ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
manolya41> Forum Mesajları | | manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
|
|
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Pascalya Yumurtaları> 5.Ara.2008 Cum 14:30:39 | | fiogf49gjkf0d
__________________ | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Kayıp Kent Bulundu> 5.Ara.2008 Cum 02:28:32 | | fiogf49gjkf0d
Efsaneye göre, yakışıklı babalarını kıskandılar, onlara savaş açıp öldürdüler, annelerini güzellikleri için kaçırdılar.
Kimsesiz kalan bebekler yavaş yavaş öldü. Kayıp kent ve mumya bebekler bulundu.
Peru da, And Dağları nın yamacında, 1000 yıllık olduğu tahmin edilen kayıp bir kent ortaya çıkarıldı.
Daily Telegraph ın haberine göre, arkeologlar, İnkalardan önce yaşamış gizemli Çaçapoya kabilesine ait kentin, yaklaşık 5 hektarlık bir alanda, kayaların oyulmasıyla ortaya çıkarılmış yapılardan oluştuğunu açıkladılar.
Paçhalama tepesinde bulunan kayıp kentin, "Bulut İnsanları" olarak adlandırılan Çaçapoyaların belirgin izlerini taşıdığı, tahmini 1000 yıllık geçmişine rağmen çok iyi durumda olduğu belirtildi.
Kayalık kısımda kalan yapı duvarlarıyla kayalardaki motiflerin belirginleştirdiği kentte, seramik parçalarına ve korunmuş mezarlara rastlandığı belirtildi.
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Mucize Çay Poşeti Felçli Adamı Konuşturdu> 4.Ara.2008 Per 22:10:49 | | fiogf49gjkf0d
Mucize çay poşeti felçli adamı konuşturdu
Doktorlar kök hücre dolu bir çay poşetiyle felçli ve konuşamayan İngiliz adamı sağlığına kavuşturdular. Felç nedeniyle konuşamayan ve sağ kolunu oynatamayan 49 yaşındaki İngiliz Walter Bast ın beynine kök hücre dolu bir çay poşeti yerleştirildi.
İki hafta sonra beynine koyulan çay poşeti çıkarıldığında mucize bir şekilde konuşmaya başlayan Bast, ilk olarak çok şanslı olduğunu söyledi. Dünyada ilk defa uygulanan bu yöntemle sağlığına kavuşan İngiliz in doktoru,Prof. Thomas Brinker, “Amacımız zarar görmüş hücrelerin yeniden işlemesini sağlamaktı ve başarılı olduk. Bu yöntem 5 yıl sonra yaygın hale gelebilir. Böylece binlerce hasta iyileşebilir. Ameliyatın hiçbir yan etkisi yok” dedi.
POŞETİN İÇİNDEN TIP DEVRiMi CIKTI 1) Hastalar zayıflamış kan hücreleri beynin içinde parçalandığında felç geçiriyor. Bunun sonucunda da konuşma ve kollarını kullanabilme yeteneğini yitiriyor. 2) Cerrah, hastanın kafatasında küçük bir boşluk açarak kanayan damarların kanamasını durduruyor. Beynin içinde hiçbir şekilde kan bırakmıyor. 3) İçinde milyonlarca kök hücre bulunan 2 santimetrekare boyutlarındaki çay torbası yerleştiriliyor. 4) Poşetler, beyin hücrelerinin ölmesini ve kendisini yenilemesini sağlayan CM1 adlı bir ilaç üretmeye programlı. 5) İki hafta sonra, çay poşetleri beyinden çıkarılıyor. Hasta konuşma ve kollarını kontrol edebilme yetenegini yeniden kazanıyor. (Daily Mail) | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Kemal Sunal filmi Rize de gerçek oldu> 4.Ara.2008 Per 22:06:44 | | fiogf49gjkf0d Rize’de bir pansiyoncu ‘Kemal Sunal’ın ‘Gülen adam’ filminden esinlenerek yaptırdığı tekerlekli pansiyonu yıkım ekiplerinden kaçırarak kurtardı BELEDİYENİN yıkım ekiplerinden kaçırmak için gecekondusunu tekerlekli olarak inşa eden vatandaşın hikayesinin anlatıldığı Kemal Sunal’ın ‘Gülen Adam’ filminin bir benzeri, Rize’de gerçekleşti. Ayder Yaylası’ndaki Milli Park alanına tekerlekli pansiyon inşa eden Mustafa Durmuş, yıkıma gelen görevlilerden pansiyonunu kaçırarak kurtardı. Tekerlekli pansiyonu yıkamayan görevliler, biri Mustafa Durmuş’a ait olan 10 binayı yıktı. Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi Kaçkar Dağları Milli Park sahasında yer alan ünlü Ayder Yaylası’na kaçak olarak inşa edildiği belirlenen 10 bina mahkeme kararıyla yıkıldı. 120 kişilik Jandarma kuvvetiyle yaylaya ulaşan Milli Park görevlileri kaçak yapıları teker teker yıkmaya başladı. Yıkımlar sırasında yapı sahipleri ile görevliler arasında tartışmalar yaşandı. Jandarmanın araya girmesiyle tartışmalar büyümeden önlendi. Vatandaşlar yıllardır dedelerinden kalan arazilerde yaşadıklarını belirterek, alanın sonradan Milli Park ilan edilmesi ile mağdur olduklarını ileri sürdü.
TEKERLEKLİ PANSİYON MİLLİ PARK DIŞINA ÇIKARILDI Yıkım ekibi son olarak Mustafa ve Ayşe Durmuş çiftinin yayladaki kaçak yapılarını yıkmak için harekete geçti. Ayşe Durmuş, eline benzin bidonu alarak evinin yıkılması halinde kendisini yakacağını söyledi. Sakinleştirilen Durmuş, daha sonra yıkıma izin verdi. Çiftin evini yıkan ekipler, sıra tekerlekli pansiyona geldiği sırada ilginç bir durumla karşılaştı. Durmuş çifti, beş yıl önce Kemal Sunal’ın bir filminden esinlenerek inşa ettikleri 20 metrekarelik iki odalı, altı yataklı tekerlekli pansiyonu, iş makinesi yardımıyla çekerek Milli Park sahasının dışına çıkardı. Durmuş çifti böylece Lazca’da, ‘Buyurun konaklayın’ anlamına gelen ‘Ela Dicini’ adını taşıyan tekerlekli pansiyonu yıkım ekiplerinden kurtarmış oldu. Yıkım ekibi Milli Park sahası dışına çıkarılan pansiyonu yıkamayınca yayladan ayrıldı.
BAKANLAR SÖZ VERDİ AMA YIKILDI Evinin yıkılması sırasında gözyaşlarına boğulan Mustafa Durmuş, dedelerinin yaşadığı yaylada kendilerinin de yaşamlarını sürdürdüklerini belirterek, alanın Milli Park ilan edilmesiyle mağdur olduklarını söyledi. Durmuş, “Benim evimi yıktılar. Ben burada hem yaşıyor hem de turizmcilik yapıyordum. Şimdi yapacak hiçbir şeyim kalmadı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Çocuklarımı nasıl okutacağım? Yazın Tarım Bakanı Mehdi Eker ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ buraya gelip bana misafir olmuşlardı. Durumu onlara anlattım. Valiyi benim yanımdan aradılar. Bana müsaade edeceklerini söylemişlerdi. Ama şimdi evimi yıktılar” dedi. Durmuş, evini kurtaramadığını ancak pansiyonu tekerlekli olması nedeniyle kurtardığını belirterek, “Tekerlekli pansiyonu Milli Park sahası dışına çıkararak Belediye sınırlarına götürdüm. Böylece onu yıkamadılar” diye konuştu.
VALİ: KAÇAKLARLA MÜCADELE SÜRECEK Rize Valisi Kasım Esen, yıkımlarla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada turizm bölgesi olan Ayder Yaylası ve diğer yaylalarda kaçak yapılaşmaya izin vermeyeceklerini belirterek, “Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da yaylalardaki çarpık yapılaşmanın önüne geçilmesini istemişti. Bu nedenle bu konunun üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Ayder Yaylası’nda yıkılan yapıların kaçak olduğuna ilişkin mahkeme kararı var. Mahkeme kararı uygulanmıştır. Ayder ve diğer yaylalardaki kaçak yapıların yıkılmasına devam edilecek” dedi.
FİLMİ 1989 DA ÇEKİLDİ Kartal Tibet’in yönettiği ve senaryosunu Erdoğan Tünaş’ın yazdığı ‘Gülen Adam’ 1989’da çekildi. Başrollerinde Kemal Sunal, Aydan Burhan, Ahmet Sezerel ve Bilge Zobu’nun başrollerini paylaştığı filmin konusu ise şöyle: Yusuf Şaplak (Kemal Sunal), gülerek doğan ve her olaya gülerek tepki veren bir adamdır. Yusuf’un bu durumu doktorların ilgisini çeker. Herkes onun ağlayacağı olayı beklemektedir. Bu sırada Yusuf hayat şartlarıyla da boğuşur. Ev alacak parası olmadığı için gecekondu yapar, gecekonduyu da belediyenin yıkım ekiplerinden kurtarmak için tekerlekli bir platformun üzerine inşa eder. Film, çekildiği dönemdeki hayat şartlarını, fairliği, gece kondu yıkımlarını ve bunların karşısında akıllıca düşünen bir adamın başına gelenleri anlatır.(dha) | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Photoshop ve Beyazperde> 4.Ara.2008 Per 22:02:20 | | fiogf49gjkf0d
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski Chatcity ajanları >REMRON Gold Rozetin Hayırlı Olsun> 4.Ara.2008 Per 18:18:51 | | fiogf49gjkf0d Başarı ve huzur diliyorum Sevgiler | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski Chatcity ajanları >Görevinde Başarılar OZKOOOO> 4.Ara.2008 Per 18:14:40 | | fiogf49gjkf0d Başarılar ve her daim mutluluklar seninle olsun | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >HAYVAN HAKLARI> 4.Ara.2008 Per 17:50:08 | | fiogf49gjkf0d Yaşamın tek olduğunu, yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini, türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini, insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate alarak, ilan edilir ki;
Madde 1 Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içerisinde varolmak bakımından eşit haklara sahiptir.
Madde 2 Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir.
Madde 3 1. Hayvanlara kötü muamele edilemez veya zalimane davranışlarda bulunulamaz. 2. Eğer bir hayvanın öldürülmesi gerekiyorsa, bu bir anda, acısız ve korku yaratmaksızın yapılmalıdır. 3. Ölü bir hayvana saygıyla davranılmalıdır.
Madde 4 1. Vahşi hayvanlar yaşama hakkına ve kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptirler. 2. Vahşi hayvanların özgürlüğünden uzun süreli alı konulması, avlanma ve balık tutma geçmiş zamana ait olup hangi sebeple olursa olsun vahşi hayvanların bu şekilde kullanımı hayati olmayıp, akis davranışlar bu temel hakka karşıdır.
Madde 5 1. Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir. 2. Hiçbir koşul atında terk edilemez veya adil olmayan bir şekilde öldürülemezler. 3. Her tür soy üretme ve hayvan kullanımında soyun fizyolojisine ve kendi türüne özel davranışlarına saygı gösterilmesi zorunludur. 4. Hayvanları içeren sergiler, gösteriler ve filmler hayvanların onuruna saygı göstermek zorunda olup hiçbir şekilde şiddet içeremezler.
Madde 6 1. Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı çekmeye sebep olan deneyler hayvanların haklarının ihlalidir. 2. Soyu tükenen hayvanların ya da yok edilen bir hayvanın yerine yenisinin ikame edilmesi yöntemleri geliştirilmeli ve sistemli olarak devam ettirilmelidir.
Madde 7 Gereği olmayacak şekilde bir hayvanın öldürülmesini içeren her kanun ya da buna yol açan her karar yaşama karşı işlenmiş suç kapsamındadır.
Madde 8 1. Vahşi bir hayvan soyunun hayata kalma onurunu hiçe sayan her yasa ve böylesi bir harekete sebep olan her karar soykırıma eşdeğer olup soya kaşı işlenmiş suçtur. 2. Vahşi hayvanların katledilmesi ve üreme yumurtalarının kirletilmesi, yok edilmesi soykırım cürümüdür.
Madde 9 1. Hayvanların kendilerine özgü yasal statüleri ve hakları hukuk tarafından tanınmak zorundadır. 2. Hayvanların güvenliğinin koruma altına alınması hususu Devlet örgütleri düzeyinde temsil edilmelidir.
Madde 10 Eğitimden ve okullaşmadan sorumlu merciler, vatandaşlarına çocukluktan itibaren hayvanları anlamayı ve saygı göstermeyi öğrenmeleri için olanak sağlamak zorundadır.
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’teki UNESCO Merkezi’nde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır. | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM> 4.Ara.2008 Per 17:26:26 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >KURBAN VE KATLİAM> 4.Ara.2008 Per 17:04:11 | | fiogf49gjkf0d Hikmet Bila Kurban Bayramı geliyor… Kurbana inanan, dinsel bir görevi yerine getirdiğini düşünen insanlarda kurban kesme heyecanı çoktan başladı. Bu işi gereği gibi yapmak isteyenlerle, kurban kesmeyi düşünmeyen insanlarda da bir korku… Daha bir hafta var demeyin. Belki son uyarılar için bir hafta çok az bir süre.
Korku dedik, çünkü özellikle kentlerde meydanların, caddelerin, sokakların, yol kenarlarının birer katliam yeri görüntüsüne bürünmesi korkusu, az bir korku değil. Şimdiden birçok aile, o gün çocuklarını eve kapatmanın planlarını yapıyor. Çünkü, gözlerinin önünde hayvanların kesilmesinin, yollara oluk gibi kan akmasının çocuklar üzerindeki etkisini, geçmiş deneyimlerden biliyorlar.
Her bayramda görülen manzaralar, Kurban yaklaşırken insanların zihninde bütün ürkütücülüğüyle canlanıyor. Bir büyükbaş kurbanlığı kontrol edemeyen insanların, köşeye sıkıştırdıkları hayvanı, uzaktan satır atışlarıyla nasıl yaraladıklarını hatırlıyorlar. Canhıraş feryatlar içinde çaresiz bakan hayvan kadar, elinde satırı kameralara gülen o adamın bakışlarını da unutmak istiyorlar.
Her nasılsa kaçmayı başaran bir hayvanla kesicileri ve televizyon kameraları arasındaki heyecan verici (!) yarışı da… ‘Nasıl olsa birazdan kesilip ölecek’ diye, kesim yerine getirildiği kamyondan atılıp yaralanan hayvanları da… Bir ağaca ya da bir elektrik direğine asılıp çocukların gözleri önünde yüzülen hayvanları da.. Ama ne mümkün?.. Her Kurban Bayramı benzer olayların yaşanacağını biliyorlar.
Bir ibadet günü, bir yakınlaşma ve yardımlaşma günü olması gereken bayramı, bir katliam, işkence, bir vahşet gününe dönüştürmenin önüne ne zaman geçilecek? Hükümetlerin ve kent yönetimlerinin, kurban kesen vatandaşlara, kentin köy olmadığını; meydanların, caddelerin, otoyol kenarlarının tarla olmadığını öğretecek olanakları yok mu? Kesimlerin, belirlenen kesim yerlerinde yapılmasını ve denetlenmesini sağlayacak güçleri yok mu? Milyonlarca hayvanın, bayramın birinci günü sabahı aynı anda kesilmesi şart mı? Kasap olmayanların, hayvanları (çoğu zaman kendilerini de) kesmelerinin önüne geçilemez mi? Yağmur, kar, çamur içinde yerde soyulmuş, karnı yarılmış hayvanın çevresinde eti paylaşmayı bekleyen insanların (ve tabii çocukların) beklediği manzaralar önlenemez mi?
Elbette önlenir. Ama her şeyden önce, yetki ve olanak sahibi kişilerin işi ciddiye alması gerekir. Bir kutsal olayın, dine de, imana da, insanlığa da aykırı biçime dönüştürülmesindeki çarpıklığı görmesi gerekir. O korkunç görüntülerin hiç de gülünecek bir şey olmadığını hissetmesi gerekir. Ve her şeyden önce vahşet sahnelerinin çocuklar, ille de çocuklar üzerindeki travmatik etkisini bilmesi gerekir.
Bakalım, önümüzdeki Kurban Bayramı’nın ilk günü görüntüler nasıl olacak?
hikmet.bila@ntv.com.tr | |
| |