ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
28 Nisan 2024, Pazar 16:19   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...499500501502503504505506507508509 510511512513514515516517518519...600...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:27:12
fiogf49gjkf0d



Boynumda Kendi Ellerim

Gözlerim çocukları yoksul bir ülke şimdi
içimin kızıllığınca gül ve yangın
dalında unutulmuş bir üzüm tanesiyim belki
belki bir söğüt dalının efil efil titreyen yaprağıyım
uzak bir iklimde esip geçen rüzgarlara ağıt yakan

bir gün çözüp bakışlarımı tel tel kirpiklerimden
elif elif ağlayan gümüş saçlı bir anneye bağışlayacağım
son kez ağlayacağım belki düşerken sevdanın eşiğine
varsın bağışlamasın beni hayat ki,
ay uzak tepelerin ardına çekilsin
çarpa çarpa dövsün kıyılarımı acılar
yarasına figan düşsün kırlangıçların
eriyip gitsin hüzünlü bakışlarımda ne varsa
yokluğuma kahırlanmayacaksa bu kent
ah! çekmeyecekse ardımda kalan anılar

Ah! ey yarasında nehirler fışkıran kalbim
susuyorum işte acılara akan bir sesle
hayat ki, ateşten bir ip boynumda
koynumda buzdan bir top
ne zaman doğrulsam dokuz yerimden vururlar beni

biliyorum her susuşun ardında bir yalnızlık var
bir özlem, bir kahır var
bilinsin ki, bir yanı yangındır susuşlarımın, bir yanı ölüm
aşkın kor ateşlerinde sınanmış bir semenderim ben
her gece kalbimin ortasında bir çöl çiçeği açar adı Leyla
bir yanı Yusuf’tur acılarımın bir yanı Züleyha
yolları beklemekten yorgun, yıllara gözyaşı dökmekten

hüzünlü yüzüm, aykırı sakalımla
ondandır dünyanın orta yerinde kederli bir dağ gibi duruşum
siyahlar giyinişim, saçlarımı taramayışım
bir yaban gülü gibi ıssızda ağlayışım
bir derviş gibi yakışım kalbimi, boynumu büküp bakışım
ondandır
bunca incinmişliğim ondan
kemirirken içimi utangaç ulalar heyulasında geçmişim

susuyorum ki, acıma kimseler merhamet etmesin
çünkü hep sevgilerden aldım suların derin akışını
ve nakışını yüreği elmas bir kızın dantelinden söktüm
biliyorum yangınlar kentinde kıvılcımlar
bir sevdadır gül yaprağına konmuş
bütün yıldızlar sırtını dönmüş bana, ayda küs
hayat bu işte ey kalbim bir varmış bir yokmuş

varsın kirpiklerimden acı dökülsün
yüreğimde büyüttüğüm kır menekşeleri için
son bir damla su istiyorum senden ey kalbim allah aşkına
bu çölleri sen yarattın iflah olmaz ömrüme
senden aldım bu kadar sevmeyi, özlemeyi, kahrolmayı
şimdi boynumda kendi ellerim bağışlama beni
tükenmiş ümitlere yeni vahalar gerekmiyor çünkü

her bahar kuşlar kanat çırpınca özgürlüklere
sesler gelince karlı dağların ardından türkü ırmaklarında
ve ben uzanıp durduğumda yatağıma ince bir su gibi ıssız
sorun kalbime özlemek nedir, acı nedir, hüzün nedir
yasaksa aşk titreyen yüreklerin deltasında
varsın kurusun güller, sular kararsın, kumlar yansın
bir çöl akşamıyım artık
bıçak keskinliğinde yakınmadan esip geçiyor düşlerim

savunmasızım, sus ey kalbim intizarın sende kalsın
gizle, vuslatı arzulayan bir kor ol yan kalbim, kimse bilmesin

bütün çığlıklarını kuşansın gelsin ölüm


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:20:45
fiogf49gjkf0d



Sonbahar Rüzgarları


Ne zaman sonbahar gelse, sarı sarı yapraklar düşse dalından ve sürüklense rüzgarın önünde bir yaprak. Ne kadar ısıtırsa ısıtsın dağları, ovaları güneş; ne kadar sıcak ve parlak olursa olsun gökyüzü, üşürüm, ürperirim içimden!.. Üstüme üstüme yürür hüzünlü güz günleri...

Bilirim ki, acılardır yüreğimde yankılanan ve içimdeki sevdadır acı veren her andığımda yurdumu. Şimdi her zamankinden daha yorgun ve çaresizim. Her zamankinden daha çok muhtacım sana anlıyor musun? Özlemin içimde ateş olup yaksa da vucudum buzlar içindeymiş gibi titriyorum!.. Dışarıda kırk derece sıcak var, insanlar serinlemek için habire sulara koşuyor ama ben kar altındaymışım gibi titriyorum, üşüyorum. Anlıyorum ki, beni hiç bir şey ısıtamayacak senin kollarından ve sıcak sevginden başka...
Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz
şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz
yine boyun büktü akşamlar öksüz
geldi hazan, yine efkar, yine ah-u zar
yine hasret, yine gurbet ah leyli yar
bir ince sızı düşer sineye her akşam

Ne zaman sonbahar gelse, dağ doruklarında insanın içini ürperten rüzgarların uğultusunda hayatın bana küs ıslığını duyarım!... İçime dalga dalga yayılır yokluğun, rüzgarda dalları kırılmış bir ağacın hüznü gibi suskun dururum. Bedenim sızlar, yüreğim titrer... Anlatamam kimseye yüreğimden geçenleri... Kendini anlatamamak ne kadar da acıdır bilir misin? En çok da ona yanar yıkılır insan... Kim bilebilirki, ben bütün acı çekenlerin yazgısıyım, bütün kimsesizlerin dostu, bütün yalnızların yoldaşıyım... Yüreklerdeki sarı sonbahar; Gözlerdeki yeşilin ardına gizlenmiş hüzünlü güz günüyüm...


Hayatımız ki, bir damla aşk iksiri kırık kadehlerde yudumladığımız, bir damla su; Bir tutam şiir, volkanlar kadar dağlayıcı ve kor!... Şimdi yüreğimin en derinlerinden kopup gelen sınırsız bir sevgi seliyle sana gelmeyi, yüreğinin en sıcak yerine sığınıp kaybolmayı ne kadar çok istiyorum. Ne kadar istiyorum gözbebeklerindeki kıvılcımların titreşimlerinden bir aşk türküsü gibi çakıp ve anlamsız yaşadığım bu hayattan kurtulup, yeniden bulmayı kendimi gözlerinde....

Ne zaman güz günleri gelse sararır yeşeren umutlarım!... Hoyrat rüzgarlarla savrulur dallarım, bir yağrağımı daha kaybederim ömrümün sevgi çınarından...
Ömrüm gizli bir yara da olsa yüreğimde ve savrulan bir sonbahar yaprağına da yazılı olsa adım; Ben yine de mehtabın kollarında yeniyetme sevdalar tomurcuklanırken bahara, sarmalıydım seni; Dingin - derin ırmaklar akarken hasrete, bütün yalnızlıkları yıkmalıydım gözlerinin içine baktığımda. Tuttuğumda yumuşacık beyaz ellerini, unutmalıydım bütün acılarımı!.. Kadehlerde aşk iksiri yudumlanırken doya doya içmeliydim dudaklarını.. Bütün karanfiller, güller solmalıydı bahçelerde, yüreğimizde tomurcuk tomurcuk sevda açarken!...
Bülbülü bir güle zar eylemişler
dünyayı sevene dar eylemişler
sevdayı göğsüme nar eylemişler
geldi hazân, yine hüsran, yine figan
yine hicran, yine giryan, yine efgân
bir ince sızıdır nereye baksam


Şimdi gecenin geç bir vakti. Sicim gibi yağmur yağıyor kaldırımlara, yağmurdan kaçıp herkesin evine sığındığı bir saatte, ben evden çıkıp, sahipsiz bir sokak kedisi gibi sırılsıklam boş kalan sokaklarda dolaşıyorum avare avare. Gecenin zifiri karanlığı üstüme üstüme geliyor, şimşekler çakıyor, boşanırcasına ağlıyor gökyüzü ama yağan yağmurlar yüreğimin yangınını söndüremiyor.. Denizler nehirler de ağlıyor, ben ağlıyorum, inadına sokaklara boşanıyor gözlerim. Gözyaşlarım sağanak sağanak karışıp gidiyor sulara.. Ellerim üşüyor, üşüyen ellerimi alıp yanan yüreğimin üstüne bastırıyorum. Dinmiyor küçülmüyor acım...
Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü ah!..
yine firgat, yine feryat,yine figan, yine efgân cana düştü ah!....
attı felek, her birimiz bir yana düştü
ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman
yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan

Fırtınalı bir gecenin kör karanlığında bir başına ıpıssız sokaklarda yürümek ne kadar zordur. Hele tutunacak bir dalı kalmamışsa insanın bu dünyada ve gidilecek bir yeri de yoksa. Hayatın anlamsız girdabında debelenmek, anlamsızlığın boşluğunda kalakalmak, bir başka ölümdür insan için aslında.

Her sonbahar geldiğinde ben ayrılıkları yaşarım. Elvedaları, yalnızlıkları, özlemleri, solgun kırık beklemeleri; Bir de adı konmayan iç çekişleri, korkuları... Uzak ve dalgın bakışları akan sulara... Hıçkırıkları...
Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
gönüllere elem konuk her akşam ...

Ve yüreği buğulu sevdalı aşıkları düşünürüm her sonbahar geldiğinde. Pişmanlıkları, kalpte gizli kalan sırları ve kalpte gizli kalıp bir ömür kanayan yaraları, suskunlukları, ayrılıkları, sınırları, gurbet de sahipsiz ölüp gidenleri ...

Ne zaman sonbahar gelse unuturum içimdeki mavinin çağrışımını, beyazın ışığını, baştan aşağı acıya keser bedenim. Gülmeyi unuturum ne kadar zorlarsam zorlayayım kendimi, gülemem. Anlarımki, benim yüreğimde ağlıyor gözlerimle beraber... Şu uzak diyarlarda hüzün ve acı sızı sızı dokunuyor gönlümün en derin gergefine. Karanlık bir dehlizde yolunu bulmaya çalışan şaşkın bir yolcuyum sanki. İçimdeki deli rüzgarlar alıp buralardan çok uzaklara götürüyor beni. Çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği kıyılara savuruyor ruhumdaki özlemleri...
Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran
bülbül zar-ı figan, zar-ı fizan, zar-ı efgân
ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam
ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman
yan ey gönül dermansız derdine yan


Hayatımın inciten, acıtan yanını sığdıramıyorum hiç bir coğrafyaya. Bilincimi kaybetmek istiyorum, hatırlamamak geçmişimi ve unutmak bütün ihanetleri. Üşümek ve düşmek istiyorum derin bir uçurumun kenarından. Ölüm etrafımda durmadan dans ediyor biliyorum. Bir gün hiç beklenmedik bir yerde vuracak beni. Korkmuyorum, ölüm kıyafetimi giyiyorum hergün üstüme. Hayallerimin düştüğü yerde düşeceğim. Gözlerimde fer, dizlerimde derman kalmayacak. Vurgun yemiş dallar gibi düşeceğim yerlere, bir daha hiç kalkmayacağım.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:18:33
fiogf49gjkf0d




Göçmen Kuşlar



Yönünü yitirmiş göçmen kuşlar gibi
uçtuk zehir zemberek yol bilmeden, dil bilmeden
tanımadığımız ormanlarda kaybolduk
çırpındıkça açılıp kanadı yaralarımız
kirli dumanların dalgalarında

kimsesiz limanlarda nazlı umutlar yeşerttik
köprüler kurduk bir yalnızlıktan bir yalnızlığa
taa…iliklerimize işledi yalnızlığın ve ayrılığın acısı
bir yol bulup dönemedik

geçip gitti yıllar
gençliğimizi fabrikalara bırakarak
ve uzatarak her soluğu bin defa
çalışıp durduk hasta dermansız

ne geçen günlerin farkına vardık
ne de değişen mevsimlerin
ekmeğimiz terimizle ıslandı
umudumuz gözyaşımızla
kader türkülerine sığınıp kaldık
dertli başımızla

her vardiya bir ah düştü yüreğimize
hasretler büyüttük gözlerimizde duman duman
uzanıp kaldık gurbet yataklarına yorgun
her sabah kurulan saatin zillini bekledik
geceyi güne, günü geceye ekledik

unutulmuş garip ezgiler gibi
ezilip kaldık yoksul anılar cenderesinde
bir yanımız buram buram memleket
bir yanımız çile çile gurbet ele gömüldü
sesini yitirmiş küskün çağlayanlarla
akıp gitti ömrümüz yaşlı gözlerimizde

hayellerimiz yel, çocuklarımız el oldu
kara kafalarımız ak, ak kafalar kel oldu
biz kimiz, nereden geldik, yurdumuz neresi
nerde kaldı gençliğimizin ve umudumuzun adresi

oysa sararmış her yaprağın bile bir tanımı var
bir anlamı var dalında düşen her çıkrığın

kime nasıl anlatırız halimizi ey dünya


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:17:36
fiogf49gjkf0d



Utanmak Gerekli mi dersin?


Bir kadın satıyorsa vucudunu
kirli para karşılığı
doyurmak için çocuklarını
onu lanetlemek yerine
utanmak gerekli mi dersin?

Bir ihtiyar dileniyorsa gün boyu
avuç açıp köşe başlarında
yaşamak istiyorsa ölümlere inat
onu kınamak yerine
düşünmek gerekli mi dersin?

Bir çocuk
bölüp uykularını sabahın köründe
simit simit deyip bağırıyorsa
okul çantası yerine,
boya sandığı taşıyorsa küçücük elleri
kırıksa kanadı kolu
yaşamak korkusu sarmışsa düşlerini
düşünmek gerekli mi dersin?

Bir yanda yokluk yoksulluk sürerken
bir yanda vurguncular kol gezerken
ve ezerken güçlü, güçsüzü
ve ezerken zalim, mazlumu
sen çekilmişsen köşene
yatıyorsan vicdanı rahat
utanmak gerekli mi dersin?
ne dersin?


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:16:27
fiogf49gjkf0d




Karanfil kokularına bırakılan gülüşler


Gittin
efkarını bırakıp hayatın çıkmazlarına
fırlatıp uzaklara sızılarını, gittin
kafanda depreşen anılar
yorgun yüreğine yüklediğin gam
ve sırtında sızılı hüzünlerle

Gözleri uzak dağlara çevrili
göğsünden vurulan bir şiir avcısıydın sen
kanadıkça içine aktın bir ömür
öpseydim kapanırdı belki göğsünde açılan yara?
ama öpemedim

akasyalar boynu bükük şimdi
rüzgar suskun, yıdızlar yaralı, ay solgun
yitirdi rengini hayat
kimsesiz dostluklar acıtıyor içimizi
kirpiklerimizi boynu bükük yalnızlıklar ıslatıyor her akşam
yürüdüğümüz bütün sokaklara adını verdim kendimce

Gittin
hayatın sancısına isyan ederek
döküldü yaprağını sevinçlerin ardından
şimdi ihanet yağmurları yağıyor yaşamın yamaçlarına
sensizliğe, sevgisizliğe, boğuluyoruz her gün biraz daha
gözlerimizde onulmaz sızılarla, gitgide büyüyor yalnızlığımız
avucumuza bıraktığın hoşçakallarda yanıyor içimiz

gittin
fırtınalar düşürerek yüreğimize
yağmur oldun, kar oldun, tipi oldun
rüzgar oldun dönüşsüz savruldun uzaklara
şimdi gözlerimizde salkım salkım yokluğun

gittin
ihanet darbeleri yemiş yüreğinle
ardında yarım şiirler, yaralı düşler,
sessiz gidişler
ve karanfil kokularında gülüşler bırakarak
gittin.

bir daha dönmemek üzre...


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:14:52
fiogf49gjkf0d




Kanayan Bir Kalem mi Kalbim?


Trenler gelip geçiyor
usumun uzayan raylarında lanetli
sancısını bırakıp yorgun dünlerin
ağır bir ağrıyı taşıyor bedenime yıllar
görmüyor gözlerimdeki ölü boşluğu gelip geçen günler
kalbimin sızısında gam
dilimin yakarışında yapraklar ürperiyor .
usul usul yağmurlarda gözlerim
ellerim fırtınalarda kopmuş dal
dillerim lal
bitkinim ve yurtsuz
oy dağlar

yaralıyım
sırtımda bin paslı hançer yaralar beni
yavrusu vurulmuş bir ceylan inliyor dudaklarımda
melanet yağmurları iniyor üzerime
suların buz kestiği yerdeyim
rüzgarın acı kestiği yerde
kaç mevsimsiz kar düştü dağlarıma
geceler ayaz, geceler soğuk ve ben üşüyorum
yetim kaldım uçurumların ve karakışların koynunda
yüreğine tutunduğum bunu bilmiyor
dönmeze vurdu yolunu
gitti geri dönmüyor.

dalları tutuşmuş bir ormanda
aşka yazdığım bütün dizeleri yakıyorum şimdi
bütün umutları terkediyorum bir bahardan ödünç aldığım
gençliğim yarım kalmış bir şiir değil miydi zaten?
ve kanayan bir kalem değil miydi kalbim?
bırak, ömrümün bütün dallarını silkelesin hayat
hayat ki, her sarıldığımda kıyâma durur
hıçkırığa boğup düşlerimi,
teslim alır ömrümün en güzel anılarını

oy dağlar
bu yılda gelmedi beklediğim bahar
gülmedi karabahtım
kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar
uçup gitti kuşlar çoktan
baharımı yaşayamadan, sonbahar sardı ömrümü
nereye saklanır içimdeki incinmişlikler
inince gözlerimde ince bir sızı
ve süzülünce yanağımda bu gam müziği

güz geldi yine güz
dallar boynu bükük
kuşlar yaralı
solan çiçeklerime su bekledim
yanan yüreğime kar
düşmedi bir damla yağmur
gelmedi beklediğim bahar
gözlerimde üşüyen bilmem bu kaçıncı bulut
bir damla gözyaşı gibi akıp gidiyr ömrün
oy dağlar

kirpiklerim yorgun yolcuları gözlerimin
sesim uçurumlara düşmüş çığlık
nereye uçsun
kalbimdeki kuşların bir kanadı kırık
ve bütün geçitler hüzne çıkıyor
bütün köprüler yıkık

bu gün de akşam oldu gün
uzak dağların yamaçlarında yorgun
birazdan saracak yalnızlığımı katran karası gece
son trende kalktı boşaldı istasyonlar
kimsenin gelmediği yerdeyim
kimsenin bilmediği,
acıların bitmediği yerde

güz geldi, gelmedi beklediğim tren
yoruldum bunca ağrıyı taşımaktan
sevgiye tanımlar aramaktan
yalan kokan dünyada yaşamaktan yoruldum
yoruldu yüreğim, beynim, dilim, ellerim, gözlerim

baktığım dağ dorukları
yaslandığım duvarlar
tutunduğum dallar
hepsi yorgun
hepsi yoruldu
her köşede bir cehennem bekler beni

oy dağlar
bu günde doğmadı güneş
karlar erimedi
gelmedi beklediğim bahar


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:12:52
fiogf49gjkf0d





Banka cüzdanlarıyla ölçülüyor yaşam


Zaman sararmış yapraklar gibi
Savrulurken hayatın uçurumlarına
Sonsuzluğu avuçluyoruz hep beraber
Tarihin kirli dönencelerinde
Unuttuk kim olduğumuzu, ne olduğumuzu
Nerden gelip, nereye gittiğimizi

Banka cüzdanlarıyla ölçülüyor yaşam
Aşklar ki, bir gecelik ilişkiler kadar değersiz
Dökülen yapraklar gibi geçersiz dostluklar
Güneşe çıkmak için,
Kara bir leke taşıyor yarınına herkes
Eski incelikler, ilişkiler yok artık
Unutulmuş dostluklar üşütür yüreğimizi

İçli türküler yakışmıyor sesimize artık
Müzik diye sözsüz sözcükler tıkılıyor kulaklarımıza
Kimse kimseyi anlamıyor
Kimse kimseyi bağışlamıyor
Kirli bir kefen örerek cesetlerimize,
Umutları da kirletiyoruz hep beraber...
Gidiyoruz sorgular bırakarak ardımızda
ve utançla bakakarak gelecek günlere...
Unuttuk kim olduğumuzu, ne olduğumuzu
Kaybettik benliğimizi, kimliğimizi

Gün gelecek
Herkes kendi ceheneminde yanacak
Duygu kalmayacak sevgi kalmayacak
Yürekler taşlaşacak taştan anılar gibi
İnsan olup olmamanın önemi kalmayacak


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:10:39
fiogf49gjkf0d



Düşlerimiz solgun bir güz bahçesi şimdi


Hıçkırıklara boğulan yalnızlık

Ey hüznü sonbaharın
ey gözleri bozkır ağıdı
kaç dilde ağlayacağız daha
kaç dilde susacağız
kaç bahar eksildik,
kaç yıldız daha sayar ömrümüz / söyle
dayanır mı yürek bu kadar acıya

Ay gülümsemiyor
yıldızlar küs
yer duman duman
gök bulut bulut
sırtını dönmüş umut
heyhat!
bir uçurum kıyısında
rüzgarı bekleyen yapraklar gibi
ha düştük ha düşeceğiz
elini vermiyor hayat!

Ey hüznü ayrılığın
ey gözleri gül sağanağı
kaç şarkıda ayrılacağız daha
kaç şarkıda kavuşacağız
yolumuz dönmeze vurdu
yitirdi rengini hayat
düşlerimiz solgun bir güz bahçesi şimdi
bütün sevinçler yaprak döküyor

Geçtiğimiz bütün anılar hüzün
yollar tutulmuş
çözülmüşüz, dağılmışız...
ne yana dönsek
hüznün sarı yaprakları savruluyor ömrümüzde
sonbahara düşüyor kalbimiz

Gün geriye döndü
her yer karanlık
dört yanımımız ahlar, siyahlar
o kadar yalnız ve çaresiziz ki,
kaybolduk ışığı tükenen kör kuyularda
hayatın hüznü bize kaldı, vefası kendine
tükendi içimizdeki çocuk sevinçler
alıp götürmüyor yalnızlığı rüzgar
dağılmıyor efkar
gözyaşıyla yıkıyoruz geçtiğimiz bütün anıları

Ey bir ömrü verdiğimiz hayat
aşk denilen bir çölde bütün hızıyla koşarak,
bir korku kovalıyor ardımızdan.
dilimizde ağıtlar,
yüreğimizde ağır bir depremle
kalakalmışız kederli iki dağ arasında
gözlerimizde salkım salkım şiir tomurcuğu
ne yana dönsek tufan

Onulmaz bir acının girdabında,
kızıl saçlı ateşlerde yandı hayallerimiz
hep baharları bekledik, dağları, uzakları
yüreğimize sonbahar düştü
yapraklar üzerinde soldu umutlar
kimsesiz sokaklara savruldu ömrümüz
hayat gülmedi bize

Her sonbahar yapraklar düştüğünde
hıçkırığa boğuldu yalnızlığımız
bir cehennemden yüreği yaralı dönüyoruz işte
oysa ne hayaller,
ne umutlarla büyütmüştük gülümüzü ey dünya



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:09:28
fiogf49gjkf0d



Bilseydim Sever miydim?


Bilseydim;
hep böyle sessiz kalır bu şehir sensiz?
hep böyle hüzün kokar geceler?
hiç hayal kurar mıydım

bilseydim ayazda öksüz kalır düşlerim
kar yağar hep gönül şehrime
semtine uğrar mıydım?

bilseydim yaralı bir tren ömür
her durakta seni arayacağım
bulutlandığında gözlerim
içimde umutlar besleyip
rüzgarlara soracağım

bilseydim kırılır kolum kanadım sen giderken
bilseydim göz göz olur yüreğim seni beklerken!
bilseydim üşür ömrümün goncası seni özlerken
sana gönül verir miydim?
sevgilim der miydim?

Bilseydim;
üşürüm hep sensiz geceler de
nemli kirpiklerle sarılıp yastığa
her gece ah çeker miydim?
Leyla’sını yitirmiş mecnun misali
aşk çölünü bekler miydim?

her yandığında yüreğim
sevgiye, şiire, sığınır mıydım?
dolanır mıydım kördüğümlere?
yarasalar uçurur muydum kör karanlığa
kahrolur muydum aşk için?

Bilseydim;
özlemin adıdır yazılan şiir,
biraz sancı, biraz acı
her seven biraz Mecnun
her sevdanın sonu ayrılık

ve bilseydim nankördür aşk
sana kalbimi verir miydim?
seviyorum der miydim?

Bilseydim;
bir ömür hep seni bekleyeceğim
üşüyen yaralarımla hep seni özleyeceğim
mevsimlerin koynunda yaralı kalır kır çiçeğim
kahrını çeker miydim?
büker miydim boynumu

Bilseydim;
özler miydim seni
yollarını gözler miydim
kurar mıydım onca hayal
boynumu büker miydim
uğruna gözyaşı döker miydim

Bilseydim;
kırık bir dal yalnızlığı ömür
karalar bağlar mıydım aşk için?
bulut olup ağar mıydım
yağmur olup yağar mıydım
öksüz çocuklar gibi mahzun ve biçare
oturup bir köşede gizli gizli ağlar mıydım...


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Uçurumlardan Atamadığım Kalbime>
  23.Kas.2008 Pzr 03:08:36
fiogf49gjkf0d



Sen bir gül olsaydın


sen bir gül olsaydın
ben bülbül olurdum
dolanır dururdum başında
üşüdüğünde kanatlarımla sarardım
gözyaşı olur akardım kopardıklarında
kaybettiğimde,
bıkıp usanmadan arardım
dağlara, taşlara, kuşlara, ağaçlara,
dünya döndükçe seni sorardım

sen yağmur olsaydın
ben bulut olurdum
şimşek olur çakardım
tufan olur fırtınalar koparırdım
dalga olur savrulurdum derya - deniz
ateş olup yakardım dünyayı
dokunduklarında sana

sen bir gül olsaydın
meltem olur yaprağını okşardım
rüzgar olur ardınsıra koşardım
seninle güler, seninle ağlardım
seninle ölür, seninle yaşardım
ecel geldiğinde ömrümü bağışlardım

<<1...100...200...300...400...499500501502503504505506507508509 510511512513514515516517518519...600...700...800...900...983>>