ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
LeCoultre
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 25.Ara.2008 Per 13:45:14 |
| fiogf49gjkf0d
CAN AYRI BEDEN AYRI Nicedir acı gelir oldu yaşamak, Ayrılık kaderim oldu olalı. Hasretle yoğrulmaktan Yorgun düştü bedenim. Çok yollar kat ettim. Yaşamakla yaşamamak arasında Gidip, gidip,gelmekten. Sayende dost olduk azraille Can çekişmekle ölmüyormuş insan Bedenim ayrı yerde, canım ayrı Ya, canımı geri ver Ya, bedenimi de al yanına. | |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 25.Ara.2008 Per 14:18:40 |
| fiogf49gjkf0d
Hayatla röportaj yaptığımı gördüm rüyamda.
“Benimle röportaj mı yapmak istiyorsun?” diye sordu Hayat.
“Zamanın var mı?” diye sordum.
Gülümsedi.
“Benim zamanım Sonsuzluk” dedi Hayat. “Ne sorular var yüreğinde?”
“İnsanlarla ilgili en çok neye şaşıyorsun?” diye sordum.
Hayat yanıt verdi.
“Çocukluktan sıkılıp büyümek için acele ediyorlar, sonra yine çocuk olmanın özlemini duyuyorlar. Para kazanmak için sağlıklarını kaybediyorlar, sonra sağlıklarını kazanmak için paralarını kaybediyorlar. Gelecekle ilgili edişelenmaekten şimdiyi unutuyorlar. Sonra da ne şimdiyi ne geleceği yaşayabiliyorlar. Deneyim iyi bir öğretmendir diyorlar ama deneyimin faturasını ödemek istemiyorlar. Hayatlarını kazanmak için eğitim alıyorlar ama yaşam ustası olmayı bilmiyorlar. Bu nedenle de, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorlar, hiç yaşamamış gibi ölüyorlar.”
Hayat elimi tuttu. Bir süre sessiz kaldık.Derin bir nefes aldım. Ona, insanların neleri öğrenmelerini istediğini sordum.
Hayat yanıtladı.
“Hiç kimseyi seni sevmeye zorlayamayacağını, yapabileceğin tek şeyin seni sevmelerine izin vermelerini isterdim. Affetmenin affederek öğrenilebileceğini öğrenmelerini isterdim. Başkalarıyla kendilerini kıyaslamamayı öğrenmelerini isterdim. İki insanın aynı şeye bakıp farklı şeyleri görebileceğini öğrenmelerini isterdim.”
“Zengin insanın en çok şeye sahip olan değil, en az şeye ihtiyaç duyan insan olduğunu öğrenmelerini isterdim. Bir sevecen yüreği derinden yaralamanın bir anda olduğunu; ama iyileştirmenin çok uzun sürdüğünü öğrenmelerini isterdim. Seni seven insanların duygularınmı nasıl ifade edebileceklerini bilmedikleri için seni sevmediklerini sanmak yerine onların sevgisini hissetmeyi öğrenmelerini isterdim.”
Hayat derin bir nefes verdi. Hayatın nefesi kelimelere dönüştü.
“Söylediklerimi yüreğine kaydet” dedi. Söylediği cümleyi yüreğime kaydettim.
“Başkalarını affetmek yeterli değil, kendini de affetmeyi öğren”.
Yüreğim kuş gibi hafiflemişti.
“Son bir soru daha, Hayat” dedim. “Benden ne istiyorsun?”
Bütün odayı beyaz bir ışık kapladı ve Hayat yanıtladı.
“Senin kendin olmanı istiyorum, yoksa başkası olurdun. Sana bugün ihtiyacım olduğunu bil, yoksa bugün benimle olmazdın. Kendi eşsizliğini ve biricikliğini bil; çünkü ben kendimi tekrar etmeyecek kadar yaratıcı ve zenginim. ve gerçekten tek değerli olanım.
Değerimi bil.”
DüNyA Üç GüNLüKtÜr: DüN BuGüN Ve YaRIn, DüN GeÇti, YaRInIn GeLeCeGi BeLLi DeGiL, ÖyLeYsE BuGüNüN KIyMeTiNi BiL
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 25.Ara.2008 Per 14:51:29 |
| fiogf49gjkf0d ÖLÜM ÜSTÜNE
Madem ki ölümün önüne geçilemez, ne zaman gelirse gelsin. Sokrates e; "Otuz zalimler seni ölüme mahkum ettiler," denildiği zaman: "Tabiat da onları!" demiş.
Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık!
Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacaktır. Öyle ise, yüz sene daha yaşamayacağız diye ağlamak, yüz sene evvel yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir. Ölüm başka bir hayatın kaynağıdır. Bu hayata gelirken de ağladık, eziyet çektik, bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik.
Başımıza bir defa gelen şey, büyük bir dert sayılmaz. Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır? Ölüm, uzun ömürle kısa ömür arasındaki farkı kaldırır, çünkü yaşamıyanlar için zamanın uzunu kısası yoktur. Aristo, Hypanis ırmağının suları üstünde bir tek gün yaşıyan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler. Bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın saat beşinde ölen ihtiyar sayılır. Bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimizi gülünç etmez? Ama edebiyetin yanında, dağların, şehirlerin, yıldızların, ağaçların, hatta bazı hayvanların ömrü yanında bizim hayatımızın uzunu, kısası da o kadar gülünçtür.
Tabiat bunu böyle istiyor. Bize diyor ki: "Bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin. Ölümden hayata geçerken duymadığımız kaygıyı ve korkuyu, hayattan ölüme geçerken de duymayın. Ölümünüz varlık düzeninin, dünya hayatının, şartlarının biridir. (İnsanlar birbirini yaşatarak yaşarlar ve hayat meşalesini, koşucular gibi, birbirlerine devrederler - Lucretius).
Yaşadığınız her an, hayattan eksilmiş, harcanmış bir andır. Ömrünüzün her günkü işi, ölüm binasını kurmaktır. Hayatın içinde iken ölümün de içindesiniz, çünkü hayattan çıkınca ölümden de çıkmış oluyorsunuz. Yahut şöyle diyelim isterseniz; hayattan sonra ölümdesiniz, ama hayatta iken ölmektesiniz. Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin, daha can yakıcıdır.
Hayattan edeceğiniz kârı ettiyseniz, doya doya yaşadıysanız, güle güle gidin.
"Niçin hayat sofrasından, karnı doymuş bir davetli gibi kalkıp gidemiyorsun? Niçin günlerine, yine sefalet içinde yaşanacak, yine boşuna geçip gidecek daha başka günler katmak istiyorsun? Lucretius."
Hayat kendiliğinden ne iyi ne fenadır, ona iyiliği ve fenalığı katan sizsiniz.
Bir gün yaşadıysanız her şeyi görmüş sayılırsınız. Bir gün bütün günlerin eşidir. Başka bir gündüz, başka bir gece yoktur. Atalarınızın gördüğü, torunlarınızın göreceği hep bu güneş, bu ay, bu yıldızlar, bu düzendir.
Montaigne
Demem şu ki sevgilim Bir yerinde yaşamın birileri bittiğini anlatıyorsa durmadan sevdaların, ve az biraz, tutunduğumuz yerinden basıyorsa yüreğimize, direnmek gerek, direnmek gerek hem de nasıl hani diyor ya Usta: ‘O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler’ gitmemişler.. gittilerse de dönmüşler sevdaları zulalarında konuşacakları günü beklemekteler..
Tayfun Talipoğlu
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 25.Ara.2008 Per 19:43:32 |
| fiogf49gjkf0d ADINI AŞK KOYDUM SENİN ÇOCUK..
AŞK” Hatırlar mısın? Seninle ilk kez bir durakta karşılaşmıştık. Sana baktığımda adının “AŞK” olduğunu anlayamamıştım. Sana sordum. Kelime ile “AŞK” dedin. Duyamadım. Duyduğum sıradan bir isimdi; Ali, Veli, Mehmet’ti. Sen bana adım yar, sevgili dedin. Ben “arkadaşımın ismi de aynı” dedim. “Onun adı da Ali”… Sen farklı söyledin. Ben sıradan anladım. Günler geçti yaşının 19 olduğunu öğrendim; sen “bir ömür ” dedin. Anneni, kardeşini, sevgilini sordum; “benim annem, kardeşim, sevgilim sensin” dedin. “Nerede yaşıyorsun” dedim; “Senin kalbinde” dedin. Ben farklı anladım. Herşeyi sözcüklerden ibaret sandım. Sözcükleri dinledim, yanıldım. Seni hiç dinlemedim.
Her zaman yanımdaydın, ama sana hiç dokunamadım, konuşamadım, seni hiç anlamadım. Hep birşeyler bekledim. Beklediğimin sen olduğunu bilemedim.
Ellerinle saçıma dokundun; ellerin “aşk” dedi. Yanımda yürüdün; rüzgarın “aşk” dedi. Bana seslendin; sesin “AŞK” dedi. Heryerde karşılaştık; tesadüfler “aşk” dedi. Uzaktan gördüm; bedenin “aşk” dedi. Yanağımı öptün; dudaklarındaki alev “aşk” dedi. Anlayamadım.
Nedenini bilmiyordum. Rüyalarım oldun; her gece seni gördüm. Gözlerim oldun; her baktığım sendin, heryerde sen vardın. Yollarım oldun, hep sana ulaşmak için yürüdüm. Sesim oldun; senin adının geçmediği cümleleri yasak ettin, suskun ettin. Kulaklarım oldun; sadece seni ve senle ilgili kelimeleri duydum.
Herşeyim oldun. Heryerde seni anlattım, seni gördüm, seni duydum, sana yürüdüm. Sensiz rüyalar kabus oldu. Sensiz sabahlar gece, sensiz kelimeler saçma, sensiz aşk haram oldu. Sensiz nefes alamıyor, uyuyamıyor, yemek yiyemiyor, gülemiyordum.
Yeni yeni farkediyordum. Senin adın Ali değildi. Senin adın farklıydı, ama ne bilmiyordum.
Birgün beklemediğim bir anda karşıma çıktın. Titremeye başladım. Konuşamadım, adını soramadım. Son bir kez gözlerin “Adım aşk” dedi ve gittin. Bir daha da gelmedin.
Hala adını öğrenemedim. Ama adını aşk koydum senin çocuk! şimdi sana sesleniyorum. “aşk” seni çağırıyorum. Neden gelmiyorsun? Artık öğrendim adını. Sen gerçek aşksın biliyorum. Hadi gel seni bekliyorum.
Alıntı..
Hiç bir şey yokken aşk vardı..
Ve yine hiç bir şey kalmadığında yaşayan aşk olacaktır..
Aşk ilk ve son varolan şeydir..
O söylenebilecek her şeyin üstündedir..
Senki!Aşk işaretlerini çok iyi anlar,kalpten kalbe giden gerçek yolu bilirsin..
Yastığımın dikenleri seninle güllere dönüşür..
Senin aşkın yüreğimin kaygılarını yıkar,yüzümü güldürür..
Bilki sen benim varlığımın sebebisin...
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 25.Ara.2008 Per 22:30:45 |
| fiogf49gjkf0d
aşık olamamayı anlat aşık olmuşa, anlatki yaşadığının adını koyabilsin..
ölmeyi anlat yaşamayı bilmeyene....
gönül gözüyle görmeyi anlat gördüğünü zannedenlere..
yada kör olmayı anlat herşeyi görüpte acı çekenlere
kalbi pas tutmuşa sevmeyi anlat...
ağlamayı onur sayana gözyaşındaki asaleti anlat...
hürriyeti anlat hapistekine....
kuşları bile avlayana vicdanı anlat....
hayatın güzel renklerini anlat siyahı anlam bilene...
afrikadaki bebekleri anlat offff çekmeyi bilmeyene...
sonsuzluğu anlat sınırları olanlara....
koşmayı anlat yürümeye üşenene...
anlamları çoğaltıp boğmayı anlat hayatının anlamının olmadığını düşünene...
sevabı anlat günahkara....
günahın birazda tadını anlat ot gibi yaşayana
kelimelerin gücünü anlat susmayı maharet sayana...
yada susmanın bazen bilgece göründüğünü anlat boş konuşana...
hacivatı anlat karagöze, anlat ki yarım olduğunu anlasın onsuz...
ağaca kuşları anlat, kimlere ev sahipliği yaptığını bilsin...
güvenmeyi anlat insana, dost aramayı bırakıp birilerine dost olabilsin....
gururun ne kadar yüksek bir tepe olduğunu ve çıktıkça ne kadar alçalacağını anlat...
aldatana gerçekte aldattığının kendisi olduğunu anlat, anlatki kendi kendini hançerlediğini fark etsin...
gülü hatırlatsın diye dikeni anlat, belkide dikeni hatırlatsın diye gülü ...
elbet biryerlerde seni anlayan mutlaka birinin olduğunu anlat, yanlış anlaşıldığını zannedene...
zamanın kıymetini anlat hoyrata..
yüreğinin ta içini anlat anlamayana
anlat ki seni değil yüreğini tanısın
sevdayı anlat yüreği nasır tutmuşa anlat ki geri kalan ömrünü gerçekten yaşasın...
umutsuza güneşi anlat, anlat ki her karanlığın sonu bir aydınlığa gebedir bilsin...
gözlerle değil yürekle bakmayı anlat gözleri görmeyene, anlat ki gerçek marifet aynada değil aynaya bakanda onu anlasın
Oradan Bakınca Neyi GörebiLiyorSun? İçi mi...? DıŞ ımı...? Karakteri mi...? Dü$ünceLeri mi...? HisLerimi...? Nefreti mi...? Değeri mi...? Kendini...? Diğerini...? ŞekLi mi...? ŞemaLi mi...? Rengi mi...?Teni mi...? HayaLi mi...? Görmediğin Hicbirşeyin peşine düşme...
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 26.Ara.2008 Cum 12:22:18 |
| fiogf49gjkf0d AYRILIK ZAMANSIZ GELİR..
Denizden gelip yıldızlara uzanan bir yolculuğun öyküsü..
Hasretler ayrılıkla başlar Yanan yürek sessizce ağlar Bütün anılar canlanıverir Sanki hiç bitmemişler gibi Yolu gözlenen giden sevgili Geri dönecekmiş gibi İçin için har gibi Kaplar bütün benliğimi Bir garip olursun bunun ardından Bazı bir rüzgar gibi Eser ayrılık yeli Gider sevgilin ardından Önceleri sessizdir ayrılanlar Mutluluğu başka yerde ararlar Oysa geçen günlere yakınırlar Ayrılıktır bu çeken anlar İçin için har gibi Kaplar bütün benliğimi Bir garip olursun bunun ardından Bazı bir rüzgar gibi Eser ayrılık yeli Gider sevgilin ardından Ah ayrılık ah ayrılık..
Düşmeden bulutlara koşmam gerek diyen,bakışları dolu dolu olan bir insandın..Saf,temiz,iyi yürekli güzel insandın..Küsmeden kuşlara uçmam diyen,hayatı,doğayı,insanları seven pırıl,pırıl bir insandın..Bir gün eğer kaybolursam gökyüzünde,tanrıdan izin alıp dönmem gerek diyen..Ayrılığın zamansız vurduğu bir değerdin sen..
HANİ OLURYA..!
DÜŞ YORGUNU BİR MARTI GELİPTE HATIRLATIRSA SENİ..
ZİYAN ÖMÜRLER KUCAĞINDA..KENDİNE HAS ÖLÜMLER BÜYÜTEN BİR DELİ ÇOCUKTU DERİM....
HADİ GİT ŞİMDİ..
GİTKİ O GÜZEL GÖZLERİNE..
AYRILIK DEĞMESİN..
AYRILIK ZAMANSIZ GELİR..
| |
IIIPearLIII
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 26.Ara.2008 Cum 13:05:21 |
| fiogf49gjkf0d
hasretler ayrılıkla başlar...
yanar yürek sessizce ağlar...
bütün anılar canlanıverir...
sanki gitmemişler gibi...
yolu gözlenen giden sevgili..
geri gelecekmiş gibi...
(dinle)
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 26.Ara.2008 Cum 17:38:34 |
| fiogf49gjkf0d AŞKA KILIF ARANMAZ..
Bulutlara dolaşmış bir uçağın, rüyalarında “hava limanlarını” görmesinden ne farkı var ki; burnunun, sabahları “kızkulesi” diye sızlamasının?.. Kızkulesi,,, mıknatısındır; Seni bana bağlı kılan!.. * Kaybolmuş gemiler için; uzaak, zayııf, cılıız, titreek, soluuk ve soğuuk bile olsa, bir deniz feneri ışığının ne demek olduğunu anlıyor musun şimdi?.. Duyuyor musun, soğuğu?.. Üşüyor musun, korkuyor musun; titriyor musun?.. Hadi, dokun sesime!.. Tut, nefesimi; ve oğuştur, ısıt ellerini!.. * Savrulurken dalgaların arasında; Ne altından geçsin “Hüdâyi yolu”, ne üstünden… Sen de geçme; Koy gönlünü, huzûra!..
* Ben… Aşka kılıf aramam!.. ….. Kendimden ve zamandan ve mekândan çaldığım bir ödülse bu sevda; Saplarım yüreğime… Sen kanarsın içimde!.. * Senden ve benden bile aldığım bir ödül isen eğer; saplanırsın içime!.. Kılıfın “ben” olurum… Aşka kılıf aranmaz!.. * Şimdi, ben… Çatlamış dudağıyla yalvarırken tarlalar, içindeki çiçekler bükerlerken boynunu… Elbette rüyalarınım senin… Her gece kim ağlıyor karanlığın içinde; kederlenen toprağa, içini süzen bulut gibi?.. * Biliyor musun; dibi kayalık bile olsa, “huzur’dan gelip huzûra giden” yolun kıyısındaki şu garip Kızkulesi, kız kulesidir; seni bana mahkûm eden!.. * Söyledik ya… Dedik ya; aşka kılıf aranmaaz! Ne çaldı isen benden; hediyem olsun… Sen… Yüreğimde saplı kal; Başka talebim olmaz!..
PARMAK UÇLARIMDA YÜRÜTÜYORUM ŞÜPHEYİ..
SEN UYANMAYASIN DİYE..
BENİM GÖZLERİMDENSE BEMBEYAZ BİR UYKU AKIYOR..
KÖMÜR KATRAN GECELERİME..
YÜREKTE.. CEVABA, MAHŞER SORULARIYLA YÜRÜYORUM..
SİLİNMEYEN BİLİNMEZE..
BİLİNMEYEN SİLİNMEZE..
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 26.Ara.2008 Cum 22:47:48 |
| fiogf49gjkf0d HER ŞEY ESKİYORMUŞ..
Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım. Nasıl üşüdüğümü bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne. Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…
Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki. Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?” Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde. Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba? Özlemek çok fena anne. Anlamak seni; daha da fena…
Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları. Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var. Gittikçe sana mı benziyorum ben, ya da “Annenin kaderi kıza” dedikleri doğru mu? “Baban eskitir her şeyi kızım” demiştin bir kez, anlamamışım meğer, eskiyormuş anneciğim. Omzunu ovacak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde. Şimdi duysan bunları ne üzülürsün; mutsuz mu kızım diye, çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle. Mutsuz değilim de anne, yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum.
Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor, televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyorum, açtığımı gören olmuyor. Pişirdiğim yeniyor da, güzel olmuş denmiyor. Çay demleniyor, demleniyor, demleniyor…
Kederim mutfağımın her yerine yerleşiyor. Ah nasıl eskiyor her şey anne, nasıl eskiyor. Eskilerimi de atmaya kıyamıyorum. Seni çok özlüyorum. Bana yasakladığın bahçeler, sana da mı uzaktı hep? Gidemeyişine ağladın mı sende? Ne zaman eskiyor sevgiler? Ödenen bedellerin acısı geçince mi? İşte böyle, kalbimde bir acı. Şarkılar seni söyler....
İclal AYDIN
Her şeyi sana yazdım..Senide her şeye..
Hayallerimin paragraf başlarına..
Umutlarımın parantez içlerine..
Kalemler tükettim,Tükenmeyen hasretle..
Herşeyi sana yazdım..
Herşeyi sana....
| |
deprave
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 27.Ara.2008 Cmt 04:12:38 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d AŞK..
Aşk; yalnız bir operadır kış güneşinde dinlenen. Aşk; bazen bir zaman hatasıdır. Aşk; bazen kavuşamamak, adını karalamaktır kağıtlara. Uzun bir suskunluktur ya da durmadan ondan konuşmaktır. Aşk; bir filmin, bir karesinde takılıp kalmak... Bazen tuhaf bir cesaretle meydan okumaktır. Aşk; bazen nedenini bilmediğiniz bir duraksamadır. Aşk; bir harabenin ortasında birşey bulup da ne yapacağını bilemeyen iki savaş çocuğu gibi kalmaktır. Eylül ün toparlanıp gitmesini izlemektir. Bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi kalbinizi dolduran duyguların kalbinizde kalmasıdır. Aşk; canınızla beslemektir hüznün kuşlarını. Aşk; vazgeçmektir gözlerinden. Geceleri ansızın nedensiz uyanmaktır uykularından, usul usul ağlamaktır. Aşk; birgün anahtarın ters döneceğine inanıp ışığa kavuşmayı özlemektir. Aşk; buralardan öylece çekip gitmek ve sonunda kendine bir gül vermektir. Acını içine alıp, göz damlalarını tutup, güçlü olmaya çalışmaktır
...::: İCLÂL AYDIN :::...
Ey katı yürekli sevgili..
Bakışlarının fırlattığı oklar yüreğimin kanını döktü..
Geceden daha siyah olan gözlerinin kurbanı olduğumu bilmiyormusun..
Senin aşkımızla dolu olan o tatlı yüreğini öylesine katılaştıran şey gururundur..
Ben o gurura taparım..
Bilirim ki o gururun seni gökyüzüne çıkaran,yıldızların yanına yakıştıran..
Ama bana acı..
Senin aşkınla öğütülüp toz haline gelmişken,dudaklarının bir dokunuşu ile yeniden hayata dönebilirim..
Eyy katı yüreği aşkımızla atan güzel sevgili..
Bana merhamet et..Bana acı..
Bana acı..
| |
| |