ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
manolya41> Forum Mesajları | | manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
|
|
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:27:12 | | fiogf49gjkf0d
Boynumda Kendi Ellerim
Gözlerim çocukları yoksul bir ülke şimdi içimin kızıllığınca gül ve yangın dalında unutulmuş bir üzüm tanesiyim belki belki bir söğüt dalının efil efil titreyen yaprağıyım uzak bir iklimde esip geçen rüzgarlara ağıt yakan
bir gün çözüp bakışlarımı tel tel kirpiklerimden elif elif ağlayan gümüş saçlı bir anneye bağışlayacağım son kez ağlayacağım belki düşerken sevdanın eşiğine varsın bağışlamasın beni hayat ki, ay uzak tepelerin ardına çekilsin çarpa çarpa dövsün kıyılarımı acılar yarasına figan düşsün kırlangıçların eriyip gitsin hüzünlü bakışlarımda ne varsa yokluğuma kahırlanmayacaksa bu kent ah! çekmeyecekse ardımda kalan anılar
Ah! ey yarasında nehirler fışkıran kalbim susuyorum işte acılara akan bir sesle hayat ki, ateşten bir ip boynumda koynumda buzdan bir top ne zaman doğrulsam dokuz yerimden vururlar beni
biliyorum her susuşun ardında bir yalnızlık var bir özlem, bir kahır var bilinsin ki, bir yanı yangındır susuşlarımın, bir yanı ölüm aşkın kor ateşlerinde sınanmış bir semenderim ben her gece kalbimin ortasında bir çöl çiçeği açar adı Leyla bir yanı Yusuf’tur acılarımın bir yanı Züleyha yolları beklemekten yorgun, yıllara gözyaşı dökmekten
hüzünlü yüzüm, aykırı sakalımla ondandır dünyanın orta yerinde kederli bir dağ gibi duruşum siyahlar giyinişim, saçlarımı taramayışım bir yaban gülü gibi ıssızda ağlayışım bir derviş gibi yakışım kalbimi, boynumu büküp bakışım ondandır bunca incinmişliğim ondan kemirirken içimi utangaç ulalar heyulasında geçmişim
susuyorum ki, acıma kimseler merhamet etmesin çünkü hep sevgilerden aldım suların derin akışını ve nakışını yüreği elmas bir kızın dantelinden söktüm biliyorum yangınlar kentinde kıvılcımlar bir sevdadır gül yaprağına konmuş bütün yıldızlar sırtını dönmüş bana, ayda küs hayat bu işte ey kalbim bir varmış bir yokmuş
varsın kirpiklerimden acı dökülsün yüreğimde büyüttüğüm kır menekşeleri için son bir damla su istiyorum senden ey kalbim allah aşkına bu çölleri sen yarattın iflah olmaz ömrüme senden aldım bu kadar sevmeyi, özlemeyi, kahrolmayı şimdi boynumda kendi ellerim bağışlama beni tükenmiş ümitlere yeni vahalar gerekmiyor çünkü
her bahar kuşlar kanat çırpınca özgürlüklere sesler gelince karlı dağların ardından türkü ırmaklarında ve ben uzanıp durduğumda yatağıma ince bir su gibi ıssız sorun kalbime özlemek nedir, acı nedir, hüzün nedir yasaksa aşk titreyen yüreklerin deltasında varsın kurusun güller, sular kararsın, kumlar yansın bir çöl akşamıyım artık bıçak keskinliğinde yakınmadan esip geçiyor düşlerim
savunmasızım, sus ey kalbim intizarın sende kalsın gizle, vuslatı arzulayan bir kor ol yan kalbim, kimse bilmesin
bütün çığlıklarını kuşansın gelsin ölüm
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:20:45 | | fiogf49gjkf0d
Sonbahar Rüzgarları
Ne zaman sonbahar gelse, sarı sarı yapraklar düşse dalından ve sürüklense rüzgarın önünde bir yaprak. Ne kadar ısıtırsa ısıtsın dağları, ovaları güneş; ne kadar sıcak ve parlak olursa olsun gökyüzü, üşürüm, ürperirim içimden!.. Üstüme üstüme yürür hüzünlü güz günleri...
Bilirim ki, acılardır yüreğimde yankılanan ve içimdeki sevdadır acı veren her andığımda yurdumu. Şimdi her zamankinden daha yorgun ve çaresizim. Her zamankinden daha çok muhtacım sana anlıyor musun? Özlemin içimde ateş olup yaksa da vucudum buzlar içindeymiş gibi titriyorum!.. Dışarıda kırk derece sıcak var, insanlar serinlemek için habire sulara koşuyor ama ben kar altındaymışım gibi titriyorum, üşüyorum. Anlıyorum ki, beni hiç bir şey ısıtamayacak senin kollarından ve sıcak sevginden başka... Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz yine boyun büktü akşamlar öksüz geldi hazan, yine efkar, yine ah-u zar yine hasret, yine gurbet ah leyli yar bir ince sızı düşer sineye her akşam
Ne zaman sonbahar gelse, dağ doruklarında insanın içini ürperten rüzgarların uğultusunda hayatın bana küs ıslığını duyarım!... İçime dalga dalga yayılır yokluğun, rüzgarda dalları kırılmış bir ağacın hüznü gibi suskun dururum. Bedenim sızlar, yüreğim titrer... Anlatamam kimseye yüreğimden geçenleri... Kendini anlatamamak ne kadar da acıdır bilir misin? En çok da ona yanar yıkılır insan... Kim bilebilirki, ben bütün acı çekenlerin yazgısıyım, bütün kimsesizlerin dostu, bütün yalnızların yoldaşıyım... Yüreklerdeki sarı sonbahar; Gözlerdeki yeşilin ardına gizlenmiş hüzünlü güz günüyüm...
Hayatımız ki, bir damla aşk iksiri kırık kadehlerde yudumladığımız, bir damla su; Bir tutam şiir, volkanlar kadar dağlayıcı ve kor!... Şimdi yüreğimin en derinlerinden kopup gelen sınırsız bir sevgi seliyle sana gelmeyi, yüreğinin en sıcak yerine sığınıp kaybolmayı ne kadar çok istiyorum. Ne kadar istiyorum gözbebeklerindeki kıvılcımların titreşimlerinden bir aşk türküsü gibi çakıp ve anlamsız yaşadığım bu hayattan kurtulup, yeniden bulmayı kendimi gözlerinde....
Ne zaman güz günleri gelse sararır yeşeren umutlarım!... Hoyrat rüzgarlarla savrulur dallarım, bir yağrağımı daha kaybederim ömrümün sevgi çınarından... Ömrüm gizli bir yara da olsa yüreğimde ve savrulan bir sonbahar yaprağına da yazılı olsa adım; Ben yine de mehtabın kollarında yeniyetme sevdalar tomurcuklanırken bahara, sarmalıydım seni; Dingin - derin ırmaklar akarken hasrete, bütün yalnızlıkları yıkmalıydım gözlerinin içine baktığımda. Tuttuğumda yumuşacık beyaz ellerini, unutmalıydım bütün acılarımı!.. Kadehlerde aşk iksiri yudumlanırken doya doya içmeliydim dudaklarını.. Bütün karanfiller, güller solmalıydı bahçelerde, yüreğimizde tomurcuk tomurcuk sevda açarken!... Bülbülü bir güle zar eylemişler dünyayı sevene dar eylemişler sevdayı göğsüme nar eylemişler geldi hazân, yine hüsran, yine figan yine hicran, yine giryan, yine efgân bir ince sızıdır nereye baksam
Şimdi gecenin geç bir vakti. Sicim gibi yağmur yağıyor kaldırımlara, yağmurdan kaçıp herkesin evine sığındığı bir saatte, ben evden çıkıp, sahipsiz bir sokak kedisi gibi sırılsıklam boş kalan sokaklarda dolaşıyorum avare avare. Gecenin zifiri karanlığı üstüme üstüme geliyor, şimşekler çakıyor, boşanırcasına ağlıyor gökyüzü ama yağan yağmurlar yüreğimin yangınını söndüremiyor.. Denizler nehirler de ağlıyor, ben ağlıyorum, inadına sokaklara boşanıyor gözlerim. Gözyaşlarım sağanak sağanak karışıp gidiyor sulara.. Ellerim üşüyor, üşüyen ellerimi alıp yanan yüreğimin üstüne bastırıyorum. Dinmiyor küçülmüyor acım... Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü ah!.. yine firgat, yine feryat,yine figan, yine efgân cana düştü ah!.... attı felek, her birimiz bir yana düştü ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan
Fırtınalı bir gecenin kör karanlığında bir başına ıpıssız sokaklarda yürümek ne kadar zordur. Hele tutunacak bir dalı kalmamışsa insanın bu dünyada ve gidilecek bir yeri de yoksa. Hayatın anlamsız girdabında debelenmek, anlamsızlığın boşluğunda kalakalmak, bir başka ölümdür insan için aslında.
Her sonbahar geldiğinde ben ayrılıkları yaşarım. Elvedaları, yalnızlıkları, özlemleri, solgun kırık beklemeleri; Bir de adı konmayan iç çekişleri, korkuları... Uzak ve dalgın bakışları akan sulara... Hıçkırıkları... Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun geldi hazân, yine hüzün, yine gam şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun geldi hazân, yine hüzün, yine gam gönüllere elem konuk her akşam ...
Ve yüreği buğulu sevdalı aşıkları düşünürüm her sonbahar geldiğinde. Pişmanlıkları, kalpte gizli kalan sırları ve kalpte gizli kalıp bir ömür kanayan yaraları, suskunlukları, ayrılıkları, sınırları, gurbet de sahipsiz ölüp gidenleri ...
Ne zaman sonbahar gelse unuturum içimdeki mavinin çağrışımını, beyazın ışığını, baştan aşağı acıya keser bedenim. Gülmeyi unuturum ne kadar zorlarsam zorlayayım kendimi, gülemem. Anlarımki, benim yüreğimde ağlıyor gözlerimle beraber... Şu uzak diyarlarda hüzün ve acı sızı sızı dokunuyor gönlümün en derin gergefine. Karanlık bir dehlizde yolunu bulmaya çalışan şaşkın bir yolcuyum sanki. İçimdeki deli rüzgarlar alıp buralardan çok uzaklara götürüyor beni. Çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği kıyılara savuruyor ruhumdaki özlemleri... Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran bülbül zar-ı figan, zar-ı fizan, zar-ı efgân ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman yan ey gönül dermansız derdine yan
Hayatımın inciten, acıtan yanını sığdıramıyorum hiç bir coğrafyaya. Bilincimi kaybetmek istiyorum, hatırlamamak geçmişimi ve unutmak bütün ihanetleri. Üşümek ve düşmek istiyorum derin bir uçurumun kenarından. Ölüm etrafımda durmadan dans ediyor biliyorum. Bir gün hiç beklenmedik bir yerde vuracak beni. Korkmuyorum, ölüm kıyafetimi giyiyorum hergün üstüme. Hayallerimin düştüğü yerde düşeceğim. Gözlerimde fer, dizlerimde derman kalmayacak. Vurgun yemiş dallar gibi düşeceğim yerlere, bir daha hiç kalkmayacağım. | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:18:33 | | fiogf49gjkf0d
Göçmen Kuşlar
Yönünü yitirmiş göçmen kuşlar gibi uçtuk zehir zemberek yol bilmeden, dil bilmeden tanımadığımız ormanlarda kaybolduk çırpındıkça açılıp kanadı yaralarımız kirli dumanların dalgalarında
kimsesiz limanlarda nazlı umutlar yeşerttik köprüler kurduk bir yalnızlıktan bir yalnızlığa taa…iliklerimize işledi yalnızlığın ve ayrılığın acısı bir yol bulup dönemedik
geçip gitti yıllar gençliğimizi fabrikalara bırakarak ve uzatarak her soluğu bin defa çalışıp durduk hasta dermansız
ne geçen günlerin farkına vardık ne de değişen mevsimlerin ekmeğimiz terimizle ıslandı umudumuz gözyaşımızla kader türkülerine sığınıp kaldık dertli başımızla
her vardiya bir ah düştü yüreğimize hasretler büyüttük gözlerimizde duman duman uzanıp kaldık gurbet yataklarına yorgun her sabah kurulan saatin zillini bekledik geceyi güne, günü geceye ekledik
unutulmuş garip ezgiler gibi ezilip kaldık yoksul anılar cenderesinde bir yanımız buram buram memleket bir yanımız çile çile gurbet ele gömüldü sesini yitirmiş küskün çağlayanlarla akıp gitti ömrümüz yaşlı gözlerimizde
hayellerimiz yel, çocuklarımız el oldu kara kafalarımız ak, ak kafalar kel oldu biz kimiz, nereden geldik, yurdumuz neresi nerde kaldı gençliğimizin ve umudumuzun adresi
oysa sararmış her yaprağın bile bir tanımı var bir anlamı var dalında düşen her çıkrığın
kime nasıl anlatırız halimizi ey dünya | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:17:36 | | fiogf49gjkf0d
Utanmak Gerekli mi dersin?
Bir kadın satıyorsa vucudunu kirli para karşılığı doyurmak için çocuklarını onu lanetlemek yerine utanmak gerekli mi dersin?
Bir ihtiyar dileniyorsa gün boyu avuç açıp köşe başlarında yaşamak istiyorsa ölümlere inat onu kınamak yerine düşünmek gerekli mi dersin?
Bir çocuk bölüp uykularını sabahın köründe simit simit deyip bağırıyorsa okul çantası yerine, boya sandığı taşıyorsa küçücük elleri kırıksa kanadı kolu yaşamak korkusu sarmışsa düşlerini düşünmek gerekli mi dersin?
Bir yanda yokluk yoksulluk sürerken bir yanda vurguncular kol gezerken ve ezerken güçlü, güçsüzü ve ezerken zalim, mazlumu sen çekilmişsen köşene yatıyorsan vicdanı rahat utanmak gerekli mi dersin? ne dersin?
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:16:27 | | fiogf49gjkf0d
Karanfil kokularına bırakılan gülüşler
Gittin efkarını bırakıp hayatın çıkmazlarına fırlatıp uzaklara sızılarını, gittin kafanda depreşen anılar yorgun yüreğine yüklediğin gam ve sırtında sızılı hüzünlerle
Gözleri uzak dağlara çevrili göğsünden vurulan bir şiir avcısıydın sen kanadıkça içine aktın bir ömür öpseydim kapanırdı belki göğsünde açılan yara? ama öpemedim
akasyalar boynu bükük şimdi rüzgar suskun, yıdızlar yaralı, ay solgun yitirdi rengini hayat kimsesiz dostluklar acıtıyor içimizi kirpiklerimizi boynu bükük yalnızlıklar ıslatıyor her akşam yürüdüğümüz bütün sokaklara adını verdim kendimce
Gittin hayatın sancısına isyan ederek döküldü yaprağını sevinçlerin ardından şimdi ihanet yağmurları yağıyor yaşamın yamaçlarına sensizliğe, sevgisizliğe, boğuluyoruz her gün biraz daha gözlerimizde onulmaz sızılarla, gitgide büyüyor yalnızlığımız avucumuza bıraktığın hoşçakallarda yanıyor içimiz
gittin fırtınalar düşürerek yüreğimize yağmur oldun, kar oldun, tipi oldun rüzgar oldun dönüşsüz savruldun uzaklara şimdi gözlerimizde salkım salkım yokluğun
gittin ihanet darbeleri yemiş yüreğinle ardında yarım şiirler, yaralı düşler, sessiz gidişler ve karanfil kokularında gülüşler bırakarak gittin.
bir daha dönmemek üzre...
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:14:52 | | fiogf49gjkf0d
Kanayan Bir Kalem mi Kalbim?
Trenler gelip geçiyor usumun uzayan raylarında lanetli sancısını bırakıp yorgun dünlerin ağır bir ağrıyı taşıyor bedenime yıllar görmüyor gözlerimdeki ölü boşluğu gelip geçen günler kalbimin sızısında gam dilimin yakarışında yapraklar ürperiyor . usul usul yağmurlarda gözlerim ellerim fırtınalarda kopmuş dal dillerim lal bitkinim ve yurtsuz oy dağlar
yaralıyım sırtımda bin paslı hançer yaralar beni yavrusu vurulmuş bir ceylan inliyor dudaklarımda melanet yağmurları iniyor üzerime suların buz kestiği yerdeyim rüzgarın acı kestiği yerde kaç mevsimsiz kar düştü dağlarıma geceler ayaz, geceler soğuk ve ben üşüyorum yetim kaldım uçurumların ve karakışların koynunda yüreğine tutunduğum bunu bilmiyor dönmeze vurdu yolunu gitti geri dönmüyor.
dalları tutuşmuş bir ormanda aşka yazdığım bütün dizeleri yakıyorum şimdi bütün umutları terkediyorum bir bahardan ödünç aldığım gençliğim yarım kalmış bir şiir değil miydi zaten? ve kanayan bir kalem değil miydi kalbim? bırak, ömrümün bütün dallarını silkelesin hayat hayat ki, her sarıldığımda kıyâma durur hıçkırığa boğup düşlerimi, teslim alır ömrümün en güzel anılarını
oy dağlar bu yılda gelmedi beklediğim bahar gülmedi karabahtım kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar uçup gitti kuşlar çoktan baharımı yaşayamadan, sonbahar sardı ömrümü nereye saklanır içimdeki incinmişlikler inince gözlerimde ince bir sızı ve süzülünce yanağımda bu gam müziği
güz geldi yine güz dallar boynu bükük kuşlar yaralı solan çiçeklerime su bekledim yanan yüreğime kar düşmedi bir damla yağmur gelmedi beklediğim bahar gözlerimde üşüyen bilmem bu kaçıncı bulut bir damla gözyaşı gibi akıp gidiyr ömrün oy dağlar
kirpiklerim yorgun yolcuları gözlerimin sesim uçurumlara düşmüş çığlık nereye uçsun kalbimdeki kuşların bir kanadı kırık ve bütün geçitler hüzne çıkıyor bütün köprüler yıkık
bu gün de akşam oldu gün uzak dağların yamaçlarında yorgun birazdan saracak yalnızlığımı katran karası gece son trende kalktı boşaldı istasyonlar kimsenin gelmediği yerdeyim kimsenin bilmediği, acıların bitmediği yerde
güz geldi, gelmedi beklediğim tren yoruldum bunca ağrıyı taşımaktan sevgiye tanımlar aramaktan yalan kokan dünyada yaşamaktan yoruldum yoruldu yüreğim, beynim, dilim, ellerim, gözlerim
baktığım dağ dorukları yaslandığım duvarlar tutunduğum dallar hepsi yorgun hepsi yoruldu her köşede bir cehennem bekler beni
oy dağlar bu günde doğmadı güneş karlar erimedi gelmedi beklediğim bahar | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:12:52 | | fiogf49gjkf0d
Banka cüzdanlarıyla ölçülüyor yaşam
Zaman sararmış yapraklar gibi Savrulurken hayatın uçurumlarına Sonsuzluğu avuçluyoruz hep beraber Tarihin kirli dönencelerinde Unuttuk kim olduğumuzu, ne olduğumuzu Nerden gelip, nereye gittiğimizi
Banka cüzdanlarıyla ölçülüyor yaşam Aşklar ki, bir gecelik ilişkiler kadar değersiz Dökülen yapraklar gibi geçersiz dostluklar Güneşe çıkmak için, Kara bir leke taşıyor yarınına herkes Eski incelikler, ilişkiler yok artık Unutulmuş dostluklar üşütür yüreğimizi
İçli türküler yakışmıyor sesimize artık Müzik diye sözsüz sözcükler tıkılıyor kulaklarımıza Kimse kimseyi anlamıyor Kimse kimseyi bağışlamıyor Kirli bir kefen örerek cesetlerimize, Umutları da kirletiyoruz hep beraber... Gidiyoruz sorgular bırakarak ardımızda ve utançla bakakarak gelecek günlere... Unuttuk kim olduğumuzu, ne olduğumuzu Kaybettik benliğimizi, kimliğimizi
Gün gelecek Herkes kendi ceheneminde yanacak Duygu kalmayacak sevgi kalmayacak Yürekler taşlaşacak taştan anılar gibi İnsan olup olmamanın önemi kalmayacak
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:10:39 | | fiogf49gjkf0d
Düşlerimiz solgun bir güz bahçesi şimdi
Hıçkırıklara boğulan yalnızlık
Ey hüznü sonbaharın ey gözleri bozkır ağıdı kaç dilde ağlayacağız daha kaç dilde susacağız kaç bahar eksildik, kaç yıldız daha sayar ömrümüz / söyle dayanır mı yürek bu kadar acıya
Ay gülümsemiyor yıldızlar küs yer duman duman gök bulut bulut sırtını dönmüş umut heyhat! bir uçurum kıyısında rüzgarı bekleyen yapraklar gibi ha düştük ha düşeceğiz elini vermiyor hayat!
Ey hüznü ayrılığın ey gözleri gül sağanağı kaç şarkıda ayrılacağız daha kaç şarkıda kavuşacağız yolumuz dönmeze vurdu yitirdi rengini hayat düşlerimiz solgun bir güz bahçesi şimdi bütün sevinçler yaprak döküyor
Geçtiğimiz bütün anılar hüzün yollar tutulmuş çözülmüşüz, dağılmışız... ne yana dönsek hüznün sarı yaprakları savruluyor ömrümüzde sonbahara düşüyor kalbimiz
Gün geriye döndü her yer karanlık dört yanımımız ahlar, siyahlar o kadar yalnız ve çaresiziz ki, kaybolduk ışığı tükenen kör kuyularda hayatın hüznü bize kaldı, vefası kendine tükendi içimizdeki çocuk sevinçler alıp götürmüyor yalnızlığı rüzgar dağılmıyor efkar gözyaşıyla yıkıyoruz geçtiğimiz bütün anıları
Ey bir ömrü verdiğimiz hayat aşk denilen bir çölde bütün hızıyla koşarak, bir korku kovalıyor ardımızdan. dilimizde ağıtlar, yüreğimizde ağır bir depremle kalakalmışız kederli iki dağ arasında gözlerimizde salkım salkım şiir tomurcuğu ne yana dönsek tufan
Onulmaz bir acının girdabında, kızıl saçlı ateşlerde yandı hayallerimiz hep baharları bekledik, dağları, uzakları yüreğimize sonbahar düştü yapraklar üzerinde soldu umutlar kimsesiz sokaklara savruldu ömrümüz hayat gülmedi bize
Her sonbahar yapraklar düştüğünde hıçkırığa boğuldu yalnızlığımız bir cehennemden yüreği yaralı dönüyoruz işte oysa ne hayaller, ne umutlarla büyütmüştük gülümüzü ey dünya
| |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:09:28 | | fiogf49gjkf0d
Bilseydim Sever miydim?
Bilseydim; hep böyle sessiz kalır bu şehir sensiz? hep böyle hüzün kokar geceler? hiç hayal kurar mıydım
bilseydim ayazda öksüz kalır düşlerim kar yağar hep gönül şehrime semtine uğrar mıydım?
bilseydim yaralı bir tren ömür her durakta seni arayacağım bulutlandığında gözlerim içimde umutlar besleyip rüzgarlara soracağım
bilseydim kırılır kolum kanadım sen giderken bilseydim göz göz olur yüreğim seni beklerken! bilseydim üşür ömrümün goncası seni özlerken sana gönül verir miydim? sevgilim der miydim?
Bilseydim; üşürüm hep sensiz geceler de nemli kirpiklerle sarılıp yastığa her gece ah çeker miydim? Leyla’sını yitirmiş mecnun misali aşk çölünü bekler miydim?
her yandığında yüreğim sevgiye, şiire, sığınır mıydım? dolanır mıydım kördüğümlere? yarasalar uçurur muydum kör karanlığa kahrolur muydum aşk için?
Bilseydim; özlemin adıdır yazılan şiir, biraz sancı, biraz acı her seven biraz Mecnun her sevdanın sonu ayrılık
ve bilseydim nankördür aşk sana kalbimi verir miydim? seviyorum der miydim?
Bilseydim; bir ömür hep seni bekleyeceğim üşüyen yaralarımla hep seni özleyeceğim mevsimlerin koynunda yaralı kalır kır çiçeğim kahrını çeker miydim? büker miydim boynumu
Bilseydim; özler miydim seni yollarını gözler miydim kurar mıydım onca hayal boynumu büker miydim uğruna gözyaşı döker miydim
Bilseydim; kırık bir dal yalnızlığı ömür karalar bağlar mıydım aşk için? bulut olup ağar mıydım yağmur olup yağar mıydım öksüz çocuklar gibi mahzun ve biçare oturup bir köşede gizli gizli ağlar mıydım... | |
manolya41
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime> 23.Kas.2008 Pzr 03:08:36 | | fiogf49gjkf0d
Sen bir gül olsaydın
sen bir gül olsaydın ben bülbül olurdum dolanır dururdum başında üşüdüğünde kanatlarımla sarardım gözyaşı olur akardım kopardıklarında kaybettiğimde, bıkıp usanmadan arardım dağlara, taşlara, kuşlara, ağaçlara, dünya döndükçe seni sorardım
sen yağmur olsaydın ben bulut olurdum şimşek olur çakardım tufan olur fırtınalar koparırdım dalga olur savrulurdum derya - deniz ateş olup yakardım dünyayı dokunduklarında sana
sen bir gül olsaydın meltem olur yaprağını okşardım rüzgar olur ardınsıra koşardım seninle güler, seninle ağlardım seninle ölür, seninle yaşardım ecel geldiğinde ömrümü bağışlardım
| |
| |