleyle koşturuyor, meydanlar aceleyle dolup boşalıyor, işyerlerinde aceleyle çalışılıyor. Anlayacağınız herkes koşturuyor, ama acele bekliyor. Kimsenin ardı sıra da koşmuyor; kendini terk edecek olanları bile vardıkları yerde sabırla bekliyor.

Leke:
Dayanılır şey midir bulunduğunuz her yerden kovulmak? Az şey midir her defasında fazla görülmek? Oysa, davet ettiğimiz şeylerden artandır, taşandır leke. Yemek lekesi, mürekkep lekesi, kahve lekesi... Sadece yerinde durmuyor diye istediğimizden bir parça, bir damla, bir yudum olanı dışlamak niye? Lekeye ettiğimize bir bakın: Alnımızdan uzak olasıdır leke. Namusumuza değmeyesidir leke. Hayır, hayır; içimizde en lekesizidir leke. Çünkü lekeli leke diye bir tabir yok henüz lügâtlerde. Lekeye leke sürülmez bir kere. Sonra, sınırını aşmaz leke; oturur oturduğu yerde. Bir lekenin lekelediğini istila ettiği, işgal ettiği, ele geçirdiği görülmemiştir. Hem sonra, kendini bilir leke, haddini bilir. Bir lekenin leke oluşuna itiraz ettiği vaki değildir, bir lekenin leke değilmiş gibi davrandığını gören olmamıştır. Okumayı bilmeyene, harfleri tanımayana aslında bu yazı da bir leke, sadece
bir leke... Öyleyse hiç leke görmeyecek biçimde okumalı âlemi... Leke gözümüzde, leke zihnimizde, leke olmaması gereken yerde.

Taş:
İçimizde en yumuşak kalpli olanı. Rabbinin emri karşısında kalplerden de yumuşaktır; sert ol! denince sert olur ve bekler; üzerinden sular da geçse, yüzüne kadifeler de değse verdiği sözden caymaz. Asâ-yı Mûsanın [as] dokunuşuyla yumuşar. Demek ki sertliği kendinden değil emre karşı yumuşak başlılığındandır. Vefasızlık ettiklerimize karşı vefa borcumuzun kefilidir taş: Unutulmuş ölülerin başında sabırla bekler, unutmaz isimlerini, bağrında acı bir yara olarak saklar.

Düğme:
Dört gözle sevdiğini bekler gibidir. Bu yakadan öbür yakaya hasret taşır. Sırdaştır; ardında mahremi saklar. Gizliliğe yoldaştır; tenler üstünde gezinir. İliğine kadar vefalıdır, dosttur; iki yakamızı bir araya getirir. Tevazûun kristalleşmiş halidir; yakamızdadır, hep görünür yerdedir, ilk göze çarpandır ama yokmuş gibi davranır; önümüze geçmez, yerimizi almaya kalkmaz. Uluorta çözmeye gelmez düğme; ki çözüldükçe tenin sırlarını açar.

Gözyaşı:Ruhun bedenden taşmasıdır. En çok kadın yanağına yakışır. Sözlerin en tatlısı, yalvarışın en dayanılmazıdır. Kalplere damlayan uzun ince ırmaktır. Damlaya damlaya gül olur.

Çay: Sohbetin bardağa sinmiş hali. Dünyadan kopmanın, ötelere kanat çırpmanın en kolay bulunur bahanesi. Şekerin içinde erimeye can attığı kutsal sıvı. Kan renginin özlemle kucağına atıldığı sıcak yuva.

Asansör: Dizlere derman; nefeslere ferahlıktır. Her bedeni içeri davet eder; ancak ruhları aynalarda hapseder. Gelip geçilir içinden sadece; kalınmaz. Beklenir ama beklenenler içinde vefayı en az hak eder gibidir. Sanki herkes dargındır asansöre. Sanki herkes dargındır asansörde. Muhabbeti mi aşağı indiriyor ne?

Harf: Ruhun kâğıda düşen ince gölgesi. Seslerin usâresi, özsuyu. Anlamın boşluğa düşmemek için tutunduğu kuru dal.

Hece: Dilin altından göğe uzanan ince bir filiz. Kökleri sessizliği parçalar, dallarında sesten evler kurulur.

Kitap:Anlamın kapılarını bekleyen suskun bekçi. Açılınca umulmadık kapılar açar. Kapalı kaldıkça, kendine bile susar. İnsan dudağına değince dirilen ölü ağaç parçası.

Dua: Sözün miracı. Dudağın haccı. Dilin namazı. Arzuların kıblesi. Sözün göğe ağışı. İsteyen ile istemeyi verenin buluşması.

Tevekkül: Tembelliğin zıt anlamlısı. Tembel olanların hak etmediği sükûnet vakti. Çalışmanın üzerine giydirilen taç. Emeğin alından ter ter süzülüşü. Sebebi sonuca bitiştiren huzurlu bekleyiş.

Yağmur: Göğün yere ağışı. Bulutların çiçekleri öpüşü. Yüksekten geldiği halde aşağıdakileri incitmemenin göstergesi. Kimseyi kimseden ayırmadan kucaklamanın resmi. Rahmetin cisimleşmiş hâli. Aslında, yağmurca konuşur Rahmet Peygamberi [asm]; yüksekten indiği halde kimseyi küçümsemez, hiçbir şeyi incitmez, ötelerden gelir ama kimseyi kimseden ayırmaz.

Son: Kalplerin küstüğü sözcük. Sonsuzluğun arefesi. Sonsuzlukla son bulan hüzün bilmecesi.

Senai Demirci


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  9.Ara.2008 Sal 00:14:34
fiogf49gjkf0d
GÜNAH GÜNAH


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  9.Ara.2008 Sal 00:02:02
fiogf49gjkf0d

manolya41

manolya41 resimleri

    8.Ara.2008 Pzt 19:22:47       Sabah Yazarından Çok Farklı Bir Kurban Yazısı Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Sabah yazarından çok farklı bir kurban yazısı
İşte o yazı

İşte Haşmet Babaoğlu nun o yazısı

Öyle bir adamdı ki, ateş onu ve kalbinin yüceliğini tanımış, yakmamıştı. Öyle bir adamdı ki, babasının yolunu ona saygıda kusur etmeden terk etmeyi bilmişti.
Öyle bir adamdı ki, ne güneşe ve yıldızlara kanmıştı ne de zalimin zulmüne boyun eğmişti.
Yeryüzündeki elçilerin "baba"sıydı.
Öyle yazıldı, öyle söylendi hikâyesi...
Bugün onu, yani Hz. İbrahim i hatırlatacağım size...

Neden?
Kısaca anlatayım.
Yıllar önce Yeni Yüzyıl da yazmaya başladığımdan bu yana Kurban bayramlarında farklı yazılar kaleme aldım.
Kurban geleneğini güncel bir bakışla ele almaya karşı çıktım.
"Bu uygulama çağdışı bir şey" diyenlerle "bu uygulama özünde sosyal yardımlaşma-dayanışmadır" diyenlerin kısır tartışmasına girmek yerine insanlığın binlerce yıllık serüvenine eğilmeyi tercih ettim.
İlk yazılarımda bu geleneğin bütün toplumlar için geçerli antropolojik özelliklerinden söz ettim.
Sonraki yıllarda ilahi dinlerin öyküsünü ele aldım.
Mesele inanıp inanmama meselesi değildi.
Mesele binlerce yıllık anlatıların boş yere ortaya çıkmayacağını bilmekteydi!
Her şeyden önce...
Kurban edimi üzerine bütün öyküler bugün giderek unuttuğumuz kurban adabı nın aslında kurban âdeti nden çok daha önemli olduğunu bize gösteriyordu.

Şimdi sıra Hz. İbrahim in oğlu İsmail i kurban etmeye kalkışmasının ardındaki hikmeti anlamaya geldi.
İlahiyatçı değilim. Şükür, onların yapabileceği bir işe kalkışacak kadar kendimi kaybetmedim.
Hayır! Sıradan bir okur yazarın zihni ve görmüş geçirmiş bir kalbiyle yaklaşacağım Kur an daki anlatıya.
Yer dar! Biraz hızlı gideceğim elbette.
Ve Ali Şeriati nin analizini yedeğime alarak çıkacağım bu yola!
Ne istendi Hz. İbrahim den?
Oğlunu kurban etmesi, "boğazlama"sı istendi.
Hak yolunda kendi canını defalarca feda etmişti oysa Hz. İbrahim...
Hiç duraksamadan, gözünü kırpmadan hem de...
O halde İsmail den vazgeçmesi ne anlama gelirdi?
Ondan " sevdiklerinden " vazgeçmesi isteniyordu.
Çünkü insanı yeryüzüne bağlayan canından çok sevdikleriydi.
İbrahim müthiş bir yol ayrımındaydı.
Yıllar boyu dualarla, dileklerle oğlunun yolunu beklemişti. Ona çok düşkündü!

Tam bu noktada Dr. Şeriati "İsmail i kurban et" emrinde düz anlama değil derin anlama bakar ki, haklıdır. ("Nefsini öldür"deki öldürmek gibi...)
Sonra İsmail i de bir özel addan çok bir sıfat olarak görmek gerektiğini söyler.
Bence haklıdır Şeriati, çünkü kurban olayının " öz "ü tam da bu noktadadır.
Dönelim öyküye...
Her zaman Allah ne derse onu yapan Hz. İbrahim şimdi ne yapacaktır?
Bu buyruk karşısında teslimiyetin gücü babalık hazlarından daha mı hafif kalacaktır?
İblis girer araya.
Hz. İbrahim, zorlanır, düşer, kalkar...
Sonunda vakit gelir. Allah ın emrine uymaya karar verir.
Ah, İsmail! Babasının çektiği sıkıntı nasıl da üzer onu! Boynunu uzatıverir.
Fakat bıçak!..
Orada çırılçıplak...
Orada apaçık biçimde kesmez bıçak.
İbrahim kızar, yere çalar bıçağı!
Ve birden bir koyun belirir.
Müjde ve mesaj gelir.
"Ey İbrahim sen emri yerine getirdin. Allah kurban edesin diye bu koyunu gönderdi."

O gün de...
Bugün de...
Fakat belki de en çok bugün...
Ne anlama geliyor kurban?
Bunu anlamak için iki soruya cevap vermek gerek.
Bir... Hz. İbrahim olabiliyor musun? Yoksa kuru bir örf adet takipçisi misin?
İki... Senin İsmail in ne?
Ali Şeriati şöyle açıyor bunu: "Başkasının bilmesine gerek yok, sen ve Allah bilsin yeter! Senin İsmail in karın, kocan, mesleğin, şöhretin, servetin, gücün, makamındır belki..."
Yoksa Şeriati nin dediği gibi...
"Yalnızca kesmiş olmak için koyun kesmek kasaplıktır!"
HADİ BU YAZI İÇİN DE YORUM YAPIN BAKALIM


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  8.Ara.2008 Pzt 23:56:48
fiogf49gjkf0d


manolya41

manolya41 resimleri

    8.Ara.2008 Pzt 18:57:54       Hakkari de Kesilen Kurbanlıklar Gebe Çıktı Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
 
Hakkari hayvan pazarında vatandaşlara satılan kurbanlık koyunların bir çoğunun gebe çıkması vatandaşları üzdü.
 
Şehirden 1,5 kilometre uzaklıkta bulunan Mezran Mahallesi sahasında açılan hayvan pazarında satışa sunulan kurbanlık koyun ve keçilerin birçoğunun gebe çıktığı bildirildi.
Sabahın ilk saatlerinden itibaren mezarlıkları ziyaret ettikten sonra kurbanlıklarını kesmeye başlayan vatandaşlar gözlerine inanamadılar.
 
Önceden gebe olduğu fark edilmeyen koyun ve keçileri kesen vatandaşlar, hayvanların bazılarının tek bazılarının ise ikiz gebe olduğunu öğrendiler. Neye uğradığını şaşıran vatandaşlar kurbanlık için aldıkları hayvanlar sayesinde sevap işleyeceklerini bilmeden günaha girdiklerini belirttiler.
Geçen yılda bazı kendini bilmez hayvan satıcıların para uğruna gebe hayvan sattıklarını belirten vatandaşlar, utançlarından kameraya çıkıp bu rezaleti dile getiremediğinden yakındılar.
 
Şehrin değişik mahallelerinde kesilen kurbanlıkların gebe çıktığını ifade eden vatandaşlar, hayvanların gebe olduğunun farkına varmadıklarını kestikten sonra ikiz yavru ile karşılaştıklarında iş işten geçtiğini ve duruma üzüldüklerini söylediler.
BU NE PEKİ KATLİAM VE VAHŞET DEĞİL Mİ?


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  8.Ara.2008 Pzt 23:05:37
fiogf49gjkf0d

NEDEN VE KİMDEN ÖZÜR DİLİCEKMİŞİM Kİ  ASIL ÖZÜR DİLİCEK OLAN SİZLERSİNİZ BANA HAKARET ETTİNİZ VE HALA KIŞKIRTMACILIĞA DEVAM EDİYORSUNUZ O ZAMAN SİZLERİN YAPICAĞI TEK ŞEY BASINDA YER ALAN HABERLERE DE İZİN VERMEYİN BAKALIM YAPABİLİYOR MUSUNUZ YAPAMAZSINIZ TABİİ SİZİN GÜCÜNÜZ SADECE BURDA GEÇERLİ



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  8.Ara.2008 Pzt 21:53:57
fiogf49gjkf0d

ASLINDA HATALIYIM EVET ÇOK HATALIYIM HEM DE SİZLERİ İNSAN SANDIM FAKAT İLK GÜNDEN BERİ BANA ISINAMADIĞINIZ İÇİN AÇTIĞIM KONULARI BAŞKA YERLERE ÇEKTİNİZ SİZLERİ İNSAN SANDIN İNSANLIKLA HİÇ BİR İLGİNİZ KALMAMIŞ SÖYLİCEK KELİME BULAMIYORUM BENCE KENDİNİZİ  GELİŞTİRMENİZDE FAYDA VAR YORUM YAPAMAYAN ARKADAŞLAR SESSİZ KALSINLAR LÜTFEN SİZİN YAPTIĞINIZ TEK ŞEY VAR İNSANLARI BİRBİRİNE DİÜŞÜRMEK MEDENİ BİR İNSAN SİZLER GİBİ DÜŞÜNMEZ BANA HAKARET EDENLERİ KINIYORUM YAPTIĞINIZ ÇOK AYIP SAÇMA SAPAN VE KIŞKIRTICI FİKİRLERİNİZİ KENDİNİZE SAKLAYINIZ LÜTFEN VE İNSANLARI BULANDIRMAYINIZ



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM>
  8.Ara.2008 Pzt 21:48:00
fiogf49gjkf0d
KONUYU SAPTIRTMANIZA HİÇ BİR ANLAM VEREMİYORUM AYRICA DİNİMİZE KÜFÜR EDEN YOK AYRICA KIŞKIRTMACILIĞA HİÇ GEREK YOK KONUNUN İÇERİĞİNİ ANLAMAMIŞ OLABİLİRSİNİZ DİKKATLİ OKUYUN LÜTFEN


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Nerden Nereye>
  8.Ara.2008 Pzt 21:42:34
fiogf49gjkf0d


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Hayat Bazen Bedel Öğretiyor>
  8.Ara.2008 Pzt 21:32:07
fiogf49gjkf0d



Hayat Bazen Bedel Öğretiyor



Bazen kaçmanın kurtuluş olduğunu düşünmeden yapamıyorum. Ama kaçmak hiç bana göre olmadı ki! Yenilgi dibe vurmak demekti benim için her zaman. Acı çekmekte, acı çekeceğini bile bile diretmek, sahip çıkmak da, neden, niçin bilemiyorum.


Bazen sevginin çekip gitmek olduğunu ve bunu gerektirdiğini biliyorum.


Ama “Sevgi” , emek, şefkat ve beslenmek ister ya!



Yapamıyorum. Hep yapılabilecek birçok şey var diye düşündüm durdum. Bu böyle de devam edecek biliyorum. Elimi uzattığımda tutacak bir el bulamamak, “Seni Seviyorum” dediğimde duyacak bir çift kulağın olmaması çok da önemli olmadı.



Neden kendime bunu yapıyorum. Bir açıklaması yok. Bir anlık küçük mutluluklar, avuntular için benliğimden vazgeçmeyi göze almak, belki de sevgiye duyduğum hayranlıktan. Belki de bunu yaşatabildiği için sevgiliye duyulan hayranlıktan.


Dünyanın umurumda olmaması, kendimi bile kırıp geçebilecek, ezebilecek kadar pervasız oluşumda bu yüzden. Sevgi ağır bir yük bedeli de… Taşıyamıyorsun bazen. Paylaşılmadan beslenmiyor. Bu yüzden iki kişi yerine, iki kat emek vererek yaşatmaya çalışıyorsun. Karşındaki boşluğu, onun yerine de doldurmak zorunda kalmak. Severekte yapsan kendini kandırmaktan başka bir şey değil belki…



Herkes kendi tercihini yapıyor ya! Günahıyla, sevabıyla, iyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla Sev ya da Sevme. Bunu emredemiyorsun kalbine... Bazen yüreğimin bu kırılmışlığı, ezikliği göğüsleyecek kadar büyük olmadığını düşünüyorum.



İçinizde ki beslenmemiş duyguların, açlığını duyduğunuz ihtiyaçların, ruhunuzda yarattığı yıpranmışlık, bazen bütün ezici gücüyle karşınıza dikiliyor. Hesap soruyor. Cevap veremiyorsunuz. Diyemiyorsunuz ki, “Bu bir alışveriş değil.” Diyemiyoruz ki!



“Beni seveni mi sevmek zorundayım?”


Yerini kırgınlık alıyor. Ama kime neden kırılasınız ki? Daha talep bile etmemişken… Kendinize bu hakkı vermiyorken! Çünkü biliyorsunuz ki, en değerlisi kendiliğinden filizlenen, sizi siz olduğunuz için seçen ve gelen sevgi…



Onun için bir şey yapmanıza gerek de yok. İşte bu yüzden reddediyorsunuz sahte pazarlıklı sevgileri… İşte bu yüzden talep etmiyorsunuz.


Gelecekse kendi gelsin. Kendi istediği için, seçtiği için gelsin. Sizi seçmedi ki… Çoook uzun süre gelmiyor. Belki de hiç gelmeyecek. Ama bir gün gelebileceği ihtimali de yeterli olabiliyor bazen.



Ama yine de bilemiyorsunuz. Bu umut, bu ihtimal hangi bedelleri ödetecek size…


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Konuşan Resimler>
  8.Ara.2008 Pzt 21:28:34
fiogf49gjkf0d

FERDİ NİN KAYSERİ ŞUBESİ
Sesinin Ferdi Tayfur a benzediği bilimsel çalışmalarla
kanıtlanan (!) yerel sanatçı, işyerine başlıkta
gördüğünüz ismi verdi...




KURUMSAL BOYACI
Adana da Modern Boyacı olarak tanınan İsmail Çifteli,
Ramazan a hazır. Bastırdığı imsakiyeleri büyük bir
mutlulukla müşterilerine dağıtıyor. Hem reklam yapıyor,
hem de müşteri memnuniyetini yakalıyor





TELE-FAL REVAÇTA!
Amasya da şu günlerde Gülşen Hanım telefonda bir
muhabbet bir muhabbet yapıyor ki sormayın! Gülşen
hanım gevezelik yapmıyor, telefonla fal bakıyor!
Çalıştığı kafeye gelemeyen müşteriler, yorumları Gülşen
Hanım dan telefonla alıyor...





ESPRİ YİNE KARADENİZ DEN...
Arda arda alınan kötü sonuçlara isyan eden bir
Trabzonspor taarftarı yerel gazeteye verdiği ilanla
Kazanma Ruhu nu arıyor! İlan tepkilere neden olsa da
Karadenizli nin ince esprisinin göstergesi...





YURDUM İNSANI, YURDUM ARACINDA!
Fotoğraftaki araç hayli ilginç. Kendisi için ne traktör
demek mümkün, ne de basit sınıftan bir pat pat . Dört
tekerine bakıp cip desek abartmış oluruz. Kasadaki
kalabalığın, bu ilginç araçla minik bir turu merak
ettikleri için orada olduklarını düşünüyoruz. Umarız
yanılmıyoruzdur





GEÇMEDEN AMAN DİKKAT!
Trabzon un Akçaabat İlçesi ne bağlı Sancak Köyü ndeki
asma köprünün diğerlerinden bir farkı var. Köprünün
mimarları, kullanım şartını da yazarak önlem almışlar:
Lütfen sallamayın. Azami 5 kişi





YUFKA HEYECAN YARATTI!
Zonguldaklı kadınların başına gelen herkesin başına
gelecek cinsten değil. Ramazan hazırlığı içindeki
kadınlar pişirdikleri yufkanın üzerinde Arapça Allah
yazısının yazdığını görünce, soluğu müftülükte almışlar.
Müftü Yiyebilirsiniz, dinen caizdir deyince derin bir
oh çekmişler. Yufkanın kime nasip olduğunu
öğrenemedik ama yiyene afiyet olsun.





UMARIZ YOLUNUZA ÇIKMAZ
İşte cevval bir yurdum gencinin motor şovu!.. Başında
kaskı bile olmayan gencimiz, dört tekerlekli
motosikletini iki tekeri üzerinde kullanıyor. Görenlerin
yüreğini ağzına getiren şov , kazasız belasız bitti...





ŞAKA SANDILAR!
Yaya geçitleri veya üst geçitler yerine refüj ve
demirlerin üstünden geçmek en büyük zevklerimizden.
Samsun da bu davranışı tekrarlayan yayalar, polisten
45 er YTL ceza yedi. Vatandaşlar, cezayı kamera
şakası sandı ama trafik ekiplerinin hiç şakası yoktu!





ŞAPKA YAKIŞMIŞ DOĞRUSU!
<<1...100...200...300...400...483484485486487488489490491492493 494495496497498499500501502503...600...700...800...900...983>>